SAHİH-İ MÜSLİM

NİKAH

 

(12) باب ندب النظر إلى وجه المرأة وكفيها لمن يريد تزوجها

12- BİR KADIN İLE EVLENMEK İSTEYEN KİMSENİN O KADININ YÜZÜNE VE ELLERİNE BAKMASINI TEŞVİK

 

74 - (1424) حدثنا ابن أبي عمر. حدثنا سفيان عن يزيد بن كيسان، عن أبي حازم، عن أبي هريرة. قال:

 كنت عند النبي صلى الله عليه وسلم. فأتاه رجل فأخبره أنه تزوج امرأة من الأنصار. فقال له رسول الله صلى الله عليه وسلم: "أنظرت إليها ؟" قال: لا. قال: "فاذهب فانظر إليها. فإن في أعين الأنصار شيئا".

 

3470-74/1- Bize İbn Ebu Ömer tahdis etti... Ebu Hureyre dedi ki: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in huzurunda idim. Yanına bir adam geldi ve ona Ensar’dan bir kadın ile evlendiğini haber verdi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) O adama: "Peki ona baktın mı?" buyurdu. Adam: Hayır deyince, Allah Resulü: "Git ve ona bak. Çünkü Ensar kadınlarının gözlerinde bir şey var" buyurdu.

 

 

Diğer tahric: Nesai, 3246, 3247, 6234

 

AÇIKLAMA:          Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in Ensar'dan bir kadın ile evlenen adama: "Ona baktın mı?" demesi üzerine adam: Hayır deyince, git ona bak, çünkü Ensar kadınlarının gözlerinde bir şey var" şeklindeki hadiste rivayet bu şekilde "eşya" şeklindeki çoğullafzı tekillafzı olan "şey" diye hemzeli olarak kaydedilmiştir. Kastedilen ise gözlerin küçüklüğüdür. Bir çeşit mavilik (morluk) olduğu da söylenmiştir.

 

Bu hadiste ise bunun gibi bir hususu nasihat maksadıyla sözkonusu etmenin caiz olduğuna delil vardır. Ayrıca bir kimsenin evlenmek istediği kadının yüzüne bakmasının da müstehap olduğu hükmü anlaşılmaktadır. Bizim, Malik'in, Ebu Hanife'nin, diğer KMelilerin, Ahmed'in ve ilim adamlarının büyük çoğunluğunun görüşü budur. Kadı Iyaz ise bazı kimselerden bunun mekruh olduğu kanaatini nakletmekte ise de bu kanaat hatadır ve bu hadisin açık ifadesine muhalif olduğu gibi alışveriş, şahirlik ve benzeri hallerde ihtiyaç sebebi ile bakmanın caiz oluşu hususu üzerinde ümmetin kmasına da aykırıdır. Diğer taraftan evlenecek olan kimseye sadece yüzüne ve ellerine bakması mübah kılınmıştır. Çünkü yüz ve eller avret değildir. Ayrıca yüz, güzelliğe ya da zıddı olan çirkinliğe delildir. Eller de bedeni güzelliğin iyi olup olmadığına delildir. Bizim de çoğunluğun da mezhebi (görüşü) budur. Evzai de: Et (kas) yerlerine bakar derken, Davud: Onun bedeninin tamamına bakar demiştir. Fakat bu sünnetin ve icma'nın esaslarını bir kenara iten apaçık bir hatadır. Diğer taraftan hem bizim hem Malik ve Ahmed'in ve cumhurun görüşüne göre bakmanın cevazı için kendisi ile evlenilecek olanın rızası şartı aranmaz. Aksine kişi onun farkında olmadığı bir halde ve daha önce bunu ona bildirmeden de bakabilir. Fakat Malik: Ben kadına farkında olmadığı bir zamanda onun avretini de görebilme korkusundan ötürü mekruh görüyorum. Yine Malik'den gelen zayıf bir rivayete göre onun izni olmadan ona bakamaz. Fakat bu zayıf bir görüştür. Çünkü Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu hususta mutlak (kayıt ve şart koşmaksızın) izin vermiştir. Onun izninin alınmasını da şart koşmamıştır. Diğer taraftan böyle bir izin alınmasından da çoğunlukla haya edebilir. Ayrıca izin alınması belki onun gereksiz yere kanmasına sebep olur. Bazı hallerde onu görmekle birlikte onu beğenmeyebilir, ondan vazgeçebilir. Bu taktirde kırılır ve rahatsız olur. Bundan dolayı mezhep alimlerimiz evlenmek isteyeni ona talib olmadan önce ona bakması müstehaptır demiştir. Öyle ki ondan hoşlanmayacak olursa onu rahatsız etmeden bırakır. Halbuki talib olduktan sonra onu bırakacak olursa böyle olmaz. Allah en iyi bilendir.

 

Mezhep alimlerimiz der ki: Eğer ona bakma imkanını bulamazsa güven diği bir kadını ona bakmak ve gelip kendisine haber vermek üzere göndermesi müstehap olur. Bu ise az önce belirttiğimiz husus dolayısıyla ona talib olmadan önce gerçekleştirilir.

 

 

 

75 - (1424) وحدثني يحيى بن معين . حدثنا مروان بن معاووية الفزاري . حدثنا يزيد بن كيسان  عن أبي حازم، عن أبي هريرة قال:

 جاء رجل إلى النبي صلى الله عليه وسلم فقال : أني تزوجت امرأة من الأنصار .فقال له النبي صلى الله عليه وسلم ". هل نظرت إليها ؟ فإن في عيون الأنصار شيئا " قال: قد نظرت إليها. قال "على كم تزوجتها ؟". قال: على أربع أواق. فقال له النبي صلى الله عليه وسلم "على أربع أواق ؟ كأنما تنحتون الفضة من عرض هذا الجبل. ما عندنا ما نعطيك. ولكن عسى أن نبعثك في بعث تصيب منه" قال: فبعث بعثا إلى بني عبس. بعث ذلك الرجل فيهم.

 

3471-75/2- Bana Yahya b. Main de tahdis etti, bize Mervan b. Muaviye el-Fezari tahdis etti, bize Yezid b. Keysan, Ebu Hazim'den tahdis etti. o Ebu Hureyre'den şöyle dediğini rivayet etti: Bir adam Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e gelerek: Ben Ensar'dan bir kadın ile evlendim dedi. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: "Peki ona baktın mı? Çünkü Ensar'ın gözlerinde bir şey var" buyurdu. Adam: Ben ona baktım dedi. Allah Rasulü: "Sen onunla ne kadar mehir ile evlendin." buyurdu. Adam: Dört ukiye ile deyince Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: "Dört ukiye ha. Siz sanki gümüşü şu dağın kıyısından yontuyor gibisiniz. Bizde sana verecek bir şeyler yok ama belki seni bir seriyye (askeri birlik) ile birlikte göndeririz de sen de ondan bir şeyler elde edersin" buyurdu. (Ebu Hureyre) dedi ki: Sonra Abs oğulları üzerine bir seriyye gönderdi ve o adamı da aralarında gönderdi. 

 

 

AÇIKLAMA:          "Siz sanki gümüşü şu dağın kıyısından yontuyor gibisiniz." Urd (tercümede kıyı) ayn harfi ötreli re harfi sakindir. Bu da yan ve taraf anlamındadır. Yontmak'tan kasıt ise kabuk sayar gibi soyuyar ve kesiyorsunuz, demektir. Bu sözün anlamına gelince: Kocanın durumuna nisbetle mehrin yüksek tutulmasının mekruh olduğudur.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

13- MEHİR VE MEHRİN KUR'AN ÖGRETME, DEMİR BİR YÜZÜK, AZ YADA ÇOK DAHA BAŞKA BİR ŞEY OLMASININ CAİZ OLUŞU VE KENDİSİNE AĞIR GELMEYECEK KİMSELER İÇİN BEŞ YÜZ DİRHEM OLMASININ MÜSTEHAP OLDUĞU BABI