SAHİH-İ MÜSLİM

HAC

 

(88) باب المدينة تنفى شرارها

88- MEDİNE'NİN KÖTÜLERİNİ DIŞARI SÜRÜP ATTIĞI BABI

 

487 - (1381) حدثنا قتيبة بن سعيد. حدثنا عبدالعزيز (يعني الدراوردي) عن العلاء، عن أبيه، عن أبي هريرة ؛ أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال:

 "يأتي على الناس زمان يدعو الرجل ابن عمه وقريبه: هلم إلى الرخاء ! هلم إلى الرخاء ! والمدينة خير لهم لو كانوا يعلمون. والذي نفسي بيده ! لا يخرج منهم أحد رغبة عنها إلا أخلف الله فيها خيرا منه. ألا إن المدينة كالكير، تخرج الخبيث. لا تقوم الساعة حتى تنفي المدينة شرارها. كما ينفي الكير خبث الحديد".

 

3339-487/1- Bize Kuteybe b. Said tahdis etti, bize Abdulaziz -yani ed-Deraverdi- el-A'la'dan tahdis etti, o babasından, Ebu Hureyre'den rivayet ettiğine göre Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki amcasının oğlunu ve yakınını refaha buyur gidelim, refaha buyur gidelim diye davet edecek. Halbuki eğer bilseler Medine onlar için daha hayırlıdır. Nefsim elinde olana yemin ederim ki aralarından ;am ondan yüz çevirerek çıkacak olursa mutlaka Allah oraya ondan hayırlısını getirir. Şu kadar var ki, Medine bir körük gibidir. Kötü olanı çıkarıp atar.

 

Körüğün, demirin kirini ve pasını attığı gibi Medine de şerlilerini dışarı atmadıkça kıyamet kopmayacaktır. "

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

488 - (1382) وحدثنا قتيبة بن سعيد عن مالك بن أنس (فيما قرئ عليه) عن يحيى بن سعيد قال: سمعت أبا الحباب سعيد بن يسار يقول: سمعت أبا هريرة يقول: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم:

 " أمرت بقرية تأكل القرى. يقولون يثرب. وهي المدينة. تنفي الناس كما ينفي الكير خبث الحديد".

 

3340-488/2- Bize Kuteybe b. Said, Malik b. Enes'den kendisine Yahya b. Said'den okunan rivayetler arasında tahdis etti. Yahya b. Said dedi ki: Ben Ebu'l-Hubab Said b. Yesar'ı şöyle derken dinledim: Ebu Hureyre'yi şöyle derken dinledim: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: "Ben Yesrib dedikleri ve diğer kasabaları yiyen bir kasabaya (hicret etmekle) emrolundum. O Medine'dir. Körüğün demirin kirini, pasını attığı gibi o da (kötü) insanları atar. "

 

 

Diğer tahric: Buhari, 1871

 

AÇIKLAMA:          (3339) Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Medine hakkında "onun körüğün demirin kirini ve pasını attığı gibi kendi kirini, pasını ve pisliklerini de attıklarını" söylerken diğer rivayette: (3343) "ateşin, gümüşün kirini pasını aldığı gibi) denilmektedir. İlim adamları der ki: Demir ve gümüşün kiri ve pası ateşin üzerlerinden çıkardığı yağlar ve pisliklerdir. Kadı Iyaz dedi ki: Daha güçlü görülen bunun Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in zamanına ait bir özellik olduğudur. Çünkü Hicrete ve onunla birlikte Medine'de kalmaya ancak imanı sağlam kimseler dayanabilmiştir. Münafıklarla bilgisiz bedeviler ise Medine'nin zorluk ve sıkıntılarına katlanamadılar ve bundan dolayı da bir ecir beklentisinde olamadılar. Nitekim hummaya yakalanmış bedevinin yaptığım beyati geri almamı kabul et demesi buna örnektir. Kadı Iyaz'ın aıklamaları bunlardır.

 

Kadı Iyaz'ın daha güçlü göründüğünü ileri sürdüğü aslında böyle değildir. Çünkü bu Müslim'in Sahihi'nde Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: ''Medine, körüğün demirin kir ve pasını attığı gibi şerıilerini atmadıkça kıyamet kopmaz" şeklinde yer alan ilk hadis-i şeriftir. Bu ise -Allah en iyi bilendir- yine Müs!im'in kitabının sonlarında Deccal ile ilgili hadislerde zikredeceği sahih hadiste yer aldığı üzere Deccal zamanında olacaktır. Bu işaret olunan hadiste belirtildiği üzere o Medine'ye gelmek isteyecek, Medine üç defa sarsılacaktır. Allah bu sarsıntılar ile Medine'deki bütün kafir ve münafıkları dışarı çıkartacaktır. O halde bunun Deccal zamanında olma ihtimali olduğu gibi, değişik zamanlarda olması ihtimali de vardır. Allah en iyi bilendir.

 

Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Diğer kasabalan yiyen bir kasabaya (Hicret etmekle) emrolundum" buyruğu oraya Hicret edip onu yurt edinmekle emrolundum demektir. Onun diğer kasabaları yemesinin anlamı hakkında da ilim adamları iki açıklamada bulunmuşlardır. Birincisine göre burası işin başında İslam ordularının merkezi idi. Diğer bütün kasabalar (şehirler) oradan fethedildi, oradan malları ganimet alındı ve esirler elde edildi. İkinci açıklamaya göre bunun anlamı şudur: Medine'nin yiyecek ve azık ihtiyacı fethedilen kasabalardan elde edilecek ve bu fethedilen yerlerin ganimetleri Medine'ye sevk edilecektir.

 

"Yesrib dedikleri yer, o Medine'dir." Yani münafık olan ve olmayan bazı insanlar buna Yesrib adını verirler. Ama bunun asıl adı Medine, Tabe ve Taybe'dir. Bu hadiste Medine'ye Yesrib demenin mekruh olduğu hükmü anlaşılmaktadır. Ahmed b. Hanbel'in Müsnedi'nde Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den ona Yesrib adını vermenin mekruh olduğuna dair bir hadis-i şerif yer almaktadır. İsa b. Dinar'dan da oraya Yesrib diyen kimseye bir günah yazılır dediği nakledilmiştir. İlim adamlarının dediklerine göre buraya Yesrib demenin mekruh oluş sebebi, Yesrib'in azarlamak ve kınamak demek olan ''tesrib"den türemesidir. Medine'ye Taybe ve Tabe denilmesi ise bu lafızlardaki güzellik anlamından dolayıdır. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ise güzel ismi sever, çirkin isimlerden hoşlanmazdı. Kur'an-ı Kerim'de Medine'ye "Yesrib" denilmesinin sebebi ise münafıkların ve kalplerinde hastalık bulunanların sözlerinin aktarılması dolayısıyla olmuştur. İlim adamları der ki: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in Medine'sinin çeşitli isimleri vardır. Yüce Allah: "Medine ahalisine ... yaraşmazdı." (Tevbe, 120); "Medine halkından kimileri ... " (Tevbe, 101) buyurmaktadır. Ayrıca Medine'nin Tabe, Taybe ve ed-Dar diye isimleri de vardır. ed-Dar ismi ise güvenilir olması, oraya yerleşilmesi dolayısıyladır. Tabe ve Taybe isimleri ise hoş koku demek olan "tayyib"den gelmektedir. Tab ve Tayb iki söyleyiştir. Bunun tı harfi fethalı, ye harfi şeddeli tayyibden geldiği söylenmiştir ki bu da şirkten arınmış, temizlenmesi dolayısı ile tahir (temiz) demektir. Orada yaşamanın hoş ve güzel oluşundan dolayı bu ismin verildiği söylenmiştir.

 

Medine ismi ile ilgili olarak Arap dilbilginlerinin iki görüşü bulunmaktadır:

Bir görüşe göre ki -Kutruh, İbn Faris ve başkaları bunu kesin olarak ifade etmişlerdir- Medine itaat etti anlamında "dane" ve itaat demek olan "din'' den türetilmiştir.

 

İkinci görüş ise Medine ismi bir yerde ikamet etmek anlamındaki "medune" fiilinden türetilmiştir. Medine isminin çoğulu "mudun" gelir. Dal harfi sakin olarak mudn ve ötreli olarak mudun geldiği gibi medain diye de gelir.

 

Hemzesiz de söylenmekle birlikte hemzeli söyleyiş daha fasihtir. Kur'an-i azimuşşanda da böyle kullanılmıştır. Allah en iyi bilendir.

 

 

 

(1382) وحدثنا عمرو الناقد وابن أبي عمر. قالا: حدثنا سفيان. ح وحدثنا ابن المثنى. حدثنا عبدالوهاب. جميعا عن يحيى بن سعيد، بهذا الإسناد. وقالا: كما ينفي الكير الخبث. لم يذكرا الحديد.

 

3341-300/3- Bize Amr en-Nakid ve İbn Ebu Ömer de tahdis edip dediler ki: Bize Süfyan tahdis etti. (H.) Bana İbnu'l-Müsenna da tahdis etti, bize Abdülvehhab tahdis etti, hepsi Yahya b. Said'den bu isnad ile hadisi rivayet edip ikisi dedi ki: "Körüğün kiri ve pası giderdiği gibi" demekle birlikte "demir"i zikretmediler. 

 

 

489 - (1383) حدثنا يحيى بن يحيى. قال: قرأت على مالك عن محمد بن المنكدر، عن جابر بن عبدالله ؛ أن أعرابيا بايع رسول الله صلى الله عليه وسلم. فأصاب الأعرابي وعك بالمدينة. فأتى النبي صلى الله عليه وسلم فقال: يا محمد ! أقلني بيعتي. فأبى رسول الله صلى الله عليه وسلم. ثم جائه فقال: أقلني بيعتي. فأبى. ثم جاءه فقال: أقلني بيعتي .فأبى. فخرج الأعرابي. فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم:

 "إنما المدينة كالكير. تنفي خبثها وينصع طيبها".

 

3342-489/4- Bize Yahya b. Yahya da tahdis edip dedi ki: Malik'e Muhammed b. el-Münkedir'den rivayetini okudum, o Cabir b. Abdullah'tan rivayet ettiğine göre bir bedevi Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e beyat etti. sonra bedevi Medine'de iken sıtmaya yakalandı. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e gelip: Ey Muhammed! Bey'atimi geri al, dedi. Ama Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) teklifini kabul etmedi. Sonra yine ona gelerek, bey'atimi geri al dediyse de kabul etmedi. Sonra yine ona gelip: Bey'atimi geri al dedi. Yine kabul etmedi. Bunun üzerine bedevi de çıkıp gitti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de: "Medine ancak bir körük gibidir. Kötüsünü atar, iyi olanı daha da arınıp parlar" buyurdu. 

 

Diğer tahric: Buhari, 7209, 7211, 7322; Tirmizi, 3920; Nesai, 4196

 

 

490 - (1384) وحدثنا عبيدالله بن معاذ (وهو العنبري) حدثنا أبي. حدثنا شعبة عن عدي (وهو ابن ثابت) سمع عبدالله بن يزيد عن زيد بن ثابت، عن النبي صلى الله عليه وسلم. قال:

 "إنها طيبة (يعني المدينة) وإنها تنفي الخبث كما تنفي النار خبث الفضة".

 

3343-490/5- Bize Ubeydullah b. Muaz -ki o el-Anberi'dir- de tahdis etti, bize babam tahdis etti, bize Şu'be, Adiyy'den -ki o b. Sabit'tir- tahdis ettiğine göre o Abdullah b. Yezid'i, Zeyd b. Sabit'ten rivayet naklederken dinlemiştir. O Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Şüphesiz ki o -yani Medine- taybedir. Ve şüphesiz ki o ateşin, altının kirini ve pasını yok ettiği gibi kötülüğü yok eder. "

 

 

Diğer tahric: Buhari, 1884 -buna yakın uzunca-, 4050 -uzunca-, 4589 -uzunca, 6962, 6963 -uzunca-; Tirmizi, 3028 -bu manada uzunca

 

AÇIKLAMA:          "Bir bedevi Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e bey'at etti ... Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ... buyurdu." İlim adamları der ki: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bey'atini geri almayışının sebebi müslüman olan bir kimsenin İslam'ı terk etmesinin Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanında ikamet etmek üzere Hicret eden kimsenin de Hicreti terk edip vatanına ya da başka bir yere geri dönmeyişinin caiz olmayışından dolayıdır. İlim adamlarının dediklerine göre bu bedevi Hicret edip Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e onunla birlikte ikamet etmek üzere bey'at etmiş kimselerden birisiydi.

 

Kadı Iyaz dedi ki: Bir ihtimale göre bu bedevi Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e Mekke fethedildiğinden ve Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e Hicret yükümlülüğünün kalkışından sonra bey'at etmiş olabilir. O Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e İslam üzere bey'at etmiş ve bey'atini kaldırmasını ondan istemiş fakat Allah rasulü de onun bu isteğini kabul etmemişti. Ancak doğrusu birincisidir. Allah en iyi bilendir.

 

"Bedevi sıtmaya yakalandı." Veak: Sıtma aslında sıtmanın verdiği acı ve bu acının kişiyi kıvrandırması halidir. Her bir şey hakkında veak tabiri onun büyük çoğunluğu ve şiddeti anlamındadır.

 

"Medine ancak bir körük gibidir. O pisliklerini dışarı atar, temiz olanı daha da parıldar." Buradaki "yansau" arı duru olur, halis olur, başka şeylerden ayırdedilir demektir. Nasi de katıksız ve saf anlamındadır. Nasi renk safi, berrak ve arıduru renk anlamındadır. Hadisin anlamına gelince imanı katıksız bir halde olmayan bir kimse Medine'den çıkıp gider ve Medine'de imanı halis olan kimse kalır.

 

Dil bilginlerinin dediklerine göre nasaa eşşeyu yemsau nusuan fiili arı duru bir hal aldığı açık seçik olduğu zaman kullanılır. Nasi de her bir şeyden arınmış anlamındadır.

 

 

 

491 - (1385) وحدثنا قتيبة بن سعيد وهناد بن السري وأبو بكر بن أبي شيبة. قالوا: حدثنا أبو الأحوص عن سماك، عن جابر بن سمرة. قال: سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول:

 "إن الله تعالى سمى المدينة طابة".

 

3344-491/6- Bize Ktiteybe b. Said, Hennad b. es-Serri ve Ebu Bekr b. Ebi Şeybe de tahdis edip dediler ki. Bize Ebu'l-Ahvas, Simak'den tahdis etti, o Cabir b. Semura’DAN şöyle dediğini nakletti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i: "Şüphesiz Allah Medine'ye tabe adını vermiştir" buyururken dinledim.

 

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

AÇIKLAMA:          "Bize Kuteybe b. Said, Hennad b. es-Serri, Ebu Kureyb ve Ebu Bekr b. Ebu Şeybe de tahdis etti." Bu senet bazı nüshalarda bu şekilde olmakla bir likte çoğunluğunda Ebu Kureyb adı zikredilmeksizin kaydedilmiştir.

 

"Şüphesiz Allah Medine'ye tSbe adını vermiştir" hadisi, Medine'ye tabe adını vermenin müstehap olduğu hükmünü ihtiva etmektedir. Ama bu hadis ona başka bir isim verilmeyeceği anlamına gelmez. Çünkü yüce Allah, Kur'an-ı Kerim'in değişik yerlerinde ona Medine dediği gibi Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de bu babta yer alan bundan önceki hadiste Taybe adını vermiştir. Yine bu babta bütün bunlara dair açıklamalar geçmiş bulunmaktadır.

 

Allah en iyi bilendir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

89- MEDİNELİLERE KÖTÜLÜK YAPMAK İSTEYENLERİ ALLAH ERİTİR BABI