SAHİH-İ MÜSLİM |
ZEKAT |
باب الحث
على الصدقة
ولو بالقليل،
ولا
تمتنع من
القليل
لاحتقاره
30- AZ DAHİ OLSA SADAKA VERMEYE
TEŞVİK VE AZI DEĞERSİZ BULDUĞU İÇİN AZ SADAKA VERMEKTEN UZAK KALMAMAK BABI
حدثنا
يحيى بن يحيى.
أخبرنا الليث
بن سعد. ح وحدثنا
قتيبة بن
سعيد. حدثنا
الليث عن سعيد
بن أبي سعيد،
عن أبيه، عن
أبي هريرة ؛
أن رسول الله
صلى الله عليه
وسلم كان يقول:
"يا
نساء
المسلمات ! لا
تحقرن جارة
لجارتها. ولو
فرسن شاة".
2376- Bize Yahya b.
Yahya da tahdis etti, bize Leys b. Sa'd haber verdi, (H.) Bize Kuteybe b. Said
de tahdis etti, bize Leys, Said b. Ebu Said'den tahdis etti, o babasından, o
Ebu Hureyre'den rivayet ettiğine göre Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Ey Müslüman kadınlar! Sakın bir komşu diğer komşusuna bir koyun ayağı
dahi olsa (bir şeyler vermeyi) küçük görmesin" buyururdu.
Diğer tahric: Buhari,
6017
AÇIKLAMA: "Bir
komşu diğer komşusuna bir koyun ayağı dahi olsa (vermeyi) küçümsemesin. "
Dil bilginleri der ki: "firsin" aslında ayak tırnağı demektir. Asıl
olarak develer hakkında kullanılır. Bu da insandaki ayağın yerini tutan bir
organdır. Dil bilginlerinin dediklerine göre bu lafız ancak develer hakkında
kullanılır. Bundan maksatları ise kelimenin sözlük anlamının develere özgü
olduğu şeklindedir. Ama istiare yolu ile koyunlar hakkında da kullanılır.
Burada küçümsemenin
nehyedilmesi, böyle bir şeyi hediye olarak veren kadın ile alakalıdır. Yani
hiçbir komşu kadın diğer komşusuna sadaka ve hediye vermekten yanında bulunanı
az ve değersiz buldu diye geri kalmasın. Aksine imkanı olduğu kadannı cömertçe
versin. İsterse bu bir koyun ayağı gibi oldukça az bir şeyolsun. Çünkü bu dahi
yokluktan iyidir. Şanı yüce Allah ise: "Kim zerre ağırlığınca bir hayır
işlerse onu görecektir" (Zilzal, 7) buyurmuştur. Nebi (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) de: "Bir hurmanın yansı ile dahi olsa ateşten korunun"
buyurmuştur.
Kadı lyaz dedi ki: Bu
şekildeki bir tevil (açıklama) zahir olan açıklama şeklidir. Bu aynı zamanda
İmam Malik'in de benimsediği açıklamadır. Çünkü o bu hadisi sadakanın teşvik
edilmesi babında koymuştur. Ayrıca kendisine verilenin bunu hakir görüp
küçümsemesinin nehyedildiği anlamına gelme ihtimali de vardır, demiştir.
"Ey müslüman
kadınlar!" hitabının i'rabı hakkında Kadı lyaz üç şekil zikretmektedir.
Bunların en sahih ve meşhur olanları "nisa: kadınlar" lafzının mansup
olması, "müslimat: müslüman" lafzının ise izafe olmak üzere mecrur
gelmesidir. el-Bad dedi ki: Biz meşrıkda bütün üstadlarımızdan bunu böylece
rivayet ettik. Bu da bir şeyin kendi nefsine mevsufun da sıfatina daha genelin
daha özele izafe edilmesi türündendir. el-Mesddu'l-cami (Cami Mesdd)
"Cdnibu'l-garbf: Batı tarafı" (bk. Kasas, 28) "Veledaru'l-ahira:
Ve elbetteki ahiret yurdu)" (bk. Yusuf, 109) gibi. Bu Kufelilere göre bu
zahiri şekli ile caizdir. Basralılar ise bu gibi ifadelerde iki mazhuf takdir
ederler. Yani mescidul'mekani'l-cami, canibü'l-mekani'l-garbi,
veledaru'l-hayati'l-ahira takdirindedir, derler. Burada ise "ya
nisae'l-enfusi'l-müslimat: Ey müslüman kadın kişiler" yahut da, (ya
nisae'l)-cemaati'l-mü'minat: mümin kadın toplulukları takdirindedir. Bunun
takdirinin "ya fadilati'l-mü'minat: Ey fazilet sahibi mümin kadınlar"
takdirinde olduğu da söylenmiştir ... İkinci şekil ise "en-nisa" ile
"el-müslimat" lafızlarının nida ve sıfat olmak üzere ref ile
okunmasıdır. Yani "ya eyyuhannisau'l-müslimatu" takdirindedir. el-Bad
dedi ki: Bizim diyarımızın insanları bunu böylece rivayet etmektedir.
Üçünçü şekil ise, nisa
lafzının ref edilmesi ile "el-müslimat" lafzındaki te'nin kesreli
okunarak mahallen sıfata binaen mansup kabul edilmesidir. Nitekim
"eyakıllı Zeyd" nidasında Zeyd kelimesi merfu, akıllı anlamındaki
el-akillafzının nasb ile okunması da böyledir. Yüce Allah en iyi bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
31- SADAKANIN
GİZLİ VERİLMESİNİN FAZİLETİ BABI