SAHİH-İ MÜSLİM |
SALAT |
باب نزول
السكينة
لقراءة
القرآن
143- KUR'AN OKUNMASI
NEDENİYLE SEKİNETİN İNMESİ BABI
وحدثنا
يحيى بن يحيى.
أخبرنا أبو
خيثمة عن أبي
إسحاق، عن
البراء. قال:
كان
رجل يقرأ سورة
الكهف. وعنده
فرس مربوط بشطنين.
فتغشته سحابة.
فجعلت تدور
وتدنو. وجعل
فرسه ينفر
منها. فلما
أصبح أتي النبي
صلى الله عليه
وسلم. فذكر
ذلك له. فقال
"تلك السكينة.
تنزلت للقرآن".
1853-
Bize Yahya b. Yahya da tahdis etti, bize Ebu Hayseme, Ebu İshak'dan haber
verdi. O el-Bera'dan şöyle dediğini nakletti: Bir adam yanında iki uzun ipe
bağlı bir at bulunuyorken Kehf suresini okuyordu. Derken onu bir bulut kapladı.
Bulut dönmeye ve yaklaşmaya başladı. Ab da ondan ürkmeye başladı. Sabah olunca
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına varıp ona bu hususu anlatınca Allah
Resulü: "O sekinettir, Kur'an için inmiştir" buyurdu.
Diğer tahric: Buhari,
5011
AÇIKLAMA: "Yanında
iki uzun iple bağlı bir at vardı." Şatan, kıvrımlı uzunca ip demektir.
"Atı da ürkmeye başladı" şeklinde ikinci rivayette (1854)
"ürkmeye başladı" üçüncü rivayette (1855) "şu kadar var ki, her
ikisi tenkuzu: yerinde durmamaya, sıçramaya başladı, dediler" şeklindedir.
İlk iki rivayetin fe ve
re ile olduklarında ihtilaf yoktur. Üçüncüsü ise ötreli kaf ile ve ze ile olup
meşhur olan budur. Ama bizim diyarımızdaki bir nüshada üçüncü rivayet fe ve ze
ile "yenfuzu" diye zikredilmiştir. Bunu Kadi İyaz birisinden
nakletmiş ve yanlış olduğunu söylemiştir. Kaf ve ze harfi ile "yenkuzu:
sıçrıyor, yerinde durmuyor, atılıyor" anlamındadır.
"Onu bir bulut
bürüdü, dönmeye ve yaklaşmaya başladı. .. " Son rivayette ise: "işte
onlar meleklerdi, seni dinliyordu. Eğer okumaya devam etseydin sabah olduğunda
insanlar onları göreceklerdi) melekler de onlardan gizlenip saklanmayacaklardı."
Sekinet'in buradaki anlamı ile ilgili olarak çeşitli açıklamalar yapılmış ise
de bunlar arasında tercih edilen açıklama şudur: Sekinet; içerisinde huzur ve
rahmet bulunan, beraberinde meleklerin de olduğu, Allah'ın yarattıklarından bir
şeydir. Allah en iyi bilendir.
Bu hadisten
anlaşıldığına göre ümmetin bazı fertlerinin melekleri görmeleri caizdir. Ayrıca
bundan Kur'an okumanın fazileti ve Kur'an okurken rahmetin inmesi, meleklerin
hazır olması için bir sebeb olduğu hükmü ile Kur'an'ı dinlemenin fazileti de
anlaşılmaktadır.
وحدثنا
ابن المثنى
وابن بشار
(واللفظ لابن
المثنى) قالا:
حدثنا محمد بن
جعفر. حدثنا
شعبة عن أبي
إسحاق. قال:
سمعت البراء
يقول:
قرأ
رجل الكهف.
وفي الدار
دابة. فجعلت
تنفر. فنظر
فإذا ضبابة أو
سحابة قد
غشيته. قال
فذكر ذلك
للنبي صلى
الله عليه
وسلم. فقال
"اقرأ. فلان!
فإنها
السكينة
تنزلت عند
القرآن. أو
تنزلت للقرآن".
1854-
Bize İbnu'l-Müsenna ve İbn Beşşar da -ki lafız İbn Mesenna'ya aittir- tahdis
edip dediler ki: Bize Muhammed b. Cafer tahdis etti, bize Şu'be, Ebu İshak'dan
şöyle dediğini tahdis etti: el-Bera'yı şöyle derken dinledim: Bir adam Kehf
suresini okudu, evde de bir at vardı. At ürkmeye başladı. Adam bakınca bir de
ne görsün, bir sis yahut bir bulut etrafını bürümüş. Sonra bunu Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e söyleyince: "Ey filan! Oku. Çünkü oKur'an
okununca inmiş yahut Kur'an sebebi ile inmiş bir sekinettir" buyurdu.
Diğer tahric: Buhari,
2614; Tirmizi, 2885
وحدثنا
ابن المثنى.
حدثنا
عبدالرحمن بن
مهدي وأبو
داود. قالا:
حدثنا شعبة عن
أبي إسحاق.
قال: سمعت
البراء يقول،
فذكرا نحوه.
غير أنهما
قالا: تنقز.
