SAHİH-İ MÜSLİM |
SALAT |
باب فضل
من يقوم
بالقرآن
ويعلمه، وفضل
من تعلم حكمة
من فقه أو
غيره فعمل بها
و علمها
154- KUR'AN-I KERİM İLE AMEL
EDİP ONU ÖGRETENİN FAZİLETİ, FIKIH YA DA BAŞKA HUSUSLAR İLE İLGİLİ (KONULARIN)
HİKMETİNİ ÖGRENİP O HİKMET GEREĞİNCE AMEL EDİP ONU BAŞKASINA ÖGRETENİN FAZİLETİ
BABI
حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة
وعمرو الناقد
وزهير بن حرب.
كلهم عن ابن
عيينة. قال
زهير: حدثنا
سفيان بن
عيينة. حدثنا
الزهري عن
سالم، عن
أبيه، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم. قال "لا
حسد إلا في
اثنتين: رجل
آتاه الله
القرآن. فهو
يقوم به أناء
الليل. وآناء
النهار. ورجل
آتاه الله
مالا. فهو
ينفقه آناء
الليل وآناء
النهار".
1891- Bize Ebu Bekr b.
Ebi Şeybe, Amr en-Nakid ve Zuheyr b. Harb tahdis etti. Hepsi İbn Uyeyne'den
rivayet etti. Zuheyr dedi ki: Bize Sufyan b. Uyeyne tahdis etti, bize Zühri,
Salim'den tahdis etti, o babasından, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den:
''Ancak iki şeyde kıskanmak olur: (Biri) Allah'ın kendisine Kur'an'ı öğretip
gecenin çeşitli vakitlerinde ve gündüzün çeşitli zamanlarında gereğince am el
eden bir adam, diğeri ise Allah'ın kendisine mal verdiği ve onu gecenin çeşitli
zamanlarında, gündüzün çeşitli vakitlerinde infak eden bir adam" buyurdu.
Diğer tahric: Buhari,
7529; Tirmizi, 1936; İbn Mace, 4209
وحدثني
حرملة بن
يحيى. أخبرنا
ابن وهب.
أخبرني يونس
عن ابن شهاب.
قال: أخبرني
سالم بن
عبدالله بن
عمر عن أبيه،
قال:
قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "لا حسد
إلا على
اثنتين: رجل
آتاه الله هذا
الكتاب. فقام
به آناء الليل
وآناء النهار.
ورجل آتاه
الله مالا.
فتصدق به آناء
الليل وآناء
النهار".
1892- Bana Harmele b.
Yahya tahdis etti, bize İbn Vehb haber verdi, bana Yunus, İbn Şihab'dan şöyle
dediğini haber verdi: Bana Salim b. Abdullah b. Ömer babasından şöyle dediğini
haber verdi: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: ''Ancak
iki şeyde haset olur: (biri) Allah'ın kitabı kendisine öğrettiği ve o kitap
gereğince gecenin çeşitli vakitlerinde, gündüzün farklı zamanlarında gereğince
amel eden kişi ile diğeri de Allah'ın kendisine mal verip o malı gecenin çeşitli
zamanlarında ve gündüzün vakitlerinde tasadduk eden kişidir. "
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
وحدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا وكيع عن
إسماعيل، عن
قيس. قال: قال
عبدالله بن
مسعود. ح وحدثنا
ابن نمير.
حدثنا أبي
ومحمد بن بشر.
قالا: حدثنا
إسماعيل عن قيس.
قال:
سمعت
عبدالله بن
مسعود يقول:
قال رسول الله
صلى الله عليه
وسلم "لا حسد
إلا في
اثنتين: رجل آتاه
الله مالا،
فسلطه على
هلكته في
الحق. ورجل
آتاه الله
حكمة، فهو
يقضي بها
ويعلمها".
1893- Bize Ebu Bekr b.
Ebi Şeybe tahdis etti, bize Veki', İsmail'den tahdis etti, o Kays'dan şöyle
dediğini nakletti: Abdullah b. Mes'ud dedi ki: (H.) Bize İbn Numeyr de tahdis
etti bize babam ve Muhammed b. Bişr tahdis edip dedi ki: Bize İsmail, Kays'dan
şöyle dediğini tahdis etti: Abdullah b. Mes'ud'u şöyle derken dinledim:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hased ancak iki şeyde olur: (biri)
Allah'ın kendisine bir mal verdiği ve o malı hak yolda tüketmek üzere imkan
verdiği adamdır (diğeri) Allah'ın kendisine bir hikmet verdiği ve o hikmet
gereğince hüküm verip onu öğreten adamdır." Buyurdu.
Diğer tahric: Buhari, 73,
1409, 7141, 7316; İbn Mace, 4208
وحدثني
زهير بن حرب.
حدثنا يعقوب
بن إبراهيم.
حدثني أبي عن
ابن شهاب، عن
عامر بن
واثلة؛ أن
نافع ابن
عبدالحارث
لقي عمر
بعسفان. وكان
عمر يستعمله
على مكة. فقال:
من
استعملت على
أهل الوادي؟
فقال: ابن
أبزى. قال: ومن
ابن أبزى؟
قال: مولى من
موالينا. قال:
فاستخلفت
عليهم مولى؟
قال: إنه قارئ
لكتاب الله عز
وجل. وإنه
عالم
بالفرائض. قال
عمر: أما إن
نبيكم صلى
الله عليه
وسلم قد قال "إن
الله يرفع
بهذا الكتاب
أقواما ويضع
به آخرين".
1894- Bana Züheyr b.
Harb da tahdis etti.... Rafi' b. Abdülharis Usfan'da Ömer ile karşılaştı. Ömer
onu Mekke'ye vali tayin etmişti. O'na: Vadi ahalisinin başına kimi vali
bıraktın, dedi. Rafi': İbn Ebza'yı, dedi. Ömer: İbn Ebza kim('in oğlu)? dedi.
O: Azadlılarımızdan bir azadlıdır, dedi. Ömer: Sen onların üzerine azadlı bir
köleyi mi yerine ve kil bıraktın? deyince. Rafi:
Çünkü o aziz ve celil
olan Allah'ın kitabını okuyan, feraiz ilmini bilen birisidir, dedi. Ömer dedi
ki: Zaten sizin Nebi'niz de şöyle buyurmuştu: "Şüphesiz Allah bu Kitap
sayesinde bazı kavimleri yükseltir ve yine onun sebebi ile başkalarını
alçaltır. "
Diğer tahric: İbn
Mace, 218
وحدثني
عبدالله بن
عبدالرحمن
الدارمي وأبو بكر
بن إسحاق.
قالا: أخبرنا
أبو اليمان.
أخبرنا شعيب
عن الزهري.
قال: حدثني
عامر بن واثلة
الليثي؛ أن
نافع بن
عبدالحارث
الخزاعي لقي
عمر بن الخطاب
بعسفان. بمثل
حديث إبراهيم
بن سعد عن
الزهري.
1895- Bana Abdurrahman
b. Abdurrahman ed-Darimive Ebu Bekr b. İshak tahdis edip dedi ki: ... Amir b.
Vasile el-leysi'nin tahdis ettiğine göre, Nafi b. Abdulharis el-Huzai, Usfan'da
Ömer b. el-Hattab ile karşılaştı, deyip hadisi İbrahim b. Sa'd'ın ez-Zühri'den
diye naklettiği hadisi ile aynen rivayet etti.
AÇIKLAMA: (1891) Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Ancak
iki şeyde haset olur" buyruğu hakkında ilim adamları şöyle demişlerdir:
Haset hakiki ve mecazi olmak üzere iki kısımdır. Hakiki haset, nimetin
sahibinden zeval bulmasını temenni etmektir. Bu ise bu husustaki sahih naslarla
birlikte ümmetin İcmaı ile haramdır. Mecazi haset ise, gıpta (imrenmek)dır. Bu
da başkasının üzerindeki nimetin aynısını -sahibinden zeval bulmasını
dilemeksizin- temenni etmektir. Eğer temenni ettiği bu husus dünya işleri ile
alakalı)se mübahtır. Şayet itaat ise müstehabtır. Hadisten kasıt ise, ancak şu
iki husus da -ve buna benzer başka hususlarda- sevilen gıpta olur demektir.
"Gece ve gündüzün
zamanlarında" saatlerinde, vakitlerinde demektir.
"Ana"
vakitler, zamanlar kelimesinin tekili an, ana, inı ve enu diye dört türlü
söylenir.
(1893) "Allah onu
hak yolda" yani itaat olan hususlarda "tüketmeye" infak etmeye
muvaffak kılar.
''Allah'ın kendisine
hikmet verdiği ve gereğince hüküm verip onu öğreten kimse" Yani o hikmet
gereğince am el edip ecrini umarak onu başkalarına öğreten kimse demektir.
Hikmet, kişiyi
cahillikten alıkoyan ve çirkin işleri yapmaktan uzak tutan her bir husustur.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
155- KUR'AN'IN YEDİ
HARF ÜZERE OLDUĞUNUN BEYANI VE BUNUN MANASININ BEYANI BABI