SAHİH-İ MÜSLİM

ZEKAT

 

باب الترغيب في الصدقة قبل أن لا يوجد من يقبلها

19- SADAKAYI ALACAK KİMSENİN BULUNMAYACAĞI BİR ZAMAN GELMEZDEN ÖNCE SADAKA VERMEYİ TEŞVİK BABI

 

حدثنا أبو بكر بن أبي شيبة وابن نمير. قالا: حدثنا وكيع. حدثنا شعبة. ح وحدثنا محمد بن المثنى (واللفظ له). حدثنا محمد بن جعفر. حدثنا شعبة عن معبد بن خالد. قال: سمعت حارثة بن وهب يقول: سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول:

 "تصدقوا. فيوشك الرجل يمشي بصدقته، فيقول الذي أعطيها: لو جئتنا بها الأمس قبلتها. فأما الآن، فلا حاجة لي بها. فلا يجد من يقبلها".

 

2334- Bize Ebu Bekr b. Ebi Şeybe ve İbn Numeyr tahdis edip dedi ki: Bize Veki' tahdis etti, Bize Şu'be tahdis etti. (H.) Bize Muhammed b. el-Müsenna -ki lafız ona ait- de tahdis etti, bize Muhammed b. Cafer tahdis etti, bize Şu'be, Mabed b. Halid'den şöyle dediğini tahdis etti: Harise b. Vehb'i şöyle derken dinledim: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i: "Sadaka verin. Çünkü adamın, sadakası ile gideceği kendisine sadaka verilen kişinin: Dün bunu bize getirmiş olsaydın, onu kabul edecektim, ama şimdi buna ihtiyacım yok, diyeceği ve sadakayı kabul edecek bir kimseyi bulamayacağı zaman pek yakındır" buyurruken dinledim.

 

Diğer tahric: Buhari, 1411, 1424, 7120; Nesai, 2554

 

 

وحدثنا عبدالله بن براد الأشعري، وأبو كريب محمد بن العلاء. قالا: حدثنا أبو أسامة عن بريد عن أبي بردة، عن أبي موسى، عن النبي صلى الله عليه وسلم ؛ قال:

 "ليأتين على الناس زمان يطوف الرجل فيه بالصدقة من الذهب. ثم لا يجد أحدا يأخذها منه. ويرى الرجل الواحد يتبعه أربعون امرأة. يلذن به من قلة الرجال وكثرة النساء ". وفي رواية ابن براد: "وترى الرجل".

 

2335- Bize Abdullah b. Berrad el-Eş' ari ile Ebu Kureyb Muhammed b. el-A'la tahdis edip dedi ki: Bize Ebu Usame Bureyd'den tahdis etti, o Ebu Burde'den, o Ebu Musa'dan, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den: "İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki o zamanda adam altından vereceği sadakası ile birlikte dolaşacak, sonra da o sadakayı kendisinden alacak bir kimseyi bulamayacak. Bir tek adamın arkasından onun imdadına sığınan kırk kadınin gittiği görülecek. Buna sebep ise erkeklerin azlığı, kadınların çokluğu olacak" buyurduğunu rivayet etti.

 

İbn Berrad'ın rivayetinde "bir adamın ... göreceksin" şeklindedir.

 

 

Diğer tahric: Buhari, 1414

 

AÇIKLAMA:          (2334) "Adamın sadakasını alıp gideceği; kendisine sadaka verilmek istenen kimsenin ... pek yakındır." Burada "verileceği" kendisine vermesi teklif edilen kişi demektir. Gerek bu hadiste gerek bundan sonraki hadislerde ahir zamanda mal çokluğu ve insanın sadakayı kabul edecek kimseler bulamayacağı ile ilgili varid olmuş haberler ile sadaka vermekte eli çabuk tutmak ve sadaka verme imkansızlaşmadan verilebildiği hali ganimet bilmek teşvik edilmektedir. Zaten bu husus hadisin baş tarafında: "Sadaka veriniz. Çünkü kişinin ... pek yakındır" ifadeleri ile bunu açıkça dile getirmiştir.

 

Ahir zamanda sadakayı kabul etmeyecek olmalarının sebebi ise malların çoğalması, yeryüzü hazinelerinin ortaya çıkması ve yere pek çok bereketlerin konulmasıdır. Nitekim Sahih'te bu husus böylece sabit olmuştur. Bu ise Yecüc ile Mecüc'ün helak edilmesinden sonra olacaktır. Ayrıca insanların gelecek ile ilgili emel ve umutları azalmış olacak, kıyamet yakınlaşmış olacak, mal biriktirmeyecekler, sadakalar (zekatlar) da çoğalmış olacaktır. Allah en iyi bilendir.

 

(2335) "Adam altından sadakası ile dolaşacak" Bunun ile diğer mallardan verilecek sadakalara dikkat çekilmektedir. Çünkü altını dahi kimse kabul etmeyeceğine göre ya başka türden verilecek sadakalar hakkında ne düşünülür?

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Dolaşacak" buyruğu, sadaka verecek kişinin insanlar arasında gidip geleceğine ve kabul edecek kimseyi bulamayacağına bir işarettir. Böylelikle sadakanın kabul edilmeyeceği ile ilgili dikkat çekme ve bu husustaki mübalağalı anlatım üç husus ile dile getirilmiş olmaktadır. Sadakasının alınmasını teklif edecek olması, onu dolaştırması ve altından olması.

 

"Bir tek adamın ... görülecektir" buyurması ve sonradan İbn Berrad'ın rivayetinde: "göreceksin" diye nakledildiğine dikkat çekmesi bütün nüshalarda bu şekilde olup birincisi görülecek (anlamında; yura) ikincisi ise (sen göreceksin anlamında) tera diye rivayet edilmiştir.

 

"Erkeklerin azlığı, kadınların da çokluğu dolayısı ile bir tek erkeğin arkasından kırk kadının gittiği ve ona sığındığı görülecektir. " Buradaki "yelüzne: sığındığı" ihtiyaçlarını görmesi, onları koruması için ona bağlı, ona mensub oldukları anlamındadır. Bu da bir kabileden bütün kadınları kaldığı halde tek bir erkeğin kalması hali gibi bir haldir. Kabilenin bütün kadınları kendilerini koruması ve ihtiyaçlarını karşılaması için o erkeğe sığınırlar. Ondan dolayıda kimse o kadınlara herhangi bir şekilde zarar veremez.

 

Erkeklerin azalıp kadınların çoğalmasının sebebi ise ahir zamanda meydana gelecek çokça savaşlar ve ölümler, pek çok mücadeleleri n üst üste yığılacak olmasıdır. Nitekim Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ve öldürmek çoğa lacaktır" buyurmaktadır.

 

 

 

حدثنا قتيبة بن سعيد. حدثنا يعقوب (وهو ابن عبدالرحمن القارئ) عن سهيل، عن أبيه، عن أبي هريرة ؛ أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال:

 "لا تقوم الساعة حتى يكثر المال ويفيض. حتى يخرج الرجل بزكاة ماله فلا يجد أحدا يقبلها منه. وحتى تعود أرض العرب مروجا وأنهارا".

 

2336- Bize Kuteybe b. Said de tahdis etti, bize Yakub -ki o b. Abdurrahman el-Kari'dir- Suheyl'den tahdis etti, o babasından, o Ebu Hureyre'den rivayet ettiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Mal çoğalıp taşmadıkça kıyamet kopmayacaktır. Öyleki bir adam malının zekatını alıp çıkacak ve onu kendisinden kabul edecek kimse bulamayacaktır. Ayrıca Arap toprakları da çayır çimenlik topraklara dönecek, ırmaklar akacaktır" buyurdu.

 

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

AÇIKLAMA:          "Bize Yakub -ki o b. Abdurrahman el-Kari'dir- tahdis etti." el-Kari nisbeti ye harfi şeddeli olup bilinen kabile Kare'ye mensuptur. Daha önce defalarca açıklanmıştı.

 

"Öyle ki Arap toprakları çayır çimene dönecek, ırmaklar akacaktır. " Allahu a'lem bu şu demektir: Onlar burayı terk edecek, oradan yüz çevirecekler. Böylelikle bu arazi ihmal edilecek. Ekilmeyecek, su kaynaklarından sulanmayacak. Buna sebep ise erkeklerin sayılarının azalması, savaşların çokluğu, fitnelerin üst üste birikmesi, kıyametin yaklaşması, emellerin, umutların azlığı ve bu işlere ayıracak vaktin bulunmayışı, bunlara aldırmayış olacaktır.

 

 

 

وحدثنا أبو الطاهر. حدثنا أبو وهب عن عمرو بن الحارث، عن أبي يونس، عن أبي هريرة، عن النبي صلى الله عليه وسلم ؛ قال:

 "لا تقوم الساعة حتى يكثر فيكم المال. فيفيض حتى يهم رب المال من يقبله من صدقة. ويدعي إليه الرجل فيقول: لا أرب لي فيه".

 

2337- Bize Ebu't-Tahir tahdis etti, bize İbn Vehb Amr b. el-Haris'den tahdis etti, o Ebu Yunus'dan, o Ebu Hureyre'den, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Aranızda mal çoğalıp mal sahibi onu kendisinden sadaka olarak kabul edecek bir kimseleri arayacak, onu kabul etmek için çağrılacak olanlar; benim ona bir ihtiyacım yok diyecek kadar çoğalmadıkça kıyamet kopmayacaktır. "

 

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

AÇIKLAMA:          "Öyle ki mal sahibi sadakasını kabul edecek kimseyi arayacak. .. " Buradaki ye, he ve mim'den ibaret fiili Müslim ravileri iki şekilde zaptetmişlerdir. Bunların en güzeli ve meşhuru ye harfi ötreli he harfi kesreli yuhimu şeklidir. Bu durumda "mal sahibi" anlamındaki "rabbelmal" mansub ve menful olur. Faili de "kimse, kişi" anlamında "men" olur. İfadede bu hal onu üzer ve bundan dolayı kederlenir, takdirinde olur. İkincisi ise ye harfi fethalı, he harfi ötreli yehumu şeklidir. Bu durumda mal sahibi anlamındaki kelime merfu ve fail olur. İfade mal sahibi sadakasını kabul edecek kimselerin yanına gider, şeklinde olur.

 

Dil bilginleri dedi ki: Ehemmehu, onu üzdü; hemmehu, onu eritti demektir. Arapların: "Hemmuke ma ehemmeke" deyimleri de buradan gelmektedir ki, seni üzen şey seni eritti, yani senin yağlarını eritti, giderdi demektir. İkinci şekle göre lafız bir şeyi kastedip ona yöneldiği hali anlatmak üzere kullanılan "hemme" fiilinden gelir.

 

 

 

وحدثنا واصل بن عبدالأعلى وأبو كريب ومحمد بن يزيد الرفاعي (واللفظ لواصل) قالوا: حدثنا محمد بن فضيل عن أبيه، عن أبي حازم، عن أبي هريرة ؛ قال: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم:

 "تقيء الأرض أفلاذ كبدها. أمثال الأسطوان من الذهب والفضة. فيجيء القاتل فيقول: في هذا قتلت. ويجيء القاطع فيقول: في هذا قطعت رحمي. ويجيء السارق فيقول: في هذا قطعت يدي. ثم يدعونه فلا يأخذون منه شيئا".

 

2338- Bize Vasıl b. Abdula'la, Ebu Kureyb ve Muhammed b. Yezid er-Rifill -lafız Vasıl'a ait olmak üzere- tahdis edip dedi ki: Bize Muhammed b. Fudayl babasından tahdis etti. O, Ebu Hazim'den, o Ebu Hureyre'den şöyle dediğini rivayet etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Yer, altın ve gümüşten ciğer parelerini sütunlar gibi kusacak. Katil gelecek ve: Ben, Bunun uğrunda katil oldum, diyecek. (Akarabalık bağını) kesen kişi gelecek ve: Ben bunu için akrabalık bağlanmı kesmiştim, diyecek. Hırsız gelip: Bunun uğrunda elim kesilmişti diyecek. Sonra hepsi de ondan bir şey almaksızın onu barakacaklar. "

 

 

Diğer tahric: Tirmizi, 2008

 

AÇIKLAMA:          "Muhammed b. Yezid er-Rifai" Bir dedesine nisbet edilmiştir. Nesebi:

 

Muhammed b Yezid b. Muhammed b. Kesir b. Rifaa b. Semmaa, Ebu Hişam olup Bağdad kadılığı yapmıştır.

 

"Yer, altın ve gümüşten ciğer parelerini sütunlar gibi kusacak." İbnu's-Sikkit: "feliz:pare" deve karaciğerinden bir parça anlamındadır, derken, başkalanbir et parçası anlamındadır, demiştir.

 

Hadisin anlamına gelince, yerin içinde gömülü bulunan parçaları dışan çıkartması haline dair bir benzetmedir.

 

Hemze ve tı harfleri ötreli olmak üzere ustuvan ise direk, sütün anlamına glene ustuvane'nin çoğuludur. Oldukça fazla olacağından ötürü bu benzetme yapılmıştır.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

20- HELAL KAZANÇTAN VERİLEN SADAKANIN KABULÜ VE BU SADAKANIN BÜYÜTÜLMESİ BABI