SAHİH-İ MÜSLİM |
SALAT |
باب
الصلاة في
الرحال في
المطر
111- YAĞMUR YAĞMASI
HALİNDE EVLERDE NAMAZ KILMA BABI
حدثنا
يحيى بن يحيى.
قال: قرأت على
مالك عن نافع؛
أن ابن عمر
أذن بالصلاة
في ليلة ذات
برد وريح.
فقال: ألا
صلوا في
الرحال. ثم
قال:
كان
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يأمر
المؤذن، إذا
كانت ليلة
باردة ذات
مطر، يقول:
ألا صلوا في
الرحال.
1598-
Bize Yahya b. Yahya tahdis edip dedi ki: Malik'e Nafi'den diye naklettiği
rivayetini okudum: İbn Ömer soğuk ve rüzgarlı bir gecede namaz için ezan okudu
ve: Dikkat edin, kaldığınız yerde namazı kılın, dedikten sonra şunları ekledi:
Eğer yağmurlu ve soğuk bir gece ise Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
müezzine: "Dikkat edin bulunduğunuz yerde namazı kılın" diye
seslenmesini de emrederdi.
Diğer tahric: Buhari,
666; Ebu Davud, 1063; Nesai, 653
حدثنا
محمد بن
عبدالله بن
نمير. حدثنا
أبي. حدثنا
عبيدالله.
حدثني نافع عن
ابن عمر؛ أنه
نادى بالصلاة
في ليلة ذات
برد وريح
ومطر. فقال في آخر
ندائه:
ألا
صلوا في
رحالكم. ألا
صلوا في
الرحال. ثم قال:
إن رسول الله
صلى الله عليه
وسلم كان يأمر
المؤذن، إذا
كانت ليلة
باردة أو ذات
مطر، في
السفر، أن
يقول: ألا
صلوا في رحالكم.
1599-
Bize Muhammed b. Abdullah b. Numeyr tahdis etti. .. Nafi'in, İbn Ömer'den
rivayet ettiğine göre o soğuk, rüzgarlı ve yağmurlu bir gecede namaz için ezan okudu,
ezanının sonunda da: Dikkat edin bulunduğunuz yerde namazınızı kılın, dikkat
edin bulunduğunuz yerde namazınız! kılın, dedikten sonra şunları ekledi:
Şüphesiz Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yolculukta gece soğuk ya da
yağmurlu ise müezzine: "Dikkat edin olduğunuz yerde namazınızı kılın"
demesini emrederdi.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
وحدثناه
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا أبو
أسامة. حدثنا
عبيدالله عن
نافع، عن ابن
عمر؛ أنه نادى
بالصلاة
بضجنان. ثم
ذكر بمثله،
وقال:
ألا
صلوا في
رحالكم. ولم يعد،
ثانية: ألا
صلوا في
الرحال، من
قول ابن عمر.
1600-
Bunu bize Ebu Bekr b. Ebi Şeybe de tahdis etti ... Nafi'in, İbn Ömer'den
rivayet ettiğine göre o Dacnan denilen yerde namaz için ezan okudu sonra hadisi
aynen zikretti ve şunları da söyledi: Dikkat edin bulunduğunuz yerde namazınızı
kılın, ama İbn Ömer'in kendi sözü olmak üzere: "Dikkat edin bulunduğunuz
yerde namazınızı kılın" sözünü ikinci defa tekrar etmedi.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 1062
حدثنا
يحيى بن يحيى.
أخبرنا أبو
خيثمة عن أبي الزبير،
عن جابر. ح
وحدثنا أحمد
بن يونس. قال:
حدثنا زهير.
حدثنا أبو
الزبير عن
جابر؛ قال:
خرجنا
مع رسول الله
صلى الله عليه
وسلم في سفر.
فمطرنا. فقال
"ليصل من شاء
منكم في رحله".
1601-
Bize Yahya b. Yahya tahdis etti. Bize Ebu Hayseme, Ebu'zZubeyr'den haber verdi.
O Cabir'den rivayet etti (H). Bize Ahmed b. Yunus da tahdis edip dedi ki: Bize
Zuheyr tahdis etti, bize Ebu'z-Zubeyr, Cabir'den şöyle dediğini tahdis etti:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte bir yolculuğa çıkmıştık.
Yağmura tutulduk. Bunun üzerine: "Sizden dileyen bulunduğu yerde namazını
kılsın" buyurdu.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 1605; Tirmizi, 409
وحدثني
علي بن حجر
السعدي. حدثنا
إسماعيل عن عبدالحميد
صاحب
الزيادي، عن
عبدالله بن
الحارث، عن
عبدالله بن
عباس؛ أنه
قال، لمؤذنه
في يوم مطير:
إذا قلت: أشهد
أن لا إله إلا
الله أشهد أن
محمدا رسول
الله، فلا
تقل: حي على
الصلاة. قل:
صلوا في
بيوتكم.
قال
فكأن الناس
استنكروا ذاك.
فقال: أتعجبون
من ذا؟ قد فعل
ذا من هو خير
مني. إن
الجمعة عزمة.
وإني كرهت أن
أحرجكم،
فتمشوا في
الطين والدحض.
1602-
Bana Ali b. Hucr es-Sa'dı de tahdis etti... Abdullah b. Abbas'tan rivayete göre
o yağmurlu bir günde müezzinine şöyle dedi: Eşhedu en la ilahe illallah, eşhedu
enne Muhammeden Resulullah dedikten sonra hayye ale's-salah haydi namaza gelin
deme, evinizde namaz kılın de.
(Ravi)
dedi ki: İnsanlar bunu sanki kabul etmek istemediler. Bunun üzerine: Buna
şaşıyor musunuz? Gerçekten bunu benden daha hayırlı olan bir zat yapmıştır.
Şüphesiz ki Cuma (kılmak) kesin bir emirdir ama ben çamurda ve kaygan
zeminlerde yürüyerek sizi zora sokmak istemedim, dedi.
Diğer tahric: Buhari,
616; Ebu Davud, 1066; İbn Mace, 939
وحدثنيه
أبو كامل
الجحدري.
حدثنا
حماد(يعني ابن
زيد) عن
عبدالحميد.
قال: سمعت
عبدالله بن الحارث
قال: خطبنا
عبدالله بن
عباس، في يوم
ذي ردغ. وساق
الحديث بمعنى
حديث ابن
علية. ولم يذكر
الجمعة. وقال:
قد فعله من هو
خير مني. يعني
النبي صلى
الله عليه
وسلم.
وقال
أبو كامل:
حدثنا حماد عن
عاصم، عن
عبدالله بن
الحارث،
بنحوه.
1603-
Bize Ebu Kamil el-Cahderi tahdis etti. Bize Hammad -yani b. Zeyd- Abdulhamid'den
şöyle dediğini tahdis etti: Abdullah b. el-Haris'i şöyle derken dinledim:
Abdullah b. Abbas bize çamurlu, kaygan bir günde bir hutbe verdi sonra hadisi
İbn Uleyye'nin hadisi ile aynı manada rivayet etti fakat "Cuma"
gününden söz etmedi ama: Bu işi benden hayırlı olan bir zat -yani Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)- yapmıştır dedi.
Ebu Kamil dedi ki: Bize
Hammad b. Asım, Abdullah b. el-Haris'den buna yakın tahdis etti.
وحدثنيه
أبو الربيع
العتكي (هو
الزهراني) حدثنا
حماد (يعني
ابن زيد)
حدثنا أيوب
وعاصم
الأحول، بهذا
الإسناد. ولم
يذكر في
حديثه: يعني
النبي صلى
الله عليه
وسلم.
1604- Bunu bana
Ebu'r-Rabi el-Atekı-ki o ez-Zehrani'dir- de tahdis etti. Bize Hammad -yani b.
Zeyd- tahdis etti, bize Eyyub ve Asım el-Ahvel bu isnad ile tahdis etti ama o
hadisi rivayetinde "yani Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)"
ibaresini zikretmedi.
وحدثني
إسحاق بن
منصور. أخبرنا
ابن شميل.
أخبرنا شعبة.
حدثنا
عبدالحميد
صاحب الزيادي.
قال: سمعت
عبدالله بن
الحارث قال:
أذن
مؤذن ابن عباس
يوم جمعة في
يوم مطير.
فذكر نحو حديث
ابن علية.
وقال: وكرهت
أن تمشوا في
الدحض والزلل.
1605-
Bana İshak b. Mansur tahdis etti. Bize İbn Şumeyl haber verdi, bize Şu'be haber
verdi, bize ez-Ziyadi'nin arkadaşı Abdulhamid tahdis edip dedi ki: Abdullah b.
el-Haris'i şöyle derken dinledim: Yağmurlu bir Cuma gününde İbn Abbas'ın
müezzini ezan okudu deyip, İbn Uleyye'nin hadisine yakın olarak rivayeti
zikretti ve: Kaygan (çamur) ve kayılacak yerlerde yürümeniz hoşuma gitmedi,
dedi.
وحدثناه
عبد بن حميد.
حدثنا سعيد بن
عامر عن شعبة.
ح وحدثنا عبد
بن حميد.
أخبرنا
عبدالرزاق.
أخبرنا معمر.
كلاهما عن
عاصم الأحول،
عن عبدالله بن
الحارث؛ أن ابن
عباس أمر
مؤذنه، في
حديث معمر، في
يوم جمعة في
يوم مطير،
بنحو حديثهم.
وذكر في حديث
معمر: فعله
من
هو خير مني.
يعني النبي
صلى الله عليه
وسلم.
1606- Bunu bize Abd b.
Humeyd de tahdis etti, bize Said b. Amir, Şu'be'den tahdis etti (H). Bize Abd
b. Humeyd de tahdis etti, bize Abdurrezzak haber verdi, bize Ma'mer haber
verdi. İkisi Asım el-Ahvel'den, o Abdullah b. el-Haris'den rivayet ettiğine
göre İbn Abbas müezzinine emir verdi. -Hadisin Ma'mer tarafından yapılan
rivayetinde- yağmurlu bir Cuma gününde deyip, öbürlerinin hadisine yakın olarak
rivayet etti. Yine Ma'mer'in hadisi rivayetinde: Bunu benden daha hayırlı olan
-yani Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yapmıştır- dedi.
وحدثناه
عبد بن حميد.
حدثنا أحمد بن
إسحاق الحضرمي.
حدثنا وهيب.
حدثنا أيوب عن
عبدالله بن الحارث
(قال وهيب: لم
يسمعه منه)
قال: أمر ابن
عباس مؤذنه في
يوم جمعة، في
يوم مطير،
بنحو حديثهم.
1607- Bunu bize Abd b.
Humeyd de tahdis etti. Bize Ahmed b. İshak el-Hadramı tahdis etti. Bize Vuheyb
tahdis etti, bize Eyyub, Abdullah b, el-Haris'den tahdis etti. -Vuheyb: O
(Eyyub) bunu ondan (Abdullah'tan) dinlememiştir, dedi. (Abdullah) dedi ki: İbn
Abbas müezzinine yağmurlu bir Cuma gününde emretti deyip, hadisi öncekilerin
rivayetine yakın olarak rivayet etti.
AÇIKLAMA: (1599)
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) seferde soğuk ya da yağmurlu bir
gece ise ... " Diğer rivayette (1601) "sizden dileyen bulunduğu yerde
namazını kılsın" İbn Abbas r.anh'ın rivayet ettiği hadiste (1602) "o
yağmurlu bir günde müezzine ... dedi.,." Bir diğer rivayette (1603)
"bunu benden daha hayırlı olan -yani Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)- yapmıştır dedi" denilmektedir.
Bu hadiste şu hususlara
delil vardır:
1- Yağmur ve benzeri
mazeret sebeplerinde cemaat ile namaz kılma emri hafifletilmiştir. Bununla
birlikte eğer bir mazeret yoksa müekkeddir.
2- Mazerete rağmen
kendisini cemaate gelmek üzere zorlayıp, meşakkate katlanan kimsenin cemaate gelmesi
de meşrudur çünkü ikinci rivayette (1601): "Dileyen bulunduğu yerde
namazını kılsın" buyurulmaktadır.
3- Cemaatle namaz
yolculukta da meşrudur.
4- Yolculukta ezan
okumak meşrudur. İbn Abbas r.anh'ın rivayet ettiği hadiste (1602) müezzine aynı
ezan içerisinde: "Bulunduğunuz yerde namaz kılın" dediği, İbn Ömer'in
rivayet ettiği hadiste ise (1599) bu sözleri ezanın sonunda söylediği rivayet
edilmiştir. Her iki husus da caizdir.
Şafii -yüce Allah'ın
rahmeti ona- el-Umm adlı eserinin ezan bölümünde bunu açıkça ifade etmiş, bu
hususta mezhep alimlerimizin çoğunluğu da ona uymuştur. Buna göre bu ibarenin
ezandan sonra söylenmesi de, ezan sırasında söylenmesi de caizdir çünkü her
ikisi hakkında da sünnet sabittir ama ezandan sonra bunu söylemesi daha güzeldir.
Böylelikle ezan lafızlarının sırası bozulmamış olur. Mezhep alimlerimiz
arasında, bunu ancak ezandan sonra söyleyebilir, diyenler varsa da bu zayıftır,
İbn Abbas r.anh'ın rivayet ettiği hadisin açık ifadelerine aykırıdır. Halbuki o
hadis ile de İbn Ömer r.a.'ın rivayet ettiği ilk hadis arasında da bir
aykırılık yoktur çünkü bunların biri bir vakitte, diğeri bir başka vakitte
meydana gelmiş, her ikisi de sahihtir.
Dil bilginleri: Rihal
(hadis tercümelerinde; bulunulan yer, kalınan yer olarak), konaklanılan,
kalınan yerler, evler demektir. Bu kalınan yerin taştan, kerpiçten, ahşaptan,
kıldan, yünden, tüyden ve başka şeylerden yapılmış olması arasında bir fark
yoktur. Tekili "rahı" dır, demişlerdir.
(1600) Dacnan denilen
yerde namaz için ezan okudu." Burası Mekke'den bir berid (yarım günlük bir
mesafe) uzaklıkta bir dağın adıdır.
(1602) "Cuma emri
kesindir." Kesin vacip (farz) demektir. Eğer müezzin hayye ale's-salah
(haydi namaza gelin) diyecek olursa bu sefer ona gelmek için kendinizi zora
sokar ve böylelikle meşakkatle karşı karşıya kalırsınız.
"Sizi zora
sokmaktan hoşlanmadım." İhrac, zorluk ve meşakkat an lamındadır.
"Çamurda ve kaygan
yerlerde" diğer rivayette ise (aynı anlamda: kaygan zemin demek olan)
"dahz ve zelel" lafızları ile ilgili olarak dahz, zelel, zelak ve
radğ lafızlarının tamamı aynı anlamdadır. Müslim'in bazı ravileri
"radğ" lafzını rezğ diye rivayet etmişlerdir. Sahih olan rezeğ
söyleyişidir, bu da radğ ile aynı anlamdadır. Yeri ıslatacak kadar yağmur demek
olduğu da söylenmiştir.
(1604) "Bunu bana
Ebu'r-Rabi el-Atekl de tahdis etti." Sözü geçen ez-Zehrani'nin kendisidir.
Kadi İyaz dedi ki:
Burada bu şekilde hem el-Ateki, hem ez-Zehrani'yi birlikte zikretmiştir ama
bazen sadece el-Atekl, bazen de sadece ez-Zehrani der. Atek ile Zehran'ın
nesepleri ancak dedelerinde bir araya gelir çünkü bunlar amca çocuklarıdır.
Biri diğerinden değildir çünkü Zehran b. el-Hucr b. İmran b. Ömer'dir. el-Atek
ise Ahad b. Amr'dır. Kitabın baş taraflarında buna dikkat çekilmişti.
Hadis-i şerifte yağmur
ve benzeri mazeretler sebebiyle Cuma farzının kalkacağına delil vardır. Bizim
ve başkalarının da görüşü budur. Malik -yüce Allah'ın rahmeti ona-den ise bunun
aksi rivayet edilmiştir. Yüce Allah doğruyu en iyi bilendir.
Sonraki sayfa için aşağıdaki
link’i kullan:
112- YOLCULUK
HALİNDE BİNEK ÜZERİNDE NEREYE DÖNERSE DÖNSÜN NAFİLE NAMAZ KILMANIN CAİZ OLDUĞU
BABI