SAHİH-İ MÜSLİM

SALAT

 

باب وجوب قراءة الفاتحة في كل ركعة، وإنه إذا لم يحسن الفاتحة ولا أمكنه تعلمها قرأ ما تيسر له من غيرها

11- HER REKAT'TA FATİHA'YI OKUMANIN VACİB OLUP, FATİHA'YI GÜZELCE OKUYAMAYAN VE ONU ÖĞRENME İMKANINI DA BULAMAYAN KİMSENİN ONDAN BAŞKA KOLAYINA GELENİ OKUYABİLECEĞİ BABI

 

حدثنا أبو بكر بن أبي شيبة وعمر الناقد وإسحاق بن إبراهيم. جميعا عن سفيان قال أبو بكر: حدثنا سفيان بن عيينة عن الزهري عن محمود بن الربيع، عن عبادة بن الصامت   يبلغ به النبي صلى الله عليه وسلم " لا صلاة لمن لم يقرأ بفاتحة الكتاب"

 

872- Bize Ebu Bekr b. Ebi Şeybe, Amr en-Nakid ve İshak b. İbrahim birlikte Süfyan'dan tahdis ettiler. Ebu Bekr dedi ki: Bize Süfyan b. Uyeyne, ez-Zühri'den tahdis etti. O Mahmud b. er-Rabi'den, o Ubade b. es-Samit'ten hadisi Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e ulaştırarak "Fatihatu'l-kitab'ı okumayanın namazı yoktur" buyurduğu nu rivayet etti.

 

Diğer tahric: Buhari, 756; Ebu Davud, 822; Tirmizi, 247; Nesai, 910; İbn Mace, 837

 

 

حدثني أبو الطاهر. حدثنا ابن وهب عن يونس.ح وحدثني حرملة بن يحيى. أخبرنا ابن وهب . أخبرني يونس عن ابن شهاب. أخبرني محمود بن الربيع عن عبادة بن الصامت؛ قال:  قال رسول الله صلى الله عليه وسلم" لا صلاة لمن لم يقترئ بأم القرآن

 

873- Bana Ebu't-Tahir tahdis etti, bize İbn Vehb, Yunus'tan tahdis etti (H). Bana Harmele b. Yahya da tahdis etti, bize İbn Vehb tahdis etti. Bize Yunus, İbn Şihab'dan haber verdi. Bana Mahmud b. er-Rabi, Ubade b. es-Samit'ten şöyle dediğini haber verdi: ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ummu'I-Kur'an'ı (Fatiha'yı) okumayanın namazı olmaz" buyurdu.

 

 

 

874- Bana el-Hasan b. Ali el-Hulvanı tahdis etti. .. ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in kendilerine ait kuyudan yüzüne su püskürttüğü Mahmud b. er-Rabi'in haber verdiğine göre Ubade b. es-Samit ona ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ummu'l-Kur'an'ı okumayanın namazı olmaz" buyurduğunu haber verdi.

 

 

وحدثناه إسحاق بن إبراهيم وعبد بن حميد. قالا: أخبرنا عبدالرزاق. أخبرنا معمر عن الزهري، بهذا الإسناد مثله.وزاد: فصاعدا.

 

875- Bunu bize İshak b. İbrahim ve Abd b. Humeyd de tahdis edip dediler ki: Bize Abdurrezzak haber verdi. Bize Ma'mer, ez-Zühri'den bu isnad ile aynısını rivayet etti ve: (Ummu'l-Kur'an'ı) ve fazlasını diye ekledi.

 

 

وحدثناه إسحاق بن إبراهيم الحنظلي. أخبرنا سفيان بن عيينة عن العلاء، عن أبيه، عن أبي هريرة،  عن النبي صلى الله عليه وسلم" من صلى صلاة لم يقرأ فيها بأم القرآن فهي خداج" ثلاثا، غير تمام. فقيل لأبي هريرة : إنا نكون وراء الأمام. فقال: اقرأ بها في نفسك، فإني سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول: قال الله تعالى: قسمت الصلاة بين وبين عبدي نصفين. ولعبدي ما سأل. فإذا قال العبد: الحمد لله رب العالمين، قال الله تعالى: حمدني عبدي. وإذا قال؛ الرحمن الرحيم. قال الله تعالى؛ أثنى علي عبدي. وإذا قال مالك يوم الدين. قال: مجدني عبدي (وقال مرة: فوض إلى عبدي) فإذا قال: إياك نعبد وإياك نستعين. قال: هذا بيني وبين عبدي ولعبدي ما سأل. فإذا قال: اهدنا الصراط المستقيم صراط الذين أنعمت عليهم غير المغضوب عليهم ولا الضالين. قال: هذا لعبدي ولعبدي ما سأل.قال سفيان حدثني به العلاء بن عبدالرحمن بن يعقوب.دخلت عليه وهو مريض في بيته. فسألته أنا عنه.

 

876- Bize İshak b. İbrahim b. el-Hanzali de tahdis etti. .. Ebu Hureyre, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den şöyle buyurduğunu nakletti: "Her kim içinde Ummu'l-Kur'on'ı okumadığı bir namaz kılarsa o eksiktir." Üç defa tekrarladı, tamam değildir dedi.

Ebu Hureyre'ye: Biz imamın arkasında namaz kılıyor olabiliriz, denilince, o: Sen onu içinden oku çünkü ben Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i şöyle buyururken dinledim dedi: "Yüce Allah buyurdu ki: Namazı kendimle kulum arasında yarı yarıya böldüm, kuluma da dilediği verilir. Kul: Elhamdu lillahi Rabbi'l-olemin dediğinde yüce Allah: Kulum bana hamdetti der. er-Rahmani'r-rahim dediğinde yüce Allah kulum bana sena etti (beni övdü) der. Kul: Moliki yevmi'd-din dediğinde kulum beni temcid etti (şanımı yüceltti) der. -Bir defasında da: Kulum işlerini bana havale etti dedi. - Kul: İyyake na 'budu ve iyyake nestain dediğinde, Allah: Bu ise benimle kulum arasındadır. Kuluma da dilediği verilir buyurur. Kul: İhdina's-Sırata'l-mustakim Sıratellezine en'amte aleyhim gayri'l-mağdubi aleyhim veleddallin derse yüce Allah: İşte bu kulumundur, kuluma da dilediği verilir buyurur. "

Süfyan dedi ki: Bu hadisi bana el-Ala b. Abdurrahman b. Yakub tahdis etti. Evinde hasta yatıyorken yanına girdim de bu hadisi ona ben sordum (bu hadisi bana rivayet etmesini istedim). 

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

حدثنا قتيبة بن سعيد عن مالك بن أنس، عن العلاء بن عبدالرحمن؛ أنه سمع أبا السائب مولى هشام بن زهره، يقول؛ سمعت أبا هريرة يقول؛ قال رسول الله صلى الله عليه وسلم.

 

877- Bize Kuteybe b. Said, Malik b. Enes'ten tahdis etti. O el-Ala b. Abdurrahman'dan rivayet ettiğine göre Hişam b. Zühre'nin azatlısı Ebu'sSaib'i şöyle derken dinlemiştir: Ebu Hureyre'yi şöyle derken dinledim: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

 

Diğer tahric: Ebu Davud, 821; Tirmizi, 2953; Nesai, 908; İbn Mace, 838

 

 

ح وحدثني محمد بن رافع. حدثنا عبدالرزاق. أخبرنا ابن جريج. أخبرني العلاء بن عبدالرحمن بن يعقوب؛ أن أبا السائب، مولى بني عبدالله بن هشام بن زهرة، أخبره؛ أنه سمع أبا هريرة يقول؛   قال رسول الله صلى اله عليه وسلم" من صلى صلاة فلم يقرأ فيها بأم القرآن " بمثل حديث سفيان وفي حديثهما" قال الله تعالى؛ قسمت الصلاة بيني وبين عبدي نصفين. فنصفها لي ونصفها لعبدي".

 

878- (H) Bana Muhammed b. Rafi'de tahdis etti. Bize Abdurrezzak tahdis etti. Bize İbn Cureyc haber verdi. Bana el-Ala b. Abdurrahman b. Yakub'un haber verdiğine göre Hişam b. Zühre'nin azatlısı Ebu's-Saib kendisine Ebu Hureyre'yi şöyle derken dinlediğini haber vermiştir: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) -tıpkı Süfyan'ın hadisi gibi- "kim içinde Ummu'l-Kur'an'ı okumadığı bir namaz kılarsa ... " buyurdu. Her ikisinin hadisinde de Yüce Allah: "Namazı kendimle kulum arasında yarı yarıya böldüm. Yarısı benim, yarısı kulumundur, buyurdu. "

 

 

حدثني أحمد بن جعفر المعقري. حدثني النضر بن محمد. حدثنا أبو أويس. أخبرني العلاء؛ قال: سمعت من أبي ومن أبي السائب، وكانا جليسي أبي هريرة؛ قالا: قال أبو هريرة؛

 قال رسول الله صلى الله عليه وسلم" من صلى صلاة لم يقرأ فيها بفاتحة الكتاب فهي خداج" يقولها ثلاثا. بمثل حديثهم.

 

879- Bana Ahmed b. Cafer el-Ma'kid tahdis etti. Bize en-Nadr b. Muhammed tahdis etti. Bize Ebu Uveys tahdis etti. Bana el-Ala haber verip dedi ki: Babamdan ve Ebu's-Saib'den -ki her ikisi de Ebu Hureyre'nin meclisine gidip onunla beraber oturup kalkan kimselerdendişöyle dediklerini dinledim: Ebu Hureyre dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Her kim içinde Fatihatu'l-kitab'ı okumadan bir namaz kılarsa o eksiktir" buyurdu. Bunu üç defa söyledi. (Ravi) öncekilerin hadisi rivayet ettikleri gibi rivayet etti.

 

 

AÇIKLAMA:          Bu babta (872) "Fatihatu'l-kitab'ı okumayanın namazı olmaz" hadisi yer almaktadır.

 

Bir başka rivayette (876): "kim içinde Ummu'l-Kur'an'ı okumadan bir namaz kılarsa ... " hadisi yer almaktadır.

 

Yine bu babta (883) namazını iyi kılamayan bedevi ile ilgili hadis de yer almaktadır.

Bu babtaki lafızlara gelince "hidac (eksik) lafzı ile ilgili olarak el-Halil b.

Ahmed, el-Esmai, Ebu Hatim es-Sicistani, Herevi ve başkaları, hidac eksiklik demektir, demişlerdir. Mesela dişi deve doğum zamanından önce çocuğunu doğuracak olursa hilkati itibariyle eksiksiz olsa dahi "hadeceti'n-nakatu" denilir. Şayet hilkati eksik doğuracak olursa hamilelik süresi tam olsa bile "ahdecet en-nakatu" denilir. Bundan dolayı küçük elli kimseye de muhdecu'lyed yani eli eksik denilir. Bir dilbilginleri topluluğu da eksik doğum yapması halinde hem hadecet hem ahdecet en-nakatu denilir, demişlerdir.

Ummu'l-Kur'an (Kur'an'ın anası) Fatiha'nın adıdır. Ona Ummu'l-Kur'an denilmesinin sebebi Kur'an'ın başında yer alan ilk sure oluşundan dolayıdır. Tıpkı Mekke'ye şehirlerin aslı olduğundan ötürü Ummu'l-Kura denilmesi gibidir.

 

Aziz ve Celil Allah'ın "kulum beni temcid etti" buyruğu beni tazim etti demektir.

Burada (877-879) geçen "Ebu's-Said"in adının ne olduğunu hadis alimleri bilmemektedir, sika bir ravidir.

 

(879) "Bana Ahmed b. Cafer el-Ma'kiri tahdis etti." Yemen'de bir bölge adı olan "Ma' kir" denilen yere mensuptur.

 

Babtaki Hadislerden Çıkan Hükümler Bu babtan çıkartılacak hükümlere gelince,

 

1- Fatiha'yı okumak vaciptir.

 

2- Fatiha'nın muayyen olarak okunması gerekir ve -onu okumaktan aciz olan kimse dışında- başka bir sure onun yerini tutmaz. Malik, Şafii ve ashab ile tabiin ve onlardan sonra gelenler arasından ilim adamlarının çoğunluğunun görüşü de budur. Ebu Hanife (r.anh) ile az bir kesim Fatiha farz değildir. Aksine farz olan Kur'an-ı Kerim'den bir ayet okumaktır çünkü Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) (883) "kolayına geleni oku" buyurmuştur. Cumhurun delili ise Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Ummu'l-Kur'an okunmadan namaz olmaz" buyruğudur. Eğer onlar maksat kamil bir namaz olmaz demektir, diyecek olurlarsa biz bu lafzın zahirine aykırıdır deriz. (41102) Bu kanaati destekleyen hususlardan birisi de Ebu Hureyre (r.anh)'ın şu hadisidir: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "İçinde Fatihatu'l-kitab'ın okunmadığı namaz geçerli değildir" buyurdu.

Bu hadisi Ebu Bekr b. Huzeyme sahihinde sahih bir isnad ile rivayet etmiştir. Aynı zamanda bunu Ebu Hatim b. Hibban da rivayet etmiştir. "Kolayına geleni oku" hadisi ise Fatiha hakkında yorumlanmıştır. Çünkü Fatiha'nın öğrenilmesi ve okunması kolaylaştırılmıştır yahut Fatiha'dan sonra Fatiha'nın fazlasını okumak Fatiha'yı okumaktan aciz olan kimse hakkında tevil edilir.

 

3- Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in (873) "Fatihatu'l-kitab'ı okumayanın namazı olmaz" buyruğu da Şafii'nin -Yüce Allah'ın rahmeti ona- ve ona uygun kanaat belirtenlerin imama da, imama uyanlara da, tek başına namaz kılana da Fatiha'nın okunması vaciptir diyenlerin görüşlerinin lehine bir delil bulunmaktadır. Fatiha'yı okumanın imama uyana da vacip olduğunu destekleyen hususlardan birisi de Ebu Hureyre'nin (876) "onu içinden oku" sözüdür. Bu da: Kendin duyacak şekilde gizlice oku anlamındadır.

 

Bazı Maliki alimleri ile başkalarının bundan maksat bunun üzerinde düşünmek ve ondan ibret ve öğüt almaktır şeklindeki açıklamaları kabul edilemez çünkü kıraat (okumak) ancak kişinin kendisinin duyacağı şekilde dilin hareket etmesi hakkında kullanılır. Bundan dolayı cünüp bir kimse eğer dilini hareket ettirmeksizin kalbinden Kur'an-ı Kerim'i geçirip, üzerinde düşünecek olursa cünüp için haram olan Kur'an'i okumak günahını işlemiş bir kimse olmayacağını ittifakla kabul etmişlerdir.

 

Kadi İyaz, Ali b. Ebu Talib (r.anh) ile İmam Malik'in arkadaşlarından Rabia ve Muhammed Ebu Sufra'dan kesinlikle kıraat vacip değildir, dediklerini nakletmektedir. Aynı zamanda bu İmam Malik'ten de şaz bir rivayettir.

 

es-Sevri, el-Evzai ve Ebu Hanife (r.an hum) da şöyle demektedir: Kıraat son iki re katta vacip değildir, aksine namaz kılan serbesttir. Dilerse okur, dilerse tesbih getirir, dilerse susar.

Fakat seleften ve haleften ilim adamlarının çoğunluğunun kabul ettikleri sahih görüş her re katta Fatiha okumanın vacip olduğudur. Çünkü Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bedeviye (883) "sonra bunu namazının tamamında yap" buyurmuştur.

 

Fatiha Suresi ve Besmele'nin Fatiha'dan Bir Ayet Olup Olmadığı

(876) Yüce Allah'ın: "Namazı kendimle kulum arasında ikiye böldüm" hadisi ile ilgili olarak ilim adamları şöyle demişlerdir: Burada salat (namaz) tan kasıt Fatiha sOresidir. Ona bu adın veriliş sebebi o olmadan namazın sahih olmayışıdır. Bu da Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Hac Arafat('ta vakfe)tır" demesine benzer. Bu buyrukta namazda Fatiha'nın muayyen olarak vacip olduğuna delil vardır.

 

İlim adamları der ki: Kasıt ise mana itibariyle onu paylaştırdım, demektir çünkü Fatiha suresinin ilk yarısı şanı yüce Allah'a hamd etmek, şanını yüceltmek, onu tazim edip övmek ve işleri ona havale etmektir. İkinci yarısında ise . dilek, istek, yalvarış ve ihtiyacın arzedilmesi sözkonusudur.

 

Besmele'nin Fatiha'dan olmadığını söyleyenler bu hadisi delil göstermişlerdir. Bu hadis bu kanaatte olanların gösterdikleri en açık delillerden birisidir. Derler ki: Çünkü Fatiha sOresi icma ile yedi ayet-i kerimedir. İlk üç ayetinin başı övgüdür. Bu da elhamdulillah'dır. Diğer üç ayet de ilki ihdina's-Sırata'lmustakim olan bir duadır. Yedinci ayet ise ikisi arasında olup, bu da iyyake na' budu ve iyyake nestain' dir. Bu kanaat sahipleri derler ki: Çünkü yüce Allah: "Namazı kendimle kulum arasında ikiye böldüm. O elhamdu lillahi Rabbi'l-alemin dediğinde ... " buyurmuş ve besmele'yi sözkonusu etmemiştir. Şayet Fatiha sOresinden olsaydı elbette ki onu sözkonusu ederdi.

 

Mezhep alimlerimiz ve besmele'nin Fatiha'dan bir ayet olduğunu kabul eden başkaları da buna çeşitli şekillerde cevap vermişlerdir.

 

Bu cevapların birincisi şöyledir: Böyle bir ikiye bölme Fatiha'nın kendisine değil, namazın tamamına aittir. Lafzın gerçek (hakikat) anlamı budur.

 

İkinci cevap: İkiye payetme Fatiha'nın tam ayetleri ile alakalı özel bir durumdur.

Üçüncü cevap anlam itibarıyla şöyledir: Kul Kur'an okumasında "elhamdulillahi Rabbi' I-alemin" e varınca, böyle olur demektir. İlim adamları dedi ki: Yüce Allah'ın: "Kulum bana hamd etti, beni övdü, beni tazim etti" buyruğunun sebebi hamd ve senanın güzel fiiller dolayısıyla yapılması, şanını yüceltip, tazim etmenin ise celal sıfatları ile övülmesi demektir. Bütün bu hususlarda yüce Allah'ı övdüğü de söylenmiştir. Bundan dolayı er-Rahman er-Rahim'e cevap olarak gelmiştir çünkü bu iki lafız zati ve fiili sıfatları kapsar.

 

Bir defasında da: "Kulum bana işlerini havale etti, dedi" ibaresinin "Maliki yevmi'd-din'e" uygunluğu şu şekildedir: Şanı yüce Allah o güne tek başına sahip ve maliktir. Kullarının amellerinin karşılıklarını ve hesaplarını yalnız o verecektir. Din de hesap demektir. Ceza (karşılık) anlamında olduğu da söylenmiştir. O günde hiçbir kimsenin malik olmak iddiası olmayacağı gibi,mecazi anlamda bir mülkü de olmayacaktır ama dünyada bazı kulların mecazi anlamda bir mülkü vardır ve bazıları da batılalarak bir iddiada bulunmaktadır. İşte o günde bütün bunlar sözkonusu olmayacaktır. Bunun manası budur. Gerçek malik olan şanı yüce Allah'tır. Gerçek anlamıyla malik olmak da dünya ve ahirete, onların içindeki şeylere ve her ikisinin içinde olanlara malik olmak demektir. Onun dışındaki bütün varlıkların Rabbi odur, onun emri altında olan kullarıdır. Diğer taraftan bu itiraf aynı zamanda yüce Allah' ı tazim edip, onun azametini dile getirmekte ve işleri ona havale etmektedir. Bu açıkça görülen bir husustur.

 

"Kul: İhdina's-Sırata'l-mustakim dediğinde ... işte bu kulum içindir."

 

Müslim'in sahihinde bu şekilde olmakla birlikte başka kaynaklarda "işte bunlar kulum içindir" şeklindedir. Bu rivayette "ihdina ... " ve ondan sonrasının surenin sonuna kadar iki ayet değil, üç ayet olduğuna delil vardır.

 

İşte bu meselede besmele Fatiha'dan mı, değil mi sorusuna dayanan bir görüş ayrılığı bulunmaktadır. Bizim ve çoğunluğun benimsediği görüşe göre besmele Fatiha'dan olup, başlı başına bir ayettir. "İhdina ... " ve devamı da iki ayettir.

 

Malik ile besmelenin Fatiha'dan olmadığını söyleyen başkalan ise şöyle derler: "İhdina ... " ve sonrası üç ayet-i kerimedir.

 

Çoğunluğun lehine bir delil olmak üzere şöyle demeleri mümkündür:

Hadisteki "bunlar" ifadesinden kasıt kelimelerdir, ayetler değildir. Buna delil de Müslim'in: "Bu kulum içindir" rivayetidir. Böylesi de çoğul tabiri burada iki şey hakkında yorumlanır şeklinde cevap vermekten daha güzeldir çünkü çoğul lafzının iki hakkında da kullanılması çoğunluğun kanaatine göre mecazidir. Onun hakikat anlamından mecaz anlamında kullanıldığını söyleyebilmek için bir delile ihtiyaç vardır. Allah en iyi bilendir.

 

 

حدثنا محمد بن عبدالله بن نمير. حدثنا أبو أسامة عن حبيب بن الشهيد. قال: سمعت عطاء يحدث عن أبي هريرة؛                                                                                                                            أن رسول الله صلى الله عليه وسلم" لا صلاة إلا بقراءة " قال أبو هريرة؛ فما أعلن رسول الله صلى الله عليه وسلم أعلناه لكم. وما أخفاه أخفيناه لكم.

 

880- Bize Muhammed b. Abdullah b. Numeyr tahdis etti. .. Ebu Hureyre'nin rivayetine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kıraatsiz namaz olmaz" buyurmuştur. Ebu Hureyre dedi ki: Bu sebeple Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in açıktan okuduğunu, biz de size açıktan okuduk. Onun gizli okuduğunu, biz de size gizli okuduk.

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir Şerh sonraki sayfada

 

 

حدثنا عمرو الناقد وزهير بن حرب( واللفظ لعمرو) قالا: حدثنا إسماعيل بن إبراهيم أخبرنا ابن جريج عن عطاء؛ قال: قال أبو هريرة؛ في كل الصلاة يقرأ. فما أسمعنا رسول الله صلى الله عليه وسلم أسمعناكم. وما أخفى منا أخفينا منكم. فقال له رجل: إن لم أزد على أم القرآن؟ فقال: إن زدت عليها فهو خير.وإن انتهيت إليها أجزأت عنك.

 

881- Bize Amr en-Nakid ve Zuheyr b. Harb -ki lafız Amr'a aittirtahdis edip dediler ki: ... Ebu Hureyre dedi ki: Namaz (kılan namaz)ın bütün (rekatlan)nda Kur'an okur. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in (açıktan okuyarak) bize işittirdiğini, biz de size işittiriyoruz. Onun gizli okuduğunu biz de sizden gizli okuyoruz. Bir adam ona: Eğer Ummu'l-Kur'an'dan fazlasını okumasam (ne olur) deyince, Ebu Hureyre: Ondan fazlasını okursan o bir hayırdır eğer onu okumakla yetinirsen o da senin için yeter, dedi.

 

Diğer tahric: Buhari, 772 -uzunca-; Nesai, 969 Şerh sonraki sayfada

 

 

حدثنا يحيى بن يحيى .أخبرنا يزيد( يعني ابن زريع) عن حبيب المعلم عن عطاء؛ قال: قال أبو هريرة: في كل صلاة قراءة. فما أسمعنا النبي صلى الله عليه وسلم أسمعناكم. وما أخفى منا أخفيناه منكم. ومن قرأ بأم الكتاب فقد أجزأت عنه. ومن زاد فهو أفضل.

 

882- Bize Yahya b. Yahya tahdis etti. .. Ebu Hureyre dedi ki: Her namazda kıraat vardır. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bize işittirdiğini, biz de size işittiriyoruz. Bizden gizli okuduğunu, biz de sizden gizli okuyoruz. Ummu'l-Kitab'ı okuyana o yeterli gelir, daha fazlasını okursa o da daha faziletlidir.

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir Şerh sonraki sayfada

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

NAMAZDA TUMA'NİNE VE KOLAYINA GELENİ OKUMAK BABI