SAHİH-İ MÜSLİM

SALAT

 

باب فضائل القرآن وما يتعلق به

باب الأمر بتعهد القرآن، وكراهة قول نسيت آية كذا، وجواز قول أنسيتها

140- KUR'AN'I GEREKTİĞİ GİBİ TEKRARLAMA EMRİ, "ŞU AYETİ UNUTTUM" DEMENİN MEKRUH, "BANA UNUTIURULDU" DEMENİN CAİZ OLDUĞU BABI

 

حدثنا أبو بكر بن أبي شيبة وأبو كريب. قالا: حدثنا أبو أسامة عن هشام، عن أبيه، عن عائشة؛ أن النبي صلى الله عليه وسلم:

 سمع رجلا يقرأ من الليل. فقال "يرحمه الله. لقد أذكرني كذا وكذا. آية كنت أسقطتها من سورة كذا وكذا".

 

1834- Bize Ebu Bekr b. Ebi Şeybe ve Ebu Kureyb tahdis edip dedi ki: ... Aişe'den rivayete göre Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir adamın geceleyin Kur'an okumasını işitince: "Allah ona rahmet buyursun! Gerçekten bana şu şu sureden düşürmüş olduğum şu şu ayeti bana hatırlattı" buyurdu.

 

Diğer tahric: Buhari, 5038

 

 

وحدثنا ابن نمير. حدثنا عبدة وأبو معاوية عن هشام، عن أبيه، عن عائشة. قالت:

 كان النبي صلى الله عليه وسلم يستمع قراءة رجل في المسجد. فقال "رحمه الله. لقد أذكرني آية كنت أنسيتها".

 

1835- Bize İbn Numeyr tahdis etti, bize Abde ve Ebu Muaviye, Hişam'dan tahdis etti, o babasından, o Aişe'den şöyle dediğini rivayet etti: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) mescitte bir adamın Kur'an okumasını dinliyorken: "Allah ona rahmet buyursun! Gerçekten bana unutturulmuş olan bir ayeti hatırlattı" buyurdu.

 

 

Diğer tahric: Hadis'in Abde rivayetini Buhari, 6335; Ebu Muaviye rivayetini yalnız Müslim rivayet etmiş

 

AÇIKLAMA:          (1834) "Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geceleyin Kur'an okuyan bir adamı işitmiş ... " diğer rivayette (1835) "Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) mescitte bir adamın Kur'an okuyuşunu dinliyorken ... " Bundan sonra gelecek bir badiste ise (1840) onlardan birisinin "şu ve şu ayeti unuttum, demesi ne kadar kötüdür. Aksine ona unutturuldu" hadisi gelecektir. Bu hadislerin lafızlarından bir takım hükümler çıkarılmıştır:

 

1. Geceleyin ve mescitte yüksek sesle Kur'an okumak caizdir. Kimseyi rahatsız etmiyorsa riyaya ve kendisini beğenmeye ve benzeri hallere maruz kalmıyorsa bunda bir kerahet yoktur.

 

2. Bir kişi sebebi ile bir hayır elde eden bir kimsenin -o kişi o kimseye bu hayrı kazandırmak maksadını gütmese dahi- ona dua edebilir.

 

3. Kur'an'ı dinlemek sünnettir.

 

4. Bakara suresi ve buna benzer şu sure demek caizdir. Bu hususta farklı kanaattekilere itibar edilmez. Çünkü bunun kullanılabileceğine dair sahih hadisler birbirini pekiştirmektedir.

 

5. Şu ayeti unuttum, demek mekruhtur. Bu tenzihi bir kerahattir. Bununla birlikte o ayet bana unutturuldu demek mekruh değildir. Çünkü yasak, ben onu unuttum demekle ilgilidir. Bunun sebebi ise o ayete karşı gevşek davranmayı ve ona karşı gafil bulunma anlamını ihtiva etmesinden dolayıdır. Halbuki yüce Allah: ''Ayetlerimiz sana gelmişti de sen onları unuttun" (Taha, 126) buyurmaktadır.

 

Kadı lyaz dedi ki: Bu hadis ile ilgili yapılacak en iyi yorum durumun yerilmesidir. Söylenen sözün yerilmesi değildir. Yani ben Kur'an' ı hıfz etmek hallerinden bir hali unuttum demesi yerilmiştir. Çünkü böylelikle onu unutuncaya kadar gaflet göstermiş olmaktadır.

 

6. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Bana unutturuldu" buyurması ümmete tebliğ etmiş olduğu hususların bir kısmını unutmasının caiz olduğuna delildir. Sehiv secdesi babında Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanılması caiz olanla olmayan hususuyla ilgili açıklamalar geçmiş bulunmaktadır.

 

Kadı lyaz (yüce Allah'ın rahmeti ona) dedi ki: Muhakkiklerin çoğunluğu tebliğ edilmesi sözkonusu olmayan hususları unutmasının caiz olduğu kanaatinde olmakla birlikte tebliğ etmesi ve öğretmesi sözkonusu olan hususlar hakkında ihtilaf etmişlerdir. Ama bunu caiz kabul edenler de: Bu hali üzere bırakılmaz, aksine o hususun ona hatırlatılması, yahut kendisinin onu hatırlaması kaçınılmazdır. Fakat derhal hatırlaması bunun için bir şart mıdır, yoksa vefatından öncesine kadar zamanın uzaması sahih olabilir mi, hususunda farklı görüşlere sahiptirler. Bu hadiste geçtiği üzere tebliğ ettiği hususları unutması ise caizdir.

 

(Kadi İyaz devamla) dediki: Namazda yanılması ile ilgili açıklama daha önce geçti. Bazı sufiler ve onlara tabi olanlar da şöyle der: Hiçbir hususta onun yanılması asla caiz değildir. Ondan sadece şeklen unutmuş gibi görülen haller ortaya çıkar.' Başkası olmaz. Oysa bu kabul olunamaz bir çelişkidir. Kendisine uyulan ilim adamları arasında Üstadlarımızdan Üstad Ebu Zafer el-İsferayini dışında böyle söyleyen yoktur. O bu görüşe meyletmiş ve onu tercih etmiştir ama bu görüş zayıf ve çelişkili bir görüştür.

 

 

 

حدثنا يحيى بن يحيى. قال: قرأت على مالك عن نافع، عن عبدالله بن عمر؛ أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال:

 "إنما مثل صاحب القرآن كمثل الإبل المعلقة. إن عاهد عليها أمسكها. وإن أطلقها ذهبت".

 

1836- Bize Yahya b. Yahya tahdis edip dedi ki: Malik'e,Nafi'den rivayetini okudum. O Abdullah b. Ömer'den rivayet ettiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Kur'an', ezbere bilenin misali bağı, deve gibidir. Eğer onu dikkat edip zaman zaman kontrol ederse onu tutmuş olur. Şayet salıverirse o da başın, alır gider. "

 

 

Diğer tahric: Buhari, 5031; Nesai, 941

 

AÇIKLAMA:          "Kur'an'ı bilenin (hafızın) misali. .. " Bu hadis ile Kur'an-ı Kerim'in zaman zaman okunması teşvik edilmekte, unutmak ile karşı karşıya bırakılması da sakındırılmaktadır. Kadi İyaz dedi ki: Kur'an sahibi (Kur'an'ı bilen, ezberleyen) tabirinin anlamı; Kur'an ile alışkanlığı bulunan; onunla ünsiyeti olan kişi demektir. Musahabe (arkadaşlık) ve mualefe (kaynaşma) aynı anlamdadır. Filan kişi filanın sahibidir. Cennet ashabı, cehennem ashabı, hadis ashabı, rey ashabı, suffe ashabı, deve ve koyun ashabı, hazine sahibi, ibadet sahibi tabirleri hep bu anlamdadır.

 

 

 

حدثنا زهير بن حرب ومحمد بن المثنى وعبيدالله بن سعيد. قالوا: حدثنا يحيى (وهو القطان) ح وحدثنا أبو بكر بن أبي شيبة. حدثنا أبو خالد الأحمر. ح وحدثنا ابن نمير. حدثنا أبي. كلهم عن عبيدالله. ح وحدثنا ابن أبي عمر. حدثنا عبدالرزاق. أخبرنا معمر عن أيوب. ح وحدثنا قتيبة بن سعيد. حدثنا يعقوب (يعني ابن عبدالرحمن) ح وحدثنا محمد بن إسحاق المسيبي. حدثنا أنس (يعني ابن عياض) جميعا عن موسى بن عقبة. كل هؤلاء عن نافع، عن ابن عمر، عن النبي صلى الله عليه وسلم. بمعنى حديث مالك. وزاد في حديث موسى بن عقبة "وإذا قام صاحب القرآن فقرأه بالليل والنهار ذكره. وإذا لم يقم به نسيه".

 

1837- Bize Züheyr b. Harb, Muhammed b. el-Müsenna ve Ubeydullah b. Said tahdis edip dedi ki: Bize Yahya -ki el-Kattan' dır- tahdis etti (H.) Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe de tahdis etti. Bize Ebu Halid el-Ahmer tahdis etti.

(H.) Bize İbn Numeyr de tahdis etti, bize babam tahdis etti, hepsi Ubeydullah'tan rivayet etti. (H.) Bize İbn Ömer de tahdis etti, bize Abdurrezzak tahdis etti, bize Ma'mer Eyyub'dan haber verdi. (H.) Bize Kuteybe b. Said de tahdis etti, bize Ya'kub -yani b. Abdurrahman- tahdis etti. (H.) Bize Muhammed b. İshak el-Museyyeb'de tahdis etti, bize Enes -yani b. Iyaz- tahdis etti. Hepsi Musa b. Ukbe'den rivayet etti. Bütün bunlar da Nafi"den, o İbn Ömer'den, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den Malik'in rivayet ettiği hadis ile aynı manada hadisi rivayet ettiler. Ama hadisin Musa b. Ukbe rivayetinde şu ziyadeyi ekledi: "Kur'an sahibi (hafızı) kalkıp geceleyin ve gündüzün Kur'an'ı okursa onu hatırlar ama onu gerektiği gibi okumaz ise unutur. "

 

Diğer tahric: İbn Ebi Ömer'in rivayetini İbn Mace, 3783'de

 

 

وحدثنا زهير بن حرب وعثمان بن أبي شيبة وإسحاق بن إبراهيم (قال إسحاق: أخبرنا. وقال الآخران: حدثنا جرير) عن منصور، عن أبي وائل، عن عبدالله. قال:

 قال رسول الله صلى الله عليه وسلم "بئسما لأحدهم يقول: نسيت آية كيت وكيت. بل هو نسى. استذكروا القرآن. فلهو أشد تفصيا من صدور الرجال من النعم بعقلها".

 

1838- Bize Züheyr b. Harb, Osman b. Ebu Şeybe ve İshak b. İbrahim de tahdis etti. İshak bize Cerir haber verdi dedi. Diğer ikisi tahdis etti . dedi. O Mansur'dan, o Ebu Vail'den, o Abdullah'tan şöyle dediğini rivayet . etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Onlardan'birisinin: şu ve şu ayeti unuttum demesi ne kötüdür. Aksine ona unutturuldu. Bu sebeble Kur'an'ı tekrarlamak sureti ile hatırlayın. Andolsun ki o, adamların göğüslerinden (ezberinden) devenin bağlarından kopup kaçmasından daha hızlı bir şekilde uzaklaşır. "

 

 

Diğer tahric: Buhari, 5032, 5039 -muhtasar-; Tirmizi, 2942; Nesai, 942

 

AÇIKLAMA:          "Kur'an'ı tekrarlayarak hatırlayın ... " Din bilginlerinin dediklerine göre tefassı, ayrılıp uzaklaşmak demektir. Bu da gelecek olan diğer rivayetteki (1841) tefellüt: bağından kurtulup kaçmak ile aynı anlamdadır.

 

"en-Neam" asıl olarak deve, inek ve koyun türü hakkında kullanılır. Burada maksat ise özellikle develerdir. Çünkü ayaklarına ukl (bukağı) vurulanlar onlardır. Bu kelimenin ukl ve ukul diye söylenmesi mümkündür. Benzeri diğer lafızlar gibidir. Tekili olan ikal'in çoğuludur. Kitabın çoğulunun kutb ve kutub gelmesi gibi. Neam lafzı da hem müzekker hem müennesdir. Bu rivayetlerde "bi ukuliha" denilirken müennes olarak kullanılmıştır. İkinci rivayette (1839) ise "min ukulihı" denilerek müzekker olarak kullanılmıştır. Üçüncü rivayette (1841) ise "fi ukuliha" diye yine müennes olarak kullanılmıştır. Hepsi de sahihtir. Bu hadisteki "bi ukuliha" diye be harfi cerri ile kullanılmasından maksat "min"dir (yani bağlarından, bukağıiarından kurtulmaları demektir) Nitekim yüce Allah'ın: "Ondan Allah'ın kullarının içtiği bir pınardır." (İnsan, 6) buyruğunda da iki görüşten birisine göre "bi hatina" deki be harfi "fi" anlamında kullanılmıştır.

 

Bu rivayette (1839) "ukulihi" diye kullanılması neam denilen develer anlamındaki lafzı müzekker kabul edilmesine göredir. Daha önce zikrettiğimiz gibi bu da sahihtir.

 

 

 

حدثنا ابن نمير. حدثنا أبي وأبو معاوية. ح وحدثنا يحيى بن يحيى (واللفظ له) قال: أخبرنا أبو معاوية عن الأعمش، عن شقيق. قال: قال عبدالله:

 تعاهدوا هذه المصاحف. وربما قال القرآن. فلهو أشد تفصيا من صدور الرجال من النعم من عقله. قال وقال رسول الله صلى الله عليه وسلم "لا يقل أحدكم: نسيت آية كيت وكيت. بل هو نسي".

 

1839- Bize İbn Numeyr tahdis etti, bize babam ve Ebu Muaviye tahdis etti (H.) Bize Yahya b. Yahya da -ki lafız onundur- tahdis edip dedi ki: Bize Ebu Muaviye, .A:meş'den haber verdi. O Şakik'den şöyle dediğini nakletti: Abdullah (b. Mes'ud): Bu mushafları iyi koruyun, dedi. Bazen de "Kur'an" dedi. Andolsun o, adamların kalplerinden develerin bağlarından kurtulmasından daha hızlıca uzaklaşır. (Abdullah b. Mes'ud) dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de: "Biriniz şu ve şu ayeti unuttum, demesin. Aksine kendisine unutturulmuştur" buyurdu.

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

وحدثني محمد بن حاتم. حدثنا محمد بن بكر. أخبرنا ابن جريج. حدثني عبدة بن أبي لبابة عن شقيق بن سلمة. قال: سمعت بن مسعود يقول:

 سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول: "بئسما للرجل أن يقول نسيت سورة كيت وكيت. أو نسيت آية كيت وكيت. بل هو نسي".

 

1840- Bana Muhammed b. Hatim de tahdis etti ... Şakik b. Seleme dedi ki: İbn Mes;ud'u şöyle derken dinledim: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i şöyle buyururken dinledim: "Bir adamın şu şu sureyi unuttum yahut da şu şu ayeti unuttum demesi ne kötüdür. Aksine ona unutturulmuştur. "

 

Diğer tahric: Buhari, 5032 -muallak olarak-

 

 

حدثنا عبدالله بن براد الأشعري وأبو كريب. قالا: حدثنا أبو أسامة عن بريد، عن أبي بردة، عن أبي موسى، عن النبي صلى الله عليه وسلم قال:

 "تعاهدوا هذا القرآن. فوالذي نفس محمد بيده! لهو أشد تفلتا من الإبل في عقلها" ولفظ الحديث لابن براد.

 

1841- Bize Abdullah b, Berrad b. el-Eşari ve Ebu Kureyb tahdis edip dedi ki: ... Ebu Musa, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Bu Kur'an'ı dikkatle koruyunuz. Muhammed'in nefsi elinde olana yemin ederim ki o bukağılarında bağlı bulunan develerin bağlarından kurtulmasından daha hızlı uzaklaşır. "

Hadisin lafzı İbn Berrad'a aittir.

 

Diğer tahric: Buhari, 5033

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

141- KUR'AN OKURKEN SEsİ GÜZELLEŞTİRMENİN MÜSTEHAB OLDUĞU BABI