SAHİH-İ MÜSLİM |
HAC |
(4) باب
أمر أهل
المدينة
بالإحرام من
عند مسجد ذى الحليفة
4- MEDİNELİLERE
ZÜLHULEYFE MESCİDİNDEN İHRAMA GİRMELERİNİN EMREDİLMESİ BABI
23 - (1186) حدثنا
يحيى بن يحيى.
قال: قرأت على
مالك عن موسى
بن عقبة، عن
سالم بن
عبدالله ؛ أنه
سمع أباه رضي
الله عنه يقول:
بيداؤكم
هذه التي
تكذبون على
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم فيها. ما
أهل رسول الله
صلى الله عليه
وسلم إلا من
عند المسجد يعني ذا الحليفة.
2808-
Bize Yahya b. Yahya tahdis edip dedi ki: Malik'e, Musa b. Ukbe'den rivayetini
okudum. O Salim b. Abdullah'dan rivayet ettiğine göre, babası (r.anh)'ı şöyle
derken dinlemiştir: Sizin Beyda'nız ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e
yalan söylediğiniz yerdir. ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ancak
mescidin yanında -yani Zülhuleyfe'de- ihrama girmiştir.
24 - (1186) وحدثناه
قتيبة بن
سعيد. حدثنا
حاتم (يعني
ابن إسماعيل)
عن موسى بن
عقبة، عن
سالم. قال:
كان
ابن عمر رضي
الله عنهما
إذا قيل له:
الإحرام من
البيداء، قال:
البيداء التي
تكذبون فيها
على رسول الله
صلى الله عليه
وسلم. ما أهل
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم إلا من
عند الشجرة. حين
قام به بعيره.
2809-
Bunu bize Kuteybe b. Said de tahdis etti... Salim dedi ki: İbn Ömer
(r.anhuma)'ya: İhrama Beyda'dan girilir denildiği vakit o şöyle derdi:
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e hakkında yalan söylediğiniz Beyda(yı
mı kastediyorsunuz?) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ancak ağacın
yanında devesi üzerinde iken devesi kalktığında ihrama girip telbiye
getirmiştir dedi.
AÇIKLAMA: (2808) İbn
Ömer'in: "Bu sizin Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e yalan
söylediğiniz Beyda'nızdır ... " Diğer rivayette ise (2809) Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ancak devesinin sırtında iken devesi ayağa
kalktığı vakit ağacın yanında ihrama girmiştir, demektedir.
İlim adamları der ki:
Burada sözü geçen Beyda Mekke yönünde Zülhuleyfe'nin önündeki tümsek yerdir.
Burası Zülhuleyfe'ye yakın yerdir. Ona Beyda adının veriliş sebebi burada
herhangi bir yapı ve herhangi bir izin bulunmamasından dolayıdır. Esasen her
bir geçit yerine de Beyda denilir. Ama burada Beyda'dan kasıt zikrettiğimizdir.
"Yalan
söylediğiniz" yani oradan ihrama girdiğini, gerçekte ise girmediğini
söylediğiniz yerdir. Çünkü o kesinlikle oradan daha önce bulunan Zulhuleyfe
Mescidi'nde ve orada yer alan (ağaç)ın yanında girmiştir. Sözkonusu bu ağaç
mescidin yanında bulunuyordu.
İbn Ömer'in
kendilerinden "yalancılar" diye söz etmesi bir husus hakkında
gerçekteki durumundan farklı şekilde haber verdiklerinden dolayıdır. Bu şerhin
baş taraflarında Müslim Sahihi'nin Mukaddimesi'nde ehli sünnete göre yalanın
bir şey hakkında gerçekteki durumdan farklı olarak haber vermek olduğunu, bu
haberi verenin bunu kasten söylemiş olması ile yanlışlıkla ya da yanılarak
söylemiş olması arasında bir farkın olmadığını söylemiştik. Mutezile ise kasten
olması şarttır demişlerdir. Bize göre kasten söyleyiş yalanın günah olması için
şarttır. Ona yalan demek için şart değildir. Buna göre İbn Ömer'in (r.anh) bu
nitelemesi bu husustaki kaidemize göredir.
Ayrıca hadiste şu
hükümler vardır:
1. Bu lafzı mutlak
olarak kullanmakta bir sakınca yoktur.
2. Medinelilerin mikatı
Zulhuleyfe Mescidi olduğuna delaleti bulunmaktadır. Onların ihrama girmelerini
Beyda'ya kadar uzatmaları caiz değildir. Bütün ilim adamları böyle demişlerdir.
3. Mıkattan ihrama
girmek kişinin ailesinin evinden girmesinden daha faziletlidir. Çünkü
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şerefinin kemali ile birlikte
mescidinden ihrama girmemiştir. Eğer caiz oluşu beyan etmek için mıkattan
ihrama girmiştir denilecek olursa biz de bu iki sebebten dolayı yanlıştır
deriz:
Birincisi, beyan
mikatları açıklayan sahih hadislerle gerçekleşmiş bulunmaktadır.
İkincisi Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in fiili uygulaması çokça tekrarlanan fiilleri
hakkında cevazı beyan için yorumlanır. Onun bir işi bir ya da bir kaç defa
tekrarlaması cevazı beyan içindir. Ama Bununla birlikte en mükemmel şekli ile
onu çoğunlukla yapmayı sürdürür. Bu onun abdest azalarını bir, iki ve üç defa
yıkayarak abdest almasına benzer, bütün bunlar sabittir. Ama çoğunlukla o
abdest azalarını üçer defa yıkayarak abdest almıştır. Hacc ile ihram ise
tekrarlanmamıştır. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sadece bir defa
haccetmiştir. O halde o bu haccı ancak en mükemmel şekli ile yapmıştır. Allah
en iyi bilendir.
(2806) "Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) Zülhuleyfe de iki rekat kılar sonra ... " Bu
hadisde ihrama girmek isteyince iki rekat namaz kılmanın müstehab olduğu hükmü
anlaşılmaktadır. Bu namazı ihramdan önce kılar ve bunlar Nafile namazdır. Bizim
mezhebimiz de genel olarak ilim adamlarının mezhebi de budur. Ancak Kadı Iyfu
ile başkalarının Hasan-ı Basri'den rivayet ettiklerine göre o bu iki re katın
farz bir namazdan sonra kılınmasını müstehab kabul etmiştir. (Kadı Iyfu) dedi
ki: Çünkü o bu iki rekatın sabah namazı olduğunu rivayet etmiştir. Doğrusu ise
cumhurun söylediğidir. Hadisin zahirinden anlaşılan da odur. Mezhep
alimlerimizle diğer ilim adamları der ki: Bu namaz sünnettir, onu terk edecek
olursa fazileti kaçırmış olur. Bundan dolayı herhangi bir vebali ve kurban
kesmesi gereği sözkonusu değildir.
Yine mezhep alimlerimiz
der ki: Eğer ihrama girdiği vakit namaz kılmanın yasak kılındığı bir vakte rast
gelmiş ise bu iki re katı kılmai. Meşhur olan görüşümüz budur. Ama yine bu
hususta kimi mezhep alimlerimizin görüşü bu iki rekatı o vakitte kılar, çünkü
bu iki rekatı kılmanın sebebi ihrama girme isteğidir. Bu sebeb de bu şekilde
var bulunmaktadır. İhramın vaktine gelince bunu da yüce Allah'ın izni ile
bundan sonraki babta zikredeceğiz.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
5- İHRAMA BİNEĞİN
KALKTIĞI YERDEN GİRİLİR BABI