SAHİH-İ MÜSLİM |
SALAT |
باب
الذكر بعد
الصلاة
76- NAMAZDAN SONRA ZİKİR
BABI
حدثنا
زهير بن حرب.
حدثنا سفيان
بن عيينة عن عمرو.
قال: أخبرني
أبو معبد (ثم
أنكره بعد) عن
ابن عباس؛ قال:
كنا
نعرف انقضاء
صلاة رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
بالتكبير.
1316- Bize Zuheyr b. Harb
tahdis etti. Bize Süfyan b. Uyeyne, Amr'dan şöyle dediğini tahdis etti: Bunu
bana Ebu Ma'bed, İbn Abbas'tan şöyle dediğini haber verdi -: Biz Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in namazının bittiğini tekbir ile anlardık ama
Ebu Ma'bed daha sonra bunu kabul etmedi.
Diğer tahric: Buhari,
842; Ebu Davud, 1002; Nesai, 1334
حدثنا
ابن أبي عمر.
حدثنا سفيان
بن عيينة عن
عمرو بن
دينار، عن أبي
معبد مولى ابن
عباس؛ أنه
سمعه يخبر عن
ابن عباس؛ قال:
ما
كنا نعرف
انقضاء صلاة
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم إلا
بالتكبير.
قال
عمرو: فذكرت
ذلك لأبي معبد
فأنكره. وقال:
لم أحدثك
بهذا. قال
عمرو: وقد
أخبرنيه قبل
ذلك.
1317- Bize İbn Ebu Ömer
tahdis etti. Bize Süfyan b. Uyeyne, Amr b. Dinar'dan tahdis etti. İbn Abbas'ın
azatlısı Ebu Ma'bed'den tahdis ettiğine göre İbn Abbas'tan şöyle dediğini haber
verirken dinlemiştir: Biz Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in namazının
bittiğini ancak tekbir (getirmesi) ile anlardık.
Amr dedi ki: Ben bu
hadisi Ebu Ma'bed'e zikrettim, o bunu kabul etmedi ve: Ben sana bu hadisi
nakletmedim, dedi. Amr dedi ki: Halbuki bu hadisi bana bundan önce haber
vermişti.
حدثنا
محمد بن حاتم.
أخبرنا محمد
بن بكر.
أخبرنا ابن
جريج. ح قال:
وحدثني إسحاق
بن منصور
(واللفظ له)
قال: أخبرنا
عبدالرزاق.
أخبرنا ابن
جريج. أخبرني
عمرو بن
دينار، أن أبا
معبد مولى ابن
عباس أخبره؛
أن ابن عباس
أخبره؛ أن رفع
الصوت بالذكر
حين ينصرف
الناس من
المكتوبة،
كان على عهد
النبي صلى
الله عليه
وسلم. وأنه
قال: قال ابن
عباس: كنت
أعلم، إذا
انصرفوا،
بذلك، إذا سمعه.
1318- Bize Muhammed b.
Hatim tahdis etti. Bize Muhammed b. Bekr haber verdi. Bize İbn Cureyc haber
verdi (H). Dedi ki: Bana İshak b. Mansur da -ki lafız onundur- tahdis edip dedi
ki: Bize Abdurrezzak haber verdi, bize İbn Cureyc haber verdi. Bana Amr b.
Dinar'ın haber verdiğine göre İbn Abbas'ın mevlası (azatlısı) Ebu Ma'bed ona
şunu haber vermiştir: İbn Abbas'ın kendisine haber verdiğine göre insanların,
farz namazı bitirdiklerinde yüksek sesle zikir getirme (leri) Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in zamanında yapılan bir işti.
Ayrıca o (Ebu Ma'bed)
dedi ki: İbn Abbas dedi ki: Ben bu tekbiri işittiğim vakit bununla namazı
bitirmiş olduklarını anlıyordum.
Diğer tahric: Buhari, 841;
Ebu Davud, 1003
AÇIKLAMA: (1316) Bu
babta İbn Abbas (r.anh)'ın rivayet ettiği: "Biz Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in namazının bittiğini tekbir ile anlardık." Diğer
rivayette'de (1618) "insanların farz namazı bitirdikten sonra yüksek sesle
tekbir getirmeleri. .. " denilmektedir. Bu da seleften bazılarının
söyledikleri farz namazın akabinde yüksek sesle tekbir getirip, zikir yapmanın
müstehab olduğu şeklindeki görüşlerine bir delildir. Müteahhir ilim
adamlarından bunu müstehab kabul eden kimseler arasında Zahirı mezhebinden İbn
Hazm da vardır. İbn Battal ve başkalarının naklettiklerine göre uyulan mezhep
imamları ile başkaları ise yüksek sesle zikir ve tekbir almanın müstehab
olmadığı kanaatindedirler.
Şafii -yüce Allah'ın
rahmeti ona- bu hadisi Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashaba nasıl
zikir yapacaklarını öğretmek maksadıyla kısa bir süre bu zikirleri açıktan
yaptığı, ashabın bunu sürekli yapmadıkları şeklinde yorumlamıştır. (İbn Battal
devamla) dedi ki: Bu sebeple Şafii imam'ın da, ona uyanın da namazı bitirdikten
sonra yüce Allah'ı anmalarını ve bunu içten yapmalarını tercih etmiştir. Ancak
kendisinden bu yaptığının öğrenilmesini isteyen bir imam olması (yani bu işi
öğretmek maksadıyla yapması) hali müstesnadır. O takdirde artık bu yaptığı
uygulamanın öğrenildiğini kabul edinceye kadar açıktan yapar sonra gizli
yapmaya devam eder. İşte Şafii bu hadisi böyle yorumlamıştır.
İbn Abbas'ın
"namazı bitirdikler;i zaman ... "anlardım?' ifadelerinin zahirinden
anlaşıldığı üzere o yaşça küçuk olduğundan ötürü bazı namaz vakitlerinde cemaat
ile birlikte namaza katılmıyordu.
"Bunu bana Ebu
Ma'bed haber verdi ama sonra inkar etti." Müslim'in bu hadisi delil
göstermesi, onun bu şekilde rivayet edilen bir hadisin hadisi nakleden muhaddis
bunu kabul etmemekle birlikte ondan bu rivayeti aldığını belirten kişinin sika
olması şartı ile hadisin sahih olduğunu kabul ettiğine bir delildir. Zaten
muhaddis, fukaha ve usul alimlerinin çoğunluğunun kanaati de budur. Onlar der
ki: Bu hadisi rivayet ettiğini üstadın hakkında şüphe uyandıracak ifadeler
kullanması, unutması, bu hadis benim ezberimde yok demesi yahut ben bu hadisi
sana rivayet ettiğimi hatırlamıyorum ve benzeri bir ifade kullanması halinde de
delil gösterilir. Ancak Ebu Hanife mezhebine mensup ilim adamların dan-Allah
onlardan razı olsun- el-Kerhı bu ilim adamlarına muhalefet ederek böyle bir
hadis delil olarak gösterilemez demiştir.
Eğer üstad kendisinden
rivayet nakleden bir kimseyi yalanlayarak kesin olarak o hadisi rivayet
ettiğini inkar edip bu hadisi hiçbir şekilde rivayet etmediğini söyleyecek
olursa ilim adamlarının tamamına göre bu rivayeti delil göstermek caiz olmaz
çünkü üstadın ve ravinin her birinin kesin ifade kullanması diğerinin kesin
ifadesi ile çelişmektedir. Üstad ise bu hususta asıl olandır. Böyle bir durumda
bu hadisin iskat edilmesi gerekir ama bu aynı ravinin rivayet ettiği diğer
hadislerinin tenkit edilmesini gerektirmez çünkü biz onun yalancı olduğunu
kesinlikle söyleyemeyiz.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
77- KABİR
AZABINDAN ALLAH'A SIĞINMANIN MÜSTEHAB OLUŞU BABI