SAHİH-İ MÜSLİM |
SALAT |
NAMAZDA TUMA'NİNE VE
KOLAYINA GELENİ OKUMAK BABI
حدثني
محمد بن المثنى.
حدثنا يحيى بن
سعيد عن
عبيدالله.
قال: حدثني سعيد
بن أبي سعيد
عن أبيه، عن
أبي هريرة؛ أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم دخل
المسجد. فدخل رجل
فصلى. ثم جاء
فسلم على رسول
الله صلى الله
عليه وسلم.
فرد رسول الله
صلى الله عليه
وسلم السلام.
قال "ارجع فصل.
فإنك لم تصل"
فرجع الرجل
فصلى كما كان
صلى. ثم جاء
إلى النبي صلى
الله عليه
وسلم فسلم
عليه. فقال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "وعليك
السلام" ثم قال "ارجع
فصل. فإنك لم
تصل" حتى فعل
ذلك ثلاث
مرات. فقال
الرجل: والذي
بعثك بالحق!
ما أحسن غير
هذا. علمني.
قال "إذا قمت
إلى الصلاة
فكبر. ثم اقرأ
ما تيسر معك
من القرآن. ثم
اركع حتى
تطمئن راكعا.
ثم ارفع حتى
تعتدل قائما.
ثم اسجد حتى
تطمئن ساجدا.
ثم ارفع حتى تطمئن
جالسا. ثم
افعل ذلك في
صلاتك كلها".
883-
Bana Muhammed b. el-Müsenna tahdis etti. Bize
Yahya b. Said Ubeydullah'tan şöyle dediğini tahdis etti: Bana b. Ebi Said
babasından tahdis etti. O, Ebu Hureyre'den rivayet
ettiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) mescide girdi. Sonra bir
adam (mescide) girip, namaz kıldı. Sonra gelip Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'e selam verdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) selamını aldı
ve: "Dön namaz kıl, çünkü sen namaz kılmadın" buyurdu.
Adam da geri döndü ve
önce kıldığı şekilde namaz kıldı. Sonra Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
yanına gelerek ona selam verdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'de
"ve aleyke's-selam" dedikten sonra "dön ve namaz kıl, çünkü sen
namaz kılmadın" buyurdu. Ta ki bunu üç defa yaptı. Sonra adam:
Seni hak ile gönderene
and ederim ki bundan daha güzel kılamıyorum bana öğret, dedi. Allah Resulü:
"Namaz için kalktığında tekbir al sonra Kur'an'dan bildiğinden kolayına
gelEmi oku. Sonra rüku halinde bütün organların iyice yerlerini alacak şekilde
rükua var. Sonra başını kaldır ve ayakta doğrul sonra organların yerli yerince
oturacak şekilde secdeye var. Sonra başını kaldır ve organların yerine oturacak
şekilde otur. Sonra bunu namazının tamamında yap" buyurdu.
Diğer tahric: Buhari,
757, 793; Ebu Davud, 856; Tirmizi, 303; Aynı şekilde Buhari, 6252; Nesai, 883
حدثنا
أبو بكر بن أبي
شيبة. حدثنا
أبو أسامة
وعبدالله بن
نمير. ح وحدثنا
ابن نمير.
حدثنا أبي.
قالا: حدثنا
عبيدالله عن
سعيد بن أبي
سعيد، عن أبي
هريرة؛ أن رجلا
دخل المسجد
فصلى. ورسول
الله صلى الله
عليه وسلم في
ناحية: وساقا
الحديث بمثل
هذه القصة. وزادا
فيه "إذا قمت
إلى الصلاة
فأسبغ الوضوء.
ثم استقبل
القبلة فكبر".
884-
Bize Ebu Bekr b. Ebi Şeybe tahdis etti. Bize
Ebu Üsame ve Abdullah b. Numeyr tahdis etti (H). Bize İbn Numeyr de tahdis
etti, bize babam tahdis etti. Her ikisi dedi ki: Bize Ubeydullah, Said b. Ebu
Said'den tahdis etti. Onun Ebu Hureyre'den rivayet
ettiğine göre bir adam mescide girip namaz kıldı. Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem)'de mescidin bir tarafında bulunuyordu.
Sonra her iki ravi
hadisi bu olayda anlatıldığı gibi rivayet ettiler ve ayrıca "namaza kalktığın
zaman iyice abdest al, sonra kıbleye dön ve tekbir al" ibarelerini
eklediler.
Diğer tahric: Buhari,
6251, 6667 -uzunca-; Ebu Davud, 865; Tirmizi, 2692; İbn Mace, 1062, 3695
-muhtasar-
AÇIKLAMA: (880
- 884) (883) "Bir adam (mescide) girip
namaz kıldı. .. ve bunu bütün namazında yap." Diğer rivayette (884):
"Namaza kalktığın zaman iyice abdest al ... " buyurmaktadır.
Bu hadis çok sayıda
hüküm ihtiva etmektedir. Öncelikle bilmek gerekir ki hadis sünnetleri değil de,
vacipleri beyan etmek üzere geldiği şeklinde yorumlanmıştır. Şayet bunda
(namazın) vaciplerinin hepsi sözkonusu edilmemiştir. Çünkü geriye üzerinde icma
edilmiş ve ihtilaf bulunan kimi vacipler de kalmıştır. İcma ile kabul edilmiş
olanlar arasında niyet, son teşehhütte oturmak, namazın rükünlerinin sırasıyla
yapılması gibi vacipler, hakkında ihtilaf edilmişler arasında son teşehhüt ve
son teşehhütte Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e salat ve selam getirmek -bu
son üçünü İmam Şafii -Allah'ın rahmeti ona- vacip kabul etmiştir.- Cumhur; da
selamın vacip olduğunu kabul etmiş ve pek çok kimse de teşehhüdün vacip
olduğunu söylemiştir. Şafii ile birlikte Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e
salavat getirmeyi Şa'bi, Ahmed b. Hanbel ve onların mezheplerine mensup
kimseler de kabul etmektedir. Şafii mezhebine mensup ilim adamlarından bir
topluluk da namazdan çıkmak için niyeti de vacip kabul ettiği gibi, Ahmed -yüce
Allah'ın rahmeti ona- birinci teşehhüdü ve aynı şekilde tesbihleri ve intikal
tekbirlerini vacip görmüştür, denilecek olursa buna şöyle cevap verilir:
Üzerlerinde icma olan üç
vacip soru soran tarafından bilinen hususlardır. Dolayısıyla ayrıca onların
açıklanmasına ihtiyaç olmamıştır. Aynı şekilde hakkında ihtilaf bulunan
hususlar da böyledir. Onları vacip kabul edenler, bunların o kişi tarafından
bilinen şeyler olduğunu kabul ederler. Ayrıca bu hadiste namaz için kamet
getirmenin vacip olmadığına delil vardır.
Hadisten Çıkartılan
Diğer Hükümler
1- Taharet (abdestli
olmak), kıbleye yönelmek, iftitah tekbiri ve kıraat vacip (farz)dır.
2- İstiaze çekmek,
iftitah duası (subhaneke, veccehtu gibi duaları) okumak, iftitah tekbirinde
elleri kaldırmak, sağ eli sol elin üzerine koymak, intikal tekbirleri, rüku ve
sücudda söylenen tesbihler, oturuş şekilleri, elleri uylukların üzerine koymak
ve hadiste sözkonusu edilmeyen diğer hususlar, üzerinde icma olduğunu ve
hakkında ihtilaf edildiğini söylediklerimiz dışında vacip değildir.
3- Rükuda, iki secde
arasında otururken itidalin, rüku ve sücudda tuma'ninenin (organların yerli yerince
oturmasının), iki secde arasında oturmanın vacip olduğuna delildir. Bizim ve
cumhurun mezhebi budur. Ancak iki secde arasında oturmayı Ebu Hanife -yüce
Allah'ın rahmeti ona- ve az bir kesim vacip kabul etmemiştir ama bu hadis
onlara karşı bir delildir, buna karşı verilecek sağlıklı, doğru bir cevap
yoktur.
(rüku halinde) itidale
gelince, bizim ve diğer ilim adamlarının mezheplerinden meşhur olana göre bunda
da tuma'nine tıpkı iki secde arasında icap ettiği gibi vaciptir. Ancak bazı
mezhep alimlerimiz bu halde tuma'ninenin vacip oluşunda kanaat
belirtmemişlerdir. Bu kanaate sahip olan kimseler bu hadiste Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in: "Sonra ayakta itidal buluncaya (doğruluncaya) kadar
başını kaldır" buyurduğunu ve yalnızca itidali sözkonusu edip, tuma'nineyi
iki oturuş arasında rüku ve sücutta sözkonusu ettiği gibi burada sözkonusu
etmediğini delil göstermişlerdir.
4- Bütün rekatlarda
kıraat (Kur'an okumak) vaciptir. Daha önce geçtiği gibi bizim de, cumhurun
mezhebi de budur.
5- Müftiye herhangi bir
hususa dair soru sorulacak olup da ortada soru soranın ihityacı olan ama
hakkında soru sormadığı başka bir husus da varsa bunu da ona söylemesi
müstehaptır. Bu ilgisi olmayan anlamsız sözlerden değil de nasihat türünden
olur. Bunun delil de "ey Allah'ın Rasulü bana öğret" sözündedir yani
bana namazı öğret. Allah Resulü de ona namazı, kıbleye yönelmeyi ve ab de st
almayı öğretmiştİ. Oysa bunlar namazın kendisinden değildirler. Her ikisi de
namazın şartlarındandır.
6- Öğrenen kimseye ve
bilgisize, yumuşak hareket etmek, ona iyi davranmak, meseleyi ona iyice
açıklamak, asıl maksatları ona özetle bildirmek ve durumu itibariyle iyice
bellemesine ve gereklerini yerine getirmesine ihtimal bulunmayan
mükemmelleştirici özellikleri dışarıda tutarak onun için yalnızca önemli
olanlarla yetinmek.
7- Karşılaşma halinde
selam vermek müstehap, onu almak vaciptir. Karşılaşmak -aradan kısa bir zaman
geçmiş olsa dahi- tekrarlanacak olursa selamı da tekrarlamak müstehaptır. Her
selam verilince de selamı almak icap eder. Selam,ve aleykümüsselam yahut,ve
aleyke denilerek başa vav getirilerek alınır. Bu vav'ın getirilmesi cumhura
göre müstehaptır. Bazı mezhep alimlerimiz bunun vacip olduğunu söylemiş ise de
bir kıymeti yoktur çünkü doğrusu bunun sünnet olduğudur. Yüce Allah da:
"Selam dediler, o da selam, dedi." (Hud, 69) buyurmaktadır.
8- Namazın birtakım
farzlarını ihlal eden bir kimsenin namazı sahih değildir ve böyle birisine
namaz kıldı, denilemez. Aksine buna namaz kılmadın, denilir.
Eğer: Peki defalarca sahih
olmayan bir namaz kılmasına nasıl müdahil olmadı denilecek olursa cevap şudur:
Onun sahih olmayan bir namaz kılmasına izin vermediği gibi, ikinci ve üçüncü
defada da sahih olmayacak bir şekilde namaz kılmayacak bir durumda olmadığını
bitmemişti. Aksine onun namazı sahih ve doğru bir şekilde kılması ihtimali
vardı.
Diğer taraftan ilk
seferinde ona öğretmeyişinin sebebi, makbule geçecek bir namazın şeklini hem
ona, hem başkasına daha beliğ bir üslupla öğretmesi içindir. Tıpkı önce
kendilerine hac için ihrama girmelerini emrettikten sonra umre yaparak o
ihramlarım fesh etmeleri gibi. Böylelikle onların zihninde bunun da
yapılabileceğinin iyice yer etmesini istemişti. Allah en iyi bilendir.
Şunu bilelim ki, bu
hadisin Müslim'deki senedinde "Yahya b. Said'den, o Ubeydullah'tan şöyle
dediğini nakletti: Bana Said b. Ebu Said babasından tahdis etti. O Ebu
Hureyre'den" şeklinde yer almaktadır. Darakutni de istidraklerinde şöyle
demektedir: Bu rivayette Yahya b. Said, Ubeydullah'ın bütün arkadaşlarına (ondan
hadis rivayet edenlere) muhalefet etmiştir. Çünkü hepsi bunu Ubeydullah'tan, o
Said'den, o Ebu Hureyre'den diyerek rivayet etmiş ve babasını
zikretmemişlerdir. Darakutni der ki: Yahya hafız birisidir. Onun rivayetine
itimat edilir. Böylelikle hadisin hiçbir illeti bulunmayan sahih bir hadis
olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. Şayet sahih şekil çoğunluğun rivayet ettiği
şekilde olsaydı yine de bu metnin sıhhatine zarar vermezdi. Kitabın baş
taraflarında bunun benzeri çok sayıda açıklamalar geçmiş bulunmaktadır. Bunu
burada sözkonusu etmekten kastın ise Darakutni'nin ya da başkalarının bu gibi
istidraklerinde söylediklerine aldanılmamasıdır. Aziz ve celil Allah en iyi
bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
12- İMAM'A UYAN'IN
İMAM'IN ARKASINDA AÇIKTAN OKUMASININ NEHYEDİLDİĞİ BABI