SAHİH-İ MÜSLİM |
ORUÇ |
(8) باب
بيان أن
الدخول في
الصوم يحصل
بطلوع الفجر،
وأن له الأكل
وغيره حتى
يطلع الفجر.
وبيان صفة
الفجر الذي
تتعلق به
الأحكام من
الدخول في
الصوم، ودخول
وقت صلاة
الصبح، وغير
ذلك
8- ORUCA BAŞLAMANIN FECRİN
ÇIKMASI İLE GERÇEKLEŞTİĞİ VE FECİR ÇIKINCAYA KADAR KİŞİNİN YEMEK YEME VE BAŞKA
HUSUSLARI YAPABİLECEĞİ İLE ORUCA BAŞLAMAK SABAH NAMAZININ VAKTİNİN GİRMESİ VE
DAHA BAŞKA BİR TAKIM HÜKÜMLERİN KENDİSİNE BAĞLI OLDUĞU FECRİN NİTELİKLERİNİN
BEYANI BABI
33 - (1090) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا
عبدالله بن إدريس
عن حصين، عن
الشعبي، عن
عدي بن حاتم
رضي الله عنه.
قال:
لما
نزلت: {حتى
يتبين لكم
الخيط الأبيض
من الخيط
الأسود من
الفجر} [2 /
البقرة /
الآية 187]. قال له
عدي بن حاتم:
يا رسول الله !
إني أجعل تحت
وسادتي
عقالين: عقالا
أبيض وعقالا
أسود. أعرف
الليل من
النهار. فقال
رسول الله صلى
الله عليه وسلم:
"إن وسادتك
لعريض. إنما
هو سواد الليل
وبياض النهار".
2528-
Bize Ebu Bekr b. Ebi Şeybe de tahdis etti... Adiyy b. Hatim (r.anh) dedi ki:
"Fecir vaktinde beyaz iplik siyah iplikten tarafınızdan ayırt edilinceye
kadar. .. " (Bakara, 187) ayeti nazil olunca Adiyy b. Hatim Allah
Resulü'ne: Ey Allah'ın Resulü! Ben yastığımın altına biri beyaz diğeri siyah
olmak üzere iki yular bırakıyorum. Böylelikle geceyi gündüzden fark ediyorum,
dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şüphesiz
senin yastığın pek enli imiş. Bundan kasıt gecenin siyahfığı ile gündüzün
beyazlığından ibarettir" buyurdu.
Diğer tahric: Buhari,
1916,4509; Ebu Davud, 2349; Tirmizi, 2971
AÇIKLAMA: "Adiy
b. Hatim dedi ki: "fecir vakti beyaz iplik siyah iplikten tarafınızdan
ayırt edilinceye kadar ... " ayeti nazil olunca ... " Hadis
nüshaların bir çoğunda ya da çoğunluğunda bu şekildedir. "Adiy ona dedi ki
... " diye kaydedilmiştir. Bazılarında ise "ona" lafzı
hazfedilerek: "Adiy dedi ki ... " şeklindedir. Her ikisi de sahihtir.
Bunu kaydeden, zamiri bilinen bir zata yahut da muhatap nezdinde önceliği olan
bir zata ait kabul eder. Nüshaların çoğunda yahut bir çoğunda "senin
yastığın pek genişmiş" anlamındaki ibarede senin yastığın anlamına gelen
kelime "visadeke" şeklinde olmakla birlikte bazılarında te harfi
fazlası ile "visadeteke" şeklindedir. Bunun da "enli" lafzı
ile birlikte açıklanabilir bir tarafı olur. Bu durumda "te" li
söyleyişten kasıt "te"siz söyleyiş olan "visadlıdır. Diğer
rivayette olduğu gibi. Böylelikle sıfat lafza değil manaya ait olur.
Hadisin anlamına
gelince; ilim adamlarının bu hadise dair çeşitli şerhleri bulunmaktadır. En
güzelleri Kadı lyaz'ın -yüce Allah'ın rahmeti ona- söyledikleridir. O diyor ki:
O iki yular alıp başının altına koydu ve hatırına, kastedilenin bu olduğu
geldiği için ayeti böyle anladı. Onun yaptığının aynısını yapan daha başkaları
da böyle davrandı. Nihayet yüce Allah'ın: "Fecrin" buyruğu nazil
olunca Bununla gündüzün aydınlığı ile gecenin karanlığının kastedildiğini
anlamış oldular. Yoksa burada anlatılmak istenen ta baştan beri şeriatin
hükmünün bu olduğu sonra da yüce Allah'ın: "Fecrin" buyruğu ile nesh
edildiği -Tahavi ile Davudi'nin işaret ettiği gibi- değildir.
Kadı lyaz dedi ki:
Maksat şu ndan ibarettir: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte fazla
bulunmayan kimseler böyle bir iş yaptı ve buyruğu bu şekilde anlayıp yorumladı.
Bunlar genelde ya bedevilerden olan kimselerdi yahut da fıkhi (dini bir bilgi
ve anlayış) olmayan kimselerdi yahut da gece ve gündüz ile ilgili
"ip" lafzını gece ve gündüz hakkında anlatımında kullanmayan
kimselerdi. Çünkü şer'i beyanın (açıklamanın) ihtiyaç zamanından sonraya
bırakılması caiz değildir. Bundan dolayı Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Muhakkak senin yastığın gerçekten genişmiş. Maksat gündüzün aydınlığı ile
gecenin karanlığından ibarettir" buyruğu ile Adiyy'in yaptıklarının isabetli
olmadığını söylemiştir.
Ayrıca bu hadiste
müşterek (birden çok anlamı olan) lafızların en açık anlaşılan ve en çok
kullanılan anlamı ile -beyanın bulunmaması hali dışındaamel için esas alınıp
uygulanmayacağı hükmü de çıkmaktadır. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) fiilen
var olduğu için beyan ortada bir husustu. Ebu Ubeyd dedi ki: Beyaz iplik fecr-i
sadık (ikinci fecir), siyah iplik ise gece, ipliğin kendisi ise renk demektir.
İşte Bununla birlikte Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in:
"Gecenin siyahlığı
(karanlığı) ile gündüzün beyazlığı (aydınlığı)dır" buyruğu fecirden
sonraki vaktin geceden değil gündüzden olduğuna ve aralarında bir fasıla
bulunmadığına delildir. Bizim mezhebimiz budur, ilim adamlarının büyük
çoğunluğu da böyle demişlerdir. Bu hususta A'meş ve başkalarından bazı
kanaatler nakledilmiş ise de muhtemelen onlardan nakledilen bu rivayetler sahih
olarak gelmemiştir.
"Senin yastığın
gerçekten genişmiş" buyruğu hakkında Kadi İyaz şunları söylemektedir: Eğer
sen yüce Allah'ın iki iplik ile kastettiği gece ile gündüzü yastığının altına
koyacak olursan senin yastığın bunların üstünde ve bunların üstünü kapatıyor,
demektir. O taktirde bu yastık da oldukça geniş demektir. İşte Buhari'nin
Sahih'indeki diğer rivayette geçen: "Şüphesiz sen ensesi çok geniş
birisisin demektir" rivayetinin anlamı da budur. Çünkü yastığı böyle olan
bir kimsenin kafası da o nisbette büyük olur. Aynı zamanda bu "şüphesiz
sen pek iri cüsselisin" şeklindeki diğer rivayetin de manasıdır.
Kadi İyaz Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bu tabirinin onun ahmaklığından yahut da çokça
yemek yiyen birisi olduğu için şişman olduğundan kinaye olmak üzere iki iplik
ile ilgili beyana geçildiğini söyleyenlerin kanaatini kabul etmemektedir.
Kimisi de şöyle
demiştir: Yastıktan maksat uykudur. Yani sen çok uyuyan birisisin. Bir diğer
açıklamaya göre bu sözleri ile geceyi kastetmiştir. Yani eğer bir kimse için
gündüz ancak iki ipliği n birbirinden fark edileceği bir hal alınca meydana
geliyorsa o kimsenin gecesi uzun, uykusu çoktur. Ama doğru olan Kadi İyaz'ın
tercih ettiğidir. Allah en iyi bilendir.
34 - (1091) حدثنا
عبيدالله بن
عمر
القواريري.
حدثنا فضيل بن
سليمان. حدثنا
أبو حازم.
حدثنا سهل بن
سعد. قال:
لما
نزلت هذه
الآية:{ وكلوا
واشربوا حتى
يتبين لكم
الخيط الأبيض
من الخيط
الأسود}، قال:
كان الرجل
يأخذ خيطا
أبيض وخيطا
أسود. فيأكل
حتى
يستبينهما.
حتى أنزل الله
عز وجل: من الفجر:
فبين ذلك.
2529-
Bana Ubeydullah b. Ömer el-Kavarırı de tahdis etti... Bize Sehl b. Sa'd tahdis
edip dedi ki: Şu: "Beyaz iplik siyah iplikten tarafınızdan ayırt
edilinceye kadar yeyin, için" ayeti nazil olunca kişi biri beyaz diğeri
siyah birer iplik alırdı. Bunları birbirinden iyice ayırt edebilecek vakte
kadar yer (içer)di. Bu hal aziz ve celil Allah: "minelfecr: fecir
vakti" buyruğunu indirinceye kadar devam etti. Buyruk nazil olunca bunun
anlamını da açıklamış oldu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
35 - (1091) حدثني
محمد بن سهل
التميمي وأبو
بكر بن إسحاق.
قالا: حدثنا
ابن أبي مريم.
أخبرنا أبو
غسان. حدثني
أبو حازم عن
سهل بن سعد
رضي الله عنه
؛ قال:
لما
نزلت هذه الآية:
{وكلوا
واشربوا حتى
يتبين لكم
الخيط الأبيض
من الخيط
الأسود}. قال:
فكان الرجل
إذا أراد
الصوم، ربط
أحدهم في
رجليه الخيط
الأسود والخيط
الأبيض. فلا
يزال يأكل
ويشرب حتى
يتبين له
رئيهما. فأنزل
الله بعد ذلك:
من الفجر.
فعلموا أنما
يعني، بذلك،
الليل
والنهار.
2530-
Bana Muhammed b. Sehl et-Temımı ve Ebu Bekr b. İshak da tahdis edip dediler ki:
Bize İbn Ebu Meryem tahdis etti, bize Ebu Gassan haber verdi, bana Ebu Hazim,
Sehl b. Sa'd (r.a.)'dan şöyle dediğini tahdis etti: Bu ayet "yani sizin
için beyaz iplik siyah iplikten ayırt edilinceye kadar yeyin, için" ayeti
nazil olunca kişi oruç tutmak istedi mi birisi ayaklarına (birine siyah bir ip)
diğerine beyaz bir ip bağlar ve bunları gözü ile birbirinden ayırt edinceye
kadar yer içerdi. Bundan sonra yüce Allah: "Minelfecr: Fecrin"
buyruğunu indirince onun bu buyrukla geceyi ve gündüzü kastettiğini öğrenmiş
oldular.
Diğer tahric: Buhari,
1917,4511
AÇIKLAMA: "Onlardan
biri ayaklarına siyah bir iplik ile beyaz bir iplik bağlar ... bunları gözü ile
ayırt edinceye kadar yer içerdi." Buradaki "bunları gözü ile"
anlamını verdiğimiz lafız üç şekilde zaptedilmiştir. Birincisi kesreli re ile
sakin bir hemze sonra da ye ile "ri'yuhuma" şekli. Bu da onların göz
görmesi ile (ayırt edilmeleri) anlamındadır. Yüce Allah'ın: "Mal mülkü ve
görünüşü itibari ile daha güzel ... " (Meryem, 74) buyruğunda bu
anlamdadır. İkincisi (re harfi yerine) kesreli ze, şeddeli bir ye fakat
hemzesiz "ziyyuhuma" şeklindeki okuyuştur bu da ikisinin renkleri
(birbirinden ayırdedilinceye kadar) demek olur. Üçüncü şekil ise re harfi
fethalı da kesreli de okunmak üzere şeddeli ye ile "rayyuhuma ve
riyyuhuma" şeklindeki okuyuştur. Kadi İyaz dedi ki: Bu lafız burada
yanlıştır. Çünkü rey, cinlerden bir kişiye tabi olana (kişinin cinnine) denilir.
Eğer rivayet itibari ile bu sahih olursa manası görünen demek olur. Allah en
iyi bilendir.
36 - (1092) حدثنا
يحيى بن يحيى
ومحمد بن رمح.
قالا: أخبرنا
الليث. ح
وحدثنا قتيبة
بن سعيد.
حدثنا ليث عن ابن
شهاب، عن سالم
بن عبدالله،
عن عبدالله رضي
الله عنه، عن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم أنه قال:
"إن
بلالا يؤذن
بليل. فكلوا
واشربوا حتى
تسمعوا تأذين
ابن أم مكتوم".
2531-
Bize Yahya b. Yahya ve Muhammed b. Ruh tahdis edip dedi ki: Bize Leys haber verdi
(H.) Bize Kuteybe b. Said de tahdis etti, bize Leys İbn Şihab'dan tahdis etti,
o Salim b. Abdullah'dan, o Abdullah (r.anh)'dan o Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem)'den: "Şüphesiz Bilal gece iken ezan okur. Bu sebeple sizler İbn
Ümmü Mektum'un ezanını işitinceye kadar yeyip içiniz" buyurdu.
Diğer tahric: Tirmizi,
203; Nesai, 637
AÇIKLAMA: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Şüphesiz Bilal gece vakti ezan okur ...
yeyip içiniz" buyruğundan çeşitli hükümler anlaşılmaktadır:
1. Fecir doğmadan önce
sabah ezanını okumak caizdir.
2. Fecir doğuncaya kadar
(oruç tutacak kimseler için) yemek, içmek, cima etmek ve diğer (mübah) işleri
yapmak caizdir.
3. Gözleri görmeyen
kimsenin eza n okuması caizdir. Mezhep alimlerimiz Bunun caiz olduğunu
söylemişlerdir. Ancak onunla birlikte gözü gören birisinin de bulunması şartı
ile ki İbn Ümmü Mektum ile birlikte Bilal'in bulunması gibi. O taktirde bunda
kerahet bulunmaz. Şayet onunla birlikte gözü gören birisi yoksa yanlışlık
yapacağı korkusu ile mekruh olur.
4. Sabah namazı için iki
defa eza n okumak müstehabtır. Bunlardan biri fecirden önce, diğeri fecrin
doğuşundan hemen ilk doğuş vaktinde okunur.
5. Müezzinin sesine
(okunan ezana) güvenmek. Malik, Müzeni ve gözleri görmeyen kimsenin şahitliğini
kabul eden diğer kimseler bunu delil göstermişlerdir. Cumhur ise buna
şahitlikte (konunun) hakkında bilgi sahibi olmak şart olarak aranır demiştir.
Ama ses ile ilim hasıl olmaz. Çünkü sesler birbirine benzeyebilir. Ancak ezan
ve namaz vakti hususunda ise (ağırlıklı) zan sahibi olmak yeterlidir.
6. Niyet ettikten sonra
yemek yemenin caiz olduğuna delildir. Niyetten sonra yemek yeme ile oruç niyeti
bozulmuş olmaz. Çünkü Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) fecrin doğuşuna kadar
yemek yemeyi mübah kılmıştır. Bilindiği gibi fecrin doğuşundan sonra niyet
etmek caiz değildir. O halde niyeti n fecirden önce olduğuna ve ondan sonra
yemek yemenin zarar vermediğine delildir. İşte gerek bizim mezhebimizin gerek
bizden başkalarının mezhebinin meşhur olan doğru görüşü budur. Kimi mezhep
alimimiz de şöyle demektedir: Eğer niyetten sonra yemek yer yahut cima yaparsa
niyeti bozulur, niyetini yenilemesi icab eder. Aksi taktirde orucu sahih olmaz.
Bu ise açık bir yanlışlıktır.
7. Sahur yapmak ve onu
geciktirmek müstehabtır.
8. Büyük bir mescit için
iki müezzin edinilebilir. Mezhep alimlerimiz şunları söylemektedir: Eğer
ihtiyaç olursa ikiden fazla müezzin edinmek de caizdir. Nitekim Osman (r.anh)
dört müezzin edinmişti. Şayet dört müezzinden fazlasına ihtiyaç olursa daha
sahih olan görüş ihtiyaca ve maslahata göre fazlasının da
görevlendirilebileceği şeklindedir.
37 - (1092) حدثني
حرملة بن
يحيى. أخبرنا
ابن وهب.
أخبرني يونس
عن ابن شهاب،
عن سالم بن
عبدالله، عن
عبدالله بن
عمر رضي الله
عنه. قال: سمعت
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يقول:
"إن
بلالا يؤذن
بليل. فكلوا
واشربوا حتى
تسمعوا أذان
ابن أم مكتوم".
2532-
Bana Harmele b. Yahya da tahdis etti ... Abdullah b. Ömer (r.anhuma) dedi ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i şöyle buyurur'ken dinledim:
"Şüphesiz Bilal, henüz gece iken ezan okur. Bunun için siz İbn
Um-Mektum'un ezanını işitinceye kadar yeyiniz, içiniz. "
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
38 - (1092) حدثنا
ابن نمير.
حدثنا أبي.
حدثنا
عبيدالله عن
نافع، عن ابن
عمر ؛ رضي
الله عنهما
قال: كان لرسول
الله صلى الله
عليه وسلم
مؤذنان: بلال
وابن مكتوم
الأعمى. فقال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم:
"إن
بلالا يؤذن
بليل. فكلوا
واشربوا حتى
يؤذن ابن
مكتوم". قال:
ولم يكن
بينهما إلا أن
ينزل هذا
ويرقي هذا.
2533-
Bize İbn Numeyr tahdis etti. .. İbn Ömer (r.anhuma) dedi ki: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in iki müezzini vardı. Bilal ve gözleri görmeyen
İbn Ümmü Mektum. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de: "Bilal henüz
gece iken ezan okur. Bu sebeple siz İbn Ümmü Mektum ezan okuyuncaya kadar yeyip
içiniz" buyurdu. (İbn Ömer) dedi ki: İkisi(nin ezanı) arasında ise ancak
birisinin inmesi, diğerinin ise yukarı çıkması kadar bir süre vardı.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: "İkisi
arasında ... " İlim adamlarının dediklerine göre Bunun anlamı şudur: Hilal
fecirden önce ezan okur ve ezan okuduktan sonra dua ve benzeri ameller için
bekler, sonra fecric doğmasını gözetlerdi. Fecrin doğması yaklaşınca inip İbn
Ümmü Mektum'a haber verir. İbn Ümmü Mektum da abdest ve benzeri hazırlıklarını
yaptıktan sonra çıkar ve fecrin doğuşu ile birlikte ezan okumaya başlardı
demektir. Allah en iyi bilendir.
(1092) وحدثنا
ابن نمير.
حدثنا أبي.
حدثنا
عبيدالله. حدثنا
القاسم عن
عائشة رضي
الله عنه، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم بمثله.
2534- Bize İbn Numeyr de
tahdis etti. .. Aişe (r.anha) Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den Bunun
aynısını rivayet etti.
م (1092)
وحدثنا أبو
بكر بن أبي
شيبة. حدثنا
أبو أسامة. ح
وحدثنا إسحاق.
أخبرنا عبدة.
ح وحدثنا ابن المثنى.
حدثنا حماد بن
مسعدة. كلهم
عن عبيدالله
بالإسنادين
كليهما. نحو
حديث ابن نمير.
2535- Bize Ebu Bekr b.
Ebi Şeybe de tahdis etti, bize Ebu Usame tahdis etti (H.) Bize İshak da tahdis
etti, bize Abde haber verdi (H.) Bize İbnu'l-Müsenna da tahdis etti, bize
Hammad b. Mes'ade tahdis etti, hepsi Ubeydullah'dan bu iki isnad ile İbn Numeyr'in
hadisine yakın olarak rivayet etti.
39 - (1093) حدثنا
زهير بن حرب.
حدثنا
إسماعيل بن
إبراهيم عن
سليمان
التيمي، عن
أبي عثمان، عن
ابن مسعود رضي
الله عنه،
قال: قال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم:
"لا
يمنعن أحدا
منكم أذان
بلال (أو قال
نداء بلال) من
سحوره فإنه
يؤذن (أو قال
ينادي) بليل.
ليرجع قائمكم ويوقظ
نائمكم". وقال:
"ليس أن يقول
هكذا وهكذا (وصوب
يده ورفعها)
حتى يقول
هكذا" (وفرج
بين إصبعيه].
2536-
Bize Zuheyr b. Harb tahdis etti. .. İbn Mesud (r.anh) dedi ki: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Bilal'in ezanı -yahut
Bilal'in nidası dedi- sizden herhangi birinizin sahurunu yemesine sakın engel
olmasın. Çünkü o (gece) namaz kılanınız (yatağına) dönsün. Uyuyanınızı da
uyandırsın diye henüz gece iken ezan okur -yahut nida eder dedi-" Ayrıca
şöyle buyurdu: "Fecir böyle ve böyle olması değildir" -deyip elini
doğruıtarak kaldırdı- "şöyle oluncaya kadardır" deyip iki parmağının
arasını ayırdı.
Diğer tahric: Buhari,
621, 5298, 7247; Ebu Davud, 2347; Nesai, 640 -muhtasar-, 2169 -muhtasar-; İbn
Mace, 1696
(1093) وحدثنا
ابن نمير.
حدثنا أبو
خالد (يعني
الأحمر) عن
سليمان
التيمي، بهذا
الإسناد. غير
أنه قال:
"إن
الفجر ليس
الذي يقول
هكذا (وجمع
أصابعه ثم نكسها
إلى الأرض)
ولكن الذي
يقول هكذا
(ووضع المسبحة
على المسبحة
ومد يديه)".
2537-
Bize İbn Numeyr de tahdis etti, bize Ebu Halid -yani elAhmer- Süleyman
et-Teymi'den bu isnad ile tahdis etti ama şöyle dedi: "Fedr şöyle olan
değildir" bu arada parmaklarını bir araya getirdikten sonra yere doğru
indirdi. "Ama böyle olandır" bu sefer şehadet parmağını diğer şehadet
parmağı üzerine koyup ellerini uzattı.
40 - (1093) وحدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا معتمر
بن سليمان. ح
وحدثنا إسحاق
بن إبراهيم.
أخبرنا جرير
والمعتمر بن
سليمان.
كلاهما عن
سليمان التيمي،
بهذا الإسناد.
وانتهى حديث
المعتمر عند قوله
"ينبه نائمكم
ويرجع قائمكم".
وقال
إسحاق: قال
جرير في حديثه
"وليس أن يقول
هكذا. ولكن
يقول هكذا"
(يعني الفجر)
هو المعترض وليس
بالمستطيل.
2538-
Bize Ebu Bekr b. Ebi Şeybe de tahdis etti, bize Mu'temir b. Süleyman tahdis
etti (H.) Bize İshak b. İbrahim de tahdis etti, bize Cerir ve Mu'temir b.
Süleyman haber verdi. İkisi Süleyman et-Teymi'den bu isnad ile rivayet etti.
Ama el-Mu'temir'in hadisi rivayeti "uyuyanınızı uyandırır ve kıyamda olan
(namaz kılan)ınız da geri döner" ibaresinde sona ermektedir.
İshak dedi ki: Cerir
hadisi rivayetinde: "Böyle olması değildir ama böyle olmasıdır"
Bununla fecri kastediyordu. O ise enine doğru uzanan aydınlıktır, yukarıdan
aşağı dikey uzanan değildir demektir.
41 - (1094) حدثنا
شيبان بن
فروخ. حدثنا
عبدالوارث عن
عبدالله بن
سوادة
القشيري.
حدثني والدي ؛
أنه سمع سمرة
بن جندب يقول:
سمعت محمدا
صلى الله عليه
وسلم يقول:
"لا
يغرن أحدكم
نداء بلال من
السحور، ولا هذا
البياض حتى
يستطير".
2539-
Bize Şeyban b. Ferruh tahdis etti... Semura b. Cundub dedi ki: Muhammed
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i şöyle buyururken dinledim: "Sizden
herhangi biriniz Bilal'in ezan okumasına da -enlemesine yayılmadığı süreceşu
uzanan beyazlığa da kanarak sahurundan olmasın. "
Diğer tahric: Ebu
Davud, 2346; Tirmizi, 706; Nesai, 2170
42 - (1094) وحدثنا
زهير بن حرب.
حدثنا
إسماعيل بن
علية. حدثني عبدالله
بن سوادة عن
أبيه، عن سمرة
بن جندب رضي
الله عنه قال:
قال رسول الله
صلى الله عليه
وسلم:
"لا
يغرنكم أذان
بلال، ولا هذا
البياض (لعمود
الصبح) حتى
يستطير هكذا".
2540-
Bize Züheyr b. Harb da tahdis etti... Semura b. Cundub (r.anh) dedi ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Bilal'in ezan
okumasına da şu şekilde etrafa yayılmadıkça sabahın dikey beyazlığına da
kanmayın. "
43 - (1094) وحدثني
أبو الربيع
الزهراني.
حدثنا حماد
(يعني ابن زيد) حدثنا
عبدالله بن
سوادة
القشيري عن
أبيه، عن سمرة
بن جندب رضي
الله عنه قال:
قال رسول الله
صلى الله عليه
وسلم:
"لا
يغرنكم من
سحوركم أذان
بلال، ولا بياض
الأفق
المستطيل
هكذا، حتى
يستطير هكذا".
وحكاه
حماد بيديه
قال: يعني
معترضا.
2541-
Bana Ebu'r-Rabi' ez-Zehrani de tahdis etti. Bize Hammad -yani b. Zeyd- tahdis
etti ... Semura b. Cundub (r.anh) dedi ki: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurdu: "Bilal'in ezanına da ufuktaki şu şekilde
uzunlamasına beyazlığa -bu şekilde etrafa yayılmadıkça- kanarak sahurunuzdan
olmayın. " Hammad bunu eli ile gösterdi ve enine (yayılmasını) kastediyor
dedi.
44 - (1094) حدثنا
عبيدالله بن
معاذ. حدثنا
أبي. حدثنا
شعبة عن
سوادة، قال:
سمعت سمرة بن
جندب رضي الله
عنه وهو يخطب
يحدث عن النبي
صلى الله عليه
وسلم ؛ أنه
قال:
"لا
يغرنكم نداء
بلال، ولا هذا
البياض حتى
يبدو الفجر
(أو قال) حتى
ينفجر الفجر".
2542-
Bize Ubeydullah b. Muaz tahdis etti ... Semura b. Cundub (r.anh) hutbe verirken
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in şöyle buyurduğunu tahdis etti:
"Bilal'in ezan okumasına da fecir açıkça ortaya çıkıncaya kadar -yahut
fecir ağanncaya kadar dedi- şu beyazlığa (aydınlığa) da kanmayın. "
(1094) وحدثناه
ابن المثنى.
حدثنا أبو
داود. أخبرنا
شعبة. أخبرني
سوادة بن
حنظلة
القشيري. قال:
سمعت سمرة بن
جندب رضي الله
عنه يقول: قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم. فذكر
هذا.
2543- Bunu bize
İbnu'l-Müsenna da tahdis etti, Sevade b. Hanzala el-Kuşeyri dedi ki: Semura b.
Cundub (r.anh) şöyle derken dinledim: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
buyurdu ki deyip bu hadisi zikretti.
AÇIKLAMA: (2536)
"Bilal'in ezan okuması -yahut Bila/'in nidası- sizden kimseyi sahurundan
alıkoymasın ... " Buradaki (namaz kılanınız anlamındaki) kaimekum: lafzı
"yarcia: dönmesi için fiilinin mef'ulüdür. Nitekim yüce Allah: "Eğer
Allah seni döndürürse" (Tevbe, 83) buyurmuştur.
Hadisin manasına gelince
o geceleyin ezan okur, böylelikle size fecrin doğmasının pek uzak olmadığını
bildirmek ister. Bunun neticesinde gece namaz kılıp yorulmuş olan kimsenin
rahat etmek üzere yatağına dönmesini hatırlatır. Sabah namazına gücü yerinde
kalkması için az da olsa uyuyup dinlenmesini hatırlatmak içindir. Yahut da eğer
henüz vitir kılmamışsa vitrini kılsın, herhangi bir şekilde bir taharet almaya
yahut da sabahın yaklaşmakta olduğunu öğrenmesine bağlı olarak benzeri daha başka
işleri varsa sabah namazı için hazırlansın diye böyle yapar.
"Uyuyanınızı da
uyandırmak için" yani o da kılmak istediği kısa bir teheccüdü kılıp yahut
da eğer vitir kılmamışsa vitir kılıp eğer oruç tutmak isterse sahur yeyip
gusletmek ya da abdest almak isterse ya da Bunun dışında fecirden önce yapma
ihtiyacı olan daha başka şeyleri yaparak sabah namazına hazırlansın diyedir.
(2536) "Şöyle ve
şöyle olması değildir deyip ellerini toplayıp kaldırdı. .. " Diğer
rivayette (2537) "Şüphesiz fecir şöyle olan değildir deyip parmaklarını
bir araya getirdi. .. " öbür rivayette (2538) "O enine doğru
yayılandır ... " diğer rivayette (2541) "Bilal'in ezan okuması da ...
sizi sahurunuzdan alıkoymasın" Ravi (Hammad) da: Enine uzanmasını
kastediyordu dedi.
Bütün bu hadisler ile
hükümlerin kendisine bağlı bulunduğu fecrin mahiyeti beyan edilmektedir ki bu
da ikinci fecir, fecr-i sadık ve enine doğru aydınlığı yayılandır. Bab
başlığında açıklanmış idi.
Yine bu hadislerde bu
açıklama daha da açıklık kazanmakta, ayrıca öğretim halinde daha da açıklayıcı
olmak üzere işaretle gösterilebileceği de anlaşılabilmektedir. Allah en iyi
bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: