SAHİH-İ MÜSLİM |
SALAT |
باب فضل
قراءة القرآن
وسورة البقرة
149- KUR'AN'I VE BAKARA
SURESİNİ OKUMANIN FAZİLETİ BABI
حدثني
الحسن بن علي
الحلواني.
حدثنا أبو
توبة (وهو
الربيع بن
نافع) حدثنا
معاوية (يعني
ابن سلام) عن
زيد؛ أنه سمع
أبا سلام
يقول: حدثني
أبو أمامة
الباهلي. قال:
سمعت
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يقول
"اقرؤوا
القرآن. فإنه
يأتي يوم القيامة
شفيعا
لأصحابه.
اقرؤوا
الزهراوين: البقرة
وسورة آل
عمران. فإنهما
تأتيان يوم
القيامة
كأنهما
غمامتان. أو
كأنهما
غيايتان. أو
كأنهما فرقان
من طير صواف.
تحاجان عن
أصحابهما. اقرؤوا
سورة البقرة.
فإن أخذها
بركة. وتركها
حسرة. ولا يستطيعها
البطلة".
قال
معاوية: بلغني
أن البطلة
السحرة.
1871- Bana el-Hasan b. Ali
el-Hulvani tahdis etti, bize Ebu Tevbe -ki er- Rebi b. Nafi'dir- tahdis etti.
Bize Muaviye -yani b. Sellam- Zeyd'den tahdis ettiğine göre o Ebu Sellam'ı
şöyle derken dinlemiştir: Bana Ebu Umame el-Bahili tahdis edip dedi ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i şöyle buyururken dinledim:
"Kur'an'ı okuyunuz, çünkü Kur'an kıyamet gününde kendi ashabına şefaat
edici olarak gelecektir. Zehraveyni yani Bakara ile AI-i İmran suresini
okuyunuz, çünkü her ikisi kıyamet gününde iki bulut yahut iki gölgelik ya da
saf saf dizili iki grup kuş gibi gelecek ve kendilerini okumaya devam edenleri
savunacaklardır. Bakara suresini okuyun çünkü onu öğrenmek bir bereket, onu
terketmek bir hasrettir. Ve şüphesiz batılcıların ona gücü yetmez."
Muaviye dedi ki: Bana ulaştığına
göre batılcılar, sihirbazlardır.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
وحدثنا
عبدالله بن
عبدالرحمن
الدارمي. أخبرنا
يحيى (يعني
ابن حسان)
حدثنا
معاوية، بهذا
الإسناد،
مثله. غير أنه
قال
"وكأنهما" في
كليهما. ولم
يذكر قول
معاوية: بلغني.
1872- Bize Abdullah b.
Abdurrahman b. ed-Darimi de tahdis etti, bize Yahya -yani b. Hassan- haber
verdi, bize Muaviye bu isnad ile aynısını tahdis etti. Ancak o her ikisi
hakkında (veya: İkisi demeyerek): "İkisi... gibidir" demiştir. Ayrıca
Muaviye'nin: Bana ulaştığına göre, sözünü de zikretmemiştir.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
حدثنا
إسحاق بن
منصور. أخبرنا
يزيد بن
عبدربه. حدثنا
الوليد بن
مسلم عن محمد
بن مهاجر، عن
الوليد ابن
عبدالرحمن
الجرشي، عن
جبير بن نفير.
قال: سمعت
النواس بن
سمعان
الكلابي يقول:
سمعت
النبي صلى
الله عليه
وسلم يقول
"يؤتى بالقرآن
يوم القيامة
وأهله الذين
كانوا يعملون
به. تقدمه
سورة البقرة
وآل عمران"
وضرب لهما
رسول الله صلى
الله عليه وسلم
ثلاثة أمثال.
ما نسيتهن
بعد. قال
"كأنهما غمامتان
أو ظلتان
سوداوان.
بينهما شرق.
أو كأنهما
حزقان من طير
صواف. تحاجان
عن صاحبهما".
1873- Bize İshak b.
Mansur tahdis etti. .... Cübeyr b. Nufeyr dedi ki: Nevvas b. Sem'an el-Kilabi'yi
şöyle derken dinledim. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i: ''Kıyamet gününde
Kur'an ve onun ile amel eden Kur'an ehli getirilir. Onun önünde ise Bakara
suresi ve Al-i İmran suresi gelir" buyururken dinledim. Sonra Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu iki sure için üç misal verdi ve ondan sonra
onları unutmadım. O şöyle buyurdu: "Bunlar iki bulutu yahut aralarında
aydınlık bir nur bulunan siyah iki gölgeyi andıracaklar yahut da bunlar dizi
dizi kuşlardan iki grup gibi olacaklar ve bu iki sure sahiplerini müdafaa
edeceklerdir. "
Diğer tahric: Tirmizi,
2883
AÇIKLAMA: (1871)
"Zehraveyn'i, Bakara ve Al-i İmran suresini okuyun" İlim adamlarının
dediklerine göre bunlara iki çiçek (ez-zehraveyn) adının veriliş sebebi
nurları, hidayetleri ve ecirlerinin büyüklüğü dolayısıyladır. Bu buyruktan N-i
İmran suresi, Nisa suresi, Maide suresi ve benzerleri tabirlerin
kullanılmasının caiz olduğuna bu hususta herhangi bir mekruhluk bulunmadığına
delil vardır. Mütekaddiminden bazıları bunu mekruh görmüş ve ancak:
"İçinde Al-i İmran'ın sözü edilen sure" denilir, demişlerse de
doğrusu birincisidir, cumhur da böyle demiştir, çünkü anlam açıkça
bilinmektedir.
"Her iki sure
kıyamet gününde iki bulut yahut da iki gölgelikmiş gibi geleceklerdir"
dilcilerin dediklerine göre gamame (bulut) ve gayaye (gölgelik) insanı
yukarıdan gölgeleyen bulut, toz ve benzeri her şey hakkında kullanılır. İlim
adamlarının dediklerine göre maksat, kıyamet gününde bunların sevabının iki
bulut gibi geleceği şeklindedir.
"Yahut dizi dizi
iki fırka kuş gibi" diğer rivayette ise "sıra sıra dizilmiş iki grup
kuş gibi" denilmektedir. Her iki rivayette de kullanılan "firk"
ve "hizk" kelimelerinin anlamı iki sürü, iki grup, topluluk demektir.
(1873) "Aralarında
aydınlık bulunan siyah iki gölgelik" şerak kelimesi, harfi sakin olarak
şark olarak da telaffuz edilir, ziya ve nur anlamındadır. Her iki hareke ile
okunabileceğini nakledenler arasında Kadi İyaz ve başkaları vardır ama
rivayette, dilde de daha çok meşhur olan re harfinin sakin (şark) şeklinde
okunacağıdır.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: