SAHİH-İ MÜSLİM |
ZEKAT |
باب
إعطاء من يسأل
بفحش وغلظة
45- ÇİRKİN VE KABA BİR
SURETTE DİLENEN KİMSEYE BİR ŞEYLER VERME BABI
127 - (1056) حدثنا
عثمان بن أبي
شيبة، وزهير
بن حرب، وإسحاق
بن ابراهيم
الحنظلي (قال
إسحاق:
أخبرنا. وقال
الآخران:
حدثنا جرير)
عن الأعمش، عن
أبي وائل، عن
سلمان بن
ربيعة. قال:
قال عمر بن
الخطاب رضي
الله عنه:
قسم
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قسما.
فقلت: والله !
يا رسول الله !
لغير هؤلاء
كان أحق به
منهم. قال "
إنهم خيروني أن
يسألوني
بالفحش أو
يبخلوني. فلست
بباخل ".
2425- Bize Osman b. Ebu
Şeybe, Züheyr b. Harb ve İshak b. İbrahim el-Hanzali tahdis etti -İshak bize
Cerir haber verdi derken diğer ikisi tahdis etti dedi- (Cerir) A'meş'den, o Ebu
Vail'den, o Selman b. Rabia'dan şöyle dediğini rivayet etti: Ömer b. el-Hattab
(r.a.) dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir mal
paylaştırıyordu. Ben: Allah'a yemin ederim ey Allah'ın Resulü! Bunlardan daha
başkaları bu malı bunlardan daha çok hak ediyorlar dedim. O: "Bunlar beni
çirkin bir şekilde benden bir şeyler dilenmek ile cimri olduğumu söylemek
arasında birisini seçmekte serbest bıraktılar. Halbuki ben cimrilik eden birisi
değilim" buyurdu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: "Bunlar
beni benden çirkin bir şekilde istemek ile ... " yani onlar imanlarının
zayıflığı sebebi ile o kadar ısrarla istedilerki beni de ya çirkin sözlerle
dilenmek yahut da benim cimri olduğumu söylemek arasında halleri gereğince
birisini tercih etmek zorunda bıraktılar. Halbuki ben cimrilik etmem. Bu iki
ihtimalden birisi dahi olmamalıdır.
Hadisten bilgisiz,
kaba-saba kimseleri idare etmenin kendilerinde bir maslahat varsa onların
kalplerini ısındırmanın ve bu maslahat sebebi ile onlara mal vermenin caiz
olduğu hükmü anlaşılmaktadır.
128 - (1057) حدثني
عمرو الناقد.
حدثنا إسحاق
بن سليمان الرازي.
قال: سمعت
مالكا. ح
وحدثني يونس
بن عبدالأعلى
(واللفظ له) أخبرنا
عبدالله بن
وهب. حدثنا
مالك بن أنس
عن إسحاق بن
عبدالله بن
أبي طلحة، عن
أنس بن مالك ؛
قال:
كنت
أمشي مع رسول
الله صلى الله
عليه وسلم، وعليه
رداء نجراني
غليظ الحاشية.
فأدركه أعرابي.
فجبذه بردائه
جبذة شديدة.
نظرت إلى صفحة
عنق
رسول الله
صلى الله عليه
وسلم وقد أثرت
بها حاشية
الرداء. من
شدة جبذته. ثم
قال: يا محمد !
مر لي من مال
الله الذي
عندك. فالتفت
إليه رسول
الله صلى الله
عليه وسلم.
فضحك. ثم أمر
له بعطاء.
2426- Bize Amr en-Nakid
de tahdis etti, bize İshak b. Süleyman er-Razi tahdis edip dedi ki: Ben Malik'i
dinledim (H.) Bana Yunus b. Abdu'lA'la da -ki lafız ona ait- tahdis etti, bize
Abdullah b. Vehb haber verdi, bana Malik b. Enes, İshak b. Abdullah b. Ebu
Talha'dan tahdis etti, o Enes b. Malik'den şöyle dediğini rivayet etti:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte yürüyordum. Üzerinde
kenarları kaba Necran işi bir cübbe vardı. Bir bedevi arkasından ona yetişti.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in cübbesini şiddetlice çekiverdi.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in boynunun yan tarafına baktığımda
onu şiddetlice çektiğinden ötürü cübbesinin kenarının boynunda iz bırakmış
olduğunu gördüm. Sonra bedevi: Ey Muhammed! Yanında bulunan Allah'ın malından bana
bir şeyler verilmesini emret, dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
ona dönüp baktı, güldü sonra da ona bir şeyler verilmesini emir buyurdu.
