SAHİH-İ MÜSLİM |
SALAT |
باب
استخلاف
الإمام إذا
عرض له عذر من
مرض وسفر
وغيرهما من
يصلي بالناس،
وأن من صلى
خلف إمام جالس
لعجزه عن
القيام لزمه
القيام إذا
قدر عليه،
ونسخ القعود
خلف القاعد في
حق من قدر على
القيام
21- HASTALIK, YOLCULUK VE
BAŞKA BİR MAZERETİ ORTAYA ÇIKAN BİR İMAM'IN CEMAATE NAMAZ KILDIRACAK BİR
KİMSEYİ YERİNE GEÇİRMESİ, AYAKTA DURAMADIĞI İÇİN OTURAN BİR İMAM'IN ARKASINDA
NAMAZA DURANIN GÜÇ YETİREBİLMESİ HALİNDE AYAKTA DURMASI GEREKTİĞİ, AYAKTA
DURABİLECEK KİMSELER HAKKINDA OTURANIN ARKASINDA OTURMA HÜKMÜNÜN NESHEDİLMİŞ
OLDUĞU BABI
حدثنا
أحمد بن
عبدالله بن
يونس. حدثنا
زائدة. حدثنا
موسى بن أبي
عائشة عن
عبيدالله بن
عبدالله؛ قال:
دخلت
على عائشة
فقلت لها: ألا
تحدثيني عن
مرض رسول الله
صلى الله عليه
وسلم؟ قالت:
بلى. ثقل النبي
صلى الله عليه
وسلم. فقال
"أصلى
الناس؟" قلنا:
لا. وهم
ينتظرونك. يا
رسول الله!
قال "ضعوا لي
ماء في
المخضب"
ففعلنا.
فاغتسل. ثم
ذهب لينوء فأغمي
عليه. ثم أفاق
فقال "أصلى
الناس؟" قلنا:
لا. وهم
ينتظرونك. يا
رسول الله!
فقال "ضعوا لي
ماء في
المخضب"
ففعلنا. فاغتسل.
ثم ذهب لينوء
فأغمي عليه.
ثم أفاق. فقال
"أصلى الناس؟"
قلنا: لا. وهم
ينتظرونك. يا
رسول الله! فقال"
ضعوا لي ماء
في المخضب"
ففعلنا.
فاغتسل. ثم
ذهب لينوء
فأغمي عليه. ثم
أفاق فقال
"أصلى
الناس؟"
فقلنا: لا. وهم
ينتظرونك، يا
رسول الله!
قالت والناس
عكوف في المسجد
ينتظرون رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
لصلاة العشاء
الآخرة. قالت
فأرسل رسول
الله صلى الله
عليه وسلم إلى
أبي بكر، أن
يصلي بالناس.
فأتاه الرسول
فقال: إن رسول
الله صلى الله
عليه وسلم يأمرك
أن تصلي
بالناس. فقال
أبو بكر، وكان
رجلا رقيقا:
يا عمر! صل
بالناس. قال
فقال عمر: أنت
أحق بذلك.
قالت فصلى بهم
أبو بكر تلك الأيام.
ثم إن رسول
الله صلى الله
عليه وسلم وجد
من نفسه خفة
فخرج بين
رجلين. أحدهما
العباس،
لصلاة الظهر.
وأبو بكر يصلي
بالناس. فلما
رآه أبو بكر
ذهب ليتأخر.
فأومأ إليه
النبي صلى الله
عليه وسلم أن
لا يتأخر.
وقال لهما
"أجلساني إلى
جنبه"
فأجلساه إلى
جنب أبو بكر.
وكان أبو بكر
يصلي وهو قائم
بصلاة النبي
صلى الله عليه
وسلم. والناس
يصلون بصلاة أبي بكر.
والنبي صلى
الله عليه
السلام قاعد.
قال
عبيدالله:
فدخلت على
عبدالله بن
عباس فقلت له:
ألا أعرض عليك
ما حدثتني
عائشة عن مرض
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم؟ فقال:
هات. فعرضت حديثها
عليه فما أنكر
منه شيئا. غير
أنه قال: أسمت
لك الرجل الذي
كان مع
العباس؟ قلت:
لا. قال: هو علي.
935- Bize Ahmed b.
Abdullah b. Yunus tahdis etti. Bize Zaide tahdis etti. Bize Musa b. Ebu Aişe,
Ubeydullah b. Abdullah'tan şöyle dediğini tahdis etti: Aişe (r.anha)'nın
huzuruna girip ona: Bana Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
hastalığından bahsetmez misin, dedim.
O, olur deyip, şunları
anlattı: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ağırlaştı.
"İnsanlar
namaz kıldı mı" dedi. Biz, hayır, seni bekliyorlar ey Allah'ın Resulü,
dedik. O: "Benim için leğene su koyun" buyurdu. Biz de dediğini
yaptık. Yıkandı sonra kalkmak istediyse de bayıldı. Sonra tekrar ayılarak:
"İnsanlar namaz kıldı mı, dedi." Hayır, onlar seni bekliyorlar ey
Allah'ın Resulü dedik.
O: "Leğene benim
için su koyun" dedi. Biz de dediğini yaptık. Yıkandı sonra kalkmak
isteyince yine bayıldı sonra tekrar ayıldı. "İnsanlar namaz kıldı mı"
dedi. Biz, hayır seni bekliyorlar ey Allah'ın Resulü, dedik. Yine: "Leğene
benim için su koyun" buyurdu. Biz de dediğini yaptık. Yıkandı sonra yine
kalkmak isteyince tekrar bayıldı. Sonra ayılıp: "İnsanlar namaz kıldı
mı" dedi. Biz hayır, seni bekliyorlar ey Allah'ın Resulü, dedik.
Aişe dedi ki: İnsanlar
mescide kapanmış yatsı namazı için Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i
bekleyip, duruyorlardı. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
insanlara namaz kıldırmak üzere Ebu Bekr'e haber gönderdi. Gönderdiği haberci
Ebu Bekr'in yanına giderek: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sana
insanlara namaz kıldırmanı emrediyor, dedi.
Bunun üzerine Ebu Bekir
-ki ince kalpH birisi idi-:Ey Ömer insanlara namaz kıldır dedi. Ömer: Bu işe
sen daha layıksın, dedi. Bunun üzerine Ebu Bekir o günlerde insanlara namaz
kıldırdı. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendisinde bir
hafiflik bulunca birisi Abbas olan iki adam arasında öğle namazı için çıktı.
Ebu Bekir de cemaate namaz kıldınyordu. Ebu Bekir onu görünce geri çekilmek
istedi ama Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona geri çekilmemesi için işaret
buyurdu. Onu tutan iki kişiye: "Beni onun yanına oturtunuz" dedi.
Onlar da onu Ebu Bekir'in yanına oturttular. Ebu Bekir ayakta durduğu halde
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in namazına uydu, insanlar da Ebu
Bekir'in namazına uyarak namaz kılıyorlardı. Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'de oturuyordu.
Ubeydullah dedi ki:
Sonra Abdullah b. Abbas'ın yanına girdim. Ona: Sana Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in hastalığı hakkında Aişe'nin bana anlattıklarını anlatayım mı, dedim.
O anlat, dedi. Ben de Aişe'nin anlattıklarını İbn Abbas'a anlattım.
Anlattıklarımdan hiçbir şeyi reddetmedi. Sadece şunları söyledi: Peki, sana
Abbas ile birlikte bulunan adamın adını da söyledi mi, dedi. Ben, hayır dedim.
O: O kişi Ali'dir, dedi.
Diğer tahric: Buhari,
687; Nesai, 733
حدثنا
محمد بن رافع
وعبد بن حميد
(واللفظ لابن
رافع) قالا:
حدثنا
عبدالرزاق.
أخبرنا معمر.
قال قال
الزهري:
وأخبرني
عبيدالله بن
عبدالله بن
عتبة؛ أن
عائشة أخبرته
قالت:
أول
ما اشتكى رسول
الله صلى الله
عليه وسلم في
بيت ميمونة.
فاستأذن
أزواجه أن
يمرض في بيتها.
وأذن له. قالت
فخرج ويد له
على الفضل بن
عباس. ويد له
على رجل آخر.
وهو يخط
برجليه في
الأرض. فقال
عبيدالله:
فحدثت به ابن
عباس. فقال:
أتدري من
الرجل الذي لم
تسم عائشة؟ هو
علي.
936- Bize Muhammed b.
Rafi' ile Abd b. Humeyd -lafız İbn Rafi'indir- tahdis edip dediler ki: Bize
Abdurrezzak tahdis etti, bize Ma'mer haber verip dedi ki: ez-Zühri dedi ki:
Bana Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe'nin haber verdiğine göre Aişe kendisine
haber verip dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ilk olarak
Meymune'nin evinde iken rahatsızlandı. Diğer zevcelerinden de kendi (Aişe'nin)
evinde hastalığını geçirmek için izin istedi. Onlar da kendisine izin verdiler.
Allah Resulü ayaklarını yerde sürüyerek bir eli el-Fadl b. Abbas'ın, diğer eli
de bir başka adamın üzerinde olduğu halde dışarı çıktı. Ubeydullah dedi ki: Ben
bunu İbn Abbas'a anlattım, o: Aişe'nin adını vermediği adamın kim olduğunu biliyor
musun, o Ali' dir, dedi.
Diğer tahric: Buhari,
198, 665, 2588, 3099 -muhtasar-, 4442, 5714; İbn Mace, 1618
حدثني
عبدالملك بن
شعيب بن
الليث. حدثني
أبي عن جدي.
قال: حدثني
عقيل بن خالد.
قال ابن شهاب:
أخبرني
عبيدالله بن
عبدالله بن
عتبة بن
مسعود؛ أن
عائشة، زوج
النبي صلى
الله عليه
وسلم قالت:
لما
ثقل رسول الله
صلى الله عليه
وسلم. واشتد به
وجعه استأذن
أزواجه أن
يمرض في بيتي.
فأذن له. فخرج
بين رجلين.
تخط رجلاه في
الأرض. بين عباس
بن عبدالمطلب
وبين رجل آخر.
قال عبيدالله:
فأخبرت
عبدالله
بالذي قالت
عائشة. فقال لي
عبدالله بن
عباس: هل تدري
من الرجل
الآخر الذي لم
تسم عائشة؟
قال قلت: لا.
قال ابن عباس:
هو علي.
937- Bana Abdulmelik b.
Şuayb b. Leys tahdis etti. .. Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe b. Mesud'un haber
verdiğine göre Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in zevcesi Aişe dedi ki:
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ağırlaşıp, ağrıları da şiddetlenince
diğer zevcelerinden hastalığını benim evimde geçirmek için ilin istedi. Onlar
da ona izin verince, ayakları yerde sürüyerek biri el-Fadl b. Abbas b. Abdulmuttalib,
diğeri bir başka adam olmak üzere iki adamın arasında çıktı.
Ubeydullah dedi ki: Ben
Aişe'nin dediklerini Abdullah'a haber verince Abdullah b. Abbas da bana:
Aişe'nin adını vermediği öbür adamın kim olduğunu biliyor musun, dedi. Ben,
hayır deyince, İbn Abbas: O Ali' dir, dedi.
حدثنا
عبدالملك بن
شعيب بن
الليث. حدثني
أبي عن جدي.
حدثني عقيل بن
خالد. قال: قال
ابن شهاب: أخبرني
عبيدالله بن
عبدالله بن
عتبة بن
مسعود؛ أن
عائشة زوج
النبي صلى
الله عليه
وسلم قالت:
لقد
راجعت رسول
الله صلى الله
عليه وسلم في
ذلك. وما
حملني على
كثرة مراجعته
إلا أنه لم
يقع في قلبي
أن يحب الناس
بعده رجلا قام
مقامه أبدا.
وإلا أني كنت
أرى أنه لن
يقوم مقامه
أحد إلا تشاءم
الناس به.
فأردت أن يعدل
ذلك رسول الله
صلى الله عليه
وسلم عن أبي
بكر.
938- Bize Abdulmelik b.
Şuayb Leysı tahdis etti. .. Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe b. Mesud'un haber
verdiğine göre Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in zevcesi Aişe dedi ki: Ben
bu hususta (Ebu Bekir'in imamlık yapmaması için) Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem)'e (birkaç kere) müracaat ettim. Benim bu hususta ona çokça
müracaatta bulunmaya beni iten tek sebep insanların ondan sonra onun makamında
duran bir adamı ebediyen sevmeyecekleri düşüncesinin kalbinde yer etmesi ve
onun makamında duran birisi olursa mutlaka insanların onu uğursuz sayacaklarını
düşünmem idi. İşte bundan dolayı bu hususta Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in Ebu Bekir'den vazgeçmesini istemiştim.
Diğer tahric: Buhari,
4445
حدثنا
محمد بن رافع،
وعبد بن حميد
(والفظ لابن
رافع) (قال عبد:
أخبرنا. وقال
ابن رافع:
حدثنا عبدالرزاق)
أخبرنا معمر.
قال الزهري:
وأخبرني حمزة
بن عبدالله بن
عمر عن عائشة
قالت:
لما دخل
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم بيتي، قال
"مروا أبا بكر
فليصل
بالناس" قالت
فقلت: يا رسول
الله! إن أبا
بكر رجل رقيق.
إذا قرأ القرآن
لا يملك دمعه.
فلو أمرت غير
أبي بكر! قالت:
والله! ما بي
إلا كراهية أن
يتشاءم الناس
بأول من يقوم
في مقام رسول
الله صلى الله
عليه وسلم.
قالت فراجعته
مرتين أو
ثلاثا. فقال
"ليصل بالناس
أبو بكر.
فإنكن صواحب
يوسف".
939- Bana Muhammed b.
Rafi', Abd b. Humeyd -lafız İbn Rafi"intahdis etti. Abd bize Abdurrezzak
haber verdi, dedi. İbn Rafi' tahdis etti, dedi. Bize Ma'mer haber verdi.
ez-Zühri dedi ki: Bana Hamza b. Abdullah b. Ömer de Aişe'den şöyle dediğini
haber verdi: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) benim haneme girince
"Ebu Bekir'e emredin de insanlara namaz kıldırsın" buyurdu. (Aişe)
dedi ki: Ey Allah'ın Resulü Ebu Bekir ince kalpH bir adamdır. O Kur'an okuyunca
gözyaşını tutamaz. Keşke Ebu Bekir'den başkasına emir versen, dedim.
(Aişe) dedi ki: Allah'a
yemin olsun ki benim Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in durduğu yerde
duracak ilk kişi sebebiyle insanların uğursuzluk duyacaklarından hoşlanmamaktan
başka bir endişem yoktu. Bu sebeple ona iki ya da üç defa müracaat ettim, o (her
seferinde) "cemaate Ebu Bekir namaz kıldırsın. Muhakkak sizler Yusuf'un
zamanındaki kadınlar gibisiniz" buyurdu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا أبو
معاوية ووكيع.
ح وحدثنا يحيى
بن يحيى
(واللفظ له)
قال:
أخبرنا
أبو معاوية عن
الأعمش، عن
إبراهيم، عن
الأسود، عن
عائشة؛ قالت:
لما ثقل رسول
الله صلى الله
عليه وسلم جاء
بلال يؤذنه
بالصلاة. فقال
"مرو أبا بكر
فليصل
بالناس" قالت
فقلت: يا رسول
الله! إن أبا بكر
رجل أسيف.
وإنه متى يقم
مقامك لا يسمع
الناس. فلو
أمرت عمر! فقال
"مروا أبا بكر
فليصل
بالناس" قالت
فقلت لحفصة:
قولي له: إن أبا
بكر رجل أسيف.
وإنه متى يقم
مقامك لا يسمع
الناس. فلو
أمرت عمر!
فقالت له:
فقال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
"إنكن لأنتن
صواحب يوسف.
مروا أبا بكر
فليصل
بالناس" قالت
فأمروا أبا بكر
يصلي بالناس. قالت
فلما دخل في الصلاة
وجد رسول الله
صلى الله عليه
وسلم من نفسه
خفة. فقام
يهادي بين
رجلين. ورجلاه
تخطان في
الأرض. قالت
فلما دخل
المسجد سمع
أبو بكر حسه.
ذهب يتأخر.
فأومأ إليه
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قم
مكانك. فجاء
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم حتى جلس عن
يسار أبي بكر.
قالت فكان
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يصلي بالناس
جالسا. وأبو
بكر قائما.
يقتدي أبو بكر
بصلاة النبي
صلى الله عليه
وسلم. ويقتدي
الناس بصلاة
أبي بكر.
940- Bize Ebu Bekr b.
Ebi Şeybe tahdis etti. Bize Ebu Muaviye ve Veki' tahdis etti (H). Bize Yahya b.
Yahya da -ki lafız onundur- tahdis edip dedi ki. .. Aişe dedi ki: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in hastalığı ağırlaşınca Bilal gelip ona namaz
vaktini haber verdi. O: "Ebu Bekir'e emredin de insanlara namaz
kıldırsın" buyurdu. Ben: Ey Allah'ın Resulü, Ebu Bekir çabuk üzüntüye
kapılan bir zattır. O ne zaman senin makamında duracak olursa insanlara
(sesini) işittiremez. Keşke Ömer'e emretsen, dedim. Allah Resulü: "Ebu
Bekir'e emredin de insanlara namaz kıldırsın" buyurdu.
(Aişe) dedi ki: Bu sefer
Hafsa'ya: Ona Ebu Bekir çabuk üzüntüye kapılan bir adamdır, o ne zaman senin
durduğun yerde duracak olursa insanlara (sesini) işittiremez. Keşke Ömer'e
emretsende, dedim. Hafsa ona (dediklerimi) deyince, Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Muhakkak sizler Yusuf'un zamanındaki kadınlar
gibisiniz. Ebu Bekir'e emredin, insanlara namaz kıldırsın" buyurdu.
(Aişe)
dedi ki: Bunun üzerine Ebu Bekir'e söylediler, o da insanlara namaz kıldırdı.
(Aişe) dedi ki: Ebu Bekir namaza başlayınca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) kendisinde bir hafiflik buldu. İki kişi arasında onlara yaslanarak ve
ayakları da yerde süründüğü halde kalktı. Mescide girince Ebu Bekir onun (ayak)
sesini işittiği için geri çekilmeye başladı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellemı'de ona yerinde dur diye işaret etti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) gelip, Ebu Bekir'in sol tarafına oturdu. (Aişe) dedi ki: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) oturarak cemaate namaz kıldınyar, Ebu Bekir de
ayakta duruyordu. Ebu Bekir Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in namazına
uyarken insanlar da Ebu Bekir'in namazına uyuyordu.
Diğer tahric: Buhari,
664, 712, 713; İbn Mace, 1232
حدثنا
منجاب بن
الحارث
التميمي.
أخبرنا ابن مسهر.
ح وحدثنا
إسحاق بن
إبراهيم.
أخبرنا عيسى بن
يونس. كلاهما
عن الأعمش،
بهذا
الإسناد،
نحوه. وفي
حديثهما:
لما
مرض رسول الله
صلى الله عليه
وسلم مرضه الذي
توفي فيه. وفي
حديث ابن
مسهر: فأتي
برسول الله
صلى الله عليه
وسلم حتى أجلس
إلى جنبه. وكان
النبي صلى
الله عليه
وسلم يصلي
بالناس. وأبو
بكر يسمعهم
التكبير. وفي
حديث عيسى:
فجلس رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
يصلي وأبو بكر
إلى جنبه.
وأبو بكر يسمع
الناس.
941- Bize Mincab b.
el-Haris et-Temimı tahdis etti. Bize İbn Mushir haber verdi (H). Bize İshak b.
İbrahim de tahdis etti. Bize İsa -yani b. Yunustahdis etti. İkisi A'meş'ten bu
isnad ile buna yakın olarak rivayeti nakletti. Her ikisinin rivayetinde:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefatı ile neticelenen hastalığına
yakalandığında, ibaresi vardır. İbn Mushir'in rivayetinde de: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) getirilip, onun (Ebu Bekir'in) yanına oturtuldu.
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) insanlara namaz kıldınyar, Ebu Bekir de
onlara tekbiri işittiriyordu, denilmektedir.
İsa'nın hadisi
rivayetinde de: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) oturup insanlara namaz
kıldırdı. Ebu Bekir de onun yanında idi, Ebu Bekir de insanlara işittiriyordu,
demektedir.
حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة وأبو
كريب. قالا: حدثنا
ابن نمير عن
هشام. ح
وحدثنا ابن
نمير (وألفاظهم
متقاربة) قال:
حدثنا أبي.
قال: حدثنا
هشام عن أبيه،
عن عائشة؛
قالت:
أمر
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم أبا بكر
أن يصلي
بالناس في
مرضه. فكان
يصلي بهم. قال
عروة: فوجد
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم من نفسه
خفة. فخرج
وإذا أبو بكر
يؤم الناس.
فلما رآه أبو
بكر استأخر.
فأشار إليه
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم أي كما
أنت. فجلس
رسول الله
حذاء أبي بكر
إلى جنبه.
فكان أبو بكر
يصلي بصلاة
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم. والناس
يصلون بصلاة
أبي بكر.
942- Bize Ebu Bekr b.
Ebi Şeybe ve Ebu Kureyb (517a) tahdis edip dediler ki: Bize İbn Numeyr,
Hişam'dan tahdis etti (H): Bize İbn Numeyr de -ki lafızları birbirine yakındır-
tahdis edip dedi ki: Bize babam tahdis edip dedi ki: Bize Hişam, babası
(Urve)'den tahdis etti. O Aişe'den şöyle dediğini nakletti: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) hastalığı sırasında insanlara namaz kıldırmak için
Ebu Bekir'e emir verdi. Bunun için o da onlara namaz kıldınyordu.
Urve dedi ki: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendisinde bir hafiflik bulunca çıktı. O sırada
Ebu Bekir'in insanlara imamlık yaptığını gördü. Ebu Bekir onu görünce geri
çekilmek istedi ise de Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona, olduğun
gibi kal, anlamında işaret etti sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
Ebu Bekir'in hizasında yan tarafına oturdu. Ebu Bekir, Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in namazına uyarak namaz kılıyor, insanlar da Ebu Bekir'in
namazına göre (517b) namaz kılıyorIardı.
Diğer tahric: Buhari,
683; İbn Mace, 1233
حدثني
عمرو الناقد
وحسن
الحلواني
وعبد بن حميد
(قال عبد:
أخبرني. وقال
الآخران:
حدثنا يعقوب)
(وهو ابن
إبراهيم بن
سعد) وحدثني أبي
عن صالح، عن
ابن شهاب؛ قال:
أخبرني
أنس بن مالك؛
أن أبا بكر
كان يصلي لهم في
وجع رسول الله
صلى الله عليه
وسلم الذي توفي
فيه. حتى إذا
كان يوم
الاثنين. وهم
صفوف في الصلاة.
كشف رسول الله
صلى الله عليه
وسلم ستر الحجرة.
فنظر إلينا
وهو قائم. كأن
وجهه ورقة مصحف.
ثم تبسم رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
ضاحكا. قال
فبهتنا ونحن
في الصلاة. من
فرج بخروج
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم. ونكص
أبو بكر على
عقبيه ليصل
الصف. وظن أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم خارج
للصلاة. فأشار
إليهم رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
بيده أن أتموا
صلاتكم. قال
ثم دخل رسول
الله صلى الله
عليه وسلم.
فأرخي الستر.
قال فتوفي
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم من يومه
ذلك.
943- Bana Amr en-Nakid,
Hasan el-Hulvani ve Abd b. Humeyd tahdis etti. Abd bana Yakub -ki b. İbrahim b.
Sa'd'dır- haber verdi derken, diğer ikisi, tahdis etti, dediler. (Yakub dedi
ki): Bize babam Salih'ten tahdis etti. O İbn Şihab'dan şöyle dediğini nakletti:
Bana Enes b. Malik'in haber verdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in vefatı ile neticelenen hastalığında insanlara Ebu Bekir namaz
kıldınyordu. Nihayet insanlar namazda saflar halinde bulundukları pazartesi
gününde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) perdenin örtüsünü kaldırdı.
Ayakta olduğu halde bize baktı. Yüzü adeta bir mushafın yaprağı gibi idi. Sonra
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gülercesine tebessüm buyurdu. (Enes)
dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) çıktı diye sevincimizden
namazda olduğumuz halde şaşırdık, kaldık. Ebu Bekr -Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem)'in namaza çıktığını zannederek- safa girmek maksadıyla topukları
üzerine gerisin geri gitti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara
namazınızı tamamlayın, diye işaret etti. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) perdeyi indirdi. (Enes) dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) O günü vefat etti.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
وحدثنيه
عمرو الناقد
وزهير بن حرب
قالا: حدثنا
سفيان بن
عيينة عن
الزهري، عن
أنس؛ قال:
آخر نظرة
نظرتها إلى
رسول الله
عليه وسلم.
كشف الستارة يوم
الاثنين،
بهذه القصة.
وحديث صالح
أتم وأشبع.
944- Bunu bana Amr
en-Nakid ve Zuheyr b. Harb da tahdis edip dediler ki: Bize Süfyan b. Uyeyne,
ez-Zühri'den tahdis etti. O Enes'ten şöyle dediğini nakletti: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e son bakışım pazartesi günü perdeyi açtığı zaman
olmuştu deyip, bu olayı anlattı ama Salih'in hadisi rivayeti daha tam ve daha
doyurucudur.
Diğer tahric: Nesai,
1830; İbn Mace, 1624
وحدثني
محمد بن رافع
وعبد بن حميد.
جميعا عن عبدالرزاق.
أخبرنا معمر
عن الزهري؛
قال: أخبرني
أنس بن مالك؛
قال:
لما
كان يوم
الاثنين. بنحو
حديثهما.
945- Bana Muhammed b.
Rafi' ve Abd b. Humeyd birlikte Abdurrezzak'tan tahdis etti. Bize Ma'mer,
ez-Zühri'den şöyle dediğini haber verdi. Bana Enes b. Malik haber verip dedi
ki: Pazartesi günü ... deyip, önceki iki ravinin hadisine yakın olarak hadisi
rivayet etti.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
حدثنا
محمد بن
المثنى
وهارون بن
عبدالله قالا:
حدثنا
عبدالصمد.
قال: سمعت أبي
يحدث. قال: حدثنا
عبدالعزيز عن
أنس؛ قال:
لم يخرج
إلينا نبي
الله صلى الله
عليه وسلم
ثلاثا. فأقيمت
الصلاة. فذهب
أبو بكر يتقدم.
فقال نبي الله
صلى الله عليه
وسلم بالحجاب
فرفعه. فلما
وضح لنا وجه
نبي الله صلى
الله عليه
وسلم، ما
نظرنا منظرا
قط كان أعجب
إلينا من وجه
النبي صلى
الله عليه
وسلم حين وضح لنا. قال
فأومأ نبي
الله صلى الله
عليه وسلم
بيده إلى أبي
بكر أن يتقدم.
وأرخى نبي الله
صلى الله عليه
وسلم الحجاب.
فلم نقدر عليه
حتى مات.
946- Bana Muhammed b.
el-Müsenna ve Harun b. Abdullah tahdis edip dediler ki: Bize Abdussamed tahdis edip
dedi ki: Babamı tahdis ederken dinledim. Dedi ki: Bize Abdulaziz, Enes'ten
şöyle dediğini tahdis etti: Allah'ın Nebisi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) üç
gün yanımıza çıkıp gelmedi. Namaz için kamet getirildi, Ebu Bekir öne geçip
namaz kıldırmak istedi. Allah'ın Nebisi perdeyi kaldırdı. Allah'ın nebisinin
yüzünü görünce, hiçbir zaman onun yüzünü gördüğümüz sırada Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in yüzünden daha çok hoşumuza giden hiçbir manzara görmüş
değiliz. Sonra Allah'ın Nebisi Ebu Bekir'e eliyle öne geçmesi için işaret etti
ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) perdeyi indirdi. Vefat edinceye
kadar onu göremedik.
Diğer tahric: Buhari,
681
حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا حسين بن
علي عن زائدة،
عن عبدالملك
بن عمير، عن
أبي بردة بن
أبي موسى؛ قال:
مرض
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم فاشتد
مرضه. فقال
"مروا أبا بكر
فليصل
بالناس."
فقالت عائشة:
يا رسول الله!
إن أبا بكر
رجل رقيق. متى
يقم مقامك لا
يستطع أن يصلي
بالناس. فقال"
مري أبا بكر
فليصل بالناس.
فإنكن صواحب
يوسف".
قال
فصلى بهم أبو
بكر حياة رسول
الله صلى الله
عليه وسلم.
947- Bize Ebu Bekr b.
Ebi Şeybe tahdis etti. Bize Huseyn b. Ali, Zaide'den tahdis etti. O Abdulmelik
b. Umeyr'den, o Ebu Burde'den, o Ebu Musa'dan şöyle dediğini nakletti:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hastalandı ve hastalığı ağırlaşınca
"Ebu Bekir'e emredin de insanlara namaz kıldırsın" buyurdu. Aişe: Ey
Allah'ın Resulü Ebu Bekir ince kalpli bir insandır. Senin makamında duracak
olursa o insanlara namaz kıldıramaz dedi. Allah Resulü: "Ebu Bekir'e emret
insanlara namaz kıldırsın. Siz Yusuf'un zamanındaki kadınlar gibisiniz"
buyurdu.
(Ebu Musa) dedi ki:
Bunun üzerine Ebu Bekir Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hayatta
kaldığı sürece insanlara namaz kıldırdı.
Diğer tahric: Buhari,
678, 3385
AÇIKLAMA: Bu babta Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in Ebu Bekr (r.anh)'1 yerine namaz kıldırmak
üzere geçirmesi (istihlafı) ile ilgili hadisler vardır. Bundan önceki babın son
taraflarında ise bu bab başlığında sözünü ettiğimin delilini kaydetmiş
bulunuyoruz.
"Mihdab: leğen"
içinde yıkamlan büyükçe bir kaptır.
"Bayıldı" Bu
ifadede nebilerin -Allah'ın salat ve selamı onlara- bayılmalarının mümkün
olduğuna delil vardır. Bunun mümkün (caiz) oluşunda hiçbir şüphe yoktur çünkü
bu bir hastalıktır. Hastalık da -delilikten farklı olarak- onlar hakkında caiz
(mümkün) bir haldir. Delilik onlar için mümkün değildir çünkü bir eksikliktir.
Onlar hakkında hastalığın ve dünya musibetlerinin caiz oluş sebebi ecirlerini
artırmak ve onların durumları sebebiyle insanların teselli bulmalarıdır.
Böylelikle insanlar onlar vasıtasıyla gösterilen mucize ve apaçık delil ve
belgelere bakıp, onların sebebiyle fitneye kapılıp, onlara ibadete
kalkışmasınlar. Allah en iyi bilendir.
"Resuluilah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) insanlar namaz kıldı mı. .. buyurdu."
Bu ibarede imam namazın
ilk vaktinde çıkmayıp, gecikecek olup, kısa bir süre sonra geleceği ümit
ediliyorsa gelişinin bekleneceğine ve başkasının geçip imam olmayacağına
delildir. Yüce Allah'ın izniyle bundan sonraki babta meseleyi genişçe açıklayacağız.
"Benim için leğene
su koyun ... buyurdu." Bu da bayılmaktan ötürü gusletmenin müstehap
olduğuna delildir. Bayılmak tekrarlanacak olursa her bir baygınlık için yeniden
gusül almak da müstehaptır. Ancak birkaç defa bayıldıktan sonra gusledecek
olursa bir defa gusletmek de yeterlidir. Kadi İyaz burada sözü geçen gusletmeyi
(yıkanmayı) abdest olarak yorumlamıştır. Çünkü baygınlık abdesti bozar, ama
doğrusu maksadın bedenin tamamını yıkamak olduğudur çünkü lafzın zahirinden
anlaşılan budur ve zahirinden anlaşılan bu mananın çıkarılmasının önünde bir
engel yoktur. Bu sebeple bayılmaktan dolayı gusletmek müstehaptır. Hatta bazı
mezhep alimlerimiz onun vacip olduğunu söylemiş iseler de bu şaz ve zayıf bir
görüştür.
"İnsanlar toplanmış
bekliyorlardı." Toplanmış Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in çıkmasını
bekliyorlardı. (Beklemek anlamı verilen) kelimenin kökünü teşkil eden
"itikaf" bir yerden ayrılmamak ve orada kalmak demektir.
"Yats! namazı"
anlamında kullanılan el-işau'l-ahire tabiri bir kimsenin bunu kullanmasının
doğru olduğuna delildir. Asma! bunu kabul etmemekle birlikte doğrusu bunun
kullanılabileceğidir. Enes, Bera ve daha başka birçok kimseden bu tabiri
kullandıkları sahih olarak rivayet edilmiş olup, ben buna dair geniş
açıklamaları Tehzibu'[-Esma ve'[-Lugat adlı eserimde yapmış bulunmaktayım.
"Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ebu Bekr (r.anh)'a haber gönderdi... Ömer (r.anh)
sen buna daha layıksın dedi."
Burada anlaşılan çeşitli
hükümler vardır. Bazıları şunlardır:
1- Ebu Bekr es-Sıdd!k
(r.anh)'ın fazileti ve bütün sahabeden üstün olduğu.
2- Ebu Bekir'in
faziletine ve halifeliği daha çok hak ettiğine de dikkat çekilmektedir.
3- İmamın cemaate
katılmasını engelleyen bir mazereti ortaya çıkacak olursa onlara namaz kıldıracak
birisini yerine tayin eder (istihiM) ve ancak onların en faziletli olanlarını
yerine geçirir.
4- Ebu Bekr (r.anh)'dan
sonra fazilet sıralamasında Ömer gelir çünkü Ebu Bekr (r.anh) ondan başkasına
namaz kıldırmasını teklif etmemiştir.
5- Fazileti daha az olan
bir kimseye fazileti daha üstün olan kişi herhangi bir mertebeyi teklif edecek
olursa onu kabul etmeyerek ortada bir engel yoksa onu faziletçe üstün olana
bırakır.
6- Kendisini beğenmekten
ve fitneye düşmekten yana emin olunan kimseyi yüzüne karşı övmek caizdir çünkü
Ömer (r.anh): Sen buna daha layıksın, demiştir.
Ebu Bekir'in, Ömer
(r.anh)'a:İnsanlara namaz kıldır demesi ise sözü geçen mazereti dolayısıyladır.
O da onun ince kalpli, çokça üzülen ve gözlerine hakim olamayıp, çabuk ağlayan
birisi olması idi. Bazıları ise bunu alçak gönüllülük olmak üzere söylediğini
yorumlamış iseler de tercih olunan bizim zikrettiğimizdir.
"Birileri Abbas
olan iki adam arasında dışarı çıktı." İbn Abbas da diğer zatın Ali b. Ebu
Talib olduğunu açıklamıştır. Diğer rivayet yolunda:
"Bir eli Fadl b.
Abbas'ın üzerinde, diğeri bir diğer adamın üzerinde" denilmektedir.
Müslim'den başka kaynaklarda ise "birileri Üsame b. Zeyd olan iki adam
arasında" denilmektedir. Bütün bunları bir arada telif edip, yorumlama
yoluna gelince, yüce Resulün mübarek elini nöbetleşe tutuyorlardı. Bazen bu,
bazen diğeri, bazen öteki. Bu hususta birbirleriyle yarışıyorlardı. Sözü
geçenler de onun ehl-i beytinin yaşça büyük erkeklerin en özelleri idiler.
Abbas (r.anh) bunlar arasında yüce Resulün mübarek elini en çok tutan kişi idi
yahut o sürekli olarak onun elini tutuyordu. Diğerleri öbür elini nöbetleşe
tutuyorlardı. Abbas'a da bir eli özel olarak tutup, bunu sürekli yapmasını
kabul etmekle ikramda bulunmuş oluyorlardı. Buna sebep ise yaşı, Allah
Resulünün amcası oluşu ve daha başka hususlardır. Bunun için Aişe (r.anha)
ismini anarak onu zikretmiş, diğer adamın adını vermemiştir çünkü diğer üç
kişiden her biri Abbas (r.anh)'dan farklı olarak yolun
-tamamında ve büyük bir
bölümünde onun yanından ayrılmayan kimseler değillerdi. Allah en iyi bilendir.
"Beni onun yanına
oturtun ... " Bu ifadede cemaatten tek bir kişinin imam'ın yanıbaşında
cemaate sesi duyurmak, mekanın darlığı ve benzeri bir ihtiyaç ya da maslahat
sebebiyle durmasının caiz olduğu hükmü anlaşılmaktadır.
(936) "Kendi evinde
hastalığını geçirmesi için diğer zevcelerinden izin istedi." Kastettiği
Aişe'nin evidir. Bu ifade ümmet arasında birden çok zevcesi olan erkeklerin
hakkında vacip olduğu şekilde Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in de
zevceleri arasında sürekli olarak günlerini paylaştırmasının vacip olduğunu
söyleyenlerin lehine bir delil vardır. Bizim mezhep alimlerimizin ise bu
hususta iki görüşü vardır. Biri bu görüştür, diğeri ise sünnet olduğudur. Onlar
bunu ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: ''Allah'ım bu benim
imkanlarım içerisindeki paylaştırmamdır" buyruğunu paylaştırmanın müstehap
olduğuna, üstün ahlaka ve güzel geçime yorumlarlar.
Hadiste Aişe
(r.anha)'nın fazileti, o zaman hayatta bulunan bütün zevcelerinden üstünlüğü de
anlaşılmaktadır. O sırada Allah Resulünün, birileri Aişe (r.anha) olmak üzere
dokuz zevcesi vardı. Onun bunların hepsinden faziletli olduğu hususunda ilim
adamları arasında görüş ayrılığı yoktur. ilim adamlarının ihtilafa düştükleri
nokta, Aişe ve Hatice (r.anhuma)'dan hangisinin faziletli olduğu hakkındadır.
(937) "Ayaklarını
yerde sürüklüyordu." Yani onları kaldırıp, koyamıyor, onlara
dayanamıyordu.
(939) "Şüphesiz
sizler Yusuf'un zamanındaki kadınlar gibisiniz." Yani istediğiniz
hususlarda birbirinizle yardımlaşıp, istediğinizi ısrarla ve çokça istemeniz ve
ona eğilim göstermeniz bakımından onlara benziyorsunuz. Aişe (r.anha)'nın
birkaç defa müracaatta bulunması veliyyu'l-emr olan zata durumu arzetmek,
danışmak, maslahat olduğunu gördüğü husus u işaret etmek maksadıyla müracaatın
caiz olduğu anlaşılmaktadır. Böyle bir müracaat ince ve latif ifadelerle
yapılmalıdır. Ömer (r.anh)'ın, onlara müjde verme, o takdirde buna bel
bağlarlar şeklindeki müracaatı da bu türdendir. Benzeri müracaatlar pek çoktur
ve meşhurdur.
(940) "Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ağırlaşınca ... " Bu ifadelerde bizim mezhep
alimlerimizin söyledikleri şekilde imamları namaz kıldırmak üzere davet etmekte
bir sakınca olmadığına delil vardır.
"Çabuk üzüntüye
kapılan" üzüntülü, kederli demektir. Çabucak üzülüp, ağlayan anlamında
olduğu da söylenmiştir. Bu (esif) lafzı ile aynı hali anlatmak üzere
"el-esref" de kullanılabilir.
"İki adam arasında
yürüyordu." Yani onlara dayanarak, onlar üzerinde eğilerek aralarında
yürüyordu.
(943) "Yüzü bir
Mushaf yaprağı gibi idi." Bu, teninin güzel, yüzünün parlak ve nurlu
olduğunu anlatan oldukça güzel bir tabirdir. "Mushaf" kelimesi mim
harfi ötreli, (mishaf şeklinde) kesreli ve (mashaf şeklinde) fethalı olarak
söylenebilir.
"Sonra Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) gülercesine tebessüm etti." Tebessüm
etmesinin sebebi Müslümanların namazda toplu olduklarını, imamlarına
uyduklarını, getirdiği şeriatı dimdik ayakta tuttuklarını, sözbirliği halinde
oluşlarını ve kalplerinin bir araya gelmiş olduğunu görmeye sevinmesinden
dolayı idi. İşte bundan dolayı kendisini sevindirecek bir hal görüp ya da
duyduğu zaman yüzünün aydınlanması adeti olduğundan ötürü yüzü nurlanmış,
aydınlanmıştı.
Bunun bir anlamı daha
vardır ki o da onları teselli etmek ve onlara hastalık halinde durumunun
iyileştiğini bildirmekti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in onlara
namaz kıldırmak üzere dışarı çıkmış olması fakat buna gücünün yetmeyeceğini
görünce dönmüş olması ihtimali vardır, diye de açıklanmıştır (41142).
(946) "Bize
Muhammed b. el-Müsenna ve Harun tahdis edip dediler ki. ..
Enes (r.anh)'dan"
Bu isnadtaki bütün raviler Basralıdır.
(947) "Bize Ebu
Bekr b. Ebi Şeybe tahdis etti. .. Ebu Burde'den, o Ebu Musa'dan." Bu
isnadtaki ravilerin tümü de Kufelidir.
(941) "Ebu Bekr de
insanlara tekbiri işittiriyordu."
Bu ifadelerden şu
hükümler anlaşılmaktadır:
1- İnsanların işitip,
ona uymaları için yüksek sesle tekbir almak caizdir.
2- İmama uyan kimsenin
yüksek sesle tekbir alanın sesine uyması caizdir. Bu hem bizim mezhebimizin,
hem cumhurun mezhebinin görüşüdür. Bu hususta icma olduğunu nakledenler olmuş
ise de bu hususta icmaın sahih olduğu kanaatinde değilim.
Kadi İyaz da
kendilerinin mensup oldukları (Maliki) mezheplerinden şunu nakletmektedir:
Aralarından bu şekilde imama uyanların namazının batıl olduğunu söyleyenler
olduğu gibi, 'olmadığını söyleyenler de vardır. Eğer işittirmek üzere imam o
kimseye izin vermişse ona uymak sahih olur, değilse olmaz diyenler de olmuştur.
Yine onlardan bazıları
tekbiri duyuranın namazının batıl olduğunu, bazıları sahih olduğunu, bazıları
da imam'ın izninin şart olduğunu söylemiş, kimileri de kendisini zorlayarak
sesini yükseltirse hem onun namazı, hem namazı onun namazına bağlı olanların
namazı batıl olur demiştir. Fakat bütün bu görüşler zayıftır, sahih olan bütün
bu hallerin caiz olduğudur, tekbiri duyuranın da, işitenin de namazının sahih
olup, imam'ın izninin bu hususta itibara alınmayacağıdır. Allah en iyi
bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: