SAHİH-İ MÜSLİM

HAC

 

(75) باب ما يقول إذا ركب إلى سفر الحج وغيره

75- HACC VE BAŞKA SEFERLERE ÇIKMAK İÇİN 8İNEĞİNE BİNDİĞİ ZAMAN NE SÖYLEYECEĞİ BABI

 

425 - (1342) حدثني هارون بن عبدالله. حدثنا حجاج بن محمد. قال: قال ابن جريج: أخبرني أبو الزبير ؛ أن عليا الأزدي أخبره ؛ أن ابن عمر علمهم ؛ أن رسول الله صلى الله عليه وسلم كان إذا استوى على بعيره خارجا إلى سفر، كبر ثلاثا، ثم قال

 "سبحان الذي سخر لنا هذا وما كنا له مقرنين. وإنا إلى ربنا لمنقلبون. اللهم ! إنا نسألك في سفرنا هذا البر والتقوى. ومن العمل ما ترضى. اللهم ! هون علينا سفرنا هذا. واطوعنا بعده. اللهم ! أنت الصاحب في السفر. والخليفة في الأهل. اللهم ! إني أعوذ بك من وعثاء السفر، وكآبة المنظر، وسوء المنقلب، في المال والأهل".

وإذا رجع قالهن. وزاد فيهن "آيبون، تائبون، عابدون، لربنا حامدون".

 

3262-425/1- Bana Harun b. Abdullah tahdis etti, bize Haccac b. Muhammed tahdis edip dedi ki: İbn Cureyc dedi ki: Bana Ebu Zubeyr'in haber verdiğine göre Ali el-Ezdi kendisine şunu haber verdi: İbn Ömer kendilerine öğrettiği üzere Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir sefere çıkmak için devesi üzerine oturduğu zaman üç defa Allahu ekber dedikten sonra şöyle derdi:

"Subhanellezi sehhara lena haza vema künna lehu mukrinin ... : Bize bu bineği müsahhar kılan Allah'ı her türlü eksiklikten tenzih ederim. Biz buna kendiliğimizden takat getiremezdik. Şüphesiz biz Rabbimize döneceğiz. Allah'ım,. bizler bu yolculuğumuzda Sen'den iyilik ve takvayı, amelden razı olacaklarını dileriz. Allah'ım, bu yolculuğumuzu bize kolaylaştır. Uzaklığını bizim için katlayıp dür. Allah'ım, seferde sahibimiz, ailemiz arasında vekilimiz Sen'sin. Allah'ım! Seferin zorluklarından, kötü şeyler görmekten (karşılaşmaktan) ve aile ve mal hususunda kötü dönüşten Sana sığınırım." Döndüğünde bunları söylemekle birlikte onlara: "Dönenleriz, tevbe edenleriz, abidleriz, Rabbimize hamd edenleriz" derdi.

 

 

Diğer tahric: Ebu Davud, 2599; Tirmizi, 3447

 

AÇIKLAMA:          "Bir sefere çıkacağı zaman devesinin üzerine oturdukdan sonra üç defa Allahu ekber derdi..." Hadisteki "mukrinin" güç yetirenler demektir. Yani Yüce Allah'ın onu bizim emrimize vermesi olmasaydı bu bineği gücümüzün emri altına alamaz ve onu kullanamazdık.

 

Bu hadis-i şerifte bütün seferlere çıkılacağı zaman bu zikir ve duayı yapmanın müstehap olduğu hükmü anlaşılmaktadır. Yolculuk ile ilgili çok sayıda zikirlere dair rivayetler gelmiş olup ben bunların hepsini el-Ezkar adlı kitabımda derlemiş bulunuyorum.  

 

"Allah'ım, yolculuğun zorluklarından. .. Sana sığınırım. "Hadisteki "va'sa" vav harfi fethalı, ayn harfi sakin ve se harfi ile sonu med ile olup meşakket, zorluk ve sıkıntı demektir. "Keabeh" ise kişinin nefsi halinin keder ve benzeri değişikliklere uğramasıdır. "Munkaleb" de dönüş yeri demektir.

 

 

 

426 - (1343) حدثني زهير بن حرب. حدثنا إسماعيل بن علية عن عاصم الأحول، عن عبدالله بن سرجس. قال:

 كان رسول الله صلى الله عليه وسلم، إذا سافر، يتعوذ من وعثاء السفر، وكآبة المنقلب، والحور بعد الكون، ودعوة المظلوم، وسوء المنظر في الأهل والمال.

 

3263-426/2- Bana Zuheyr b. Harb tahdis etti, bize İsmail b. Uleyye Asım el-Ahvel'den tahdis etti, o Abdullah b. Sercis'den şöyle dediğini rivayet etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sefere çıktığı zaman seferin meşakkatinden, kötü dönüşten, iyi halden sonra halinin kötüye varmasından, mazlumun bedduasından, aile ve malda kötü manzara ile karşılaşmaktan (Allah'a) sığınırdı.

 

 

Diğer tahric: Tirmizi, 3439 -uzunca-; Nesai, 5513, 5514, 5515; İbn Mace, 3888

 

AÇIKLAMA:          "İyi halden sonra kötü hale uğramaktan." Bu Müslim'in Sahihi'nden nüshaların bir çoğunda "velhavra ba'del kevm" şeklindedir. Hatta bizim diyarımız nüshalarında ancak "nun" harfi ile "kevn" şeklindedir. İtkan sahibi hafızlar Müslim'in Sahihi'nde bunu böylece zaptetmişlerdir. Kadı Iyaz dedi ki: Bunu el-Farisi ve onun dışındaki diğer Sahih-i Müslim ravileri de böylece zaptetmişlerdir. Kadı Iyaz der ki: el-Uzrı ise bunu: "el-kevr" ile re ile rivayet etmiştir. Ama Müslim'in rivayeti kendisinden naklettiği Asım rivayeti ile ilgili olarak da Kadı Iyaz şöyle demiştir: İbrahim el-Harbi dedi ki: Denildiğine göre Asım bu lafızda yanılmış ve bunun doğrusu re harfi ile "el-kevr"dir.

 

Derim ki: Durum el-Harbi'nin dediği gibi değildir. Her ikisi de iki ayrı rivayettir. Her iki rivayeti birlikte zikredenlerden birisi de Tirmizi'nin Süneni'ndeki rivayeti ile muhaddislerden pek çok kimsenin rivayetidir. Bu ikisini Ebu Ubeyd de hem dil bilginlerinden hem garibul hadis alimlerinden pek çok kişi zikretmiş bulunmaktadır. Tirmizi bu hadisi "nun" ile "kevn" şeklinde rivayet ettikten sonra şunları söylemektedir: Bu (kevr olarak) re ile de rivayet edilmektedir. Her ikisinin de açıklanır bir tarafı vardır. Denildiğine göre bu imandan küfre yahut da itaatten masiyete dönüş demektir. Yani lafzın anlamı bir şeyden şer olan bir başka şeye dönmek demektir. Tirmizi'nin açıklaması bunlardır. Ondan başka ilim adamları da böyle demişlerdir. Bunun re ve nun harfi ile manaları birlikte istikametten dönmek yahut da fazlalıktan eksikliğe dönüştür. Re ile rivayet sarığın tekbir edilmesi (dolanması)ndan alınmıştır. 8u da sarığı sarıp toplamak demektir. Nun ile rivayet ise "kevn" den alınmıştır. Bu da bir şeyin var olması ve yer edinmesi anlamına gelir.

 

el-Mazeri re rivayeti hakkında şunları söyler: Yine denildiğine göre bunun anlamı şudur: Ben sana önceleri cemaatin içerisinde iken cemaatten dönüşten sığınınm. Nitekim sarığını sarıp doladığı zaman da "kare" denilir. Sarığını çözdüğü zaman da "hare" denilir. Bunun ıslah olmuşken işlerimizin bozulmasından sana sığınırız anlamına geldiği de söylenir. Tıpkı sarığın başta dosdoğru durmasından sonra bozulması gibi. Nun ile (kevr) rivayeti ile ilgili olarak da Ebu Ubeyd şöyle demiştir: Asım'a bunun anlamı sorulunca o şu cevabı vermiştir: Sen Arapların: "Hara be'dema kane" sözlerini hiç işitmedin mi? Yani o önceleri güzel bir halde idi sonradan o halinden geri döndü demektir. Allah en iyi bilendir.

 

"Mazlumun (bed) duasından" yani zulümden sana sığınınm. Çünkü zalimlik etmek mazlumun ona beddua etmesi sonucunu getirir. Mazlum'un duası ile Allah arasında ise bir perde yoktur. Böylelikle bu ifadede haksızlıktan ve haksızlığın sebeplerine maruz kalmaktan sakındırmayı ihtiva etmektedir.

 

 

 

427 - (1343) وحدثنا يحيى بن يحيى وزهير بن حرب. جميعا عن أبي معاوية. ح وحدثني حامد بن عمر. حدثنا عبدالواحد. كلاهما عن عاصم، بهذا الإسناد، مثله. غير أن في حديث عبدالواحد: في المال والأهل. وفي رواية محمد بن خازم قال: يبدأ بالأهل إذا رجع. وفي روايتها جميعا " اللهم ! إني أعوذ بك من وعثاء السفر".

 

3264-427/3- Bize Yahya b. Yahya ve Zuheyr b. Harb da birlikte Ebu Muaviye'den tahdis etti. (H.) Bana Hamid b. Ömer de tahdis etti, bize Abdulvahid tahdis etti. İkisi Asım’DAN bu isnad ile aynısını rivayet etmekle birlikte Abdulvahid'in hadisinde "malda ve ailede" denilirken Muhammed b. Hazim de rivayetinde şöyle demiştir: Döndüğü zaman önce aile lafzını zikrederek başlardı. Her ikisinin rivayetinde de: "Allah'ım! Yolculuğun meşakketinden sana sığınırım" ibaresi vardır.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

76- HACC VE BAŞKA YOLCULUKTAN DÖNDÜĞÜ ZAMAN NE SÖYLENECEĞİ BABI