SAHİH-İ MÜSLİM

CUMA

 

باب فضل من استمع وأنصت في الخطبة.

173- HUTBEYİ SUSUP DİNLEYEN KİMSENİN FAZİLETİ BABI

 

حدثنا أمية بن بسطام. حدثنا يزيد (يعني ابن زريع). حدثنا روح عن سهيل، عن أبيه، عن أبي هريرة، عن النبي صلى الله عليه وسلم قال:

 "من اغتسل، ثم أتى الجمعة، فصلى ما قدر له. ثم أنصت حتى يفرغ من خطبته. ثم يصلي معه، غفر له ما بينه وبين الجمعة الأخرى، وفضل ثلاثة أيام".

 

1984- Bize Umeyye b. Bistam da tahdis etti... Ebu Hureyre'nin rivayetine göre Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Kim guslettikten sonra cuma namazına gelip kendisi için takdir edilmiş olan namazı kılar, sonra (imam) hutbesini bitirinceye kadar hutbeyi dinler, sonra imamla birlikte namaz kılarsa, onun kendisi ile (bu cuma ile) diğer cuma arasındaki günahlan, ona üç gün fazlası ile birlikte bağışlanır. "

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

وحدثنا يحيى بن يحيى وأبو بكر بن أبي شيبة وأبو كريب (قال يحيى: أخبرنا. وقال الآخران: حدثنا أبو معاوية) عن الأعمش، عن أبي صالح، عن أبي هريرة ؛ قال: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم:

 "من توضأ فأحسن الوضوء. ثم أتى الجمعة فاستمع وأنصت. غفر له مابينه وبين الجمعة. وزيادة ثلاثة أيام. ومن مس الحصى فقد لغا".

 

1985- Bize Yahya b. Yahya, Ebu Bekr b. Ebi Şeybe ve Ebu Kureyb de tahdis etti. Yahya: Bize Ebu Muaviye A'meş'den haber verdi derken, diğer ikisi, tahdis etti, dediler. O, Ebu Salih'den, o Ebu Hureyre'den şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Kim güzel bir şekilde abdest aldıktan sonra cumaya gidip susup dinlerse, kendisi (o cuma) ile diğer cuma arası üç gün fazlası ile birlikte günahları bağışlanır. Çakıl taşlarına dokunan bir kimse de lağu etmiş (boş iş yapmış) olur. "

 

 

Diğer tahric: Ebu Davud, 1050; Tirmizi, 498; İbn Mace, 1090

 

AÇIKLAMA:          (1984) "Kim guslettikten sonra cuma namazına gelip de ... üç gün fazlası ile günahları bağışlanır" denilirken diğer rivayette (1985) "kim güzel bir şekilde abdest aldıktan sonra cumaya gelip ... " denilmektedir.

 

 

Hadisten şu hükümler çıkarılmıştır:

 

1. Gusletmek faziletli olmakla birlikte, ikinci rivayet sebebi ile vacip değildir.

 

2. Güzelce abdest almak müstehaptır. Abdestin güzel alınması ise azaların ovalanıp üçer defa yıkanması, kolların dirseklerden yukarı, ayakların da topuklardan yukarı yıkamasının uzatılması, sağ organların önce yıkanması, abdestin meşhur olan sünnetlerinin yerine getirilmesi demektir.

 

3. Cuma günü imam hutbeye çıkmadan önce nafile kılmak müstehaptır.

Bu hem bizim hem de cumhurun görüşüdür.

 

4. Mutlak nafile namazların bir sınırı yoktur. Çünkü Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kendisine takdir olunduğu kadarı ile namaz kılarsa" buyurulmaktadır.

 

5. Susarak hutbeyi dinlemek.

 

6. Hutbeden sonra ve namaza başlamadan önce konuşmakta bir sakınca yoktur.

Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in birinci rivayetteki: "Sonra susup dinlerse" ibaresi bizim diyarımızda güvenilir ve tahkik edilmiş nüshaların çoğunluğunda bu şekildedir. Kadi İyaz da cumhurdan bunu böyle nakletmiştir. Bununla birlikte diyarımızda güvenilir asil nüshaların bazısında (ensate yerine) "intesate" şeklindedir. Kadi İyaz da el-Baci'den böylece naklettiği gibi başka nüshalarda da aynı şekilde "intesate" diye kaydedilmiş olup bu bir yanılmadır, demiştir.

 

Derim ki: Bu bir yanılma değildir, aksine bu sahih bir söyleyiştir. Ezheri de Şerhu Elfazi'l-Muhtasar' da: Ensate, nesate ve intesate olmak üzere üç türlü söyleyiş kullanılır, demektedir.

 

(1985) "Susup dinlerse" de "istemea ve ensata" ibareleri birbirinden ayrı iki tabir olmakla birlikte bir arada da kullanılabilirler. Çünkü istima' dinlemek, insat ise susmak demektir. Bundan ötürü yüce Allah: "Kur'an okunduğu zaman susup dinleyiniz" (A'raf, 204) buyurmaktadır.

 

(1984) "Hutbesini bitirinceye kadar ... " İbare asıl nüshalarda bu şekilde, imam söz konusu edilmeksizin geçmektedir. Zamir de, adı geçmese dahi bilindiğinden ötürü ona aittir.

 

Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Üç gün fazlası" ile ve "üç gün ziyadesi" ile buyruklarına gelince, ilim adamları şunları söylemektedir: İki cuma arası ile birlikte üç gün fazlasının da günahlarının bağışlanması, bir hasenenin on misli ile mükafatlandırılması demektir. Böylelikle onun bu güzel fiilleri işlemiş olduğu cuma günü, on misli ile mükafatlandırılan bir hasene gibi kabul edilmiş olmaktadır. Bazı mezheb alimlerimiz de şöyle demiştir: İki cuma arasından kasıt cuma namazı ve cuma hutbesinden itibaren ikinci cumanın benzeri vaktine kadar olan süredir. Böylelikle fazlasız ve eksiksiz tam yedi gün olur. Buna üç gün daha eklenerek on güne tamamlanmış olur.

 

(1985) "Çakıl taşlarına dokunan lağv etmiş olur." Bu ifadede hutbe sırasında çakıl taşlarına dokunmak ve buna benzer çeşitli abes işlerle uğraşmak yasaklanmakta olup, kalbin ve azaların hutbeye kendisini vermesine işaret edilmiş olmaktadır. Buradan lağv etmekten kasıt ise batı!, yerilmiş ve reddolunmuş iştir. Az. önce açıklaması geçti.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

174- GÜNEŞİN ZEVALİ ZAMANINDA CUMA NAMAZI BABI