SAHİH-İ MÜSLİM

SALAT

 

باب جواز صلاة النافلة على الدابة في السفر حيث توجهت

112- YOLCULUK HALİNDE BİNEK ÜZERİNDE NEREYE DÖNERSE DÖNSÜN NAFİLE NAMAZ KILMANIN CAİZ OLDUĞU BABI

 

حدثنا محمد بن عبدالله بن نمير. حدثنا أبي. حدثنا عبيدالله عن نافع، عن ابن عمر؛ أن رسول الله صلى الله عليه وسلم:

 كان يصلي سبحته. حيثما توجهت به ناقته.

 

1608- Bize Muhammed b. Abdullah b. Numeyr tahdis etti. .. İbn Ömer'den rivayete göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) devesi onunla hangi yöne giderse gitsin nafile namazını o tarafa doğru kılardı.

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

وحدثناه أبو بكر بن أبي شيبة. حدثنا أبو خالد الأحمر عن عبيدالله، عن نافع، عن ابن عمر؛ أن النبي صلى الله عليه وسلم:

 كان يصلي على راحلته حيث توجهت به.

 

1609- Bunu bize Ebu Bekr b. Ebi Şeybe de tahdis etti. .. İbn Ömer'den rivayete göre Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) devesi üzerinde onunla hangi yöne dönerse o tarafa namaz kılardı.

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

وحدثني عبيدالله بن عمر القواريري. حدثنا يحيى بن سعيد عن عبدالملك بن أبي سليمان؛ قال:

 حدثنا سعيد بن جبير عن ابن عمر؛ قال: كان رسول الله صلى الله عليه وسلم يصلي، وهو مقبل من مكة إلى المدينة، على راحلته حيث كان كان وجهه. قال: وفيه نزلت: {فأينما تولوا فثم وجه الله} [2/البقرة/115].

 

1610- Bana Ubeydullah b. Ömer el-Kavarırı de tahdis etti. Bize Yahya b. Said, Abdulmelik b. Ebu Süleyman'dan şöyle dediğini tahdis etti. Bize Said b. Zubeyr, İbn Ömer'den şöyle dediğini tahdis etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mekke'den Medine'ye gelişinde bineği üzerinde yüzü hangi tarafa dönük olursa olsun namaz kılardı. "Her nereye dönerseniz Allah'ın vechi oradadır. " (Bakara, 115) ayeti de onun hakkında nazil olmuştur.

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

وحدثناه أبو كريب. أخبرنا ابن المبارك وابن أبي زائدة. ح وحدثنا ابن نمير. حدثنا أبي. كلهم عن عبدالملك، بهذا الإسناد، نحوه. وفي حديث ابن مبارك وابن أبي زائدة:

 ثم تلا ابن عمر: فأينما تولوا فثم وجه الله. وقال: في هذا نزلت.

 

1611- Bunu bize Ebu Kureyb de tahdis etti. Bize İbnu'l-Mubarek ve İbn Ebu Zaide haber verdi (H). Bize İbn Numeyr de tahdis etti, bize babam tahdis etti. Hepsi Abdulmelik'ten bu isnat ile buna yakın olarak hadisi rivayet etti. İbn Mubarek ve İbn Ebu Zaide'nin hadisi rivayetinde: Sonra İbn Ömer: "Her nereye dönerseniz Allah'ın vechi oradadır" buyruğunu okudu ve: (Bu ayet) bunun hakkında inmiştir dedi.

 

 

حدثنا يحيى بن يحيى. قال: قرأت على مالك عن عمرو بن يحيى المازني، عن سعيد بن يسار، عن ابن عمر؛ قال:

 رأيت رسول الله صلى الله عليه وسلم يصلي على حمار، وهو موجه إلى خيبر.

 

1612- Bize Yahya b. Yahya tahdis edip dedi ki: Ben Malik'e, Amr b. Yahya el-Mazini'den diye naklettiği rivayeti okudum. O Said b. Yesar'dan, o İbn Ömer'den şöyle dediğini nakletti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i yüzü Hayber'e dönük olduğu halde bir eşeğin üzerinde namaz kılarken gördüm.

 

Diğer tahric: Ebu Davud, 1226; Nesai, 739

 

 

وحدثنا يحيى بن يحيى. قال: قرأت على مالك عن أبي بكر بن عمر بن عبدالرحمن بن عبدالله بن عمر بن الخطاب، عن سعيد بن يسار؛ أنه قال:

 كنت أسير مع ابن عمر بطريق مكة. قال سعيد: فلما خشيت الصبح نزلت فأوترت. ثم أدركته. فقال لي ابن عمر: أين كنت؟ فقلت له: خشيت الفجر فنزلت فأوترت. فقال عبدالله: أليس لك في رسول الله صلى الله عليه وسلم أسوة؟ فقلت: بلى. والله! قال: إن رسول الله صلى الله عليه وسلم كان يوتر على البعير.

 

1613- Bize Yahya b. Yahya da tahdis edip dedi ki: Ben Malik'e, Ebu Bekr b. Ömer b. Abdurrahman b. Abdullah b. Ömer b, el-Hattab'dan diye naklettiği rivayeti okudum. O Said b. Yesar'dan şöyle dediğini rivayet etti: İbn Ömer ile birlikte Mekke yolunda yürüyordum. Said dedi ki: Sabah olacağından korkunca bineğinden inip, vitir kıldım sonra ona yetiştim. Sonra İbn Ömer ona: Neredeydin dedi, ben ona: Tan yerinin ağaracağından korktuğum için indim ve vitir kıldım dedim. Bu sefer Abdullah: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) da senin için uyulacak güzel bir örnek yok mu? dedi. Ben: Allah'a yemin ederim ki elbette var, dedim. O: Şüphesiz Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) deve üzerinde vitir kılardı, dedi.

 

Diğer tahric: Buhari, 999; Tirmizi, 472; Nesai, 1687 -muhtasar-; İbn Mace, 1200

 

 

وحدثنا يحيى بن يحيى. قال: قرأت على مالك عن عبدالله بن دينار، عن ابن عمر؛ أنه قال:

 كان رسول الله صلى الله عليه وسلم يصلي على راحلته حيثما توجهت به. قال عبدالله بن دينار: كان ابن عمر يفعل ذلك.

 

1614- Bize Yahya b. Yahya da tahdis edip dedi ki: Ben Malik'e Abdullah b. Dinar'dan diye naklettiği rivayetini okudum. O İbn Ömer'den şöyle dediğini rivayet etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bineği üzerinde kendisini hangi tarafa çevirirse çevirsin namaz kılardı.

Abdullah b. Dinar dedi ki: İbn Ömer de bunu yapardı.

 

Diğer tahric: Nesai, 491, 742

 

 

وحدثني عيسى بن حماد المصري. أخبرنا الليث. حدثني ابن الهاد عن عبدالله بن دينار، عن عبدالله بن عمر؛ أنه قال:

 كان رسول الله صلى الله عليه وسلم يوتر على راحلته.

 

1615- Bana İsa b. Hammad el-Mısri de tahdis etti ... Abdullah b. Ömer dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) devesi üzerinde olduğu halde vitir kılardı.

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

وحدثني حرملة بن يحيى. أخبرنا ابن وهب. أخبرني يونس عن ابن شهاب، عن سالم بن عبدالله، عن أبيه؛ قال:

 كان رسول الله صلى الله عليه وسلم يسبح على الراحلة قبل أي وجه توجه. ويوتر عليها. غير أنه لا يصلي عليها المكتوبة.

 

1616- Bana Harmele b. Yahya da tahdis etti ... Salim b. Abdullah babasından şöyle dediğini nakletli: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bineği üzerinde hangi tarafa dönerse dönsün nafile namaz kılar ve vitir de kılardı, ancak bine ği üzerinde farz namaz kılmazdı.

 

Diğer tahric: Buhari, 1098; Ebu Davud, 1224; Nesai, 489, 743

 

 

وحدثنا عمرو بن سواد وحرملة. قالا: أخبرنا ابن وهب. أخبرني يونس عن ابن شهاب، عن عبدالله بن عامر بن ربيعة. أخبره؛ أن أباه أخبره؛ أنه رأى رسول الله صلى الله عليه وسلم يصلي السبحة بالليل، في السفر على ظهر راحلته، حيث توجهت.

 

1617- Bize Amr b. Sevvad ve Harmele de tahdis edip dedi ki ... Abdullah b. Amir b. Rabia'nın haber verdiğine göre babası kendisine Resuluilah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i yolculukta devesi üzerinde devesi hangi tarafa dönerse dönsün geceleyin nafile namaz kılarken gördüğünü haber vermiştir.

 

Diğer tahric: Buhari, 1093

 

 

وحدثني محمد بن حاتم. حدثنا عفان بن مسلم. حدثنا همام. حدثنا أنس بن سيرين؛ قال:

 تلقينا أنس بن مالك حين قدم الشام. فتلقيناه بعين التمر. فرأيته يصلي على حمار ووجهه ذلك الجانب. (وأومأ همام عن يسار القبلة) فقلت له: رأيتك تصلي لغير القبلة. قال: لولا أني رأيت رسول الله صلى الله عليه وسلم يفعله، لم أفعله.

 

1618- Bana Muhammed b. Hatim de tahdis etti. Bize Affan b. Müslim tahdis etti, bize Hemmam tahdis etti. Bize Enes b. Sirin tahdis edip dedi ki: Şam'a geldiği zaman Enes b. Malik'i karşıladım. Onu Aynu't-Temr denilen yerde karşıladık. Ben onun yüzü bu tarafa dönük olduğu halde bir eşek üzerinde namaz kıldığını gördüm. -Bu arada Hemmam da kıblenin sol tarafına işaret etti.- Bunun üzerine ben ona: Senin kıbleden başka tarafa namaz kıldığını gördüm, dedim. O: Eğer Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bunu yaptığını görmemiş olsaydım, ben de yapmazdım, dedi.

 

 

Diğer tahric: Buhari, 1100

 

AÇIKLAMA:          (1618) "İbn Ömer'den rivayete göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) devesi kendisini hangi tarafa çevirirse çevirsin nafile namazını kılardı."

 

(1610) "Mekke'den Medine'ye gelince yüzü ne tarafa dönerse dönsün devesi üzerinde namaz kılardı. "Her nereye dönerseniz Allah'ın vechi oradadır." (Bakara, 115) ayeti de onun hakkında inmiştir."

 

(1612) "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i yüzü Hayber'e dönük olduğu halde bir eşek üzerinde namaz kılarken gördüm."

 

(1613) "Deve üzerinde vitir kılardı."

 

(1616) "Hangi tarafa dönerse dönsün deve üzerinde nafile ve vitir namazı kılar ancak bineği üzerinde farz namaz kılmazdı."

 

Bütün bu hadislerde yolculukta binek üzerinde yönü hangi tarafa dönük olursa olsun nafile kılmanın caiz olduğu hükmü anlaşılmaktadır. Bu Müslümanların icmaı ile caizdir. Şartı ise yolculuğun bir masiyet yolculuğu olmamasıdır. Yolculuğu ile isyan etmekte olan herhangi bir kimsenin yolculuk ruhsatlarından hiçbirisinden yararlanması caiz değildir. Yol kesmek, haksız yere savaşmak, anne babasına asi olmak, efendisinden kaçmak, kocasına karşı serkeşlik eden kadının yolculukları böyledir.

 

Ancak bundan teyemmüm istisna olunmuştur. Şayet su bulamayacak olursa teyemmüm alıp namaz kılması icap eder. Sahih kabul edilen görüşe göre de o namazını iade etmekle yükümlüdür. Yolculuğunun kısa yahut uzun olması arasında da fark yoktur.

 

Bizim mezhebimize göre bütün durumlarda binek üzerinde nafile kılmak caizdir. Cumhura göre de böyledir ama şehirde caiz değildir. Malik'ten rivayete göre ise bu şekilde namaz ancak namazın kısaltılarak kılınması sözkonusu olan bir yolculukta caiz olur. Aynı zamanda bu Şafii -yüce Allah'ın rahmeti ona-'den nakledilen garip bir görüştür.

 

Bizim (Şafii) mezhebimiz alimlerinden Ebu Said el-İstahri dedi ki: Şehir içinde de binek üzerinde nafile kılmak caizdir. Bu görüş Enes b. Malik'ten, Ebu Hanife'nin arkadaşı Ebu Yusuf'tan da nakledilmektedir.

 

Ayrıca bu hadislerde farz namazın kıbleden başka tarafa kılınmasının caiz olmadığı gibi, binek üzerinde de caiz olmadığına delil vardır. Bu hususta icma bulunmaktadır. Bundan tek istisna aşırı derecede korku halidir. Eğer binek üzerinde kıbleye dönmek, ayakta durmak, rüku yapmak ve secde yapmak imkanı varsa -bu durumda devenin üzerinde hevdec ve benzeri takımlar bulunup yerinde duruyorsa- mezhebimizdeki sahih görüşe göre farz namaz caiz olur. Şayet yürüyor ise Şafii'nin açıkça belirttiği sahih görüşe göre sahih olmaz. Gemide olduğu gibi sahih olacağı da söylenmiştir çünkü gemide farz namazın sahih olduğu icma ile kabul edilmiştir. Eğer bir kafile ile birlikte bulunup, farz namaz kılmak için bineğinden inmesi halinde onlarla alakasının kopacağından korkar ve bundan dolayı da zarar görecekse mezhep alimlerimiz imkan ölçüsünde bineği üzerinde farz namazı kılar ama onu iade etmesi gerekir çünkü bu az rastlanılır bir mazerettir, demişlerdir.

 

"Devesi üzerinde vitir kılardı" buyruğunda yolculuk esnasında yüzü hangi tarafa dönerse dönsün bineğin üzerinde vitir kılmak caizdir ve vitir caiz değil, sünnettir şeklindeki Şafii, Malik, Ahmed ve cumhurun görüşünün lehine bir delil bulunmaktadır. Ebu Hanife -Allah ondan razı olsun- ise vitir vaciptir ve bineğin üzerinde kılınması caiz değildir, demiştir.

 

Bizim delilimiz bu hadislerdir. Eğer: Sizin mezhebinize göre Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) için vitir vacip idi, denilecek olursa şöyle cevap veririz: Eğer vitir onun için vacip idiyse onun vitri bineği üzerinde kıldığı sahih olarak rivayet edilmiştir. Bu da onun binek üzerinde vitir kılmasının sahih olduğuna delildir. Eğer vitir herkes üzerinde vacip olsaydı öğle namazı gibi binek üzerinde kılınması sahih olmazdı. Eğer: Öğle namazı farz, vitir ise vaciptir, aralarında da fark vardır denilecek olursa, biz de: Bu fark sizin kabul ettiğiniz terimlerinize göredir. Cumhur sizin bu terimlerinizi doğru kabul etmiyor, şeriat da, dil de böyle bir şeyi gerektirmiyor. Kabul edilecek olsa dahi geçerli bir itiraz olmaz. Allah en iyi bilendir.

 

Gemide yolculuk yapan kimsenin nafile namaz kılmasına gelince, bizim mezhebimize göre gemi kaptanı dışındakiler için kıbleden başka tarafa kılmak caiz değildir. Kaptanın kıbleden başka tarafa (ihtiyacı dolayısıyla) namaz kılması caiz olur. Malik'ten ise biri bizim mezhebimiz gibi, diğeri ise gemi hangi tarafa dönerse dönsün herkes için caiz olduğu şeklinde rivayet gelmiştir.

 

(1609) "Bineği üzerinde nafile namaz kılardı." (1608) "Nafilesini kılardı" ifadelerinde "yusebbihu: tesbih ederdi, nafile kılardı", "subha" da nafile namaz demektir.

"Bineği hangi tarafa dönerse" kasıt gitmek istediği cihettir. Mezhep alimlerimiz der ki: Eğer gitmek istediği istikametten başka tarafa yönelecek olursa bu yöneldiği taraf kıble olursa caiz, değilse caiz değildir.

 

(1612) "Yüzü Hayber'e dönük olduğu halde" Oraya yüzünü çevirmiş olduğu halde, oraya gitmek maksadıyla yöneldiği ya da yüzünü o tarafa çevirdiği halde, demektir.

"Bir eşek üzerinde namaz kıldığını. .. " ifadesi hakkında Darakutni. ve başkaları şöyle demektedir: Bu Amr b. Yahya el-Mazini'nin bir yanlışıdır. Ilim adamları der ki: Bilinen Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in namazını yük devesi ya da bindiği devesi üzerinde kıldığıdır. Doğrusu eşek üzerinde namaz kılma işi Enes'in yaptığı bir iştir. Nitekim Müslim bundan sonra bunu zikretmektedir. Bu sebeple Buhari, Amr'ın hadisini zikretmemiştir. Darakumi'nin ve ona uyanların açıklamaları bu şekildedir.

 

Ama Amr'ın rivayetinin yanlış olduğuna hüküm vermek tartışılır çünkü o sika birisidir ve ihtimal dahilinde olan bir nakilde bulunur. Bir seferinde eşek üzerinde, bir seferinde ya da birkaç seferde deve üzerinde kılmış olabilir ama bunun şaz olduğu söylenebilir çünkü bu cumhurun deve ile yük devesine dair rivayetine aykırıdır. Şaz rivayet reddolunur ve şaz rivayet cemaatin rivayetine muhalif olan rivayettir. Allah en iyi bilendir.

 

(1618) "Şam'a geldiği zaman Enes b. Malik'i karşıladık." Bu ibare Müslim'in bütün nüshalarında bu şekildedir. Kadi İyaz da Sahih-i Müslim'in bütün rivayetlerinden böylece nakletmiş ve şöyle demiştir: Bunun bir yanılma olduğu, doğrusunun ise Buhari'nin Sahihinde geldiği gibi "Şam'dan geldiği zaman" olduğu söylenmiştir çünkü kendileri Şam'dan geldiği zaman onu karşılamak üzere Basra'dan çıkmışlardı.

 

Derim ki: Müslim'in rivayeti de sahihtir. Bu rivayet: Şam'a gelişinden döndüğü zaman onu karşıladığımızda, anlamındadır. Bilinen bir husus olduğundan ötürü dönüşünü ayrıca sözkonusu etmemiştir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

113- YOLCULUKTA İKİ NAMAZI CEM ETMENİN (BİRLİKTE KILMANIN) CAİZ OLMASI BABI