SAHİH-İ MÜSLİM |
SALAT |
(47) باب سترة
المصلى
47- NAMAZ KILANIN SÜTRE
(EDİNME)Sİ BABI
حدثنا
يحيى بن يحيى
وقتيبة بن
سعيد وأبو بكر
بن أبي شيبة
(قال يحيى:
أخبرنا. وقال
الآخران: حدثنا
أبو الأحوص)
عن سماك، عن
موسى بن طلحة،
عن أبيه؛ قال:
قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "إذا وضع
أحدكم بين
يديه مثل مؤخرة
الرحل فليصل.
ولا يبال من
مر وراء ذلك".
1111- Bize Yahya b.
Yahya, Kuteybe b. Said ve Ebu Bekr b. Ebi Şeybe tahdis etti. Yahya: Bize
Ebu'l-Ahvas, Simak'tan haber verdi derken, diğer ikisi tahdis etti demişlerdir.
O Musa b. Talha'dan, o babasından şöyle dediğini nakletmektedir: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sizden biriniz önüne semerin arka kaşı
gibi bir şey koyacak olursa (ona doğru) namaz kılsın ve onun arka tarafından
geçenlere aldırmasın" buyurdu.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 685; Tirmizi, 335; İbn Mace, 940
وحدثنا
محمد بن
عبدالله بن
نمير وإسحاق
بن إبراهيم
(قال: إسحاق:
أخبرنا. وقال
ابن نمير:
حدثنا عمر بن
عبيد
الطنافسي) عن
سماك بن حرب،
عن موسى بن
طلحة، عن
أبيه؛ قال:
كنا
نصلي والدواب
تمر بين أيدينا.
فذكرنا ذلك
لرسول الله
صلى الله عليه
وسلم. فقال
"مثل مؤخرة
الرحل تكون
بين يدي
أحدكم. ثم لا
يضره ما مر
بين يديه".
وقال ابن نمير
"فلا يضره من
مر بين يديه".
1112- Bize Muhammed b.
Abdullah b. Numeyr ile birlikte İshak b. İbrahim tahdis etti. İshak: Bize haber
verdi derken, İbn Numeyr: Bize Ömer b. Ubeyd et-TaNafi'si tahdis etti demiştir.
O Simak b. Harb'den, o Musa b. Talha'dan, o babasından şöyle dediğini nakletti:
Önceleri hayvanlar önümüzden geçip gittiği halde namaz kılardık sonra bu hususu
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e söyleyince "semerin arka kaşı gibi
bir şey birinizin önünde bulunsun sonra da (onun arkasından) önünden geçip
gidenlerin ona zararı olmaz" buyurdu.
İbn Numeyr ise:
"Artık onun önünden (sütrenin arkasından) geçenlerin ona bir zararı
olmaz" demiştir.
حدثنا
زهير بن حرب.
حدثنا
عبدالله بن
يزيد. أخبرنا
سعيد بن أبي
أيوب عن أبي
الأسود، عن
عروة، عن
عائشة؛ أنها
قالت:
سئل
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم عن ستره
المصلي؟ فقال
"مثل مؤخرة
الرحل".
1113- Bize Zuheyr b.
Harb tahdis etti. .. Urve'nin Aişe'den rivayetine göre o şöyle demiştir:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e namaz kılanın sütresine dair soru
soruldu, O: "Semerin arka kaş! gibi (olsun)" buyurdu.
Diğer tahric: Nesai,
745
حدثنا
محمد بن
عبدالله بن
نمير. حدثنا
عبدالله بن
يزيد. أخبرنا
حيوة عن أبي
الأسود محمد
بن عبدالرحمن،
عن عروة، عن
عائشة؛ أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم سئل، في
غزوة تبوك، عن
سترة المصلي؟
فقال "كمؤخرة
الرحل".
1114- Bize Muhammed b.
Abdullah b. Numeyr tahdis etti. .. Urve'nin, Aişe'den rivayetine göre
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e Tebuk gazvesinde iken namaz kılanın
sütresine dair soru soruldu. "Semerin arka kaşı gibi (olsun)"
buyurdu.
حدثنا
محمد بن
المثنى. حدثنا
عبدالله بن
نمير. ح
وحدثنا ابن
نمير (واللفظ
له) حدثنا أبي.
حدثنا
عبيدالله عن
نافع، عن ابن
عمر؛ أن رسول
الله صلى الله
عليه وسلم كان
إذا خرج يوم
العيد، أمر
بالحربة
فتوضع بين يديه.
فيصلي إليها.
والناس وراءه.
وكان يفعل ذلك
في السفر. فمن
ثم اتخذها
الأمراء.
1115- Bize Muhammed b.
el-Müsenna tahdis etti. Bize Abdullah b. Numeyr tahdis etti (H). Bize İbn
Numeyr -lafız onun- de tahdis etti. Bize babam tahdis etti. Bize Ubeydullah,
Nafi"den tahdis etti. O İbn Ömer'den rivayet ettiğine göre Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bayram günü (namaza) çıktığı zaman verdiği emir
üzerine harbe onun önünde konulur, o da ona doğru namaz kılardı. Cemaat de onun
arkasında (saf tutar) idi. O aynı şeyi yolculukta da yapardı. İşte emirlerin
harbeyi bu şekilde kullanması oradan gelmektedir.
Diğer tahric: Buhari,
494; Ebu Davud, 687
حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة وابن
نمير. قالا: حدثنا
محمد بن بشر.
حدثنا
عبيدالله عن
نافع، عن ابن
عمر؛ أن النبي
صلى الله عليه
وسلم كان يركز
(وقال أبو بكر:
يغرز) العنزة
ويصلي إليها.
زاد ابن أبي
شيبة: قال
عبيدالله: وهي
الحربة.
1116- Bize Ebu Bekr b.
Ebi Şeybe ve İbn Numeyr tahdis edip dediler ki: ... İbn Ömer'den rivayete göre
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) anezeyi yere diker -Ebu Bekr: saplar, dedi-
ve ona doğru namaz kılardı. İbn Ebu Şeybe ayrıca: Ubeydullah dedi ki: O (aneze)
harbedir, ibaresini ekledi.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
حدثنا
أحمد بن حنبل.
حدثنا معتمر
بن سليمان عن
عبيدالله بن
نافع، عن ابن
عمر؛ أن النبي
صلى الله عليه
وسلم كان يعرض
راحلته وهو
يصلي إليها.
1117- Bize Ahmed b.
Hanbel tahdis etti ... Nafi"in, İbn Ömer'den rivayet ettiğine göre Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bineğini önüne aykırı olarak çeker ve ona doğru
namaz kılardı.
Diğer tahric: Buhari,
507 -uzunca-
حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة وابن
نمير. قالا: حدثنا
أبو خالد
الأحمر عن
عبيدالله، عن نافع،
عن ابن عمر؛
أن النبي صلى
الله عليه وسلم
كان يصلي إلى
راحلته.
وقال
ابن نمير: إن
النبي صلى
الله عليه
وسلم صلى إلى
بعير.
1118- Bize Ebu Bekr b.
Ebi Şeybe ve İbn Numeyr tahdis edip dediler ki: ... Nafi"in İbn Ömer'den
rivayet ettiğine göre Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bineğine doğru namaz
kılardı.
İbn Numeyr de: Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir deveye doğru namaz kıİdı, demiştir.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 692; Tirmizi, 352 -uzunca-
AÇIKLAMA: (1112)
"Sizden biriniz semerin arka kaşı gibi bir şeyi önüne koyarsa ... "
Muahhira, muahhara, mu'hare ve ahiretu'r-rahl şeklinde dört ayrı söyleyiş ile
bu kelime, semerin sonunda bulunan yukarı doğru yükselen bir tahta parçası, bir
çubuktur.
Bu hadis, namaz kılanın
önünde sütre bulundurmasını teşvik etmekte, sütrenin asgari miktarının semerin
arka kaşı kadar olduğu beyan edilmektedir. Bu da kolun kemiği kadardır ki bu
miktar da kolun üçte ikisine yakındır. Önüne bu şekilde koyacağı her bir şey
ile sütre olur. Malik ise bunun bir mızrak kalınlığında olmasını şart
görmüştür.
İlim adamları der ki:
Sütrenin hikmeti, gözü onun arka tarafına uzanmaktan alıkoymak ve namaz kılanın
yakınından geçmek isteyenleri engellemektir.
Kadi İyaz bu hadisi
namaz kılanın önüne bir çizgi çekmenin yeterli olmadığına delil göstermiştir.
Her ne kadar bu hususta bir hadis gelmiş ve Ahmed b. Hanbel bunu delil almış
ise de o zayıf bir hadistir. Bu çizgi hakkında ayrıca ihtilaf edilmiş ve mihrab
şeklinde kavisli olur denildiği gibi, namaz kılanın önünde kıbleye dikeyolacağı
da, sağ tarafından sola doğru (yatay) çizileceği de söylenmiştir. İmam Malik
ile genel olarak fukaha ise. çizgi çizmenin sütre olacağı görüşünde
değildirler. Kadi İyaz'ın sözleri bunlardır.
Şu kadar var ki, çizgi
çizmek ile ilgili hadisi Ebu Davud rivayet etmiştir.
Hadis bir parça zayıf ve
muzdarip bir hadistir. Şafii'den de bu hususta farklı görüşler nakledilmiştir.
Sünenu Harmele'de ve kadim görüşünde bunu müstehap kabul etmiş, el-Buveyti de
bunu kabul etmemiştir. Mezhebine mensup alimlerin çoğunluğu ise müstehap
görmüşlerdir.
Bununla birlikte semerin
arka kaşı ile ilgili hadiste çizgi çizmenin batıl olacağına delil
bulunmamaktadır. Allah en iyi bilendir.
Mezhebimize mensup ilim adamları
der ki: Sütre edinen, namaz kılan kimsenin sütreye yakın durması ve kendisi ile
sütre arasındaki uzaklığın üç zira'dan (kol boyundan) uzun olmaması gerekir.
Şayet bir sopa ve benzeri bir şey bulamayacak olursa birkaç taş yahut bir
miktar toprak ya da eşyasını toplayıp, bir araya getirir yoksa bir seccade
sermeli yahut bir çizgi çizmelidir. Sütreye doğru namaz kıldığı takdirde
başkasının kendisi ile sütre arasından geçmesine engel olur. Aynı şekilde
kendisi ile çizdiği çizgi arasında da geçilmesine engel olur. Namaz kılan ile
sütresi arasında geçmek haramdır. Şayet sütre bulunmayacak ya da ondan uzak
duracak olursa geçmek isteyene engel olur denildiği gibi, daha sahih olan bu
husustaki kusuru dolayısıyla buna hakkı yoktur. Bu durumda onun önünden geçmek
haram olmaz ama mekruhtur. Dışarıdan giren bir kimsenin öndeki safta bir boşluk
bulacak olursa arkadaki safın önünden geçip öndeki safta durma hakkı vardır.
Buna sebep ise arka saftakilerin o boşluğu bırakmak suretiyle kusurlu davranmış
olmalarıdır.
Müstehap olan sütreyi
sağ ya da sol tarafına koyması, onu tam karşısında bulundurmamasıdır. Allah en
iyi bilendir.
(1117) "Bineğini
aykırı olarak çeker ve ona doğru namaz kılard!." Yani bineğini kendisi ile
kıble arasında enine bulundururdu. Bu hadiste hayvana doğru namaz kılmanın caiz
olduğuna, devenin yakınında namaz kılmanın da caiz oluşuna delil vardır. Bu da
develerin çöktükleri ağıllarda namaz kılma hükmüne aykırı bir hükümdür. Böyle
bir yerde namaz kılmak ise bunu yasaklayan sahih hadisler dolayısıyla
mekruhtur. Çünkü orada develerin ürküp kaçmalarından korkulur. Bunun
neticesinde de huşu kaybolur. Halbuki bu durumda böyle bir şey sözkonusu olmaz.
حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة
وزهير بن حرب.
جميعا عن
وكيع. قال
زهير:حدثنا
وكيع.حدثنا
سفيان.حدثنا
عون بن أبي
جحيفة عن أبيه
؛ قال:
أتيت
النبي صلى
الله عليه
وسلم بمكة.
وهو بالأبطح.في
قبة له حمراء
من أدم. قال
فخرج بلال بوضوئه.فمن
نائل وناضح.
قال فخرج
النبي صلى
الله عليه
وسلم عليه حلة
حمراء. كأني
أنظر إلى بياض
ساقيه. قال
فتوضأ وأذن
بلال. قال
فجعلت أتتبع فاه
ههنا وههنا
(يقول: يمينا
وشمالا) يقول:
حي على الصلاة
حي على
الفلاح. قال
ثم ركزت له
عنزة. فتقدم فصلى
الظهر ركعتين.
يمر بين يديه
الحمار والكلب.
لا يمنع. ثم
صلى العصر
ركعتين. ثم لم
يزل يصلي ركعتين
حتى رجع إلى
المدينة.
1119- Bize Ebu Bekr b.
Ebi Şeybe ve Zuheyr b. Harb birlikte Vekı" den tahdis etti. Zuheyr dedi
ki: Bize Veki' tahdis etti. Bize Süfyan tahdis etti. Bize Avn b. Ebu Cuhayfe
babasından şöyle dediğini nakletti: Mekke'de el-Abtah'da bulunurken Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına gittim. Kırmızı deriden bir çadırının
içinde idi. Bilal onun abdest suyunu çıkardı. (Abdest aldıktan sonra) kimi
eline bir miktar (abdest suyu) geçirmiş, kimi üzerine biraz serpmek imkanını
bulmuştu. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'de üzerinde altlı üstlü kırmızı bir
takım elbise bulunduğu halde dışarı çıktı. Bacaklarının beyazını görür gibiyim.
Abdest aldı, Bilal de ezan okudu. Onun ağzını şu tarafa, bu tarafa (yani sağa
ve sola) döndürüşünü takip etmeye koyuldum. Bu arada hayye ale's-salah, hayye
ale'l-felah diyordu sonra onun için bir aneze yere saplandı. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) öne geçti ve öğle namazını iki rekat olarak
kıl(dır)dı. Önünden eşek, köpek geçtiği halde alıkonulmuyorlardı sonra ikindi
namazını da iki rekat olarak kıl(dır)dı. Sonra da Medine'ye dönünceye kadar hep
iki rekat kıl(dır)maya devam etti.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 520; Tirmizi, 197; Nesai, 5393 -muhtasar-
حدثني
محمد بن حاتم.
حدثنا بهز.
حدثنا عمر بن
أبي زائدة.
حدثنا عون بن
أبي جحيفة؛ أن
أباه رأى رسول
الله صلى الله
عليه وسلم في قبة
حمراء من أدم.
ورأيت بلالا
أخرج وضوءا.
فرأيت الناس
يبتدرون ذلك
الوضوء. فمن
أصاب منه شيئا
تمسح به. ومن
لم يصب منه
أخذ من بلل يد
صاحبه. ثم
رأيت بلالا
أخرج عنزة
فركزها. وخرج
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم في حلة
حمراء مشمرا. فصلى
إلى العنزة
بالناس
ركعتين. ورأيت
الناس
والدواب
يمرون بين يدي
العنزة.
1120- Bana Muhammed b.
Hatim tahdis etti. .. Avn b. Ebu Cuhayfe'nin tahdis ettiğine göre babası
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i deriden kırmızı bir çadır içinde
görmüştü. (Babası Ebu Cuhayfe dedi ki): Bilal'in bir abdest suyu çıkardığını
gördüm. İnsanlar o abdest suyundan almak için birbirleriyle yarışıyoriardı.
Ondan eline bir şey geçiren onu vücuduna sürüyordu. Ondan bir şeyele
geçiremeyen ise arkadaşının elindeki ıslaklıktan alıyordu. Sonra Bilal'in bir
anezeyi çıkartıp onu yere diktiğini gördüm. HasOluilah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'de kırmızı bir hulle içerisinde eteklerini toplamış olarak çıktı.
İnsanlara anezeye doğru iki rekat namaz kıl(dır)dı. İnsanların ve hayvanların
anezenin beri tarafından geçtiklerini gördüm.
Diğer tahric: Buhari,
376, 5786, 5859 -muhtasar-
حدثني
إسحاق بن
منصور وعبد بن
حميد. قالا:
أخبرنا جعفر
بن عون.
أخبرنا أبو
عميس. ح قال
وحدثني
القاسم بن
زكرياء. حدثنا
حسين بن علي
عن زائدة. قال:
حدثنا مالك بن
مغول. كلاهما
عن عون بن أبي
جحيفة، عن
أبيه، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم، بنحو
حديث سفيان
وعمر بن أبي
زائدة. يزيد
بعضهم على
بعض. وفي حديث
مالك ابن
مغول: فلما
كان بالهاجرة
خرج بلال
فنادى
بالصلاة.
1121- Bana İshak b. Mansur
ve Abd b. Humeyd tahdis edip dediler ki: Bize Cafer b. Avn haber verdi. Bize
Ebu Uneys haber verdi (H). Dedi ki: Bana Kasım b. Zekeriya da tahdis etti. Bize
Husayn b. Ali, Zaide'den şöyle dediğini tahdis etti: Bize Malik b. Miğvel
tahdis etti. (Ebu Uneys ile Malik'in) ikisi Avn b. Ebu Cuhayfe'den, o
babasından, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den Süfyan ve Amr b. Ebu
Zaide'nin (bundan önceki) hadislerine yakın olarak rivayet ettiler. Biri
diğerine göre bazı ziyadelerde bulunuyordu. Malik b. Miğvel'in hadisi
rivayetinde: Öğle vakti gelince Bilal dışarı çıkıp namaz için ezan okudu,
ziyadesi vardır.
Diğer tahric: Buhari,
633, 3566
حدثنا
محمد بن
المثنى ومحمد
بن بشار. قال
ابن المثنى:
حدثنا محمد بن
جعفر. حدثنا
شعبة عن الحكم؛
قال:
سمعت
أبا جحيفة قال:
خرج رسول الله
صلى الله عليه
وسلم
بالهاجرة إلى
البطحاء.
فتوضأ فصلى
ركعتين.
والعصر ركعتين.
وبين يديه
عنزة. قال
شعبة: وزاد
فيه عون عن أبيه
أبي جحيفة:
وكان يمر من
ورائها
المرأة والحمار.
1122- Bize Muhammed b.
el-Müsenna ve Muhammed b. Beşşar tahdis etti. İbnu'l-Müsenna dedi ki: Bize
Muhammed b. Cafer tahdis etti. Bize Şu'be, Hakem'den şöyle dediğini tahdis
etti: Ebu Cuhayfe'yi şöyle derken dinledim: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) öğle vakti Batha'ya çıktı, abdest aldı ve önünde aneze bulunduğu halde
öğle namazını iki rekat, ikindi namazını iki rekat olarak kıl(dır)dı.
Şu'be dedi ki: Bu
rivayette Avn babası Ebu Cuhayfe'den naklen şu fazlalığı da söylemiştir:
Anezenin arkasından kadın ve eşek geçip gidiyordu.
Diğer tahric: Buhari,
187 -uzunca-, 501 -uzunca-, 3553 -uzunca-; Nesai, 469
AÇIKLAMA: (1119)
"el-Abtah" Mekke kapısı (girişi)nde bilinen bir yer adıdır. Buraya
Batha da denilir.
"Kimi eline bir
miktar su geçirmiş, kimi üzerine serpiyordu." Yani onlardan bazıları sudan
bir miktar ele geçirmiş, bazılarının üzerine de eline geçirdiği sudan onun
üzerine bir miktar serpiyor, üzerini nemlendiriyordu. İşte bu diğer hadiste
geçen "eline bir şey geçiremeyen arkadaşının elinden alıyordu"
ibaresinin anlamını ortaya koymaktadır.
"Bilal abdest
suyunu dışarı çıkardı. Kimi eline bir şey geçirmiş, kimi serpiyordu. Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'de dışarı çıkıp abdest aldı." Bu ifadede
takdim ve tehir vardır. İfadenin takdiri şöyledir: Abdest aldı. Bundan sonra
kimi sudan bir miktar eline geçirmiş, kimi de üzerine serpiyordu. Bunu Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bıraktıklarının bereketinden yararlanmak için
yapıyorlardı. Diğer hadiste (1120) "insanların onun abdestinin artığını
aldıklarını gördüm" ifadesiyle açıklanmış olarak gelmiş bulunmaktadır. Buradan
salihlerin izleri ile teberrük edilebileceği, onların abdest sularından,
yemeklerinden, içeceklerinden, elbiselerinden artanının da kullanılabileceği
hükmü çıkmaktadır.
"Üzerinde kırmızı
bir hulle olduğu halde ... " Dilbilginleri dedi ki: Hulle iki parça
elbisedir, bir tane olmaz. Bunlar da (belden aşağısını örten) izar ile
(yukarısını örten) rida ve benzerleridir. Ayrıca kırmızı renkli elbise giymenin
caiz olduğu hükmü anlaşılmaktadır.
"Bacaklarının
beyazını görür gibiyim." Buradan bacağın avret olmadığı hükmü çıkmaktadır.
Bu üzerinde icma bulunan bir husustur.
"Bilal ezan
okudu." Yolculuk esnasında ezanın okunacağı hükmü anlaşılmaktadır. Şafii
(r.anh) dedi ki: Ben ezan okunmasını emretmiyorum ama yolculukta ezan okumayan
kimsenin bu yaptığını mukim iken terk etmesi halinde mekruh gördüğüm kadar
görmüyorum çünkü yolcunun durumu hükümlerinin hafifletilmesi esasına dayanır.
"Bilal ezan okudu.
Ben-de onun ağzını oraya buraya -sağa sola- döndürmesini izlemeye koyuldum.
Hayye ale's-salah, hayye ale'l-felah diyordu." Bundan ezan okuyanın
hay'ale'lerde başını ve boynunu sağa ve sola döndürmesinin sünnet olduğu hükmü
anlaşılmaktadır. Mezhep alimlerimiz der ki: Ancak ayaklarını ve göğsünü
kıbleden başka tarafa çevirmez, yalnızca başını ve boynunu çevirir. Ne şekilde
döneceği hususunda da farklı görüşleri vardır. Bu hususta mezhep alimlerimizin
üç görüşü olup, en sahih olanları aynı zamanda cumhurun da görüşüdür. Buna göre
o sağ tarafına dönerek iki defa hayye ale's-salah der sonra sol tarafına
dönerek iki defa hayye ale'lfelah der. İkinci görüşe göre sağ tarafına dönerek
bir defa hayye ale' s-salah der sonra bir defa da sol tarafına der sonra sağ
tarafında yine bir defa hayye ale'l-felah der sonra da birdefa sol tarafına
der. Üçüncü görüşe göre sağ tarafına hayye ale's-salah der sonra kıbleye döner
sonra tekrar sağ tarafına dönerek bir daha hayye ale's-salah der sonra sol
tarafına dönüp, hayye ale'l-felah dedikten sonra yine kıbleye döner sonra sol
tarafına dönüp hayye ale'l-felah der.
"Sonra onun için bir
aneze saplandı." Aneze ucunda demir bulunan bir sopadır. Bunda imam'ın
kendisine anezeyi yere saplayacak ve benzeri işleri yapacak kimselerden yardım
almasının caiz oluşuna delil vardır.
"Öğle namazını iki
rekat'olarak kıl(dır)dı." Burada yolculukta namazı kısaltmanın daha
faziletli olduğu hükmü anlaşılmaktadır. Velev ki şehire yakın bulunsun. El
verir ki dört gün ve daha fazla ikamet niyetini yapmamış olsun.
"Önünden eşek ve
köpek geçtiği halde alıkonulmuyordu." Yani sütrenin arka tarafından ve
ileri doğru kıble cihetinde eşekler, köpekler geçiyordu.
Nitekim diğer hadiste
(1120) "insanların ve hayvanların anezenin beri tarafından geçtiklerini
gördüm." Diğer hadiste (1122) "onun arka tarafından kadın ve eşek de
geçiyordu." Daha önceki (1111, 1112) hadiste ise: "Onun arkasından
geçenlerin ona zararı olmaz" denilmektedir.
(1120) "Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) eteklerini toplamış olduğu halde kırmızı bir
hulle ile dışarı çıktı." Yani bu hullenin eteklerini bacaklarının ortasına
ve ona yakın bir yere kadar yukarı çekmişti. Nitekim bundan önceki rivayette
de: "Bacaklarının beyazlığını görür gibiyim" denilmişti. Buradan da
elbisenin topuklardan yukarıya doğru kaldırılabileceği hükmü anlaşılmaktadır.
(1122) "Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) öğle vaktinde Batha'ya çıktı. .. " Bu
ifadelerde de yolculuk halinde hem kasr, hem de cem' yapılacağına delil vardır.
Ayrıca cem etmek isteyen kimse için -eğer önceki namazın vaktinde konaklamış
ise- ikincisini öne alıp, önceki ile birlikte kılar ama önceki namazın vaktinde
yolculukta bulunan kimse için de daha faziletli olan önceki namazı ikincisinin
vaktine ertelemesidir. Hadisler böyle geldiği gibi, ayrıca bu yolculuk yapan
için de daha kolaydır.
وحدثني
زهير بن حرب
ومحمد بن
حاتم. قالا:
حدثنا ابن مهدي.
حدثنا شعبة
بالإسنادين
جميعا، مثله.
وزاد في حديث
الحكم:
فجعل
الناس يأخذون
من فضل وضوئه.
1123- Bana Zuheyr b.
Harb ve Muhammed b. Hatim tahdis edip dedi ki: Bize İbn Mehdi tahdis etti, bize
Şu' be her iki isnad ile birlikte aynısını tahdis etti. Ayrıca Hakem'in
hadisinde şu fazlalığı ekledi: İnsanlar abdestinin artan suyundan almaya
başladılar.
حدثنا
يحيى بن يحيى
قال: قرأت على
مالك عن ابن شهاب،
عن عبيدالله
بن عبدالله،
عن ابن عباس؛ قال:
أقبلت
راكبا على
أتان. وأنا
يومئذ قد
ناهزت الاحتلام.
ورسول الله صلى
الله عليه
وسلم يصلي
بالناس بمنى.
فمررت بين يدي
الصف. فنزلت.
فأرسلت
الأتان ترتع.
ودخلت في
الصف. فلم
ينكر ذلك علي
أحد.
1124- Bize Yahya b.
Yahya tahdis edip dedi ki: Malik'e, İbn Şihab'dan naklen okudum. O Ubeydullah
b. Abdullah'tan, o İbn Abbas'tan şöyle dediğini nakletti: Dişi bir merkebe
binerek geliyordum. O günlerde ben büluğ çağına yaklaşmıştım. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'de insanlara Mina'da namaz kıldırıyordu. Saf'ın
önünden geçip indim, dişi eşeği de otlasın diye saIdım. Safın içine girdim,
kimse benim bu yaptığıma karşı çıkmadı.
Diğer tahric: Buhari,
76, 493, 861, 1857, 4412; Ebu Davud, 715; Tirmizi, 337; Nesai, 751 -buna
yakın-; İbn Mace, 947
حدثنا
حرملة بن
يحيى. أخبرنا
ابن وهب.
أخبرني يونس
عن ابن شهاب.
أخبرني
عبيدالله بن
عبدالله بن
عتبة؛ أن
عبدالله بن
عباس أخبره؛
أنه أقبل يسير
على حمار.
ورسول الله
صلى الله عليه
وسلم قائم
يصلي بمنى، في
حجة الوداع.
يصلي بالناس.
قال فسار
الحمار بين
يدي بعض الصف.
ثم نزل عنه.
فصف مع الناس.
1125- Bize Harmele b.
Yahya tahdis etti. .. Abdullah b. Abbas'ın haber verdiğine göre bir eşeğe
binmiş olduğu halde geldi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'de Veda
Haccında Mina'da durmuş, insanlara namaz kıldınyordu. Eşek saflardan birinin
önünden geçti sonra üzerinden inip, cemaatle birlikte safa durdu.
حدثنا
يحيى بن يحيى،
وعمرو
الناقد،
وإسحاق بن
إبراهيم عن
ابن عيينة، عن
الزهري، بهذا
الإسناد. قال:
والنبي صلى
الله عليه
وسلم يصلي بعرفة.
1126- Bize Yahya b.
Yahya, Amr en-Nakid ve İshak b. İbrahim, İbn Uyeyne'den tahdis etti. O Zühri'den
bu isnad ile: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Arafat'ta namaz kıl(dır)ıyordu
demektedir.
حدثنا
إسحاق بن
إبراهيم وعبد
بن حميد. قالا:
أخبرنا
عبدالرزاق.
أخبرنا معمر
عن الزهري، بهذا
الإسناد.ولم
يذكر فيه منى
ولا عرفة. وقال:
في حجة الوداع
أو يوم الفتح.
1127- Bize İshak b.
İbrahim ve Abd b. Humeyd tahdis edip dedi ki: Bize Abdurrezzak haber verdi.
Bize Ma'mer, ez-Zühri'den bu isnad ile haber verdi. Ancak o rivayetinde Mina'yı
da, Arafat'ı da zikretmeyip "Veda Haccında yahut Mekke'nin fethedildiği günü"
dedi.
AÇIKLAMA: (1124)
"Bir dişi merkep üzerinde binerek geldim." Diğer rivayette (1125)
"eşek üzerinde" diye zikretmekte, Buhari'deki bir rivayette de:
"Dişi eşek üzerinde" denilmektedir. Dilbilginleri der ki: Eton eşek türünden
dişi olanına denilir. "Eşek" diye rivayeti nakledenlerin bu rivayeti
de tür hakkında yorumlanır. Buhari'nin rivayeti ise hepsini beyan eden bir
ifadedir.
"Ben o günlerde
büluğ çağına yaklaşmıştım." İlim adamları Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in vefatı sırasında İbn Abbas (r.anh)'ın yaşı hususunda ihtilaf
etmişlerdir. On yaşında, onüç yaşında, onbeş yaşında olduğu söylenmiştir. Bu
sonuncusu Said b. Cubeyr'in kendisinden naklettiği bir rivayettir. Ahmed b.
Hanbel (r.anh) doğrusu da budur demektedir.
(1125) "Mina'da
namaz kılarken" Mina munsarıf ve gayrı munsarıf olarak iki türlü söylenir.
Bundan dolayı hem elif, hem ye ile yazılır. Daha güzeli onun munsarıf olması ve
elif ile yazılmasıdır. Ona "Mina" adının verilmesi orada kan akıtılmasından
dolayıdır. Yüce Allah'ın: ''Akıtılan meniden" (Kıyame, 34) buyruğunda da
lafız aynı kökten gelmektedir.
Bu hadisten çıkartılan
çeşitli hükümler vardır: ı - çocuğun namazı sahihtir.
2- İmamın önündeki sütre
onun arkasında namaz kılanlar için de bir sütredir.
Kadi İyaz -yüce Allah'ın
rahmeti ona- dedi ki: İmamın sütresinin arkasında namaz kılanlar için de
bizatihi sütre olur mu yoksa o onun için özel bir sütre olup, kendisi arkasında
bulunanların sütresi de mi olduğu hususunda ihtilaf edilmiş olmakla birlikte,
hep birlikte bir sütreye doğru namaz kıldıkları üzerinde ittifak etmişlerdir.
Namaz kılarken Önünden geçilip geçilmeyeceğinden emin olmadığı bir yerde ise
sütrenin meşru olduğu hususunda' görüş ayrılığı yoktur. Ancak kimsenin
geçmeyeceğinden emin olunması halinde sütrenin meşruiyeti hususunda ihtilaf
etmişlerdir ve bunlar Maliki mezhebinin iki görüşüdür. Bizim mezhebimize göre
ise hadislerin Ümmü um ifade etmesi dolayısıyla kayıtsız ve şartsız olarak
meşrudur. Diğer taraftan sütre kişinin gözünü (uzaklara gitmekten) korur,
şeytanı önünden geçmekten ve namazını bozmaya kalkışmaktan -hadislerde
belirtildiği gibi- engeller.
"Mina'da namaz
kılarken" Diğer rivayette (1126) "Arafat'ta" sözleri bunların
iki olayolduğu şeklinde açıklanmıştır.
"Veda Haccında"
ile diğer rivayette (1127) "Veda Haccında yahut Mekke'nin fethi
gününde" şeklindedir. Doğrusu Veda Haccında olduğudur. Bu şüphe de ona
göre açıklanır.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
48- NAMAZ KILANIN
ÖNÜNDEN GEÇENi ENGELLEMEK BABI