SAHİH-İ MÜSLİM

SALAT

 

Namazın asıl anlamının ne olduğu hususunda ilim adamları farklı görüşlere sahiptirler. Bunun asıl anlamının dua olduğu söylenmiştir çünkü namaz duayı da kapsamaktadır. Arapça dilbilginleri ile fukahanın ve başkalarının büyük çoğunluğunun görüşü budur. Tevhide dair şehadetten sonra ikinci olarak o geldiği için ona salat (namaz) denildiği de söylenmiştir. Nitekim yarış meydanında ikinci gelen ata da musaili denilir. Namazın (salat) uyluğun iki tarafında bulunan iki damar olan "es-salaveyn"den geldiği de söylenmiştir. Salaveynin rüku ve sücud halinde eğilen iki kemik olduğu da söylenmiştir. İlim adamları derler ki: İşte bundan dolayı mushafta "salat' lafzı vav ile yazılmıştır. Rahmetten geldiği söylendiği gibi asıl anlamının bir şeye yönelmek olduğu dahi söylenmiştir. Bundan başka açıklamalar da yapılmıştır.              Yüce Allah en iyi bilendir.

 

 

باب بدء الأذان

1- EZAN'IN BAŞLAMASI BABI

 

حدثنا إسحاق بن إبراهيم الحنظلي. حدثنا محمد بن بكر. ح وحدثنا محمد بن رافع. حدثنا عبدالرزاق. قالا: أخبرنا ابن جريج. ح وحدثني هارون بن عبدالله (واللفظ له) قال: حدثنا حجاج بن محمد. قال: قال ابن جريج: أخبرني نافع مولى ابن عمر، عن عبدالله بن عمر؛ أنه قال: كان المسلمون حين قدموا المدينة يجتمعون. فيتحينون الصلوات. وليس ينادي بها أحد. فتكلموا يوما في ذلك. فقال بعضهم: اتخذوا ناقوسا مثل ناقوس النصارى. وقال بعضهم: قرنا مثل قرن اليهود. فقال عمر: أولا تبعثون رجلا ينادي بالصلاة؟ قال رسول الله صلى الله عليه وسلم "يا بلال! قم. فناد بالصلاة".

 

835- Bize İshak b. İbrahim el-Hanzali tahdis etti. Bize Muhammed b. Bekr tahdis etti (H). Bize Muhammed b. Rafi'de tahdis etti. Bize Abdurrezzak tahdis edip (Muhammed b. Bekr) ile birlikte bize İbn Cureyc haber verdi, dediler (H). Bana Harun b. Abdullah -ki lafız onundur- de tahdis edip dedi ki: Bize Haccac b. Muhammed tahdis edip dedi ki: İbn Cureyc dedi ki: Bana İbn Ömer'in azatlısı Nafi"in, Abdullah b. Ömer'den haber verdiğine göre o şöyle demiştir: Müslümanlar Medine'ye geldikleri zaman bir araya gelip toplanıyorlar ve namazların vaktini bekliyorlardı. Kimse namaz vaktinin girdiğini yüksek sesle ilan etmiyordu. Bir gün bu hususta konuştular. Bazıları:

 

Hıristiyanların çanları gibi bir çan edinin dedi, bazıları ise Yahudilerin boynuzu (borusu) gibi bir boynuz (edinelim) dedi. Bu sefer Ömer: Namazın vaktini ilan edecek bir adamı niye göndermiyorsunuz, dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de: "Ey Bilal kalk ve namaza çağır" buyurdu.

 

 

Diğer tahric: Buhari, 604; Tirmizi, 190; Nesai, 625

 

AÇIKLAMA:          Dilbilginleri "ezan" bildirmek demektir demişlerdir. Yüce Allah: "Allah'tan ve Resulünden bir ezan" (Tevbe, 3) ve "bir müezzin ezan etti" (Araf 44) buyurmaktadır.

 

"Müslümanlar bir araya gelip ... namaz vaktini bekliyorlardı." Kadi İyaz (rahimehullah) dedi ki: Namaz vaktini bekliyorlardı ibaresi namaza vaktinde gelmek için onun vaktini tespit etmeye çalışıyorlardı çünkü hfn zamanın bir bölümü, bir vakti demektir.

 

"Bazıları bir nakus (çan) edinin" dedi. Dilbilginleri der ki: Nakus (çan) hristiyanların dua vakitlerini bildirmek için çalınan bir alettir. Çoğulu "nevakis" diye gelir. "Naks" de nakusu çalmak demektir.

 

"Müslümanlar Medine'ye geldikten sonra toplanıyorlar. .. "

 

 

Bu hadisten çeşitli hükümler çıkmaktadır:

 

1- Bu hadiste Ömer b. el-Hattab (r.anh)'ın doğruya isabet ettirmesi hususunda büyük bir menkıbesi vardır.

 

2- İşler hakkında özellikle de önemli olanlarına dair istişarede bulunmak.

Bu ilim adamlarının icmaı ile ümmet için müstehaptır. Mezhep alimlerimiz istişare etmenin Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e vacip mi yoksa bizim için sözkonusu olduğu gibi, onun için de sünnet mi olduğu hususunda farklı görüşlere sahiptirler. Onlara göre sahih olan görüş vacip olduğudur, tercih olunan da odur çünkü yüce Allah: "Bir de iş hususunda onlarla istişare et. " (Al-i İmran, 159) buyurmaktadır. Fukahanın cumhurunun ve usul alimlerinin muhakkiklerinin tercih ettikleri üzere de emir vücub ifade eder.

 

3- İstişareye katılanların her birisinin sahip olduğu bilgi ve kanaati söylemesi gerekir. Sonra da emretmek yetkisine sahip olan kişi maslahat olduğunu gördüğü işi yapar.

 

 

"Neden namaza çağıracak bir adam göndermiyorsunuz?" Kadi İyaz (rahimehullah) dedi ki: Bunun zahirinden anlaşıldığı üzere maksat şer'i ezan niteliğinde bir bildirmek değildir. Aksine sadece namaz vaktinin girdiğini haber vermekten ibaret bir ilandır. Onun bu söylediği ihtimal içerisindedir ya da muayyen olarak bu da olabilir çünkü Abdullah b. Zeyd b. Abd Rabbih'in Ebu Davud ve Tirmizi'nin Sünenleriyle başka eserlerde yer alan hadisinde geçtiği üzere o rüyada ezanı gördü, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e gelerek ona ezanı haber verdi. Ömer (r.anh) da arkasından gelip: "Ey Allah'ın Resulü, seni hak ile gönderene yemin olsun ki onun gördüğünün aynısını ben de gördüm, dedi" deyip, hadisin geri kalan kısmını zikretmektedir.

 

Bunun zahirinden anlaşıldığı üzere bu hadise başka bir mecliste olmuştur. Buna göre önce namaz ile ilgili ilan yapılmış sonra da Abdullah b. Zeyd rüyasında ezanı görünce Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'de bunun arkasından ya vahiy ile yahut- Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in içtihat etmesinin caiz olduğu şeklindeki cumhurun mezhebine göre- içtihadı ile bunu teşri buyurmuştur. Böylelikle ezanın teşrii işinde yalnızca bir rüya ile amel edilmemiş olmaktadır. Bu ise herhangi bir görüş ayrılığı bulunmaksızın şüphe bulunmayan hususlardan birisidir. Allah en iyi bilendir.

 

Tirmizi der ki: Burada anılan Abdullah b. Zeyd b. Abdu Rabbih'in Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den diye ezan ile ilgili bu hadisin dışında naklettiği sahih bir rivayeti bulunmamaktadır. Bu Abdullah ise Abdullah b. Zeyd b. Asım el-Mazini'den ayrı bir şahıstır. Abdullah b. Zeyd b. Asım'ın, Buhari ve Müslim'in sahihlerinde çok sayıda hadisi bulunmaktadır ve Abbad b. Temim'in amcasıdır. Allah en iyi bilendir.

 

"Ey Bilal kalk ve namazı ilan et." Kadi İyaz (rahimehullah) dedi ki: Bu hadiste ezanın ayakta okunmasının meşru olduğuna, oturarak ezan okumanın caiz olmadığına delil vardır. Ebu Sevr dışında bütün ilim adamlarının benimsediği görüş budur. Ebu Sevr oturarak eza n okumayı caiz görmüştür. Ebu'l-ferec el-Maliki de ona muvafakat etmiştir.

 

Kadi İyaz'ın bu sözleri iki bakımdan zayıftır. Birincisi daha önce yine ondan naklettiğimiz üzere buradaki seslenişten kasıt namazın vaktinin girdiğini bildirmektir, bilinen ezan değildir. İkincisi ise bu ifadeden kasıt kalk, yüksekçe bir yere git ve uzaktaki insanların sesini duymaları için orada namazın vaktinin girdiğini yüksek sesle bildir demektir. Bu hadiste eza n okunurken ayakta olmaya dair herhangi bir ifade yoktur. Bununla birlikte eza n okurken ayakta durmaya dair bunun dışında bilinen daha başka hadisler delil gösterilmektedir.

 

Kadi İyaz'ın bütün ilim adamlarının görüşüne göre ezan okurken ayakta durmak vaciptir hükmü de dediği gibi değildir. Aksine bizim mezhebimizin meşhur görüşüne göre bu bir sünnettir. Mazeretsiz olarak oturduğu halde ezan okuyacak olursa okuduğu ezan sahih olur ama faziletli olanı da kaçırmış olur. Aynı şekilde ayakta durabilecek gücü olmakla birlikte yatarak ezan okusa yine sahih kabul edilen kanaate göre ezanı sahihtir. Çünkü ezandan maksat bildirmektir ve bu da hasıl olmuştur. Ezan için ayakta okunmasının şart olduğuna dair hiçbir rivayet sabit olmamıştır. Allah en iyi bilendir.

 

Bilal (r.a.)'ın ilan ve bildirme işinin özel olarak Bilal (r.a.)'a emredilmesinin sebebine gelince, bu husus Ebu Davud ile Tirmizi'nin Sünen'lerinde ve başkalarında yer alan Abdullah b. Zeyd b. Abd Rabbih'in rivayet ettiği hadiste açıkça beyan edilmiş bulunmaktadır. Buna göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: "Sen onu (rüyanda sana öğretilen ezanı) Bilal'e öğret. Çünkü onun sesi senin sesinden daha yüksektir (enda)" buyurdu.

 

Hadisteki "enda" lafzının daha yüksek anlamında olduğu söylendiği gibi, daha hoş, daha güzel demek olduğu da söylenmiştir. O taktirde bundan müezzinin sesinin yüksek ve güzel olmasının müstehap olduğu hükmü anlaşılır. Bu hususuta da zaten ittifak edilmiştir.

 

Mezhep alimlerimiz der ki: Ezan okumasına karşılık ücret isteyen güzel sesli bir müezzin ile ücretsiz okuyan ama sesi güzelce olmayan bir müezzin bulsak bunların hangisi müezzin olarak görevlendirilir? Bu hususta iki görüş vardır. Daha sahih olana göre sesi güzel olan ve ücret isteyen müezzin görevlendirilir. Aynı zamanda bu İbn Şureyh'in de görüşüdür. Allah en iyi bilendir.

İlim adamları ezanın dört hikmetini sözkonusu etmişlerdir: İslam'ın şiarını açığa vurmak, tevhid kelimesini açıkça ilan etmek, namaz vaktinin girdiğini ve nerede kılınacağını bildirmek ve cemaate çağırmak. Allah en iyi bilendir ..

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

2- 'EZAN LAFIZLARININ İKİŞER DEFA, KAMET LAFIZLARININ BİRER DEFA SÖYLENMESİNİN EMROlUNDUĞU BABI