SAHİH-İ MÜSLİM

HAYIZ

 

باب الدليل على أن من تيقن الطهارة ثم شك في الحدث فله أن يصلي بطهارته تلك

26- ABDESTLİ OLDUĞUNDAN EMİN İKEN SONRA ABDESTİNİN BOZULDUĞUNDAN ŞÜPHE EDEN BİR KİMSENİN O ABDESTİ İLE NAMAZ KILABİLECEĞİNE DAİR DELİL BABI

 

وحدثني عمرو الناقد وزهير بن حرب. ح وحدثنا أبو بكر بن أبي شيبة. جميعا عن ابن عيينة. قال عمرو: حدثنا سفيان بن عيينة عن الزهري، عن سعيد وعباد بن تميم، عن عمه؛ شكي إلى النبي صلى الله عليه وسلم: الرجل، يخيل إليه أنه يجد الشيء في الصلاة. قال "لا ينصرف حتى يسمع صوتا، أو يجد ريحا".قال أبو بكر وزهير بن حرب في روايتهما: هو عبدالله بن زيد.

 

802- Bana Amr en-Nakid ve Zuheyr b, Harb tahdis etti (H). Bize Ebu Bekr b. Ebi Şeybe de tahdis etti. Hepsi İbn Uyeyne'den rivayet etti. Amr dedi ki: Bize Süfyan b. Uyeyne, ez-Zühri'den tahdis etti. O Said ve Abbad b. Temim'den, o amcasından rivayet ettiğine göre Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e namazda iken kendisine abdesti bozuldu gibi bir izlenim gelen adamın halinden duyulan rahatsızlık sözkonusu edilince, Allah Resulü: "Bir ses işitmedikçe yahut bir koku almadıkça namazından ayrılmaz" buyurdu.

 

Ebu Bekr ve Zuheyr b. Harb rivayetlerinde: Ki o Abdullah b. Zeyd'dir demişlerdir.

 

 

وحدثني زهير بن حرب. حدثنا جرير عن سهيل، عن أبيه، عن أبي هريرة؛ قال: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: "إذا وجد أحدكم في بطنه شيئا فأشكل عليه. أخرج منه شيء أم لا. فلا يخرجن من المسجد حتى يسمع صوتا أو يجد ريحا".

 

803- Bana Zuheyr b. Harb da tahdis etti. .. Ebu Hureyre dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Biriniz karnında bir şeyler hisseder de kendisinden bir şey çıkıp çıkmadığına karar veremeyecek olursa bir ses duymadıkça yahut bir koku almadıkça mescitten kesinlikle çıkmasın. "

 

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir; Tuhfetu'I-Eşraf, 12603

 

AÇIKLAMA: (802-803) "Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e ... namazından ayrılmaz buyurdu." Burada kendisinde abdesti bozacak bir hal olup, bir şeyler çıktığı izlenimi uyanan kimse kastedilmektedir.

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Bir ses duymadıkça yahut bir koku almadıkça" buyruğunun anlamı ise, bunlardan birisinin gerçekleştiğini bilmesi demektir. Yoksa sesi duyması ya da kokuyu alması Müslümanların icmaı ile şart değildir.

 

Hadisin İhtiva Ettiği Temel Fıkhi Kaideler ve Hükümler

 

Bu hadis İslamın esaslarından bir esas, fıkhın kaidelerinden pek büyük bir kaidedir. Bu kaideye göre eşyanın asıl halleri üzere kaldığına hüküm verilir. Bunun aksi kesinlikle bilininceye kadar bu hüküm öylece kalır. Sonradan ortaya çıkan şüphe ve tereddüdün de bir zararı olmaz.

 

İşte bunun kapsamına giren hususlardan birisi de hakkında bu hadisin varid olduğu bu babtaki meseledir. Bu mesele de şudur: Bir kimse abdestinden kesinlikle emin olmakla birlikte abdestinin bozulduğu hususunda bir şüpheye düşerse abdestinin devam ettiğine hüküm verilir. Bu şüphenin namazda ortaya çıkması ile namazın dışında olması arasında da bir fark yoktur. Hem bizim (Şafii), hem de selef ve haleften ilim adamlarının büyük çoğunluğunun görüşü de budur. Malik (rahimehullah)'den iki rivayet nakledilmiştir. Bu rivayetlerden birisine göre namazın dışında şüphe ederse abdest alması gerekir, namazda iken bu şüphe arız olursa abdest alması gerekmez.

 

İkinci görüşe göre ise her iki durumda da abdest almalıdır. Birinci rivayet Hasen-i Basri'den de rivayet edilmiştir. Aynı zamanda bu bizim bazı mezhep alimlerinden nakledilmiş şaz bir görüştür, bir değeri yoktur.

 

Mezhep alimlerimiz der ki: Abdestinin bozulup bozulmadığı hususunda her iki ihtimalin eşit olması yahut ikisinden birisinin ağır basması ya da galip zan ile birisine hüküm vermesi arasında hiçbir fark yoktur. Her durumda abdest almak yükümlülüğünde değildir.

 

Yine mezhep alimlerimiz der ki: Bununla birlikte ihtiyat olmak üzere abdest alması müstehaptır. Şayet ihtiyaten abdest almakla birlikte şüphesi devam ederse o takdirde yükümlülüğü yoktur. Eğer bundan sonra daha önce abdestinin olmadığını bilecek olursa şüpheli halinde iken almış olduğu abdesti ona yeterli olur mu? Bu hususta mezhep alimlerimizin iki görüşü vardır. Bunlardan daha sahih olanına göre onun için yeterli olmaz çünkü o niyetinde tereddütte idi. Allah en iyi bilendir.

 

Abdestsiz olduğundan kesinlikle emin olmakla birlikte abdestli olduğunda şüphe edecek olursa Müslümanların icmaı ile abdest almalıdır. Eğer -sözgelimi- güneşin doğuşundan sonra kesinlikle hem abdesti bozan bir halinin olduğundan, hem de abdest aldığından emin olursa ve bunlardan hangisinin daha önce gerçekleştiğini bilmezse, güneşin doğuşundan önceki durumunun ne olduğunu da bilmiyorsa abdest alması gerekir. Şayet güneşin doğuşundan önceki durumunu biliyorsa mezhep alimlerimizin bu hususta farklı görüşleri vardır. Onlar arasında bu görüşlerin en meşhur olanı güneşin doğuşundan önceki durumunun tam zıttı bir durumda olur. Yani eğer güneş doğmadan önce abdestsiz ise o şu anda abdestlidir. Güneş doğmadan önce abdestli ise şu anda abdestsizdir.

 

İkinci görüşe gelince, bu da muhakkiklerden çeşitli topluluklar nezdinde daha sahih olan bir görüş olup, her durumda abdest alması gerektiği şeklindedir.

 

Üçüncü görüşe göre, galip zannını esas alarak ona göre hareket eder.

Dördüncü görüş ise güneşin doğuşundan önceki hali gibidir, güneş doğduktan sonra meydana gelmiş iki durumun bir etkisi yoktur.

 

Bu görüş açık bir hatadır. Batıl olduğu, ona karşı delil getirmeye gerek olmayacak kadar açıktır. Bunu sözkonusu etmemin sebebi ise kimsenin ona kanmaması için dikkat çekmek içindir. Güneş doğuşundan sonra meydana gelen hali sebebiyle o halinin batıl olduğundan kesin olmakla birlikte nasıl olur da güneş doğmadan önceki hali üzere kaldığına hüküm verilebilir.

 

Sözünü ettiğimiz kaidenin meselelerinden bir diğeri şudur: Bir kimse karısını boşamak, kölesini azat etmek, temiz suyun necisliği veya necisin temizliği ya da elbisenin, yemeğin yahut başka bir şeyin necisliği hususunda şüphe etse ya da üç rekat mı yoksa dört rekat mı kıldığında rüku ve sücud yapmadığı ya da oruca, namaza, abdeste ve itikafa niyet edip etmediğinde bu ibadetleri eda etmekte iken şüphe edecek olursa, bütün bu şüphelerinin bir etkisi yoktur, aslolan şüphe edilen bu halin olmadığıdır.

 

ilim adamları bu kaideden bir takım meseleleri istisna etmişlerdir. Bunlar fıkıh kitaplarında bilinen meseleler olup bunları genişçe açıklamak için bu kitabımız elverişli değildir. Çünkü bunlar oldukça yaygın / geniş meseleler olup onlara yöneltilmiş bir takım itirazlar ve bu itirazlara verilen cevaplar vardı. Kimileri hakkında da çeşitli görüş ayrılıkları bulunmaktadır. Bundan dolayı onları burada söz konusu etmedim. Allah'a hamd olsun ki bunları el-Mühezzeb Şerhi el-Mecma' adlı eserimin mestler üzerine mesh etmek babı ile suyun necis olup olmaması babında açıklamış ve bu hususta mezhep alimlerimizin dağınık görüşlerini ve bunlar arasında gerek duyulanlarını bir araya getirmiş bulunmaktayım.

 

(802) "Said ve Abbad b. Temim'den .... rahatsızlık sözkonusu edilince" sonra Müslim hadisin sonunda: "Ebu Bekr ve Zuheyr b. Harb rivayetlerinde: Ki o Abdullah b. Zeyd'dir, demişlerdir" demektedir.

Bunun anlamı da şudur: Ebu Bekir ve Züheyr rivayetlerinde Abbad b. Temim'in amcasının adını açıkça belirtmemişlerdir. Çünkü o bu hadisi önce Said'den -ki ibni Müseyyeb 'dir- ve Abbad b. Temim'den, o amcasından diye rivayet etkmekte ve adını belirtmemektedir. Sonra onun adını bu rivayette belirterek, bu amcası Abdullah b. Zeyd'dir. O da ibni Zeyd b. Asım'dır. Bu zat, abdestin nasıl alındığı, istiska namazı ve daha başka hadislerin ravisidir. Rüyasında ezanı gören Abdullah b. Zeyd b. Abd Rabbih değildir.

 

"Duyulan rahatsızlık söz konusu edilince" anlamını verdiğimiz "şukiye" fiilinin (sözde) öznesinin kim olduğu belirtilmemiştir ama Buhari'nin rivayetinde soruyu soran zatın hadisin ravisi olan Abdullah b. Zeyd olduğu ifade edilmektedir. Ancak buradan hareketle rahatsız olduğu belirtilen kişinin sözü edilen amcası olduğu zannedilmemelidir çünkü böyle bir zan yanlıştır. Allah en iyi bilendir.

 

-----Çünkü Buhari'nin rivayetinde soru soranın o olduğu belirtilmekle birlikte, bundan rahatsız olanın o olduğu söylenmemiştir. (Çeviren)

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

27- ÖLÜ HAYVANIN DERİSİNİN TABAKLAMAKLA TEMİZLENMESİ BABI