SAHİH-İ MÜSLİM |
SALAT |
باب
استحباب
تطويل
القراءة في
صلاة الليل
135- GECE NAMAZINDA
KIRAATİ UZUN TUTMANIN MÜSTEHAB OLDUĞU BABI
وحدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا
عبدالله بن
نمير وأبو
معاوية. ح
وحدثنا زهير
بن حرب وإسحاق
بن إبراهيم.
جميعا عن
جرير. كلهم عن
الأعمش. ح
وحدثنا ابن
نمير (واللفظ
له) حدثنا أبي.
حدثنا الأعمش
عن سعد بن
عبيدة، عن المستورد
بن الأحنف، عن
صلة بن زفر،
عن حذيفة؛ قال:
صليت
مع النبي صلى
الله عليه
وسلم ذات
ليلة. فافتتح
البقرة. فقلت:
يركع عند
المائة. ثم
مضى. فقلت:
يصلي بها في
ركعة. فمضى.
فقلت: يركع
بها. ثم افتتح
النساء
فقرأها. ثم افتتح
آل عمران
فقرأها. يقرأ
مترسلا. إذا
مر بآية فيها
تسبيح سبح.
وإذا مر بسؤال
سأل. وإذا مر بتعوذ
تعوذ. ثم ركع
فجعل يقول
"سبحان ربي
العظيم" فكان
ركوعه نحوا من
قيامه. ثم قال
"سمع الله لمن
حمده" ثم قام
طويلا. قريبا مما
ركع. ثم سجد
فقال "سبحان
ربي الأعلى
فكان سجوده
قريبا من
قيامه. (قال)
وفي حديث جرير
من الزيادة:
فقال "سمع
الله لمن
حمده. ربنا لك
الحمد".
1811-
Bize Ebu Bekr b. Ebi Şeybe de tahdis etti, bize Abdullah b. Numeyr ve Ebu
Muaviye tahdis etti (H.) Bize Züheyr b. Harb ve İshak b. İbrahim tahdis etti,
birlikte Cerir'den rivayet ettiler, hepsi A'meşten rivayet etti (H.) Bize İbn
Numeyr -ki tafız onundur- de tahdis etti, bize babam tahdis etti, bize A'meş,
Sa'd b. Ubeyde'den tahdis etti, o el-Müstevrid b. el-Ahnef'den, cı Sıla b.
Züfer'den, o Huzeyfe'den şöyle dediğini rivayet etti: Bir gece Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ile birlikte namaz kıldım. Bakara Suresi'ni okumaya ..
başladı. Ben: Bir ayeti bitirince ruküya varır, dedim. Sonra devam etti. Bu
sefer: Her halde bu sureyi bir rekatta okur, dedim. Yine devam etti. Bu sure
bitince rüku yapar, dedim. Sonra Nisa suresini okumaya başladı ve surenin
hepsini okudu. Sonra Ai-i İmran suresine geçti, onu da okudu. Ağır ağır
okuyordu. Tesbihin geçtiği bir ayet okuyunca o da tesbih ederdi, duanın geçtiği
bir ayeti okuyunca dua eder, Allah'a sığınmanın sözkonusu edildiği bir ayeti
okuyunca Allah'a sığınırdı. Sonra rükua vardı "subhane rabbiyel azim"
demeye başladı. Rükusu kıyamına yakındı. Sonra "semi Allahu limen hamideh"
dedi. Sonra rükuda kaldığı süreye yakın uzunca ayakta durdu. Sonra secde yaptı
ve "subhane rabbiyel a'la" dedi. Secdesi de kıyamına yakın idi.
Dedi ki: Cerir'in hadisi
rivayetinde şu fazlalık da vardır: O: "semiallahu limen hamideh, Rabbena
lekel hamd" buyurdu.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 871 -buna yakın-; Tirmizi, 262, 263; Nesai, 1007, 1008, 1132 -uzunca-,
1663, 1045; İbn Mace, 1351, 897
AÇIKLAMA: Bu babda
Huzeyfe'nin rivayet ettiği (1811) hadis ile İbn Mes'ud'un rivayet ettiği (1812)
hadis yer almaktadır.
(1811) "Bize A'meş,
Sa'd b. Ubeyde'den, o el-Mustevrid, el-A'meş'den, o Sıla b. Zufer'den, o
Huzeyfe'den rivayet etti" bu isnadda biri diğerinden rivayet nakleden
tabiundan dört kişi vardır ki, bunlar A'meş ve ondan sonraki üç ravidir.
"Bir gece
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in arkasında namaz kıldım ...
Tesbihin sözkonusu
olduğu bir ayet okudu mu tesbih ederdi... "
"Ben: Bu sureyi bir
re katta bitirir dedim" bu ben onu bu sureyi bitirip selam vereceğini ve
böylelikle bu sureyi iki rekata böleceğini zannettim, demektir. Burada rekat
ile namazın tamamını kastetmiştir. Namazın tamamı ise iki rekattır. Böyle bir
tevil zorunludur çünkü bu tevil ile ondan sonraki ifadeler muntazam bir şekilde
anlaşılabilir. Buna göre "sonra devam etti" sözünün anlamı da şu
olur: Surenin büyük bir kısmını okudu, öyle ki ancak Bakara suresinin sonunda
birinci rekatın rükusuna varacağını ağırlıklı olarak zannettim. İşte o vakit
de: Sureyi bitirip birinci rekatın rükusunu yapacağını sandım ama orayı da
geçip Nisa suresine başladı.
"Sonra Nisa
suresini okumaya başladı ve o sureyi okudu. Sonra N-i İmran suresini okumaya
başladı." Kadı lyaz dedi ki: Bu ibarede "surelerin tertibi mushafı
yazdıkları zaman müslümanların idihadı ile olmuştur. Bu sıralama Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in sıralaması değildir. Aksine o bu işi
kendisinden sonra ümmetine bırakmıştır" diyen kimselerin görüşlerinin
lehine delil vardır. Kadi İyaz dedi ki: Bu, Malik'in ve ilim adamlarının da
cumhurunun da görüşüdür. Kadı Ebu Bekr el-Bakillanı de bu görüşü tercih
etmiştir. elSakillanı şöyle demektedir: Her ikisi de ihtimal dahilinde olmakla
birlikte bu, iki görüşün daha sahih olanıdır. Ama bizim kabul ettiğimiz görüş, surelerin
tertibinin ne yazılışta ne namazda ne de okumakta ne tertil ve talimde vacip
olmadığı ve bu hususta Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den, ne de kendisine
muhalefet edilmesi haram olan herhangi bir kimseden lehine bir nas bulunmadığı
kanaatidir. Bununla beraber Osman (r.anh)'ın mushafından önceki mushafların
tertibleri farklı farklı idi. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de,
kendisinden sonraki ümmeti de bütün asırlarda namazda, Kur'an öğretiminde ve
telkinde surelerin tertibini terk etmenin caiz olduğu kanaatindedirler.
(Kadi İyaz) devamla dedi
ki: İlim ehlinden "bu Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bildirmesi ile
olmuştur. O, kendilerine Osman'ın Mushafında karar kıldığı şekilde bunu tesbit
etmişti. Mushafların farklı sıralanışı ise kendilerine peygamberin bu husustaki
tevfiki ve son azrası ile ilgili bilgi ulaşmadan önce idi" diyenler onun
ilk olarak Nisa suresini okuyup sonra AI-i İmran suresini okuduğuna dair
buradaki ifadeleri bu husustaki tevkif ve tertib bilgisi ona ulaşmadan olmuştur,
diye açıklarlar. Esasen bu iki sure de Ubey'in mushafında bu şekilde idi.
(Kadi İyaz) devamla dedi
ki: Namaz kılan bir kimsenin birinci re katta okuduğu bir sureyi ikinci rekatta
okumasının caiz olduğunda görüş ayrılığı yoktur. Bu ancak bu işi birinci rekatta
yapmak ve namazın dışında Kur'an okuyan kimse için mekruh olur. Bazıları ise
bunu da mübah kabul etmiş ve selefin, Kur'an-ı Kerim'i baş aşağı devirerek
okumayı yasaklamalarını, surenin sonundan başına doğru okumak diye
yorumlamışlardır. Her bir surenin ayet sıralamasının ise şu anda mushafda
bulundukları hal üzere yüce Allah'ın tevkifi ile gerçekleştiğinde görüş
ayrılığı yoktur. Ümmette bunu bu şekilde Nebisinden (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) nakletmiş bulunmaktadır. -Kadi İyaz'ın sözleri burada sona ermektedir.
