SAHİH-İ MÜSLİM

HAYIZ

 

باب الدليل على أن نوم الجالس لا ينقض الوضوء

33- OTURANIN UYKUSUNUN ABDESTİ BOZMADIĞININ DELİLİ BABI

 

حدثني زهير بن حرب. حدثنا إسماعيل بن علية. ح وحدثنا شيبان بن فروخ. حدثنا عبدالوارث. كلاهما عن عبدالعزيز، عن أنس؛ قال: أقيمت الصلاة ورسول الله صلى الله عليه وسلم نجي لرجل (وفي حديث عبدالوارث: ونبي الله صلى الله عليه وسلم يناجي الرجل) فما قام إلى الصلاة حتى نام القوم.

 

831- Bana Züheyr b. Harb tahdis etti. Bize İsmail b. Uleyye tahdis etti (H). Bize Şeyban b. Ferruh da tahdis etti. Bize Apdulvaris tahdis etti. (İsmail ile birlikte) ikisi Abdulaziz'den, o Enes'ten şöyle dediğini nakletti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir adam ile özel olarak konuşmakta iken namaz için kamet getirildi. -Hadisin Abdulvaris tarafından yapılan rivayetinde: Allah'ın Nebisi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) O adam ile özel konuşurken denilmektedir.- Cemaat uyuyuncaya kadar namaza kalkmadı.

 

Diğer tahric: Zuheyr b. Harb rivayetini Nesai, 790, Şeyban'ın rivayetini Buhari, 642; Ebu Davud, 1035

 

 

حدثنا عبيدالله بن معاذ العنبري. حدثنا أبي. حدثنا شعبة عن عبدالعزيز بن صهيب؛ سمع أنس بن مالك قال:

 أقيمت الصلاة والنبي صلى الله عليه وسلم يناجي رجلا. فلم يزل يناجيه حتى نام أصحابه. ثم جاء فصلى بهم.

 

832- Bize Ubeydullah b. Muaz el-Anberi tahdis etti. Bize babam tahdis etti. Bize Şu'be, Abdulaziz b. Suhayb'dan tahdis ettiğine göre o Enes b. Malik'i şöyle derken dinlemiştir: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir adam ile özel olarak konuşuyorken namaz için kamet getirildi. Ashabı uyuyuncaya kadar onunla konuşmasını sürdürdü, sonra gelip onlara namaz kıldırdı.

 

Diğer tahric: Buhari, 6192

 

 

وحدثني يحيى بن حبيب الحارثي. حدثنا خالد (وهو ابن الحارث) حدثنا شعبة عن قتادة. قال: سمعت أنسا يقول: كان أصحاب رسول الله صلى الله عليه وسلم ينامون. ثم يصلون ولا يتوضؤون. قال قلت: سمعته من أنس؟ قال: إي. والله!.

 

833- Bana Yahya b. Habib el-Harisı de tahdis etti. Bize Halid -ki İbnu'l-Haris'dir- tahdis etti. Bize Şu'be, Katade'den şöyle dediğini tahdis etti: Enes'i şöyle derken dinledim: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ashabı uyur sonra da abdest almaksızın namaz kılarlardı. (Şu'be) dedi ki: Bunu bizzat Enes'ten mi dinledin, dedim. O: Allah'a yemin ederim ki evet, dedi.

 

Diğer tahric: Tirmizi, 78

 

 

حدثني أحمد بن سعيد بن صخر الدارمي. حدثنا حبان. حدثنا حماد عن ثابت، عن أنس؛ أنه قال: أقيمت صلاة العشاء. فقال رجل: لي حاجة. فقام النبي صلى الله عليه وسلم يناجيه. حتى نام القوم، (أو بعض القوم) ثم صلوا.

 

834- Bana Ahmed b. Said b. Sahr ed-Darimi tahdis etti. Bize Habban tahdis etti. Bize Hammad, Sabit'ten tahdis etti. O Enes'ten şöyle dediğini nakletti: Yatsı namazı için kamet getirildi. Bir adam: Benim bir ihtiyacım var, dedi. Bunun üzerine Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kalkıp onunla özel konuşmaya başladı. Sonunda cemaat -ya da cemaatin bir kısmı- uyudu, sonra da namaz kıldılar.

 

 

Diğer tahric: Ebu Davud, 201

 

AÇIKLAMA: (831-834)  (831) Müslim "bize Şeyban b. Ferruh da tahdis etti. .. " ve yine (831) "bir adamla özel olarak konuşuyordu ... "

 

(832) "Bize Ubeydullah b. Muaz el-Anberi tahdis etti ... "

 

(833) "Bize Yahya b. Habib el-Harisı de tahdis etti. .. " Bu üç senedin ravilerinin hepsi Basrahdır. Daha önce defalarca Şu'be'nin hem Vasıtlı, hem Basralı olduğunu da zikretmiş idik.

 

Yine daha önce Şeyban'ın babası "Ferruh" isminin Arapça olmayan bir isim olduğu için munsarıf olmadığını da kaydetmiş, Müslim'in (833) "ki o İbnu'l-Haris' dir" sözünün faydasını beyan etmiş ve bundan önceki fasıllarda olsun, daha sonra çeşitli yerlerde olsun bunun açıklamasını yapmış idik.

 

(833) "Bunu Enes'ten bizzat sen mi dinledin ... " Bu sorusu ile rivayetin sağlamlığını öğrenmek istemişti, çünkü Katade (r.anh) tedlis yapan ravilerden olup, Şu'be ise -yüce Allah'ın rahmeti ona- tedlisi insanlar arasında en ağır derecede yeren birisi idi. Hatta: Zina etmek tedlisten daha hafiftir derdi. Tedlis yapan ravi "an" lafzıyla rivayette bulunacak olursa rivayetinin delil gösterilmeyeceği "semi'tu: dinledim" demesi halinde ise sahih ve tercih edilen görüşe göre rivayetinin delil gösterileceği kabul edilmiş bir esasTII. Bundan dolayı Şu'be -yüce Allah'ın rahmeti ona- sema lafzı hususunda Katade'den emin olacağı bir ifade duymak istemiştir. Göründüğü kadar Katade Şu'be'nin bu durumunu bildiğinden ötürü yüce Allah adına yemin ederek cevap vermiştir. Allah en iyi bilendir.

 

(831) "Bir adam ile özel olarak görüşüyordu" ifadesindeki neciy (özel olarak görüşülen kişi)nin anlamı ona gizlice bir şeyler söylüyordu, demektir. Münacat ise gizlice konuşmak anlamındadır. Tekil, tesniye ve çoğul için aynı şekilde neciy (gizlice konuşan) lafzı kullanılır. Nitekim yüce Allah: "Biz neciy olarak onu yakınlaştırdık." (Meryem, 52) ile "Kendi aralarında gizlice konuştular" (Yusuf, 80) buyurmaktadır.

 

      

Hadislerden Çıkan Fıkhi Hükümler

 

1- Bir kimsenin topluluğun huzurunda özel olarak bir diğeriyle konuşması caizdir. Bu sadece bir kişinin yanında yasaklanmış bir iştir.

 

2- Namaz için kamet getirildikten sonra konuşmak caizdir. Özellikle önemli işler hakkında hüküm böyledir fakat önemli olmayan işler hakkında konuşmak mekruhtur.

 

3- Aynı zamanda çeşitli işlerin bir arada yapılması gerekecek olursa önemine göre öncelenirler. Çünkü bu hadisten anlaşıldığına göre namaz için kamet getirilmesinden sonra adam Nebi ile namazdan önce görüşülmesi gereken ağırlıklı bir dini maslahatı olan bir iş hakkında görüşmüştür.

 

4- Oturan kimsenin uyuması abdesti bozmaz. İşte bu mesele bu babın asıl maksadını teşkil etmektedir. İlim adamlarının bu hususta çeşitli görüşleri bulunmaktadır:

 

a. Hangi durumda olursa olsun uyku, abdesti bozmaz. Bu görüş, Ebu Musa el-Eş' ari, Said b. el-Müseyyeb, Ebu Miclez, Humeyd el-A'rec ve Şu'be'den rivayet edilmiştir.

 

b. Her durumda uyku abdesti bozar. Hasan-i Basri, Müzenı, Ebu Ubeyd Kasım b. Sellam ve İshak b. Rahuye bu görüşte olduğu gibi, Şafii'den nakledilmiş garib (zayıf) bir rivayettir. İbnu'l-Münzir: Ben de bu görüşteyim dedikten sonra, İbn Abbas, Enes ve Ebu Hureyre (r.anhuma)'dan da bu anlamda rivayet geldiğini söylemektedir.

 

c. Durum ne olursa olsun fazla uyku abdesti bozmakla birlikte, azı hiçbir durumda abdesti bozmaz. Zühri, Rabia, Evzai, Malik ve kendisinden nakledilmiş iki rivayetten birine göre Ahmed bu görüştedir.

 

d. Rüku, sücud, kıyam, kade (oturuş) gibi namaz kılan bir kimsenin hallerinde bir hal üzere uyursa,namazda olsun olmasın abdesti bozulmaz. Şayet yanı üzere ya da sırt üstü yatarak uyursa abdesti bozulur. Ebu Hanife ve Davud (ez-Zahiri) bu görüştedir, aynı zamanda Şafii'nin garip bir görüşü de böyledir.

 

e. Ancak rüku ve sücud halindekinin uykusu abdesti bozar. Bu da Ahmed b. Hanbel -yüce Allah'ın rahmeti ona- 'den rivayet edilmiştir.

 

f. Ancak secdede olanın uykusu abdesti bozar. Bu da aynı şekilde Ahmed (r.anh)'ın görüşü olarak rivayet edilmiştir.

 

g. Durum ne olursa olsun namazda uyumak abdesti bozmaz ama namazın dışında bozar. Bu da Şafii'nin -yüce Allah'ın rahmeti ona- zayıf bir görüşüdür.

 

h. Makadını yere tam oturtarak uyursa abdesti bozulmaz, aksi takdirde bozulur. Uykusunun az ya da çok olması, namazda olup olmaması fark etmez. Şafii'nin görüşü budur.

 

Ona göre uyku bizatihi hades (abdesti bozan bir hal) değildir. Uyku ancak yelin çıkmasını delildir. Eğer makadını tam yere kaymadan uyursa, yelin çıkması yüksek bir ihtimal olarak görülür. Böylelikle Şeriat, ağırlıklı ihtimali muhakkak kesin gibi değerlendirmiş olmaktadır. Ancak makadını yere iyice yerleştirmiş ise, yelin çıkma ihtimali yüksek değildir. Bu durumda asl olan taharetin devamıdır.

 

Bu mesele ile ilgili çok sayıda hadis varid olmuş olup, bu hadisler sözü geçen görüşler lehine delil gösterilmektedir. Bu hadislerin bir arada telif edilmesi ve bunların hangi cihetleriyle delil olduklarını Şerhu'l-Mühezzeb'de zikretmiş bulunmaktayım. Burada ise maksadım bu gibi hususları genişçe açıklamak olmayıp, sadece maksat olan ana meselelere işaret etmekten ibarettir. Allah en iyi bilendir.

 

Fukaha delilik, baygınlık, şarap, nebiz, afyon ya da ilaç ile aklın zail olmasının da abdesti bozacağını ittifakla kabul etmişlerdir. Bu halin az ya da çok olması fark etmez, makadı yere tam oturmuş ya da oturmamış olması da fark etmez.

Mezhep alimlerimiz der ki: İbn Abbas'tan rivayet edilen sahih hadis sebebiyle Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yatarak uyumasının abdestini bozmadığı onun özelliklerindendir. İbn Abbas dedi ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun horlamaya yakın üflemesini duyacağım kadar uyudu, sonra da abdest almaksızın namaz kıldı."

 

 

Uyuklamanın Hükmü

 

Şafii ve mezhep alimlerimiz der ki: Uyuklamakla abdest bozulmaz. Uykunun alameti bu halde aklın bastırılması, görme ve diğer duyu organlarının faal olmamasıdır. Uyuklama ise aklı bastırmaz. Bu halde duyu organlarının algısı zayıflamakla birlikte tamamen ortadan kalkmaz.

 

Şayet uyuduğunda makadının tam yerde olup olmadığından şüphe edecek olursa abdesti bozulmaz, bununla birlikte abdest alması müstehaptır. Eğer oturarak uyuduğu halde daha sonra kaba etleri ya da onlardan birisi yerden kalkacak olursa eğer uyanmadan önce ayrılmışsa abdesti bozulur çünkü makadı tam yerde olmadığı halde bir an dahi olsun uyumuş olur. Şayet uyandıktan sonra ya da uyanırken makadı yerden ayrılmış ya da ne zaman ayrıldığında şüphe ederse abdesti bozulmaz.

 

Duvar ya da başka bir şeye yaslanarak makadı da yere tam değerek uyumuş ise abdesti bozulmaz. Duvarın çekilmeSi halinde düşecek durumda olup olmaması da fark etmez.

 

Dizlerini bükerek, ellerini kavuşturmuş halde uyuyan kimse hakkında mezhep alimlerimizin üç ayrı görüşü vardır. Bir görüşe göre bağdaş kurup, oturmuş gibi abdesti bozulmaz, ikincisine göre yatarak uyumuş gibi abdesti bozulur, üçüncü görüşe göre şayet kaba etleri yere tam oturmayacak kadar zayıf birisi ise abdesti bozulur, şayet kaba etleri yere tam oturacak şekilde toplu birisi ise abdesti bozulmaz.

 

Doğruyu en iyi bilen Allah'tır. Hamd yalnız onadır, nimet yalnız ondandır, başarıyı o verir, hatadan yalnız o korur.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

1- EZAN'IN BAŞLAMASI BABI