SAHİH-İ MÜSLİM

ZEKAT

 

باب الترغيب في الصدقة

10- SADAKA VERMEYE VE (HAYIR UGRUNDA) MALI ELDEN ÇIKARMAYA TEŞVİK HAKKINDA BİR BAB

 

حدثنا يحيى بن يحيى وأبو بكر بن أبي شيبة وابن نمير وأبو كريب. كلهم عن أبي معاوية. قال يحيى: أخبرنا أبو معاوية عن الأعمشى، عن زيد بن وهب، عن أبي ذر،. قال:

 كنت أمشي مع النبي صلى الله عليه وسلم في حرة المدينة، عشاء. ونحن ننظر إلى أحد. فقال لي رسول الله صلى الله عليه وسلم: "يا أبا ذر" قال قلت: لبيك يا رسول الله !

قال: " ما أحب أن أحد ذاك عندي ذهب. أمسي ثالثة عندي منه دينار. إلا دينارا أرصده لدين. إلا أن أقول به في عباد الله. هكذا (حثا بين يديه) وهكذا (عن يمينه) وهكذا (عن شماله) " قال: ثم مشينا فقال: "يا أبا ذر ! " قال قلت: لبيك ! يا رسول الله ! قال: "إن الأكثرين هم الأقلين يوم القيامة. إلا من قال هكذا وهكذا وهكذا " مثل ما صنع في المرة الأولى. قال: قال "يا إبا ذر ! كما أنت حتى أتيك " قال: فانطلق حتى توارة عني. فقال: سمعت لغطا وسمعت صوتا. قال فقلت: لعل رسول الله صلى الله عليه وسلم عرض له. قال: فهممت أن أتبعه. قال: ثم ذكرت قوله: "لا تبرح حتى آتيك " قال: فانتظرته. فلما جاء ذكرت له الذي سمعت. قال فقال: " ذاك جبريل. أتاني فقال: من مات من أمتك لا يشرك بالله شيئا دخل الجنة. قال قلت: وإن زنا وإن سرق ؟ قال: وإن زنا وإن سرق".

 

2301- Bize Yahya b. Yahya ve Ebu Bekr b. Ebi Şeybe, İbn Numeyr ve Ebu Kureyb de tahdis etti, hepsi Ebu Muaviye'den rivayet etti. Yahya dedi ki: Bize Ebu Muaviye A'meş'den haber verdi, o Zeyd b. Vehb'den, o Ebu Zer'den şöyle dediğini rivayet etti: Medine Harresinde yatsı vaktinde Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte yürüyordum. Bu arada Uhud dağına da bakıyorduk. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: "Ey Ebu Zer!" dedi:

Ben, buyur ey Allah'ın Resulü dedim. Allah Resulü: "Şu Uhud'un yanımda altın olup üçüncü günü akşama vardığım zaman yanında ondan ödeyeceğin bir borç için saklayacağın bir dinar dışında tek bir dinann dahi kalmasını istemiyorum. Bütün istediğim sadece onu Allah'ın kulları arasında işte bu şekilde; -bu arada ellerinin önünde avucu ile saçma işaretini yaptı- -sağına da işaret ederek- bu şekilde yapmaktır ve -soluna da işaret ederek- bu şekilde yapmaktır" buyurdu.

 

(Ebu Zer devamla) dedi ki: Sonra yürümeye devam ettik. Allah Resulü: "Ey Ebu Zer!" dedi. Ben: Buyur ey Allah'ın Resulü dedim, Allah Resulü: "Şüphesiz en çok (mal sahibi) olanlar kıyamet gününde en az olacak olanlardır. Şöyle, şöyle ve şöyle yapanlar müstesna" deyip birinci defa yaptığı gibi yaptı.

 

Sonra tekrar yürümeye devam ettik. Allah Resulü: "Ey Ebu Zer! Yanına gelene kadar olduğun gibi dur" buyurdu. Sonra ayrılıp gitti ve sonunda onu göremez oldum. Bir ara bir gürültü ve bir ses işittim. Galiba Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ebeklenmedik bir hal ile karşılaştı, dedim. Arkasından gitmeyi içimden geçirdim. Sonra onun: "Ben yanına gelinceye kadar ayrılma" dediğini hatırladım. Bunun üzerine onu bekledim. Geri geldiğinde işittiklerimden ona söz ettim. Allah Resulü: "O Cebrai! idi. Bana geldi ve: Senin ümmetinden Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmaksızın ölen kimse cennete girer, dedi. Ben: Zina da etse, hırsızlık da yapsa mı, dedim. O: Zina da etse, hırsızlık da yapsa, dedi" buyurdu.

 

Diğer tahric: Buhari, 2388, 3222 -muhtasar-, 6268, 6443, 6444; Tirmizi, 2644 -

muhtasar-;

 

 

حدثنا قتيبة بن سعيد. حدثنا جرير عن عبدالعزيز (وهو ابن رفيع) عن زيد بن وهب، عن أبي ذر ؛ قال:

 خرجت ليلة من الليالي. فإذا رسول الله صلى الله عليه وسلم يمشي وحده. ليس معه إنسان. قال: فظننت أنه يكره أن يمشي معه أحد. قال: فجعلت أمشي في ظل القمر. فالتفت فرآني. فقال: "من هذا ؟ " فقلت: أبو ذر. جعلني الله فداءك. قال: "يا أبا ذر  تعاله". قال: فمشيت معه ساعة. فقال: "إن المكثرين هم المقلون يوم القيامة. إلا من أعطاه الله خيرا. فنفح فيه يمينه وشماله، وبين يديه ووراءه، وعمل فيه خيرا ".

قال: فمشيت معه ساعة. فقال: " أجلس ههنا " قال: فأجلسني في قاع حوله حجارة. فقال لي: " أجلس ههنا حتى أرجع إليك " قال: فانطلق في الحرة حتى لا أراه. فلبث عني. فأطال اللبث. ثم أني سمعته وهو مقبل وهو يقول: "وإن سرق وإن زنى" قال: فلما جاء لم أصبر فقلت: يا نبي الله ! جعلني الله فداءك. من تكلم في جانب الحرة ؟ ما سمعت أحدا يرجع إليك شيئا. قال: " ذاك جبريل  عرض لي في جانب الحرة. فقال: أمتك أنه من مات لا يشرك بالله شيئا دخل الجنة. فقلت: يا جبريل ! وإن سرق وإن زنى ؟ قال: نعم. قال قلت: وإن سرق وإن زنى ؟ قال: نعم. قال قلت: وإن سرق وإن زنى ؟ قال: نعم. وإن شرب الخمر".

 

2302- Bize Kuteybe b. Said de tahdis etti, bize Cerir Abdülaziz'den -ki o İbn Rufey'dir- tahdis etti, o Zeyd b. Vehb'den, o Ebu Zer'den şöyle dediğini rivayet etti: Gecelerden bir gece dışarı çıkmıştum. Bir de ne göreyim Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tek başına yürüyordu. Yanında hiçbir kimse yoktu. (Ebu Zer) dedi ki: Onunla birlikte birisinin yürümesinden hoşlanmayacağını zannettim. Ben de ayın bıraktığı gölgede yürümeye başladım. Dönüp bakınca beni gördü. "Bu kim?" dedi. Ben: Allah için sana feda olayım, Ebu Zer' im dedim. Allah Resulü: "Ey Ebu Zer, gel" buyurdu. Bir süre onunla birlikte yürüdüm. Sonra: "Şüphesiz (mallarını) çoğaltıp duranlar kıyamet gününde (hasenatlarını) azaltanlardır. Allah'ın kendisine hayır (mal) ihsan edip de onu sağına, soluna, önüne, arkasına dağıtan ve o malda hayır işler yapan kimseler müstesnadır" buyurdu.

 

Sonra yine onunla birlikte bir süre yürüdüm. Bu sefer: "Burada otur" buyurdu. Beni etrafımda taşlar bulunan düz bir yere oturttu ve bana: "Senin yanına dönünceye kadar burada otur" buyurdu. Harrede yürüyüp gitti. Hatta onu göremez oldum. Yanıma gelmesi bir süre gecikti. Orada kalışını daha da uzattı. Sonra ben o gelmekte iken "hırsızlık da yapsa zina da yapsa" demekte olduğunu işittim.

 

(Ebu Zer) dedi ki: Yanıma gelince dayanamayıp: Ey Allah'ın Nebi'si! Allah için sana feda olayım. Harre'nin yan tarafında kiminle konuştun? :Ben kimsenin sana hiçbir şekilde cevap verdiğini işitmedim, dedim. Allah Resulü şöyle buyurdu: "O Cebrai! idi. Harre'nin yan tarafında bana göründü ve dedi ki: Ümmetine Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmaksızın ölen herkesin cennete gireceği müjdesini ver. Ben: Ey Cebrai!! Hırsızlık da yapsa, zina etse de mi? dedim. O: Evet, dedi. Ben yine: Hırsızlık da yapsa, zina da etse de mi? dedim. O: Evet, dedi. Ben: Hırsızlık da yapsa zina da etsede mi? dedim. O:

Evet, içki dahi içse dedi. "

 

 

AÇIKLAMA:          "Bir gürültü işittim" gürültü anlamındaki "lağat" gayn harfi fethalı da sakin de okunur. Anlaşılmayan ses ve uğultu demektir.

 

"Ey Ebu Zer!" buradan alim ve büyük zatın arkadaşına -değerli birisi olması halinde- künyesi ile hitap edeceği hükmü anlaşılmaktadır.

 

"Ümmetinden Allah'a hiçbir şeyi şirk koşmaksızın ölen kimse ... zina da etse, hırsızlık da yapsa" burada da hak ehlinin kanaatinin lehine delalet vardır. Bu kanaat ise büyük günah sahiplerinin cehennemde ebediyyen kalmayacakları kanaatidir. Bu hususta Haricilerle mutezile muhalefet etmişlerdir. Özellikle zinayı ve hırsızlığı söz konusu etmesi bu ikisinin büyük günahların en çirkinlerinden oluşundan dolayıdır. Bu hadis reca (umut veren) hadisler arasında sayılır.

 

(2302) "Dönüp baktığında beni gördü. Bu kim? dedi. Ben: Ebu Zer, dedim." Burada da insanın künyesi ile şöhret kazanmış ise ismini vermeksizin künyesi ile adını söylemesinin caiz olduğu hükmü anlaşılmaktadır. Hadisde Bunun benzerleri çoktur.

 

''Allah'ın kendisine bir hayır (mal) verip de ... o malda hayır işleyen kişi müstesna." Burada geçen ilk "hayır" lafzından kasıt maldır. Yüce Allah'ın:

 

"Şüphesiz ki onun hayra sevgisi pek çoktur" (Adiyat, 7) buyruğu gibidir ki bunda da kastedilen maldır. Hadisdeki ikinci hayır lafzından maksat ise yüce Allah'a itaat etmektir. Sağ ve solu ile kastedilen ise az önce geçtiği üzere bütün fazilet ve hayır yollarıdır.

 

"Nefeha" verip bağışlamak sureti ile ellerini mala koymak demektir.

Mastarı olan nefh, atmak ve vurmak anlamındadır.

 

"Harre" siyah taşlarla örtülü arazi demektir.

 

"Hırsızlık da yapsa, zina da etsede mi dedim. O: Evet, şarap içse dahi, dedi. " Burada da içkinin haramlığının ağır olduğu anlaşılmaktadır.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

11- MALLARI YIĞIP BİRİKTİRENLER VE ONLARA BU YAPTIKLARININ AĞIR BİR TEHDİDİ GEREKTİRDİĞİ HAKKINDA BİR BAB