SAHİH-İ MÜSLİM |
HAYIZ |
باب
طهارة جلود
الميتة
بالدباغ
27- ÖLÜ HAYVANIN
DERİSİNİN TABAKLAMAKLA TEMİZLENMESİ BABI
وحدثنا
يحيى بن يحيى،
وأبو بكر بن
أبي شيبة، وعمرو
الناقد، وابن
أبي عمر.
جميعا عن ابن
عيينة. قال
يحيى: أخبرنا
سفيان بن
عيينة عن
الزهري، عن عبيدالله
بن عبدالله،
عن ابن عباس؛
قال: تصدق على
مولاة
لميمونة بشاة.
فماتت. فمر
بها رسول الله
صلى الله عليه
وسلم فقال
"هلا أخذتم
إهابها،
فدبغتموه،
فانتفعتم
به؟" فقالوا: إنها
ميتة. فقال
"إنما حرم
أكلها".قال أبو بكر
وابن أبي عمر
في حديثهما:
عن ميمونة رضي
الله عنها.
804-
Bize Yahya b, Yahya, Ebu Bekr b. Ebi Şeybe,
Amr en-Nakid ve İbn Ebi Ömer hepsi birlikte İbn Uyeyne'den tahdis etti. Yahya
dedi ki: Bize Süfyan b. Uyeyne, ez-Zühri'den haber verdi. O Ubeydullah b.
Abdullah'tan, o İbn Abbas'tan şöyle
dediğini nakletti: Meymune'nin bir azatlı cariyesine bir koyun sadaka verildi.
O koyun öldü. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanından geçince:
"Niçin derisini alıp onu tabakladıktan sonra ondan yararlanmadınız
ki" buyurdu. Ashab: Ama o bir meytedir (leştir) dediler. Allah Resulü:
''Ama onun ancak yenilmesi haram kılınmıştır" buyurdu.
Ebu Bekr ve İbn Ebi Ömer
hadisi rivayetlerinde: Meymune (r.anha)'dan diye rivayet etmişlerdir.
Diğer tahric: Buhari,
1492,2221 -muhtasar olarak-, 5531 -muhtasar olarak-; Ebu Davud, 4120, 4121;
Nesai, 4245, 4246, 4247; İbn Mace, 3610
وحدثني
أبو الطاهر
وحرملة. قالا:
حدثنا ابن وهب:
أخبرني يونس
عن ابن شهاب،
عن عبيدالله
بن عبدالله
ابن عتبة، عن
ابن عباس؛ أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم وجد شاة
ميتة،
أعطيتها مولاة
لميمونة، من
الصدقة. فقال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "هلا
انتفعتم بجلدها؟"
قالوا "إنها
ميتة" فقال
"إنما حرم أكلها".
805-
Bana Ebu't-Tahir ve Harmele de tahdis edip
dediler ki: Bize İbn Vehb tahdis etti. Bana Yunus, İbn Şihab'dan haber verdi.
O, Ubeydullah b. Abdullah Utbe'den, o İbn
Abbas'tan rivayete göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Meymune'nin
azatlı bir cariyesine sadaka malından verilmiş bir koyunun ölmüş olduğunu
gördü. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'de: "Neden derisinden
yararlanmadınız" buyurdu. Ashab: O bir meytedir deyince, Allah Resulü:
"Onun ancak yenilmesi haramdır" buyurdu.
حدثنا
حسن الحلواني
وعبد بن حميد.
جميعا عن يعقوب
بن إبراهيم بن
سعد. حدثني
أبي عن صالح،
عن ابن شهاب،
بهذا الإسناد.
بنحو رواية
يونس.
806-
Bize Hasan el-Hulvani ve Abd b. Humeyd tahdis etti. Birlikte Yakub b. İbrahim
b. Said'den rivayet ettiler. Bana babam Salih'ten tahdis etti. O İbn Şihab'dan
bu isnad ile Yunus'un rivayetine yakın olarak rivayet etti.
Diğer tahric: Buhari,
1492,2221 -muhtasar olarak-, 5531 -muhtasar olarak-; Ebu Davud, 4120, 4121;
Nesai, 4245, 4246, 4247; İbn Mace, 3610; Tuhfetu'l-Eşraf, 5839, 18066
وحدثنا
ابن أبي عمر
وعبدالله بن
محمد الزهري (واللفظ
لابن أبي عمر)
قالا: حدثنا
سفيان عن عمرو،
عن عطاء، عن
ابن عباس؛ أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم مر بشاة
مطروحة.
