SAHİH-İ MÜSLİM |
SALAT |
باب
تحويل القبلة
من القدس إلى
الكعبة
55- KIBLENİN KUDÜS'TEN
KABE'YE ÇEVRİLMESİ BABI
حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا أبو
الأحوص عن أبي
إسحاق، عن
البراء بن
عازب؛ قال:
صليت مع النبي
صلى الله عليه
وسلم إلى بيت
المقدس ستة
عشر شهرا. حتى
نزلت الآية
التي في
البقرة:
{وحيثما كنتم
فولوا وجوهكم
شطره} [2/البقرة/
144] فنزلت بعدما صلى
النبي صلى
الله عليه
وسلم. فانطلق
رجل من القوم
فمر بناس من
الأنصار وهم
يصلون.
فحدثهم. فولوا
وجوههم قبل
البيت.
1176- Bize Ebu Bekr b.
Ebi Şeybe tahdis etti. Bize Ebu'lAhvas, Ebu İshak'tan tahdis etti. O el-Bera b.
Azib'den şöyle dediğini nakletti: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile
birlikte Beytu'l-Makdis'e doğru on altı ay namaz kıldım. Nihayet Bakara
suresindeki: "Nerede bulunursanız yüzlerinizi o yöne çeviriniz."
(Bakara, 144) ayeti nazil oldu. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namazı
bitirdikten sonra inmişti. Onunla birlikte namaz kılanlardan bir adam ayrılıp
gitti. Ensardan namaz kılmakta olan bir grup cemaatin yanından geçti ve onlara
olanı anlattı, onlar da yüzlerini Beyte doğru çevirdiler.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
حدثنا
محمد بن
المثنى وأبو
بكر بن خلاد.
جميعا عن
يحيى. قال ابن
المثنى: حدثنا
يحيى بن سعيد عن
سفيان. حدثني
أبو إسحاق؛
قال: سمعت البراء
يقول:
صلينا
مع رسول الله
صلى الله عليه
وسلم نحو بيت
المقدس ستة
عشر شهرا أو
سبعة عشر شهرا.
ثم صرفنا نحو
الكعبة.
1177-
Bize Muhammed b. el-Müsenna ile Ebu Bekr b. Hallad birlikte Yahya'dan tahdis
etti. İbnu'l-Müsenna dedi ki: Bize Yahya b. Said, Süfyan'dan tahdis etti. Bana
Ebu İshak tahdis edip dedi ki: Ben Bera'yı şöyle derken dinledim: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte Beytu'l-Makdis'e doğru on altı ya da
on yedi ay namaz kıldık sonra Kabe'ye doğru dönmemiz emredildi.
Diğer tahric: Buhari,
4492; Nesai, 487
حدثنا
شيبان بن فروخ.
حدثنا
عبدالعزيز بن
مسلم. حدثنا
عبدالله بن دينار
عن ابن عمر. ح
وحدثنا قتيبة
بن سعيد (واللفظ
له) عن مالك بن
أنس، عن
عبدالله بن
دينار، عن ابن
عمر؛ قال:
بينما
الناس في صلاة
الصبح بقباء
إذ جاءهم آت فقال:
إن رسول الله
صلى الله عليه
وسلم قد أنزل
عليه الليلة.
وقد أمر أن
يستقبل
الكعبة
فاستقبلوها.
وكانت وجوههم
إلى الشام.
فاستداروا
إلى الكعبة.
1178-
Bize Şeyban b. Ferruh tahdis etti. Bize Abdulaziz b. Müslim tahdis etti, bize
Abdullah b. Dinar, İbn Ömer'den tahdis etti (H). Kuteybe b. Said de -lafız onun
olmak üzere- Malik b. Enes'ten tahdis etti. O Abdullah b. Dinar'dan, o İbn
Ömer'den şöyle dediğini nakletti: İnsanlar Kuba'da sabah namazı kılarken bir
kişi onların yanına geliverip, şöyle dedi: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'e bu gece vahiy indi ve Kabe'ye dönmesi emrolundu. Buna göre siz de
oraya doğru dönünüz. O sırada yüzleri Şam'a dönüktü, Kabe'ye doğru döndüler.
Diğer tahric: Buhari,
403, 4491, 7251; Nesai, 492, 744
حدثني
سويد بن سعيد.
حدثني حفص بن
ميسرة عن موسى
بن عقبة، عن
نافع، عن ابن
عمر. وعن عبدالله
ابن دينار، عن
ابن عمر؛ قال:
بينما
الناس في صلاة
الغداة. إذ
جاءهم رجل. بمثل
حديث مالك.
1179-
Bana Suveyd b. Said tahdis etti. Bana Hafs b. Meysere, Musa b. Ukbe'den tahdis
etti. O Nafi'den, o İbn Ömer'den rivayet etti. Ayrıca Abdullah b. Dinar da İbn
Ömer'den şöyle dediğini nakletti: İnsanlar sabah namazını kılmakta iken bir
adam onlara geliverdi sonra hadisi Malik'in rivayet ettiği gibi rivayet etti.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا عفان.
حدثنا حماد بن
سلمة عن ثابت،
عن أنس؛ أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم كان يصلي
نحو بيت
المقدس. فنزلت:
{قد نرى
تقلب وجهك في
السماء
فلنولينك
قبلة ترضاها
فول وجهك شطر
المسجد
الحرام}
[2/البقرة/ الآية-144]
فمر رجل من
بني سلمة وهم
ركوع في صلاة
الفجر. وقد
صلوا ركعة.
فنادى: ألا إن
القبلة قد
حولت. فمالوا
كما هم نحو
القبلة.
1180-
Bize Ebu Bekr b. Ebi Şeybe tahdis etti, bize Affan tahdis etti, bize Hammad b.
Seleme, Sabit'ten tahdis etti. Onun Enes'ten rivayet ettiğine göre Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) Beytu'l-Makdis'e doğru namaz kılıyordu. Derken:
"Biz yüzünü göğe doğru evirip çevirmeni elbette görüyoruz. Onun için
andolsun seni hoşnut olacağın kıbleye döndüreceğiz. Artık yüzünü Mescid-i
Haram'a doğru çevir." (Bakara, 144) ayeti nazil oldu. Selime oğullarından
bir adam (kabilesine mensup kimselerin yanından) geçtiğinde sabah namazının
rükuunda idiler. Bir rekat da kılmış bulunuyorlardı. Hemen: Şunu bilin ki kıble
değiştirildi diye seslendi, onlar da oldukları halde kıbleye doğru döndüler.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 1045
AÇIKLAMA: (1176) Bu
babta el-Bera'nın rivayet ettiği hadis-i şerif yer almaktadır ki
bu da neshin caiz
olduğuna ve fiilen de gerçekleştiğine delildir.
Bu hadisteki diğer
hükümlere gelince:
1- Vahid haber (bir
kişinin haberi) kabul edilir.
2- Aynı namazı iki ayrı
yöne kılmak caizdir. Mezhebimiz alimlerine göre sahih olan da budur. Bir kimse
içtihat ederek bir tarafa doğru namaz kılsa sonra namaz esnasında içtihadı
değişecek olursa öbür tarafa doğru döner. Hatta aynı namazda içtihadı dört defa
değişse ve bu namazın her bir rekatını bir yöne doğru kılsa daha sahih olan
kanaate göre namazı sahihtir çünkü hadis-i şerifte sözü geçen mescit cemaati
namazda oldukları halde dönüp Kabe'ye yönelmişler, namazlarına yeniden
başlamamışlardır.
3- Nesh, mükellef
hakkında ona dair bilgi kendisine ulaşmadığı sürece sabit olmaz.
Eğer "bu kesin
olarak bilinen bir hükmün vahid haberle nesh edilmesi olayıdır. Bu ise usul
alimlerine göre imkansızdır" denilecek olursa cevap şudur: Bu hususta ilim
ifade edecek kadar pek çok karine ve mukaddime bir araya gelmiş ve sadece vahid
bir haber olmanın dışına çıkmıştır. Bizim mezhep alimlerimiz de, daha başka
ilim adamları da -yüce Allah'ın rahmeti onlara- Beytu'I-Makdis'e yönelmenin
Kur'an ile mi sabit olduğu yoksa Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in içtihadı
ile mi olduğu hususunda ihtilaf etmişlerdir. Maverdi, el-Havi adlı eserinde bu
hususta bizim mezhep alimlerimizin iki görüşünü nakletmektedir. Kadi İyaz -yüce
Allah'ın rahmeti ona- dedi ki: İlim adamlarının çoğunluğunun benimsediği kanaat
bunun sünnet ile olup, Kur'an ile olmadığıdır. Buna göre bu hususta Kur'an
sünneti nesh eder, diyenlerin kanaatinin lehine bir delil yoktur. Müteahhir
usul alimlerinin çoğunluğunun görüşü de budur. Şafii -yüce Allah'ın rahmeti
ona-'nin iki görüşünden birisi de budur. İkinci görüşüne gelince -ki bir kesim
de bunu kabul etmiştir- caiz değildir çünkü sünnet, kitabı beyan edicidir,
kitap onu nasıl nesh edebilsin? Bunlar ayrıca şöyle derler: Beytu'l-Makdis'e
yönelmek sünnet ile değil, vahiy ile olmuştu. Zaten yüce Allah: "Senin
hala yöneldiğin kıbleyi ancak ... ayırtedelim diye kıble yaptık." (Bakara,
143) buyurmaktadır. Yine ilim adamları bunun aksi hakkında da ihtilaf
etmişlerdir ki o da sünnetin Kur'an'ı nesh etmesidir. Çoğunluk bunun caiz
olduğunu söylerken Şafii -yüce Allah'ın rahmeti ona- ve bir kesim bunu kabul
etmezler.
"Beytu'l-Makdis"
biri bu şekilde (Beytu'l-Makdis şeklinde), diğeri Beytu'lMukaddes şeklinde iki
meşhur söylenişi vardır. Aynı şekilde buna Ilya ve İlya da denilir. Mukaddesin
aslı temizlemekten gelen takdistir. Ben bunun çeşitli söyleyişleri, munsarıf
olup olmaması ve iştikakı ile ilgili açıklamaları Tehzibu'l-Esma adlı eserimde
yapmış bulunmaktayım.
(1178) "İnsanlar
Kuba'da sabah namazını kılmaktayken" Kuba'da be harfi med iledir. Munsarıf
ve müzekker bir isimdir. Maksur ve gayr-ı munsarıf olduğu da söylenmiştir.
Müennes (dişil) olduğu da söylenmiştir. Burası Medine'ye yakın bilinen bir
yerdir.
"Kabe'ye dönmesi
emrolundu, siz de ona doğru dönün." Bu şekilde (bu anlama gelecek şekilde)
rivayet edilmiş olup, bu rivayet daha sahih ve daha meşhurdur. Bundan sonra
gelecek ifadeleri n tam olarak anlaşılmış olması için de böyle olması gerekir.
(1179) "İnsanlar
sabah namazında iken." Bu rivayetten "sabah"a "gadah"
demenin caiz olduğu anlaşılmaktadır. Bunda görüş ayrılığı yoktur ama Şafii
-yüce Allah'ın rahmeti ona- şöyle demektedir: Allah ona fecr adını vermiştir,
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de sabah adını vermiştir. Bu sebeple
bu iki isimden başkasıyla adlandırılmasını sevmiyorum .
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: