SAHİH-İ MÜSLİM

ZEKAT

 

باب فضل النفقة على العيال والمملوك، وإثم من ضيعهم أو حبس نفقتهم عنهم

13- AİLE HALKINA VE KÖLEYE İNFAK ETMENİN FAZİLETİ İLE ONLARA BAKMAYANIN YA DA ONLARA HAK ETTİKLERİ NAFAKAYI VERMEYENİN GÜNAHI BABI

 

حدثنا أبو الربيع الزهراني وقتيبة بن سعيد. كلاهما عن حماد بن زياد. قال أبو الربيع: حدثنا حماد. حدثنا أيوب عن أبي قلابة، عن أبي أسماء، عن ثوبان. قال: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم:

 " أفضل دينار ينفقه الرجل. دينار ينفقه على عياله. ودينار ينفقه الرجل على دابته في سبيل الله. ودينار ينفقه على أصحابه في سبيل الله ". قال أبو قلابة: وبدأ بالعيال. ثم قال أبو قلابة: وأي رجل أعظم أجرا من رجل ينفق على عيال صغار. يعفهم، أوينفعهم الله به، ويغنيهم.

 

2307- Bize Ebu'r-Rabi' ez-Zehrani ve Kuteybe b. Said tahdis etti. İkisi Hammad b, Zeyd'den rivayet etti. Ebu'r-Rabı' dedi ki: Bize Hammad tahdis etti, bize Eyyub Ebu Kilabe'den tahdis etti, o Ebu Esma'dan, o Sevban'dan şöyle dediğini rivayet etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bir adamın infak ettiği en faziletli dinar, aile halkına harcadığı bir dinar, aziz ve celil Allah yolunda sakladığı atına harcadığı bir dinar ve Allah yolunda arkadaşlarına harcadığı bir dinardır. "

 

Ebu Kilabe dedi ki: Aile halkından başladı. Sonra Ebu Kilabe şunları söyledi: Yaşı küçük çocuklarına infak edip onların iffetini koruyan yahut da Allah'ın onunla kendilerini faydalandırdığı ve ihtiyaçtan kurtardığı bir adamdan kimin ecri daha büyük olabilir ki? 85

 

 

حدثنا أبو بكر بن أبي شيبة وزهير بن حرب وأبو كريب (واللفظ لأبي كريب) قالوا: حدثنا وكيع عن سفيان، عن مزاحم بن زفر، عن مجاهد، عن أبي هريرة ؛ قال: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم:

 "دينار أنفقته في سبيل الله. ودينار أنفقته في رقبة. ودينار تصدقت به على مسكين. ودينار أنفقته على أهلك. أعظمها أجرا للذي أنفقته على أهلك".

 

2308- Bize Ebu Bekr b. Ebi Şeybe, Zuheyr b. Harb ve Ebu Kureyb -ki lafız Ebu Kureyb'e aittir- tahdis edip dediler ki: Bize Veki' Süfyan'dan tahdis etti, o Müzahim b. Züfer'den, o Mücahid'den, o Ebu Hureyre'den şöyle dediğini rivayet etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: "Allah yolunda harcadığırı bir dinar, bir köle için harcadığın bir dinar, bir yoksula sadaka olarak verdiğin bir dinar, aile halkına infak ettiğin bir dinar; bunların hepsi arasında ecri en büyük olanları aile halkına harcadığındır. ''

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

حدثنا سعيد بن محمد الجرمي. حدثنا عبدالرحمن بن عبدالملك بن أبجر الكناني عن أبيه، عن طلحة بن مصرف، عن خيثمة ؛ قال:

 كنا جلوسا مع عبدالله بن عمرو. إذ جاءه قهرمان له، فدخل. فقال: أعطيت الرقيق قوتهم ؟ قال: لا. قال: فانطلق فأعطهم قال: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: "كفى بالمرء إثما أن يحبس، عمن يملك، قوته".

 

2309- Bize Said b. Muhammed el Cermı tahdis etti, bize Abdurrahman b. Abdülmelik b. Ebcer el-Kinanı babasından tahdis etti, o Talha b. Musarrif'den, o Hayseme'den şöyle dedığini rivayet etti: Abdullahb. Amr ile oturuyorduk. Derken onun yanına kahramanı (hazine sorumlusu, vekilharcı) gelip içeri girdi. Kölelere yiyeceklerini verdin mi, dedi. O, hayır, dedi. Abdullah: Git onlara (yemeklerini) verdedi. Sonra şunları ekledi: Rasıtlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sahip 'olduğu kölelerinin yiyecekleririi alıkoyması bir kimseye günah olarak yeter" buyurdu.

 

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

AÇIKLAMA:          Bu babtan maksat aile halkının nafakasını ihtiyaçları olan harcamaları karşılamaya teşvik, Bunun sevabının ne kadar büyük olduğunu açıklamaktır. Çünkü bunların kimisinin nafakası akrabalık sebebi ile vaciptir, kimilerinin nafakasını karşılamak menduptur ve bu bir taraftan sadaka bir taraftan sı la (akrabalık bağını gözetmek) olur. Kimilerinin nafakası ise nikah ya da mülkiyet yolu ile vaciptir (farzdır). İşte bütün bunların nafakasını karşılamak faziletli ve teşvik edilmiş bir iştir, bunlar Nafile sadakadan daha faziletlidir.

 

Bundan dolayı İbn Ebu Şeybe'nin rivayetinde (2308) "aralarında ecirleri en büyük olanları aile halkına harcadığındır" buyurulmaktadır. Halbuki bundan önce Allah yolunda yapılan harcama, köle için yapılan harcama ile sadakayı da sözkonusu etmiş, aileye yapılan harcamayı belirttiğimiz gerekçe dolayısı ile bütün bunlara tercih etmişti. Diğer hadisteki (2309): "Kişinin mülkiyeti altındakilerin (kölelerinin) yiyeceklerini alıkoyması kişiye günah olarak yeter" sözleri ile bunu daha da pekiştirmiş bulunmaktadır.

 

"Kahraman" hazinedar, kişinin ihtiyaçlarını gören kimse demektir; vekil anlamındadır, Farsça bir kelimedir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

14- NAFAKAYA KİŞİNİN KENDİSİNDEN BAŞLAMASI SONRA AİLEYE SONRA AKRABAYA İNFAKTA BULUNMASI BABI