SAHİH-İ MÜSLİM |
CUMA |
باب في
الساعة التي
في يوم الجمعة.
169. CUMA GÜNÜNDEKİ
(DUANIN KABUL EDİLDİĞİ) SAAT HAKKINDA BİR BAB
وحدثنا
يحيى بن يحيى.
قال: قرأت على
مالك. ح وحدثنا
قتيبة بن سعيد
عن مالك بن
أنس، عن أبي
الزناد، عن
الأعرج، عن
أبي هريرة ؛
أن رسول الله
صلى الله عليه
وسلم ذكر يوم
الجمعة. فقال:
"فيه
ساعة. لا
يوافقها عبد
مسلم، وهو
يصلي، يسأل
الله شيئا،
إلا أعطاه
إياه".
زاد
قتيبة في
روايته: وأشار
بيده يقللها.
1966-
Bize Yahya b. Yahya tahdis edip dedi ki: Ben Malik'e okudum (H.) Bize Kuteybe
b. Said, Malik b. Enes'den tahdis etti, o Ebu'z-Zinad'dan, o A'meş'den, o Ebu
Hureyre'den rivayet ettiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) cuma
gününü sözkonusu ederek şöyle buyurdu: "O günde bir saat (an) vardır ki,
namaz kılarken bir müslüman o ana denk gelir ve Allah'dan bir şey isterse,
mutlaka Allah ona o istediği şeyi verir."
Kuteybe rivayetinde:
"onun az olduğunu anlatmak için eli ile işarette bulundu" fazlalığını
da eklemiştir.
Diğer tahric: Buhari,
935
حدثنا
زهير بن حرب.
حدثنا
إسماعيل بن
إبراهيم.
حدثنا أيوب عن
محمد، عن أبي
هريرة. قال:
قال أبو
القاسم صلى
الله عليه
وسلم:
"إن
في الجمعة لساعة.
لا يوافقها
مسلم قائم
يصلي، يسأل
الله خيرا،
إلا أعطاه
إياه".
وقال
بيده يقللها،
يزهدها.
1967-
Bize Zuheyr b. Harb tahdis etti, bize İsmail b. İbrahim tahdis etti, bize
Eyyub, Muhammed'den tahdis etti, o Ebu Hureyre'den şöyle dediğini rivayet etti:
Ebu'l Kasım (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: "Şüphesiz cumada
öyle bir saat (an) vardır ki, ayakta durup namaz kılan bir müslüman ona denk
getirip Allah'tan bir hayır isteyecek olursa, mutlaka Allah ona o istediğini
verir." Eli ile de onun azlığına, onun oldukça kısa bir vakit olduğuna
işaret etti.
Diğer tahric: Buhari,
6400; Nesai, 1431
حدثنا
ابن المثنى.
حدثنا ابن أبي
عدي عن ابن
عون. عن محمد،
عن أبي هريرة.
قال: قال أبو
القاسم صلى الله
عليه وسلم.
بمثله.
1968- Bize
İbnu'l-Musenna tahdis etti, bize İbn Ebu Adiy, İbn Avn'den tahdis etti, o
Muhammed'den, o Ebu Hureyre'den şöyle dediğini rivayet etti: Ebu'l Kasım
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, deyip hadisi aynen rivayet etti.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
وحدثني
حميد بن مسعدة
الباهلي.
حدثنا بشر
(يعني ابن
مفضل). حدثنا
سلمة (وهو ابن
علقمة) عن
محمد، عن أبي
هريرة
قال: قال أبو
القاسم صلى
الله عليه
وسلم. بمثله.
1969- Bana Humeyd b.
Mes'ade el-Bahili de tahdis etti, bize Bişr -yani b. Mufaddal- tahdis etti,
bize Seleme -ki b. Alkame'dir- Muhammed'den tahdis etti, o Ebu Hureyre'den
şöyle dediğini rivayet etti: Ebu'l Kasım (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdu
ki, deyip hadisi aynen rivayet etti.
Diğer tahric: Buhari,
5294
وحدثنا
عبدالرحمن بن
سلام الجمحي.
حدثنا الربيع
(يعني ابن
مسلم) عن محمد
بن زياد، عن
أبي هريرة، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم ؛ أنه
قال:
"إن
في الجمعة
لساعة. لا
يوافقها مسلم
يسأل الله
فيها خيرا،
إلا أعطاه
إياه". قال:
وهي ساعة
خفيفة.
1970-
Bize Abdurrahman b. Sellam el-Cumahi de tahdis etti, bize Rabi -yani b. Müslim-
Muhammed b. Ziyad'dan tahdis etti, o Ebu Hureyre'den, o Nebi (Sallallahu aleyhi
ve Sellem)'den şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Muhakkak cumada öyle bir
saat vardır ki, bir müslüman o saate uygun düşürüp onda Allah'dan bir hayır
dileyecek olursa, mutlaka Allah da ona o hayrı verir."
(Ebu Hureyre): O hafif
(kısa) bir saattir, demiştir.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
وحدثناه
محمد بن رافع.
حدثنا
عبدالرزاق.
حدثنا معمر عن
همام بن منبه،
عن أبي هريرة،
عن النبي صلى
الله عليه
وسلم، ولم
يقل: وهي ساعة
خفيفة.
1971- Bunu bize Muhammed
b. Rafi'de tahdis etti, bize Abdurrezzak tahdis etti, bize Ma'mer, Hemmam b.
Münebbih'den tahdis etti, o Ebu Hureyre'den, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'den diye rivayet etti, ama rivayetinde "o hafif bir saattir"
demedi.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
وحدثني
أبو الطاهر
وعلي بن خشرم.
قالا : أخبرنا
ابن وهب عن
مخرمة بن
بكير. ح
وحدثنا هارون
بن سعيد الأيلي
وأحمد بن
عيسى. قالا
حدثنا ابن
وهب. أخبرنا
مخرمة عن
أبيه، عن أبي
بردة بن أبي
موسى الأشعري.
قال:
قال
لي عبدالله بن
عمر: أسمعت
أباك يحدث عن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم في شأن
ساعة الجمعة ؟
قال قلت: نعم.
سمعته يقول:
سمعت رسول
الله صلى الله
عليه وسلم يقول:
"هي ما بين أن
يجلس الإمام
إلى أن تقضى
الصلاة".
1972-
Bana Ebu Tahir ve Ali b. Haşrem de tahdis edip dediler ki: Bize İbn Vehb,
Mahreme b. Bukeyr'den haber verdi (H.) Bize Harun b. Said el-Eyli ve Ahmed b.
İsa da tahdis edip dediler ki: Bize İbn Vehb tahdis etti, bize Mahreme
babasından haber verdi, o Ebu Burde b. Ebu Musa elEşari'den şöyle dediğini
rivayet etti: Abdullah b. Ömer bana: Sen babam Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'den, kıyametteki (duanın kabul edildiği) saat
hakkında hadis
naklederken dinledin mi? dedi. Ben 0na şu cevabı verdim:
Evet, onun Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i: "O saat, imamın (minberde) oturmasından
itibaren namazın bitmesine kadar geçen süre içerisindedir" buyururken
dinledim, derken dinlemiştim.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 1049
AÇIKLAMA: Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) cuma günü hakkında (1966) 'b günde ... bir saat
vardır" bir rivayette (1917) "ayakta namaz kılarken"
buyurmuştur. Diğer bir rivayette (1970): "Bu hafif bir saattir" öbür
rivayette (1966): "eli ile azlığına işaret etti" denilmekte, Ebu Musa
el-Eş' ari'nin (1972) rivayetinde de: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'i ... buyururken dinledim ... " dediği bildirilmektedir.
"Namaz bitinceye kadar"
buyruğu ile ilgili olarak Kadı lyaz şunları söylemektedir: Bu saatin vakti
hususunda ve ayakta namaz kılarken ibaresinin anlamı hakkında ihtilaf
etmişlerdir. Bazılarının dediklerine göre bu saat ikindiden sonra başlayıp,
akşam güneş batana kadar devam eder, demiş ve: O namaz kılarken ibaresi dua
ederken demektir, diye açıklamışlardır. ''Ayakta" ifadesi ise duasına
devam ederken, onu sürdürürken anlamındadır. Yüce Allah'ın: "Onun üzerinde
ayakta kaldığın sürece" (N-i İmran, 75) buyruğu gibidir.
Başkaları da şöyle
demişlerdir: Bu saat imam'ın Çıktığı zamandan itibaren başlayıp, namaz bitene
kadar devam eder. Başka bir kesim ise: Namaz için kamet getirildiği vakit
başlar, namaz bitene kadar devam eder, demişlerdir. Bunlara göre hadisteki
"salat (namaz)" zahiri anlamı iledir. Bir diğer görüşe göre bu vakit
imam'ın minber üzerine oturmasından itibaren başlayıp, namazı bitirinceye kadar
devam eder, demişlerdir. Bir diğer açıklamaya göre de bu cuma gününün son
saatine kadar devam eder.
Kadı lyaz dedi ki: Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den bütün bu görüşleri açıklayan rivayetler
nakledilmiş bulunmaktadır. Onun naklettiğine göre bunun zeval vakti olduğu
söylendiği gibi, zeval vaktinden başlayıp gölge bir zira (kol boyu) oluncaya
kadar sürer denilmiştir. Bir diğer açıklamaya göre Kadir gecesi gibi günün
tamamı içerisinde saklıdır. Bunun tan yerinin ağarmasından itibaren başlayıp,
güneşin doğuşuna kadar devam ettiği de söylenmiştir.
Kadı lyaz dedi ki: Bütün
bu vakit, bu, icabet saatinin zamanıdır anlamında değildir. Aksine bu icabet
anı, bu vakit esnasında olur, anlamındadır. Çünkü " eli ile onun azlığına
işaret etti" ibaresi bunu ifade etmektedir. Kadı lyaz'ın açıklamaları
bunlardır.
Sahih olan hatta doğrusu
Müslim'in, Ebu Musa'dan, onun Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den; "bu
vakit imamın (minber üzerinde) oturmasından itibaren başlayıp namaz bitene
kadar geçen süre arasında olduğu" rivayetidir.
(1972) "Mahreme b.
Buker'den, o babasından, o Ebu Burde'den, o babasından, o Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'den ... " Bu Darakutni'nin Müslim hakkında istidrakde
bulunduğu hadislerden birisidir. Darakutni dedi ki: Bu hadisi müsned olarak
sadece "Mahreme, babasından, o Ebu Burde'den" şeklindeki rivayeti ile
gelmiştir. Halbuki bunu bir topluluk Ebu Burde'den onun kendi sözü olarak
rivayet etmişlerdir. Kimi ravi ise bunu sadece Ebu Musa'ya kadar ulaştırmış ve
bunu merfu olarak rivayet etmemiştir. Darakutni: Doğrusu bunun Ebu Burde'nin
bir sözü olduğudur, demiştir. Nitekim Yahya el-Kattan, Sevri'den, o Ebu
İshak'dan, o Ebu Burde'den diye bunu böylece rivayet etmiş ayrıca Vasıl
el-Ahdeb ve Mücalid ona mutaabatta bulunarak bu hadisi Ebu Burde'den kendi sözü
diye rivayet etmişlerdir. Numan b. Abdusselam da Sevri'den, o Ebu İshak'dan, o
Ebu Burde'den, o babasından diye bunu merkuf olarak rivayet etmiştir. Bununla
birlikte "o babasından" sözü sabit değildir.
Ahmed b. Hanbel de şöyle
demiştir: Hammad b. Halid'den rivayete göre o dedi ki: Mahreme'ye: Sen babandan
bir şey dinledin mi? dedim. O, hayır demiştir. Darakutni'nin açıklamaları
bunlardır.
Darakutni bu istidrakini
kendisinin de muhaddislerin çoğunun da bilinen şu kuralına binaen yapmıştır:
Bir hadisin rivayetinde mevkuf ve merfu oluş yahut mürsel ve muttasıl oluş
birbiri ile çatışacak olursa o hadisin mevkuf ve mürsel olduğuna hükmederler.
Ancak bu zayıf ve kabul edilemez bir kaidedir. Doğrusu ise usul alimlerinin,
fakihlerin, Buhari'nin, Müslim'in ve muhakkik muhaddislerin izlediği yoldur. Bu
da o hadisin merfu ve muttasıl olduğuna hüküm verilmesidir. Çünkü bu sika bir
ravinin yaptığı bir ziyadedir.
Daha önce bu
meselekitabın Mukaddimesinde geçmiş olan fasıllarda açık bir şekilde beyan
edildiği gibi daha sonra çeşitli yerlerde de benzeri hususlara dikkat çekilmiş
idi. Ayrıca Beyhaki'nin Sünen'indeki rivayetimize göre Ahmed b. Seleme'den
şöyle dediğini rivayet etmekteyiz: Müslim b. el-Haccac ile Mahreme'nin rivayet
ettiği bu hadisin müzakeresini yaptım. Müslim: Bu cuma saatinin beyanı
hususunda en ceyyid ve en sahih hadistir, dedi.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
170- CUMA GÜNÜNÜN
FAZİLETİ BABI