SAHİH-İ MÜSLİM

SALAT

 

باب جامع صلاة الليل، ومن نام عنه أو مرض

126- GECE NAMAZI VE GECE NAMAZI KILMAYIP UYUYAN YADA HASTALANAN KİMSENİN DURUMUNU KAPSAYAN BAB

 

حدثنا محمد بن المثنى العنزي. حدثنا محمد بن أبي عدي عن سعيد، عن قتادة عن زرارة أن سعد بن هشام بن عامر أراد أن يغزو في سبيل الله. فقدم المدينة. فأراد أن يبيع عقارا له بها. فيجعله في السلاح والكراع. ويجاهد الروم حتى يموت. فلما قدم المدينة، لقي أناسا من أهل المدينة. فنهوه عن ذلك. وأخبروه؛ أن رهطا ستة أرادوا ذلك في حياة نبي الله صلى الله عليه وسلم. فنهاهم نبي الله صلى الله عليه وسلم. وقال "أليس لكم في أسوة؟" فلما حدثوه بذلك راجع امرأته. وقد كان طلقها. وأشهد على رجعتها. فأتى ابن عباس فسأله عن وتر رسول الله صلى الله عليه وسلم؟ فقال ابن عباس:

 ألا أدلك على أعلم أهل الأرض بوتر رسول الله صلى الله عليه وسلم؟ قال: من؟ قال: عائشة. فأتها فاسألها. ثم ائتني فأخبرني بردها عليك. فانطلقت إليها. فأتيت على حكيم بن أفلح. فاستلحقته إليها. فقال: ما أنا بقاربها. لأني نهيتها أن تقول في هاتين الشيعتين شيئا فأبت فيهما إلا مضيا. قال فأقسمت عليه. فجاء. فانطلقنا إلى عائشة. فاستأذنا عليها. فأذنت لنا. فدخلنا عليها. فقالت: أحكيم؟ (فعرفته) فقال: نعم. فقالت: من معك؟ قال: سعد بن هشام. قالت: من هشام؟ قال: ابن عامر. فترحمت عليه. وقالت خيرا. (قال قتادة وكان أصيب يوم أحد) فقلت: يا أم المؤمنين! أنبئيني عن خلق رسول الله صلى الله عليه وسلم. قالت: ألست تقرأ القرآن؟ قلت: بلى. قالت: فإن خلق نبي الله صلى الله عليه وسلم كان القرآن. قال فهممت أن أقوم، ولا أسأل أحدا عن شيء حتى أموت. ثم بدا لي فقلت: أنبئيني عن قيام رسول الله صلى الله عليه وسلم. فقالت: ألست تقرأ: يا أيها المزمل؟ قلت: بلى. قالت: فإن الله عز وجل افترض قيام الليل في أول هذه السورة. فقام نبي الله صلى الله عليه وسلم وأصحابه حولا. وأمسك الله خاتمتها اثني عشر شهرا في السماء. حتى أنزل الله، في آخر هذه السورة، التخفيف. فصار قيام الليل تطوعا بعد فريضة. قال: قلت: يا أم المؤمنين! أنبئيني عن وتر رسول الله صلى الله عليه وسلم. فقالت: كنا نعد له سواكه وطهوره. فيبعثه الله ما شاء أن يبعثه من الليل. فيتسوك ويتوضأ ويصلي تسع ركعات. لا يجلس فيها إلا في الثامنة. فيذكر الله ويحمده ويدعوه. ثم ينهض ولا يسلم. ثم يقوم فيصلي التاسعة. ثم يقعد فيذكر الله ويحمده ويدعوه. ثم يسلم تسليما يسمعنا. ثم يصلي ركعتين بعد ما يسلم وهو قاعد. فتلك إحدى عشرة ركعة، يا بني. فلما سن نبي الله صلى الله عليه وسلم، وأخذه اللحم، أوتر بسبع. وصنع في الركعتين مثل صنعيه الأول. فتلك تسع، يا بني. وكان نبي الله صلى الله عليه وسلم إذا صلى صلاة أحب أن يداوم عليها. وكان إذا غلبه نوم أو وجع عن قيام الليل صلى من النهار ثنتي عشرة ركعة. ولا أعلم نبي الله صلى الله عليه وسلم قرأ القرآن كله في ليلة. ولا صلى ليلة إلى الصبح. ولا صام شهرا كاملا غير رمضان. قال فانطلقت إلى ابن عباس فحدثته بحديثها. فقال: صدقت. لو كنت أقربها أو أدخل عليها لأتيتها حتى تشافهني - به. قال قلت: لو علمت أنك لا تدخل عليها ما حدثتك حديثها.

 

1736- Bana Muhammed b. el-Müsenna el-Anez! tahdis etti, bize Muhammed b. Ebu Adiy, Said'den tahdis etti o Katade'den o Zürare'den rivayet ettiğine göre Sa'd b. Hişam b. Amir, Allah yolunda gazaya çıkmak istedi. Bunun için Medine' deki bir akarını satıp onunla silah ve at satın alıp ölünceye kadar Bizanslılara karşı hücum etmek maksadı ile Medine'ye geldi. Medine'ye geldiğinde Medine ahalisinden bazı kimselerle karşılaştı ve ona böyle bir işten vaz geçmesini öğütleyip kendisine:

 

- Allah'ın Nebisi'nin (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hayatında altı kişi böyle bir iş yapmak istemişlerdi de Allah'ın Nebisi'nin (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunu yapmaktan vazgeçmelerini ve: "Sizin için bende uyulacak bir örnek yok mu?" dediğini haber verdiler.

 

Ona bunu anlatınca o da boşamış olduğu hanımına geri döndü ve ona geri döndüğüne dair de şahit tuttu. Sonra İbn Abbas'ın yanına gelip ona Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in vitri hakkında soru sordu. İbn Abbas: Ben sana Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in vitrini yeryüzündekiler arasında en iyi bilen kimseyi söyleyeyim mi, dedi. O: Kim? dedi. İbn Abbas: Aişe'dir. Ona git ve ona sor, sonra da yanıma gelip bana sana ne şekilde cevap verdiğini haber ver, dedi.

 

(Sa'd b. Hişam devamla dedi ki): Ben de Aişe'nin yanına gittim, yolda Hakim b. Eflah'a uğradım. Aişe'nin yanına gitmek üzere benimle birlikte gelmesini istedim. O: Hayır ben onun yanına yaklaşacak değilim, çünkü ben kendisine şu iki fırka hakkında bir şeyler söylememesini söylediğim halde o, onlar hakkında bir şey söylememeyi kabul etmeyip yine bildiğini yapmaya devam etti, dedi.

(Sa'd) dedi ki: Ben de ona and verince geldi. Onunla Aişe'ye gittik. Huzuruna girmek üzere izin istedik. O da bize izin verdi. Huzuruna girdik. Aişe: -onu tanıyarak- Hakım mi? dedi. O, evet, dedi. Aişe: Seninle birlikte kim var? dedi. Hakim: Sa'd b. Hişam dedi. Aişe: Hişam kimdir? dedi. O: İbn Amir'dir deyince, Aişe ona rahmet okudu ve hayır söyledi -Katade dedi ki: Hişam, Uhud günü şehid düşmüştü.-

 

Ben: Müminlerin annesi, bana Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ahlakı hakkında haber ver, dedim, o: Sen Kur'an okumuyor musun? dedi. Ben: Okuyorum, dedim. Aişe: Şüphesiz Allah'ın Nebisi'nin ahlakı Kur'an idi, dedi. (Sa'd) dedi ki: Bunun üzerine kalkıp gitmek ve ölünceye kadar hiç kimseye herhangi bir şey sormamak istedim, sonra da hatırıma şu geldi ve: Bana Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in kıyamından haber ver, dedim. Aişe (r.anha): Sen Müzzemmil suresini okuyor musun (biliyor musun) dedi. Ben: Biliyorum, dedim. Aişe dedi ki: Aziz ve celil Allah, bu surenin baş taraflarında geceleyin namaz kılmayı farz kıldı. Bunun üzerine Allah'ın Nebi'si (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ve ashabı bir sene süre ile gece namaza kalktı. Allah bu surenin son kısmını on iki ay semada alıkoydu. Sonunda Allah bu surenin sonundaki hafifletici hükmü indirdi ve bunun neticesinde gece namazı önce farz iken tatavvu (nafile) oldu.

 

(Sa'd) dedi ki: Ben: Ey müminlerin annesi! Bana Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in vitrinden haber ver, dedim. O şöyle dedi: Biz ona misvakını ve abdest suyunu hazırlardık. Allah da geceleyin ne zaman dilerse onu o zaman uyandırırdı. Allah'ın Nebi'si o vakit misvak kullanır, abdest alır ve dokuz rekat namaz kılardı. Yalnızca sekizinci rekatta otururdu. Allah'ı anar, ona hamd ve dua ettikten sonra selam vermeksizin ayağa kalkardı. Bu şekilde kalkıp dokuzuncu rekab kıldıktan sonra oturur, Allah'ı anar, O'na hamd ve dua eder, sonra da sesini bize işittirecek şekilde selam verirdi. Selam verdikten sonra oturduğu halde iki rekat kılardı. Böylelikle -oğulcuğum- kıldığı rekatların toplamı on bir rekat ederdi. Allah'ın Nebisi'nin (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yaşı ilerleyip vücudu et toplayınca yedi rekat vitir kılmaya başladı ve iki rekatta önce yaptığının aynısını yaptı. Böylelikle oğulcuğum, bunlar dokuz rekat eder. Allah'ın Nebi'si (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir namaz kıldı mı onu devam ettirmeyi severdi. Eğer uyku ya da bir ağrı sızı onu gece namazından alıkoyacak olursa gündüzün on iki rekat namaz kılardı. Allah'ın Nebi'sinin (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir gecede Kur'an'ın tamamını okuduğunu bilmiyorum. Bir gece sabaha kadar namaz kıldığını da, Ramazan'ın dışında herhangi bir ayı tamamen oruçla geçirdiğini de bilmiyorum.

 

(Sa'd) dedi ki: Sonra İbn Abbas'ın yanına gittim, ona Aişe'nin hadisini naklettim. İbn Abbas: Aişe doğru söylemiştir. Eğer ben ona yakın gidip yahut onun huzuruna girseydim şüphesiz bunları ağzından dinlemek için yanına giderdim, dedi.

 

(Sa'd) dedi ki: Ben: Senin onun huzuruna girmediğini bilmiş olsaydım sana onun söylediklerini anlatmazdım, dedim.

 

Diğer tahric: Ebu Davud, 1342, 1343, 1344, 1345

 

 

وحدثنا محمد بن المثنى. حدثنا معاذ بن هشام. حدثني أبي عن قتادة، عن زرارة بن أوفى، عن سعد بن هشام؛ أنه طلق امرأته. ثم انطلق إلى المدينة ليبيع عقاره. فذكر نحوه.

 

1737- Bize Muhammed b. el-Müsenna da tahdis etti... Katade, Zurare b. Evfa'dan, o Sa'd b. Hişam'dan rivayet ettiğine göre Sa'd hanımını boşadı. Sonra akarını satmak üzere Medine'ye gitti deyip, hadisi buna yakın olarak rivayet etti.

 

 

وحدثنا أبو بكر بن أبي شيبة. حدثنا محمد بن بشر. حدثنا سعيد بن أبي عروبة. حدثنا قتادة عن زرارة بن أوفى، عن سعد بن هشام؛ أنه قال:

 انطلقت إلى عبدالله بن عباس. فسألته عن الوتر. وساق الحديث بقصته. وقال فيه: قالت: من هشام؟ قلت: ابن عامر. قالت: نعم المرء كان عامر. أصيب يوم أحد.

 

1738- Bize Ebu Bekr b. Ebi Şeybe de tahdis etti... Sa'd b. Hişam dedi ki: Abdullah b. Abbas'ın yanına gidip ona vitir hakkında soru sordum . . Sonra hadisi olayı ile birlikte zikretti ve hadisin rivayetine şunları da ekledi:

Aişe: Hişam kimdir? dedi. Ben: İbn Amir, dedim. Aişe: Amir ne iyi bir adamdı, Uhud günü şehid oldu, dedi.

 

 

وحدثنا إسحاق بن إبراهيم ومحمد بن رافع. كلاهما عن عبدالرزاق. أخبرنا معمر عن قتادة، عن زرارة بن أوفى؛ أن سعد بن هشام كان جارا له فأخبره أنه طلق امرأته. واقتص الحديث بمعنى حديث سعيد. وفيه: قالت: من هشام؟ قال ابن عامر. قالت:

 نعم المرء كان أصيب، مع رسول الله صلى الله عليه وسلم، يوم أحد. وفيه: فقال حكيم بن أفلح: أما إني لو علمت أنك لا تدخل عليها ما أنبأتك بحديثها.

 

1739- Bize İshak b. İbrahim ve Muhammed b. Rafi', -ikisiAbdurrezzak'dan tahdis etti, bize Ma'mer, Katade'den haber verdi, o Zürare b. Evfa'dan rivayet ettiğine göre Sa'd b. Hişam kendisinin komşusu idi. Kendisine hanımını boşadığını haber verdi, dedi ve hadisi (Katade'den rivayette bulunan) Said'in hadisi rivayet ettiği manada nakletti. Onun rivayetinde şunlar da vardır: Aişe: Hişam kimdir? dedi. İbn Amir'dir, dedi. Aişe: O ne iyi adamdı. Uhud günü Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte savaşırken isabet almıştı (şehid olmuştu).

Yine onun rivayetinde şöyle denilmektedir: Hakim b. Eflah dedi ki: Ama ben senin onun yanına girmediğini bilseydim sana Aişe'nin hadisini bildirmezdim, dedi.

 

 

حدثنا سعيد بن منصور وقتيبة بن سعيد. جميعا عن أبي عوانة. قال سعيد: حدثنا أبو عوانة عن قتادة، عن زرارة بن أوفى، عن سعد بن هشام، عن عائشة؛ أن رسول الله صلى الله عليه وسلم كان إذا فاتته الصلاة من الليل من وجع أو غيره، صلى من النهار ثنتي عشرة ركعة.

 

1740- Bize Sa'd b. Mansur ve Kuteybe b. Said tahdis etti, hepsi Ebu Avane'den rivayet etti. Said dedi ki: Bize Ebu Avane, Katade'den tahdis etti, o Zürare b. Evfa'dan, o Sa'd b. Hişam'dan, o Aişe'den rivayet ettiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir ağrı ya da başka bir sebep dolayısı ile geceleyin namaz kılamayacak olursa gündüzün on iki rekat kılardı.

 

Diğer tahric: Nesai, 1788 -buna yakın-; Tirmizi, 445,

 

 

وحدثنا علي بن خشرم. أخبرنا عيسى (وهو ابن يونس) عن شعبة، عن قتادة، عن زرارة، عن سعد بن هشام الأنصاري، عن عائشة؛ قالت:

 كان رسول الله صلى الله عليه وسلم إذا عمل عملا أثبته. وكان إذا نام من الليل أو مرض، صلى من النهار، ثنتي عشرة ركعة.

قالت: وما رأيت رسول الله صلى الله عليه وسلم قام ليلة حتى الصباح. وما صام شهرا متتابعا إلا رمضان.

 

1741- Bize Ali b. Haşrem de tahdis etti... Sa'd b. Hişam el-Ensari, Aişe'den şöyle dediğini rivayet etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir am el yapmaya başladı mı onda sebat ederdi. Geceleyin uyuyup (teheccüde uyanmaz) ya da hastalanır ise gündüzün on iki rekat namaz kılardı.

Aişe dedi: Ben Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bir geceyi sabaha kadar kıyamla (namaz kılmakla) geçirdiğini de görmedim, Ramazan dışında her hangi bir ayı da ardı arkasına kesintisiz oruç tuttuğunu da, dedi.

 

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

AÇIKLAMA:          (1736) "Onunla silah ve at almak istedi." Kura': At'ın bir ismidir. "Hanımına döndü ve döndüğüne de şahit tuttu." (Ric'ı -yani yeni bir

akit ve mehir gerekmeksizin dönme hakkına sahip olduğu bir talaklaboşamış olduğu hanımına dönmek anlamındaki): Rec'at, lafzı ric'at olarak da kullanılır. Ama çoğunluğa göre (re harfi fethalı olarak) rec'at, daha fasihtir. el-Ezheri ise ric'at söyleyişinin daha fasih olduğunu söylemiştir.

 

"İbn Abbas'a gidip sordu, o: Yeryüzündekiler arasında (bu hususu) en iyi bileni sana söyleyeyim mi? dedi" Buradan alim bir kimseye herhangi bir husus hakkında soru sorulup da başkasının bunu daha iyi bildiğini biliyor ise soranı ona yönlendirmesinin müstehap olduğu hükmü anlaşılmaktadır. Çünkü din nasihattır. Bununla birlikte bu insaflı olmayı ve fazilet ehlinin faziletini itiraf edip bilmeyi ve mütevazi olmayı da ihtiva etmektedir.

 

"Biz ona bu iki fırka hakkında bir şey söylememesini söyledik. .. " İki şia! fırka anlamındaki "şiatan" lafzı ile kastedilen o zamanlarda cereyan eden savaşlardır.

"Allah'ın Nebisi'nin (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ahlakı Kur'an idi." Yani Kur'an gereğince am el etmek, onun sınırlarında durmak, onun edebi ile edeplenmek, verdiği misal ve kıssalardan ibret almak, üzerinde iyiden iyiye düşünmek, onu güzel okumak demektir.

 

"Böylelikle gece namazı önce farz iken tatavvu oldu." Bu ifadelerin zahirinden gece namazının hem Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hem ümmeti hakkında nafile olduğu anlaşılmaktadır. Ümmet için gece namazının tatavvu olduğu icma ile kabul edilmiştir. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hakkında ise farz oluşunun nesh olup olmadığı hususunda ilim adamları ihtilaf etmişlerdir. Bize görede daha sahih olan nesh olduğudur. Kadi İyaz'ın selefden birisinden nakletmiş olduğu kendisine gece namazi (kıyamü'l leyl) adının verilebileceği asgari bir miktarın -bir koyunu sağmak süresi kadar dahi olsa- yapılması vaciptir (farzdır) şeklindeki görüş ise yanlıştır ve bu görüş sahibinden önce gerçekleşmiş icma ile reddolunur. Bununla birlikte sahih nasların da ifade ettiği üzere beş vakit namazın dışında farz namaz yoktur.

"Onun misvakını ve abdest suyunu hazırlardık." Bunun ve vaktinden önce ibadetin sebeblerini yerine getirmek üzere hazırlanıp ibadete itina göstermenin müstehab olduğu hükmü anlaşılmaktadır.

 

"Misvak kullanır ve abdest alırdı." Uykudan uyanınca misvak kullanmanın müstehab olduğu hükmü anlaşılmaktadır.

 

"Oturmaksızın dokuz rekat kılardı... Selam verdikten sonra da oturarak iki rekat namaz kılardı." Buna dair açıklama az önce geçmiş bulunmaktadır.

"Allah'ın Nebi'sinin (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yaşı ilerleyip de et toplayınca" asıl nüshaların bir çoğunda ("yaşlandı" anlamındaki lafız) "senne" şeklindedir, bazılarında ise "esenne" diye yazılmıştır. Dilde meşhur olan da bu kullanımdır.

"Uyuyakaldığı ya da bir ağrısı dolayısı ile gece namaz kılamayacak olursa ... " Bu da insanın yaptığı belli i,badetlere gereken dikkati göstermesinin ve bu ibadet(in vakti) geçecek olursa kazasının yapılmasının müstehab olduğuna delildir.

 

 

 

حدثنا هارون بن معروف. حدثنا عبدالله بن وهب. ح وحدثني أبو الطاهر وحرملة. قالا: أخبرنا ابن وهب عن يونس بن يزيد، عن ابن شهاب، عن السائب بن يزيد، وعبيدالله بن عبدالله. أخبراه عن عبدالرحمن بن عبدالقاري. قال: سمعت عمر بن الخطاب يقول: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: "من نام عن حزبه، أو عن شيء منه، فقرأه فيما بين صلاة الفجر وصلاة الظهر، كتب له كأنما قرأه من الليل".

 

1742- Bize Harun b. Maruf tahdis etti, bize Abdullah b. Vehb tahdis etti (H.) Bana Ebu Tahir ve Harmele de tahdis edip dediler ki: Bize İbn Vehb, Yunus b. Yezid'den haber verdi, o İbn Şihab'dan, o es-Saib b. Yezid ve Ubeydullah b. Abdullah'tan rivayet ettiğine göre ikisi kendisine Abdurrahman b. Abd el-Kari'den şöyle dediğini haber verdiler: Ömer b. el-Hattab'ı şöyle derken dinledim: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kim Kur'an'dan (okumayı adet edindiği) hizbini yahut onun bir bölümünü okumayıp uyur da bunu sabah namazı ile öğle namazı arasında okursa onu geceleyin okumuş gibi ona yazılır" buyurdu.

 

 

Diğer tahric: Ebu Davud, 1313; Tirmizi, 581; Nesai, 1789, 1790, 1791, 1792 -mevkuf-; İbn Mace, 1343

 

AÇIKLAMA:          "Yunus'dan o İbn Şihab'dan ... derken dinledim." Bu isnad ve hadis Darakutni'nin Müslim aleyhine istidrakde bulunduğu hadislerden birisi olup, bu hadisi bir topluluğun bu şekilde merfu olarak, bir başka topluluğun da bunu mevkuf olarak rivayet ettiğini ileri sürmüştür. Bu illetin var olduğunu söylemek de, hadisin kendisi de sahihtir (doğrudur). İsnadı da aynı şekilde sahihtir.

 

Bu Şerhin Mukaddimesinde geçmiş fasıllarda bu kaide de açıklanmış idi. Bundan sonra daha başka yerlerde de açıklanmıştır. Ayrıca sahih olanın, hatta fukahanın, usulcülerin ve muhaddislerin muhakkiklerinin kabul ettikleri doğrunun şu olduğunu da açıklamıştık: Eğer hadis hem merfu, hem mevkuf yahut hem mevsul, hem mürsel olarak rivayet edilmiş ise hadisin merfu ve mevsul olduğuna hükmedilir. Çünkü bu rivayette sika bir kimsenin ziyadesi vardır. Hadisi merfu ve mevsul olarak rivayet edenlerin hafızlık ve sayı bakımından daha çok ya da daha az olmaları bakımından bir fark yoktur. Allah en iyi bilendir.

 

Bu isnadda güzel bir incelik de vardır, o da şudur: Bu hadiste sahabenin tabiinden olan birisinden rivayeti vardır ki, bu es-Saib'in Abdurrahman'dan rivayetidir. Aynı zamanda bu yaşça büyük olanların yaşça küçüklerden rivayeti kapsamına da girer.

"el-Karl" sondaki ye harfi şeddeli olup bilinen kabile olan "Kare"ye mensuptur. Daha önce birkaç defa açıklanmış idi.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

127- EVVABİN NAMAZININ DEVE YAVRULARININ AYAKLARI (KIZGIN KUMDAN) YANDIĞI ZAMAN KILINMASI BABI