SAHİH-İ MÜSLİM

SALAT

 

باب جواز النافلة قائما وقاعدا، وفعل بعض الركعة قائما وبعضها قاعدا

124- NAFİLENİN AYAKTA VE OTURARAK KILINMASININ, BİR REKATIN BİR BÖLÜMÜNÜN AYAKTA, DİĞER KISMININ OTURARAK KILINMASININ CAİZ OLUŞU BABI

 

حدثنا يحيى بن يحيى. أخبرنا هشيم عن خالد، عن عبدالله بن شقيق. قال:

 سألت عائشة عن صلاة رسول الله صلى الله عليه وسلم، عن تطوعه؟ فقالت: كان يصلي في بيتي قبل الظهر أربعا. ثم يخرج فيصلي بالناس. ثم يدخل فيصلي ركعتين. وكان يصلي بالناس المغرب. ثم يدخل فيصلي ركعتين. ويصلي بالناس العشاء. ويدخل بيتي فيصلي ركعتين. وكان يصلي من الليل تسع ركعات. فيهن الوتر. وكان يصلي ليلا طويلا قائما. وليلا طويلا قاعدا. وكان إذا قرأ وهو قائم، ركع وسجد وهو قائم. وإذا قرأ قاعدا، ركع وسجد وهو قاعد. وكان إذا طلع الفجر، صلى ركعتين.

 

1696- Bize Yahya b. Yahya tahdis etti, bize Huşeym Halid'den haber verdi, o Abdullah b. Şakik'den şöyle dediğini nakletti: Aişe'ye Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in namazı (yani) tatavvu (nafile) namazları hakkında soru sordu. O dedi ki: Benim hanemde öğleden önce dört rekat kılar sonra çıkıp cemaate namaz kıldırır, sonra içeri girip iki rekat kılardı. Cemaate akşam namazını kıldırdıktan sonra da içeri girip iki rekat kılardı. Cemaate yatsıyı kıldırdıktan sonra evime girip iki re kat kılardı. Geceleyin de aralarında vitir olduğu halde dokuz rekat kılardı. O geceleyin uzun bir süre ayakta, yine geceleyin uzun bir süre oturarak da namaz kılardı. Ayakta iken Kur'an okuyunca ayakta rüku ve sücuda varırdi. Oturarak Kur'an okuduğu zaman oturduğu halde ruku ve sücud yapardı. Fecir çıkınca da iki rekat kılardı.

 

 

Diğer tahric: Ebu Davud, 1251; Tirmizi, 375 -muhtasar-, 436 -muhtasar-

 

AÇIKLAMA:          "Evinde öğleden önce dört rekat kılardı. .. " Sonra kıldığı diğer nafileleri sözkonusu etmektedir. Buna yakın bir ifade İbn Ömer'in hadisinde de geçmektedir. Buradan revatip sünnetlerin evde kılınmasının müstehap olduğu hükmü anlaşılmaktadır. Aynı şekilde diğer namazların da (nafilelerin) evde kılınması müstehaptır. Bu hususta bizim mezhebimizde görüş ayrılığı olmadığı gibi cumhur da böyle demiştir. Bizim mezhebimizde de başkalarına göre de gece ve gündüz farz namazların revatipleri arasında bir fark yoktur. Selefden bir topluluk ise şöyle demiştir: Tercih olunan hepsinin mescitte kılınmasıdır. Ama Malik ve Sevri de şöyle demektedir: Efdal olan gündüzün revatiplerini mescitte, gecenin revatiplerini de evde kılmaktır.

 

Bizim delilimiz bu sahih hadislerdir. Bunlarda Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in sabahın ve cumanın sünnetlerini evinde kıldığı açıkça ifade edilmektedir. Bunların ikisi de gündüzün kılınan namazlardır. Bununla birlikte ayrıca Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Namazın en faziletli olanı kişinin evinde kıldığı namazıdır, farz olan müstesna" buyruğu da bunlarla birlikte delil teşkil etmektedir. Bu buyruk ise genel, sahih ve onunla çatışma halinde başka bir rivayetin bulunmadığı sarih (anlamı gayet aÇık) bir hadistir. Dolayısı ile kimsenin bunun dışına çıkma yetkisi yoktur. Allah en iyi bilendir.

 

İlim adamları der ki: (Revatip başta olmak üzere) nafilelerin meşru oluşundaki hikmet, herhangi bir eksiklik sözkonusu olursa onlarla farzlan tamamlamaktır. Nitekim Ebu Davud'un Sünen'inde ve başka kaynaklardaki hadislerde böylece sabit olmuştur. Ayrıca önceden nafile namaz kılmak sureti ile kişinin nefsi alışmış ve ona şevk duymuş olur. Kalbi en mükemmel bir derecede farz namaza başka şeylerden uzaklaşarak hazırlanmış olur. Bundan dolayı Müslim'in bundan biraz sonra zikredeceği gibi gece namazına hafif iki rekat ile başlamak müstehab görülmüştür.

 

 

 

حدثنا قتيبة بن سعيد. حدثنا حماد عن بديل وأيوب، عن عبدالله بن شقيق، عن عائشة؛ قالت:

 كان رسول الله صلى الله عليه وسلم يصلي ليلا طويلا. فإذا صلى قائما، ركع قائما. وإذا صلى قاعدا، ركع قاعدا.

 

1697- Bize Kuteybe b. Said tahdis etti, bize Hammad, Budeyl ve Eyyub'dan tahdis etti. Onlar Abdullah b. Şakik'den, o Aişe'den şöyle dediğini nakletti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gece uzun zaman namaz kılardı. Eğer ayakta namaz kılarsa ayakta rüku yapar, oturarak namaz kılarsa oturarak rüku yapardı.

 

Diğer tahric: Davud, 955; Nesai, 1645

 

 

وحدثنا محمد بن المثنى. حدثنا محمد بن جعفر. حدثنا شعبة عن بديل، عن عبدالله بن شقيق. قال:

 كنت شاكيا بفارس. فكنت أصلي قاعدا. فسألت عن ذلك عائشة؟ فقالت: كان رسول الله صلى الله عليه وسلم يصلي ليلا طويلا قائما. فذكر الحديث.

 

1698- Bize Muhammed b. el-Müsenna da tahdis etti... Abdullah b. Şakik dedi ki: Fars topraklarında hastalanmıştım. Bu sebeple oturarak namaz kılardım. Sonra buna dair Aişe'ye sordum, o: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geceleyin uzun süre ayakta namaz kılardı, dedi, sonra da ravi hadisi zikretti.

 

 

وحدثنا أبو بكر بن أبي شيبة. حدثنا معاذ بن معاذ عن حميد، عن عبدالله بن شقيق العقيلي؛ قال:

 سألت عائشة عن صلاة رسول الله صلى الله عليه وسلم بالليل؟ فقالت: كان يصلي ليلا طويلا قائما. وليلا طويلا قاعدا. وكان إذا قرأ قائما، ركع قائما. وإذا قرأ قاعدا، ركع قاعدا.

 

1699- Bize Ebu Bekr b. Ebi Şeybe de tahdis etti, bize Muaz b. Muaz, Humeyd'den tahdis etti, o Abdullah b. Şakik el-Ukayrı'den şöyle dediğini nakletti: Aişe'ye ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e gece namazı hakkında sordum. o: Geceleyin uzunca bir süre ayakta namaz kılar, yine uzun bir süre oturarak namaz kılardı. Eğer kıraati ayakta yapmışsa ayakta iken rükua varır. Eğer kıraati oturarak yapmışsa oturarak rükua varırdı.

 

Diğer tahric: İbn Mace, 1228

 

 

وحدثنا يحيى بن يحيى. أخبرنا أبو معاوية عن هشام بن حسان، عن محمد بن سيرين، عن عبدالله بن شقيق العقيلي؛ قال:

 سألنا عائشة عن صلاة رسول الله صلى الله عليه وسلم؟ فقالت: كان رسول الله صلى الله عليه وسلم يكثر الصلاة قائما وقاعدا. فإذا افتتح الصلاة قائما، ركع قائما. وإذا افتتح الصلاة قاعدا، ركع قاعدا.

 

1700- Bize Yahya b. Yahya da tahdis etti... Abdullah b. Şakik el-Ukayli dedi ki: Aişe'ye Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in gece namazı hakkında soru sorduk. O: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ayakta ve oturarak çokça namaz kılardı. Namaza ayakta başlamışsa ayakta rükua varırdı. Eğer namaza oturarak başlamışsa oturarak rükua varırdı.

 

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

AÇIKLAMA:          (1697) "Oturarak namaz kılarsa oturarak rükua varırdı." Bu hadisten ayakta durabilme gücü ile birlikte oturarak nafile namaz kılmanın caiz olduğu hükmü anlaşılmaktadır. Bu, ilim adamlarının icma ile kabul ettikleri bir husustur.

 

(1698) "Fars diyarında rahatsızlanmıştım. Oturarak namaz kılıyordum ... " Meşrik ve Mağrib'in bütün ravileri bu kelimeyi bu şekilde "Faris: Fars diyarında" diye zapt etmişlerdir.

Kadi İyaz da bütün ravilerden böylece nakletmiş olup şunları söylemektedir: Bazıları hata ederek bunun doğrusu nekaris (nikris ve damla denilen hastalık)dır. Bu ise bilinen bir hastalıktır. Çünkü Aişe hiçbir zaman Fars ülkesine girmemiştir. Orada nasıl olur da ona soru sorabilir, demektedirler.

 

Ancak Kadi İyaz böyle diyenin yanıldığını söyleyip şunları söylemektedir: Onun Aişe'ye bu sorusunu Fars ülkesinde sorması gerekmez. Aksine o bu sorusunu Fars topraklarından döndükten sonra Medine'de sormuştur. Hadisin zahirinden anlaşılan da budur. O daha önce yapıp ettiği bir işe dair sahih olup olmadığı hakkında ona soru sormuştur. Çünkü: Oturarak namaz kılıyordum, demiştir.

 

 

 

وحدثني أبو الربيع الزهراني. أخبرني حماد (يعني ابن زيد). ح قال وحدثنا حسن بن الربيع. حدثنا مهدي بن ميمون. ح وحدثنا أبو بكر بن أبي شيبة. حدثنا وكيع. ح وحدثنا أبو كريب. حدثنا ابن نمير. جميعا عن هشام بن عروة. ح وحدثني زهير بن حرب (واللفظ له) قال: حدثنا يحيى بن سعيد عن هشام بن عروة. قال: أخبرني أبي عن عائشة. قالت:

 ما رأيت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقرأ في شيء من صلاة الليل جالسا. حتى إذا كبر قرأ جالسا. حتى إذا بقي عليه من السورة ثلاثون أو أربعون آية، قام فقرأهن. ثم ركع.

 

1701- Bana Ebu'r-Rabı'ez-Zehranı de tahdis etti, bize Hammad -bin Zeyd- haber verip dedi ki: (H.) Bize Hasan b. er-Rab!'de tahdis etti, bize Mehdi b. Meymun tahdis etti. (H.) Bize Ebu Bekr b. Ebi Şeybe de tahdis etti, bize Veki tahdis etti (H.) Bize Ebu Kureyb de tahdis etti, bize İbn Numeyr tahdis etti. Hepsi Hişam b. Urve'den rivayet etti. (H.) Bana Züheyr b. Harb da -lafız ona ait olmak üzere- tahdis edip dedi ki: Bize Yahya b. Said, Hişam b. Urve'den şöyle dediğini tahdis etti: Bana babam Aişe'den şöyle dediğini haber verdi: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i geceleyin oturarak kıldığı hiçbir namazında Kur'an okuduğunu (namaz kıldığını) görmedim. Nihayet yaşlanınca oturarak Kur'an okumaya (namaz kılmaya) başladı. Sureden otuz ya da kırk ayet kalınca ayağa kalkar bunları okur sonra rükua varırdı.

 

Diğer tahric: Ebu Rabi ez-Zehrani, Hasan bin er-Rabi, Ebu Bekr bin Ebu Şeybe ve Ebul Kureyb'in rivayetlerini yalnızca Müslim rivayet etmiştir

Zuheyl bir Harb'ın rivayetini Buhari, 1148

 

 

وحدثنا يحيى بن يحيى. قال: قرأت على مالك عن عبدالله بن يزيد وأبي النضر، عن أبي سلمة بن عبدالرحمن، عن عائشة؛ أن رسول الله صلى الله عليه وسلم:

 كان يصلي جالسا. فيقرأ وهو جالس. فإذا بقي من قراءته قدر ما يكون ثلاثين أو أربعين آية. قام فقرأ وهو قائم. ثم ركع. ثم سجد. ثم يفعل في الركعة الثانية مثل ذلك.

 

1702- Bize Yahya b. Yahya tahdis edip dedi ki: Ben Malik'e, Abdullah b. Yezid ve Ebu Nadr'dan naklettiği rivayetini okudum. İkisi Ebu Seleme b. Abdurrahman'dan o Aişe'den rivayet ettiğine göre Resuluilah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) oturarak namaz kılar, oturduğu halde de Kur'an okurdu. Okumak istediği Kur'an'dan yaklaşık otuz ya da kırk ayet kadar kalınca ayağa kalkıp ayakta okur sonra rüku, sonra secde yapardı. Sonra da ikinci rekatta aynısını yapardı.

 

Diğer tahric: Buhari, 1119; Ebu Davud, 954; Tirmizi, 374; Nesai, 1647

 

 

حدثنا أبو بكر بن أبي شيبة وإسحاق بن إبراهيم. قال أبو بكر: حدثنا إسماعيل بن علية عن الوليد بن أبي هشام، عن أبي بكر بن محمد، عن عمرة، عن عائشة. قالت:

 كان رسول الله صلى الله عليه وسلم يقرأ وهو قاعد. فإذا أراد أن يركع، قام قدر ما يقرأ إنسان أربعين آية.

 

1703- Bize Ebu Bekr b. Ebi Şeybe ve İshak b. İbrahim tahdis etti. Ebu Bekr dedi ki: Bize İsmail b. Uleyye, Velid b. Ebu Hişam'dan tahdis etti. O Ebu Bekr b. Muhammed'den, o Amre'den, o Aişe'den şöyle dediğini nakletti: Resuluilah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) oturarak Kur'an okur (namaz kılar)dı. Rükua varmak isteyince de bir kimsenin kırk ayet okuyacağı kadar bir süre ayakta dururdu.

 

Diğer tahric: Nesai, 1649; İbn Mace 1226

 

 

وحدثنا ابن نمير. حدثنا محمد بن بشر. حدثنا محمد بن عمرو. حدثني محمد بن إبراهيم عن علقمة بن وقاص؛ قال: قلت لعائشة:

 كيف كان يصنع رسول الله صلى الله عليه وسلم في الركعتين وهو جالس؟ قالت: كان يقرأ فيهما. فإذا أراد أن يركع، قام فركع.

 

1704- Bize İbn Numeyr de tahdis etti... Alkame b. Vakkas dedi ki: Aişe'ye: Resuluilah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) oturarak namaz kılınca iki rekatta nasıl yapardı, dedim. O: İki rekatta da Kur'an okurdu, rükua varmak istediği zaman kalkar, sonra rükua varırdı, dedi.

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

وحدثنا يحيى بن يحيى. أخبرنا يزيد بن زريع عن سعيد الجريري، عن عبدالله بن شقيق؛ قال: قلت لعائشة:

 هل كان النبي صلى الله عليه وسلم يصلي وهو قاعد؟ قالت: نعم. بعد ما حطمه الناس.

 

1705- Bize Yahya b. Yahya da tahdis etti... Abdullah b. Şakik dedi ki: Aişe'ye: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) oturarak namaz kılar mıydı, dedim, o: İnsanlar onu yorup ihtiyarlattıktan sonra, evet dedi. 

 

Diğer tahric: Nesai, 1656

 

 

وحدثنا عبيدالله بن معاذ. حدثنا أبي. حدثنا كهمس عن عبدالله بن شقيق. قال: قلت لعائشة. فذكر عن النبي صلى الله عليه وسلم، بمثله.

 

1706- Bize Ubeydullah b. Muaz da tahdis etti, bize babam tahdis etti, bize Kehmes, Abdullah b. Şakik'den şöyle dediğini tahdis etti. Aişe'ye ... dedim. Sonra da Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den aynısını zikretti.

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

وحدثني محمد بن حاتم وهارون بن عبدالله. قالا: حدثنا حجاج بن محمد. قال: قال ابن جريج: أخبرني عثمان بن أبي سليمان؛ أن أبا سلمة بن عبدالرحمن أخبره؛ أن عائشة أخبرته أن النبي صلى الله عليه وسلم لم يمت، حتى كان كثير من صلاته وهو جالس.

 

1707- Bana Muhammed b. Hatim ve Harun b. Abdullah da tahdis edip dedi ki: ... Ebu Seleme b. Abdurrahman'ın haber verdiğine göre Aişe (r.anha) kendisine şunu haber verdi: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ancak namazının çoğunluğunu oturarak kılmaya başladıktan sonra vefat etti.

 

 

Diğer tahric: Nesai, 1655

 

AÇIKLAMA:          (1701) "Oturarak okurdu (namaz kılardı) Nihayet sureden ... sonra rükua varırdı." Hadisten aynı rekatın bir kısmının ayakta, bir kısmının da oturarak kılınmasının caiz olduğu hükmü çıkmaktadır. Mezhebimizin, Malik'in, Ebu Hanife'nin ve genel olarak ilim adamlarının kanaati de bu şekildedir. İster önce ayakta kılıp sonra otursun, ister önce oturup sonra kalksın, farketmez.

 

Seleften kimi bunu kabul etmemiş ise de bu yanlıştır. Kadi İyaz, Ebu Hanife'nin iki arkadaşı; Ebu Yusuf ve Muhammed ile başkalarının, kıyamdan sonra oturmanın mekruh olduğunu söylediklerini nakletmektedir. Şayet ayakta kılmayı niyet edip sonradan oturmak isterse bize ve cumhurun kanaatine göre caiz olur. Maliki'lerden İbnu'l-Kasım, caizdir, derken, Eşheb, değildir demiştir.

 

(1703) "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) oturarak Kur'an okur (namaz kılar) dı. rükua varmak isteyince ... " Bu, nafilede kıyamı uzun tutmanın ve kıyamın uzun olanının aynı zaman zarfında çokça re kat kılmaktan daha faziletli olduğuna delildir. Mesele daha önceden genişçe geçmiş olup ilim adamlarının bu mesele hakkındaki görüş ayrılıklarını ve Şafii mezhebinin görüşünün ise, kıyamın faziletli olduğu şeklinde olduğunu zikretmiş idik.

 

(1705) İnsanlar onu yorup ihtiyarlattıktan sonra oturmaya başladı."

Herevi, buradaki "hatama" fiilini açıklarken şunları söylemektedir: Bir kimse aile halkı arasında yaşlanacak olursa bu fiil kullanılır. Sanki onların işlerini, ağırlıklarını yüklenip onların maslahatına olan işlere itina göstermesi, onu yorup kurutmuş bir yaşlı haline getirdiğinden ötürü böyle denilmiş gibidir. Bir şey hakkında bu fiil kullanılırsa, onun kuruduğu anlamını ifade eder.

 

 

 

وحدثني محمد بن حاتم وحسن الحلواني. كلاهما عن زيد. قال حسن: حدثنا زيد بن الحباب. حدثني عبدالله ابن عروة عن أبيه، عن عائشة. قالت: لما بدن رسول الله صلى الله عليه وسلم وثقل، كان أكثر صلاته جالسا.

[ش (لما بدن الخ) قال القاضي عياض رحمه الله: قال أبو عبيد في تفسير هذا الحديث: بدن الرجل، بفتح الدال المشددة، تبدينا، إذا أسن. قال أبو عبيد: ومن رواه، بدن بضم الدال المخففة، فليس له معنى هنا. لأن معناه كثر لحمه. وهو خلاف صفته صلى الله عليه وسلم. يقال: بدن يبدن بدانة. وأنكر أبو عبيد الضم. قال القاضي: روايتنا في مسلم عن جمهورهم بدن بالضم. وعن العذري: بالتشديد، وأراه إصلاحا. قال: ولا ينكر اللفظان في حقه صلى الله عليه وسلم. فقد قالت عائشة رضي الله عنها، في صحيح مسلم، بعد هذا بقريب: فلما أسن رسول الله صلى الله عليه وسلم وأخذ اللحم، أوتر بسبع. وفي حديث آخر: ولحم. وفي آخر: أسن وكثر لحمه. وقول ابن أبي هالة في وصفه: بادن متماسك. هذا كلام القاضي. ثم عقب عليه النووي بقوله: والذي ضبطناه ووقع في أكثر أصول بلادنا، بالتشديد].

 

1708- Bana Muhammed b. Hatim ve Hasan el-Hulvani de tahdis etti, ikisi de Zeyd'den rivayet etti. Hasan dedi ki: Bize Zeyd b. Hubab tahdis etti, bana Dahhak b. Osman tahdis etti, bana Abdullah b. Ömer, babasından tahdis etti, o Aişe'den şöyle dediğini nakletti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yaşlanıp (kilosu) ağırlaşınca namazını çoğunlukla oturarak kılardı.

 

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

AÇIKLAMA:          "ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yaşlanıp ağırlaşınca ... " Kadi İyaz (yüce Allah'ın rahmeti ona) dedi ki: Ebu Ubeyd bu hadisi açıklarken şöyle demektedir: Şeddeli dal harfi ile "beddene" yaşlandı anlamındadır. Ebu Ubeyd dedi ki: Bu kelimeyi dal harfi ötreli ve şeddesiz olarak "bedune" diye rivayet edenin bu rivayetinin burada bir anlamı yoktur. Çünkü bu lafzın anlamı etinin çoğalması (kilo alması) demektir. Oysa bu hal Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in niteliklerine aykırıdır. Böyle diyerek Ebu Ubeyd dal harfinin ötreli okuyuşunu kabul etmemektedir.

 

Kadi İyaz der ki: Bizim Müslim' deki ravilerin çoğunluğundan naklettiğimiz rivayet ötreli olarak "bedune" şeklindedir. el-Uzri'nin rivayetinde ise

 

"beddene" şeklinde şeddelidir. Görüşüme göre bu bir ıslahtır. (Kadı şunları da eklemektedir): Ama her iki lafzın anlamı da Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hakkında red olunamaz. Çünkü Aişe, Müslim'in Sahih'inde bundan biraz sonra gelecek hadiste: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yaşlanıp et toplayınca vitri yedi rekat olarak kılmaya başladı", demiştir. Bir başka hadiste: "Et toplayınca" bir diğerinde: "Yaşlanıp eti çoğalınca" denilmektedir. İbn Ebu Hale'nin onun niteliklerini anlatırken: Eti sıkı, etli dediğini de görüyoruz. Kadı lyaz'ın açıklamaları bunlardır.

Bizim zaptımız ve ülkemizdeki asıl yazmaların çoğunluğunda ise bu lafız şeddelidir. Allah en iyi bilendir.

 

 

 

حدثنا يحيى بن يحيى. قال: قرأت على مالك عن ابن شهاب، عن السائب بن يزيد، عن المطلب بن أبي وادعة السهمي، عن حفصة؛ أنها قالت:

 ما رأيت رسول الله صلى الله عليه وسلم صلى في سبحته قاعدا. حتى كان قبل وفاته بعام. فكان يصلي في سبحته قاعدا. وكان يقرأ بالسورة فيرتلها. حتى تكون أطول من أطول منها.

 

1709- Bize Yahya b. Yahya tahdis edip dedi ki: Ben Malik'e, İbn Şihab'dan naklettiği rivayetini okudum. O Saib b. Yezid'den, o Muttalib b. Ebu Vedaa es-Sehmi'den, o Hafsa'dan şöyle dediğini rivayet etmektedir:

ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i -vefatından bir sene öncesine kadar- namazında oturarak namaz kıldığını görmedim. İşte o zaman (nafile) namazında oturarak kılmaya başladı ve sureyi tertil ile öyle bir okurdu ki, sure gerçek uzunluğundan daha da uzun gelirdi.

 

Diğer tahric: Tirmizi, 373; Nesai, 1657

 

 

وحدثني أبو الطاهر وحرملة. قالا: أخبرنا ابن وهب. أخبرني يونس. ح وحدثنا إسحاق بن إبراهيم وعبد بن حميد. قالا: أخبرنا عبدالرزاق. أخبرنا معمر. جميعا عن الزهري، بهذا الإسناد، مثله. غير أنهما قالا: بعام واحد أو اثنين.

 

1710- Bana Ebu Tahir ve Harmele de tahdis edip dediler ki: Bize İbn Vehb haber verdi, bana Yunus haber verdi (H.). Bize İshak b. İbrahim ve Abd b. Humeyd de tahdis edip dediler ki: Bize Abdurrezzak haber verdi, bize Ma'mer haber verdi. Hepsi birlikte ez-Zühri'den bu isnad ile aynısını rivayet etti. Ancak ikisi bir ya da iki yıl kaydını zikrettiler.

 

 

وحدثنا أبو بكر بن أبي شيبة. حدثنا عبيدالله بن موسى عن حسن بن صالح، عن سماك؛ قال: أخبرني جابر ابن سمرة؛ أن النبي صلى الله عليه وسلم لم يمت، حتى صلى قاعدا.

 

1711- Bize Ebu Bekr b. Ebi Şeybe de tahdis etti, Bize Ubeydullah b. Musa Hasan b. Salih'den tahdis etti, o Simak'den şöyle dediğini nakletti: Cabir b. Semura'nın bana haber verdiğine göre Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) oturarak namaz kılmadan vefat etmedi.

 

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

AÇIKLAMA:          (1709) "İbn Şihab'dan, o Saib b. Yezid'den, o Muttalib b. Ebu Vedaa'dan o Hafsa'dan" Bunlar yani Saib, Muttalib ve Hafsa, biri diğerinden nakleden üç sahabedir.

 

 

 

وحدثني زهير بن حرب. حدثنا جرير عن منصور، عن هلال بن يساف، عن أبي يحيى، عن عبدالله بن عمرو؛ قال: حدثت أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال:

 "صلاة الرجل قاعدا نصف الصلاة" قال فأتيته فوجدته يصلي جالسا. فوضعت يدي على رأسه. فقال: مالك يا عبدالله ابن عمرو؟ قلت: حدثت، يا رسول الله! أنك قلت "صلاة الرجل قاعدا على نصف الصلاة" وأنت تصلي قاعدا! قال "أجل. ولكني لست كأحد منكم".

 

1712- Bana Züheyr b. Harb da tahdis etti... Abdullah b. Amr dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Bir kimsenin oturarak namaz kılması namazın yansıdır" buyurduğu bana haber verildi.

Ben de onun yanına gittim, oturarak namaz kıldığını görünce elimi onun başına koydum. O: "Ne oluyor, ey Abdullah b. Amr" dedi. Ben: Ey Allah'ın Resulü senin: "Bir kimsenin oturarak namaz kılması namazın yansıdır" buyurduğun hadis bana nakledildi. Halbuki sen oturarak namaz kılıyorsun, deyince o: "Evet, ama ben sizden herhangi bir kimse gibi değilim" buyurdu.

 

Diğer tahric: Ebu Davud, 950; Nesai, 1658

 

 

وحدثناه أبو بكر بن أبي شيبة ومحمد بن المثنى وابن بشار. جميعا عن محمد بن جعفر، عن شعبة. ح وحدثنا ابن المثنى. حدثنا يحيى بن سعيد. حدثنا سفيان. كلاهما عن منصور، بهذا الإسناد. وفي رواية شعبة: عن أبي يحيى الأعرج.

 

حدثنا محمد بن عبدالله بن نمير. حدثنا أبو خالد (يعني سليمان بن حيان) عن داود بن أبي هند، عن النعمان ابن سالم، عن عمرو بن أوس. قال: حدثني عنبسة بن أبي سفيان، في مرضه الذي مات فيه، بحديث يتسار إليه. قال: سمعت أم حبيبة تقول: سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول "من صلى اثنتي عشرة ركعة في يوم وليلة، بني له بهن بيت في الجنة".

 

1713- Bunu bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, Muhammed b. el-Müsenna ve İbn Beşşar birlikte Muhammed b. Cafer'den tahdis etti, o Şu'be'den rivayet etti (H.) Bize İbn Müsenna da tahdis etti, bize Yahya b. Said tahdis etti, bize Süfyan tahdis etti, ikisi Mansur'dan bu isnad ile rivayet etti. Şu'be'nin rivayetinde ise: Ebu Yahya el-A'rec'den kaydı vardır.

 

 

AÇIKLAMA:          (1712) "Abdullah b. Amr'dan rivayete göre o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i oturarak namaz kılarken görmüş ... Ama ben sizden birisi gibi değilim, buyurdu" hadisin anlamı şudur: Oturarak namaz kılana ayakta kılanın yarısı sevab verilir. Bununla birlikte namazı sahih, ecri ise eksiktir. Bu hadis ayakta durmaya güç yetirebilmekle birlikte oturarak nafilekılan kimsenin namazı hakkında yorumlanır. Böyle birisine ayakta namaz kılanın sevabının yarısı verilir. Şayet ayakta duramadığından dolayı oturarak nafile namaz kılacak olursa sevabı eksik olmaz. Aksine ayakta kılmış gibi sevab alır.

 

Farz namaza gelince, ayakta namaz kılma gücü ile birlikte oturarak namaz kılanın namazı sahih olmaz. Dolayısı ile burda sevap da olmaz. Hatta bundan dolayı kişi günahkar olur.

 

Mezheb alimlerimiz der ki: Eğer bu hali ile namaz kılmayı helal gÖrürse kafir olur ve tıpkı haramlığı yaygın olarak bilinen zina, faiz ya da başka bir haramı helal kabul etmiş gibi ona da mürted hükümleri uygulanır. Eğer ayakta duramadığı için oturarak yahut da ayakta da duramayıp oturarak da kılamadığından ötürü yanı üzere yatarak farzı kılacak olursa onun da sevabı ayakta namaz kılanın sevabı gibidir ve mezheb alimlerimizin ittifakı ile de sevabı eksilmez.

 

Bu durumda yarı sevab almaya dair bu hadisin ayakta durabilecek gücü bulunmakla birlikte oturarak nafile namaz kılan hakkında ve yalnız onun ile ilgili olarak kabul edilmesi gerekir. Mezhebimizin bu husustaki tafsilatı bu şekildedir. Bu hadisin açıklaması ile ilgili olarak cumhur da böyle demiştir. Kadı lyaz da bu açıklamayı aralarında Sevri ve İbn Macişun'un da bulunduğu bir topluluktan nakletmiş bulunmaktadır.

 

Maliki mezhebi imamlarından el-Bad'den de bu hadisi bir mazeret sebebi ile farz namazı bu halde kılan yahut da mazeretli ya da mazeretsiz nafileyi böyle kılan kişi hakkında kabul ettiğini nakletmekte ve şunları eklemektedir:

 

Kimi ilim adamı da bu hadisi farzda ve nafile de oturmasına ruhsat teşkil edecek bir mazereti bulunmakla birlikte zorlukla ayakta durması mümkün kimse hakkında yorumlamıştır.

 

Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Ben sizden herhangi birisi gibi değilim" buyruğu bizim mezheb alimlerimize göre Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in özelliklerinden birisini ifade etmektedir. Onun ayakta durma gücü ile birlikte oturarak nafile kılması onun şerefini yüceltmek için ayakta nafile kılması gibi değerlendirilmiştir. Nitekim o gerek bizim mezheb alimlerimizin gerek başkalarının kitaplarında bilinen bir takım özelliklere sahip kılınmıştır. Ben bütün bunları Tenzibul Esma ve Lügat adlı eserimin baş taraflarında sayıp dökmeye çalıştım.

 

Kadı lyaz şu anlamda bir açıklama yapmıştır: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) insanların işleri ve külfetlerini yerine getirmenin neticesinde ve yaşının ilerlemesi sebebi ile meşakkat ile karşı karşıya kalmıştı. Bundan dolayı onun ecri bu hususta mazereti bulunmayan başkalarının aksine tam olarak takdir edilmiştir. Kadı'nın açıklaması bu olmakla birlikte zayıf ya da batıl bir açıklamadır. Çünkü eğer başkalarının bir mazereti varsa onların da sevapları eksiksizdir. Ayakta duracak gücü bulunan kimsenin ise mazereti olan kimse gibi olması sözkonusu değildir. Bu durumda Peygamber için herhangi bir özellik kalmamış olur. Bu açıklamaya göre "ben sizden birisi gibi değilim" sözü güzel kaçmaz ve böyle bir sözü kullanmak yerinde olmaz. O halde bunun doğrusu, mezheb alimlerimizin yaptıkları şu açıklamadır: Ayakta durabilecek gücü bulunmakla birlikte onun oturarak kıldığı nafilenin sevabı tıpkı ayakta kıldığı namazın sevabı gibidir ve bu da onun özelliklerindendir. Allah en iyi bilendir.

 

İlim adamları nafile de ayakta durulması gereken yerde ve farz namazda da ayakta durmaktan aciz olması halinde oturma keyfiyetinin hangisinin daha faziletli olduğu hususunda farklı görüşlere sahiptir. Şafii'nin bu hususta iki görüşü olup bunların kuvvetli olanlarına göre, ayaklarını döşeyerek oturacağıdır. İkinci görüşe göre ise bağdaş kurar. Bazı mezheb alimlerimiz de teverrük yaparak oturur derken bir kısmı da dizlerini bükerek oturur demişlerdir. Bununla birlikte nasıl oturursa caiz olur ama görüş ayrılığı hangisinin daha faziletli olduğu hakkındadır. Bize göre daha sahih olan ayakta durmaya ve oturmaya gücü yeten kimsenin yanı üzerine yatarak nafile kılmasının caiz olduğudur. Buna sebep ise Buhari'de yer alan şu sahih hadistir: "Oturarak namaz kılana ayakta duranın ecrinin yarısı vardır. "

 

Eğer yanı üzere yatarak namaz kılacak olursa sağ yanı üzere yatar. Sol yanına yatarak kılsa da caizdir ama efdal olana aykırıdır. Şayet yanı üzere yatma imkanı bulunmakla birlikte sırt üstü yatarsa sahih olmaz. Ama sırt üstü yatarak kılmasının daha faziletli olduğu ve yanı üzere yatarak kılması halinde sahih olmayacağı da söylenmiş ise de doğrusu birincisidir. Allah en iyi bilendir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

125- GECE NAMAZI VE NEBİ (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'İN GECELEYİN KILDIĞI REKAT SAYISI, VİTR NAMAZININ BİR REKAT OLDUĞU VE BİR REKATIN SAHİH BİR NAMAZ OLDUĞU BABI