SAHİH-İ MÜSLİM |
ZEKAT |
باب ما
فيه العشر أو
نصف العشر
2- ZEKATI ÖŞÜR YADA
YARIM ÖŞÜR OLANLAR BABI
حدثني
أبو الطاهر
أحمد بن عمرو
بن عبدالله بن
عمرو بن سرح،
وهارون بن
سعيد الأيلي،
وعمرو بن سواد
والوليد ابن
شجاع. كلهم عن
ابن وهب. قال أبو
الطاهر:
أخبرنا
عبدالله ابن
وهب عن عمرو بن
الحارث ؛ أن
أبا الزبير
حدثه ؛ أنه
سمع جابر بن
عبدالله يذكر
؛ أنه سمع
النبي صلى
الله عليه
وسلم قال:
"فيما
سقت الأنهار
والغيم
العشور. وفيما
سقى بالسانية
نصف العشر".
2269- Bana Ebu't-Tahir Ahmed
b. Amr b. Abdullah b. Amr b. Serh, Harun b. Said el-Eylı, Amr b. Sevvad ve
el-Velid Şüca -hepsi- İbn Vehb'den tahdis etti. Ebu't-Tahir dedi ki: Bize
Abdullah b. Vehb, Amr b. el-Haris'den haber verdiğine göre Ebu'z-Zubeyr
kendisine şunu tahdis etti: O Cabir b. Abdullah'ı Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in şöyle buyurduğunu dinlediğini söylerken işitmiştir: "Nehirlerin
ve yağmurun suladığı ekinlerde onda bir '(zekat) vardır. Develerin taşıdığı su
ile sulanan (arazi, mahsulün)de ise öşrün yarısı (zekat) vardır. "
Diğer tahric: Ebu
Davud, 1597; Nesai, 2488
AÇIKLAMA: "Nehirlerle
ve yağmur ile sulanan (mahsul) lerde öşür vardır. .. " Biz
"uşur" kelimesini ayn harfi ötreli "uşr"un çoğulu olarak
zaptettik. Kadi İyaz dedi ki: Biz de bunu bütün üstadlarımızdan ayn harfi
fethalı (aşur) olarak "aşr"ın çoğulu olmak üzere zaptettik. Kadi İyaz
şunları da söylemektedir: Biz bunu genel olarak bütün üstadlarımızdan ayn harfi
fethalı ve çoğul olarak zaptettik. Bu da bu türden çıkanın adıdır.
Metaliu'l-Envar sahibi
der ki: Üstadların çoğu bunu "uşr" diye ötreli olarak söylemekle
birlikte Bunun doğrusu fethalı (aşr olarak) söylenmesidir. Ama onun doğru
olduğunu ileri sürdüğü bu söyleyiş doğru değildir. Çünkü kendisi ravilerin
çoğunluğunun bunu ötreli olarak rivayet ettiğini kabul etmiştir. İşte uşr'un
çoğulu olarak doğru olan da budur. Diğer taraftan zimmet ehlinden alınan
"uşur"un ötreli telaffuz edileceği üzerinde de ittifak etmişlerdir ki
bu da doğrudur ve uşr'un çoğuludur. Her iki lafız arasında (telaffuz bakımından)
bir fark yoktur.
"Gaym" ise
yağmur demektir. Müslim'den başka kaynaklarda bu lam harfi ile "gayl"
olarak geçmektedir. Ebu Ubeyd dedi ki: Bu da nehirlere akan sulara denilir. Bu
ise büyük selden daha az miktardaki sel (çay vs.)'dir. İbnü'sSikkıt dedi ki: Bu
yerin üstünde akan suya denilir.
Saniye: Kuyudan sulamak
maksadı ile su taşıyan devenin adıdır. Bu işi yapan deveye "nadıh" da
denilir.
Bu hadisteki hükümlere
gelince:
1. Yağmur, nehir ve benzeri
pek emek gerektirmeyen sular ile sulanan mahsullerde öşür (onda bir), develer
sırtında taşınarak ve bunun dışında çokça uğraşı ve emek gerektiren şekilde
sulanan mahsullerde ise öşrün yarısı (yirmiçte bir) zekat vardır.
2. ilim adamları yerden
yetişen her türlü mahsul (meyve, yemiş) ziraat ürünü, hoş kokulu bitkiler ve
ot, odun ve benzerleri dışında yerden biten her şeyde zekat vacip midir, yoksa
özel bazı ürünlerde midir?
ilim adamlarının bu
hususta görüş ayrılığı vardır. Ebu Hanife hepsine zekat düşer derken, cumhur
özel olarak hangilerinde zekat düştüğü hususunda görüş ayrılıkları içerisinde
olmakla birlikte özel ürünlerde zekatın sözkonusu olacağını söylemişlerdir.
Buna dair tafsilat fıkıh kitaplarından öğrenilir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
3- KÖLESİ VE ATI
SEBEBİ İLE MÜSLÜMANA ZEKAT YOKTUR BABI