أعطيتها
مولاة
لميمونة، من
الصدقة. فقال
النبي صلى
الله عليه
وسلم "ألا
أخذوا إهابها
فدبغوه
فانتفعوا به؟".
807-
Bize İbn Ebi Ömer ve Abdullah b. Muhammed
ez-Zühri -lafız İbn Ebi Ömer'e ait olmak üzere- tahdis edip dediler ki: Bize
Süfyan, Amr'dan tahdis etti O Ata'dan, o İbn
Abbas'tan rivayet ettiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
Meymune'nin azatlı bir cariyesine sadaka mallarından verilmiş (ölüp) atılmış
bir koyunun yanından geçince: "Neden derisini alıp onu tabaklayıp, ondan
yararlanmadılar ki" buyurdu.
Diğer tahric: Nesai,
4249; Tuhfetu'l-Eşraf, 5947
حدثنا
أحمد بن عثمان
النوفلي.
حدثنا أبو
عاصم. حدثنا
ابن جريج.
أخبرني عمرو
بن دينار.
أخبرني عطاء
منذ حين. قال:
أخبرني ابن
عباس؛ أن ميمونة
أخبرته؛ أن
داجنة كانت
لبعض نساء
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم. فماتت.
فقال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
"ألا أخذتم
إهابها
فاستمتعتم به؟".
808-
Bize Ahmed b. Osman en-Nevfell tahdis etti ...
İbn Abbas'ın haber verdiğine göre Meymune
kendisine şunu haber verdi: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
hanımlarından birisine ait bir koyun vardı. O koyun öldü. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Neden derisini alıp ondan
yararlanmadınız" buyurdu.
حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا
عبدالرحيم بن
سليمان عن
عبدالملك بن
أبي سليمان،
عن عطاء، عن
ابن عباس؛ أن
النبي صلى
الله عليه
وسلم مر بشاة
لمولاة
لميمونة. فقال
"ألا انتفعتم
بإهابها؟".
809-
Bize Ebu Bekr b. Ebi Şeybe tahdis etti, bize
Abdurrahim b. Süleyman, Abdulmelik b. Ebu Süleyman'dan tahdis etti. O Ata'dan,
o İbn Abbas'tan rivayet ettiğine göre Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Meymune'nin azatlı bir cariyesine ait bir (ölmüş) koyunun
yanından geçti. "Neden derisinden yararlanmadınız" buyurdu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir;
حدثنا
يحيى بن يحيى.
أخبرنا
سليمان بن
بلال عن زيد
بن أسلم؛ أن
عبدالرحمن بن
وعلة أخبره،
عن عبدالله
ابن عباس قال:
سمعت
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يقول
"إذا دبغ
الإهاب فقد
طهر".
810-
Bana Yahya b. Yahya tahdis etti. Bize Süleyman
b. Bilal, Zeyd b. Eslem'den haber verdiğine göre Abdurrahman b. Va'le ona Abdullah b. Abbas'tan şöyle dediğini haber verdi. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i: "Deri tabaklandı mı temiz olur"
buyururken dinledim.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 4123; Tirmizi, 1728; Nesai, 4252 -buna yakın-, 4253 -buna yakın uzunca-;
İbn Mace, 3609; Tuhfetu'l-Eşraf, 5822
وحدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة
وعمرو الناقد.
قالا: حدثنا
ابن عيينة. ح
وحدثنا قتيبة
بن سعيد. حدثنا
عبدالعزيز
(يعني ابن
محمد). ح
وحدثنا أبو كريب
وإسحاق بن
إبراهيم.
جميعا عن
وكيع، عن سفيان.
كلهم عن زيد
بن أسلم، عن
عبدالرحمن بن
وعلة، عن ابن
عباس، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم بمثله.
يعني حديث
يحيى بن يحيى.
811-
Bize Ebu Bekr b. Ebi Şeybe ve Amr en-Nakid
tahdis edip dediler ki: Bize İbn Uyeyne tahdis etti (H). Bize Kuteybe b. Said
de tahdis etti. Bize Abdulaziz -yani b. Muhammed ed-Deraverdi- tahdis etti (H).
Bize Ebu Kureyb ve İshak b. İbrahim de birlikte Süfyan'dan tahdis ettiler.
Hepsi Zeyd b. Eslem'den, o Abdurrahman b. Va'le'den, o İbn Abbas'tan, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den bunu
-yani Yahya b. Yahya'nın hadisi ile- aynen rivayet etti.
حدثني
إسحاق بن
منصور وأبو
بكر بن إسحاق.
(قال أبو بكر:
حدثنا. وقال
ابن منصور:
أخبرنا عمرو
بن الربيع)
أخبرنا يحيى
بن أيوب عن
يزيد بن أبي
حبيب؛ أن أبا
الخير حدثه.
قال:
رأيت
على ابن وعلة
السبأي فروا.
فمسسته. فقال: مالك
تمسه؟ قد سألت
عبدالله بن
عباس، قلت:
إنا نكون بالمغرب.
ومعنا البربر
والمجوس. نؤتى
بالكبش قد
ذبحوه. ونحن
لا نأكل
ذبائحهم.
ويأتونا
بالسقاء
يجعلون فيه
الودك. فقال
ابن عباس: قد
سألنا رسول
الله صلى الله
عليه وسلم عن
ذلك؟ فقال "دباغه
طهوره".
812-
Bana İshak b. Mansur ve Ebu Bekr b. İshak
tahdis etti. Ebu Bekr -bize Amr b. er-Rabi tahdis etti, derken, İbn Mansur
haber verdi, dedi.- Bize Yahya b. Eyyub, Zeyd b. Ebi Habib'den haber verdiğine
göre Ebu'l-Hayr kendisine tahdis ederek dedi ki: İbn Va'le es-Sebei üzerinde bir kürk gördüm. Ona elimle
dokundum, o şöyle dedi: Ona neden dokunuyorsun ki? Ben Abdullah b. Abbas'a
sorup şöyle dedim: Bizler -bizimle birlikte Berberiler ile mecusiler de
bulunduğu halde- Mağrib taraflarında bulunuruz. Bize kesmiş oldukları bir koç
getirilir. Halbuki biz onların kestiklerini yemeyiz. Yine onlar bizlere içine
yağ koydukları tulumlar getiriyorlar, dedim.
Bunun üzerine İbn Abbas:
Biz Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e bunu sormuştuk, ''Onun
tabaklanması, onun temizlenmesi demektir" buyurmuştu, dedi.
وحدثني
إسحاق بن منصور
وأبو بكر بن
إسحاق عن عمرو
بن الربيع.
أخبرنا يحيى
بن أيوب عن
جعفر بن
ربيعة، عن أبي
الخير. حدثه
قال: حدثني ابن
وعلة السبأي
قال: سألت
عبدالله بن عباس،
قلت: إنا نكون
بالمغرب.
فيأتينا
المجوس بالأسقية
فيها الماء
والودك. فقال:
اشرب. فقلت: أرأي
تراه؟ فقال
ابن عباس:
سمعت رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
يقول "دباغة
طهوره".
813-
Bana İshak b. Mansur ve Ebu Bekr b. İshak, Amr
b. Rabi'den tahdis etti. .. Ebu'I-Hayr tahdis edip dedi ki: Bana İbn Va'le
es-Sebei tahdis edip dedi ki: Abdullah b. Abbas'a
sordum: Mağrib'de bulunduğumuz sıralarda Mecusiler bize içinde su ve yağ
bulunan kırbaIar getiriyor (hediye ediyor) lar, dedim. O, iç (ebilirsin) dedi.
Ben: Bu senin kendi görüşün müdür, dedim. İbn Abbas: Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'i: "Tabaklanması onun temizlenmesidir" buyururken
dinledim, dedi.
AÇIKLAMA: (804-813) Bu başlıkta ölmüş koyun ile ilgili Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in (804): "Derisini alsaydınız ya ... " diğer
rivayette (805): "Neden derisinden yararlanmadınız ki. .. ", öteki
rivayette (808): "derisini alsaydınız ya ... ", diğerinde (809):
"Derisinden yararlansaydınız ya ... ", diğer hadiste (810) "Deri
tabaklandı mı tahir olur ... " , bunun diğer rivayetinde (813): "İbn
Va'le'den ... " şeklindeki rivayetler yer almaktadır.
Meytenin derisinin
tabaklanması ve tabaklanması suretiyle tahir olması hususunda ilim adamlarının
yedi farklı görüşü bulunmaktadır:
1- Bunlardan birincisi
Şafii mezhebinin görüşü olup, tabaklamak suretiyle -köpek, domuz ve ikisinden birisinden
doğmuş olanlar müstesna olmak üzere- bütün hayvanların derileri tahir olur,
temizlenir. Tabaklamakla derinin dışı da içi de temizlenmiş olur. Katı ve sıvı
şeyler için kullanılması caiz olur. Eti yenen hayvan olup olmaması arasında
fark yoktur. Bu görüş Ali b. Ebu Talib ile Abdullah b. Mesud (r.anhuma)'dan da
rivayet edilmiştir.
2- Tabaklanma ile hiçbir
deri temiz olmaz. Bu görüş Ömer b. el-Hattab (r.anh) ile oğlu Abdullah ve Aişe
(r.anha)'dan rivayet edilmiştir. Ahmed'den gelen iki rivayetten daha meşhur
olan ile Malik'ten gelen iki rivayetten birisi de böyledir.
3- Eti yenen hayvanların
derisi tabaklamakla temiz olur, başkası temiz olmaz. Evzai, İbnu'I-Mübarek, Ebu
Sevr ve İshak b. Rahuye'nin görüşü budur.
4- Domuz dışında bütün
meytelerin derileri temiz olur. Bu da Ebu Hanife'nin görüşüdür.
5- Bütün deriler temiz
olur ancak içi değil, sadece dışı temiz olur. Sıvı şeylerde değil, kuru şeyler
için kullanılır. İçinde değil, dış tarafı üzerinde namaz kılınabilir. Malik'in
mezhebine mensup ilim adamlarının naklettiklerine göre Malik'in meşhur olan
görüşü de budur.
6- Köpek de, domuz da
dahil olmak üzere hepsinin derileri içiyle, dışıyla temiz olur. Bu da Davud'un
ve zahiri mezhebi alimlerinin görüşüdür. Bu Ebu Yusuf'tan da nakledilmiştir.
7- Tabaklanmasa dahi
meytenin derisinden yararlanılır. Derilerin hem sıvı, hem kuru şeyler için
kullanılması caizdir. Zühri'nin görüşü bu olup, bizim (Şafii) mezhebimize
mensup bazı ilim adamlarımızın da oldukça istisnai bir görüşü olmakla birlikte,
bundan hareketle başka bir meselenin hükmü de aranmaz, buna iltifat da edilmez.
Bu görüşleri savunan her
bir kesim çeşitli hadisleri ve başka hususları delil göstermişler. Her biri
diğerlerinin deliline cevap vermişlerdir. Bu görüş sahiplerinin delillerini
Şerhu'l-Müzehheb'in birkaç sayfasında açıklamış bulunuyorum. Burada maksat ise
hükümleri ve hadisten istinbat edilenleri açıklamaktan ibarettir.
İbn Va'le'nin İbn
Abbas'tan diye rivayet ettiği hediste, çoğunluğun kabul ettiği derinin
tabaklanması halinde içiyle dışıyla temiz olacağı ve sıvı şeyler için dahi
kullanılmasının caiz olduğu şeklindeki kanaatin lehine delil bulunmaktadır.
Çünkü mecusilerin
kestiklerinin derileri necistir. Ama tabaklanmaları halinde temiz olacaklarını
ve su ve yağ için kullanılabileceklerini açık ifadelerle dile getirmektedir.
Zühri, Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Neden derisinden yararlanmadınız
ki" buyruğunu ve burada tabaklanmasını söz konusu etmemiş olduğunu delil
gösterebilir. Ancak ona, bu hadisteki ifadelerin mutlak olduğu, diğer
rivayetlerin ise tabaklamayı açıkça söz konusu ederek, tabaklanması ile temiz
olacağını beyan ettikleri söylenerek cevap verilebilir.
Dilciler "ihab
(deri, post)"ın ne olduğu hususunda farklı kanaatlere sahiptirler. Ne
olursa olsun mutlak olarak deridir denildiği gibi, tabaklanmadan önceki deri
olduğu da söylenmiştir, eğer tabaklanacak olursa ona ihab denilmez.
"İhab"ın
çoğulu, eheb ve uhub'dur.
Tabaklama
Derinin artıklarını
kurutup temizleyen ve bozulmasını önleyen her şey ile tabaklama yapılabilir,
caizdir. Şap, mazı, nar kabuğu ve benzeri temiz ilaçlarda buna örnektir.
güneşte bırakılmakla tabaklama gerçekleşmiş olmaz.
Ebu Hanife mezhebi
alimleri bu yolla tabaklamanın gerçekleşeceğini söylemişlerdir. Yine bizim
(Şafii) mezhebimizde daha sahih olan görüşe göre bütün deriler için söz konusu
olmak üzere toprak, kül ve tuz ile de tabaklama gerçekleşmez.
Güvercin pisliği ve
necis olmuş şap gibi necis ilaçlarla tabaklama gerçekleşir mi, meselesinde iki
görüş vardır. Mezhebimiz alimlerine göre bu iki görüşün daha sahih olanına göre
gerçekleşir, bununla birlikte işlemin tamamlanmasından sonra yıkanması
gerektiği hususunda da görüş ayrılığı bulunmamaktadır.
Şayet temiz bir şey ile tabaklamışsa
deriyi yıkaması gerekir mi? Bu hususta da iki görüş vardır. Tabaklamaya
başlarken su kullanmaya gerek var mı? Bu hususta da iki görüş bulunmaktadır.
Mezhep alimlerimiz der
ki: İnsan eylemine gerek olmadan da tabaklama gerçekleşebilir. -Mesela- rüzgar
bir meytenin derisini uçurup bir tabakhaneye düşürse (ve tabaklama işlemi
gerçekleşse) o deri temiz olur. Allah en iyi bilendir.
Deri tabaklama işlemi
ile temizlendikten sonra, ondan yararlanmanın caiz olduğunda görüş ayrılığı
bulunmamaktadır.
Böyle bir deriyi satmak
caiz olur mu? Bunun hakkında Şafii'nin iki görüşü olup, daha sahih olanlarına
göre caizdir.
Böyle bir deriyi yemek
caiz olur mu? Bu hususta üç görüş bulunmaktadır. Daha sahih olanlarına göre
hiçbir durumda caiz olmaz. İkinci görüşe göre caizdir, üçüncü görüşe göre ise,
eti yenenin bu şekilde tabaklanmış derisinin de yenilmesi caizdir, öyle
olmayanın derisinin yenilmesi caiz değildir.
Deri tabaklamakla
temizlense, deriye tabi olarak üzerindeki kıl da temiz olur mu? Mezhebimizce tercih
edilen meytenin kılının haram olduğu görüşünü esas alırsak, bu hususta
Şafii'nin iki görüşünden bahsedebiliriz. Daha sahih ve meşhur olanına göre
temiz olmaz çünkü tabaklama derinin aksine kılına ve tüyüne etki etmez. Mezhep
alimlerimiz der ki: Meytenin derisini tabaklamadan önce ıslak ve sıvı şeylerde
kullanmak caiz değildir ama kuru şeylerde mekruh olmakla birlikte kullanmak
caizdir. Allah en iyi bilendir.
(804) "Ancak onu
yemek haram kılınmıştır." Burada "haram kılındı" anlamındaki
lafzı biri harume, diğeri hurrime şeklinde rivayet etmiş bulunuyoruz. Bu
lafızda meytenin derisinin yenilmesinin haram olduğuna delalet vardır. Az önce
kaydettiğim gibi sahih olan da budur. Diğer görüşü benimseyen bir kimsenin de
maksat, etinin haram kılındığıdır demesi mümkündür. Allah en iyi bilendir.
"Ebu Bekr ve İbn
Ebi Ömer hadisi rivayetlerinde: Meymune'den demişlerdir." Yani her ikisi
de rivayetlerinde İbn Abbas'ın bunu Meymune'den rivayet ettiğini ifade
etmişlerdir.
(808) " ... bir
koyunu vardı..." (burada geçen) "dacin ve dikine" lafzı kuş,
koyun ve benzeri evcil hayvan demektir. Burada "dacine" lafzından
maksat da koyundur.
(811) " ...
bunu-yani Yahya b. Yahya'nın hadisi ile- aynen rivayet etti." Bütün asıl nüshalara "yani" lafzı
"ye" ile yazılmıştır. Müslim'den rivayat edenin sözü olma ihtimali
vardı. Eğer Müslim'in kendi sözü olmak üzere başında "nun" harfi ile
"na'nı" şeklinde (Yahya b. Yahya'nın hadisini kast ediyoruz, demek
olurdu) rivayet edilmiş olsaydı, güzel olurdu ama böyle rivayet edilmedi.
(812) " ... onlar
bizlere içine yağ koydukları tulumlar getiriyorlar." Bu ibarede
"Yec'alune: koydukları" fiili bizim diyarımızda bu şekildedir. Kadi
İyaz da ravilerinin çoğundan bunu bu şekilde nakledip şöyle demiştir: Ama
bazıları bunu mim harfi ile "yucmilune" diye rivayet etmişlerdir ki
bu da eritiyorlar anlamındadır.
"İbn Va'le
es-Sebei'nin üzerinde bir kürk gördüm." Bu lafız bu şekilde yazma
nüshalarda "fervan: kürk" şeklindedir. Dilde sahih ve meşhur olan
kullanım budur. Çoğulu ise "fira" diye gelir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: