SAHİH-İ MÜSLİM

ZEKAT

 

باب اعطاء من يخاف على إيمانه

46- İMANINA ZARAR GELECEĞİNDEN KORKULAN KİMSELERE BİR ŞEYLER VERMEK BABI

 

131 - (150) حدثنا الحسن بن علي الحلواني وعبد بن حميد. قالا: حدثنا يعقوب (وهو ابن إبراهيم بن سعد) حدثنا أبي عن صالح، عن ابن شهاب. أخبرني عامر بن سعد عن أبيه سعد ؛ أنه أعطى رسول الله صلى الله عليه وسلم رهطا وأنا جالس فيهم. قال:

 فترك رسول الله صلى الله عليه وسلم منهم رجلا لم يعطه. وهو أعجبهم إلي. فقمت إلى رسول الله صلى الله عليه وسلم فساورته  فقلت: يا رسول الله ! مالك عن فلان ؟ فوالله ! إني لأراه مؤمنا. قال " أو مسلما " فسكت قليلا. ثم غلبني ما أعلم منه.فقلت: يا رسول الله ! مالك عن فلان ؟ فوالله ! إني لأراه مؤمنا. قال " أو مسلما " فسكت قليلا. ثم غلبني ما أعلم منه. فقلت: يا رسول الله ! مالك عن فلان ؟  فوالله ! إني لأراه مؤمنا. قال " أو مسلما" قال " إني لأعطي الرجل وغيره أحب إلي منه. خشية أن يكب في النار على وجهه ".

وفي حديث الحلواني تكرار القول مرتين.

 

2430- Bize el-Hasan b. Ali el-Hülvani ve Abd b. Humeyd tahdis edip dedi ki: Bize Yakub -b. İbrahim b. Sa'd'dır- tahdis etti, bize babam Salih'den tahdis etti, o İbn Şihab'dan rivayet etti: Bana Amir b. Sa'd babası Sa'd'dan haber verdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) aralarında benim de oturduğum bir topluluğa bir şeyler verdi. Ama ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlardan bir adamı bıraktı, ona bir şey vermedi. Halbuki o kişi aralarında benim en beğendiğim kişi idi. Bunun üzerine ben kalkıp Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına gittim. Ona gizlice: Ey Allah'ın Resulü! Neden filana bir şey vermedin? Allah'a yemin ederim ki ben onun mü' min olduğunu görüyorum, dedim.

Allah Resulü: "Yahut müslüman" buyurdu. Kısa bir süre sustum. Sonra o adamın bildiğim haline yenik düştüm ve: Ey Allah'ın Resulü! Neden filana bir şey vermedin, Allah'a yemin ederim ki ben onun mü' min olduğu görüşündeyim dedim. Allah Resulü: "yahut müslüman" buyurdu. Ben az bir süre daha sustum. Yine ona dair bildiklerime yenik düşerek: Ey Allah'ın Resulü! Neden filana bir şey vermedin. Allah'a yemin ederim ki ben onu gerçekten mümin görüyorum dedim. O: "Yahut bir müslüman" buyurdu ve şunları ekledi: "Şüphesiz ben bir adama bir şeyler verdiğim halde başkasını ondan daha çok seviyor olabilirim. Buna sebep ise yüzüstü ateşe yıkılmasından korkmamdır. "

Hadisin el-Hülvanı tarafından gelen rivayetinde söylemesi iki defa tekrar edilmiştir.

 

 

AÇIKLAMA:          Sa'd (r.anh)'ın rivayet ettiği hadisde: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ... verdi." Bu hadisin anlamı şudur: Sa'd Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bir takım kimselere bir şeyler verdiği halde dini bakımdan onlardan daha faziletli olan birisine bir şey vermediğini görmüştü. Bu şekilde bir şeyler vermenin dini bakımdan sahip olunan faziletlere göre olduğunu ve Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in kendisine bir şeyler verilmeyen o kişinin durumunu bilmediğini sanmışh. Bundan dolayı o kişiye durumunu bildirmiş ve kendisinin o kişiyi bir mü' min olarak bildiğine yemin edince Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: "yahut müslüman" demişti. Ama Sa'd bu ifadeden böyle bir kişi hakkında ikinci bir defa iltimasta bulunmanın nehyedildiği anlamını çıkarmayıp sustu. Sonra yine o kişiden çok daha alt mertebede olanlara bir şeyler verdiğini görünce o kişinin güzel halini bildiğinin etkisi alhnda kalarak:

 

Ey Allah'ın Resulü! Neden filan kişiyi geçiyorsun diyerek ona hatırlatmada bulundu ve Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in birinci defada ona vermek istediği halde sonra da unutmuş olabildiğini düşündüğünden ona hatırlatmak istemiş, üçüncü defada da aynı şeyi yapmış, sonunda Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendisine bu dağıtılan bağışın aslında dindeki fazilet ve üstünlüklere göre olmadığını bildirerek: "Şüphesiz ben bir adama -başkasını ondan daha çok sevdiğim halde- birşeyler veriyorsam Allah'ın onu cehenneme yüz üstü atacağından korkum dolayısıyladır" buyurdu.

 

Yani ben imanlarında bir parça zayıflık bulunan kalpleri ısındırılması gereken bazı kimselere bir şeyler veriyorum. Çünkü bu gibi kimselere eğer vermeyecek olursam küfre girerler ve Allah da yüzüstü onları cehennem ateşine atar. Buna karşılık kendilerine bir şeyler verdiğim kimselerden daha çok sevdiğim kimseleri de bir şey vermeden bırakırım. Ama onlara bir şey vermeyişimin sebebi onları küçümsediğimden de değildir, dinlerindeki bir eksiklikten dolayı da değildir, onları ihmal ettiğim için de değildir. Aksine ben onları Allah'ın kalplerine koymuş olduğu nur ve tam iman ile başbaşa bırakır, " onların imanlarının -kemal mertebesinde olması dolayısıyla- sarsılmayacağına güveniyorum.

 

Bu anlam Buhari'nin Sahihi'nde Amr b. Tağlib'in rivayet ettiği şu hadisde de sabittir: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e bir miktar mal ya da esir getirilmiş, onu paylaşhrmıştı. Bazı kimselere bir şeyler verdiği halde bazı kimselere de vermedi. Kendilerine bir şey vermediği kimselerin bundan dolayı serzenişte bulundukları haberini alınca yüce Allah'a hamd ve senada bulunduktan sonra şöyle buyurdu: "İmdi! Allah'a yemin ederim ki bazen bir adama bir şeyler verir bir diğer adamı öylece bırakırım. Halbuki kendisine bir şey vermediğim kişiyi verdiğime göre daha çok seviyorum. Ama ben bir takım kimselere kalplerinde bir sabırsızlık, bir tahammülsüzlük olduğunu gördüğümden dolayı bir şeyler verirken başkalarını da Allah'ın kalplerinde takdir etmiş olduğu zenginlik ve hayır ile başbaşa bırakırım" buyurdu.

 

"Bana Amir b. Sa'd, babasından haber verdiğine göre ... " ifade bütün nüshalarda bu şekildedir, doğrudur. Bunun takdiri o dedi ki: Verdi... Burada "verdi" lafzı hazfedilmiştir.

 

"Halbuki o aralarında en beğendiğim kişi idi" bence onların en faziletlisi o idi, demektir.

 

"Kalkıp Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına gittim, gizlice onunla konuşup: ... " Bu ifadelerden büyüklere karşı edepli olmak gerektiği ve onlara hatırlatmak, dikkatlerini çekmek ve benzeri türden hususların onlara gizlice söylenip açıktan söylenmeyeceği edebi anlaşılmaktadır. Çünkü bazen böyle birşeyin açıkça söylenmesi kötülüğe sebeb olabilir.

 

"Ben onu mü' min görüyorum. O: yahut müslüman buyurdu." Bu hadisin şerh i İman Kitabı'nda yeteri kadar geçmiş bulunmaktadır.

 

 

 

(150) حدثنا ابن أبي عمر. حدثنا سفيان. ح وحدثنيه زهير بن حرب. حدثنا يعقوب بن إبراهيم بن سعد. حدثنا ابن أخي بن شهاب. ح وحدثناه إسحاق بن إبراهيم وعبد بن حميد. قالا: أخبرنا عبدالرزاق. أخبرنا معمر. كلهم عن الزهري، بهذا الإسناد، على معنى حديث صالح عن الزهري.

 

2431- Bize İbn Ebu Ömer tahdis etti, bize Süfyan tahdis etti (H.) Bunu bana Züheyr b. Harb da tahdis etti, bize Yakub b. İbrahim b. Sa'd tahdis etti, bize İbn Şihab'ın kardeşinin oğlu tahdis etti (H.) Bunu bize İshak b. İbrahim ve Abd b. Humeyd de tahdis edip dediler ki: Bize Abdurrezzak tahdis etti, bize Ma'mer haber verdi, hepsi ez-Zührİ'den bu isnad ile Salih'in ez-Zühri'den naklettiği hadisin manasına uygun olarak hadisi rivayet etti.

 

 

م (150) حدثنا الحسن بن علي الحلواني. حدثنا يعقوب بن إبراهيم بن سعد. حدثنا أبي عن صالح، عن إسماعيل بن محمد بن سعد ؛ قال: سمعت محمد بن سعد يحدث بهذا الحديث. يعني حديث الزهري الذي ذكرنا. فقال في حديثه:

 فضرب رسول الله صلى الله عليه وسلم بيده بين عنقي وكتفي. ثم قال " أقتالا ؟ أي سعد ! إني لأعطي الرجل ".

 

2432- Bize el-Hasen b. Ali el-Hülvani de tahdis etti, bize Yakub b. İbrahim b. Sa'd tahdis etti, bize babam Salih'den tahdis etti, o İsmail b. Muhammed b. Sa'd'dan şöyle dediğini rivayet etti: Muhammed b. Sa'd'ı bu hadisi rivayet ederken dinledim. Kastettiği ise ez-Zührl"nin zikrettiğimiz hadisidir. O bu hadisinde dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) eli ile ensem ile omuzum arasına vurdu sonra: "Ey Sa'd! Dövüşmek mi istiyorsun? Ben bir adama ... bir şeyler veririm ... " buyurdu.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

47- KALPLERİ İSLAMA ISINDIRILACAK KİMSELERE BİR ŞEYLER VERMEK, İMANI KUVVETLİ OLANLARA DA SABRI TAVSİYE ETMEK BABI