SAHİH-İ MÜSLİM |
SALAT |
باب
استحباب
الذكر بعد
الصلاة،
وبيان صفة
79- NAMAZDAN SONRA ALLAH'I
ZİKRETMENİN MÜSTEHAB OLDUĞU VE BUNUN NASIL YAPILACAĞINI BEYAN BABI
حدثنا
داود بن رشيد.
حدثنا الوليد
عن الأوزاعي
عن أبي عمار
(اسمه شداد بن
عبدالله) عن
أبي أسماء، عن
ثوبان؛ قال:
كان
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم، إذا
انصرف من
صلاته،
استغفر ثلاثا.
وقال "اللهم!
أنت السلام
ومنك السلام.
تباركت يا ذا
الجلال
والإكرام".
قال الوليد:
فقلت
للأوزاعي: كيف
الاستغفار؟ قال:
تقول: أستغفر
الله، أستغفر
الله.
1333- Bize Davud b.
Ruşeyd tahdis etti. Bize Velid el-Evzal'den tahdis etti. .. Sevban dedi ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namazını bitirdikten sonra otuz üç
defa istiğfarda bulunur ve: ''Allahumme entesselam ve minkesselam tebarekte ya
zelcelali ve'l-ikram: Allah'ım selam sensin, selamete sen erdirirsin ey celal
ve ikram sahibi, şanın yüce ve mübarektir" derdi.
Velid dedi ki: Evzai'ye:
Peki istiğfar nasıl olur, dedim. O: Estağfirullah, estağfirullah dersin, dedi.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 1513 -buna yakın-; Tirmizi, 300; Nesai, 1336; İbn Mace, 928
حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة وابن
نمير. قالا: حدثنا
أبو معاوية عن
عاصم عن
عبدالله بن الحارث،
عن عائشة؛
قالت:
كان
النبي صلى
الله عليه
وسلم، إذا
سلم، لم يقعد.
إلا مقدار ما
يقول "اللهم!
أنت السلام
ومنك السلام.
تباركت يا ذا
الجلال
والإكرام"
وفي رواية ابن
نمير "يا ذا
الجلال
والإكرام".
1334- Bize Ebu Bekr b.
Ebi Şeybe ve İbn Numeyr tahdis edip dedi ki: ... Aişe dedi ki: Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) selam verdikten sonra ancak: ''Allah'ım selam sensin, esenlik
sendendir, celal ve ikram sahibi, şanın " ne mübarektir" derdi. İbn
Numeyr'in rivayetinde ise: "Ey celal ve ikram sahibi" şeklindedir.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 1512; Tirmizi, 298; Nesai, 1337; İbn Mace, 954
وحدثناه
ابن نمير.
حدثنا أبو
خالد (يعني
الأحمر) عن
عاصم، بهذا
الإسناد. وقال
"يا ذا الجلال
والإكرام".
1335- Bize İbn Numeyr
tahdis etti, bize Ebu Halid -yani el-AhmerAsım'dan bu isnat ile tahdis etti ve:
"Ey celal ve ikram sahibi" dedi.
وحدثنا
عبدالوارث بن
عبدالصمد.
حدثني أبي. حدثنا
شعبة عن عاصم،
عن عبدالله بن
الحارث. وخالد
عن عبدالله بن
الحارث.
كلاهما عن
عائشة؛ أن النبي
صلى الله عليه
وسلم قال،
بمثله. غير
أنه كان يقول
"يا ذا الجلال
والإكرام".
1336- Bize Abdulvaris b.
Abdussamed de tahdis etti. .. Aişe'den rivayete göre Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) buyurdu ki, deyip hadisi aynen rivayet etti ancak o: "Ey celal ve
ikram sahibi" derdi, dedi.
حدثنا
إسحاق بن
إبراهيم.
أخبرنا جرير
عن منصور، عن
المسيب بن
رافع، عن وراد
مولى المغيرة
بن شعبة؛ قال:
كتب
المغيرة بن
شعبة إلى
معاوية؛ أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم كان إذا
فرغ من الصلاة
وسلم، قال "لا
إله إلا الله
وحده لا شريك
له. له الملك
وله الحمد وهو
على كل شيء
قدير. اللهم!
لا مانع لما
أعطيت. ولا
معطي لما
منعت. ولا
ينفع ذا الجد
منك الجد".
1337- Bize İshak b.
İbrahim tahdis etti. Bize Cerir, Mansur'dan haber verdi. O el-Müseyyeb b.
Rafi'den, o Muğire b. Şu'be'nin azatlısı Verrad'dan şöyle dediğini nakletli:
Muğire b. Şu'be, Muaviye'ye mektubunda şunları yazdı: Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) namazı bitirip selam verdikten sonra: "Allah'tan başka
hiçbir ilah yoktur, o bir ve tektir, onun ortağı yoktur, mülk yalnız onundur,
hamd yalnız onadır, o her şeye güç yetirendir. Allah'ım verdiğini kimse
engelleyemez, engellediğini de kimse veremez. Zengin ve varlıklı kimsenin bu
varlığının sana karşı hiçbir faydası olamaz. "
Diğer tahric: Buhari,
844, 6330, 6472 -muhtasar olarak-, 6615 -muhtasar-, 7292 -uzunca-; Ebu Davud,
1505; Nesai, 1340, 1341, 1342
وحدثناه
أبو بكر بن
أبي شيبة وأبو
كريب وأحمد بن
سنان. قالوا:
حدثنا أبو
معاوية عن
الأعمش، عن
المسيب بن
رافع، عن وراد
مولى المغيرة
بن شعبة، عن
المغيرة، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم، مثله.
قال أبو بكر
وأبو كريب في
روايتهما: قال
فأملاها على
المغيرة.
وكتبت بها إلى
معاوية.
1338- Bunu bize Ebu Bekr
b. Ebi Şeybe, Ebu Kureyb ve Ahmed b. Sinan da tahdis edip dediler ki: ...
Muğire b. Şu'be'nin azatlısı Verrad, Muğire'den, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'den aynısını rivayet etti. Ebu Bekr ve Ebu Kureyb rivayetlerinde dedi
ki: Bunları bana Muğire söyledi, ben de bunları Muaviye'ye yazdım.
وحدثني
محمد بن حاتم.
حدثنا محمد بن
بكر. أخبرنا
ابن جريج.
أخبرني عبدة
بن أبي لبابة؛
أن ورادا مولى
المغيرة بن
شعبة قال:
كتب
المغيرة بن
شعبة إلى
معاوية (كتب
ذلك الكتاب له
وراد) إني
سمعت رسول
الله صلى الله
عليه وسلم يقول،
حين سلم، بمثل
حديثهما. إلا
قوله "وهو على كل
شيء قدير"
فإنه لم يذكر.
1339- Bana Muhammed b.
Hatim de tahdis etti. .. Abde b. Ebu Lubabe'nin haber verdiğine göre Muğire b.
Şu'be'nin azatlısı Verrad dedi ki: Muğire b. Şu'be, Muaviye'ye bir mektup
yazdı. -Bu mektubu kendisine Verrad yazmıştı.- Mektubunda dedi ki: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i selam verince -önceki iki ravinin hadisinin
aynısını zikrederek- derken dinledim diye yazdırdı. Ancak rivayetinde "ve
o her şeye gücü yetendir" sözünü zikretmedi.
وحدثنا
حامد بن عمر
البكراوي.
حدثنا بشر
(يعني ابن
المفضل). ح قال
وحدثنا محمد
بن المثنى.
حدثني أزهر.
جميعا عن ابن
عون، عن أبي
سعيد، عن وراد،
كاتب المغيرة
بن شعبة؛ قال:
كتب
معاوية إلى
المغيرة. بمثل
حديث منصور
والأعمش.
1340- Bize Hamid b. Ömer
el-Bekravı de tahdis etti. Bize Bişr -yani b. el-Mufaddal- tahdis etti (H). Dedi
ki: Bize Muhammed b. el-Müsenna tahdis etti. Bize Ezher tahdis etti. Hepsi
birlikte İbn Avn'dan, o Ebu Said'den, o Muğire b. Şu'be'nin katibi Verrad'dan
şöyle dediğini nakletti: Muaviye, Muğire'ye mektup yazdı sonra hadisi (1337
numaralı) Mansur'un ve (1338 numaralı) A'meş'in hadisi ile aynen rivayet etti.
وحدثنا
ابن أبي عمر
المكي. حدثنا
سفيان. حدثنا
عبدة بن أبي
لبابة
وعبدالملك بن
عمير. سمعا ورادا
كاتب المغيرة
بن شعبة يقول:
كتب
معاوية إلى
المغيرة: اكتب
إلي بشيء
سمعته من رسول
الله صلى الله
عليه وسلم.
قال فكتب إليه:
سمعت رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
يقول، إذا قضى
الصلاة "لا
إله إلا الله
وحده لا شريك له.
له الملك وله
الحمد وهو على
كل شيء قدير.
اللهم! لا
مانع لما
أعطيت. ولا معطي
لما منعت. ولا
ينفع ذا الجد
منك الجد".
1341- Bize İbn Ebu Ömer
el-Mekki tahdis etti. Bize Süfyan tahdis etti, bize Abde b. Ebu Lubabe ve
Abdulmelik b. Umeyr tahdis ettikleri üzere Muğire b. Şu'be'nin katibi Verrad'ı
şöyle derken dinlemişlerdir: Muaviye, Muğire'ye: Bana Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'den bizzat dinlediğin bir şeyi yaz, diye mektup yazdı.
(Verrad) dedi ki: Muaviye ona şunu yazdı:
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'i namazı bitirdikten sonra: "Allah'tan başka hiçbir ilah
yoktur. O bir ve tektir, ortağı yoktur. Mülk yalnız onundur, hamd yalnız
onadır. O her şeye gücü yetendir. Allah'ım, verdiğini kimse engelleyemez,
engellediğini kimse veremez. Varlıklı ve servet sahibi kimsenin varlığının sana
karşı bir faydası olmaz" buyururken dinledim.
وحدثنا
محمد بن
عبدالله بن
نمير. حدثنا
أبي. حدثنا
هشام عن أبي
الزبير؛ قال:
كان
ابن الزبير
يقول في دبر
كل صلاة، حين
يسلم "لا إله
إلا الله وحده
لا شريك له. له
الملك وله
الحمد وهو على
كل شيء قدير.
لا حول ولا
قوة إلا
بالله. لا إله
إلا الله. ولا
نعبد إلا إياه.
له النعمة وله
الفضل. وله
الثناء الحسن.
لا إله إلا
الله مخلصين
له الدين ولو
كره الكافرون".
وقال: كان
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يهلل بهن
دبر كل صلاة.
1342- Bize Muhammed b.
Abdullah b. Umeyr de tahdis etti. Bize babam tahdis etti, bize Hişam,
Ebu'z-Zubeyr'den şöyle dediğini tahdis etti. İbn ez-Zubeyr selam verdiği vakit
her namazın arkasında şöyle derdi:
"Allah'tan başka
hiçbir ilah yoktur, o bir ve tektir, onun ortağı yoktur, mülk yalnız onundur,
hamd yalnız onadır. O her şeye güç yetirendir. Güç ve takat ancak Allah iledir.
Allah'tan başka ilah yoktur, ondan başkasına ibadet etmeyiz. Nimet yalnız
onundur, lütuf yalnız ondandır. Kafirler hoş görmese dahi dini yalnız Allah'a
halis kılanlar olarak Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur (derim)." Ayrıca
dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) her namazın akabinde bunları
tehlil ile (sesini yükselterek) söylerdi.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 1506, 1507; Nesai, 1338, 1339
وحدثناه
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا عبدة بن
سليمان عن
هشام بن عروة،
عن أبي
الزبير، مولى
لهم؛ أن
عبدالله بن
الزبير كان
يهلل دبر كل
صلاة. بمثل
حديث ابن
نمير. وقال في
آخره: ثم يقول
ابن الزبير:
كان
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يهلل بهن
دبر كل صلاة.
1343- Bunu bize Ebu Bekr
b. Ebi Şeybe de tahdis etti. Bize Abde b. Süleyman, Hişam b. Urve'den tahdis
etti. O bir azatlıları olan Ebu'zZubeyr'denrivayet ettiğine göre Abdullah b.
ez-Zubeyr her namazın sonunda -İbn Numeyr'in hadisinde zikrettiği gibi- tehlil
getirirdi. Sonra İbn ez-Zubeyr: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) her
namazın akabinde tehlil ile bunları söylerdi, derdi.
وحدثني
يعقوب بن
إبراهيم
الدورقي.
حدثنا ابن علية.
حدثنا الحجاج
بن أبي عثمان.
حدثني أبو
الزبير قال:
سمعت
عبدالله بن
الزبير يخطب
على هذا
المنبر. وهو
يقول: كان
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يقول،
إذا سلم، في
دبر الصلاة أو
الصلوات. فذكر
بمثل حديث
هشام بن عروة.
1344- Bana İbrahim b.
Yakub ed-Devraki de tahdis etti. Bize İbn Uleyye tahdis etti, bize el-Haccac b.
Ebu Osman tahdis etti. Bana Ebu'zZubeyr tahdis edip dedi ki: Abdullah b.
ez-Zubeyr'i şu minber üzerinde hutbe verip şöyle derken dinledim: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) her namazın -yahut bütün namazların- arkasından
selam verdikten sonra şöyle derdi, deyip hadisi Hişam b. Urve'nin rivayeti ile
aynen zikretti.
وحدثني
محمد بن سلمة
المرادي.
حدثنا
عبدالله بن
وهب عن يحيى
بن عبدالله بن
سالم، عن موسى
بن عقبة؛ أن
أبا الزبير
المكي حدثه؛
أنه سمع عبدالله
بن الزبير وهو
يقول، في إثر
الصلاة إذا سلم،
بمثل حديثهما.
وقال في آخره:
وكان يذكر ذلك
عن رسول الله
صلى الله عليه
وسلم.
1345- Bana Muhammed b.
Seleme el-Muradi de tahdis etti. .. Ebu Zubeyr el-Mekki'nin tahdis ettiği üzere
o Abdullah b. ez-Zubeyr'i selam verdikten sonra namazın sonunda -önceki iki
hadiste geçtiği gibi- söylerken dinlemiştir. Hadisin sonunda da dedi ki: O bunu
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den naklen diye zikrederdi.
AÇIKLAMA: (1333)
"Namazını bitirdikten sonra" namazı bitirmekten kasıt selam vererek
namazdan ayrılmaktır.
(1337) "Varlıklı
kimsenin varlığının sana karşıfaydası olmaz." Cumhurun benimsediği meşhur
kanaate göre burada "el-cedd: varlık" cim harfi fethalı okunur yani
varlıklı kimsenin zenginliğinin, varlığının sana karşı bir faydası olmaz. Bir
topluluk da bu kelimeyi cim harfi kesreli "zelcid" şeklinde
zaptetmişlerdir. Başını rüküdan kaldıran kimsenin ne söyleyeceği babında buna
dair geniş açıklamalar geçmiş bulunmaktadır.
(1340) "İbn
Avn'dan, o Ebu Said'den, o Verrad'dan ... " Burada adı geçen Ebu Said'in
kimliği hususunda ihtilaf etmişlerdir. Buhari'nin Tarih'inde ve başka imamların
dedikleri üzere doğrusu bunun Abdu Rabbih b. Said olduğudur. İbnu's-Seken dedi
ki: Aişe (r.anha)'nın sütkardeşinin oğludur. Ancak ilim adamları onun bu
açıklamasını yanlış bulmuşlardır. İbn Abdilberr dedi ki: Bu kişi Hasan-ı Basri
(r.anh)'dır ama onun da yanlış söylediği ifade edilmiştir.
حدثنا
عاصم بن النضر
التيمي. حدثنا
المعتمر. حدثنا
عبيدالله. ح
قال وحدثنا
قتيبة بن
سعيد. حدثنا
ليث عن ابن
عجلان. كلاهما
عن سمي، عن
أبي صالح، عن
أبي هريرة؛
(وهذا حديث
قتيبة) أن فقراء
المهاجرين
أتوا رسول
الله صلى الله
عليه وسلم.
فقالوا:
ذهب
أهل الدثور
بالدرجات
العلى
والنعيم
المقيم. فقال
"وما ذاك؟"
قالوا: يصلون
كما نصلي.
ويصومون كما
نصوم.
ويتصدقون ولا
نتصدق.
ويعتقون ولا
نعتق. فقال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "أفلا
أعلمكم شيئا
تدركون به من
سبقكم
وتسبقون به من
بعدكم؟ ولا
يكون أحد أفضل
منكم إلا من
صنع مثل ما
صنعتم" قالوا:
بلى: يا رسول
الله! قال
"تسبحون
وتكبرون
وتحمدون، دبر
كل صلاة، ثلاثا
وثلاثين مرة".
قال
أبو صالح:
فرجع فقراء
المهاجرين
إلى رسول الله
صلى الله عليه
وسلم. فقالوا:
سمع إخواننا
أهل الأموال
بما فعلنا.
ففعلوا مثله.
فقال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
"ذلك فضل الله
يؤتيه من يشاء".
وزاد
غير قتيبة في
هذا الحديث عن
الليث عن ابن
عجلان: قال
سمي: فحدثت
بعض أهلي هذا
الحديث. فقال:
وهمت. إنما
قال "تسبح
الله ثلاثا
وثلاثين وتحمد
الله ثلاثا
وثلاثين
وتكبر الله
ثلاثا وثلاثين"
فرجعت إلى أبي
صالح فقلت له ذلك.
فأخذ بيدي
فقال: الله
أكبر وسبحان
الله والحمد
لله. الله
أكبر وسبحان
الله والحمد
لله. حتى تبلغ
من جميعهن
ثلاثة
وثلاثين.
قال
ابن عجلان:
فحدثت بهذا
الحديث رجاء
بن حيوة.
فحدثني بمثله
عن أبي صالح،
عن أبي هريرة،
عن رسول الله
صلى الله عليه
وسلم.
1346- Bize Asım b.
en-Nadr et-Teymi tahdis etti, Bize el-Mu'temir tahdis etti, Bize Ubeydullah
tahdis etti (H). Dedi ki: Bize Kuteybe b. Said de tahdis etti. Bize Leys, İbn
Aclan'dan tahdis etti. (Ubeydullah ile) ikisi Sumey'den o Ebu Salih'den o Ebu
Hureyre'den -ki bu hadis Kuteybe'nin rivayetidir- Rivayet ettiğine göre
Muhacirlerin fakirleri Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e gelerek
servet sahipleri hem yüksek dereceleri hem kalıcı nimetleri alıp gittiler,
dediler. Allah Resulü: ''Bu nasıl olur'' buyurdu. Muhacirler: Bizim gibi namaz
kılıyorlar, bizim gibi oruç tutuyolar. Onlar sadaka verdikleri halde biz sadaka
veremiyoruz, köle azad ettikleri halde biz azad edemiyoruz, dediler.
Bunun üzerine Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kendisiyle sizi geçenlere
yetişebileceğiniz, sizden sonrakilerin de önüne geçebileceğiniz, sizin
yaptığınızın aynısını yapmadıkça hiç kimsenin sizden daha faziletli olamayacağı
bir şey öğreteyim mi" buyurdu. Ashab: Buyur ey Allah'ın Resulü dediler.
Allah Resulü: "Her namazın arkasında otuz üç defa: Subhanallah, Allahu
ekber ve Elhamdulillah deyiniz" buyurdu.
Ebu Salih dedi ki: Sonra
muhacirler Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e geri gelerek: Mal sahibi
kardeşlerimiz bizim yaptığımızı işitince aynısını yaptılar dediler. Bu sefer
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "İşte bu Allah'ın lütfudur, onu
dilediğine verir" buyurdu.
Bu hadisin rivayetinde
Kuteybe'den başkaları da şu fazlalığı kaydetmektedir: Leys'den, o İbn Adan'dan
şöyle dediğini nakletti: Sumey dedi ki: Ailemden birisine bu hadisi tahdis
ettim, o yanıldın dedi. Allah Resulü: "Otuz üç defa Subhanallah, otuz üç
defa Elhamdulillah, otuz üç defa Allahu ekber dersin" buyurmuştur. Bunun
üzerine Ebu Salih'e dönüp ona bunları söyledim. Benim elimden tutup dedi ki:
Allahu ekber, subhanallah, velhamdulillah, Allahu ekber, subhanallah,
velhamdulillah diye hepsini otuz üç defa söyleyinceye kadar devam edersin,
dedi.
İbn Adan dedi ki: Sonra
bu hadisi Reca b. Hayve'ye tahdis ettim. O da bana aynısını Ebu Salih'ten, o
Ebu Hureyre'den, o Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den diye tahdis
etti.
Diğer tahric: Buhari,
843, 6329
وحدثني
أمية بن بسطام
العيشي. حدثنا
يزيد بن زريع.
حدثنا روح عن
سهيل، عن
أبيه، عن أبي
هريرة، عن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم؛ أنهم
قالوا:
يا
رسول الله!
ذهب أهل
الدثور
بالدرجات
العلى والنعيم
المقيم. بمثل
حديث قتيبة عن
الليث. إلا
أنه أدرج، في
حديث أبي
هريرة، قول
أبي صالح:
ثم
رجع فقراء
المهاجرين.
إلى آخر
الحديث. وزاد
في الحديث:
يقول سهيل:
إحدى عشرة
إحدى عشرة. فجميع
ذلك كله ثلاثة
وثلاثون.
1347- Bana Umeyye b.
Bistam el-Ayşi de tahdis etti. .. Ebu Hureyre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'den rivayet ettiğine göre ashab: Ey Allah'ın Resulü servet sahipleri
yüksek dereceleri ve kalıcı nimetleri alıp götürdüler deyip hadisi Kuteybe'nin
Leys'den diye naklettiği rivayeti ile aynen nakletti. Ancak o Ebu Hureyre'nin
sözleri arasına Ebu Salih'in: Sonra fakir muhacirler dönüp ... şeklindeki
hadisini de derc etti. Ayrıca hadiste şunları da ekledi: Suheyl ise (her
birini) onbirer defa söyler. İşte bunların tamamı otuz üç eder, demektedir.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
وحدثنا
الحسن بن
عيسى. أخبرنا
ابن المبارك.
أخبرنا مالك
بن مغول. قال:
سمعت
الحكم بن
عتيبة يحدث عن
عبدالرحمن بن
أبي ليلى، عن
كعب بن عجرة،
عن رسول الله
صلى الله عليه
وسلم قال
"معقبات لا
يخيب قائلهن
(أو فاعلهن)
دبر كل صلاة
مكتوبة. ثلاث
وثلاثون تسبيحة.
وثلاث
وثلاثون
تحميدة. وأربع
وثلاثون تكبيرة".
1348- Bize Hasan b. İsa
da tahdis etti ... Ka'b b. Ucre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den
şöyle buyurduğunu nakletti: "Namazın akabinde söylenen öyle sözler vardır
ki farz her bir namazın sonunda bunları söyleyen ya da yapan asla hüsrana
uğramaz. Bunlar otuz üç defa subhanallah, otuz üç defa elhamdulillah, otuzdört
defa Allahu ekber, demektir."
Diğer tahric: Tirmizi,
3412; Nesai, 1348
حدثنا
نصر بن علي
الجهضمي.
حدثنا أبو
أحمد. حدثنا
حمزة الزيات
عن الحكم، عن
عبدالرحمن بن
أبي ليلى، عن
كعب بن عجرة،
عن رسول الله
صلى الله عليه
وسلم؛ قال:
"معقبات
لا يخيب
قائلهن (أو
فاعلهن) ثلاث
وثلاثون
تسبيحة. وثلاث
وثلاثون
تحميدة. وأربع
وثلاثون
تكبيرة. في
دبر كل صلاة".
1349- Bize Nasr b. Ali
el-Cahdamı tahdis etti ... Ka'b b. Ucre, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'den şöyle buyurduğunu nakletti: "Namazın akabinde söylenen öyle
sözler vardır ki, bunları söyleyen yahut bunları yapan asla hüsrana uğramaz.
(Bu) otuz üç defa subhanallah, otuz üç defa elhamdulillah, otuz dört defa
Allahu ekber'i her namazın arkasında söylemektir."
حدثني
محمد بن حاتم.
حدثنا أسباط
بن محمد. حدثنا
عمرو بن قيس
الملائي عن
الحكم، بهذا
الإسناد،
مثله.
1350- Bana Muhammed b.
Hatim tahdis etti. Bize Esbat b. Muhammed tahdis etti, bize Amr b. Kays
el-Mulai, el-Hakem'den bu isnat ile aynısını tahdis etti.
حدثني
عبدالحميد بن
بيان الواسطي.
أخبرنا خالد
بن عبدالله عن
سهيل، عن أبي
عبيد المذحجي
(قال مسلم: أبو
عبيد مولى سليمان
بن عبدالملك)
عن عطاء بن
يزيد الليثي، عن
أبي هريرة، عن
رسول الله صلى
الله عليه وسلم:
"من
سبح الله في
دبر كل صلاة
ثلاثا
وثلاثين. وحمد
الله ثلاثا
وثلاثين. وكبر
الله ثلاثا
وثلاثين. فتلك
تسعة وتسعون.
وقال، تمام
المائة: لا
إله إلا الله
وحده لا شريك
له. له الملك
وله الحمد وهو
على كل شيء
قدير - غفرت خطاياه
وإن كانت مثل
زبد البحر".
1351- Bana Abdulhamid b.
Beyan el-Vasıtitahdis etti. Bize Halid b. Abdullah, Suheyl'den haber verdi. O
Ebu Ubeyd el-Mezhici'den -Müslim dedi ki: Ebu Ubeyd, Süleyman b. Abdulmelik'in
azatlısıdır-o O Ata b. Yezid elLeysi'den, o Ebu Hureyre'den rivayet ettiğine
göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: "Her kim her
namazın arkasından otuz üç defa subhanaftah, otuz üç defa elhamdulillah, otuz
üç defa Allahu ekber derse -ki bunlar doksandokuz eder- sonra da yüzü
tamamlamak üzere Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur. O birdir, tektir, onun
ortağı yoktur. Mülk yalnız onundur, hamd yalnız onadır, o her şeye gücü
yetendir diyecek olursa denizin köpükleri gibi dahi olsa günahları
bağışlanır" buyurdu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
وحدثنا
محمد بن
الصباح. حدثنا
إسماعيل بن
زكرياء عن
سهيل، عن أبي
عبيد، عن
عطاء، عن أبي
هريرة؛ قال:
قال رسول الله
صلى الله عليه
وسلم. بمثله.
1352- Bize Muhammed b.
es-Sabbah da tahdis etti. Bize İsmail l3. Zekeriya, Suheyl'den tahdis etti. O
Ebu Ubeyd'den, o Ata'dan, o Ebu Hureyre'den dedi ki: Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) buyurdu deyip hadisi aynen rivayet etti.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: (1346)
"Mal sahipleri" ibaresinde geçen düsur'un tekili düsr olup, çok
miktardaki mal demektir.
Bu hadiste şükreden
zengini, sabreden fakirden daha faziletli kabul eden kimselerin lehine bir
delil vardır. Mesele hakkında halef ve selefiyle çeşitli kesimler arasında
meşhur bir görüş ayrılığı vardır.
Subhanallah,
elhamdulillah ve Allahu ekber'in nasıl sayılacağı ile ilgili olarak "Ebu
Salih" -yüce Allah'ın rahmeti ona- dedi ki: "Allahu ekber, subhanallah
ve elhamdulillah'ı otuz üç defa söyler" sözünden sonra da diğer hadisleri
Ebu Salih'in yolundan başka çeşitli yollardan zikretmiş bulunmaktadır. Bunların
zahirinden anlaşıldığı üzere bağımsız olarak otuz üç defa subhanallah, otuz üç
defa Allahu ekber ve aynı şekilde elhamdulillah der. Hadisin zahirinden
anlaşılan budur.
Kadi İyaz dedi ki: Bu
Ebu Salih'in tevilinden daha uygundur. Suheyl'in (1347) onbirer defa şeklindeki
ifadesi ise çoğunluğun naklettiği otuzüçer defa rivayetine aykırı değildir.
Aksine bu rivayeti nakledenlerin kabul edilmesi gereken bir fazlalıkları
bulunmaktadır.
Diğer rivayetteki (1351)
"yüzü tamamlamak üzere de: la ilahe illallah vahdehu la şerike leh:
Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur. O bir ve tektir, onun ortağı yoktur ...
" Diğer rivayette (1349) "tekbirlerin otuz dört defa
söyleneceği" belirtilmektedir. Bütün bunlar kabul edilmeleri gereken sika
raviler tarafından yapılmış ziyadelerdir. O halde insanın ihtiyatlı davranarak
otuz üç defa subhanallah, otuz üç defa elhamdulillah ve otuz dört defa tekbir
getirmesi, bununla birlikte de la ilahe illallahu vahdehu la şerike leh'i
sonuna kadar söyleyerek rivayetlerin gereğini bir arada getirmesi
gerekmektedir.
(1348) "Muakkibat
(namazın akabinde söylenen öyle sözler) vardır ki onları söyleyen yahut yapan
hüsrana uğramaz." el-Herevi dedi ki: Semura dedi ki: Bu, namazın akabinde
yapılan birtakım tesbihler demektir. Ebu'l-Huşeym dedi ki: Bunlara muakkibat
denilmesinin sebebi birinin diğerinin akabinde (arkasında) yapılmasından dolayıdır.
Yüce Allah'ın: "Onun muakkibatı vardır" (Ra'd, ll) buyruğu da biri
diğerinin arkasından gelen melekler, demektir.
Şunu bilelim ki, Ka'b b.
Ucre'nin bu hadisini Darakutni, Müslim'e dair istidrakinde zikrederek şunları
söylemektedir: Doğrusu bu hadisin Ka'b'a mevkuf olduğudur çünkü onu merfu
olarak rivayet edenler hıfzları bakımından mevkuf olarak rivayet edenlere karşı
duramazlar.
Darakutni'nin bu
söylediği reddolunur çünkü Müslim bu hadisi tamamı merfu olan çeşitli yollardan
rivayet etmiş bulunmaktadır. Yine Darakutni'nin kendisi de bu hadisi merfu
olarak çeşitli yollardan rivayet etmiştir. Bu hadis ise Mansur ve Şu'be
tarafından mevkuf olarak rivayet edilmiştir. Hadisin merfu ve mevkuf rivayet
edilişinde her ikisine de muhalefet olunmuştur. Darakutni de bunu beyan etmiş
bulunmaktadır. Bu şerhin baş taratlarında geçmiş bulunan fasıllarda
açıkladığımız üzere mevkuf ve merfu olarak rivayet olunmuş bir hadisin
usulcülerin, fukahanın ve muhakkik muhaddislerin benimsedikleri doğru görüşe
(sahih mezhebe) göre merfu olduğuna hükmolunur. Bunlar arasında Buhari ve
başkaları da vardır. Hatta hadisi mevkuf olarak rivayet edenler, merfu olarak
rivayet edenlerden daha fazla olsa dahi merfu olduğuna hükmolunur. Burada durum
tam aksine olduğuna göre nasıl merfu olduğuna hükmolunmaz? Delili ise daha önce
geçen bunun sika bir ravinin fazlalığı olup, kabul edilmesi gerektiğidir. Böyle
bir ziyade ise onu mevkuf olarak rivayet edenlerin unutması ya da kusuru
sebebiyle reddolunamaz. Allah en iyi bilendir.
(1351) "Ebu Ubeyde
el-Mezhid, bilinen bir kabile olan Mezhic'e mensup bir ravidir. "
"Her namazın
arkasında, akabinde" lafzındaki "dubur: arka" kelimesi dal harfi
ötrelidir. Dilde meşhur olan söyleyiş bu olduğu gibi rivayetlerde bilinen de
budur ama Ebu Ömer el-Mutarrizi el-Yevakit adlı kitabında dal harfi fethalı
olarak her şey için kullanılan debr kelimesi namazın ve başka şeylerin
vakitlerinin sonu demektir. Bu dilde bilinen bir husustur. Bunun dışındakiler
hakkında kullanılırsa ise dal harfi ötreli söylenir. Davudi ise
İbnu'l-A'rabı'den şöyle dediğini nakletmektedir: Bu kelimenin dal harfi ötreli
ve fethalı olarak bir 'şeyin son vakti anlamındadır. Sahih olan ötreli
söylenmesidir. Cevheri ve başkaları ise bundan başka bir şekil
zikretmemektedirler.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
80- iHRAM
(İFTİTAH) TEKBİRİ İLE KIRAAT ARASINDA NELER SÖVLENECEĞİ BABI0