SAHİH-İ MÜSLİM

HAC

 

(76) باب ما يقول إذا قفل من سفر الحج وغيره

76- HACC VE BAŞKA YOLCULUKTAN DÖNDÜĞÜ ZAMAN NE SÖYLENECEĞİ BABI

 

428 - (1344) حدثنا أبو بكر بن أبي شيبة. حدثنا أبو أسامة. حدثنا عبيدالله عن نافع، عن ابن عمر. ح وحدثنا عبيدالله بن سعيد (واللفظ له) حدثنا يحيى (وهو القطان) عن عبيدالله، عن نافع، عن عبدالله بن عمر. قالك كان رسول الله صلى الله عليه وسلم، إذا قفل من الجيوش أو السرايا أو الحج أو العمرة، إذا أوفى على ثنية أو فدفد، كبر ثلاثا. ثم قال

 "لا إله إلا الله وحده لا شريك له. له الملك وله الحمد وهو على كل شيء قدير. آيبون تائبون عابدون ساجدون. لربنا حامدون. صدق الله وعده. ونصر عبده. وهزم الأحزاب وحده".

 

3265/428/1- Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe de tahdis etti, bize Ebu Usame tahdis etti, bize Ubeydullah, Nafi'den tahdis etti, o İbn Ömer'den rivayet etti (H.) Bize Ubeydullah b. Said de -ki lafız ona aittir- bize Yahya -ki o el-Kattan'dır- Ubeydullah'tan tahdis etti, o Nafi'den, o Abdullah b. Ömer'den şöyle dediğini rivayet etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ordular ya seriyyeler yahut hacc yahut umreden döndüğü zaman bir tepeye yah bir bayıra çıkacak olursa üç defa Allahu ekber dedikten sonra: "Bir ve tek Allah'tan başka ilah yoktur. O'nun ortağı yoktur. Hamd yalnız O'nadır. O herşeye gücü yetendir. Dönenleriz, tevbe edenleriz, ibadet edenleriz, secde edenleriz. Rabbimize hamd edenleriz. Allah'ın vaadi doğrudur, O kuluna yardım etti ve yalnızca o, orduları hezimete uğrattı. "

 

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

AÇIKLAMA:          "Ordulardan döndüğü zaman" gazadan döndüğü vakit demektir.

 

"Bir tepeye yahut bir bayıra çıktığı zaman Allahu ekber derdi." Evfa üzerine çıkmak, yükselmek demektir. "Fedfed" ise nisbeten sert ve yüksek yere denilir. Üzerinde hiçbir şey bulunmayan çıplak düzlük anlamında olduğu söylendiği gibi çakıl taşları bol sert arazi olduğu da söylenmiştir. Yüksekçe ve sert yer demek olduğu da söylenmiştir. Çoğulu

"fedafid" diye gelir. "Ayibun" dönenler anlamındadır.

 

"Allah'ın vaadi haktır..." Yani Allah, dini üstün ve galip getireceğine dair vaadini, güzel akıbetin takva sahiplerinin olacağını ve daha başka diğer vaadlerini dosdoğru gerçekleştirmiştir. Çünkü şüphesiz Allah vaadinden caymaz.

 

"Orduları tek başına hezimete uğratmıştır." Yani insanların savaşına gerek kalmadan onları bozguna uğratmıştır. Ordular (ahzab)dan kasıt ise Hendek Günü toplanıp bir araya gelen ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e karşı ittifak eden hiziplerdir. Allah onların üzerine bir rüzgar ve onların görmedikleri ordular göndermiştir. İşte "Allah'ın vaadi doğrudur" sözü de bununla irtibatlıdır. Bu ise münafıklar ile kalplerinde hastalık bulunanların söyledikleri: "Allah da Rasulü de bize aldanıştan başka bir şey vaadetmemiştir" (Ahzab, 12) şeklindeki sözlerini yalanlamaktadır. İşte meşhur olan açıklamaya göre kastedilen Hendek Günü ahzabıdır. Kadı Iyaz dedi ki: Bununla birlikte bu ahzab ile bütün zaman ve yerlerde küfrün hiziplerinin kastedilmiş olma ihtimali de vardır. Allah en iyi bilendir.

 

 

 

(1344) وحدثني زهير بن حرب. حدثنا إسماعيل (يعني ابن علية) عن أيوب. ح وحدثنا ابن أبي عمر. حدثنا معن عن مالك. ح وحدثنا ابن رافع. حدثنا ابن أبي فديك. أخبرنا الضحاك. كلهم عن نافع، عن ابن عمر، عن النبي صلى الله عليه وسلم، بمثله. إلا حديث أيوب. فإن فيه التكبير مرتين.

 

3266- .. ./2- Bana Zuheyr b. Harb da tahdis etti, bize İsmail -yani b. Uleyye- Eyyub'dan tahdis etti. (H.) Bize İbn Ebu Ömer de tahdis etti, bize Ma'n, Malik'den tahdis etti. (H.) Bize İbn Rafi'de tahdis etti, bize İbn Ebu Fudeyk tahdis etti, bize ed-Dahhak haber verdi, hepsi Nafi' den, o İbn Ömer'den, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den aynısını rivayet etti. Ancak Eyyub'un hadisi rivayetinde tekbir iki defa sözkonusu edilmiştir.

 

Diğer tahric: Hadisin Zuheyr rivayetini Tirmizi, 950; İbn Ömer rivayetini Buhari, 1797,6385; Ebu Davud, 2770; İbn Rafi' rivayetini ise yalnızca Müslim rivayet etmiştir

 

 

429 - (1345) وحدثني زهير بن حرب. حدثنا إسماعيل بن علية عن يحيى بن أبي إسحاق. قال: قال أنس بن مالك:

 أقبلنا مع النبي صلى الله عليه وسلم، أنا وأبو طلحة،  وصفية رديفته على ناقته. حتى إذا كنا بظهر المدينة قال: "آيبون تائبون عابدون لربنا حامدون" فلم يزل يقول ذلك حتى قدمنا المدينة.

 

3267-429/3- Bana Zuheyr b. Harb da tahdis etti, bize İsmail b. Uleyye, Yahya b. Ebu İshak'dan şöyle dediğini tahdis etti: Enes b. Malik dedi ki: Nebi Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte ben, Ebu Talha ve devesi üzerinde arkasına bindirmiş olduğu Safiyye ile birlikte geldik. Nihayet Medine'nin dışına geldiğimizde Allah Rasulü: "Dönenleriz, tevbe edenleriz, ibadet edenleriz, Rabbimize hamd edenleriz" buyurdu. O, biz Medine'ye gelinceye kadar bunları söyleyip durdu.

 

Diğer tahric: Buhari, 3085, 3086 -uzunca, 5968 -uzunca-, 6185 -uzunca-

 

 

(1345) وحدثنا حميد بن مسعدة. حدثنا بشر بن المفضل. حدثنا يحيى بن أبي إسحاق عن أنس بن مالك، عن النبي صلى الله عليه وسلم، بمثله.

 

3268- ... /4- Bize Humeyd b. Mesade de tahdis etti, bize Bişr b. el-Mufaddal tahdis etti, bize Yahya b. Ebu İshak, Enes b. Malik'den tahdis etti, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den aynısını rivayet etti.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

77- HACC YAHUT UMREDEN DÖNDÜĞÜ TAKTİRDE ZÜLHULEYFE'DE KONAKLAMAK VE ORADA NAMAZ KILMAK BABI