SAHİH-İ MÜSLİM |
HAC |
(29) باب
ما يلزم، من
طاف بالبيت
وسعى، من
البقاء على
الإحرام وترك
التحلل
29- BEYT'İ TAVAF EDİP
SA'Y EDEN KİMSENİN İHRAMLI HALİNDE KALMASININ GEREKİP İHRAMDAN ÇIKMAMAYI
(TEHALLÜLÜ TERK ETMEYİ) GEREKTİĞİ BABI
190 - (1235) حدثني
هارون بن سعيد
الأيلي. حدثنا
ابن وهب.
أخبرني عمرو
(وهو ابن
الحارث)
عن محمد بن
عبدالرحمن ؛
أن رجلا من
أهل العراق
قال له:
سل
لي عروة بن
الزبير عن رجل
يهل بالحج.
فإذا طاف
بالبيت أيحل
أم لا ؟ فإن
قال لك: لا يحل.
فقل له: إن
رجلا يقول
ذلك. قال
فسألته فقال:
لا يحل من أهل
بالحج إلا
بالحج. قلت:
فإن رجلا كان
يقول ذلك. قال:
بئس ما قال.
فتصداني
الرجل فسألني
فحدثته. فقال:
فقل له: فإن
رجلا كان يخبر
أن رسول الله
صلى الله عليه
وسلم قد فعل
ذلك. وما شأن أسماء
والزبير قد
فعلا ذلك. قال:
فجئته فذكرت له
ذلك. فقال: من
هذا ؟ فقلت: لا
أدري. قال: فما
باله لا
يأتيني بنفسه
يسألني ؟ أظنه
عراقيا. قلت:
لا أدري. قال:
فإنه قد كذب. قد
حج رسول الله
صلى الله صلى
الله عليه
وسلم
فأخبرتني
عائشة رضي
الله عنها ؛
أن أول شيء
بدأ به حين
قدم مكة أنه
توضأ. ثم طاف
بالبيت. ثم حج
أبو بكر فكان
أول شيء بدأ به
الطواف
بالبيت. ثم لم
يكن غيره. ثم
عمر، مثل ذلك.
ثم حج عثمان
فرأيته أول
شيء بدأ به
الطواف بالبيت.
ثم لم يكن
غيره. ثم
معاوية
وعبدالله بن عمر.
ثم حججت مع
أبي، الزبير
بن العوام.
فكان أول شيء
بدأ به الطواف
بالبيت. ثم لم
يكن غيره. ثم
رأيت
المهاجرين
والأنصار يفعلون
ذلك. ثم لم يكن
غيره. ثم آخر
من رأيت فعل
ذلك ابن عمر.
ثم لم ينقضها
بعمرة. وهذا
ابن عمر عندهم
أفلا يسألونه
؟ ولا
أحد ممن مضى
ما كانوا
يبدأون بشيء
حين يضعون
أقدامهم أول
من الطواف
بالبيت. ثم لا
يحلون. وقد
رأيت أمي وخالتي
حين تقدمان لا
تبدآن بشيء
أول من البيت
تطوفان به. ثم
لا تحلان. وقد
أخبرتني أمي أنها
أقبلت هي
وأختها
والزبير
وفلان وفلان
بعمرة قط.
فلما مسحوا
الركن حلوا.
وقد
كذب فيما ذكر
من ذلك.
2991-190/1-
Bana Harun b. Said el-Eyli de tahdis etti, bize İbn Vehb tahdis etti, bana Amr
-ki b. el-Haris'dir- Muhammed b. Abdurrahman'dan haber verdiğine göre
Iraklılardan bir adam gelip ona: Benim için Urve b. ez-Zubeyr'e hacc niyeti ile
ihrama giren bir adam Beyt'i tavaf ettikten sonra ihramdan çıkmış olur mu,
çıkmaz mı? diye sor dedi. Eğer, hayır ihramdan çıkmış olmaz derse ona bir adam
Bunun böyle olduğunu söylüyor de, dedi.
(Muhammed) dedi ki: Ben
de ona sordum. O: Hacc niyeti ile ihrama giren bir kimse ancak hacc ile
ihramdan çıkıp helal olur dedi. Ben: Ama bir adam böyle (çıkar) diyordu dedim.
O: Ne kötü bir şey söylemiştir dedi. Sonra o adam bana rastladı, bana (durumu)
sorunca ben de ona anlattım.
Bu sefer şöyle dedi: Ona
de ki: Bir adam Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunu yapmıştı diye
haber vermektedir. Hem Esma ile ez-Zubeyr neden bunu yaptılar ki dedi.
(Muhammed) dedi ki: Onun yanına gittim ve bunu ona söyledim. (Urve) dedi ki: Bu
kimdir? dedi. Ben: Bilmiyorum dedim. Şöyle dedi: Peki neden bizzat kendisi
gelip bana sormuyor, zannederim o Irak'lı birisidir dedi. Ben: Bilmiyorum
dedim.
(Urve) dedi ki: Şüphesiz
o yalan söylemiştir. Çünkü Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) haccetti,
Aişe (radıyallahu anha)'nın bana haber verdiğine göre Mekke'ye geldiği zaman
ilk yaptığı iş abdest alıp ondan sonra Beyt'i tavaf etmek oldu. Sonra Ebu Bekir
hacc yaptı. Onun da ilk başladığı iş Beyt'i tavaf etmek oldu. Sonra bundan
başka bir şeyolmadı. Sonra Ömer de aynısını yaptı. Sonra Osman haccetti. Onun
da ilk iş olarak Beyt'i tavaf etmekle başladığını gördüm: Sonra ondan başka bir
şeyolmadı. Sonra Muaviye ve Abdullah b. Ömer sonra da babam Zubeyr b. Avvam ile
birlikte haccetti. Onun da ilk yaptığı iş Beyt'i tavaf etmek oldu. Sonra ondan
başkası olmadı. Sonra ben Muhacir'lerin de Ensar'ın da bunu yaptıklarını
gördüm. Sonra bundan başka bir şeyolmadı. Sonra bunu yaptığını en son gördüğüm
kişi İbn Ömer'dir. Sonra da bunu (haccını) bir umre ile nakledip bozmadı. İşte
İbn Ömer yanlarında duruyor, neden ona sormuyorlar? Geçip gitmiş olanların
hiçbiri ayaklarını (buranın) yerlerine bastıkları zaman Beyt'i tavaf etmeden
önce hiçbir iş yapmazlardı. Sonra da (haclarını tamamlayıncaya kadar) ihramdan
çıkmazlardı. Ben annemi ve teyzemi geldikleri zaman ilk olarak Beyt'i tavaf
edip ondan önce hiçbir şeyle başlamadıklarını sonra da (haccedinceye kadar)
ihramdan çıkmadıklarını gördüm. Annemin bana haber verdiğine göre kızkardeşi
ile birlikte ez-Zubeyr, filan ve filan birlikte sadece umre yapmak üzere
gelmişlerdi. Rüknü istilam ettikten sonra ihramdan çıktılar. Bu kişi bu hususta
söylediklerinde yalan söylüyor.
Diğer tahric: Buhari,
1614, 1615 -muhtasar-, 1641 -muhtasar-
AÇIKLAMA: (2991)
"Adam karşıma çıktı." Bu anlamdaki lafız bütün nüshalarda elifden
sonra nun getirmek sureti ile "tesaddani" şeklindedir. Ama söyleyişte
daha meşhur olan: "tesaddani" şeklidir.