Allah en iyi bilendir-
"Ağır ağır
okuyordu, tesbihin söz konusu edildiği bir ayet okudu mu tesbih ederdi, bir dua
ayetini okudumu dua ederdi, Allah'a sığınmayı sözkonusu eden bir ayet okudumu
ona sığınırdı." Bu ifadelerden namazda ve namazın dışında Kur'an okuyan
herkesin bütün bu hususları yerine getirmesinin müstehab olduğu hükmü
anlaşılmaktadır. Bizim mezhebimize göre bu hem imam, hem imama uyan için hem de
tek başına namaz kılan için müstehabdır.
"Sonra rüku'ya
vardı." Burada da rükuda subhane rabbiye'l-azim tesbihini, secdede de
subhane rabbiye'l-a'la tesbihini tekrarlamanın müstehab olduğu hükmü
çıkmaktadır. Bu aynı zamanda bizim mezhebimizdir. Evzai, Ebu Hanife,
Kutelilerin, Ahmed'in ve cumhurun da mezhebi budur. Malik:
Müstehab olan muayyen
bir zikir yoktur, demiştir.
"Sonra, semiallahu
limen hamideh dedi... sonra secde etti." Burada da rükudan kalkıp
doğrulmayı uzun tutmanın caiz olduğuna delil vardır. Bizim mezheb alimlerimiz
ise, caiz değildir derler ve bundan dolayı namazın babl olduğunu söylerler.
وحدثنا
عثمان بن أبي
شيبة وإسحاق
بن إبراهيم. كلاهما
عن جرير. قال
عثمان: حدثنا
جرير عن الأعمش،
عن أبي وائل.
قال: قال
عبدالله:
صليت
مع رسول الله
صلى الله عليه
وسلم فأطال حتى
هممت بأمر
سوء. قال قيل:
وما هممت به؟
قال: هممت أن
أجلس وأدعه.
1812-
Bize Osman b. Ebu Şeybe ve İshak b. İbrahim de tahdis etti. İkisi Cerir'den
rivayet etti. Osman dedi ki: Bize Cerir, A'meş'den, o Ebu Vail'den şöyle
dediğini tahdis etti: Abdullah (bin Mes'ud) dedi ki: Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ile birlikte namaz kıldım. Oldukça uzun kıldı. Öyle ki
içimden kötü şeyler geçti. (Ravi) dedi ki: Senin içinden neler geçti, diye
soruldu. Abdullah: Onu ayakta bırakıp oturmayı içimden geçirdim, dedi.
Diğer tahric: Buhari,
1135 -buna yakın-; İbn Mace, 1418
وحدثناه
إسماعيل بن
الخليل وسويد
بن سعيد عن علي
بن مسهر، عن
الأعمش، بهذا
الإسناد،
مثله.
1813- Bunu bize İsmail
el-Halil ve Suveyd b. Said de Ali b. Mushir'den tahdis etti. O A'meş'den bu
isnad ile aynen rivayet etti.
AÇIKLAMA: "Bize
Osman b. Ebu Şeybe ve İshak b. İbrahim de tahdis etti. O A'meş'den, o Ebu
Vail'den o Abdullah'dan diye rivayet etti" Abdullah'dan maksat Abdullah b.
Mes'ud'dur. Bu senetteki ravilerin tamamı -İshak dışında- Kufelidir.
"Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte namaz kıldım ... " Buradan
anlaşılan hüküm şudur: İmamlara ve büyüklere karşı edebli olmak gerekir. Haram
olmadığı sürece herhangi bir fiil ya da bir söz ile onlara muhalefet
edilmemelidir. İlim adamlarının ittifak ettikleri üzere imama uyan kimseye farz
ya da nafile bir namazda kıyam zor gelecek ve kıyamda durmaktan acze düşecek
olursa oturması caizdir. Abdullah b. Mes'ud'un oturmayışının sebebi ise Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellemı'e karşı olan edebinden dolayıdır.
Ayrıca bu hadiste farz
olmayan namazlarda da imama uymanın caiz olduğu-hükmü ile gece namazının uzun
tutulmasının müstehab olduğu hükmü de anlaşılmaktadır.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
136- SABAHI EDİNCEYE
KADAR BÜTÜN GECE UYUYAN KİMSE HAKKINDA NAKLEDİLEN RİVAYETLER BABI