SAHİH-İ MÜSLİM

ORUÇ

 

(35) باب النهي عن صوم الدهر لمن تضرر به أو فوت به حقا أو لم يفطر العيدين والتشريق، وبيان تفضيل صوم يوم وإفطار يوم

35- SENE BOYUNCA ORUÇ TUTMANIN, BUNDAN DOLAYI ZARAR GÖREN YAHUT HERHANGİ BİR HAKKI İFA ETME İMKANINI KAÇIRAN KİMSE İÇİN YAHUT DA BAYRAM GÜNLERİ VE TEŞRİK GÜNLERİNDE ORUÇ AÇMAYANA NEHYEDİLDİĞİNİN VE BİR GÜN ORUÇ TUTUP BİR GÜN ORUÇ AÇMANIN DAHA FAZİLETLİ OLDUĞUNUN BEYANI BABI

 

181 - (1159) حدثني أبو الطاهر. قال: سمعت عبدالله بن وهب يحدث عن يونس، عن ابن شهاب. ح وحدثني حرملة بن يحيى  أخبرنا ابن وهب. أخبرني يونس عن ابن شهاب. أخبرني سعيد بن المسيب وأبو سلمة بن عبدالرحمن ؛ أن عبدالله بن عمرو بن العاص قال:

 أخبر رسول الله صلى الله عليه وسلم أنه يقول: لأقومن الليل ولأصومن النهار، ما عشت. فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم  "آنت الذي تقول ذلك ؟ " فقلت له: قد قلته، يا رسول الله ! فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم: "فإنك لا تستطيع ذلك. فصم وأفطر. ونم وقم. وصم من الشهر ثلاثة أيام. فإن الحسنة بعشر أمثالها. وذلك مثل صيام الدهر" قال قلت: فإني أطيق أفضل من ذلك. قال: "صم يوما وأفطر يومين" قال قلت: فإني أطيق أفضل من ذلك، يا رسول الله ! قال: "صم يوما وأفطر يوما. وذلك صيام داود (عليه السلام) وهو أعدل الصيام" قال قلت: فإني أطيق أفضل من ذلك. قال رسول الله عليه وسلم: "لا أفضل من ذلك".

قال عبدالله بن عمرو رضي الله عنه: لأن أكون قبلت الثلاثة الأيام التي قال رسول الله صلى الله عليه وسلم، أحب إلي من أهلي ومالي.

 

2721- Bana Ebu't-Tahir tahdis edip dedi ki: Abdullah b. Vehb'i Yunus'dan tahdis ederken dinledim, o İbn Şihab'dan rivayet etti. (H.) Bana Harmele b. Yahya da tahdis etti, bize İbn Vehb haber verdi, bana Yunus, İbn Şihab'dan haber verdi, bana Said b. el-Müseyyeb ve Ebu Seleme b. Abdurrahman'ın haber verdiğine göre Abdullah b. Amr b. el-As dedi ki:

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e kendisinin: "Andolsun yaşadığım sürece geceleri hep namaz kılacağım, gündüzleri oruç tutacağım dediği haberi verilince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) da: "Bu sözleri söyleyen sen misin?" buyurdu. Ben ona: Evet ey Allah'ın Resulü, söyledim dedim. Bu sefer Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Senin buna gücün yetmez, oruç ta tut, oruç ta aç. Hem uyu, hem kalk namaz kıl. Her aydan üç gün oruç tut. Şüphesiz her bir hasene on misli ile mükafatlandınlır. Böylelikle bu yıl boyunca oruç tutmuşsun demek olur" buyurdu. Ben: Şüphesiz benim bundan fazlasına gücüm yeter, dedi. O: "Bir gün oruç tut, iki gün tutma" buyurdu. Ben:

 

Gerçekten bundan daha fazlasına gücüm yeter ey Allah'ın Resulü, dedim. Allah Resulü: "Bir gün oruç tut, bir gün tutma. İşte Davud (aleyhisselam)'ın orucu idi ve oruçların en mutedili budur" buyurdu. Ben: Gerçekten benim bundan fazlasına gücüm yeter, dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bundan daha faziletlisi yoktur" buyurdu.

 

Abdullah b. Amr b. el-As (r.anhuma) dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in söylemiş olduğu (her aydan) üç gün tutmayı kabul etmiş olsaydım gerçekten benim için ailemden ve malımdan daha sevimli bir hal olurdu.

 

Diğer tahric: Said b. el-Müseyyeb'in rivayetini Buhari, 1976, 3418'de; Ebu Davud, 2427; Nesai, 2391; Tuhfetu'l-Eşraf, 8645'de rivayet etmişlerdir. Ebu Seleme'nin rivayet ettiği hadisin kaynakları da 2722 numara ile gösterilecektir.

 

 

182 - (1159) وحدثنا عبدالله بن محمد الرومي. حدثنا النضر بن محمد.حدثنا عكرمة (وهو ابن عمار) حدثنا يحيى قال: انطلقت أنا وعبدالله بن يزيد حتى نأتي أبا سلمة. فأرسلنا إليه رسولا. فخرج علينا. وإذا عند باب داره مسجد. قال:

 فكنا في المسجد حتى خرج إلينا. فقال: إن تشاؤوا، أن تدخلوا، وإن تشاؤوا، أن تقعدوا ههنا. قال فقلنا: لا. بل نقعد ههنا. فحدثنا. قال: حدثني عبدالله بن عمرو بن العاص رضي الله عنهما. قال: كنت أصوم الدهر واقرأ القرآن كل ليلة. قال: فإما ذكرت للنبي صلى الله عليه وسلم، وإما أرسل إلي فأتيته. فقال لي: " ألم أخبر أنك تصوم الدهر وتقرأ القرآن كل ليلة ؟ " فقلت: بلى يا نبي الله ! ولم أرد بذلك إلا الخير. قال: "فإن بحسبك أن تصوم من كل شهر ثلاثة أيام" قلت: يا نبي الله ! إني أطيق أفضل من ذلك. قال  "فإن لزوجك عليك حقا. وإن لزورك عليك حقا. ولجسدك عليك حقا" فصم صوم داود نبي الله (صلى الله عليه وسلم) فإنه كان أعبد الناس". قال قلت: يا نبي الله ! وما صوم داود ؟ قال "كان يصوم يوما ويفطر يوما" قال " واقرأ القرآن في كل شهر" قال قلت: يا نبي الله ! إني أطيق أفضل من ذلك. قال: "فاقرأة في كل عشرين" قال قلت: يا نبي الله ! إني أطيق أفضل من ذلك. قال: "فاقرأه في كل عشر" قال قلت: يا نبي الله ! إني أطيق أكثر من ذلك. قال:

"فاقرأه في كل سبع، ولا  تزد على ذلك. فإن لزوجك عليك حقا. ولزورك عليك حقا. ولجسدك عليك حقا".

قال: فشددت. فشدد علي. قال: وقال لي النبي صلى الله عليه وسلم " إنك لا تدري لعلك يطول بك عمر".

قال: فصرت إلى الذي قال لي النبي صلى الله عليه وسلم. فلما كبرت وددت أني كنت قبلت رخصة نبي الله صلى الله عليه وسلم.

 

2722- Bize Abdullah b. Muhammed el-Rumi de tahdis etti, bize en-Nadr b. Muhammed tahdis etti, bize İkrime -ki o b. Ammar' dır- tahdis etti, bize Yahya tahdis edip dedi ki: Abdullah b. Yezid ile Ebu Seleme'nin yanına gitmek üzere yola çıktım. Ona bir haberci gönderdik. O da yanımıza çıktı. Evinin kapısının yanında bir mescit olduğunu gördük. O yanımıza çıkıncaya kadar biz de mescitte idik. Kendisi: Girmek isterseniz girebilirsiniz, burada oturmak isterseniz oturabilirsiniz dedi. Biz de: Hayır, burada oturalım, dedik. Bize hadis naklet (diye ekledik). O dedi ki: Bana Abdullah b. Amr b. el-As (r.anhuma) tahdis edip dedi ki: Ben sene boyunca devamlı oruç tutar, her gece Kur'an'ı okurdum. Ya Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e söylendi ya da o bana birisini gönderdi ben de huzuruna gittim. Bana: "Senin yıl boyunca oruç tuttuğun, her gece Kur'an'ı okuduğun haberi bana ulaşmadı mı dersin?" Ben: Ulaşmış olmalıdır ey Allah'ın Nebisi! Fakat bunu yaparak hayırdan bir şey istemiş değilim, dedim. Allah Resulü: "Her aydan üç gün oruç tutman sana yeter" buyurdu. Ben: Ey Allah'ın Nebisi! Gerçekten bundan fazlasına gücüm yeter dedim. Allah Resulü: "Eşinin senin üzerinde bir hakkı vardır. Senin ziyaretine gelenlerin senin üzerine hakkı vardır. Bedeninin senin üzerine hakkı vardır" buyurdu ve: "O halde, Allah'ın Nebi'si Davud (aleyhisselam)'ın orucunu tut. Çünkü o gerçekten insanların en çok ibadet edenleri idi" buyurdu. (Abdullah) dedi ki: Ey Allah'ın Nebisi! Davud orucu nedir? dedim. O şöyle buyurdu: "Bir gün oruç tutar bir gün tutmazdı" Allah Resulü: "Kur'an'ı her ayda (bir defa) oku (hatmet)" buyurdu. Ben: Ey Allah'ın Nebi'si! Benim bundan fazlasına gücüm yeter, dedim. O: "O halde her yirmi günde bir defa oku onu" buyurdu. Ben: Ey Allah'ın Nebisi! Benim gerçekten bundan fazlasına gücüm yeter dedim. Allah Resulü: "O halde onu on günde bir oku (hatmet)" buyurdu. Ben: Ey Allah'ın Nebi'si! Şüphesiz benim bundan fazlasına gücüm yeter dedim. Allah Resulü: "O halde onu her yedi günde bir defa oku ve bundan fazlasını yapma. Çünkü şüphesiz senin eşinin üzerinde bir hakkı vardır, misafirlerinin üzerinde bir hakkı vardır, bedeninin senin üzerinde bir hakkı vardır" buyurdu. (Abdullah b. Amr) dedi ki: Ben işi sıkı tuttum ve benim aleyhime iş ağırlaştırıldı. Ayrıca Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: "Şüphesiz ki sen bilemezsin belki uzun bir ömür yaşayacaksın"buyurdu. (Abdullah) dedi ki: İşte Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bana söylediği o hale geldim. Yaşım ilerleyince keşke Allah'ın Nebisi'nin (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ruhsatını kabul etmiş olsaydım diye çok arzu ettim.

 

Diğer tahric: Buhari, 1974 -muhtasar-, 1975, 6134, 5199; Nesai, 2390

 

 

183 - (1159) وحدثنيه زهير بن حرب. حدثنا روح بن عبادة. حدثنا حسين المعلم عن يحيى بن أبي كثير، بهذا الإسناد. وزاد فيه، بعد قوله "من كل شهر ثلاثة أيام": "فإن لك بكل حسنة عشر أمثالها. فذلك الدهر كله". وقال في الحديث: قلت:

 وما صوم نبي الله داود ؟ قال "نصف الدهر" ولم يذكر في الحديث من قراءة القرآن شيئا. ولم يقل "وإن لزورك عليك حقا" ولكن قال "وإن لولدك عليك حقا".

 

2723- Bunu Züheyr b. Harb da tahdis etti, bize Rahv b. Ubade tahdis etti, bize Hüseyn el-Muallim, Yahya b. Ebu Kesir'den bu isnad ile tahdis etti ve rivayetinde: "Her aydan üç gün (oruç tut)" buyruğundan sonra: "Çünkü şüphesiz senin için her bir hasenenin on misli vardır. Böylelikle bu senenin tamamı eder" buyruğunu ekledi.

Ayrıca hadisi rivayetinde şöyle dedi: Ben: Allah'ın Nebi'si Davud'un orucu nedir? dedim. O: "Senenin yansıdır" buyurdu ama bu hadisi rivayetinde Kur'an kıraatinden herhangi bir şekilde söz etmediği gibi "senin misafirlerinin de senin üzerinde bir hakkı vardır" demedi fakat: "ve muhakkak senin çocuğunun da senin üzerinde bir hakkı vardır" buyurdu.

 

 

184 - (1159) حدثني القاسم بن زكرياء. حدثنا عبيدالله بن موسى عن شيبان، عن يحيى، عن محمد بن عبدالرحمن مولى بني زهرة، عن أبي سلمة قال: (وأحسبني قد سمعته أنا من أبي سلمة) عن عبدالله بن عمرو رضي الله عنهما. قال: قال لي رسول الله صلى الله عليه وسلم:

 "اقرأ القرآن في كل شهر" قال قلت: إني أجد قوة. قال: " فاقرأه في عشرين ليلة " قال قلت: إني أجد قوة. قال: " فاقرأه في سبع ولا  تزد على ذلك".

 

2724- Bana el-Kasım b. Zekeriyya da tahdis etti, bize Ubeydullah b. Musa, Şeyban'dan tahdis etti, o Yahya'dan, o Zühreoğullarının azadlısı Muhammed b. Abdurrahman'dan, o Ebu Seleme'den -hatta ben kendimin bunu bizzat Ebu Seleme'den dinlemiş olduğumu zannediyorum- o Abdullah b. Amr (r.a.)'dan şöyle dediğini rivayet etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: "O halde Kur'an'ı yirmi gecede oku" buyurdu. Ben: Kendimde (daha fazlasına) güç buluyorum, dedim. O: "O halde onu yedi gecede oku ve bundan daha fazlasını yapma" buyurdu.

 

 

185 - (1159) وحدثني أحمد بن يوسف الأزدي. حدثنا عمرو بن أبي سلمة عن الأوزاعي قراءة. قال: حدثني يحيى بن أبي كثير عن ابن الحكم بن ثوبان. حدثني أبو سلمة بن عبدالرحمن عن عبدالله بن عمرو بن العاص رضي الله عنهما. قال: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم:

 "يا عبدالله ! لا تكن بمثل فلان. كان يقوم الليل فترك قيام الليل".

 

2725- Bize Bin Yusuf el-Ezdi de tahdis etti, bize Amr b. Ebu Seleme kıraat yolu ile el-Evzai'den şöyle dediğini tahdis etti: Bana Yahya b. Ebu Kesir, İbnu'l-Hakem b. Sevban'dan şöyle dediğini tahdis etti: Bana Ebu Seleme b. Abdurrahman, Abdullah b. Amr b. el-As (r.a.)'dan şöyle dediğini tahdis etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Abdullah! Filan gibi olmayasın, o gece boyu namaz kılardı, sonra kıyamını terk etti" buyurdu.

 

 

186 - (1159) وحدثني محمد بن رافع. حدثنا عبدالرزاق. أخبرنا ابن جريج. قال: سمعت عطاء  يزعم أن أبا العباس أخبره ؛ أنه سمع عبدالله بن عمرو بن العاص رضي الله عنهما يقول:

 بلغ النبي صلى الله عليه وسلم أني أصوم أسرد، وأصلي الليل. فإما أرسل إلي وإما لقيته. فقال: "ألم أخبر أنك تصوم ولا  تفطر، وتصلي الليل ؟ فلا تفعل. فإن لعينك حظا. ولنفسك حظا. ولأهلك حظا. فصم وأفطر. وصل ونم. وصم من كل عشرة أيام يوما. ولك أجر تسعة" قال: إني أجدني أقوى من ذلك، يا نبي الله ! قال: "فصم صيام داود (عليه السلام)" قال: وكيف كان داود يصوم  يا نبي الله ! قال: "كان يصوم يوما ويفطر يوما. ولا  يفر إذا لاقى" قال: من لي  بهذه ؟ يا نبي الله ! (قال عطاء: فلا أدري كيف ذكر صيام الأبد) فقال النبي صلى الله عليه وسلم: "لا صام من صام الأبد. لا صام من صام الأبد. لا صام من صام الأبد".

 

2726- Bana Muhammed b. Rafi'de tahdis etti, bize Abdurrezzak tahdis etti, bize İbn Cüreyc haber verip dedi ki: Ben Ata'yı Ebu'l-Abbas'ın kendisine şunu haber verdiğini söylerken dinledim: O Abdullah b. Amr b. As'ı (r.anh)ı şöyle derken dinlemiştir: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e benim devamlı oruç tuttuğum, gece boyu namaz kıldığımın haberi ulaştı. Ya bana birisini göndermişti yahut ben onunla karşılaştığımda: "Senin hep oruç tutup oruç açmadığın, gece boyu namaz kıldığın bana haber verilmedi mi? (dersin) Hayır böyle yapma! Çünkü gözünün bir payı, nefsinin bir payı, ailenin bir payı vardır. Bu sebeble bazı günler oruç tut, bazen tutma. (Gecenin bir kısmında) hem namaz kıl (hem diğer kısmında) uyu. Her on günde bir de bir gün oruç tut. Ayrıca sana dokuz günün de ecri verilecektir" buyurdu. Amr dedi ki: Ama ben kendimde bundan daha fazla bir güç buluyorum ey Allah'ın Nebi'si! dedi. Allah Resulü: "O halde Davud (a.s.) orucunu tut" buyurdu. Amr: Davud nasıl oruç tutardı ey Allah'ın Nebisi? dedi. Allah Resulü: "Bir gün oruç tutar bir gün oruç tutmazdı. Ama (düşmanla) karşılaşınca da kaçmazdı" Amr: Ey Allah'ın Nebi'sİ! Bunun garantisini bana kim verebilir ki? dedi.

 

Ata dedi ki: Ebed (kesintisiz devamlı) orucu nasıl sözkonusu ettiğini bilmiyorum.- Bunun üzerine Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ebediyyen oruç tutan oruç tutmamış demektir, ebediyyen oruç tutan oruç tutmamış demektir, ebediyyen oruç tutan oruç tutmamış demektir" buyurdu.

 

Diğer tahric: Buhari, 1977, 1979, 3419, 1153; Tirmizi, 768; Nesai, 2396-2400, 2376, 2377; İbn Mace, 1706

 

 

(1159) وحدثنيه محمد بن حاتم. حدثنا محمد بن بكر. أخبرنا ابن جريج، بهذا الإسناد. وقال: إن أبا العباس الشاعر أخبره.

(قال مسلم): أبو العباس السائب بن فروخ، من أهل مكة، ثقة عدل.

 

2727- Bunu bana Muhammed b. Hatim de tahdis etti, bize Muhammed b. Bekr tahdis etti, bize İbn Cüreyc bu isnad ile haber verdi ve: Ebu'lAbbas eş-Şair kendisine haber verdi dedi.

Müslim dedi ki: Ebu'l-Abbas es-Saib b. Ferruh Mekkelilerden sika ve adaletli bir ravidir.

 

 

187 - (1159) وحدثنا عبيدالله بن معاذ. وحدثني أبي. حدثنا شعبة عن حبيب. سمع أبا العباس. سمع عبدالله بن عمرو رضي الله عنهما. قال: قال لي رسول الله صلى الله عليه وسلم "يا عبدالله بن عمرو ! إنك لتصوم الدهر وتقوم الليل. وإنك، إذا فعلت ذلك، هجمت له العين. ونهكت. لا صام من صام الأبد. صوم ثلاثة أيام من الشهر، صوم الشهر كله:

 "قلت: فإني أطيق أكثر من ذلك. قال "فصم صوم داود. كان يصوم يوما ويفطر يوما. ولا  يفر إذا لاقى".

 

2728- Bize Abdullah b. Muaz da tahdis etti, bana babam tahdis etti, bize Şu'be Habib'den tahdis ettiğine göre o Ebu'l-Abbas'dan dinledi, o da Abdullah b. Amr (r.anhuma)'ı şöyle derken dinledi: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: "Ey Abdullah b. Amr! Şüphesiz sen kesintisiz oruç tutuyor ve geceyi kıyamla geçiriyorsun ve muhakkak sen bunu yapacak olursan bundan dolayı göz yorulup bitap düşer. Hem ebediyyen oruç tutan oruç tutmamış olur. Ayın üç günü de oruç tutmak ayın tamamını oruç tutmaktır" Ben: Gerçekten benim bundan fazlasına gücüm yeter dedim. O: "O halde Davud orucu tut. O bir gün oruç tutar bir gün tutmazdı; fakat (düşmanla) karşılaştığında da kaçmazdı" buyurdu.

 

 

(1159) وحدثناه أبو كريب. حدثنا ابن بشر عن مسعر. حدثنا حبيب بن أبي ثابت، بهذا الإسناد. وقال "ونفهت النفس".

[ش (ونفهت النفس) أي أعيت وكلت].

 

2729- Bunu bize Ebu Kureyb de tahdis etti, bize İbn Bişr, Mis'ar'den tahdis etti, bize Habib b. Ebu Sabit bu isnad ile tahdis edip: "Nefis te bitkinleşir" dedi.

 

 

188 - (1159) حدثنا أبو بكر بن أبي شيبة. حدثنا سفيان بن عيينة عن عمرو، عن أبي العباس، عن عبدالله بن عمرو رضي الله عنهما. قال: قال لي رسول الله صلى الله عليه وسلم:

 "ألم أخبر أنك تقوم الليل وتصوم النهار ؟ " قلت: إني أفعل ذلك. قال: "فإنك، إذا فعلت ذلك، هجمت عيناك. ونفهت نفسك  لعينك حق. ولنفسك حق. ولأهلك حق. قم ونم. وصم وأفطر".

 

2730- Bize Ebu Bekr b. Ebi Şeybe de tahdis etti, bize Süfyan b. Uyeyne Amr'dan tahdis etti, o Ebu'l-Abbas'dan, o Abdullah b. Amr (r.anhuma)'nın şöyle dediğini rivayet etti. Resulullah(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: "Senin gece boyunca namaz kıldığın, gündüzlerin oruç tuttuğun haberi bana ulaşmadı mı (dersin)" buyurdu. Ben: Gerçekten bunu böyle yapıyorum dedim. O: "Sen böyle yapacak olursan gözlerin yorulur, nefsin bitkinleşir, gözünün bir hakkı vardır, nefsinin bir hakkı vardır, ailenin bir hakkı vardır. Hem kalk namaz kı;l hem uyu, hem oruç tut, hem tutma" buyurdu. 

 

 

189 - (1159) وحدثنا أبو بكر بن أبي شيبة وزهير بن حرب. قال زهير: حدثنا سفيان بن عيينة عن عمرو بن دينار، عن عمرو ابن أوس. عن عبدالله بن عمرو رضي الله عنهما. قال: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم:

 "إن أحب الصيام إلى الله صيام داود. وأحب الصلاة إلى الله صلاة داود (عليه السلام). كان ينام نصف الليل. ويقوم ثلثه. وينام سدسه. وكان يصوم يوما ويفطر يوما".

 

2731- Bize Ebu Bekr b. Ebi Şeybe ve Züheyr b. Harb ta tahdis etti. Züheyr dedi ki: Bize Süfyan b. Uyeyne, Amr b. Dinar'dan tahdis etti, o Amr b. Evs'ten, o Abdullah b. Amr (r.anhuma) şöyle dediğini rivayet etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: "Allah'ın en sevdiği (Nafile) oruç Davud orucudur. Allah'ın en sevdiği (Nafile) namaz Davud (aleyhisselam)'ın namazıdır. O gecenin yarısı uyur, üçte birini kıyamla (namaz kılarakr geçirirdi. Sonra altıda birinde uyurdu. Bir gün oruç tutar bir gün tutmazdı."

 

Diğer tahric: Buhari. 1131,3420; Ebu Davud, 2448; Nesai, 1629,2343; İbn Mace, 1712

 

 

190 - (1159) وحدثني محمد بن رافع. حدثنا عبدالرزاق. أخبرنا ابن جريج. أخبرني عمرو بن دينار ؛ أن عمرو بن أوس أخبره عن عبدالله بن عمرو بن العاص رضي الله عنهما ؛ أن النبي صلى الله عليه وسلم قال:

 "أحب الصيام إلى الله صيام داود. كان يصوم نصف الدهر. وأحب الصلاة إلى الله عز وجل صلاة داود (عليه السلام). كان يرقد شطر الليل. ثم يقوم. ثم يرقد آخره. يقوم ثلث الليل بعد شطره". قال قلت لعمرو بن دينار: أعمرو بن أوس كان يقوم: يقوم ثلث الليل بعد شطره ؟ قال: نعم.

 

2732- Bana Muhammed b. Rafi'de tahdis etti, bize Abdürrezzak tahdis etti, bize İbn Cüreyc haber verdi, bana Amr b. Dinar'ın haber verdiğine göre Amr b. Evs te kendisine Abdullah b. Amr b. As (r.anhuma)'dan Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in şöyle buyurduğunu haber verdi: "Allah'ın en sevdiği (Nafile) oruç, Davud orucudur. O senenin yarısını oruçla geçirirdi. Aziz ve celil Allah'ın en sevdiği (Nafile) namaz da Davud (aleyhisselam)'ın namazıdır. O gecenin yarısında uyur. Sonra kalkar (namaz kılar)dı. Sonra gecenin son kısmında uyur ve yarısından sonraki gecenin üçte birini kıyamla (namaz kılarak) geçirirdi."

(İbn Cüreyc) dedi ki: Ben Amr b. Dinar'a: Acaba Amr b. Evs mi yarısından sonra gecenin üçte birini kıyamla geçirirdİ dedi dedim. O, evet dedi.

 

 

191 - (1159) وحدثنا يحيى بن يحيى. أخبرنا خالد بن عبدالله عن خالد، عن أبي قلابة. قال: أخبرني أبو المليح. قال:

 دخلت مع أبيك على عبدالله بن عمرو. فحدثنا ؛ أن رسول الله صلى الله عليه وسلم ذكر له صومي. فدخل علي. فألقيت له وسادة من أدم حشوها ليف. فجلس على الأرض. وصارت الوسادة بيني وبينه. فقال لي: " أما يكفيك من كل شهر ثلاثة أيام ؟ " قلت: يا رسول الله ! قال "خمسا" قلت: يا رسول الله ! قال "سبعا" قلت: يا رسول الله ! قال "تسعا" قلت: يا رسول الله ! قال "أحد عشر" قلت: يا رسول الله ! فقال النبي صلى الله عليه وسلم: "لا صوم فوق صوم داود. شطر الدهر. صيام يوم وإفطار يوم".

 

2733- Bize Yahya b. Yahya da tahdis etti, bize Halid b. Abdullah, Halid'den haber verdi, o Ebu Kilabe'den şöyle" dediğini rivayet etti: Bana Ebu'l-Melih haber verip dedi ki: Babamla birlikte Abdullah b. Amr'ın yanına girdim. O bize şunu tahdis etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e benim tuttuğum oruçtan söz edildi. O da yanıma teşrif buyurdu. Kendisine içi lifle doldurulmuş deri bir yaslık takdim ettim, ama o yere oturdu. Böylelikle yaslık benimle onun arasında kaldı. Bana: "Her aydan üç gün (oruç tutman) sana yetmez mi?" buyurdu. Ben: Ey Allah'ın Resulü ... ! dedim o "beş gün" buyurdu, ben: Ey Allah'ın Resulü! dedim o: "yedi gün" buyurdu. Ben: Ey Allah'ın Resulü! dedim. O: "Dokuz gün" buyurdu. Ben: Ey Allah'ın Resulü! dedim. O: "Onbir gün" buyurdu. Ben: Ey Allah'ın Resulü! dedim. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu sefer: "Davud'un orucunun üstüne oruç yoktur. Senenin yansını bir gün oruç tutup, bir gün oruç tutmayarak oruçla geçirirdi" buyurdu.

 

Diğer tahric: Buhari, 1980,2627; Nesai, 2401

 

 

192 - (1159) حدثنا أبو بكر بن أبي شيبة. حدثنا غندر عن شعبة. ح وحدثنا محمد بن المثنى. حدثنا محمد بن جعفر. حدثنا شعبة عن زياد بن فياض. قال: سمعت أبا عياض عن عبدالله بن عمرو رضي الله عنهما، أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال له:

 "صم يوما. ولك أجر ما بقي" قال: إني أطيق أكثر من ذلك. قال "صم ثلاثة أيام. ولك أجر ما بقي" قال: إني أطيق أكثر من ذلك قال "صم أربعة أيام. ولك أجر ما بقي" قال: إني أطيق أكثر من ذلك. قال "صم أفضل الصيام عند الله. صوم داود (عليه السلام) كان يصوم يوما ويفطر يوما".

 

2734- Bize Ebu Bekr b. Ebi Şeybe tahdis etti, bize Gunder, Şu'be'den tahdis etti, (H.) Bize Muhammed b. el-Müsenna da tahdis etti, bize Muhammed b. Cafer tahdis etti, bize Şu'be, Ziyad b. Feyyaz'dan şöyle dediğini tahdis etti: Ben Ebu İyaz'ı, Abdullah b. Amr (r.anhuma)'dan Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in kendisine şöyle dedi diye naklederken dinledim: "Bir gün oruç tut, sana geri kalanın ecri vardır" buyurdu. Amr: Gerçekten benim bundan fazlasına gücüm yeter, dedi. Allah Resulü: "İki gün oruç tut, kalanın ecri de senin olur" buyurdu. Amr: Gerçekten benim bundan fazlasına gücüm yeter, dedi. Allah Resulü: "Üç gün oruç tut ve geri kalanın ecri senindir" buyurdu. Amr: Gerçekten benim bundan fazlasına gücüm yeter, dedi. Allah Resulü: "Dört gün oruç tut ve geri kalanın ecri verilir" buyurdu. Amr: Benim bundan fazlasına gücüm yeter, dedi. Allah Resulü: "O halde aziz ve celil Allah nezdinde en faziletli oruç olan Davud (aleyhisselam) orucunu tut. O bir gün oruç tutar bir gün oruç tutmazdı" buyurdu.

 

Diğer tahric: Nesai. 2393, 2402

 

 

193 - (1159) وحدثني زهير بن حرب ومحمد بن حاتم. جميعا عن ابن مهدي. قال زهير: حدثنا عبدالرحمن بن مهدي. حدثنا سليم بن حيان. حدثنا سعيد بن ميناء. قال: قال عبدالله بن عمرو: قال لي رسول الله صلى الله عليه وسلم:

 "يا عبدالله بن عمرو ! بلغني أنك تصوم النهار وتقوم الليل. فلا تفعل. فإن لجسدك عليك حظا. ولعينك عليك حظا. وإن لزوجك عليك حظا. صم وأفطر. صم من كل شهر ثلاثة أيام. فذلك صوم الدهر" قلت: يا رسول الله ! إن بي قوة. قال "فصم صوم داود (عليه السلام) صوم يوما وأفطر يوما". فكان يقول: يا ليتني ! أخذت بالرخصة.

 

2735- Bana Züheyr b. Harb ve Muhammed b. Hatim birlikte İbn Mehdl'den tahdis etti. Züheyr dedi ki: Bize Abdurrahman b. Mehdi tahdis etti, bize Selim b. Hayyan tahdis etti, bize Said b. Mina tahdis edip dedi ki: Abdullah b. Amr dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: "Ey Abdullah b. Amr! Senin gündüzleri oruç tutup geceleri kalkıp namaz kıldığın haberi ulaştı. Böyle yapma. Çünkü şüphesiz cesedinin senin üzerinde bir payı vardır, gözünün senin üzerinde bir payı vardır, eşinin senin üzerinde bir payı vardır. Oruç tut ve oruç ta aç. Her aydan üçer gün oruç tut. İşte bu bütün senenin orucu demektir" Ben: Ey Allah'ın Resulü! Benim gücüm var, dedim. Allah Resulü: "O halde Davud (aleyhisselam) tut. Bir gün oruç tut, bir gün oruç tutma" buyurdu.

(Sonraları Amr) keşke bana verilen ruhsatı kabul etseydim, derdi,

 

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

AÇIKLAMA:          Abdullah b. Amr b. el-As (r.anh) ile ilgili hadis vardır. Müslim -yüce Allah'ın rahmeti üzerine- bu hadisin rivayet yollarını bir araya getirip gerçekten bunları çok güzel bir şekilde derlemiş bulunmaktadır. Hadisten anlaşılan ise; Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ümmetine karşı yumuşaklığı, onlara olan şefkati, onlara faydalarına olanları gösterip, onları devamlı yapabilecekleri amellere teşvik etmesi, buna karşılık kendilerini usandıracağından yahut terk edeceklerinden ya da bir kısmını terk edeceklerinden korktuğu ibadetleri çoğaltıp, aşırıya kaçmalarını yasakladığının beyan edilmesidir. Bu hususu da o (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Gücünüzün yettiği amelleri yapmaya bakınız. Çünkü siz usanmadan, Allah usanmaz" buyruğu ile yine bu babda yer alan: (2725) "Filan gibi olmayasın. O geceleyin namaz kılardı, sonra gece namazını terk etti" buyruğu ile de bu hususu beyan etmiş bulunmaktadır. Bir diğer hadiste de: "Allah'ın en sevdiği amel, o amel sahibinin devamlı yaptığı ameldir" buyurulmaktadır. Şanı yüce Allah ise önceleri çokça ibadet yapan, sonra bu hususta kusurları ortaya çıkan bir takım kimseleri yererek şöyle buyurmuştur: "Kendiliklerinden ortaya koydukları ruhbanlığa gelince biz onu üzerlerine farz kılmadık. Ancak Allah'ın rızasını aramak için (kendileri çıkarmışlardı). Sonra gereği gibi ona riayet etmediler. " (Hadid, 27)

Bu babda zikredilen rivayetler ile sene boyu (kesintisiz, ebediyyen) oruç tutmak nehyedilmektedir.

 

Bu hususta ilim adamlarının farklı görüşleri vardır. Zahiri mezhebi mensupları bu hadislerin zahirlerine bakarak sene boyunca oruç tutmanın yasak olduğu kanaatini benimsemişlerdir. Kadi İyaz ve başkaları der ki: İlim adamlarının büyük çoğunluğu ise oruç tutulması yasak günlerde oruç tutmaması şartı ile caiz olduğu kanaatindedirler. Yasak günler ise Ramazan ve Kurban bayramlarının ilk günleri ile kurban bayramlarının geri kalan teşrik günleridir. Şafii'nin ve Şafii mezhebi alimlerinin kanaatine göre ise; bayramların ilk günleri ile teşrik günlerinde oruç açması şartı ile kesintisiz oruç tutmakta bir kerahet yoktur. Hatta bundan dolayı bir zarar görmemesi ve herhangi bir hakkı ihmal etmemesi şartı ile müstehabtır. Eğer bir zarar görecek ya da bir hakkı ihmal edecek olursa mekruh olur. Bu görüşlerine Hamza b. Amr'ın rivayet ettiği hadisi delil göstermişlerdir. Bu hadisi de Buhari ve Müslim rivayet etmiştir. Buna göre o: Ey Allah'ın Resulü! Ben kesintisiz oruç tutuyorum, seferde iken de oruç tutayım mı? diye sormuş, Allah Resulü: "İstersen oruç tutabilirsin" buyurmuştur. Müslim'in rivayetindeki lafız ise: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun kesintisiz oruç tutmasını kabul (takrir) etti şeklindedir.

 

Eğer bu mekruh olsaydı özellikle de yolculuk halinde onun oruç tutmasını kabul etmez, itiraz ederdi.

 

Abdullah b. Ömer b. el-Hattap'tan da onun kesintisiz oruç tuttuğu sabit olmuştur. Aynı şekilde Ebu Talha, Aişe ve seleften pekçok kimseden de böyle yaptıkları sabittir. Ben bunlardan bir topluluğu Şerhu'l-Müezzeb Tatavvu Orucu Babın'da zikretmiş bulunmaktadır. Ayrıca "ebediyyen oruç tutan oruç tutmamıştır" hadisine de değişik şekillerde cevap vermişlerdir:

 

1. Bu hadis gerçek anlamına göre yorumlanır, yani Bununla birlikte iki bayramın birinci günleri ile teşrik günlerini de oruçla geçirir. Aişe (r.anha)'da bu hadisi söyleyerek cevap vermiştir.

 

2. Bu hadis bundan dolayı zarar gören yahut herhangi bir hakkı ihmal eden kimseler hakkında yorumlanır. Bunu Abdullah b. Amr b. el-As'a hitaben yapılmış olan nehiy desteklemektedir. Müslim de ondan ömrünün sonlarında bunu yerine getirmekten acze düştüğünü ve bu husustaki ruhsatı kabul etmediğine pişman olduğunu zikretmektedir. Bu bakımdan bu görüş sahipleri derler ki: İbn Amr'a bunu yasaklayış sebebi Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bir gün gelip bundan aciz kalacağını bilmesinden dolayıdır. Hamza b. Amr'ın böyle yapmasını kabul etmesi ise; zarar görmeden buna gücünün yettiğini bilmesinden dolayıdır, demişlerdir.

 

3. "Oruç tutmamış olur" sözü; yani başkalarının oruç tutmaktan dolayı karşı karşıya kaldıkları meşakketi o görmez, böylelikle bu buyruk (tutmamış gibi olsun anlamında) bir beddua değil de bir haber olur.

 

(2721) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Senin buna gücün yetmez" buyruğunda az önceki açıklamalarımıza bir işaret vardır. Yani Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Abdullah b. Amr'ın durumundan Hamza b. Amr'ın durumunun aksinebunu devam ettiremeyeceğini biliyordu. Gecenin tamamında namaz kılmasını yasaklamasına gelince, bu da mutlak olarak böyledir. Başkası da bu hükmün kapsamı içerisindedir. Hatta mezhep alimlerimiz şöyle demişlerdir. Herkes için her zaman gecenin tamamını namazia geçirmek mekruhtur. Onlar bu şekildeki bir namaz ile zarar görmeden ve herhangi bir hakkı ihmal etmeden kesintisiz oruç tutmak arasında fark görmüşlerdir. Çünkü gecenin tamamında namaz kılmak halinde kişinin kendisine zarar vermesi ve bir takım hakları ihmal etmesi kaçınılmaz bir husustur. Çünkü eğer gündüzün uyuyamayacak olursa bu apaçık bir zarardır ve eğer gece uykusuz kalmasını telafi edecek bir şekilde uyuyacak olursa bir takım hakları ihmal etmiş olur. Oysa gecenin bir kısmını namazIa geçirenin durumu böyle değildir. O geri kalan kısmını uyku ile geçirme ihtiyacını ayrıca duymaz. Eğer gündüzün uyuyacak olsa dahi bu kısa bir süre olur ve bundan dolayı herhangi bir hakkı ihmal etmiş olmaz. Aynı şekilde her zaman değil de bayram gecesi ya da bir başka gece gibi bir geceyi tamamen kıyamla geçiren bir kimsenin bu tutumunda zarar olmadığından ötürü bir mekruhluk sözkonusu değildir. Allah en iyi bilendir.

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bir gün oruç tutup bir gün tutmamak hakkında: "Bundan faziletlisi yoktur" buyruğu ile ilgili olarak ilim adamlarının farklı görüşleri vardır. Mezhep alimlerimizden el-Mütevelli ile daha başka ilim adamlarının dediklerine göre bu hadisin zahiri sebebi ile bu şekilde bir oruç, devamlı oruç tutmaktan daha faziletlidir. Fakat başkasının açıklamalarında kesintisiz oruç tutmanın daha faziletli olduğu ve bu hadisin Abdullah b. Amr ile onun durumunda olanlar hakkında özel olduğuna işaret edilmektedir. O zaman hadisin takdiri şöyle olur: Senin hakkında bundan daha faziletlisi yoktur. Bunu da Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in Hamza b. Amr'a kesintisiz oruç tutmayı yasaklamamış olması ve ona bir gün oruç tutup bir gün tutmama yolunu göstermemesi desteklemektedir. Eğer bütün insanlar hakkında bu daha faziletli olsaydı ona da bu yolu gösterir ve bunu ona beyan ederdi. Çünkü beyanın ihtiyaç zamanından sonraya bırakılması caiz değildir, Allah en iyi bilendir.

 

(2722) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: " ... Oruç tutman sana yeter" yani böyle bir oruç senin için yeterlidir.

 

"Ziyaretçilerinin de senin üzerinde bir hakkı vardır" ziyaretçiler anlamındaki "zevr" kelimesi ile ilgili açıklama az önce geçmiş bulunmaktadır.

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Kur'an'ı her ayda bir defa oku (hatmet). Sonra yirmi günde bir, sonra yedi günde bir ve dahafazlasını yapma" buyruğuna gelince; bu da daha önce geçenler türünden ibadette orta yolu tutturmayı Kur'an-ı Kerim üzerinde dikkatle düşünmeyi göstermektedir. Selefin Kur'an okumakta birbirinden farklı alışkanlıkları vardı. Her birisinin bu adeti durumuna, anlayışına, görev ve sorumluluklarına göre değişiyordu. Onlardan kimisi Kur'an-ı Kerim'i her ay, kimisi yirmi günde bir, kimisi on günde bir, bazıları ya da onların büyük çoğunluğu yedi günde bir hatmediyordu. Onların bir çoğu da üç günde, yine pek çoğu da bir günde Kur'an'ı hatmediyordu. Hatta bazıları her gece, diğer bazıları ise bir gün bir gecede üç hatim indiriyordu. Bazıları sekiz hatim, bazıları da bize ulaştığına göre bundan fazla hatim indiriyordu. Ben bütün bunları kimlerin yaptığını ve kimler tarafından nakledildiğini Adabu'l-Kurra adlı eserimde bu hususla alakalı nefis bir takım bilgilerle açıklamış bulunmaktayım.

 

Bu hususta tercihe değer olan da şudur. Devam ettirmesi mümkün olduğu kadar çok okur ve şevk ve neşeli olduğu halde devam ettireceğini ağırlıklı olarak zannedip kanaat getirdiği bir miktarı ihtiyat haline getirir. Bu onun çokça Kur'an okuması sebebi ile ihmal edilecek genel ya da özel bir takım görevlerinin olmaması halinde sözkonusudur. Eğer kamu görevi öğretmek ve buna benzer genel (kamusal) bir görevi varsa o taktirde bu görevini mükemmel bir şekilde yerine getirmesine herhangi bir şekilde halel getirmeyecek türde şevk ve gayret ile devam ettirmesi mümkün olan bir miktarı tayin edip, okuma cihetine gitmelidir. İşte seleften gelen rivayetler buna göre yorumlanır. Allah en iyi bilendir.

 

Amr b. el-As'ın: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ruhsalını kabul etmiş olmayı çokça arzu ettim" sözü şu demektir: Artık yaşı ilerlemiş ve RasuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in huzurunda üzerine aldığı ve kabul ettiği görevi yerine getirmekten acze düşmüş, bunu yerine getirmek ona ağır gelmeye başlamış, Bununla birlikte bu sözü terketmesine de imkan kalmamıştır. Çünkü Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Abdullah! Filan gibi olma, çünkü o gece namaza kalkardı, fakat sonra gece namaza kalkmayı terk etti" buyurmuştu. Bu hadisde ve İbn Amr'ın söylediği sözlerde ihtiyat haline getirilen hayırlı işlerin devam ettirilmesi gerektiği ve bu hususta kusurlu olmamak gerektiği hükmü anlaşılmaktadır.

 

(2723) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Şüphesiz çocuklarının da senin üzerinde bir hakkı vardır" buyruğundan babanın çocuğunu edeblendirmesi, onun için gerekli olacak dini sorumluluklarını öğretmesi ile görevli olduğu hükmü anlaşılmaktadır. Böyle bir öğrenim vermek babaya ve diğer velilere erkek ve kız çocuğu baliğ olmadan önce vermek bir görevdir. Bunu Şafii ve mezhebine mensup ilim adamları açıkça ifade etmişlerdir. Şafii ve Şafii alimleri şöyle demektedir: Aynı şekilde eğer baba yoksa annenin çocuklarına öğretme görevi vardır. Çünkü öğretim de eğitimin bir bölümüdür. Bu hususta onların da bir payı bulunmaktadır. Böyle bir öğretimin ücreti ise (babası olmayan çocuğun) çocuğun malından ödenir. Eğer malı yoksa o taktirde nafakasını sağlamakla yükümlü olanlara aittir. Çünkü bu ihtiyaç duyulan şeyler arasındadır. Allah en iyi bilendir.

 

(2726) Davud (a.s.)'ın niteliği ile ilgili Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Bir gün oruç tutar, bir gün tutmazdı. Düşmanla karşılaştığında da kaçmazdı. (Amr): Ey Allah'ın Nebisi! Benim için bunu kim garanti edebilir, dedi." Yani bu son özellik ki o da düşmanla karşılaşma halinde kaçmamaktır; bana ağır gelen, zor gelen bir görevdir. Bunu nasıl elde edebilirim demektir.

 

"Ebediyyen oruç tutan oruç tutmamış olur" Bunun açıklaması az önce bu babda geçti. Bu, bu şekilde bütün nüshalarda iki defa tekrar edilmiştir. Bazılarında da üç defa tekrar edilmiştir.

 

(2728) "Bundan dolayı göz yorulur ve bıtap düşer." Gözün yorulması, çökmesi ve bitkinleşmesi demektir. Neheke fiili göz için zayıf düştüğünü anlatmak için kullanılır. Bitkin düşüp yorulmak manasına da gelir. Kadı İyaz'ın ifadelerinin zahirinden anlaşılan budur.

 

"Nefis bitkinleşir" yorgun argın düşer, demektir.

 

(2730) "Bize Süfyan b. Uyeyne, Arm'dan tahdis etti, o Amr b. Evs'den."

Birinci Amr; Amr b. Dinar'dır. Nitekim ikinci rivayette bunu açıklamış bulunmaktadır.

 

(2733) "Ona bir yastık ikram ettim." Burada misafire, yaşça büyüklere, fazilet ehline ikramda bulunmak hükmü anlaşılmaktadır.

 

"O yere oturdu, yastık benimle onun arasında kaldı." Burada da Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ne kadar mütevazi olduğu ve arkadaşına ve mecliste kendisi ile birlikte oturanlara kendisini üstün bir konumda tutmaktan ne kadar uzak kaldığı beyan edilmektedir.

 

(2735) "Bize Selimb. Hayyan tahdis etti." Selim, sin harfi fethalı, lam harfi kesretidir. Kitabın mukaddimesinde Sahih de sin harfi fethalı olarak Selim adında başka bir ravi bulunmadığı belirtilmiş idi.

 

"Said b. Meyna" med ile de okunur kasr ile de okunur. Ama kasr söyleyişi daha meşhurdur.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

36- HER AYDAN ÜÇER GÜN ORUÇ TUTMANIN, AREFE GÜNÜ, AŞURA GÜNÜ, PAZARTESİ VE PERŞEMBE GÜNLERİ ORUCUNUN MÜSTEHAB OLDUĞU BABI