SAHİH-İ MÜSLİM

SALAT

 

باب فضل صلاتي الصبح والعصر والمحافظة عليهما

90- SABAH VE İKİNDİ NAMAZLARININ FAZİLETİ VE BUNLARA DİKKAT ETME BABI

 

حدثنا يحيى بن يحيى. قال: قرأت على مالك عن أبي الزناد، عن الأعرج، عن أبي هريرة؛ أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال:

 "يتعاقبون فيكم ملائكة بالليل. وملائكة بالنهار. ويجتمعون في صلاة الفجر وصلاة العصر. ثم يعرج الذين باتوا فيكم. فيسألهم ربهم، وهو أعلم بهم: كيف تركتم عبادي؟ فيقولون: تركناهم وهم يصلون وأتيناهم وهم يصلون".

 

1430- Bize Yahya b. Yahya da tahdis edip dedi ki: Ben Ebu'zZinad'dan naklen Malik'e okudum. O el-A'rec'den, o Ebu Hureyre'den rivayet ettiğine göre Rasıilullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Sizin aranızda geceleyin bazı melekler ile gündüzün bazı melekler birbirine nöbeti devrederek bulunurlar. Sabah ve ikindi namazında bir araya gelirler sonra sizinle birlikte geceyi geçiren melekler yükselir. Rableri -durumlarını en iyi bilen o olmakla birlikte- kendilerine: Kullarımı nasıl bırakıp geldiniz diye sorar. Onlar: "Onları namaz kılarken bıraktık, onlara gittiğimizde de namaz kılıyorlardı derler. "

 

Diğer tahric: Buhari, 555, 7429, 7486; Nesai, 484

 

 

وحدثنا محمد بن رافع. حدثنا عبدالرزاق. حدثنا معمر عن همام بن منبه، عن أبي هريرة، عن النبي صلى الله عليه وسلم قال:

 "والملائكة يتعاقبون فيكم" بمثل حديث أبي الزناد.

 

1431- Bize Muhammed b. Rafi de tahdis etti ... Ebu Hureyre Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den: "Melekler aramızda nöbetleşe bulunurlar" buyurdu deyip, hadisi aynen Ebu'z-Zinad'ın hadisi gibi rivayet etti.

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

وحدثنا زهير بن حرب. حدثنا مروان بن معاوية الفزاري. أخبرنا إسماعيل بن أبي خالد. حدثنا قيس بن أبي حازم. قال: سمعت جرير بن عبدالله وهو يقول:

 كنا جلوس عند رسول الله صلى الله عليه وسلم. إذ نظر إلى القمر ليلة البدر فقال "أما إنكم سترون ربكم كما ترون هذا القمر. لا تضامون في رؤيته. فإن استطعتم أن لا تغلبوا على صلاة قبل طلوع الشمس وقبل غروبها" يعني العصر والفجر. ثم قرأ جرير: {وسبح بحمد ربك قبل طلوع الشمس وقبل غروبها} [20/طه/ الآية-13].

 

1432- Bize Zuheyr b. Harb da tahdis etti. Bize Mervan b. Muaviye el-fezari tahdis etti. Bize İsmail b. Ebu Halid haber verdi. Bize Kays b. Ebu Hazim tahdis edip dedi ki: Cerir b. Abdullah'ı şöyle derken dinledim: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanında oturuyorduk. Bir ara ondördündeki aya baktı ve: "Şunu bilin ki sizler bu ayı herhangi bir zorluk ve sıkıntı çekmeksizin gördüğünüz gibi Rabbinizi göreceksiniz. Binaenaleyh eğer güneş doğmadan önce ve batmadan önce ki namazı kılmayı kaçırmama gücünüz varsa (kaçırmayınız)" buyurdu. Yani ikindi ile sabah namazlarını kastetmektedir. Sonra Cerir: "O halde güneşin doğmasından ve batmasından önce Rabbini hamd ile tesbih et" (Taha, 130) buyruğunu okudu.

 

Diğer tahric: Buhari, 554, 573, 4851, 7434, 7435, 7436; Ebu Davud, 4729; Tirmizi, 2551; İbn Mace, 177

 

 

وحدثنا أبو بكر بن أبي شيبة. حدثنا عبدالله بن نمير وأبو أسامة ووكيع، بهذا الإسناد. وقال:

 "أما إنكم ستعرضون على ربكم فترونه كما ترون هذا القمر" وقال: ثم قرأ. ولم يقل: جرير.

 

1433- Bize Ebu Bekr b. Ebi Şeybe tahdis etti. Bize Abdullah b. Numeyr, Ebu Usame ve Veki' bu isnat ile tahdis etti. Dedi ki: "Ama siz Rabbinize arz olunacaksınız da bu ayı gördüğünüz gibi onu göreceksiniz." Ayrıca: Sonra ... okudu dedi ama Cerir adını zikretmedi.

 

 

وحدثنا أبو بكر بن أبي شيبة وأبو كريب وإسحاق بن إبراهيم. جميعا عن وكيع. قال أبو كريب: حدثنا وكيع عن ابن أبي خالد ومسعر والبختري بن المختار. سمعوه من أبي بكر بن عمارة بن رؤيبة عن أبيه. قال:

 سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول "لن يلج النار أحد صلى قبل طلوع الشمس وقبل غروبها" يعني الفجر والعصر. فقال له رجل من أهل البصرة: آنت سمعت هذا من رسول الله صلى الله عليه وسلم؟ قال: نعم. قال الرجل: وأنا أشهد أني سمعته من رسول الله صلى الله عليه وسلم. سمعته أذناي ووعاه قلبي.

 

1434- Bize Ebu Bekr b. Ebi Şeybe, Ebu Kureyb ve İshak b. İbrahim de birlikte Veki" den tahdis etti. Ebu Kureyb dedi ki: Bize Veki', Ebu Halid, Mis'ar ve Buhteri b. el-Muhtar'dan tahdis etti. Onlar bunu Ebu Bekr b. Umare b. Rueybe'den diye dinlediler. O babasından şöyle dediğini nakletti:

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i: "Güneş doğmadan önce ve batımından önce namaz kılan bir kimse ateşe girmeyecektir" buyurdu. Bununla sabah ve ikindi namazlarını kastetmektedir. Basra ahalisinden bir kişi ona: Bunu Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den bizzat sen mi dinledin? dedi. O evet deyince, adam: Ben de şahitlik ederim ki bunu bizzat Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den dinledim, onu iki kulağım duydu, kalbim de belledi.

 

Diğer tahric: Ebu Davud, 427; Nesai, 470, 486

 

 

وحدثني يعقوب بن إبراهيم الدورقي. حدثنا يحيى بن أبي بكير. حدثنا شيبان عن عبدالملك بن عمير، عن ابن عمارة بن رؤيبة؛ قال:

 قال رسول الله صلى الله عليه وسلم "لا يلج النار من صلى قبل طلوع الشمس وقبل غروبها" وعنده رجل من أهل البصرة. فقال: آنت سمعت هذا من النبي صلى الله عليه وسلم؟ قال: نعم. أشهد به عليه. قال: وأنا أشهد. لقد سمعت النبي صلى الله عليه وسلم يقوله، بالمكان الذي سمعته منه.

 

1435- Bana Yakub b. İbrahim ed-Devraki de tahdis etti. .. İbn Umare b. Rueybe babasından şöyle dediğini nakletti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Güneşin doğmasından önce ve batmasından önce namaz kılan bir kimse cehenneme girmez" buyurdu. Yanımda Basrahlardan bir adam da vardı. O adam: Bunu Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den bizzat sen mi dinledin? dedi. O evet, bunu ondan dinlediğime şahitlik ederim dedi. Adam: Ben de şahitlik ederim, andolsun ki Nebi (-sav-)'i bunu senin bu sözü kendisinden dinlediğin aynı yerde söylerken dinledim, dedi.

 

 

وحدثنا هداب بن خالد الأزدي. حدثنا همام بن يحيى. حدثني أبو جمرة الضبعي عن أبي بكر، عن أبيه؛ أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال "من صلى البردين دخل الجنة".

[ش (من صلى البردين) أي من صلى صلاة الفجر والعصر. لأنهما في بردي النهار، أي طرفيه، حين يطيب الهواء وتذهب سورة الحر. وقال في الفائق: هما الغداة والعشي، لطيب الهواء وبرده فيهما].

 

1436- Bize Heddab b. Halid el-Ezdi de tahdis etti... Ebu Bekr'in babasından rivayetine göre Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kim iki serin zamandaki namazlan kılarsa cennete girer" buyurdu.

 

Diğer tahric: Buhari, 574 ve yine aynı rakamla talik

 

 

حدثنا ابن أبي عمر. حدثنا بشر بن السري. ح قال وحدثنا ابن خراش. حدثنا عمرو بن عاصم. قالا جميعا: حدثنا همام، بهذا الإسناد. ونسبا أبا بكر فقالا: ابن أبي موسى.

 

1437- Bize İbn Ebu Ömer tahdis etti. Bize Bişr b. es-Serri tahdis etti (H). Dedi ki: Bize İbn Hiraş da tahdis etti. Bize Amr b. Asım tahdis etti. (Bişr ile) birlikte dediler ki: Bize Hemmam tahdis etti deyip, bu isnat ile hadisi rivayet ettiler ve Ebu Bekr'in nesebini de söyleyerek İbn Ebu Musa dediler.

 

 

AÇIKLAMA:          (1430) "Geceleyin bazı melekler ile gündüzün bazı melekler birbirlerine nöbeti devrederek. .. " Bu hadiste nahivciler arasında fiilde daha önce geçmesi halinde çoğul ve tesniye (ikil) zamirinin açığa çıkarılarak telaffuz edilmesinin caiz olduğunu söyleyen nahivcilerin lehine delil vardır. Bu şekildeki söyleyiş Haris oğullarının söyleyişidir. Bu hususta onların: "(.....):

Pireler beni yediler" şeklindeki söyleyişlerini de nakletmişlerdir. Ahreş ve ona muvafakat edenler de yüce Allah'ın: "O zulmeden kimseler aralarında gizlice danıştılar" (Enbiya, 3) buyruğunu buna göre açıklamışlardır. Sibeveyh ve nahivcilerin çoğunluğu ise şöyle demektedir: Fiilin önce geçmiş olması halinde zamirin açıkça söylenmesi caiz değildir. Onlar bütün bu gibi kullanımları yorumlarlar ve ondan sonra gelen ismi zamirden bedel kabul edip, fiil dolayısıyla merfu olduğunu söylemezler. Sanki: "Onlar aralarında gizlice konuştular" denilince, bunlar kimlerdir diye sorulmuş da, "o zulmedenler" denilmiş gibidir. İşte: "Birbirlerine nöbeti devrederler" buyruğu ve benzerleri de böyledir.

Birbirlerine nöbeti devretmeleri ise bir grubun, bir diğerinden sonra gelmesi demektir. Askerlerin bir kısmının diğerinden sonra gelmesi anlamındaki. "teakkabe'l-cuyuş" tabiri de buradan alınmıştır ki bu da askerlerin bir yerdeki sınıra gidip, ondan sonra diğerlerinin gelmesini anlatır.

 

Meleklerin sabah ve ikindi namazlarında bir araya gelmelerine gelince, ibadet zamanlarında ve Rablerine itaat etmek üzere bir araya geldiklerinde meleklerin yanlarında toplanıp, ayrılmaları ise yüce Allah'ın mümin kullarına bir lütfu ve bir ikramıdır. Böylelikle melekler tanık oldukları hayra göre onların lehine şahitlik ederler.

 

"Onların durumunu en iyi bilen o olduğu halde Rableri onlara: Kullarımı nasıl bırakıp geldiniz diye sorar." Burada soru sormak- zahirinden anlaşılan anlama göredir. Bu da yüce Allah'ın meleklerinden kendisine bu şekilde ibadet etmelerini dilemesinin bir neticesidir. Nitekim her şeyi en iyi bilen olduğu halde amelleri yazmalarını emretmesi de bunun gibidir.

 

Kadi İyaz -yüce Allah'ın rahmeti ona- dedi ki: Daha güçlü olan, çoğunluğun kabul ettiği görüş bu meleklerin yazıcı Hafaza melekleri olduklarıdır. Ayrıca o der ki: Bunların Hafaza melekleri dışında insanlarla beraber olan melekler arasından olma ihtimalleri de vardır.

"Bir sıkıntı çekmediğiniz gibi" Allah'ın görülmesi ile ilgili bu ifadenin açıklaması ve zaptı iman bölümünde geçmiş bulunmaktadır ki, onu görmekte bir zorlukla, bir sıkıntıyla karşılaşmazsınız, demektir.

 

(1433) "Sizler Rabbinize arz olunacaksınız. Bu ayı gördüğünüz gibi onu göreceksiniz. " Yani onu herhangi bir şüphe, bir meşakkat olmaksızın kesin bir görüş ile göreceksiniz. Tıpkı bu ayı herhangi bir zorlukla karşılaşmaksızın kesin olarak gördüğünüz gibi.

 

Burada görmeler birbirine benzetilmektedir yoksa görülenler değiL.

Allah'ı bu şekilde görmek müminlere mahsustur, kafirlere gelince onlar yüce Allah'ı göremeyeceklerdir. Bu ümmetin münafıklarının onu göreceği söylenmiş ise de bu zayıf bir görüştür. Ehl-i sünnet cumhurunun kabul ettiği doğru görüş ilim adamlarının ittifakı ile diğer kafirlerin onu görmeyeceği gibi, münafıkların da onu görmeyeceği şeklindedir. Bu mesele ile ilgili açıklamalar daha önce iman bölümünde geçmiş bulunmaktadır.

 

(1436) "Ebu Cemre" ismi cim iledir. (Hamza ismi ile karıştırılmamalıdır.)

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

91- AKŞAM VAKTİNİN GÜNEŞİN BATIŞI İLE BAŞLADIĞINI BEYAN BABI