"Mekke'ye geldiği
zaman ilk yaptığı iş abdest almak oldu, sonra Beyt'i tavaf etti." Bu ifade
tavaf için abdest almanın sabit olduğuna delildir. Çünkü Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) böyle yapmış, ayrıca: "Menasikinizi benden öğreniniz"
buyurmuştur. İmamlar ise tavaf yapmak maksadıyla abdest almanın meşru olduğunu
icma ile kabul etmişlerdir. Fakat tavafın sıhhati için vacip ve şart olup
olmadığında ihtilaf etmişlerdir. Malik, Şafii, Ahmed ve cumhurun kanaatine göre
bu abdest tavafın sıhhatı için bir şarttır derken Ebu Hanife ise şart değil
müstehabtır demiştir. Cumhur bu hadisi delil göstermişlerdir.
Hadisin delil oluş şekli
şöyledir: Bu hadis "menasikinizi (hacc ibadetinizi) benden öğreniniz"
hadisi ile birlikte tavafın vacip olmasını gerektirir. Çünkü onun bütün
yaptıkları menasikin kapsamına girer. Biz de menasiki ondan almakla emrolunduk.
İbn Abbas'ın Tirmizi ve başka kaynaklarda yer alan hadisine göre Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Beyt'i tava! etmek bir namazdır. Şu kadar
var ki Allah tava! esnasında konuşmayı mübah kılmıştır" buyurmuştur. Fakat
bu hadisin merfu olması zayıftır. Hadis hafızları nezdinde doğru olan hadisin
İbn Abbas'a mevkuf bir rivayet olduğudur. Fakat mevkuf olmakla birlikte bu da
delildir çünkü bir sahabinin oldukça yaygınlık kazanmış bir sözüdür. Sahabinin
sözü herhangi bir muhalefet görmeksizin yayılacak olursa sahih kanaate göre bir
delildir.
''Sonra ondan başkası
olmadı." Bundan sonrasında da aynı şekilde:
''Sonra ondan başkası
olmadı" demektedir. Bu ibare bütün nüshalarda "gayrihu: ondan
başkası" şeklinde gayn ve re harfi iledir. Kadı lyaz dedi ki: Bu bütün
nüshalarda böyledir. Ama bu birtashiftir. Doğrusu ise ''Sonra bir umre
olmadı" şeklinde ayn harfi ötreli ve mim harfi iledir. Urve'ye soru soran
kişi ise haccı umreye dönüştürmek ile ilgili -bu görüşte olanların kanaatlerine
uygun olarak- soru sormuş ve bu hususta Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
veda haccında ashab-ı kirama emrini delil göstermişti.
Buna karşılık Urve
kendisine Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bu işi bizzat yapmadığı gibi
ondan sonra gelenlerin de bunu yapmadığını söyleyerek cevap vermiştir. Kadı
lyaz'ın açıklamaları bunlardır.
Derim ki Kadı lyaz'ın
söylediği burdaki "ondan başkası" anlamındaki kafzın bir tashih
olduğu iddiası dediği gibi değildir. Aksine bu rivayet bakımından sahihtir,
anlamı itibari ile de doğrudur. Çünkü "ondan başkası" sözü umreyi de
başka şeyleri de kapsar. Bu durumda ifadenin takdiri şöyle olur: Sonra Ebu
Bekir haccetti, onun da ilk yaptığı iş Beyt'i tavaf etmek oldu. Sonra başka bir
şey olmadı. Yani haccı değiştirmedi, haccı aktarmadı, haccı bozup ne umreye ne
de Kıran haccına dönüştürdü demektir. Allah en iyi bilendir.
''Sonra babam ez-Zübeyir
b. el-Avvam ile birlikte haccettim." Buradaki ''ez-Zubeyr" ismi
"babam''dan bedeldir.
-Geçenlerden hiçbiri
ayaklarını (Mekke topraklarına) değdirdikleri zaman Beyt'i tavaf etmeden önce
hiçbir iş yaparak başlamazlardı. Bundan sonra ihramdan çıkarlardı."
Buradan hacc niyeti ile ihrama giren bir kimsenin Mekke'ye geldiğinde işe kudum
tavafı ile başlaması gerektiği, ondan önce bir şey yapmaması hatta tahiyyetül
mescid namazını kılmaması, aksine ilk iş olarak tavaf yapması gerektiği
anlaşılmaktadır. Bütün bunlar bize göre ittifakla kabul edilmiş hususlardır.
