SAHİH-İ MÜSLİM |
HAYIZ |
باب
الدليل على أن
المسلم لا
ينجس
29- MÜSLÜMANIN NECİS
OLMAYACAĞINA DELİL BABI
حدثني
زهير بن حرب.
حدثنا يحيى
(يعني ابن
سعيد) قال:
حميد حدثنا. ح
وحدثنا أبو
بكر بن أبي
شيبة (واللفظ
له) حدثنا
إسماعيل بن
علية عن حميد
الطويل، عن
أبي رافع، عن
أبي هريرة؛
أنه لقيه
النبي صلى
الله عليه
وسلم في طريق
من طرق
المدينة وهو
جنب. فانسل
فذهب فاغتسل.
فتفقده النبي
صلى الله عليه
وسلم. فلما
جاءه قال:
"أين
كنت؟ يا أبا
هريرة!" قال:
يا رسول الله!
لقيتني وأنا
جنب. فكرهت أن
أجالسك حتى
أغتسل. فقال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "سبحان
الله! إن
المؤمن لا
ينجس".
822- Bana Zuheyr b. Harb tahdis etti. Bize Yahya -yani b.
Saidtahdis etti. Humeyd bize tahdis edip dedi ki (H). Bize Ebu Bekr b. Ebi
Şeybe de -ki lafız onundur- tahdis etti. Bize İsmail b. Uleyye, Humeyd
et-Tavil'den tahdis etti. O Ebu Rafi"den, o Ebu Hureyre'den rivayet ettiğine göre Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ile cünüp olduğu halde Medine yollarından birisinde
karşılaştı. Hemen slvlŞıp gitti ve yıkandı. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
onun yokluğunu fark etti. Geri geldiğinde: "Nerdeydin Ebu Hureyre"
dedi. Ebu Hureyre: Ey Allah'ın Resulü, ben cünüpken karşıma çıktın, gusletmeden
seninle oturmak hoşuma gitmedi, dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
bunun üzerine: "Subhanallah, şüphesiz mümin necis olmaz" buyurdu.
Diğer tahric: Buhari,
283, 285 -buna yakın muhtasar olarak-; Ebu Davud, 231; Tirmizi, 121 -buna
yakın-; Nesai, 269; İbn Mace, 534; Tuhfetu'l-Eşraf, 14648
وحدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة وأبو
كريب. قالا: حدثنا
وكيع عن مسعر،
عن واصل، عن
أبي وائل، عن
حذيفة؛ أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم لقيه وهو
جنب. فحاد عنه
فاغتسل. ثم
جاء فقال: كنت
جنبا قال "إن
المسلم لا ينجس".
823- Bize Ebu Bekr b. Ebi Şeybe ve Ebu Kureyb de tahdis edip dediler
ki: Bize Veki', Mis'ar'dan tahdis etti. O Vasıl'dan, o Ebu Vail'den, o Huzeyfe'den rivayet ettiğine göre cünüp olduğu halde
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile karşılaştı. Onun yanından
uzaklaşıp, gitti ve gusletti. Sonra geldi, ben cünüp idim, dedi. Allah Resulü:
"Muhakkak Müslüman necis olmaz" buyurdu.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 230; Nesai, 268; İbn Mace, 535 -buna yakın uzun olarak-;
Tuhfetu'l-Eşraf, 3339
AÇIKLAMA: (822-823) "Subhanallah,
muhakkak mümin necis olmaz." Diğer (823) rivayette:
"Muhakkak Müslüman
necis olmaz" buyurulmaktadır. Bu hadis diri ve ölü iken müslümanın temiz
(tahir) olduğu hususunda pek büyük bir asıl dayanaktır. Canlı iken temiz olduğu
Müslümanların icmaı ile kabul edilmiştir. Hatta üzerinde fercinin nemi bulunan
annesinin yaptığı düşük dahi temizdir. Hatta kimi mezhep alimimiz bunun
Müslümanların icmaı ile tahir olduğunu dahi söylemiştir. Kadının fercinin
yaşlılığının necisliği hususunda bilinen görüş ayrılığı onun hakkında sözkonusu
değildir. Aynı zamanda yumurtanın dış kabuğu ve benzerlerinin necisliği ile
ilgili Şafii mezhebi fıkıh kitaplarında sözkonusu edilmiş görüş ayrılığı da
yoktur. Çünkü bunlar hakkında fercin yaşlılığının hükmüne binaen her iki hüküm
de sözkonusudur. İşte canlı müslümanın hükmü budur.
Ölü müslümana gelince,
onun ile ilgili ilim adamlarının farklı görüşleri olduğu gibi, Şafii'nin de
onun hakkında iki ayrı görüşü bulunmaktadır. Bu iki görüşün sahih olanına göre
o temizdir. Bundan dolayı yıkanır. Ayrıca Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
"Müslüman necis olmaz" buyruğu dolayısıyla da necis değildir. Buhari
sahihinde İbn Abbas'tan muallak olarak "Müslüman canlı iken de, ölü iken
de necis olmaz" dediğini zikretmektedir. Müslümanın hükmü budur. Kafire
gelince, temizlik ve necislik hususunda onun hükmü müslümanın hükmü ile
aynıdır. Hem bizim mezhebimizin, hem de selef ve haleften büyük çoğunluğun
mezhebinin görüşü budur.
Aziz ve Celil Allah'ın:
"Müşrikler ancak bir necistirler." (Tevbe, 28) buyruğuna gelince.
Kastedilen inançlarının necisliği ve tiksindirici oluşudur, yoksa maksat
onların organlarının çiş, gaita ve benzeri şeylerin necisliği gibi necis olduğu
değildir. Müslüman ya da kafir Ademoğullarının temizliği sabit olduğuna göre
müslümanın teri, salyası ve gözyaşı da temiz demektir. İster abdestsiz, ister
cünüp, ister ay hali, isterse loğusa olsun. Bütün bunlar daha önce ay hali
babında açıkladığım gibi Müslümanların icmaı ile kabul edilmiştir. Küçük
çocukların da bedenleri, elbiseleri ve salyaları necis oldukları kesinlikle
bilinmediği sürece temiz kabul edilir. Bu sebeple onların elbiselerini
giyinerek namaz kılmak, ellerini içine sokmaları halinde sulu yemeklerden
onlarla birlikte yemek caizdir. Bütün bunların sünnetten ve icmadan delilleri
de oldukça meşhurdur. Allah en iyi bilendir.
Hadisten Çıkan Bazı
Hükümler
1- Fazilet sahibi
kimselere saygı duymak onların meclisinde oturup, sohbetlerinde bulunanların
onları tazim ederek en mükemmel hal ve en güzel sıfatlarıyla onlarla birlikte
olması müstehaptıt
2- İlim adamları ilim
tahsili yapan kimsenin hocası ile oturduğu sırada güzel bir durumda olmaya
dikkat etmesi izale etmekle emrolunduğu tüylerini izale etmek, tırnakları
kesmek, hoş olmayan kokuları gidermek, hoşlanılmayan elbiseleri giymemek ve
buna benzer hallere riayet etmek suretiyle temiz ve temizliğe dikkat ve özen
göstermiş halde bulunmasını müstehap görmüşlerdir çünkü bunlara dikkat etmek
ilme ve ilim adamlarına saygı ve tazim göstermekten ileri gelir. Allah en iyi
bilendir.
3- Bu hadiste ayrıca
edeplere dair çeşitli irşatlar da bulunmaktadır. Bir ilim adamı kendisine uyan
bir kişiden doğru olmayan bir iş yaptığından korkacak olursa ona buna dair soru
sorar sonra kendisine onun doğrusunu söyleyip, onun hükmünü ona açıklar. Allah
en iyi bilendir.
Babtaki hadislerin
lafızlarına gelince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in:
"Mümin necis
olmaz" buyruğunda "yencusu: necis olur" fiili cim harfi fethalı
olarak "yencesu" diye de söylenir, bunlar iki ayrı söyleyiştir.
Mazisi de necise ve necuse olmak üzere iki şekilde söylenir. Mazisinde cim
harfini kesreli söyleyen, müzariinde fethalı söyler. Mazide dammeli söyleyen,
müzaride de cim harfini dammeli söyler. Bu, benzeri bütün lafızlar için geçerli
(muttarid) bir kıyastır. Arap dili bilginlerince. bilinen bir husustur. Bundan
sadece mazisinin aynu'l-fi'li (ikinci harfi) kesreli olan birkaç mı
müstesnadır.
"İnselle: gizlice
gitmek, sıvışmak" demektir.
"Subhanallah"
daha önce birkaç yerde, bu gibi yerlerde ve benzerlerinde subhanallah lafzının
hay!et ifade etmek için kullanıldığını belirtmiş ve menisi gelmesi halinde
kadına da guslün vacip oluşu babında buna dair geniş açıklamalar yapmıştık.
Ebu Hureyre'den rivayet
nakleden Ebu Rafi"in adı Nufeyr'dir. Yine senette geçen Ebu Vail'in adı
ise Şakik b. Seleme'dir.
Babtaki senetlere
gelince, burada (823) ikinci isnadta Müslim'in "bize Ebu Bekr b. Ebi Şeybe
ile Ebu Kureyb de tahdis edip dediler ki..." bu isnadtaki ravilerin tamamı
Huzeyfe dışında Ktifelidirler. Çünkü o çoğu zaman Medain'de ikamet etmiştir.
Birinci (822) isnadta
"bana Zuheyr b. Harb tahdis etti, bize Yahya b. Said tahdis etti, bize
Humeyd tahdis edip dedi ki (H) ... " Bazı kimseler Müslim'in "dedi
ki" anlamındaki lafzı "Humeyd" isminin başına almasından dolayı işi
karıştırabilirler. Halbuki bu ilim ile asgari düzeyde meşgul olan bir kimse
için karışıklığı gerektiren bir durum yoktur. Çünkü bunda yapılan şey
"haddesena" lafzından önce "Humeyd" lafzını zikretmiş
olmasından ibarettir. Halbuki çoğunlukla muhaddisler "Humeyd bize tahdis
edip dedi ki (anlamında: haddese na Humeydun fe kal)" derler. Burada ise
sadece Humeydun haddesena: Humeyd bize tahdis etti demiştir. Mana itibariyle
öne alınması ile sonraya bırakılması arasında bir fark yoktur. Allah en iyi
bilendir.
"Humeyd'den, o Ebu
Rafi"den" Müslim'in bütün nüshalarında bu şekildedir. Kadi İyaz der
ki: İmam Ebu Abdullah el-Mazeri dedi ki: Bu isnad munkatıdrr çünkü bu hadisi
Humeyd ancak Bekr b. Abdullah elMüzeni'den, o Ebu Rafi" den diye rivayet
etmektedir. Bunu bu şekilde Buhari ve Müsned'inde Ebu Bekr b. Ebi Şeybe de
rivayet etmiştir. Kadi İyaz'ın Mazeri'den naklettiği budur. Ayrıca Buhari bunu
Humeyd'den, o Bekr'den, o Ebu Rafi" den diye rivayet ettiği gibi aynı
şekilde Ebu Davud, Tirmizi, Nesai, İbn Mace ve onların dışındaki imamlar da bu
şekilde rivayet etmişlerdir ama bu durum hadisin asıl metnine gölge düşürmez.
Çünkü metin hem Ebu Hureyre'nin, hem Huzeyfe'nin rivayeti olarak her durumda
sabittir. Allah en iyi bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
30- CÜNÜPLÜK
HALİNDE VE DİĞER HALLERDE YÜCE ALLAH'I ZİKRETMEK BABI