SAHİH-İ MÜSLİM |
SALAT |
باب
الجمع بين
الصلاتين في
الحضر
114- MUKİM İKEN İKİ
NAMAZI CEM ETME BABI
حدثنا
يحيى بن يحيى.
قال: قرأت على
مالك عن أبي الزبير،
عن سعيد بن
جبير، عن ابن
عباس؛ قال:
صلى
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم الظهر
والعصر جميعا.
والمغرب والعشاء
جميعا. في غير
خوف ولا سفر.
1626-
Bize Yahya b. Yahya tahdis edip dedi ki: Malik'e, Ebu'zZubeyr'den naklettiği
rivayeti okudum. O Said b. Cubeyr'den, o İbn Abbas'tan şöyle dediğini rivayet
etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) korku hali de yokken, yolcu da
değilken öğle ile ikindiyi bir arada, akşam ile yatsıyı bir arada kıldı.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 1210; Nesai, 600
وحدثنا
أحمد بن يونس
وعون بن سلام.
جميعا عن زهير.
قال ابن يونس:
حدثنا زهير.
حدثنا أبو
الزبير عن
سعيد بن جبير،
عن ابن عباس؛
قال:
صلى
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم الظهر
والعصر جميعا
بالمدينة. في
غير خوف ولا
سفر.
قال
أبو الزبير:
فسألت سعيدا:
لم فعل ذلك؟
فقال: سألت
ابن عباس كما
سألتني. فقال:
أراد أن لا يحرج
أحدا من أمته.
1627-
Bize Ahmed b. Yunus ve Avn b. Sellam birlikte Zuheyr'den tahdis etti. İbn Yunus
dedi ki: Bize Zuheyr tahdis etti. Bize Ebu'z-Zubeyr, Said b. Cubeyr'den tahdis
etti. O İbn Abbas'tan şöyle dediğini nakletti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) korku hali de yokken, yolcu da değilken Medine'de öğle ve ikindi
namazlarını bir arada kıldı.
Ebu'z-Zubeyr dedi ki:
Said'e: Bunu niye yaptı dedim, o: Sen bana sorduğun gibi, İbn Abbas'a da ben
sordum. O: Ümmetinden hiçbir kimseyi sıkıntıya sokmamayı murad etti, dedi.
وحدثنا
يحيى بن حبيب
الحارثي.
حدثنا خالد
(يعني ابن
الحارث).
حدثنا قرة.
حدثنا أبو
الزبير. حدثنا
سعيد بن جبير.
حدثنا ابن
عباس؛ أن رسول
الله صلى الله
عليه وسلم:
جمع
بين الصلاة في
سفره سافرها،
في غزوة تبوك.
فجمع بين
الظهر والعصر.
والمغرب
والعشاء. قال
سعيد: فقلت
لابن عباس: ما
حمله على ذلك؟
قال: أراد أن
لا يحرج أمته.
1628-
Bana Yahya b. Habib el-Harisı tahdis etti ... Bize Said b. Cubeyr tahdis etti,
bize İbn Abbas'ın tahdis ettiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
yaptığı bir seferde Tebuk Gazvesinde namazı cem ile kılarak öğle ile ikindiyi,
akşam ile yatsıyı cem etti.
Said dedi ki: İbn
Abbas'a: Böyle yapmaya onu iten sebep nedir? dedim.
O: Ümmetini sıkıntıya
sokmak istemedi dedi.
حدثنا
أحمد بن
عبدالله بن
يونس. حدثنا
زهير. حدثنا
أبو الزبير عن
أبي الطفيل
عامر عن معاذ.
قال:
خرجنا
مع رسول الله
صلى الله عليه
وسلم في غزوة
تبوك. فكان
يصلي الظهر
والعصر جميعا.
والمغرب
والعشاء
جميعا.
1629-
Bize Ahmed b. Abdullah b. Yunus tahdis etti. .. Ebu't-Tufeyl Amir b. Muaz dedi
ki: Tebuk Gazvesinde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte
çıktık. Öğle ile ikindiyi birlikte, akşam ile yatsıyı da birlikte kılıyordu.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 1206,1208; Nesai, 586; İbn Mace, 1070
حدثنا
يحيى بن حبيب.
حدثنا خالد
(يعني ابن الحارث)
حدثنا قرة بن
خالد. حدثنا
أبو الزبير.
حدثنا عامر بن
واثلة أبو الطفيل.
حدثنا معاذ بن
جبل قال:
جمع
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم في غزوة
تبوك بين
الظهر والعصر.
وبين المغرب
والعشاء.
قال
فقلت: ما حمله
على ذلك؟ قال
فقال: أراد أن
لا يحرج أمته.
1630-
Bize Yahya b. Habib tahdis etti. .. Bize Amir b. Vasıle Ebu'tTufeyl tahdis
etti. Bize Muaz b. Cebel tahdis edip dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) Tebuk Gazvesinde öğle ile ikindi namazını, akşam ile yatsı namazını
birlikte kıldı.
(Amir)
dedi ki: Ben: Böyle yapmaya onu iten neydi, dedim. O: Ümmetini sıkıntıya sokmak
istemedi, dedi.
وحدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة وأبو
كريب. قالا: حدثنا
أبو معاوية. ح
وحدثنا أبو
كريب وأبو
سعيد الأشج
(واللفظ لأبي
كريب) قالا:
حدثنا وكيع.
كلاهما عن
الأعمش، عن
حبيب بن أبي
ثابت، عن سعيد
بن جبير، عن
ابن عباس؛ قال:
جمع
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم بين
الظهر والعصر،
والمغرب
والعشاء،
بالمدينة. في
غير خوف ولا
مطر.
1631-
Bize Ebu Bekr b. Ebi Şeybe ve Ebu Kureyb tahdis edip dediler ki: Bize Ebu Muaviye
tahdis etti (H). Bize Ebu Kureyb ve Ebu Said el-Eşec de -lafız Ebu Kureyb'e
aittir- tahdis edip dediler ki: Bize Vekı' tahdis etti. İkisi (Ebu Muaviye ile
birlikte) A'meş'ten rivayet etti. O Habib b. Ebu Sabit'ten, o Said b.
Cubeyr'den, o İbn Abbas'tan şöyle dediğini nakletti: Resulullah korku da
yokken, yağmur da yağmıyorken Medine'de öğle ile ikindiyi, akşam ile yatsıyı
birlikte (cem ederek) kıldı.
Vekı"in hadisinin
rivayeti şöyledir: Ben: İbn Abbas'a bunu niye yaptı, dedim. O: Ümmetini
sıkıntıya sokmamak için, dedi.
Ebu Muaviye'nin hadisi
rivayetinde ise şöyle denilmektedir: İbn Abbas'a bununla neyi murad etmişti,
diye soruldu. O: Ümmetini sıkıntıya sokma:k istemedi dedi.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 1211; Tirmizi, 187; Nesai, 601
وحدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا سفيان
بن عيينة عن
عمرو، عن جابر
بن زيد، عن
ابن عباس قال:
صليت
مع النبي صلى
الله عليه
وسلم ثمانيا
جميعا. وسبعا
جميعا. قلت: يا
أبا الشعثاء!
أظنه أخر الظهر
وعجل العصر.
وأخر المغرب
وعجل العشاء.
قال: وأنا أظن
ذاك.
1632-
Bize Ebu Bekr b. Ebi Şeybe de tahdis etti, bize Süfyan b. Uyeyne, Amr'dan
tahdis etti. O Cabir b. Zeyd'den, o İbn Abbas'tan: Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) ile birlikte cem ederek sekiz rekat, yine cem ederek yedi reka! kıldım,
dedi.
(Ravi)
dedi ki: Ben: Ey Ebu'ş-Şa'sa sanırım o öğleni geciktirdi, ikindiyi de erken
kıldırdı, akşamı geciktirdi, yatsıyı da erken kıldırdı dedim. O: Ben de böyle
zannediyorum, dedi.
Diğer tahric: Buhari,
543, 562, 1174; Ebu Davud, 1214; Nesai, 588, 602
وحدثنا
أبو الربيع
الزهراني.
حدثنا حماد بن
زيد عن عمرو
بن دينار، عن
جابر بن زيد،
عن ابن عباس؛
أن رسول الله
صلى الله عليه
وسلم صلى
بالمدينة
سبعا،
وثمانيا.
الظهر والعصر.
والمغرب
والعشاء.
1633- Bize Ebu Rabi
ez-Zehranı de tahdis etti ... Cabir b. Zeyd'in İbn Abbas'tan rivayet ettiğine
göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Medine'de (birlikte cem ile) yedi
reka! ve sekiz rekat öğle ile ikindiyi, akşam ile yatsıyı beraber kıldı.
وحدثني
أبو الربيع
الزهراني.
حدثنا حماد عن
الزبير بن
الخريت، عن
عبدالله بن
شقيق، قال:
خطبنا
ابن عباس يوما
بعد العصر حتى
غربت الشمس
وبدت النجوم.
وجعل الناس يقولون:
الصلاة.
الصلاة. قال
فجاءه رجل من
بني تميم، لا
يفتر ولا
ينثني:
الصلاة.
الصلاة. فقال ابن
عباس: أتعلمني
بالسنة؟ لا أم
لك! ثم قال: رأيت
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم جمع بين
الظهر
والعصر،
والمغرب
والعشاء.
قال
عبدالله بن
شقيق: فحاك في
صدري من ذلك
شيء. فأتيت
أبا هريرة،
فسألته، فصدق
مقالته.
1634-
Bana Ebu Rabi ez-Zehranı de tahdis etti. .. Abdullah b. Şakik dedi ki: İbn
Abbas bir gün ikindiden sonra bize akşam güneş batıncaya ve yıldızlar çıkıncaya
kadar bir hutbe okudu. İnsanlar da: Namaz namaz demeye koyuldular. (Abdullah)
dedi ki: Temim oğullarından fütursuz, sözünü eğip bükmeyen bir adam yanına
gelip: Namaza namaza, dedi.
Buna karşılık İbn Abbas:
Hayanasız kalasın! Bana sünneti mi öğretiyorsun, dedi sonra şunları ekledi:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i öğle ile ikindiyi, akşam ile yatsıyı
birlikte kılarken gördüm.
Abdullah b. Şakik dedi
ki: Bundan dolayı kalbime bir tereddüt düştü.
Ebu Hureyre'nin yanına
gittim, ona sordum, o da söylediklerini doğruladı.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
وحدثنا
ابن أبي عمر.
حدثنا وكيع.
حدثنا عمران بن
حدير عن
عبدالله بن
شقيق
العقيلي؛ قال:
قال رجل لابن
عباس:
الصلاة.
فسكت. ثم قال:
الصلاة. فسكت.
ثم قال: الصلاة.
فسكت. ثم قال:
لا أم لك!
أتعلمنا
بالصلاة؟ وكنا
نجمع بين
الصلاتين على
عهد رسول الله
صلى الله عليه
وسلم.
1635-
Bana İbn Ömer de tahdis etti ... Abdullah b. Şakik el-Ukayle dedi ki: Bir adam
İbn Abbas'a: Namaza! dedi sustu, sonra tekrar: Namaza! diye seslendi yine sustu
sonra bir daha: Namaza! dedi yine sustu. Sonra da:
Hayanasız kalasın,
namazı bize sen mi öğreteceksin, biz Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
zamanında iki namazı birlikte kılardık, dedi.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: İbn
Abbas'ın rivayet ettiği (1627) hadiste: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) Medine'de ... öğle ile ikindi namazlarını birlikte kıldı. .. Ümmetinden
kimseyi sıkıntıya sokmak istemedi, dedi." Diğer rivayette (1628) "İbn
Abbas'tan rivayete göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yaptığı bir
yolculukta Tebuk Gazvesinde ... " Muaz b. Cebel'in rivayetinde (1629)
Tebuk Gazvesinde bunun gerçekleştiğini söyleyip (1630, 1631) İbn Abbas'ın
yaptığı açıklamanın aynısını yapmıştır. İbn Abbas'tan gelen diğer rivayette
(1631) "ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Medine'de ... öğle ile
ikindi namazlarını ... bir arada kılmıştır." Diğer rivayette (1632) Amr b.
Dinar'dan, o Ebu'ş-Şa'sa, Cabir b. Zeyd'den, o İbn Abbas'tan şöyle dediğini
nakletti: " ... Ben de böyle zannediyorum." Diğer rivayette (1634)
"Abdullah b. Şakik dedi ki: Bir gün ikindiden sonra İbn Abbas bize bir
hutbe verdi. .. "
Müslim'de sabit olan bu
rivayetler görüldüğü gibidir. İlim adamlarının ise bunlar hakkında farklı
tevilleri ve çeşitli görüşleri (mezhepleri) vardır. Tirmizi kitabının sonunda
şöyle diyor: "Benim bu kitabımda İbn Abbas'ın Medine'de korku ve yağmur
sözkonusu olmaksızın iki namazın cem edildiğine dair hadisi ile içki içen bir
kimsenin dördüncü defada öldürüleceğine dair hadisi dışında ümmetin gereğince
amel etmeyi icma ile terk ettiği başka bir hadis yoktur."
Tirmizi'nin içki içen
kimse ile ilgili hadis hakkında bu söyledikleri aynen öyledir çünkü o
neshedilmiş bir hadistir. Neshedildiğine de delil icmadır.
İbn Abbas'ın hadisine
gelince, ümmet, amel etmeyi terk etmek üzerinde icma etmemiştir. Aksine onların
bu hususta çeşitli görüşleri vardır. Aralarından bu hadisi, bu, yağmur mazereti
dolayısıyla bir cemdir diye tevil edenler vardır. Bu da mütekaddimunun büyük
alimlerinden bir topluluktan nakledilmiş meşhur bir görüştür ama diğer
rivayetteki "korku ve yağmur sözkonusu olmaksızın" ibaresi sebebiyle
bu açıklama zayıf görülmüştür.
Kimi alimler bu hadisi
havanın bulutlu olduğu bir zamanda öğle namazını kıldı sonra bulut açılıp,
ikindi namazı vaktinin girdiği anlaşılınca ikindi namazını da kılmıştır diye
tevil etmiştir. Bu da batıldır çünkü öğle ile ikindi namazları hususunda bunun
en düşük bir düzeyde bir ihtimali bulunmakla birlikte akşam ile yatsı hakkında
böyle bir ihtimal yoktur.
Kimi ilim adamı bunu
birinci namazı son vaktine kadar geciktirip, son vaktinde o namazı kılmıştır.
Onu kılmayı bitirince de ikincisinin vakti girdiği için onu da arkasından
kılıvermiştir. Böylelikle kıldığı bu namazı şeklen bir cem olmuştur.
Bu da zayıf yahut batıldır
çünkü böyle bir ihtimal sözkonusu olmayacak şekilde ifadelerin zahirine
muhaliftir, aykırıdır.
Diğer taraftan İbn
Abbas'ın hutbe verdiği zaman sözünü ettiğimiz fiili uygulaması ile yaptığının
doğruluğunu açıklamak üzere hadisi delil göstermesi, Ebu Hureyre'nin de onu
doğrulayıp, reddetmemesi de bu tevilin kabul edilemeyeceği hususunda gayet
açıktır.
Aralarında bu, hastalık
ya da buna benzer başka mazeretler sebebiyle yapılmış bir cem olarak kabul
edilir, diyenler de vardır. Bu Ahmed b. Hanbel'in ve mezhep alimlerimizden Kadı
Hüseyin'in kabul ettiği görüştür. Ayrıca bunu Hattabı, Mütevelli ve mezhep
alimlerimizden Ruyani de tercih etmiştir. Hadisin zahiri, İbn Abbas'ın fiili
uygulaması, Ebu Hureyre'nin muvafakati sebebiyle bu,bu hadisin tevilinde tercih
edilen bir yoldur çünkü hastalık halinde zorluk, yağmurdan daha ileridir.
İmamlardan bir
topluluğun kanaatine göre de, bunu bir alışkanlık haline getirmeyen kimse için
ihtiyaç dolayısıyla ikamet halinde cem caizdir. Bu da İbn Sirin'in, Malik'in ve
arkadaşlarından Eşheb'in görüşüdür. Hattabı bu görüşü ayrıca Kaffal'den ve
Şafii mezhebi 'alimlerinden eş-Şaşi el-Kebir'den, o Ebu İshak el-Mervezi'den, o
hadis ashabından bir topluluktan diye nakletmiş, İbnu'I-Münzir de bu kanaati
tercih etmiştir.
İbn Abbas'ın: Ümmetin i
sıkıntıya sokmak istemedi, şeklindeki sözünün zahiri de bunu desteklemektedir.
Herhangi bir hastalık ya da başka bir sebebi de buna gerekçe göstermemiştir.
Allah en iyi bilendir.
(1630) "Bize
Ebu't-Tufeyl Amir b. Vasıle ta:hdis edip dedi ki: Bize Muaz tahdis etti."
Biz ismini bu şekilde "Amir b. Vasıle" olarak zaptettik.
Diyarımızdaki bazı nüshalarda da bu şekildedir. Kadi İyaz da Müslim'in
Sahihinin ravilerinin çoğunluğundan bunu böylece nakletmiştir. Bazı nüshalarda
ise Amir b. Vasıle şeklindedir. Yine diyarımızın asıl nüshalarının pek çoğunda
bu ikinci rivayette de bu şekildedir ama Müslim'in Ahmed b. Abdullah'tan, onun
Zuheyr'den, onun Ebu'z-Zubeyr'den, onun Ebu't-Tufeyl Amir b. Vasıle'den
rivayetinde ise buradaki ravilerin ittifakı ile "Amir"dir. İhtilaf
ise ikinci rivayettedir. Bununla birlikte Ebu't-Tufeyl künyeli ravinin adı Amir
olarak meşhurdur, Amr olduğu da söylenmiştir. Bu hususta ihtilafın olduğunu
nakledenlerden birisi de Tarih'inde Buhari ve ondan başka diğer imamlar da vardır
ama itimat olunup, bilinen adının Amir olduğudur. Allah en iyi bilendir.
(1634) "Bundan
dolayı içime bir şüphe düştü." Bir tür şüphe, hayret, bunu uzak bir
ihtimal görmek anlamındadır.
"Anasız
kalasıca!" Bu da "babasız kalasıca!" sözleri gibidir. Deniz
dalgaları gibi dalga dalga gelen fitne hakkında Huzeyfe'nin rivayet ettiği iman
bölümündeki hadiste açıklamaları geçmiş idi.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
115- NAMAZ
BİTTİKTEN SONRA SAĞDAN VE SOLDAN AYRILMANIN CAİZ OLDUĞU BABI