Diğer tahric: Buhari,
3149, 5409, 6088; İbn Mace, 3553
AÇIKLAMA: "Bir
bedevi ona yetişti. Cübbesinden şiddetli bir şekilde çekti ... Sonra ona bir
şeyler verilmesini emir buyurdu."
Bu hadisden cahillere
katlanıp onlara karşılık vermekten yüz çevirip iyiliği kötülükle savmak ve
kalbi İslam'a ısındırılacak olan kimselere bir şeyler vermek, bilgisizliği
sebebi ile sınırı olmayacak kadar büyük günah işlemiş kimseyi affetmek, adeten
hayret edilip şaşılacak hususların görülmesi halinde gülmek hükümleri
anlaşıldığı gibi Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ahlakının,
tahammülkarlığının ve güzel bir şekilde affedişinin mükemmelliği de
anlaşılmaktadır.
(1057) حدثنا
زهير بن حرب.
حدثنا
عبدالصمد بن
عبدالوارث.
حدثنا همام. ح
وحدثني زهير
بن حرب. حدثنا
عمر بن يونس.
حدثنا عكرمة
بن عمار. ح
وحدثني سلمة
بن شبيب.
حدثنا أبو
المغيرة.
حدثنا
الأوزاعي.
كلهم عن إسحاق
بن عبدالله بن
أبي طلحة، عن
أنس بن مالك،
عن النبي صلى
الله عليه وسلم.
بهذا الحديث.
وفي
حديث عكرمة بن
عمار من
الزيادة: قال:
ثم جبذه إليه
جبذة. رجع نبي
الله صلى الله
عليه وسلم في
نحر الأعرابي.
وفي
حديث همام:
فجاذبه حتى
انشق البرد.
وحتى بقيت
حاشيته في عنق
رسول الله صلى
الله عليه وسلم.
2427- Bana Züheyr b.
Harb da tahdis etti, bize Abdussamed b. Abdülvaris tahdis etti, bize Hemmam
tahdis etti (H.) Bana Züheyr b. Harb da tahdis etti, bize Ömer b. Yunus tahdis
etti, bize İkrime b. Ammar tahdis etti (H.) Bana Seleme b. Şebib de tahdis
etti, bize Ebu'l-Muğire tahdis etti, bize el-Evzai tahdis etti, hepsi İshak b.
Abdullah b. Ebu Talha'dan, o Enes b. Malik'den, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'den bu hadisi rivayet etti. İkrime b. Ammar'ın, Zinad'dan hadisi
rivayetinde şöyle dediği belirtilmektedir: Onu kendisine öyle bir çektiki
Allah'ın Nebisi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bedevinin göğsüne döndü.
Hemmam'ın hadisi
rivayetinde ise şöyledir: Onu cübbesi yırtılıncaya kadar ve yan tarafı
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in boynunda kalıncaya kadar
çekiştirdidenilmektedir.
Diğer tahric: Seleme
b. Şebib'in rivayetini yalnız Müslim rivayet etmiştir
Züheyr b. Harb ile Amr
b. Yunus'un da rivayetini yalnız Müslim rivayet etmiştir
Züheyr b. Harb ile
Abdussamed b. Abdulvaris'in rivayetini yine yalnız Müslim rivayet etmiştir
AÇIKLAMA: "Onu
çekiştirdi" buradaki "cazebe" fiili önceki rivayetteki
"cezebe: çekti" ile aynı anlamdadır. Yine cebeve ve cezebe bu anlamda
meşhur iki söyleyiştir.
"Öyle ki cübbe
yarıldı ve hatta kenarı Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in boynunda
kald!." Kadı lyaz dedi ki: İfadenin zahiri anlamı ile olma ihtimali
vardır. Kenan kopup boynunda kalmış olabilir. Aynı zamanda izi boynunda kaldı, anlamına
da gelme ihtimali vardır. Çünkü diğer rivayette: "Cübbenin kenan onun
boynunda iz bıraktı" denilmektedir.
129 - (1058) حدثنا
قتيبة بن
سعيد. حدثنا
ليث عن ابن
أبي مليكة، عن
المسور بن
مخرمة ؛ أنه
قال: قسم رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
أقبية ولم
يعطي مخرمة شيئا.
فقال مخرمة:
يا
بني ! انطلق
بنا إلى رسول
الله صلى الله
عليه وسلم.
فانطلقت معه.
قال: ادخل فادعه
لي. قال:
فدعوته له.
فخرج إليه
وعليه قباء منها.
فقال "خبأت
هذا لك". قال:
فنظر إليه
فقال "رضي
مخرمة".
2428- Bize Kuteybe b.
Said tahdis etti, bize Leys, İbn Ebu Muleyke'den, el-Misver b. Mahreme'den
şöyle dediğini tahdis etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) (ashabı
arasında) bir takım kaftanları paylaştırdı ama Mahreme'ye bir şey vermedi.
Bunun üzerine Mahreme: Yavrucuğum haydi kalk seninle Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'e gidelim dedi. Ben de onunla birlikte girdim. İçeri gir, onu
bana çağır dedi. (Misver) dedi ki: Ben de onu babamın yanına gelmesi için davet
ettim. O kaftanlardan birisi üzerinde olduğu halde yanına çıkageldi ve:
"Bunu senin için ayırdım" buyurdu. (Misver) dedi ki: Ona:
"(Nasıl) Mahreme razı oldu (mu)" buyurdu.
Diğer tahric: Buhari,
2599, 2657, 3127, 5800, 5862 -muallak olarak-, 6132; Ebu Davud, 4028; Tirmizi,
2818; Nesai, 5339
130 - (1058) حدثنا
أبو الخطاب
زياد بن يحيى
الحساني. حدثنا
حاتم بن وردان
أبو صالح.
حدثنا أيوب
السختياني عن
عبدالله ابن
أبي مليكة، عن
المسور بن مخرمة.
قال: قدمت على
النبي صلى
الله عليه
وسلم أقبية.
فقال لي أبي،
مخرمة:
انطلق
بنا إليه عسى
أن يعطينا
منها شيئا.
قال: فقام أبي
على الباب
فتكلم. فعرف
النبي صلى الله
عليه وسلم
صوته فخرج
ومعه قباء.
وهو يريه
محاسنه. وهو
يقول "خبأت
هذا لك. خبأت
هذا لك".
باب
اعطاء من يخاف
على إيمانه
2429- Bize Ebu'l-Hattab
Ziyad b. Yahya el-Hassani tahdis etti, bize Hatim b. Verdan Ebu Salih tahdis
etti, bize Eyyub es-Sahtiyani, Abdullah b. Ebu Muleyke'den tahdis etti, o
el-Misver b. Mahreme'den şöyle dediğini rivayet etti: Nebi (Sallallahu aleyhi
ve Sellem)'e bir takım kaftanlar gelmişti. Babam Mahreme bana: Kalk seninle
gidelim, belki onlardan bize de bir şey verir dedi. Bunun üzerine babam kapıda
durup konuştu. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sesini tanıyınca beraberinde
bir kaftan ile birlikte dışarı çıktı. Bu arada ona kaftanın güzelliğini
gösteriyor, diğer taraftan: "Bunu senin için sakladım, bunu senin için sakladım"
buyuruyordu.
AÇIKLAMA: (2429)
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in Mahreme'ye: "Bunu sana
sakladım" buyurması kalbi telif etmek (İslam'a ısındırmak) kabilindendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
46- İMANINA ZARAR
GELECEĞİNDEN KORKULAN KİMSELERE BİR ŞEYLER VERMEK BABI