1855- Bize
İbnu'l-Müsenna da tahdis etti, bize Abdurrahman b. Mehdi ve Ebu Davud tahdis
edip dedi ki: Bize Şu'be, Ebu İshak'dan tahdis edip dedi ki: el-Bera'yı şöyle
derken dinledim, deyip hadisi buna yakın olarak zikretti. Ancak her ikisi rivayetlerinde
(tenfiru: ürkmeye ... yerine) tenkuzu: yerinde durmamaya (başladı) dediler.
وحدثني
حسن بن علي
الحلواني
وحجاج بن
الشاعر (وتقاربا
في اللفظ)
قالا: حدثنا
يعقوب بن
إبراهيم.
حدثنا أبي.
حدثنا يزيد بن
الهاد؛ أن
عبدالله بن
خباب حدثه؛ أن
أبا سعيد الخدري
حدثه؛ أن أسيد
بن حضير،
بينما هو،
ليلة، يقرأ في
مربده. إذ
جالت فرسه.
فقرأ. ثم جالت
أخرى. فقرأ. ثم
جالت أيضا.
قال أسيد:
فخشيت
أن تطأ يحيى.
فقمت إليها.
فإذا مثل الظلة
فوق رأسي.
فيها أمثال
السرج. عرجت
في الجو حتى
ما أراها. قال
فغدوت على
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم فقلت: يا
رسول الله!
بينما أنا
البارحة من
جوف الليل
أقرأ في
مربدي. إذ
جالت فرسي. فقال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "اقرأ.
ابن حضير!"
قال: فقرأت. ثم
جالت أيضا.
فقال رسول الله
صلى الله عليه
وسلم "اقرأ.
ابن حضير!"
قال: فقرأت. ثم
جالت أيضا.
فقال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
"اقرأ. ابن
حضير!" قال
فانصرفت. وكان
يحيى قريبا
منها. خشيت أن
تطأه. فرأيت
مثل الظلة.
فيها أمثال
السرج. عرجت
في الجو حتى
ما أراها.
فقال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
"تلك
الملائكة
كانت تستمع
لك. ولو قرأت
لأصبحت يراها
الناس. ما
تستتر منهم".
1856-
Bana Hasan b. Ali el-Hulvani ve Haccac b. eş-Şair de -ki lafızlan birbirine
yakındır- tahdis edip dediler ki: Bize Yakub b. İbrahim tahdis etti, bize babam
tahdis etti, bize Yezid b. el-Had'ın tahdis edip dediğine göre Abdullah b.
Habbab kendisine şunu tahdis etti: Ebu Sed el-Hudri de kendisine tahdis etti.
Ona da Useyd b. Hudayr tahdis etti. Bir- gece kendisi hurma harmanında Kur'an
okumakta iken atı birden şahlanıvermiş. O Kur'an okudu, sonra bir daha atı
şahlandı yine Kur'an okudu sonra yine atı şahlandı. Useyd dedi ki: Derken
Yahya'yı çiğneyeceğinden korktum. Atın yanına kalkıp gittim. Ansızın başımın
üstünde, içinde kandilleri andıran şeyler bulunan gölge gibi bir şey gördüm. Bu
gölgeyi andıran şey göğe doğru yükseldi ve nihayet onu göremez oldum.
(Useyd
devamla) dedi ki: Sabah erkenden Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
yanına gittim ve: Ey Allah'ın Resulü! Dün gece, gece yansında ben hurma
harmanında Kur'an okurken birden atım şahlandı, dedim. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) hemen: "Ey İbn Hudayr! Kur'an oku" buyurdu. Ben de
okudum, sonra yine at şahlandı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Oku ey İbn Hudayr" buyurdu. Ben de okudum. Sonra at yine şahlandı.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) da: "Oku ey b. Hudayr"
buyurdu.
(Useyd) dedi ki: Sonra
ben (okumaktan) vazgeçtim. Yahya, ata yakın bir yerdeydi, alın onu
çiğneyeceğinden korktum. İçinde kandilleri andıran şeyler bulunan gölge gibi
bir şey gördüm. Sonra semaya doğru yükseldi ve nihayet onu göremez oldum. Bu
sefer Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Onlar
meleklerdi, seni dinliyorlardı. Eğer okumaya devam etseydin sabahı ettiğinde
insanlar onları görecekler ve (melekler) kendilerini onlardan
gizlemeyeceklerdi" buyurdu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: (1854)
"Oku ey filan" diğer rivayette üç defa oku denilmesinin anlamı şudur:
Yani Kur'an okumayı sürdürmen ve karşı karşıya bulunduğu n sekinetin ve
meleklerin inmesini ganimet bilmen gerekir ve onların kalmalarına sebeb olan
Kur'an okumanı daha çok yapmalı idin.
"Hurma
harmanında" buğday ve benzeri tanelerin harmanlandığı harman yeri gibi
hurmanın kurutulmaya bırakıldığı yer demektir.
"Atı şahlandı"
burada at müennes olarak kullanıldığı halde bundan önceki rivayette
"yanında bağlı bir at vardı" ibaresinde onu da müzzekker olarak söz
etmiştir. Her ikisi de doğrudur çünkü feras: hem erkek hem dişi hakkında
kullanılır.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
144- KUR'AN
HAFIZININ FAZİLETİ BABI