SAHİH-İ MÜSLİM |
SALAT |
باب
الندب إلى وضع
الأيدي على
الركب في
الركوع، ونسخ
التطبيق
58- RÜKU'DA ELLERİ
DİZLERİN ÜZERİNE KOYMANIN MENDUB OLUŞU VE TATBİK (YANİ) AVUÇLARı BİRBİRİNE
KAPAMANIN NESHEDİLDİĞİ BABI
حدثنا
محمد بن
العلاء
الهمداني،
أبو كريب. قال
حدثنا أبو
معاوية عن
الأعمش، عن إبراهيم،
عن الأسود
وعلقمة. قالا:
أتينا
عبدالله بن
مسعود في
داره. فقال:
أصلى هؤلاء
خلفكم؟ فقلنا:
لا. قال:
فقوموا فصلوا.
فلم يأمرنا
بأذان ولا
إقامة. قال
وذهبنا لنقوم
خلفه. فأخذ
بأيدينا فجعل
أحدنا عن
يمينه والآخر عن
شماله. قال
فلما ركع
وضعنا أيدينا
على ركبنا.
قال فضرب
أيدينا وطبق
بين كفيه. ثم
أدخلهما بين
فخذيه. قال
فلما صلى قال:
إنه ستكون
عليكم أمراء
يؤخرون
الصلاة عن
ميقاتها. ويخنقونها
إلى شرق
الموتى. فإذا
رأيتوهم قد فعلوا
ذلك، فصلوا
الصلاة
لميقاتها.
واجعلوا صلاتكم
معهم سبحة.
وإذا كنتم
ثلاثة فصلوا
جميعا. وإذا كنتم
أكثر من ذلك،
فليؤمكم
أحدكم. وإذا
ركع أحدكم
فليفرش
ذراعيه على
فخذيه. وليجنأ.
وليطبق بين
كفيه. فلكأني
أنظر إلى
اختلاف أصابع
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم، فأراهم.
1191- Bize Muhammed b.
el-Ala el-Hemdani tahdis etti. el-Esved ve Alkame dedi ki: Abdullah b.
Mes'ud'un evine gittik. O: Bunlar sizin arkanızda namaz kıldılar mı? dedi. Biz:
Hayır, dedik. Bu sefer: O halde kalkın da namaz kılın dedi. Bize ayrıca ne ezan
okumayı, ne de kamet getirmeyi emretti. Bizler onun arkasında durmak isteyince,
o ellerimizden tutup birimizi sağına, diğerini soluna durdurdu. Rükua varınca
bizler ellerimizi dizlerimizin üzerine koyduk. O ellerimize vurup, avuçlarını
birbirine kapattı sonra da ellerini uylukları arasına koydu. Abdullah namazı
kıldıktan sonra dedi ki: Şüphesiz sizin başınıza namazı vakitlerinden sonraya
bırakıp geciktirecek, onu adeta ömründen az süre kalmış, can çekişen ölüler
gibi boğacak emirler bulunacaktır. Sizler onların bu işi yaptıklarını görecek
olursanız siz namazı vaktinde kılın ve onlarla birlikte kılacağınız namazı da
nafile namaz olarak kılın. Üç kişi olursanız cemaatle namaz kılın, bundan daha
çok olursanız biriniz size imam olup önünüze geçsin. Sizden bir kimse rükua
varacak olursa kollarını uylukları üzerine döşesin, eğilsin ve avuçlarını
birbirine kapatsın. Ben Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
parmaklarının hareketine bakıp onları görüyor gibiyim.
Diğer tahric: Nesai,
718, 1028, 1029
وحدثنا
منجاب بن الحارث
التميمي.
أخبرنا ابن
مسهر. ح قال
وحدثنا عثمان
بن أبي شيبة.
حدثنا جرير. ح
قال: وحدثني
محمد بن رافع.
حدثنا يحيى بن
آدم. حدثنا
مفضل. كلهم عن
الأعمش، عن
إبراهيم، عن
علقمة
والأسود؛ أنهما
دخلا على
عبدالله.
بمعنى حديث
أبي معاوية.
وفي حديث ابن
مسهر وجرير:
فلكأني أنظر
إلى اختلاف
أصابع رسول
الله صلى الله
عليه وسلم،
وهو راكع.
1192- Bize Mincab b.
el-Haris et-Temimi de tahdis etti. Bize İbn Mushir haber verdi (H) dedi ki:
Bize Osman b. Ebu Şeybe de tahdis etti. Bize Cerir tahdis etti (H) dedi ki:
Bize Muhammed b. Rafi de tahdis etti. Bize Yahya b. Adem tahdis etti. Bize
Mufaddal tahdis etti. Hepsi de A'meş'ten, o İbrahim'den, o Alkame ve Esved'den
rivayet ettiklerine göre Abdullah b. Mesud'un yanına girdiler deyip, Ebu
Muaviye'nin hadisi ile aynı anlamda rivayet ettiler. İbn Mushir ve Cerir'in
hadisi rivayetlerinde: Ben rükuda iken Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in hareketlerine bakar gibiyim demiştir.
حدثنا
عبدالله بن
عبدالرحمن
الدارمي.
أخبرنا
عبيدالله بن
موسى عن
إسرائيل، عن
منصور، عن إبراهيم،
عن علقمة
والأسود؛
أنهما
دخلا على
عبدالله.
فقال: أصلي من
خلفكم؟ قالا:
نعم. فقام
بينهما. وجعل
أحدهما عن
يمينه والآخر
عن شماله. ثم
ركعنا. فوضعنا
أيدينا على
ركبنا. فضرب
أيدينا. ثم طبق
بين يديه. ثم
جعلهما بين
فخذيه. فلما
صلى قال: هكذا
فعل رسول الله
صلى الله عليه
وسلم.
1193- Bana Abdullah b.
Abdurrahman ed-Darimi de tahdis etti. ..
Alkame ve Esved'den
rivayete göre Abdullah b. Mesud'un huzuruna girdiler. O: Sizden geride kalanlar
namaz kıldı mı? dedi. Onlar, evet deyince Abdullah aralarında ayakta durdu,
onların birini sağına, diğerini soluna geçirdikten sonra biz rükua varıp,
ellerimizi dizlerimizin üzerine koyunca, ellerimize vurdu sonra ellerini
birbirine kapattı sonra da ellerini uyluklarının arasına koydu. Namazı
bitirince: İşte Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'de böyle yaptı dedi.
AÇIKLAMA: Bizim ve
genel olarak bütün ilim adamlarının benimsediği görüşe göre sünnet (rüku
halinde) elleri n dizler üzerine konulması ve tatbik denilen avuçların birbirine
kapatılmasının mekruh olduğudur. Bundan tek istisna İbn Mesud ve onun
(tabiinden) iki arkadaşı Alkame ve Esved'in kanaatleri müstesnadır çünkü onlar
nesh edici rivayet kendilerine ulaşmadığı için sünnetin tatbik yapmayı
belirttiğini söylerler. Nesh edici rivayet ise (bundan sonra gelecek olan) Sad
b. Ebu Vakkas (r.anh)'ın rivayet ettiği hadistir. Doğrusu da açık nesh edici
rivayetin sabit olması nedeniyle cumhurun benimsediği kanaattir.
"Bunlar namaz kıldı
mı?" sözünden kastı zamanın emiri ve ona uyan kimselerdir. Bu ifadede
namazı geciktirmelerine tepki gösterdiğine işaret bulunmaktadır.
"Kalkın namaz
kılın." Bundan evlerde cemaatle namaz kılmanın caiz olduğu
anlaşılmaktadır. Ancak bu hususta doğru kanaat olan cemaatle namaz kılmanın
farz-ı kifaye olduğu kanaatini kabul edecek olursak böyle bir cemaat namazı ile
farz-ı kifaye yerine getirilmiş olmaz. Aksine bunun açıkça kılınması
gereklidir. Abdullah b. Mesud (r.anh)'ın cemaatle namazı yalnızca evde kılmakla
yetinmesinin sebebi ise genel olarak insanlar namazı son vakte kadar
geciktirseler dahi emirin namazı kılmasıyla bu yükümlülüğün sakıt olmasından
dolayıdır.
Kılınacak namaz için
ezan okumak ve kamet getirmek;
"Bize ne ezan, ne
de kamet getirmemizi emretti." Bu İbn Mesud (r.anh)'ın ashabından
(arkadaşlarından) ve daha başkalarından olan selefin bir kısmının benimsediği
kanaattir. Buna göre ezan okunan bir beldede tek başına namaz kılan bir
kimsenin ezan ve kamet getirmesi meşru değildir. Kamet ise büyük cemaat namazı
için getirilir. Onların ezan ve kametleri yeterlidir. Selefin ve halefin ilim
adamlarının cumhurunun kanaatine göre ise kamet getirmek yalnız kılan kimse
için sünnettir, büyük cemaatin kamet getirmesi onun için yeterli değildir. Ezan
hususunda ise farklı görüşler vardır. Bazıları onun için meşru olduğunu
söylerken, bazıları meşru olmadığını söylemişlerdir. Bizim mezhebimizin sahih
görüşüne göre eğer cemaatle namaz kılınan yerin ezanını işitmemiş ise ezan
okuması da onun için meşrudur, değilse meşru değildir.
İmama uyan cemaat, bir,
iki ya da üç kişi olursa nerede durur; "Arkasında namaz kılmak istedik, o
ellerimizden tuttu ... " İşte bu İbn Mesud'un ve onun bu iki arkadaşının
görüşüdür fakat ashab-ı kiramdan olsun, onlardan sonra gelenler olsun günümüze
kadar bütün ilim adamları onlara muhalefet etmiş olup, şöyle demişlerdir: İmam
ile birlikte iki kişi varsa onun arkasında bir saf halinde dururlar. Bunun
delili ise Cabir ile Cebbar b. Sahr'ın rivayet ettiği hadistir. Bu hadisi
Müslim Sahihinde kitabın sonunda Cabir'den rivayet ettiği uzunca hadiste
zikretmiş bulunmaktadır. Diğer taraftan cemaatin üç kişi olması halinde imam'ın
arkasında duracağı üzerinde ise ilim adamları icma halindedir. İmama uyan tek
kişi ise genel olarak bütün ilim adamlarına göre imam'ın sağında durur. Hatta bir
topluluk bu hususta icma olduğunu dahi nakletmişlerdir.
Kadi İyaz -yüce Allah'ın
rahmeti ona- İbnu'l-Müseyyeb'den sol tarafında duracağını nakletmiş ise de bu
rivayetin İbnu'l-Müseyyeb'den sahih olarak geldiğini sanmıyorum. Eğer bu
rivayet sahih ise ona İbn Abbas'ın hadisi ulaşmamış olabilir. Durum ne olursa
olsun günümüzde ilim adamları tek kişinin imam'ın sağında duracağı hususunda
icma etmişlerdir.
Namazı vaktinde ve
cemaatle kılmak;
"Başınızda ...
emirler olacaktır." Yani bunlar namazı tercih olunan vaktinden sonraya
bırakıp, geciktireceklerdir. Tercih olunan vakti ise ilk vaktidir; yoksa bunlar
namaz vaktinin çıkmasından sonraya kadar geciktirdikleri anlamında değildir.
"Onu boğan ...
" vaktin i daraltıp -ve edasını geciktirirler demektir.
"Şeraku'l-mevta:
Ölünün can çekişmesi" tabirini İbnu'l-A'rabi şöyle açıklamaktadır: Bunun
iki anlamı vardır. Birincisine göre güneşin o vakitte olmasıdır ki bu da
gündüzün son zamanı olup, bundan sonra kısa bir vakit kalır, arkasından batar.
İkinci görüşe göre bu ölünün artık tükürüğünü yutamayıp, nefes borusuna kaçması
anlamındaki "şeraka'l-meyyitu bi rıkih" tabirinden alınmıştır ki,
artık bu halden sonra ölü ancak çok kısa bir süre hayatta kalır sonra ölür.
"Namazı vaktinde
kılınız ... " Subha nafile namaz demektir yani siz vaktin başında
namazınızı kılın, üzerinizden farz kalkar. Sonra da onlar namaz kılacaklarında
onlarla birlikte kılınız. BÖylelikle hem namazı ilk vaktinde kılmanın
faziletini, hem de cemaatle kılmanın faziletini elde etmiş olursunuz, ayrıca
imamla birlikte namaz kılmamak sebebiyle fitne ortaya çıkmaz, Müslümanların söz
birliği bozulmaz.
Bu farz bir namazı iki
defa kılan kimsenin ikinci namazının sünnet olduğuna ve farzını birincisiyle
kalktığına delildir. Bizim mezhebimiz alimlerine göre sahih olan da budur. İki
namazın mükemmel olanının farz olduğu, her ikisinin farz olduğu da söylendiği
gibi, hangisinin farz olduğunun da müphem olduğu söylenmiştir. Bu görüş
ayrılığının etkisi, bilinen birtakım meselelerde ortaya çıkar.
Kadi İyaz -yüce Allah'ın
rahmeti ona- dediği üzere "eğilsin" anlamındaki lafız hadiste
zikredildiği gibi (...) de rivayet edilmiştir,. (....) diye de rivayet
edilmiştir. Kadı, hocalarımızın çoğunluğunun rivayet! Dudur ama her ikisi de
sahihtir, anlamı ise rükü halinde eğilmektir, demiştir. Devamla dedi ki: Bazı
hocalarımız nun harfini ötreli olarak da rivayet etmiştir. Bu da mana
itibariyle sahihtir çünkü (.....) şekilleri sopayı eğip, bükmek için
kullanılır.
Sözlük anlamıyla rükü
ise alçalmak ve boyun eğmek demektir. Şer'i şekliyle rüküa bu ismin veriliş
sebebi ise onda alçalmanın, boyun eğip teslimiyet göstermenin şeklen ortaya
çıkması dolayısıyladır.
حدثنا
قتيبة بن سعيد
وأبو كامل
الجحدري (واللفظ
لقتيبة) قالا:
حدثنا أبو
عوانة عن أبي
يعفور، عن
مصعب ابن سعد.
قال:
صليت
إلى جنب أبي.
قال وجعلت يدي
بين ركبتي. فقال
لي أبي: اضرب
بكفيك على
ركبتيك. قال
ثم فعلت ذلك
مرة أخرى.
فضرب يدي
وقال: إنا
نهينا عن هذا. وأمرنا
أن نضرب
بالأكف على
الركب.
1194- Bize Kuteybe b.
Said ve Ebu Kamil el-Cahderi -lafız Kuteybe'ye ait olmak üzere- tahdis edip
dediler ki... Mus' ab b. Sa'd dedi ki: Babamın yanında namaz kıldım, ellerimi
de dizlerimin arasına koydum. Babam bana: Ellerini dizlerinin üzerine koy,
dedi. (Mus'ab) dedi ki: Sonra bu işi bir daha yaptım, bu sefer ellerime vurup:
Böyle yapmak bize yasak kılınmıştı. Bize avuçlarımızı, dizlerimizin üzerine
koymamız emrolunmuştu, dedi.
-- Buhari, 790 bu
manada; Ebu Davud, 867 -buna yakın-; Nesai, 1031, 1032; Tirmizi, 259
-muhtasar-; İbn Mace, 873 buna yakın muhtasar
حدثنا
خلف بن هشام.
حدثنا أبو
الأحوص. ح قال
وحدثنا ابن
أبي عمر.
حدثنا سفيان.
كلاهما عن أبي
يعفور، بهذا
الإسناد. إلى
قوله: فنهينا
عنه. ولم
يذكرا ما بعده.
1195- Bize Halef b.
Hişam tahdis etti. Bize Ebu'l-Ahvas tahdis etti (H). Dedi ki: Bize İbn Ebu Ömer
de tahdis etti. Bize Süfyan tahdis etti. Her ikisi (Ebu'l-Ahvas ile) Ebu
Ya'fur'dan bu isnat ile: "Bize bu yasaklanmıştı" sözüne kadar rivayet
etti ama bundan sonrasını rivayet etmedi.
حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا وكيع عن
إسماعيل بن
أبي خالد، عن
الزبير بن
عدي، عن مصعب بن
سعد؛ قال:
ركعت
فقلت بيدي
هكذا (يعني
طبق بهما
ووضعهما بين
فخذيه) فقال
أبي: قد كنا نفعل
هذا. ثم أمرنا
بالركب.
1196- Bize Ebu Bekr b.
Ebi Şeybe tahdis etti ... Mus'ab b. Sa'd dedi ki: Rükua vardım ve ellerimi
böyle yaptım -her ikisini birbirine kapatıp, uylukları arasına koydu, demek
istiyor- babam bana: Biz önceleri bunu yapardık sonra bize (ellerimizi)
dizlerimize koymam'ız emredildi dedi.
حدثني
الحكم بن
موسى. حدثنا
عيسى بن يونس.
حدثنا
إسماعيل بن
أبي خالد عن
الزبير بن
عدي، عن مصعب
بن سعد بن أبي
وقاص؛ قال:
صليت
إلى جنب أبي.
فلما ركعت
شبكت أصابعي
وجعلتهما بين ركبتي.
فضرب يدي.
فلما صلى قال:
قد كنا نفعل
هذا. ثم أمرنا
أن نرفع إلى
الركب.
1197- Bize Hakem b. Musa
tahdis etti. .. Mus'ab b. Sa'd b. Ebu Vakkas dedi ki: Babamın yanında namaz
kıldım, rükua varınca parmaklarımı birbirine geçirdim ve ellerimi dizlerimin
arasına koydum. Babam ellerime vurdu, namazımı bitirince: Biz (önceleri) bunu
yapardık sonra ellerimizi oradan kaldırıp, dizlerimizin üzerine koymamız
emrolundu, dedi.
AÇIKLAMA: "Bize
Ebu Avane, Ebu Ya'fur'dan tahdis etti." Ebu Ya'fur'un adı Abdurrahman b.
Ubeyd b. Nistas olup, Ebu Ya'fur el-Asğar'ın kendisidir. Ebu Ya'fur el-Ekber'in
adı ise Vakid'dir. Vekdan olduğu da söylenir. İman bölümünde amellerin en
faziletlisi ile ilgili hadiste her ikisi ile ilgili açıklama geçmiş
bulunmaktadır.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
59- (NAMAZDA)
ÖKÇELER ÜZERİNE OTURMANIN CAİZ OLDUĞU BABI