SAHİH-İ MÜSLİM |
HAC |
(74) باب
سفر المرأة مع
محرم إلى حج
وغيره
74- KADININ HACC VE BAŞKA
YOLCULUKLAR İÇİN BİR MAHREM İLE BİRLİKTE SEFERE ÇIKMASI BABI
413 - (1338) حدثنا
زهير بن حرب
ومحمد بن
المثنى. قالا:
حدثنا يحيى
(وهو القطان)
عن عبيدالله.
أخبرني نافع
عن ابن عمر ؛
أن رسول الله
صلى الله عليه
وسلم قال"لا
تسافر المرأة
ثلاثا، إلا
ومعها ذو محرم".
3245-413/1- Bize Zuheyr
b. Harb ve Muhammed b. el-Müsenna da tahdis edip dediler ki: Bize Yahya -ki
el-Kattan'dır- Ubeydullah'dan haber verdi, bana Nafi', İbn Ömer'den haber
verdiğine göre Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kadın
beraberinde bir mahremi bulunmadıkça üç (günlük uzaklığa) yolculuk
yapmasın" buyurdu.
Diğer tahric: Buhari,
1087; Ebu Davud, 1727
(1338)
وحدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا
عبدالله بن نمير
وأبو أسامة. ح
وحدثتا ابن
نمير. حدثنا
أبي. جميعا عن
عبيدالله،
بهذا الإسناد.
في رواية أبي
بكر: فوق ثلاث
وقال ابن نمير
في روايته عن
أبيه " ثلاثة
إلا ومعها ذو
محرم".
3246- .. ./2- Bize Ebu
Bekr b. Ebu Şeybe de tahdis etti, bize Abdullah b. Numeyr ve Ebu Üsame tahdis
etti (H.) Bize İbn Numeyr de tahdis etti, bize babam tahdis etti, hepsi
birlikte Ubeydullah’DAN bu isnad ile hadisi rivayet etti.
Ebu Bekir'in
rivayetinde: "Üç (gün)den fazla" denilmektedir. İbn Numeyr de
babasından rivayetinde: "Beraberinde mahremi olmadıkça üç (gün)"
demiştir.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
414 - (1338) وحدثنا
محمد بن رافع.
حدثنا ابن أبي
فديك. أخبرنا
الضحاك عن
نافع، عن
عبدالله بن عمر،
عن النبي صلى
الله عليه
وسلم قال
"لا
يحل لإمرأة،
تؤمن بالله
واليوم
الآخر، تسافر
مسيرة ثلاث
ليال، إلا
ومعها ذو محرم".
3247-414/3- Bize
Muhammed b. Rafi'de tahdis etti. .. Abdullah b. Ömer Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'den: "Allah'a ve ahiret gününe iman eden bir kadına beraberinde
bir mahremi bulunmadıkça üç günlük bir mesafeye yolculuk yapması helal
değildir" buyurdu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
415 - (827) حدثنا
قتيبة بن سعيد
وعثمان بن أبي
شيبة. جميعا
عن جرير. قال
قتيبة:
حدثناجرير عن
عبدالملك (وهو
ابن عمير) عن
قزعة، عن أبي
سعيد. قال:
سمعت منه
حديثا
فأعجبني. فقلت
له: أنت سمعت
هذا من رسول
الله صلى الله
عليه وسلم ؟
قال: فأقول
على رسول الله
صلى الله عليه
وسلم ما لم أسمع.
قال: سمعته
يقول: قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم
"لا
تشدوا الرحال إلا
إلى ثلاثة
مساجد. مسجدي
هذا، والمسجد
الحرام،
والمسجد
الأقصى".
وسمعته يقول
"لا تسافر
المرأة يومين
من الدهر إلا
ومعها ذو محرم
منها، أو
زوجها".
3248-415/4- Bize Kuteybe
b. Said ve Osman b. Ebu Şeybe birlikte Cerir'den tahdis etti. Kuteybe dedi ki:
Bize Cerir, Abdulmelik -ki o b. Umeyr'dir- den tahdis etti, o Kazaa'dan, o Ebu
Said'den rivayet etti. Kazaa dedi ki: Ben ondan (Ebu Said'den) bir hadis
dinledim ve o hoşuma gitti. Ona: Bunu Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den
sen mi dinledin dedim. O Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hakkında
duymadığımı nasıl söyleyebilirim, dedi.
Kazaa dedi ki: Onu (Ebu
Said'i) şöyle derken dinledim: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Yükler ancak şu üç mescide (yolculuk için) bağlanır: Benim bu mescidime,
Mescid-i Haram'a ve Mescid-i Aksa'ya." Yine onu şöyle buyururken dinledim:
"Kadın beraberinde kendisine mahrem olan bir kişi yahut kocası
bulunmadıkça iki gün sürelik bir yolculuğa çıkmasın. "
416 - (827) وحدثنا
محمد بن
المثنى. حدثنا
محمد بن جعفر.
حدثنا شعبة عن
عبدالملك بن
عمير. قال:
سمعت قزعة
قال: سمعت أبا
سعيد الخدري
قال:
سمعت
من رسول الله
صلى الله عليه
وسلم أربعا.
فأعجبنني
وآنقنني. نهى
أن تسافر
المرأة مسيرة
يومين إلا
ومعها زوجها
أو ذو محرم.
واقتص باقي
الحديث.
3249-416/5- Bize
Muhammed b. el-Müsenna da tahdis etti. .. Abdulmelik b. Umeyr dedi ki: Kazaa'yı
şöyle derken dinledim: Ebu Said el-Hudri'yi şöyle derken dinledim: Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den dört (hadis) dinledim. Onlar benim hoşuma
gitti ve onları beğendim. Kadının beraberinde kocası yahut mahremi olmadan iki
günlük uzaklığa yolculuk yapmasını yasakladı, sonra hadisin geri kalan kısmını
nakletti.
417 - (827) حدثنا
عثمان بن أبي
شيبة. حدثنا
جرير عن
مغيرة، عن
إبراهيم، عن
سهم ابن منجاب،
عن قزعة، عن
أبي سعيد
الخدري. قال:
قال رسول الله
صلى الله عليه
وسلم
"لا
تسافر المرأة
ثلاثا، إلا مع
ذي محرم".
3250-417/6- Bize Osman
b. Ebu Şeybe de tahdis etti ... Kazaa, Ebu Said el-Hudri'den şöyle dediğini
rivayet etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kadın beraberinde
mahrem olmaksızın üç (günlük uzaklıkla yolculuk yapmasın."
418 - (827) وحدثني
أبو غسان
المسمعي
ومحمد بن
بشار. جميعا
عن معاذ بن
هشام. قال أبو
غسان: حدثنا
معاذ. حدثني
أبي عن قتادة،
عن قزعة، عن
أبي سعيد الخدري
؛ أن نبي الله
صلى الله عليه
وسلم قال
"لا
تسافر امرأة
فوق ثلاث
ليال، إلا مع
ذي محرم".
3251-418/7- Bana Ebu
Gassan el-Mismai ve Muhammed b. Beşşar da birlikte Muaz b. Hişam'dan tahdis
etti. Ebu Gassan dedi ki: Bize Muaz tahdis etti, bana babam Katade'den tahdis
etti, o Kazaa'dan, o Ebu Said el-Hudri'den rivayet ettiğine göre Allah'ın
Nebi'si (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Kadın beraberinde mahremi olmadığı
sürece üç geceden fazla (uzaklığa) yolculuk yapmasın" buyurdu.
(827) وحدثناه
ابن المثنى.
حدثنا ابن أبي
عدي عن سعيد،
عن قتادة،
بهذا الإسناد.
وقال " أكثر من
ثلاث، إلا مع
ذي محرم".
3252- .. ./8- Bunu bize
İbnu'l-Müsenna da tahdis etti, bize İbn Ebu Adiyy Said'den tahdis etti, o
Katade'den bu isnad ile rivayet etti ve: "Beraberinde mahrem olmadan üç
(gün)den fazla" dedi.
419 - (1339) حدثنا
قتيبة بن
سعيد. حدثنا
ليث عن سعيد
بن أبي سعيد،
عن أبيه ؛ أن
أبي هريرة
قال: قال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
"لا
يحل لإمرأة
مسلمة تسافر
مسيرة ليلة.
إلا ومعها رجل
ذو حرمة منها
".
3253-419/9- Bize Kuteybe
b. Said de tahdis etti, bize Leys, Said b. Ebu Said'den tahdis etti, o
babasından rivayet ettiğine göre Ebu Hureyre dedi ki: Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Müslüman bir kadına beraberinde kendisine mahrem olan
bir erkek olmaksızın bir gecelik uzaklığa yolculuk yapması helal değildir"
buyurdu.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 1723
420 - (1339) حدثني
زهير بن حرب.
حدثنا يحيى بن
سعيد عن ابن أبي
ذئب. حدثنا
سعيد بن أبي
سعيد عن أبيه،
عن أبي هريرة،
عن النبي صلى
الله عليه
وسلم. قال
"لا
يحل لإمرأة
تؤمن بالله
واليوم
الآخر، تسافر
مسيرة يوم
وليلة، إلا مع
ذي محرم".
3254-420/10- Bana Zuheyr
b. Harb da tahdis etti ... Ebu Hureyre'den rivayete göre Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: ''Allah'a ve ahiret gününe iman eden bir
kadının beraberinde mahremi bulunmaksızın bir günlük mesafeye yolculuk yapması
helal değildir. "
Diğer tahric: Buhari,
1088
421 - (1339) وحدثنا
يحيى بن يحيى.
قال: قرأت على
مالك عن سعيد
بن أبي سعيد
المقبري، عن
أبيه، عن أبي
هريرة ؛ أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال
"لا
يحل لإمرأة
تؤمن بالله
واليوم
الآخر، تسافر
مسيرة يوم
وليلة، إلا مع
ذي محرم عليها".
3255-421/11- Bize Yahya
b. Yahya da tahdis edip dedi ki: Malik'e Said b. Ebu Said el-Makburi'den rivayetini
okudum. O babasından, o Ebu Hureyre'den, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'den şöyle buyurduğunu rivayet etti: ''Allah'a ve ahiret gününe iman
eden bir kadına beraberinde kendisine mahrem olan bir kişi bulunmadıkça bir gün
ve bir gecelik uzaklığa yolculuk yapması helal olmaz. "
Diğer tahric: Ebu
Davud, 1724; Tirmizi, 1170
422 - (1339) حدثنا
أبو كامل
الجحدري.
حدثنا بشر
(يعني ابن مفضل)
حدثنا سهيل بن
أبي صالح عن
أبيه، عن أبي هريرة،
قال: قال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
"لا
يحل لإمرأة أن
تسافر ثلاثا،
إلا ومعها ذو
محرم منها".
3256-422/12- Bize Ebu
Kamil el-Cahderı de tahdis etti. .. Ebu Hureyre dedi ki: Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Beraberinde kendisine mahrem olan bir kişi bulunmadığı
sürece bir kadına üç (günlük m esafe) ye yolculuk yapması helal değildir.
"
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
423 - (1340) وحدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة وأبو
كريب. جميعا عن
أبي معاوية.
قال أبو كريب:
حدثنا أبو
معاوية عن
الأعمش، عن
أبي صالح، عن
أبي سعيد
الخدري، قال:
قال رسول الله
صلى الله عليه
وسلم
"لا
يحل لإمرأة
تؤمن بالله
واليوم
الآخر، أن تسافر
سفرا يكون
ثلاثة أيام
فصاعدا، إلا
ومعها أبوها
أو ابنها أو
زوجها أو
أخوها أو ذو
محرم منها".
3257-423/13- Bize Ebu
Bekr b. Ebu Şeybe ve Ebu Kureyb de birlikte Ebu Muaviye'den tahdis etti. Ebu
Kureyb dedi ki: Bize Ebu Muaviye, A'meş'den tahdis etti, o Ebu Salih'den, o Ebu
Said el-Hudri'den şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurdu: ''Allah'a ve ahiret gününe iman eden bir kadına
beraberinde babası yahut oğlu yahut kocası yahut kardeşi veya ona mahrem olan
bir kimse bulunmadan üç gün ve daha fazla bir uzaklığa yolculuk yapması helal
değildir. "
Diğer tahric: Ebu
Davud, 1726; Tirmizi, 1169; İbn Mace, 2898
(1340) وحدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة وأبو
سعيد الأشج. قالا:
حدثنا وكيع.
حدثنا
الأعمش، بهذا
الإسناد،
مثله.
3258-, .. /13- Bize Ebu Bekr
b. Ebu Şeybe ve Ebu Said el-Eşec de tahdis edip dediler ki: Bize Veki' tahdis
etti, bize A'meş bu isnad ile aynısını tahdis etti.
424 - (1341) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة
وزهير بن حرب.
كلاهما عن
سفيان. قال
أبو بكر:
حدثنا سفيان
بن عيينة.
حدثنا عمرو بن
دينار عن أبي
معبد. قال:
سمعت ابن عباس
يقول: سمعت
النبي صلى
الله عليه
وسلم يخطب
يقول
"لا
يخلون رجل
بامرأة إلا
ومعها ذو
محرم. ولا تسافر المرأة
إلا مع ذي
محرم" فقام
رجل فقال: يا
رسول الله ! إن
امرأتي خرجت
حاجة. وإني
اكتتبت في غزوة
كذا وكذا. قال
" انطلق فحج مع
امرأتك".
3259-424/15- Bize Ebu
Bekr b. Ebu Şeybe ve Zuheyr b. Harb da tahdis etti, ikisi Süfyan’DAN tahdis
etti. Ebu Bekr dedi ki: Bize Süfyan b. Uyeyne tahdis etti, bize Amr b. Dinar,
Ebu Ma'bed'den şöyle dediğini tahdis etti: İbn Abbas'ı şöyle derken dinledim:
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i hutbe verirken şöyle dinledim: "Bir
erkek beraberinde bir mahremi bulunmadığı sürece bir kadın ile halvette
kalmasın. Beraberinde mahremi olmadan da kadın yolculuk yapmasın. " Bunun
üzerine bir adam: Ey Allah'ın Rasulü! Benim zevcem haccetmek üzere yola çıktı.
Ben de şu şu gazaya gitmek üzere yazıldım dedi. Allah Rasulü: "Çık ve
zevcenle birlikte haccet" buyurdu.
Diğer tahric: Buhari,
1762,3006, 5233
(1341) وحدثناه
أبو الربيع
الزهراني.
حدثنا حماد عن
عمرو، بهذا
الإسناد،
نحوه.
3260- .. ./16- Bunu bize
Ebu Rabi' ez-Zehrani de tahdis etti, bize Hammad,
Amr’dan bu İsnad ile
buna yakın olarak rivayet etti.
(1341) وحدثنا
ابن أبي عمر.
حدثنا هشام
(يعني ابن سليمان)
المخزومي، عن
ابن جريج،
بهذا الإسناد،
نحوه. ولم
يذكر "لا
يخلون رجل
بامرأة إلا
ومعها ذو محرم".
3261- .. ./17- Bize İbn
Ebu Ömer de tahdis etti, bize Hişam -yani b. Süleyman- el-Mahzumi, İbn
Cureyc'den bu isnad ile buna yakın olarak hadisi rivayet etti ve:
"Beraberinde mahremi bulunmadıkça bir erkek bir kadınla halvette
bulunmasın" bölümünü zikretmedi.
AÇIKLAMA: Bu babta
şu hadisler yer almaktadır: (3245) "Bir kadın beraberinde mahremi
bulunmaksızın üç (gün uzaklık)'a yolculuk yapmasın."
Diğer rivayette (3246)
"Üç günden fazla" bir diğer rivayette (üç gün) denilmektedir.
Başka bir rivayette
(3247) ''Allah'a ve ahiret gününe iman eden bir kadına ... üç gecelik uzaklığa
yolculuk yapmasın ... "
Bir diğer rivayette
(3248) "Kadın beraberinde mahremi yahut kocası bulunmadıkça iki günlük bir
mesafeye yolculuk yapmasın. "
Başka bir rivayette
(3249) "Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kadını iki günlük
uzaklığa yolculuk yapmasını yasakladı."
Bir diğer rivayette
(3253) "Müslüman bir kadına bir gecelik mesafeye ... helal değildir.
"
Diğer bir rivayette
(3254) ''Allah'a ve ahiret gününe iman eden bir kadına bir günlük mesafeye ... helal
değildir. "
Başka bir rivayette
(3255) "Bir gün ve bir gecelik uzaklığa"
Bir başka rivayette de
(3259) "Kadın beraberinde mahremi bulunmadan yolculuk yapmasın"
denilmektedir. Bunlar Müslim'in rivayetleridir.
Ebu Davud'un zikrettiği
bir rivayette de "Kadın bir beridlik uzaklığa sefere çıkmasın"
denilmektedir. Berid ise yarım günlük mesafeye denilir.
İlim adamları der ki:
Burada lafızlar arasındaki farklılık soru soranların farklı oluşundan ve soru
sorulan yerlerin değişikliğinden kaynaklanmaktadır. Bununla birlikte üç günün
yasaklanması bir gün ve bir gecenin yahut da bir beridlik mesafenİ1"ı
mübah olduğunun açıkça ifade edildiği anlamına gelmez.
Beyhaki dedi ki: Sanki
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e mahremi yanında olmadan bir kadının
üç günlük yolculuk yapmasına dair ona soru sorulmuş o da hayır, sonra mahremsiz
iki gün yolculuk yapması hakkında ona sorulmuş o yine hayır, bir gün uzaklığa
yolculuk yapmasına dair soru sorulmuş yine hayır diye cevap vermiş aynı şekilde
bir beridlik mesafe için soru sorulmuş yine bu şekilde cevabını almıştır.
Böylelikle ravilerin her biri kendi işittiğini başkasına rivayet etmiştir. Bu
rivayetler arasında bir kişinin gelen farklı rivayeti onu belli bir yerde
işitmesi ve bazen bunu birisinin bazan da ötekisinin bu rivayeti nakletmesi
şeklinde olmuştur. Bunların hepsi de doğrudur. Bütün bu rivayetlerde kendisine
"sefer" adının verilebileceği asgari bir sınır bulunmamaktadır. Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) de kendisine sefer denilebilecek asgari mesafeyi
sınırlandırmak istememiştir.
Hasılı kendisine sefer
denilebilen her bir mesafeye beraberinde kocası ya da mahremi bulunmadan
kadının tek başına yolculuk yapması yasaklanır. Bu uzaklık ister üç gün ister
iki gün ister bir gün ister bir berid ister daha başka olsun farketmez. Buna
sebep ise İbn Abbas'ın mutlak rivayetidir. Bu ise Müslim'in az önce kaydedilen
rivayetlerinin sonuncusudur. O da: "Kadın beraberinde mahremi olmadan
yolculuk yapmasın" hadisidir. Bu da kendisine sefer denilen her bir
yolculuğu kapsar. Allah en iyi bilendir.
Ümmet gücü yetmesi
halinde kadının İslam haccını (farz olan haccı) yerine getirmekle yükümlü
olduğunu icma ile kabul etmiş bulunuyor. Buna delil ise yüce Allah'ın:
"Beyt'i haccetmek Allah'ın insanlar üzerindeki hakkıdır" (Ali İmran,
97) buyruğu ile Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "İslam beş
temel üzerine bina edilmiştir" hadisinin genel hükmü bunu
gerektirmektedir. Kadının güç yetirmesi ise erkeğin güç yetirmesi gibidir.
Fakat kadının haccetmesi için mahreminin bulunmasının şart olup olmadığı
hususunda fukaha ihtilaf etmişlerdir. Ebu Hanife kadına haccın farz olması için
mahreminin bulunmasını şart koşmuştur. Kendisi ile Mekke arasında üç merhalelik
bir mesafeden daha az olması hali müstesna. Hadis ashabından da rey ashabından
da bir topluluk bu hususta ona muvafakat etmiş bulunmaktadır. Bu görüş aynı
zamanda Hasan-ı Basri ve Nehai'den de nakledilmektedir. Ata, Said b. Cübeyr,
İbn Sirin, Malik, Evzai ve kendisinden meşhur olarak nakledilen görüşünde Şafii
farz hacc için mahremin şart olmadığını, aksine kendisine bir zarar
geleceğinden yana emin olması şarttır demişlerdir.
Mezhep alimlerimiz der
ki: Bu şekilde bir emniyet koca, mahrem ya da güvenilir kadınlar ile birlikte
olmak sureti ile hasıl olur. Bize göre bu hususların biri olmadıkça da kadına
hacc lazım değildir. Şayet güvenilir tek bir kadın bulacak olursa hacc ona
lazım olmaz. Ama onunla birlikte haccetmesi caiz olur. Sahih olan budur.
Mezhep alimlerimizden
bazılarının dediklerine göre ise birkaç kadın yahut tek bir kadının varlığı ile
haccetmesi gerekir. Bazı hallerde güvenlik ileri derecede olup herhangi bir
kimseye ihtiyacı olmayabilir. Hatta bu durumda kafilenin tamamı arasında tek
başına yol aldığı halde yine de güven altında olabilir. Şafii'nin açık ifadelerinden
ve mezhebine mensup ilim adamlarının çoğunluğundan meşhur olan görüş ise
birinci görüştür.
Mezhep alimlerimiz
kadının tatavvu haccı, ziyaret ve ticaret yolculuğu ve buna benzer farz olmayan
diğer yolculukların durumu hakkında farklı görüşlere sahiptirler. Bazıları bu
gibi yolculuklara İslam haccı (farz hac) da olduğu gibi güvenilir kadınlarla
birlikte yolculuğa çıkması caizdir, demiştir. Cumhur ise kocası ya da mahremi
ile birlikte olmadıkça caiz değildir demişlerdir. Bu hususlardaki sahih hadisler
dolayısı ile doğru olan kanaat budur.
Kadı Iyaz dedi ki: İlim
adamları hacc ve umre dışında beraberinde bir mahremi bulunmadıkça kadının
yolculuğa çıkma hakkının bulunmadığını ittifakla kabul etmişlerdir. Bundan tek
istisna dar-ı harbden Hicret etmektir. İlim adamları beraberinde mahrem
bulunmasa dahi dar-ı harbden, dar-ı İslam'a Hicret etmesi gerektiğini ittifakla
kabul etmişlerdir. Her ikisi arasındaki farka gelince kadının dar-ı küfürde
ikamet etmesi şayet dinini açıkça uygulayamıyor, dinine ve nefsine zarar
geleceğinden korkuyorsa haram olur. Halbuki haccı geciktirmenin hükmü böyle
değildir. Çünkü ilim adamları haccın derhal (fevren) mi yoksa zaman içerisinde
mi (terahi) yerine getirilmesi gerektiği hususunda ihtilaf etmişlerdir.
Kadı Iyaz dedi ki:
el-Baci dedi ki: Bana göre bu hüküm genç kadın hakkındadır. Kendisine karşı
arzu duyulmayan, yaşlı kadın ise bütün yolculuklarda kocasız ve mahremsiz
olarak dilediği gibi yolculuk yapabilir. Fakat Baci'nin bu söylediklerine
muvafakat etmeye imkan yoktur. Çünkü kadın yaşça büyük dahi olsa her zaman arzu
edilir ve ondan bir şeyler beklenebilecek durumdadır. Hem eskiden: 'Her yola
düşen bir şeyi bir alan bulunur' denilmiştir. Ayrıca yolculuklarda insanların
sefihleri ve oldukça yaşlanmış bir kadın ile de başkası ile de fuhuş yapmaktan
çekinmeyecek kadar sıradan kimseler bulunur. Böyle davranmaları ise
şehvetlerinin baskın olması, dindarlıklarının, insaf ve haysiyetlerinin azlığı,
hainlikleri ve benzeri olumsuz hallerinden ötürüdür. Allah en iyi bilendir.
Ebu Hanife mezhebine
mensup fukaha kendi mezheblerinin lehine üç günlük rivayeti seferde namazı
kısaltmanın ancak üç güne varan bir yolculukta caiz olacağına delil
göstermişlerdir. Ama bu tutarsız bir delillendirmedir. Çünkü hadis-i şerifler
az önce geçtiği ve maksadını beyan ettiğimiz gibi farklı şekillerde rivayet
edilmiştir. Ayrıca sefer, bir gün hakkında da bir beridlik mesafe hakkında da
daha aşağı bir uzaklık hakkında da kullanılabilir. Ben onların bu husustaki
şüphe uyandırıcı kanaatlerine el-Müezzeb şerhi, yolcunun namazı babında oldukça
yeterli açıklamalarla verilecek cevabı izah etmiş bulunuyorum. Allah en iyi
bilendir.
"Beraberinde
mahremi olmadıkça" hadisin bu ifadesinde Şafii'nin ve cumhurun bu hususta
bütün mahremler birbirine eşittir şeklindeki görüşlerine delil bulunmaktadır.
Dolayısıyla yolculuk yapan kadının oğlu, kardeşi, kardeşinin oğlu,
kızkardeşinin oğlu, dayısı, amcası gibi neseb yoluyla mahremleriyle de, süt
akrabalığı yoluyla süt erkek kardeşi, süt erkek kardeşinin oğlu süt kızkardeşinin
oğlu ve benzeri süt akrabalığı dolayısı ile mahrem olanlarıyla kayınpederi,
kocasının üveyoğlu gibi sıhhi yolla mahremleriyle yolculuk yapması caizdir.
Bunların hiçbirisinde de kerahet sözkonusu değildir. Aynı şekilde bütün bunlar
ile birlikte de halvet olması (yalnız başlarına kalmaları) da ihtiyaç olmadan
dahi ona bakmaları da caizdir. Fakat bunlardan hiçbirinin kadına şehvetle
bakmaları helal olmaz. Şafii ve cumhurun görüşü budur. Bütün bu hususlarda
Malik de -kocasının oğlu (üvey oğlu)- dışında muvafakat etmiştir. O kocasının
oğlu ile birlikte sefere çıkmasını birinci asırdan sonra insanlar bozulduğundan
ötürü mekruh kabul etmiştir. Diğer taraftan insanlar neseb yoluyla kendilerine
mahrem olanlardan uzak durdukları şekilde babanın zevcesinden uzak kalmazlar.
Çünkü kadın bir fitnedir. Yüce Allah'ın nefislerde yerleştirmiş olduğu neseb
yoluyla mahremlerden uzak kalma hali müstesna. Ama hadisin genel ifadesi İmam
Malik'in görüşünü reddetmektedir. Allah en iyi bilendir.
Şunu bilelim ki
kendilerine bakılması, kendileri ile halvet olunması ve sefere çıkılması caiz
olan rriahrem kadınların tanımı şudur: Mübah bir sebep dolayısı ile
nikahlanması ebediyyen haram olan her kadın mahrem demektir.
Ebediyyen kaydı zevcenin
kızkardeşi, halası, teyzesi ve benzerlerini dışarıda tutmak içindir.
"Mübah bir sebeb" kaydı da şüphe ile kendisi ile ilişki kurulmuş
kadının annesini ve kızını dışarıda tutmak içindir. Çünkü bunlar da kişiye
ebediyyen haram olur. Fakat her ikisi de mahrem değildir. Çünkü şüphe ile
ilişki kurmak mübah olmak vasfını taşımaz. Ayrıca böyle bir iş mükellef bir
kimsenin yapacağı bir fiil de değildir. "Haramlığı için" kaydı ise
kendisi ile li'an yapılmış zevceyi dışarıda tutmak içindir. Çünkü böyle bir
kadın mübah olan bir sebep dolayısı ile ebediyyen haram kılınmıştır ama mahrem
değildir. Çünkü onunla evlenilmesinin haram oluşu mahremiyetinden (hürmetinden,
saygınlığından) dolayı değil, aksine bir ceza ve cezasının ağırlaştırılması
içindir. Allah en iyi bilendir.
(3248) "Yükler
ancak şu üç mescide gitmek için bağlanır ... " Bu hadis-i şerif bu üç
mescidin faziletlerinin büyüklüğünü ve diğer mescitlere göre üstün
ayrıcalıklarını açıklamaktadır. Çünkü bunların üçü de enbiya mescididir.
Allah'ın salat ve selamları onlara- ayrıca bu mescitlerde namazın ayrı bir
fazileti de vardır. Bir kimse Mescid-i Haram'a gitmeyi adayacak olursa hacc
yahut umre maksadıyla ona gitmesi gerekir. Eğer diğer iki mescide gitmeyi
adayacak olursa Şafii'nin bu hususta iki görüşü vardır. Onun mezhebine mensup
ilim adamlarına göre bu iki görüşün daha sahih olanı bu iki mescide gitmenin
müstehap olup vacip olmadığı şeklindedir. İkinci görüşe göre ise gidilmesi kap
eder. Çok sayıda ilim adamı da böyle demiştir.
Bu üç mescid dışında
kalan diğer mescitlere ise adamak sebebi ile gitmek kap etmez, onlara gitmek
şeklindeki adaklar da gerçekleşmez. Bizim de bütün ilim adamlarının da görüşü
budur. Bundan Muhammed b. Mesleme el-Maliki müstesnadır. O şöyle demiştir: Eğer
Kuba mescidine gitmeyi adayacak olursa ona gitmesi gerekir. Çünkü Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) her cumartesi binekli olarak da yürüyerek de
oraya giderdi.
Leys b. Sa'd dedi ki:
Hangi mescid için adarsa adasın o mescide gitmesi gerekir. Ama büyük çoğunluğun
kanaatine göre böyle bir adak da olmaz, bundan dolayı herhangi bir şey yapması
da gerekmez.
Ahmed ise: Ona bir yemin
keffareti gerekir demiştir.
İlim adamları bu üç
mescid dışındaki diğer mescitlere gitmek için yükleri bağlayıp binekleri yola
koymanın hükmü hakkında ihtilaf etmişlerdir. Salih kimselerin kabirlerine
gitmek, faziletli yerlere gitmek ve benzeri yerler gibi. Mezhep alimlerimizden
Şeyh Ebu Muhammed el-Cuveyni bu haramdır demiştir. Kadı Iyaz'ın tercih
edileceğine işaret ettiği görüş de budur. Mezhep alimlerimize göre sahih olan
da İmamü'l-Harameyn'in ve muhakkık fukahanın tercih ettiği böyle bir yolculuk
haram da değildir mekruh da değildir görüşüdür. Çünkü onlar şöyle demişlerdir:
Maksat tam ve eksiksiz faziletin ancak özellikle bu üç mescide gitmek için
yükleri n bağlanması ile elde edileceğini anlatmaktır. Allah en iyi bilendir.
(3249) "Onlar
hoşuma gitti, onları beğendim." Kadı Iyaz dedi ki: Burada
"enakneni" ile "a'cebneni" aynı anlamdadır. Lafız farklı
olduğu için aynı anlam tekrar edilmiştir. Araplar da beyan ve te'kid maksadı
ile bunu çokça yaparlar. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "İşte
onların üzerlerine Rabblerinden salatlar ve rahmet vardır. " (Bakara, 157)
Allah'tan salat ise zaten rahmet demektir. Yine yüce Allah: "Aldığınız ganimetlerden
helal ve tayyib olarak yeyiniz" (el-Enfal, 69) tayyib ise helalin
kendisidir. el-Hutaya'nın şu beyti de bu türdendir:
"Hind ne çok
sevilir ve Hind'in bulunduğu bir yer ne kadar sevimlidir, Ama Hind'in
kendisinden gördüğümüz uzaklaşmaktır, uzak kalmaktır."
Görüldüğü gibi ne'y ve
bu'd aynı anlamda (uzaklaşmak, uzak kalmak) iki lafızdır.
(3255) "Bize Yahya
b. Yahya tahdis edip dedi, ki: Malik'e Said b. Ebu Said el-Makburi'den okudum
... kendisine mahrem olan birisi ile birlikte olması müstesna." Bu hadis
bizim diyarımızın nüshalarında bu şekilde Said'den o babasından diye
kaydedilmiştir. Kadı Iyaz dedi ki: Hadis el-CuICıdi, Ebu'l-A'la ve el-Kisai'den
rivayet edilen nüshalarda da bu şekildedir, Müslim de bundan önceki isnad da bu
hadisi Kuteybe'den, o Leys'den, o Said'den, o babasından diye rivayet etmiştir.
Bunu aynı şekilde Buhari ve Müslim de İbn Ebu Zi'b'den, o Said'den, o
babasından diye rivayet etmiştir,
(Kadı Iyaz devamla) dedi
ki: Ama Darakutni, Buhari ve Müslim'in bu hadisi İbn Ebu Zi'b'den diye tahric
ettikleri için Müslim'e de bu hadisi Leys'den, o Said'den, o babasından diye
tahric ettiği için istidrakte (eleştiride) bulunmuş ve şöyle demiştir: Doğrusu
bu hadisin Said'den, o Ebu Hureyre'den diye "babası" zikredilmeksizin
rivayet edilmesidir. Bunun için de şunu delil göstermiştir: Malik, Yahya b. Ebu
Kesir ve Süheyl üçü de Said el-Makburi'den, o Ebu Hureyre'den diye rivayet
etmişler ve arada "babasından" diye zikretmemişlerdir. Halbuki
Müslim'den bu hadisi Yahya b. Yahya'dan, o Malik'den, o Said'den, o Ebu
Hureyre'den diye rivayetinde sahih olan babasının adını zikretmeksizin rivayet
etmektir. Nitekim Ebu Mesud ed-Dimaşkı de bu hadisi böylece zikrettiği gibi
Muvatta ravilerinin çoğunluğu da bunu Malik'den böylece rivayet etmişlerdir.
Darakutni dedi ki: Bu hadisi ez-Zehranı ve el-Kuravi de Malik'den rivayet
etmişlerdir. Her ikisi de Said'den, o babasından diye rivayet etmişlerdir. Kadı
Iyaz'ın açıklamaları bunlardır.
Derim ki: Halef
el-Vasıti, el-Etraf adlı eserinde Müslim'in bu hadisi Yahya b. Yahya'dan, o
Malik'den, o Said'den, o babasından, o Ebu Hureyre'den diye rivayet ettiğini
zikrettiği gibi Ebu Davud da Süneni'nin Kitabu'l-Hacc bölümünde, Tirmizi Nikah
bölümünde, el-Hasan b. Ali'den, o Bişr b. Ömer'den, o Malik'den, o Said'den, o
babasından, o Ebu Hureyre'den dİye rivayet etmiş ve Tirmizi: Hasen sahih bir
hadisdir demiştir. Bu hadisi yine Ebu Davud, Hacc bölümünde el-Ka'nebı ile
el-A'la'dan, o Malik'den, o Yusuf b. Musa'dan, o Cerir'den her ikisi de
Süheyl'den, o Sa'd'dan, o Ebu Hureyre'den diye rivayet etmektedir. Böylelikle
"babası"nın adının zikredilmesinde hafızlar arasında açık bir ihtilaf
ortaya çıkmış bulunuyor. Belki de hadisi babasından, o Ebu Hureyre'den diye
dinledikten sonra doğrudan Ebu Hureyre'nin kendisinden de dinlemiş ve bazen hadisi
böyle bazen de böyle rivayet etmiş olabilir. Onun Ebu Hureyre'den hadis
dinlediği ise sahih ve bilinen bir husustur.
(3259) "Sakın bir
erkek beraberinde bir mahremi olmadıkça bir kadın ile halvette kalmasın. "
Buradaki istisna munkati' bir istisnadır. Çünkü onunla birlikte bir mahremi ne
zaman bulunursa artık halvet olmaktan çıkar. O halde hadisin takdiri şöyledir:
Sakın bir erkek bir kadın ile birlikte beraberinde mahremi bulunmadıkça
oturmasın.
"Beraberinde
mahremi olmadıkça" buyruğu ile kadının kendi mahremini de kastetmiş olma
ihtimali vardır. Kadına yahut erkeğe mahrem birisi olmasını kastetmiş olma
ihtimali de vardır. Bu ikinci ihtimal fukahanın kaidelerine uygun olan bir
ihtimaldir. Çünkü kadın ile birlikte oğlu, kardeşi, annesi, kızkardeşi gibi bir
mahreminin bulunması ile erkeğin kızkardeşi, kızı, halası, teyzesi gibi bir
mahreminin olması durumunda bir fark yoktur. Bütün bu hallerde böyle bir
kadınla oturmak caiz olur. Diğer taraftan hadis aynı zamanda koca ile de tahsis
edilmiştir. Çünkü kadın ile birlikte kocası varsa artık o da mahrem gibidir ve
bu durumda böyle bir kadınla oturmanın caiz oluşu öncelikle sözkonusu olur.
Beraberlerinde üçüncü
bir şahıs bulunmaksızın yabancı bir erkeğin yabancı bir kadın ile halvet olması
ise ilim adamlarının ittifakı ile haramdır. Aynı şekilde beraberlerinde iki-üç
yaşında ve benzeri yaşı küçük olduğundan ötürü kendisinden haya edilmeyen
birisinin bulunması halinde de hüküm budur. Çünkü bunun varlığı ile yokluğu
arasında bir fark yoktur. Aynı şekilde birden çok yabancı bir kadın ile bir
arada bulunacak olursa bu da -tek bir erkeğin yabancı kadınlarla birlikte
bulunması halinin aksine- haramdır. Bir erkeğin yabancı kadınlarla birlikte
olması sahih olan görüşe göre caizdir. Bu meseleyi Mühezzeb şerhinin Hacc Kitabı'nın
baş taraflarında İmamlar'ın Sıfatları Babı'nda açıklamış bulunuyorum. Tercih
olunan da güzel yüzlü yabancı tüysüz birisi ile başbaşa kalmak, kadın ile
halvette kalmak gibidir. Kadın ile halvetin haram olduğu yerlerde onunla da
halvette kalmak haram olur. Ancak kendilerini koruyan erkekler topluluğu
arasında bulunması hali müstesnadır.
Mezhep alimlerimiz der
ki: Halvetin haram olduğunu söylediğimiz hallerde namazda ya da başka hallerde halvette
kalmak arasında bir fark yoktur. Bütün bunlardan ise zaruret konumları istisna
edilir. Mesela yabancı bir kadını tek başına yolda kalmış bulacak olursa ya da
buna benzer bir hal ile karşılaşırsa onunla birlikte yoluna devam etmesi onun
için mübah olur. Hatta eğer onu bırakacak olursa, ona zarar geleceğinden
korkarsa onunla birlikte bulunması onun için bir gereklilik olur. Bunda bir
görüş ayrılığı yoktur. Buna ifk olayı ile ilgili Aişe (r.anha)'nın hadisi
delildir. Allah en iyi bilendir.
"Bir adam: Ey
Allah'ın Rasulü! Benim zevcem haccetmek üzere çıktı..
Zevcenle birlikte
haccet." Burada birbirleri ile çatışan hususlardan daha önemli olana
öncelik tanımak hükmü anlaşılmaktadır. Çünkü kocanın gaza için sefere çıkması
ile zevcesi ile birlikte haccetmesi arasında tearuz (çatışma) sözkonusu olunca
zevcesi ile birlikte haccetmesi tercih edildi. Çünkü gazada başka bir kişi onun
yerini tutabilir. Ama zevcesinin tek başına haccetmesi halinde durum bu
değildir.
(3261) "Bize İbn
Ebu Ömer de tahdis etti... İbn Cureyc'den bu isnad ile buna yakın rivayet etti
fakat rivayetinde "beraberinde mahremi bulunmadıkça sakın bir erkek ve bir
kadın halvette kalmasın" ibaresini de zikretmedi" İşte burası Ebu
İshak, İbrahim b. Süfyan'ın Müslim'den işitmeyi kaçırdığı bölümün bittiği
yerdir. Daha önce bunun başlangıcının "Allah saçlarını traş edenlere ve
kısaltanIara rahmet buyursun" hadislerinden itibaren olduğunu beyan
etmiştik. Buradan itibaren Ebu İshak dedi ki: Bize Müslim b. el-Haccac tahdis
edip dedi ki: Bana Harun b. Abdullah da tahdis edip dedi ki: Bize Haccac b.
Muhammed tahdis edip dedi ki: İbn Cureyc dedi ki: Bana Ebu Zubeyr tahdis edip
hadisi zikretti. Bu ise bununla muttasıl olarak zikrettiği babın başlangıcıdır.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
75- HACC VE BAŞKA
SEFERLERE ÇIKMAK İÇİN 8İNEĞİNE BİNDİĞİ ZAMAN NE SÖYLEYECEĞİ BABI