"Ayaklarını basar
basmaz" yani Mekke'ye vardıklarında.
"Sonra ondan dolayı
ihramdan çıkmış olmazlardı." Bu da az önce geçtiği gibi sadece Kudum
tavafı ile ihramdan çıkmanın caiz olmadığını açıkça ifade etmektedir.
"Annemin bana haber
verdiğine göre ... rüknü istilam edince ihramdan çıktılar." İstilam
ettiklerini söylediği kimselerden kastı Aişe (radıyallahu anha)'nın dışındaki
kimselerdir. Çünkü Aişe (radıyallahu anha) veda haccında Arafat'da vakfe
yapmadan önce rüknü istilam etmiş değildir. Aksine o Kıran haccı yapmıştı.
Diğer taraftan Nahr gününden önce ay hali oluşu da onun tavaf etmesine engel
olmuştu. Aynı şekilde Esma'nın bundan sonra gelecek olan: "Ben kızkardeşim
Aişe (radıyallahu anha), ez-Zubeyr ve filan ve filan umre yaptık. Beyt'i
istilam edince ihramdan çıktık, sonra hacc niyeti ile ihrama girdik"
sözlerinden kastı da Aişe (radıyallahu anha)'nın dışındakilerdir. Kadı Iyaz
bunu böylece açıklamıştır. Bundan maksat ise Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
ile birlikte veda haccını hadisin baş taraflarında zikrettiği şekilde
yaptıklarıdır. Aişe (radıyallahu anha) dışında adı geçen kimseler ise umre
niyeti ile ihrama girmişlerdi. Bu ise haclarını kendisi ile feshedip bu
ifadelerde Aişe (radıyallahu anha)'nın istisna edilmemesi ise onun olayının
meşhur olmasından dolayıdır.
Kadı lyaz dedi ki: Şöyle
de açıklanmıştır: Esma'nın Aişe (radıyallahu anha)'nın kardeşi Abdurrahman ile
birlikte Tenim'den yaptığı haccdan sonraki umresine işaret etmiş olabilir. Kadı
İyaz dedi ki: Onun Veda Haccı dışındaki bir umreyi kastetmiş olma ihtimali
vardır diyenlerin görüşleri bir hatadır. Çünkü bu hadiste Bunun veda haccında
olduğu açıkça ifade edilmektedir. Kadı İyaz'ın açıklamaları bunlardır.
Bununla birlikte Müslim
bu rivayetten sonra İshak b. İbrahim'in rivayetin: zikretmektedir. (2992) Bu
rivayette belirtildiği üzere Esma şöyle demiştir: Biz ihramlı olarak çıktık.
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Beraberinde kurbanlık bulunan
ihramı üzere kalmaya devam etsin. Beraberinde kurbanlık bulunmayanlar ise
ihramdan çıksınlar" buyurdu. Benimle beraber kurbanlık bulunmadığından
dolayı ihramdan çıktık. Ama ez-Zubeyr ile birlikte kurbanlık vardı. Bundan
dolayı o ihramdan çıkmadı.
İşte bu ifadeler
ez-Zubeyr'in veda haccında Nahr gününden önce ihrarrdan çıkmamış olduğunu
açıkça ortaya koymaktadır. Bundan dolayı onu: da Aişe (radıyallahu anha) ile
birlikte istisna edilmesi yahut da onun umre için ihrama girip onun ihramından
çıkması veda haccından başkası olması gerekmektedir. Allah en iyi bilendir.
''Rüknü istilam edince
ihramdan çıktılar," Bu ifade zahirinden farklı bir şekilde tevil
edilmelidir. Çünkü rükünden kasıt hacer-i esveddir. Onu istilam etmek ise
tavafın başında gerçekleşir, Müslümanların icmaı ile de yalnızca ona el sürmek
(istilam) ile ihramdan çıkılmış olmaz. Bunun takdiri o halde şöyledir: Onlar
rüknü istilam edip tavaflarını ve say'larını bitirip saçlarını tıraş edip ya da
kısalttıktan sonra ihramdan çıktılar. Hazfedilen bu ibarelerin takdiren kabul
edilmeleri bir zorunluluktur. Bunları zikretmeyişi bilinmelerinden ötürüdür.
Çünkü icma ile kabul edildiği üzere tavaf tamamlanmadan ihramdan çıkılmış
olmaz. Hem bizim mezhebimizin hem cumhurun görüşüne göre aynı zamanda bundan
sonra sayetmek, sonra da tıraş olmak ya da saçları kısaltmak da zorunludur.
Seleften bazıları bir istisna teşkil ederek say vacip değildir demiş ise de bu
görüşe sahip olan bir kimsenin bu hadiste lehine delil olacak bir taraf yoktur,
Çünkü icma ile bu hadisin zahiri kastedilmiş değildir. O halde diğer hadislere
uygun bir şekilde anlaşılabilmesi için dediğimiz şekilde tevil edilmesi
kaçınılmazdır. Allah en iyi bilendir.
191 - (1236) حدثنا
إسحاق بن
إبراهيم.
أخبرنا محمد
بن بكر. أخبرنا
ابن جريج. ح
وحدثني زهير
بن حرب (واللفظ
له) حدثنا روح
بن عبادة.
حدثنا ابن
جريج. حدثني
منصور بن
عبدالرحمن عن
أمه صفية بنت
شيبة، عن
أسماء بنت أبي
بكر رضي الله
عنهما. قالت:
خرجنا محرمين.
فقال رسول
الله
صلى الله عليه
وسلم:
"من
كان معه هدي،
فليقم على
إحرامه. ومن
لم يكن معه
هدي، فليحلل"
فلم يكن معي
هدي فحللت:
وكان مع
الزبير هدي
فلم يحلل.
قالت:
فلبست ثيابي
ثم خرجت فجلست
إلى الزبير.
فقال: قومي
عني. فقلت:
أتخشى أن أثب
عليك ؟
2992-191/2-
Bize İshak b. İbrahim tahdis etti, bize Muhammed b. Bekr haber verdi, bize İbn
Cureyc haber verdi (H.) Bana Zuheyr b. Harb da -ki lafız ona aittir- tahdis
etti, bize Rumh b. Ubade tahdis etti, bize İbn Cureyc tahdis etti, bana Mansur
b. Abdurrahman, annesi Şeybe kızı Safiyye'den tahdis etti, o Ebu Bekr kızı Esma
(r.anha)'dan şöyle dediğini rivayet etti. İhramlı olarak çıktık. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Beraberinde kurbanlık bulunan kimseler
ihram/arı üzere kalmaya devam etsin, Beraberinde kurbanlık bulunmayan da
ihramdan çıksın" buyurdu. Benimle birlikte kurbanlık olmadığından ben
ihramdan çıktım. Zubeyr ile birlikte kurbanlık olduğu için o da ihramdan
çıkmadı.
Esma dedi ki: Elbiselerimi
giyindikten sonra dışarı çıktım, Zubeyr'in yanına oturdum. O: Yanımdan kalk
dedi. Ben: Senin üzerine kendimi atacağımdan mı korkuyorsun dedim.
AÇIKLAMA: "Zubeyr
yanımdan kalk dedi. Esma: Senin üzerine atılacağımdan mı korktun dedi."
Zubeyr'in yanından kalkmasını söylemesinin sebebi ona şehvetle dokunmak ya da
buna benzer olmadık bir hal ile karşılaşma korkusundan dolayıdır. Çünkü ihramb
iken şehvetle dokunmak haramdır. Esma'nın kendisi ihramdan çıkmış canın çektiği
bir zevce olması itibari ile ona uzaklaşmasını söyleyerek kendi adına ihtiyatlı
hareket etmiş oldu.
192 - (1236) وحدثني
عباس بن
عبدالعظيم
العنبري.
حدثنا أبو
هشام المغيرة
بن سلمة
المخزومي.
حدثنا وهيب.
حدثنا منصور
ابن
عبدالرحمن عن
أمه، عن أسماء
بنت أبي بكر
رضي الله
عنهما. قالت:
قدمنا
مع رسول الله
صلى الله عليه
وسلم مهلين بالحج.
ثم ذكر بمثل
حديث ابن
جريج. غير أنه
قال: فقال:
استرخي عني.
استرخي عني.
فقلت: أتخشى
أن أثب عليك ؟.
2993-192/3-
Bana Abbas b. Abdülazim el-Anberi de tahdis etti... Bize Mansur b. Abdurrahman,
annesinden tahdis etti, o Ebu Bekr kızı Esma (r.anha)'dan şöyle dediğini
rivayet etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte hacc niyeti
ile ihrama girerek geldik. Sonra hadisi İbn Cureyc'in hadisi ile aynı rivayet
etti. Ancak o rivayetinde şöyle dedi: Zubeyr: Benden uzak dur, benden uzak dur
dedi. Ben: Senin üzerine atılacağımdan mı korkuyorsun dedim.
AÇIKLAMA: "Benden
uzak dur, benden uzak dur" bu nüshalarda bu şekilde iki defa tekrar
edilmiştir. Benden uzaklaş demektir.
193- (1237) وحدثني
هارون بن سعيد
الأيلي وأحمد
بن عيسى. قالا:
حدثنا ابن وهب.
أخبرني
عمروعن أبي
الأسود ؛ أن
عبدالله مولى
أسماء بنت أبي
بكر رضي الله
عنهما حدثه ؛
أنه
كان يسمع
أسماء ،كلما
مرت بالحجون
تقول: صلى
الله على
رسوله وسلم.
لقد نزلنا معه
ههنا. ونحن،
يومئذ، خفاف
الحقائب. قليل
ظهرنا. قليل
أزوادنا.
فاعتمرت أنا
وأختي عائشة
والزبير
وفلان وفلان.
فلما مسحنا
البيت أحللنا.
ثم أهللنا من
العشي بالحج.
قال هارون في
روايته: أن
مولى أسماء.
ولم يسم:
عبدالله.
2994-193/4-
Bana Harun b. Said el-Eyl! de tahdis etti ... Ebu Bekr kızı Esma (r.anha)'nın
azadlısı Abdullah'ın tahdis ettiğine göre o Esma'yı el-Hacun'dan geçtiği her
seferinde şöyle derken işitmiştir: Allah, Rasulü'ne salat ve selam eylesin.
Onunla birlikte biz burada konaklamıştık. O gün bizim heybelerimiz pek hafifti.
Bineklerimiz az, azıklarımız azdı. Ben kızkardeşim Aişe (r.anha), Zubeyr ve
filan ve filan umre yaptık. Beyt'i istilam ettikten sonra ihramdan çıktık.
Sonra akşam vakti hacc niyeti ile ihrama girdik.
Harun rivayetinde:
Esma'nın azadlısı demiş ama Abdullah adını zikretmemiştir.
Diğer tahric: Buhari,
1796
AÇIKLAMA: ''el-Hacun'dan
geçtiği her seferinde." el-Hacun ha harfi fethalı, cim harfi ötrelidir.
Mekke Haremi içerisindedir. Muhassab yakınından yukarı doğru çıkan kimsenin sağ
tarafında Mekke'nin üst kısımlarındaki Mescidül Harese bakan dağın adıdır.
''Heybelerimiz
hafif" hakaib (heybeler) tekili hakibedir. Bu da deve seferlerinin ve
eğerlerinin arka tarafına yerleştirilen her şeye denilir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
30- HACCIN MUT'ASI
HAKKINDA BİR BAB