SAHİH-İ MÜSLİM |
HAC |
(39) باب
استحباب
الرمل في
الطواف
العمرة، وفي
الطواف الأول
من الحج
39- TAVAFTA VE UMRE'DE BİR
DE HACCIN İLK TAVAFINDA REMEL YAPMANIN MÜSTEHAP OLDUĞU BABI
230 - (1261) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا
عبدالله بن نمير.
ح وحدثنا ابن
نمير. حدثني
أبي. حدثنا
عبيدالله عن
نافع، عن ابن
عمر؛
أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم كان إذا
طاف بالبيت
الطواف الأول،
خب ثلاثا ومشى
أربعا. وكان
يسعى ببطن المسيل
إذا طاف بين
الصفا
والمروة. وكان
ابن عمر يفعل
ذلك.
3037- Bize Ebu Bekir b.
Ebi Şeybe tahdis etti, bize Abdullah b. Numeyr tahdis etti. (H.) Bize İbn
Numeyr de tahdis etti, bize babam tahdis etti, bize Ubeydullah, Nafi'den tahdis
etti. O İbn Ömer'den rivayet ettiğine göre Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) Beyt'i ilk tavaf ettiği zaman ilk üç şavtta remel yapar, diğer dört
şavtta normal yürürdü. Safa ile Merve arasında tavaf ettiği zaman da vadinin
sel aktığı iç tarafında sa'y eder (çılımlı koşar)dı. İbn Ömer de böyle yapardı.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
231 - (1261) حدثنا
محمد بن عباد.
حدثنا حاتم
(يعني ابن إسماعيل) عن موسى
بن عقبة، عن
نافع، عن ابن عمر؛
أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم كان إذا
طاف بالحج
والعمرة، أول
ما يقدم، فإنه
يسعى ثلاثة
أطواف بالبيت.
ثم يمشي
أربعة
ثم يصلي سجدتين.
ثم يطوف بين
الصفا
والمروة.
3038-231/2- Bize
Muhammed b. Abbad da tahdis etti, bize Hatim -yani b. İsmail- Musa b. Ukbe'den
tahdis etti, o Nafi'den, o İbn Ömer'den rivayet ettiğine göre Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) hacc ve umre yaptığı zaman ilk geldiği esnada
tavaf yapınca, önce Beyt'in etrafındaki ilk üç turda hızlıca yürür, diğer dört
şavtta da normal yürürdü. Sonra iki rekat namaz kılar, sonra Safa ile Merve
arasında sa'y yapardı.
Diğer tahric: Buhari,
1616; Ebu Davud, 1839; Nesai, 2941
AÇIKLAMA: (3037)
"Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Beyt'in etrafında ilk tavafı
yaptığında üç şavtta remel yapar, dört tavafta da normal yürürdü."
"Habbe" remel
yaptı, demektir. Remel ile habeb aynı anlamda olup kısa adımlar ile
zıplamaksızın hızlıca yürüyüş demektir. Remel tavafın yedi şavtının ilk üçünde
müstehaptır. Bu ancak umre tavafı ile haccda yalnızca bir tavafta sünnettir. Bu
tavafın hangisi olduğu hususunda da ihtilaf etmişlerdir. Bu husustaki iki görüş
aynı zamanda Şafii'nin de iki görüşüdür. Bu iki görüşün daha sahih olanına göre
bu ancak arkasında sa'y yapılan bir tavafta meşrı olur. Bu da kudum tavafı ile
ifada tavafında mümkündür. Veda tavafında sözkonusu değildir. Çünkü Veda
tavafının şartı daha önce ifada tavafını yapmış olmasıdır. Bu görüşe göre kudum
tavafı yaparken eğer arkasından sa'y yapmayı da niyet etmişse bu tavafta remel
yapması müstehaptır. Eğer böyle bir niyeti yoksa remel yapmaz. Aksine ifada
tavafında remel yapar. İkinci görüşe göre ise arkasından ister sa'y yapmak
istesin ister istemesin kudüm tavafında remel yapar. Allah en iyi bilendir.
Mezhep alimlerimiz der
ki: Tavafın ilk üç şavtında remel yapmayacak olursa sonraki dört şavtında remel
yapmaz. Çünkü sonraki dört şavt için sünnet olan normal yürümesidir. Bunu
değiştirmez. Eğer kalabalık sebebi ile remel yapma imkanı yoksa yürüyüş şeklini
remele benzetir. Şayet kalabalıktan ötürü Kabe'nin yakınında remel yapma imkanı
bulamayıp ondan biraz uzaklaşması halinde buna imkan varsa daha uygun olanı
biraz uzaklaşıp remel yapmasıdır. Çünkü remelin fazileti özü itibari ile
ibadetin bir şekli oluşundan dolayıdır. Kabe'ye yakın olmak ise ibadetin
kendisinde değil ibadetin yeri ile alakalı bir şekildir. Bundan dolayı bizzat
ibadetin kendisi ile ilgili olan hususa öncelik tanımak daha uygundur. Allah en
iyi bilendir.
İlim adamları kadınlar
için Safa ile Merve arasında belli yerde hızlıca yürümek meşru olmadığı gibi
kadınlar için remel yapmak da meşru olmadığı hususunda ittifak etmişlerdir.
Erkek meşru olduğu yerde remel yapmayacak olursa sünneti terk etmiş olur.
Bundan dolayı ayrıca herhangi bir yükümlülüğü yoktur. Bizim mezhebimizin görüşü
budur. Ama Maliki mezhebi alimleri bu hususta ihtilaf ederek bazıları onun
kurban kesmesi gerektiğini söylerken diğer bazıları bizim mezhebimizde olduğu
gibi kurban kesmesi gerekmez dedir.
''Safa ile Merve
arasında sa'y yaptığı zaman da vadinin sel aktığı yerde sa'y ederdi (hızlıca
yürürdü)." Bunun müstehap olduğu üzerinde icma vardır. Şöyle ki Safa ile
Merve arasında sa'y ettiği zaman vadinin sel akan yerinde hızlıca yürümesi
müstehaptır. Burası bilinen belli bir yerdir. Hızlıca yürüyeceği yer mescidin
avlusunda asılı bulunan yeşil mile varmadan yine mescid'in avlusunda ve
Abbas'ın evinde karşılıklı konulmuş iki yeşil mil hizasına kadardır. Allah en
iyi bilendir.
(3038) "Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ilk geldiği zaman hacc ve umre sırasında tavaf
yaptığı vakit... Safa ile Merve arasında sa'y yapardı."
Buradaki "ilk
geldiği zaman" ifadesi remelin ilk olarak umre tavafında yahut da haccda
kudum tavafında meşru olduğu hususunda gayet açıktır.
''Üç tavafta sa'y
eder" den kastı remel yapar demektir. Buna mecazen sa'y etmek (hızlıca
yürümek) adını vermiştir. Çünkü nitelikleri farklı olsa dahi ''hızlıca
yürümek" anlamı, aralarında ortak bir anlamdır.
''Üç... ve dört"
bunun üzerinde icma bulunmaktadır. O da remel (denilen çalımlı yürüyüşün) yedi
şavtın sadece ilk üçünde yapılacağıdır.
"Sonra iki rekat
namaz kılar." Burada "iki secde" denilmiş olup kasıt iki
rekattır. Mezhebimizin meşhur görüşüne göre bu iki rekati kılmak (tavaf namazı)
sünnettir. Bir görüşe göre ise vaciptir. Bunlara, daha önce Namaz Kitabı'nda
açıklandığı üzere mecazi olarak secde adını vermiştir.
"Sonra Safa ile
Merve arasında tavaf ederdi." Bunda tavaf ile sa'y arasındaki sıralamanın
vacip olduğuna ve tavafın sayden önce yapılmasının şart olduğuna delil vardır.
Şayet önce sa'y yapacak olursa yaptığı o sa'y sahih olmaz. Mezhebimizin ve
cumhurun görüşü budur. Seleften bazılarının bu hususta zayıf kabul edilen bir
görüş ayrılığı da bulunmaktadır. Allah en iyi bilendir.
232 - (1261) وحدثني
أبو الطاهر
وحرملة بن
يحيى. قال
حرملة: أخبرنا
ابن وهب.
أخبرني يونس
عن ابن شهاب ؛
أن سالم بن
عبدالله
أخبره ؛ أن
عبدالله بن
عمر قال:
رأيت
رسول الله صلى
الله عليه سلم
حين يقدم مكة،
إذا استلم
الركن
الأسود، أول
ما يطوف حين يقدم،
يخب ثلاثة
أطاف من السبع.
3039-232/3- Bana
Ebu't-Tahir ve Harmele b. Yahya da tahdis etti, Harmele dedi ki: Bize İbn Vehb
haber verdi, bana Yunus, İbn Şihab'dan haber verdiğine göre Salim b. Abdullah
kendisine Abdullah b. Ömer'in kendisine şöyle dediğini haber vermiştir: Ben
Rasülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in Mekke'ye geldiğinde tavafa
başlarken Rükn-i (Hacer-i) Esved'i istilam ettiğinde, yedinin ilk üç tavafında
(şavtında) remel yaptığını gördüm.
Diğer tahric: Buhari,
1603; Nesai, 2942
AÇIKLAMA: "Rasülullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i Mekke'ye geldiği zaman ... " Bu hadisten
tavafın başlangıcında Hacer-i Esvedi istilam etmenin müstehap olduğu
anlaşılmaktadır. Bunun tavafın sünnetlerinden birisi olduğunda görüş ayrılığı
yoktur. Mezhep alimlerimizden Kadı Ebu't-Tayyib şu sözleri ile bunu delil
göstermiştir: Hacer-i Esvedi istilam etmek müstehap olduğu gibi onunla birlikte
hacerin bulunduğu rüknü istilam etmesi ve böylelikle hem Haceri hem rüknü
birlikte istilam etmesi sünnettir. Ama mezhep alimlerimizin çoğunluğu yalnızca
Hacer-i Esvedi istilam etmekle yetinmişlerdir. İstilam ise eli ona sürmek
demektir. Bu da sin harfi kesreli olarak ve taş demek olan "es-silam"den
alınmıştır. Sin harfi fethalı olarak tahiyye (selam) demek olan
"es-selam"dan alındığı da söylenmiştir.
233 - (1262) وحدثنا
عبدالله بن
عمر بن أبان
الجعفي. حدثنا
ابن المبارك.
أخبرنا
عبيدالله عن
نافع، عن ابن
عمر رضي الله
عنهما. قال:
رمل
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم من الحجر
إلى الحجر
ثلاثا. ومشى
أربعا.
3040-233/4- Bize
Abdullah b. Ömer b. Eban el-Cu'fi de tahdis etti, bize İbnü'l-Mübarek tahdis
etti, bize Ubeydullah, Nafi'den haber verdi, o İbn Ömer (r.a.)'dan şöyle
dediğini rivayet etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) üç defa Hacer-i
Esvedden, Hacer-i Esvede gelinceye kadar remel dört şavtta da normal yürüdü.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: ''Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hacer-i Esved'den, Hacer-i Esved'e kadar üç defa
remel yaptı. .. " Burada remelin Hacer-i Esvedden başlayıp yine Hacer-i
Esvede kadar tavafın (bir şavtın) tamamında meşru olduğu açıkça ifade
edilmektedir. Ama bundan biraz sonra kaydedilecek İbn Abbas'ın rivayet ettiği
hadiste ise "Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara üç şavt remel
yapmalarını ve iki rükün arasında yürümelerini emretti" hadisi ilk hadis
ile nesh edilmiştir. Çünkü İbn Abbas'ın rivayet ettiği hadis Mekke fethedilmeden
önce Hicretin yedinci yılında kaza umresi hakkındadır. Müslümanlar da bedenen o
sırada zayıftı. Remel yapmaları ise güçlü olduklarını göstermek içindi ve iki
yemani rüknün dışındaki bölgede buna ihtiyaç duymuşlardı. Çünkü müşrikler
Hicr'de oturmuşlar ve bu iki rükün arasında iken onları görmemekle birlikte
diğer yerlerde onları görüyorlardı. Ama Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
onuncu yılda Veda Haccında hacc yaptığında Hacer-i Esvedden yine Hacer-i
Esved'e kadar Remel yapmıştır. O halde bu son hadisin hükmünü esas almak
gerekir.
234 - (1262) وحدثنا
أبو كامل
الجحدري.
حدثنا سليم بن
أخضر. حدثنا
عبيدالله بن
عمر عن نافع ؛
أن ابن عمر رمل
من الحجر إلى
الحجر. وذكر
أن رسول الله
صلى الله عليه
وسلم فعله.
3041-234/5- Bize Ebu
Kamil el-Cahderi de tahdis etti, bize Süleym b. Ahdar tahdis etti, bize
Ubeydullah b. Ömer'in, Nafi'den tahdis ettiğine göre İbn Ömer Hacer-i Esved'den
yine Hacer-i Esved'e kadar remel yapmış olup Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in de bunu böyle yaptığını söylemiştir.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 1891
235 - (1263) وحدثنا
عبدالله بن
مسلمة بن
قعنب. حدثنا
مالك. ح
وحدثنا يحيى
بن يحيى
(واللفظ له) قال: قرأت
على مالك عن
جعفر بن محمد،
عن أبيه، عن
جابر بن
عبدالله رضي
الله عنهما ؛
أنه قال:
رأيت
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم رمل من
الحجر الأسود
حتى انتهى
إليه. ثلاثة
أطواف.
3042-235/6- Bize
Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb de tahdis etti, bize Malik tahdis etti, (H.) Bize
Yahya b. Yahya da -lafız ona ait olmak üzere- tahdis edip dedi ki: Malik'e,
Cafer b. Muhammed'den rivayetini okudum. O babasından, o Cabir b. Abdullah
(r.a.)'dan şöyle dediğini rivayet etii: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'i Hacer-i Esved'den itibaren tekrar onun yanına varıncaya kadar üç
tavafta (şavtta) remel yaptığını gördüm.
Diğer tahric: Tirmizi,
857; Nesai, 2944; İbn Mace, 2951
236 - (1263) وحدثني
أبو الطار.
أخبرنا
عبدالله بن
وهب. أخبرني
مالك وابن
جريج عن جعفر
بن محمد، عن
أبيه، عن جابر
بن عبدالله ؛
أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم رمل
الثلاثة أطواف،
من الحجر إلى
الحجر.
3043-236/7- Bana
Ebu't-Tahir de tahdis etti, bize Abdullah b. Vehb haber verdi, bana Malik ve
İbn Cureyc, Cafer b. Muhammed'den haber verdi, o babasından, o Cabir b. Abdullah'tan
rivayet ettiğine göre Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hacer(-i
Esved)'den yine hacer(-i esved)'e kadar üç tavafta (sayde) remel yaptı.
AÇIKLAMA: "Bize
Süleym b. Ahdar tahdis etti." Sin harfi ötreli olarak (Süleym) diye
okunur.
(3043) Ebu't-Tahir
rivayetinde senedi ile Cabir'den ... " üç tavafta (sayde) remel
yaptı" ifadesine gelince, güvenilir nüshaların bir çoğunda bu şekilde
"atvaf (tavaflar, sayler) şeklinde (başına elif laf gelmeksizin)
kaydedilmiştir. Bazılarında ise üç lafzında da, tavaflar anlamındaki lafzın
başında da elif lam getirilerek. .. "es-selasetel atvaf" şeklindedir.
Bundan da daha nadir olmak üzere (her ikisinin de başına elif lam
getirmeksizin) "selasete atvaf" diye kaydedilmiştir. Bu şeklin caiz ve
fasih olduğunda hiçbir şüphe yoktur. Her iki lafzon da elif lamlı gelmesine
gelince nahivciler arasında bilinen meşhur bir görüş ayrılığı bulunmaktadır.
Basralılar bunu kabul etmezken Küfeliler bunu caiz görmüşlerdir.
"es-selasete atvaf" şeklinde birinci kelimenin elif lamiı,
ikincisinin nekire olarak gelmesi ise -birçok nüshada olduğu gibi- nahivcilerin
çoğunluuğu tarafından doğru kabul edilmemiştir. Ama bu hadis bunu uygun
bulanların lehine bir delildir. Benzeri bir kullanım daha önce Sehl b. Sa'd'ın
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in minberi ile ilgili rivayetinde geçmiş
bulunmaktadır. Orada: "Bu üç basamağı yaptı" denilmektedir ki bunu
Müslim de bu şekilde (es-selasete derecet) Namaz Kitabı'nda geçmiş
bulunmaktadır. Buna da orada dikkat çekilmiş idi.
237 - (1264) حدثنا
أبو كامل فضيل
بن حسين
الجحدري.
حدثنا عبدالواحد
بن زياد.
حدثنا
الجريري عن
أبي الطفبل.
قال: قلت لابن
عباس: أرأيت
هذا الرمل
بالبيت ثلاثة
أطواف، ومشى
أربعة أطواف.
أسنة هو ؟ فإن
قومك يزعمون
أنه سنة. قال
فقال: صدقوا.
وكذبوا. قال
قلت: ما قولك:
صدقوا وكذبوا
؟ قال:
إن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قدم مكة.
فقال
المشركون: إن
محمدا
وأصحابه لا
يستطعون أن يطوفوا
بالبيت من
الهزل. وكانوا
يحسدونه. قال: فأمرهم
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم أن يرملوا
ثلاثا. ويمشوا
أربعا. قال:
قلت له:
أخبرني عن
الطواف بين
الصفا والمرة
راكبا. أسنة
هو ؟ فإن قومك
يزعمون أنه
سنة. قال:
صدقوا وكذبوا.
قال قلت: وما
قولك: صدقوا
وكذبوا ؟ قال:
إن رسول الله
صلى الله عليه
وسلم كثر عليه
الناس.
يقولون: هذا
محمد. هذا محمد.
حتى خرج
العواتق من
البيوت. قال:
وكان رسول
الله صلى الله
عليه وسلم لا
يضرب الناس
بين يديه. فلما
كثر عليه ركب.
والمشي
والسعي أفضل.
3044-237/8- Bize Ebu
Kamil Fudayl b. Huseyn el-Cahderı tahdis etti...Ebu't-Tufayl dedi ki: İbn
Abbas'a: Beyt'in etrafında tavaf yaparken üç şavtta remel yapıp diğer dört
şavtı normal yürümek sence bir sünnet midir? Çünkü senin kavmin sünnet olduğunu
söylüyorlar, dedim. O: Hem doğru, hem yalan söylemişler, dedi. Ben: Peki hem
doğru hem yalan söylemişler derken ne demek istiyorsun? dedim, o şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mekke'ye geldiğinde müşrikler:
'Muhammed ve ashabı zayıf düştüklerinden ötürü Beyt'in etrafını tavaf
edemeyecek' dediler. Onlar onu kıskanıyorlardı. Bu sebeple Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara üç şavtta remel yapmalarını, diğer
dördünde normal yürümelerini emir buyurdu.
(Ebu't-Tufayl) dedi ki:
Ona: Peki binekli olarak Safa ile Merve arasında sa'y etmenin durumunu bana
haber ver. O sünnet midir? Çünkü senin kavmin onun sünnet olduğunu söylüyorlar,
dedim.
Yine: Hem doğru
söylüyorlar hem yalan söylüyorlar dedi. Ben: Hem doğru söylüyorlar hem yalan
söylüyorlar sözlerinle ne demek istiyorsun? dedim. Şu cevabı verdi: Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in etrafında insanlar oldukça kalabalıklaştı.
İşte Muhammed! İşte Muhammed! Deyip durdular.
Hatta genç kızlar dahi
evlerinden çıkmışlardı. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in önünde
insanlara vurulamazdı. Etrafında kalabalık çoğalınca o da bindi. Yürüyüp sa'y
etmek daha faziletlidir, dedi.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 1885
(1264) وحدثنا
محمد بن المثنى.
حدثنا يزيد.
أخبرنا
الجريري،
بهذا الإسناد،
نحوه. غير أن
قال: وكان أهل
مكة قوم حسد.
ولم يقل:
يحسدونه.
3045- .. ./9- Bize
Muhammed b. el-Müsenna da tahdis etti, bize Yezid tahdis etti, bize el-Cüreyri
bu isnad ile buna yakın olarak haber verdi ancak o, Mekkeliler kıskanç bir
kavimdi demiş "onu kıskanıyorlardı" dememiştir.
238 - (1264) وحدثنا
ابن أبي عمر.
حدثنا سفيان
عن ابن أبي حسين،
عن أبي
الطفيل. قال:
قلت لابن عباس:
إن
قومك يزعمون
أن رسول الله
صلى الله عليه
وسلم رمل بالبيت.
وبين الصفا
والمروة. وهي
سنة. قال:
صدقوا وكذبوا.
3046-238/10- Bize İbn
Ebu Ömer de tahdis etti ... Ebu't-Tufayl dedi ki: İbn Abbas'a: Senin kavmin
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Beyt'in etrafında ve Safa ile Merve
arasında remel yaptığını ve bunun sünnet olduğunu söylüyorlar, dedim. O: Hem
doğru söylüyorlar hem yalan, diye cevap verdi.
AÇIKLAMA: (3044)
"İbn Abbas'a: Beyt'in etrafında üç şavt remel yapmak. .. hem doğru hem
yalan söylemişlerdir dedi" hadisinin anlamı şudur: Onlar bu sözleri ile
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bu şekilde remel yapıp yürüdüğünü
söylerken doğru söylemişlerdir ama bunun maksat güdülerek müekked bir sünnet
olduğu sözleri ise doğru değildir. Çünkü Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
bunu yıllar boyunca bu tavaf tekrarlandığı halde bunun her zaman yerine
getirilmesi istenen bir sünnet olarak tespit etmemiştir. Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) bunu ancak o sene kafirlerin önünde güç ve kuvveti izhar
etmek (göstermek) için emir buyurmuştur. Şimdi ise böyle bir gerekçe ortada
yoktur. Işte ıbn Abbas'ın sözlerinin anlamı budur. Remelin amaç olarak
gözetilen bir sünnet olmadığı şeklindeki kanaat, onun kendi görüşüdür. Ashab-ı
kiramın, tabiinin, tabiinlere tabi olanların ve onlardan sonrakilerin bütün
ilim adamları ona muhalefet etmişler ve remel yedi şavtın ilk üçünde sünnettir.
Eğer tavaf yapan bunu yapmayacak olursa sünneti terketmiş olur, fazileti de
kaçırmış olur ama tavafı sahihdir, ayrıca bir kurban kesmesi de gerekmez
demişlerdir .
Abdullah b. ez-Zubeyr
ise her yedi tavafta da remelin sünnet olduğunu söylemiştir. Hasan-ı Basri,
Sevri, Maliki mezhebinden Abdulmelik b. Macişun da şöyle derler: Remel
yapmayacak olursa kurban kesmesi gerekir. İmam Malik de önceleri bu kanaatte
idi ama daha sonra bu görüşünden vazgeçmiştir.
Cumhurun delili Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in Veda Haccındaki tavafın ilk üç şavtında remel
yaptığı, geri kalan dördünde normal yürüdüğüdür.
Bundan sonra da
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hacc ibadetinizi benden
öğreniniz" buyurmuştur. Allah en iyi bilendir.
''Ben ona: Bana Safa ile
Merve arasında binekli olarak tavaf etmenin hükmünü haber ver. O sünnet midir,
dedim ... " Bu da şu demektir: Sana bu sözleri söyleyenler Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in binekli olarak tavaf ettiğini söylerken doğru
söylemişlerdir ama binerek tavafın (sayın) daha faziletli olduğunu söylerken
doğruyu söylememişlerdir. Aksine yürüyerek Safa ile Merve arasında sa'y etmek
daha faziletlidir. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sözünü ettiği mazeretten
ötürü binek üzerinde Safa ile Merve arasında sa'y etmiştir. İbn Abbas'ın bu
açıklaması üzerinde icma olunmuş bir husustur. İlim adamları Safa ile Merve arasında
sa'y ederken bineğe binmenin caiz olmakla birlikte bir mazeretten ötürü
olmadığı sürece yürümenin ondan daha faziletli olduğunu icma ile kabul
etmişlerdir. Allah en iyi bilendir.
"Takatsizliklerinden
dolayı Beyt'in etrafında tavaf edemeyecekler." (Takatsizlik anlamı
verilen) "el-hüz" kelimesi nüshaların bir çoğunda he harfi ötreli, ze
harfi sakindir. el-Meşarık adlı eserinde Kadı Iyaz ve el-Metali' sahibi de bunu
bazılarından bu şekilde nakletmekte ve şöyle demektedirler: Bu ise bir yanılmadır,
doğrusu ise "el-hüzal" şeklinde he harfi ötreli ve ze harfinden sonra
elif ziyadesi ile kaydedilmesidir.
Derim ki: Ama birinci
şeklin de açıklanabilir bir tarafı vardır. O da he harfinin fethalı
okunmasıdır. Çünkü "hezel" mastardır ve tavaf edecek güçleri yoktur
anlamına gelir. Çünkü yüce Allah onları güçsüz düşürmüştür (demek olur). Allah
en iyi bilendir.
"Hatta genç kızlar
evlerinden çıktı." Buradaki "avatik" atikin çoğulu olup baliğ
olmuş yahut da büluğa yaklaşmış bakire kız demektir. Evlenmiş kız anlamında
olduğu dahi söylenmiştir. Ona böyle denilmesinin sebebi anne babasına hizmet
etmekten ve dışarı çıkıp iş görmek için açılmaktan ve küçük kız çocuğunun
tasarruflarından kurtulduğu için bu isim verilmiştir. Buna dair açıklamalar
daha önce "Bayram Namazı" bahsinde geçmiş bulunmaktadır.
239 - (1265) وحدثني
محمد بن رافع.
حدثنا يحيى بن
آدم. حدثنا
زهير عن
عبدالملك بن
سعيد بن
الأبجر، عن
أبي الطفيل.
قال
قلت لابن
عباس:
أراني
قد رأيت رسول
الله صلى الله
عليه وسلم. قال:
فصفه لي. قال
قلت: رأيته
عند المروة
على ناقة. وقد
كثر الناس
عليه. قال: فقال
ابن عباس: ذاك
رسول الله صلى
الله عليه وسلم.
إنهم كانوا لا
يدعون عنه
ولا
يكرهون.
3047-239/11- Bana
Muhammed b. Rafi'de tahdis etti, bize Yahya b. Adem tahdis etti, bize Zuheyr,
Abdulmelik b. Said b. el-Ebcer'den tahdis etti, o Ebu't-Tufeyl'den şöyle
dediğini rivayet etti: İbn Abbas'a: Zannederim ben Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'i görmüştüm dedim. O: Bana onu anlat dedi. Ben de: Onu
Merve'nin yanında etrafında çokça insan toplanmış olduğu halde dişi bir deve
üzerinde gördüm. İbn Abbas: Evet, o Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
idi. Çünkü onlar onun etrafından ne itilip uzaklaştırılıyor ne zorlanıyorlardı,
dedi.
AÇIKLAMA: "Onlar
ne itilip uzaklaştırılıyor ne zorlanıyorlard!." Yani onlar (açılsınlar
diye) itilmiyorlardı. Yüce Allah'ın: "O günde cehennem ateşine doğru itile
kakıla götürüleceklerdir" (Tur, 13) buyruğu ile "işte ayetimi itip
kakandır" (Maun 2) buyruğunda da aynı kökten gelen lafız kullanılmıştır.
''Zorlanmazlardı"
lafzı, Müslim'in Sahih'inde bazı asıl nüshalarda zikrettiğimiz gibi ikrah
(zorlamak)dan gelen bir fiil ile kaydedilmiştir. Bazılarında ise he harfi re
harfinden önce zikredilerek "yükharun: azarlanmazlardı (anlamında)
kehr'den felen bir mı ile kaydedilmiştir ki bu da bir kimseye karşı şiddetle
parlayıp onu azarlamak demektir. Kadı Iyaz bu daha doğrudur ve bu aynı zamanda
el-Farisi'nin rivayetidir. Birincisi ise İbn Mahan ve el-Üzri'nin rivayetidir
demiştir .
240 - (1266) وحدثني
أبو الربيع
الزهراني.
حدثنا حماد
(يعني ابن زيد) عن
أيوب، عن سعيد
بن جبير، عن
ابن عباس. قال:
قدم
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم وأصحابه
مكة. وقد
وهنتهم حمى
يثرب. قال
المشركون: إنه
يقدم عليكم
غدا قوم قد
وهنتهم الحمى.
ولقوا منها شدة.
فجلسوا مما
يلي الحجر.
وأمرهم النبي
صلى الله علي
وسلم أن
يرملوا ثلاثة
أشواط. ويمشوا
ما بين
الركنين. ليرى
المشركون جلدهم.
فقال
المشركون:
هؤلاء الذين
زعمتم أن الحمى
قد وهنتم.
هؤلاء أجلد من
كذا وكذا. قال
ابن عباس: ولم
يمنع أن
يأمرهم أن
يرملوا
الأشواط كلها،
إلا الإبقاء
عليهم.
3048-240/12- Bana Ebu
Rabi' ez-Zehranı de tahdis etti... Said
b. Cübeyr İbn Abbas’dan şöyle dediğini rivayet etti: Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ve ashabı Yesrib (Medine) sıtması kendilerini güçsüz bırakmış
olduğu halde Mekke'ye geldiler. Müşrikler: Yarın yanınıza sıtmanın zayıf
düşürdüğü ve ondan dolayı çok zorlanmış bulunan bir kavim gelecektir dediler.
Bundan dolayı Hicr tarafına oturdular. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de
onlara üç şavt remel yapmalarını ve iki rükün arasında yürümelerini emretti.
Böylelikle müşriklerin onların güç ve kuvvetlerini görmelerini istemişti.
Müşrikler: Hani sıtmanın zayıf düşürdüğünü söylediğiniz kimseler bunlar mıdır,
bunlar şundan şundan da daha güçlü kuvvetlidir dediler.
İbn Abbas dedi ki: Bütün
şavtlarda onlara remel yapma emrini vermekten Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'i alıkoyan tek husus ancak onlara duyduğu şefkatti.
Diğer tahric: Buhari,
1602, 4256; Ebu Davud, 1886; Nesai, 2945
241 - (1266) وحدثني
عمرو والناقد
وابن أبي عمر
وأحمد بن عبدة.
جميعا عن ابن
عيينة. قال
ابن عبدة:
حدثنا سفيان
عن عمرو
عن عطاء، عن
ابن عباس. قال:
إنما
سعى رسول الله
صلى الله عليه
وسلم ورمل
بالبيت، ليري المشركين
قوته.
3049-241/13- Bize Amr
en-Nakid, İbn Ebİ Ömer ve Ahmed b. Abde de birlikte İbn Uyeyne'den tahdis etti.
İbn Abde dedi ki: Bize Süfyan, Amr' dan, o Ata'dan, o İbn Abbas’DAN şöyle
dediğini tahdis etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in Beyt'in
etrafında sa'y ve remel yapmasının tek sebebi müşriklere gücünü kuvvetini
göstermek istemesi idi.
Diğer tahric: Buhari,
1649, 4257; Nesai, 2979
AÇIKLAMA: "Yesrib
hummasının zayıf düşürdüğü" güçsüzleştirdiği demektir. Çünkü
''vehebe" ve "evhene" fiilleri (güçsüz bırakmak) anlamında iki
ayrı söyleyiştir. Yesrib ise cahiliye döneminde Medine'nin adı idi. İslam
döneminde ona Medine sonra da Taybe ve Tabe isimleri verilmiştir. Yüce Allah
da: "Medinelilerin ... " (Tevbe, 120) buyurduğu gibi.
"Medinelilerden kimisi: Eğer Medine'ye dönersek ... derler"
(Münafikun, 8) buyurmaktadır. İleride Hacc Kitabı'nın sonlarında Müslim'in
Medine ile ilgili ve ona bu ismin verilişi ile alakalı hadisleri zikredeceği
yerde yüce Allah'ın izni ile bu husustaki geniş açıklamalar gelecektir.
"Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) kendilerine üç şavt remel yapmalarını emir buyurdu.'' İşte bu
remele şavt demenin caiz olduğu hususunda açık bir ifadedir. Mezhep
alimlerimiz, Mücahid ile Şafii'nin ona şavt demeyi mekruh gördüklerini, aksine
buna "tavfe (bir tur)" adının verileceğini nakletmişlerdir. Ama bu
hadis ona şavt adını vermekte bir kerahat olmadığı hususunda açıktır. O halde
sahih olan bunda bir kerahatin olmadığıdır.
Sonraki sayfa için aşağıdaki
link’i kullan: