SAHİH-İ MÜSLİM |
HAC |
(84) باب
جواز دخول مكة
بغير إحرم
84- MEKKE'YE İHRAMSIZ
GİRMENİN CAİZ OLDUĞU BABI
450 - (1357) حدثنا
عبدالله بن
مسلمة
القعنبي
ويحيى بن يحيى
وقتيبة بن
سعيد (أما
القعنبي فقال:
قرأت على مالك
بن أنس. وأما
قتيبة فقال:
حدثنا مالك)
وقال يحيى:
(واللفظ له)
قلت لمالك:
أحدثك ابن
شهاب عن أنس
بن مالك ؛ أن
النبي صلى
الله عليه
وسلم دخل مكة
عام الفتح
وعلى رأسه
مغفر. فلما
نزعه جاءه رجل
فقال: ابن خطل
متعلق بأستار
الكعبة. فقال
"اقتلوه" ؟
فقال مالك:
نعم.
3295-450/1- Bize Abdullah
b. Mesleme el-Ka'nebi, Yahya b. Yahya ve Kuteybe b. Said de tahdis etti.
el-Ka'nebi şöyle dedi: Ben Malik b. Enes'e okudum, Kuteybe de: Bize Malik
tahdis etti dedi. Yahya da -ki lafız ona aittir- dedi ki: Ben Malik'e, İbn
Şihab sana Enes b. Malik'den Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in Mekke
fethedildiği sene başında miğfer olduğu halde girdiğini, miğferi çıkartınca bir
adam kendisine gelerek: İbn Hatal Ka'be'nin örtülerine tutunmuş demesi üzerine
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onu öldürün" buyurduğunu
tahdis etti mi? dedim. Malik: Evet dedi.
Diğer tahric: Buhari,
1846, 3044, 4286, 5808 -muhtasar-; Ebu Davud, 2685; Tirmizi, 1693; Nesai, 2867,
2868; İbn Mace, 2085
451 - (1358) حدثنا
يحيى بن يحيى
التميمي
وقتيبة بن
سعيد الثقفي.
(قال يحيى:
أخبرنا. وقال
قتيبة: حدثنا
معاوية بن
عمار الدهني)
عن أبي
الزبير، عن
جابر بن
عبدالله
الأنصاري ؛ أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم دخل مكة
(وقال قتيبة:
دخل يوم فتح
مكة) وعليه
عمامة سوداء
بغير إحرام.
وفي رواية
قتيبة قال:
حدثنا أبو
الزبير عن
جابر.
3296-451/2- Bana Yahya b.
Yahya et -Temimive Kuteybe b. Said es-Sakafi de tahdis etti. Yahya bize Muaviye
b. Ammar ed-Duhni, Ebu Zubeyr'den haber verdi derken Kuteybe bize tahdis etti,
dedi. O Cabir b. Abdullah el-Ensari'den rivayet ettiğine göre Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ihramsız olarak üzerinde siyah bir sarık bulunduğu halde
Mekke'ye girdi. Kuteybe ise Mekke fethedildiği günü girdi, dedi. Yine
Kuteybe'nin rivayetinde bize Ebu Zubeyr, Cabir'den tahdis etti dedi.
Diğer tahric: Nesai,
2869, 5359
(1358) حدثنا
علي بن حكم
الأودي.
أخبرنا شريك
عن عمار
الدهني، عن
أبي الزبير،
عن جابر بن
عبدالله ؛ أن
النبي صلى
الله عليه
وسلم دخل يوم
فتح مكة وعليه
عمامة سوداء.
3297- .. ./3- Bize Ali
b. Hakim el-Evdi tahdis etti, bize Şerik, Ammar ed-Dühni'den haber verdi, o Ebu
Zubeyr'den, o Cabir b. Abdullah'tan rivayet ettiğine göre Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Mekke fethedildiği gün üzerinde siyah bir sarık bulunduğu
halde (Mekke'ye) girdi.
Diğer tahric: Tirmizi,
1679; Nesai, 5360
452 - (1359) حدثنا
يحيى بن يحيى
وإسحاق بن
إبراهيم.
قالا: أخبرنا
وكيع عن مساور
الوراق، عن
جعفر بن عمرو
بن حريث، عن
أبيه ؛ أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم خطب
الناس وعليه
عمامة سوداء.
3298-452/4- Bize Yahya
b. Yahya ve İshak b. İbrahim de tahdis edip dediler ki: Bize Veki', Müsavir
el-Verrak'dan haber verdi, o Cafer b. Amr b. Hureys'den, o babasından rivayet
ettiğine göre Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) başında siyah bir sarık
bulunduğu halde insanlara hutbe verdi.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 4077; Nesai, 5358, 5361 -buna yakın muhtasar olarak-; İbn Mace, 1104,
2821, 3584, 3587
453 - (1359) وحدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة والحسن
الحلواني.
قالا: حدثنا
أبو أسامة عن
مساور الوراق.
قال: حدثني
(وفي رواية
الحلواني قال:
سمعت جعفر بن
عمرو بن حريث)
عن أبيه، قال:
كأني
أنظر إلى رسول
الله صلى الله
عليه وسلم، على
المنبر. وعليه
عمامة سوداء.
قد أرخى طرفيها
بين كتفيه.
ولم يقل أبو
بكر: على المنبر.
3299-453/5- Bize Ebu
Bekr b. Ebu Şeybe ve Hasan el-Hülvani de tahdis edip dediler ki: Bize Ebu
Üsame, Müsavir el-Verrak’DAN tahdis etti. Müsavir bana tahdis etti, diye
rivayeti aktarırken el-Hülvani'nin rivayetinde o: İşittim, dediğini nakletti:
Cafer b. Amr b. Huneys babasından şöyle dediğini rivayet etti: Ben üzerinde
siyah bir sarık bulunup uçlarını omuzları arkasına sarkıtmış olduğu halde
minber üzerinde Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i görür gibiyim. Ebu
Bekr ise rivayetinde: "Minber üzerinde" tabirini kullanmadı.
AÇIKLAMA: (3295)
"Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mekke'nin fethedildiği sene başında
miğfer olunduğu halde {Mekke'ye} girdi." Bir diğer rivayette (3296)
"İhramSız olduğu halde üzerinde siyah bir sarık ile" öbür rivayette
(3298) "başında siyah bir sarık bulunduğu halde insanlara hutbe
verdi" denilmektedir. Kadı lyaz dedi ki: Bu iki rivayeti cem etme yolu
şudur: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mekke'ye ilk girdiğinde başında
miğfer vardı bundan sonra ise miğferi başından çıkardıktan sonra üzerinde siyah
bir sarık vardı. Buna delil ise "üzerinde siyah bir sarık bulunduğu halde
insanlara hutbe verdi" hadisidir. Çünkü hutbe Mekke fethinin
tamamlanmasından sonra Kabe'nin kapısı yanında verilmişti.
(3296) "Mekke'ye
ihramsız olarak girdi." Bu hadis Mekke'ye nüsük (hac ya da umre) yapmak
istemeyen bir kimsenin ihramsız olarak girmesinin caiz olduğunu söyleyenlerin
lehine bir delildir. Mekke'ye girişinin ister oduncu, ot toplayıcı, saka, avcı
ve buna benzer zaman zaman tekrarlanan ihtiyaç sebebi ile olsun, ister tüccar,
ziyaretçi ve buna benzer bu şekilde ihtiyacı tekrarlanmayan kimselerden olsun
ister güven altında bulunsun, ister korku hissi ile girsin değişen bir şey
yoktur. Şafii'nin bu husustaki iki görüşünün daha sahih olanı budur. Şafii
mezhebi alimleri buna göre fetva verirler.
İkinci görüşe göre ise
eğer ihtiyacı sık tekrarlanmayan bir türden ise ihramsız Mekke'ye girmesi caiz
değildir. Savaşçı yahut savaşmaktan korkan ya da kendisine galip gelmesi
halinde bir zalimden korkan bir kişi olması hali müstesnadır. Kadı Iyaz buna
yakın bir görüşü ilim adamlarının çoğunluğundan nakletmiş bulunmaktadır.
"Ona bir adam
gelerek: İbn Hatal Kabe'nin örtülerine asılı duruyor eyince onu öldürün
buyurdu." İlim adamlarının dediklerine göre onu ölürmesinin sebebi İbn
Hatal'ın İslam'dan irtidat etmiş olması ve kendisine hizmet eden bir müslümanı
öldürmesi, bununla birlikte Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e hicvedip ona
ağır sözler söyleyen bir kişi olmasından dolayı idi. Ayrıca bunun Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ve müslümanları hicveden şiirleri, şarkı olarak
söyleyen iki cariyesi de vardı.
Şayet, bir diğer hadiste
mescide giren eman altındadır buyurmakla birlikte Kabe'nin örtülerine asılı
olmakla birlikte onu nasıl öldürmüştür? diye sorulursa cevap şudur: O verilen bu
emanın kapsamına girmemiştir. Aksine kendisini İbn Ebu Selh'i sözü geçen iki
cariyeyi istisna etmiş ve isterse Kabe'nin örtülerine asılı bulunsun
öldürülmesini emir buyurmuştu. Nitekim bu husus başka hadislerde açıkça ifade
edilmiştir.
Bir diğer açıklamaya
göre İbn Hatal koşulan şartı yerine getirmemiş kimselerdendi. Aksine o bundan
sonra (müslümanlara karşı) savaşmış bir kimsedir.
Bu hadis Mekke'nin harem
bölgesi içerisinde hadleri ve kısası uygulamanın caiz olduğunu söyleyen Malik,
Şafii ve onlara muvafakat edenlerin görüşlerinin lehine bir delildir. Ebu
Hanife ise bunları uygulamak caiz değildir demiş ve bu hadisi Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in İbn Hatal'ı öldürmenin kendisine mübah kılındığı zaman
içerisinde öldürdüğü şeklinde yorumlamışlardır. Mezhep alimlerimiz ise buna:
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e bu Mekke'ye girip Mekke'yi eline geçirdiği
ve Mekkeliler ona itaat ile boyun eğdiği zaman zarfında ona mübah kılınmıştı.
Ama kendisi İbn Hata!'ı bundan sonra öldürmüştü diye cevap vermişlerdir. Allah
en iyi bilendir.
İbn Hatal'ın adı
Abdüluzza'dır. Muhammed b. İshak, adının Abdullah olduğunu, el-Kelbi ise Galib
b. Abdullah b. Abdimenaf b. Esad b. Cabir b. Kesir b. Teym b. Galib olduğunu
söylemiştir. Hatal ise noktalı hı ve tı harfi ile olup her ikisi de fethalıdır.
Siyer bilginleri ise: Adı Sad b. Hureys olduğu da söylenir demişlerdir. Allah
en iyi bilendir.
"Malik b. Enes'e
okudum." Bir rivayette de: "Malik'e dedim ki: İbn Şihab sana Enes'den
tahdis etti, sonra da hadisin sonunda (Malik): Evet dedi denilmektedir. Yani:
Malik evet diye cevap verdi. Hadisin anlamı da şudur: İbn Şihab sana Enes'den
böyle bir şey tahdis etti mi? diye sorulan soruya Malik, Evet, o bunu tahdis
etti diye cevap verdi şeklindedir.
Buhari ve Müslim'in
Sahih'lerinde benzeri bir ibare birçok yerde geçmekte. Bununla birlikte sonunda
"evet dedi" denilmemektedir. İlim adamları ise bu şekildeki rivayetin
sonunda "evet" demenin şart olup olmadığı hususunda ihtilaf
etmişlerdir. Bu şekil de hadisi rivayet eden kişi üstadına: Sana filan kişi
haber verdi diyerek rivayeti okur. Ya da buna benzer surette arz eder. Üstad
ise onu dinlemekte ve okunanları anlamakla birlikte reddetmemektedir. Kimi
Şafii alimleri ile Zahiri alimlerinden bazıları "evet" demedikçe buradaki
sema yoluyla rivayet sahih olmaz demiştir. Eğer üstad bu lafzı söylemeyecek
olursa sema sahih olmaz. Muhaddis, fukaha alimlerinin büyük çoğunluğu ile usul
alimleri bu durumda üstadın evet demesi müstehap olmakla birlikte herhangi bir
söz telaffuz etmesi şart değildir, aksine sussa dahi sema sahih olur
demişlerdir. Durumun böyle olması ise halin zahiri ile yetinmek demektir. Çünkü
mükellef herhangi bir kimseye böyle bir durumdaki bir rivayeti hatalı olmakla
birlikte kabul etmesi düşünülemez. Kadı lyaz der ki: Bütün ilim adamlarının
görüşü budur. Seleften evet diyenler ise bunu ancak te'kid ve ihtiyat için
söylemiştir. Şart olduğundan dolayı söylememiştir.
(3296) "Muaviye b.
Ammar ed-Dühni" dal harfi ötreli, he harfi sakin olup Becile'nin bir kolu
olan "Dühn"e mensubtur. Sözünü ettiğimiz şekilde he harfinin sakin
söylenişi meşhur olandır. Fethalı okunacağı da söylenmiştir. Fethalı
okunacağını söyleyenler arasında el-Ensab adlı eserinde Semani ve Hafız
Abdulgani el-Makdisi de vardır.
(3296) "Üzerinde
siyah bir sarık bulunduğu halde" bu hadisten siyah elbise giyinmenin caiz
olduğu hükmü anlaşılmaktadır. Diğer rivayette (3298) başında siyah bir sarık
bulunduğu halde insanlara hutbe verdi" denilmektedir. Bundan da hutbe
verirken siyah elbise giyinmenin caiz olduğu hükmü anlaşılmaktadır. Bununla
birlikte sahih hadiste sabit olduğu üzere beyaz siyahtan daha faziletlidir:
"Elbiselerinizin hayırlısı beyaz alandır" hatiplerin hutbe esnasında
siyah giyinmeleri ise caizdir. Ama belirttiğimiz gibi beyaz giyinmek daha
faziletlidir. Çünkü bu hadis-i şerifte siyah sarık giyinmekten kasıt sadece
caiz olduğunu beyan etmekten ibarettir. Allah en iyi bilendir.
(3299) "Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e uçlarını omuzları arasına sarkıtmış siyah bir
sarık bulunduğu halde görür gibiyim." İbare diyarımızdaki bütün nüshalarda
ve başkalarında uçları anlamındaki lafız tesniye (ikil) olarak zikredilmiştir.
Aynı şekilde rivayet Humeydi'nin el-Cem Beyne Sahihayn adlı eserinde de
böyledir. Kadı lyaz'ın zikrettiğine göre ise bilinen doğru şekil bunun tekil
olarak "ucu" şeklinde olmasıdır. Ama bazıları bunu uçları (iki ucu)
diye tesniye ile rivayet etmişlerdir. Allah en iyi bilendir. Libas (Giyim)
Kitabı'nda sarığın ucunun sarkıtılmasının hükmü ile ilgili geniş açıklamalar
Yüce Allah'ın izni ile gelecektir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: