SAHİH-İ MÜSLİM

SALAT

 

باب فضل الأذان وهرب الشيطان عند سماعه

8- EZANIN FAZİLETİ VE EZANI İŞİTİNCE ŞEYTAN'IN KAÇMASI BABI

 

حدثنا محمد بن عبدالله بن نمير. حدثنا عبدة عن طلحة بن يحيى، عن عمه؛ قال: كنت عند معاوية بن أبي سفيان. فجاءه المؤذن يدعوه إلى الصلاة. فقال معاوية: سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول "المؤذنون أطول الناس أعناقا يوم القيامة".

 

850- Bize Muhammed b. Abdullah b. Numeyr tahdis etti. Bize Abde, Talha b. Yahya’dan tahdis etti. O amcasından şöyle dediğini nakletti: Muaviye b. Ebu Süfyan' m yanında idim. Müezzin yanına gelerek onu namaza çağırdı. Muaviye: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i: "Müezzinler kıyamet gününde boyunları en uzun insanlar olacaklardır" buyururken dinledim, dedi.

 

Diğer tahric: İbn Mace, 725

 

 

وحدثنيه إسحاق بن منصور. أخبرنا عامر. حدثنا سفيان عن طلحة بن يحيى، عن عيسى بن طلحة. قال: سمعت معاوية يقول: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم. بمثله.

 

851- Bunu bana İshak b. Mansur da tahdis etti. Bize Ebu Amir haber verdi. Bize Süfyan, Talha b: Yahya'dan o İsa b. Talha'dan şöyle dediğini nakletti: Muaviye'yi şöyle derken dinledim: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, diyerek hadisi aynen zikretti.

 

 

حدثنا قتيبة بن سعيد وعثمان بن أبي شيبة وإسحاق بن إبراهيم (قال إسحاق: أخبرنا. وقال الآخران: حدثنا جرير) عن الأعمش، عن أبي سفيان، عن جابر؛ قال: سمعت النبي صلى الله عليه وسلم يقول "إن الشيطان إذا سمع النداء بالصلاة، ذهب حتى يكون مكان الروحاء".؟ فقال: هي من المدينة ستة وثلاثون ميلا.

 

852- Bize Kuteybe b. Said, Osman b. Ebu Şeybe ve İshak b. İbrahim tahdis etti. İshak bize Cerir haber verdi derken, diğer ikisi, tahdis etti, dedi. O A'meş'ten, o Ebu Süfyan'dan, o Cabir'den şöyledediğini nakletti: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i: "Şeytan namaz için ezan okunduğunu işitince Revha kadar uzağa varıncaya kadar gider" buyururken dinledim.

Süleyman dedi ki: Ben ona Revha'yı sordum. O: Orası Medine'den otuz altı mil uzaklıktadır, dedi.

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

وحدثناه أبو بكر بن أبي شيبة وأبو كريب. قالا: حدثنا أبو معاوية عن الأعمش، بهذا الإسناد.

 

853- Bize Ebu Bekr b. Ebi Şeybe ve Ebu Kureyb tahdis edip dediler ki: Bize Ebu Muaviye, A'meş'ten bu isnad ile haber verdi..

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

حدثنا قتيبة بن سعيد وزهير بن حرب وإسحاق بن إبراهيم (واللفظ لقتيبة) (قال إسحاق: أخبرنا. وقال الآخران: حدثنا جرير) عن الأعمش، عن أبي صالح، عن أبي هريرة، عن النبي صلى الله عليه وسلم قال: "إن الشيطان إذا سمع النداء بالصلاة أحال له ضراط. حتى لا يسمع صوته. فإذا سكت رجع فوسوس. فإذا سمع الإقامة ذهب حتى لا يسمع صوته. فإذا سكت رجع فوسوس".

 

854- Bize Kuteybe b. Said, Zuheyr b. Harb ve İshak b. İbrahim -lafız Kuteybe'nindir- tahdis etti. İshak, Cerir, A'meş'ten haber verdi derken, diğer ikisi tahdis etti, dediler. O Ebu Salih'ten, o Ebu Hureyre'den, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den: "Şeytan namaz için ezan okunduğunu işitince, onun sesini duymamak için seslice osurarak kaçar. Sustu mu döner ve vesvese verir. Kametin getirildiğini duyunca sesini duymamak için gider, sustu mu dönüp vesvese verir" buyurduğunu nakletti.

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

حدثني عبدالحميد بن بيان الواسطي. حدثنا خالد (يعني ابن عبدالله) عن سهيل، عن أبيه، عن أبي هريرة؛ قال:

 قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: "إذا أذن المؤذن أدبر الشيطان وله حصاص".

 

855- Bana Abdulhamid b. Beyan el-Vasıti tahdis etti. Bize Halid -yani b. Abdullah- Suheyl b. Ebu Salih'ten tahdis etti. O babasından, o Ebu Hureyre'den şöyle dediğini nakletti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Müezzin ezan okuyunca şeytan seslice osurarak arkasını dönüp kaçar" buyurdu.

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

حدثني أمية بن بسطام. حدثنا يزيد (يعني ابن زريع) حدثنا روح عن سهيل. قال: أرسلني أبي إلى بني حارثة. قال ومعي غلام لنا (أو صاحب لنا) فناداه مناد من حائط باسمه. قال وأشرف الذي معي على الحائط فلم ير شيئا. فذكرت ذلك لأبي فقال: لو شعرت أنك تلقى هذا لم أرسلك. ولكن إذا سمعت صوتا فناد بالصلاة. فإني سمعت أبا هريرة يحدث عن رسول الله صلى الله عليه وسلم؛ أنه قال "إن الشيطان، إذا نودي بالصلاة، ولى وله حصاص.

 

856- Bana Umeyye b. Bistam tahdis etti. Bize Yezid -yani b. Zurey'tahdis etti. Bize Ravh, Suheyl'den şöyle dediğini nakletti: Babam beni Harise oğullarına gönderdi. Benimle beraberde bizim bir hizmetkarımız -yahut bir arkadaşımız- vardı. Bir münadi ona bir bahçeden adını söyleyerek seslendi. Benim yanımda bulunan kişi bahçeye baktıysa da hiçbir şey göremedi. Ben bunu babama anlatınca o şöyle dedi: Senin böyle bir hal ile karşılaşacağını fark etseydim, seni göndermezdim ama sen (böyle) bir ses işitecek olursan namaz ezanı oku, çünkü ben Ebu Hureyre'yi Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den: "Şüphesiz namaz için ezan okunduğu zaman şeytan yüksek sesle osurarak kaçar" buyurdu diye tahdis ederken dinledim.

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

حدثنا قتيبة بن سعيد. حدثنا المغيرة (يعني الحزامي) عن أبي الزناد، عن الأعرج، عن أبي هريرة؛ أن النبي صلى الله عليه وسلم قال: "إذا نودي للصلاة أدبر الشيطان له ضراط حتى لا يسمع التأذين. فإذا قضي التأذين أقبل. حتى إذا ثوب بالصلاة أدبر. حتى إذا قضي التثويب أقبل. حتى يخطر بين المرء ونفسه. يقول له: اذكر كذا واذكر كذا لما لم يكن يذكر من قبل. حتى يظل الرجل ما يدري كم صلى".

 

857- Bize Kuteybe b. Said tahdis etti. Bize Muğıre -yani el-Hizami Ebu'z-Zinad'dan, o el-Arec'den, o Ebu Hureyre'den rivayet ettiğine göre Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Namaz için ezan okunduğu vakit şeytan ezanı işitmemek için seslice osurarak arkasını dönüp gider. Ezan bitince döner. Nihayet namaz için kamet getirilince tekrar arkasını döner (kaçıp gider). Nihayet kamet bitince tekrar geri gelir ta ki insan ile nefsi arasına girer, ona daha önce hatırına getirmediği şeylere şunu da hatırla, bunu da hatırla, der. Sonunda adam kaç rekat namaz kıldığını bilemeyecek bir hale gelir. "

 

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

حدثنا محمد بن رافع. حدثنا عبدالرزاق. حدثنا معمر عن همام بن منبه، عن أبي هريرة، عن النبي صلى الله عليه وسلم. بمثله. غير أنه قال "حتى يظل الرجل إن يدري كيف صلى".

 

858- Bize Muhammed b. Rafi' tahdis etti. Bize Abdurrezzak tahdis etti. Bize Ma'mer, Hemmam b. Münebbih'ten tahdis etti. O Ebu Hureyre'den, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den aynısını rivayet etti. Şu kadar var ki o rivayetinde şöyle dedi: "Öyle ki adam artık nasıl namaz kıldığını bilemez olur. "

 

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

AÇIKLAMA:          Bu babta (850) "müezzinler kıyamet gününde ... " ile (852) "şeytan namaz için ezanı işitince ... " (854) "şeytan namaz için ezan okunduğunu işitince ... dönüp vesvese verir." Başka bir rivayette (855) "müezzin ezan okuduğu vakit ... " (857) "namaz için ezan okununca ... " buyurulmaktadır.

 

 

Ravi İsimleri

 

(850) "Talha b. Yahya amcasından" Burada sözü geçen amca İsa b. Talha b. Ubeydullah'tır. Nitekim bunu diğer rivayette (851) açıklamış bulunmaktadır.

(852) "A'meş, Ebu Süfyan'dan" Ebu Süfyan'ın adı Talha b. Nafi"dir.

Daha önce defalarca açıklanmıştı.

 

"Süleyman dedi ki: Ona Ravha'yı sordum." Süleyman, A'meş Süleyman b. Mihran'dır. Kendisine sorulan kişi ise Ebu Süfyan Talha b. Nafi"dir.

Umeyye b. Bistam isminde Bistam ismi munsarıf da olur, gayrı munsarıf da olur. Kitabın baş taraflarında birkaç defa açıklanmıştı.

 

 

Babtaki Hadislerin Lafızları ve Anlamları

 

(850) "Müezzinler boyunları en uzun insanlardır." Selef ve halef bunun anlamı hususunda ihtilaf etmişlerdir. Yüce Allah'ın rahmetini en çok gözetleyen, bekleyen insanlar demek olduğu söylenmiştir. Çünkü görmek ve gözetlemek isteyen bir kimse göz dikip, görmek istediği şeye doğru boynunu uzatır. Bu da onların çokça sevap görecekleri anlamına gelir,

Nadr b. Şumeyl dedi ki: Kıyamet gününde insanların terleri çenelerine kadar ulaşınca bu sıkıntı, ızdırap ve terin etkisinin onları bulmaması için boyunları uzayacaktır.

Bunun, onlar efendi ve başkandırlar demek olduğu da söylenmiştir.

Çünkü Araplar efendi birkimseyi boynu uzun olmakla nitelendirirler. Kendilerine uyanları en çok ve kalabalık kimseler demek olduğu da söylenmiştir. İbnu'l-A'rabi dedi ki: İnsanlar arasında amelleri en çok kimseler onlar olacaktır, diye açıklamıştır. Kadi İyaz ve başkaları da şöyle demiştir: Bazıları bunu "i'nakan" diye hemzeyi kesreli olarak rivayet etmişlerdir ki, bu da cennete en hızlı gidecekler anlamındadır çünkü bu hızlıca yürüyüş demek olan "seyru'lanak" den türemiş bir söz olur.

 

(855) "Husas" diğer rivayette de belirtildiği gibi seslice yellenmek demektir. Bunun hızlıca koşmak anlamında olduğu da söylenmiştir. Her iki açıklamayı da Ebu Ubeyd ile ondan sonraki imam dil bilginleri söylemişlerdir.

 

İlim adamları der ki: Şeytanın ezan okunurken kaçması ezanı işitip de kıyamet gününde müezzinin lehine bu hususta şahitlik etmek zorunda kalmaması içindir. Çünkü Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Müezzinin sesini cin, insan ve her ne olursa olsun işiten her şey mutlaka kıyamet gününde onun lehine şahitlik edecektir" buyurmaktadır.

 

Kadi İyaz der ki: Ona yalnızca mümin insanlarla cinler şahitlik eder çünkü kafirin şahitlik yetkisi yoktur diye de söylenmiştir. (Kadi İyaz) der ki: Fakat böyle bir sözü söyleyenin bu açıklaması kabul edilemez çünkü ona aykırı gelen rivayetler vardır. Bunun ezan sesini işitenler arasında şahitlik etmesi sahih olan kimseler olduğu söylendiği gibi, canlı cansız bütün varlıklar hakkında genel olduğu ve şanı yüce Allah'ın cansız ve aklı ermeye n canlı varlıklara ezanı idrak edecek bir kabiliyet, bir akıl ve bir marifet yaratır diye de açıklanmıştır.

Yine denildiğine göre şeytanın geri kaçması ezanın muhtevasının azametinden dolayıdır çünkü eza n tevhid kaidelerini, İslam'ın şiarlarım açığa vurup onu ilan etmeyi ihtiva etmektedir. Şeytanın tevhidin açıkça ilan edilmesi esnasında insana vesvese vermekten ümidini kesmiş olmasından dolayı olduğu da söylenmiştir.

 

(857) "Namaz için kamet getirilince" ibaresindeki "tesvib" kamet getirmek demektir. Bu kökü dönmek anlamında "sabe" den gelmektedir. Namaz için kamet getiren kişi ise, tekrar namaza çağırmaya dönmüş demektir. Çünkü ezan namaza bir çağrıdır, kamet de ona bir çağrıdır.

"Kişi ile nefsi arasına girer." Kadi İyaz el-Meşarik adlı eserinde der ki:

Buradaki "girer" anlamına gelen "yahturu" lafzını sağlam ravilerden kesreli (yahtiru) olarak tespit ettiğimiz gibi, ravilerin çoğundan da bunu ötreli (yahturu) şeklinde tespit ettik ama kesreli okunması doğru olandır. Bu da, vesvese verir demektir. Bu erkek deve kuyruğunu sallayıp, onunla uyluğunu vurduğu hali anlatmak için kullanılan "hatara'l-fahlu" fiilinden gelmektedir. Ötreli okuyuş ise yürüyüş ve geçiş anlamındadır yani ona yaklaşır, kendisi ile kalbi arasına girer, onu içinde bulunduğu halden başka şeylerle uğraştırır. Muvatta şarihleri de bunu böylece açıklamışlardır. Halil ise birinci anlamıyla açıklamıştır.

(858) "Nihayet adam nasıl namaz kıldığını bilemez." Bu ibaredeki "in" birinci rivayetteki "(olumsuzluk edatı) ma" gibidir. Kadi İyaz der ki: Bu edat hemzenin fethası ile de rivayet edilmiştir. Bu da İbn Abdilberr'in rivayeti olup, çoğunluğunun rivayetinin bu olduğunu ileri sürmüştür. Asili de Buhari'de bunu böylece zaptetmiş olmakla birlikte doğrusu bunun hemzesinin kesreli olduğudur.

 

 

Babtaki Hadislerden Çıkartılan Fıkhi Hükümler

 

1- Bu babta ezanın ve müezzinin fazileti dile getirilmektedir. Bu hususta Buhari ve Müslim'in sahihlerinde faziletinin büyüklüğünü açıkça ifade eden çok sayıda hadis yer almaktadır.

Mezhep alimlerimiz insanın kendisini ezan okumak için vermesinin mi yoksa imamlık yapmaya vermesinin mi daha faziletli olduğu hususunda ihtilaf etmişlerdir. Bunların daha sahih olanına göre ezanın daha faziletli olduğudur, Şafii (r.anh) bu hususu el-Umm adlı eserinde açıkça ifade ettiği gibi mezhep alimlerimizin çoğunluğunun görüşü de budur.

İkinci görüş imametin daha faziletli olduğunu ifade eder. Aynı zamanda bu da Şafii'nin açıkça ifade ettiği bir husustur.

 

Üçüncü bir görüşe göre ise birbirlerine eğer kendisinin imamlığın bütün hukukunu ve bütün hususiyetlerini yerine getireceğini biliyorsa imamlık daha faziletlidir, aksi takdirde ezan daha faziletli olur. Bu da Ebu Ali et-Taberi, Ebu'l-Kasım b. Kuç, el-Mesudi ve mezhep alimlerimizden Kadı Huseyn'in görüşüdür.

 

2- Aynı kişinin imamlığı ve müezzinliği birlikte yapmasına gelince, mezhep alimlerimizden bir topluluğun kanaatine göre müstehap olan böyle bir iş yapmamasıdır. Bazıları ise mekruhtur derken, muhakkikleri ve çoğunlukları bunda bir sakınca yoktur hatta böylesi müstehaptır, demişlerdir. Hatta daha sahih olanı da budur. Allah en iyi bilendir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

9- İFTİTAH TEKBİRİ RÜKU'A GİDERKEN VE RÜKU'DAN KALKARKEN ELLERİ OMUZ HİZASINA KALDIRMANIN MÜSTEHAB OLDUĞU VE SECDEDEN KALKTIĞI ZAMAN BUNUN YAPILMAYACAĞI BABI