SAHİH-İ MÜSLİM |
SALAT |
باب
استحباب
إتيان الصلاة
بوقار
وسكينة، والنهي
عن إتيانها
سعيا
81- NAMAZA VAKAR VE
SÜKUNETLE GELMENİN MÜSTEHAB OLUP KOŞARAK GELMENİN YASAKLANIŞI BABI
حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة
وعمرو الناقد
وزهير بن حرب.
قالوا: حدثنا
سفيان بن
عيينة عن الزهري،
عن سعيد، عن
أبي هريرة، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم. ح قال:
وحدثني محمد
بن جعفر بن
زياد. أخبرنا
إبراهيم (يعني
ابن سعد) عن
الزهري، عن
سعيد وأبي
سلمة، عن أبي
هريرة، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم. ح قال:
وحدثني حرملة
بن يحيى (واللفظ
له) أخبرنا
ابن وهب.
أخبرني يونس
عن ابن شهاب.
قال: أخبرني
أبو سلمة بن
عبدالرحمن؛
أن أبا هريرة
قال:
سمعت
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يقول:
"إذا أقيمت
الصلاة فلا
تأتوها تسعون.
وأتوها تمشون.
وعليكم السكينة.
فما أدركتم
فصلوا. وما
فاتكم فأتموا".
1358- Bize Ebu Bekr b.
Ebi Şeybe, Amr en-Nakid ve Zuheyr b. Harb tahdis edip dediler ki: Bize Süfyan
b. Uyeyne, ez-Zühri'den tahdis etti. O Said'den, o Ebu Hureyre'den, o Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den (şöyle buyurduğunu nakletti) (H). Dedi ki:
Bana Muhammed b. Cafer b. Ziyad da tahdis etti. Bize İbrahim -yani İbnu'l Sa'd-
ez-Zühri'den haber verdi, o Said ve Ebu Seleme'den, o Ebu Hureyre'den, o
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den (H). Dedi ki: Bana Harmele b.
Yahya da -lafız onundur- tahdis etti, bize İbn Vehb haber verdi, bana Yunus,
İbn Şihab'dan şöyle dediğini haber verdi: Bana Ebu Seleme b. Abdurrahman'ın
haber verdiğine göre Ebu Hureyre dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'i şöyle buyururken dinledim: "Namaz için kamet getirildiği zaman
namaza koşarak gelmeyiniz. Namaza sükunetle, yürüyerek geliniz.
Yetişebildiğinizi (cemaatle) kılmız, yetişemediğinizi sonradan kendiniz
tamamlayınız. "
Diğer tahric:
Muhammedb. Cafer'in rivayetini İbn Mace, 775
Ebu Bekr b. Ebu
Şeybe'nin rivayetini Tirmizi, 329; Nesai, 860
Harmele b. Yahya'nın
rivayetini Ebu Davud, 572
حدثنا
يحيى بن أيوب
وقتيبة بن
سعيد وابن حجر
عن إسماعيل بن
جعفر. قال ابن
أيوب: حدثنا إسماعيل.
أخبرني
العلاء عن
أبيه، عن أبي
هريرة؛ أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال:
"إذا
ثوب للصلاة
فلا تأتوها
وأنتم تسعون.
وأتوها
وعليكم
السكينة. فما
أدركتم فصلوا.
وما فاتكم
فأتموا. فإن
أحدكم إذا كان
يعمد إلى الصلاة
فهو في صلاة".
1359- Bize Yahya b.
Eyyub, Kuteybe b. Said ve İbn Hucr, İsmail b. Cafer'den tahdis etti. İbn Eyyub
dedi ki: Bize İsmail tahdis etti, bize el-Ala babasından haber verdi, o Ebu
Hureyre'den rivayet ettiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Namaz için kamet getirildiğinde koşarak namaza gelmeyiniz. Sükunetle
namaza geliniz, yetişebildiğinizi kılınız, yetişemediğinizi kendiniz
tamamlayınız çünkü biriniz namaz kastıyla gelince de namazda demektir"
buyurdu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
حدثنا
محمد بن رافع.
حدثنا
عبدالرزاق.
حدثنا معمر عن
همام بن منبه.
قال: هذا ما
حدثنا أبو هريرة
عن رسول الله
صلى الله عليه
وسلم. فذكر
أحاديث منها.
وقال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم:
"إذا
نودي بالصلاة
فأتوها وأنتم
تمشون. وعليكم
السكينة. فما
أدركتم فصلوا
وما فاتكم
فأتموا".
1360- Bize Muhammed b.
Rafi' tahdis etti. Bize Abdurrezzak tahdis etti, bize Ma'mer, Hemmam b.
Münebbih'ten şöyle dediğini tahdis etti:
Bunlar Ebu Hureyre'nin bize
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den diye tahdis ettikleridir. Sonra
aralarında şu hadisin de bulunduğu çeşitli hadisler zikretti: Ayrıca Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Namaz için nida olunduğunda
sükunetle, yürüyerek namaza geliniz. Yetişebildiğinizi (imamla) kılınız,
yetişemediğinizi kendiniz tamamlayınız. "649
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
حدثنا
قتيبة بن
سعيد. حدثنا
الفضيل (يعني
ابن عياض) عن
هشام. ح قال
وحدثني زهير
بن حرب (واللفظ
له) حدثنا
إسماعيل بن
إبراهيم.
حدثنا هشام بن
حسان عن محمد
بن سيرين، عن
أبي هريرة؛
قال:
قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "إذا ثوب
بالصلاة فلا
يسع إليها
أحدكم. ولكن
ليمش وعليه
السكينة
والوقار. صل
ما أدركت واقض
ما سبقك".
1361- Bize Kuteybe b.
Said tahdis etti, bize Fudayl -yani b. IyazHişam'dan tahdis etti (H). Dedi ki:
Bana -Iafız kendisine ait olmak üzereZuheyr b. Harb da tahdis etti. Bize İsmail
b. İbrahim tahdis etti, bize Hişam b. Hassan, Muhammed b. Sirin'den tahdis
etti. O Ebu Hureyre'den şöyle dediğini nakletti: Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) buyurdu ki: "Namaz için kamet getirildiğinde sizden bir kimse
ona koşarak gitmesin. Bunun yerine vakar ve sükunetle yürüsün. Yetiştiği n i
kılarsın, yetişemediğinin kazasını yaparsın. "
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
حدثني
إسحاق بن
منصور. أخبرنا
محمد بن
المبارك
الصوري. حدثنا
معاوية بن
سلام عن يحيى
بن أبي كثير
أخبرني
عبدالله بن
أبي قتادة؛ أن
أباه أخبره؛
قال:
بينما
نحن نصلي مع
رسول الله صلى
الله عليه وسلم.
فسمع جلبة.
فقال "ما
شأنكم؟"
قالوا: استعجلنا
إلى الصلاة.
قال "فلا
تفعلوا. إذا
أتيتم الصلاة
فعليكم
السكينة. فما
أدركتم
فصلوا، وما سبقكم
فأتموا".
1362- Bana İshak b.
Mansur da tahdis etti. .. Abdullah b. Ebu Katade'nin haber verdiğine göre
babası kendisine haber vererek dedi ki: Biz Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) ile birlikte namaz kılarken (Allah Resulü) bir gürültü, patırtı duydu.
"Ne oluyorsunuz" buyurdu. Onlar: Namaza yetişmek için acele ettik,
dediler. Allah Resulü: "Hayır böyle yapmayınız. Namaza sükunetle geliniz.
Yetişebildiğiniz kadarını kılınız, yetişemediğinizi kendiniz tamamlayınız"
buyurdu.
Diğer tahric: Buhari,
635
وحدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا معاوية
بن هشام.
حدثنا شيبان،
بهذا الإسناد.
1363- Bize Ebu Bekr b.
Ebi Şeybe de tahdis etti. Bize Muaviye b. Hişam tahdis etti. Bize Şeyban bu
isnad ile tahdis etti.
AÇIKLAMA: (1358)
"Namaz için kamet getirildiğinde namaza koşarak gelmeyiniz ... " Bu
hadis-i şerif ile namaza ağırbaşlılıkla ve sükunetle gelinmesi vurgulu olarak
teşvik edilirken ister Cuma namazı olsun, ister başka namazlar olsun, ister
iftitah tekbirini kaçıracak diye korksun, ister korkmasın koşarak namaza gelmek
de yasaklanmaktadır. Yüce Allah'ın: "Allah'ı zikretmeye koşun" (Cuma,
9) buyruğundaki koşmaktan kasıt ise gitmektir. Nitekim bir şeyi yapmak üzere
gitmek ve bir şey için çalışmak maksadı ile de (ayet-i kerimedeki lafzı ile:)
"sea" fiili kullanılır. Yüce Allah'ın: "İnsan için sa'yinden
başkası yoktur." (Necm, 39) buyruğu da bu anlamdadır.
İlim adamları der ki:
Namaza sükunetle gelip, koşarak gelmenin yasaklanış hikmeti şudur: Namaza giden
bir kimse aslında namaz kılmayı kasteder ve bunu yapmak isteyen birisidir. O
halde onun (bu gelişinde de) namaz adabı ile edeplenmesi ve en mükemmel halde
olması gerekir. İşte ikinci (1359) rivayetteki: "Sizden biriniz namaz
kastı ile gelince namazda demektir" rivayetinin anlamı da budur.
"Namaz için kamet
getirildiğinde" buyruğunda kamet getirmenin sözkonusu edilmesi kameti
söyleyerek kametin dışındaki diğer hususlara dikkat çekmek içindir çünkü
namazın kısmen kaçırılması korkusu ile birlikte kamet getirirken dahi namaza
koşarak gelmek yasaklandığına göre kamet getirilmeden önce böyle davranılması
öncelikle sözkonusudur. Bunu da bu husustaki illeti beyan ederek pekiştirip:
"Çünkü sizden biriniz namaza gelirken de namazda demektir" buyruğu
ile daha da pekiştirmektedir. Bu açıklama da namaza bütün geliş zamanlarını
kapsar. Bunu bir başka ifade ile daha da pekiştirerek: "Yetiştiğinizi
kılınız, yetişemediğinizi de tamamlayınız" buyurmaktadır. Böylelikle bu
hadiste hem dikkat çekilmiş, hem de tekid edilmiş bulunmaktadır. Bu suretle
herhangi bir kimse yasaklamanın yalnızca namazı kısmen kaçırmaktan korkan
kimseleri kapsadığı gibi yanlış bir kanaate kapılmasın diye namazdan geçen
kısım ne olursa olsun yasağın sözkonusu olduğunu açıkça ifade edip, kaçırdığı
kısımlar için neler yapacağını da beyan etmiş olmaktadır.
"Yetişemediğiniz"
buyruğunda namaza yetişemedik, kaçırdık (namazımız fevt oldu) demenin caiz
olduğuna, böyle demekte bir kerahat bulunmadığına delil vardır. İlim
adamlarının cumhuru böyle demiş olmakla birlikte İbn Sirin bunu mekruh görmüş
ve o: Ancak namaza yetişemedik denilebilir, demiştir ..
"Yetişemediğinizi,
kaçırdığınızı tamamlayınız. "Bunu Müslim rivayetlerinin birçoğunda bu şekilde
zikretmiş, bir rivayette (1361) "kaçırdığının kazasını yap"
buyurmuştur. Bu mesele hakkında ilim adamları ihtilaf halindedir. Şafii, selef
ve haleften ilim adamlarının cumhuru şöyle demiştir: Namaza sonradan yetişenin
(mesbuk) imam ile birlikte kıldığı namazının baştaraflarıdır. İmamın selamından
sonra kıldıkları ise namazın geri kalan kısmıdır. Ebu Hanife -Allah ondan razı
olsun- ve bir kesim ise bunun aksini söylemişlerdir. Malik ve arkadaşlarından
(mezhebine mensup ilim adamlarından) ise her iki görüş gibi iki ayrı rivayet
gelmiştir. Bu görüşte olanların delili "yetişemediğinin kazasını yap"
buyruğudur, cumhurun delili ise rivayetlerin çoğunluğu: "Yetişemediğinizi
tamamlayınız" şeklindeki rivayetlerdir. "Yetişemediğinin kazasını
yap" rivayeti hakkında da: Kaza etmekten kasıt fukahanın kabul ettiği
terim anlamıyla kaza değil, fiilen yapıp yerine getirmektir. Esasen kazanın
fiilen yapıp etmek anlamında çokça kullanıldığı görülmektedir demişlerdir. İşte
yüce Allah'ın: "Allah onları yedi sema olarak kaza etti (yapt!.)"
(Fussilet, 12); "İbadetlerinizi kaza ettiğiniz (yaptığınız) zaman"
(Bakara, 200); "Namaz kaza olunduğu (eda edildiği, bitirildiği)
zaman" (Cuma, 10) buyrukları bu anlamdadır. Nitekim filanın hakkını kaza
etmek, fiilen yapmak, yerine getirmek demektir.
"Namaz için kamet
getirildiğinde." Burada kamete "tesvib" adının veriliş sebebi
ezan okunarak namaza çağırıldıktan sonra tekrar namaza kamet getirilerek
çağırılmasından dolayıdır. Bu da Arapların dönüşü anlatmak üzere "sabe:
döndü, tekrar etti" şeklindeki ifadelerinden alınmıştır.
(1359) "Sizden
biriniz namaz kastı ile gidince ... " buyruğunda namaza giden bir kimsenin
eliyle lüzumsuz bir şey yapmaması, çirkin bir söz söylememesi, çirkin ve kötü
bir şekilde bakmaması, elinden geldiği kadarıyla namaz kılan kimsenin uzak
kaldığı işlerden uzak kalmaya çalışmasının müstehab olduğuna delildir. Mescide
varıp namazı beklemek üzere oturduğu takdirde ise söylediğimiz hususlara itina
göstermesi daha da müekked olur.
"Ağır başlı ve
sükunet ile." Her ikisinin aynı anlamda olduğu ve tekid kastıyla bunları
birlikte zikrettiği söylenmiştir ama açıkça görülen aralarında bir fark olduğu,
sükunetin hareketlerde dikkatli olmak, teenni göstermek, abes ve lüzumsuz
şeylerden ve benzerlerinden kaçınmak anlamında, vakarın ise hal ve duruşta,
gözün korunmasında, sesin kısılmasında, sağa sola bakmaksızın yoluna
koyulmasında ve benzeri hallerde sözkonusu olduğu söylenmiştir. Allah en iyi
bilendir.
(1362) "Bir gürültü
patırtı işitti." Yani onların hareketlerinin, konuşmalarının ve acele
etmelerinin seslerini işitti.
(1363) "Bize Şeyban
bu isnad ile tahdis etti." Yani bize Şeyhan, Yahya b. Ebu Kesir'den az
önce geçen isnadı ile tahdis etti, demektir. Bunun yerine Müslim'in:
"Yahya'dan ... " diye rivayeti zikretmesi gerekirdi çünkü Şeyban'ın
bundan önce sözü geçmemiştir. Müslim'in vehaşkalarının bunun gibi hallerdeki
adetleri ise ikinci yolda, birinci yolda adı geçen ravilerden birisinin ismini
vererek bu isnad ile demesi gerekir ki hangisini kastettiği bilinsin. Sanki
Müslim -yüce Allah'ın rahmeti üzerine- Şeyban'ı zikretmekle daha önce geçen
Muaviye b. Sellam derecesinde olup, onun da Yahya b. Ebu Kesir'den rivayette
bulunmasından dolayı yetinmiş gibidir. Allah en iyi bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
82- CEMAATİN
NAMAZA NE ZAMAN KALKACAĞI BABI