SAHİH-İ MÜSLİM |
HAYIZ |
باب
القدر
المستحب من
الماء في غسل
الجنابة، وغسل
الرجل
والمرأة في
إناء واحد في
حالة واحدة،
وغسل أحدهما
بفضل الآخر
10- CÜNÜPLÜK GUSLÜNDE
KULLANILMASI MÜSTEHAP OLAN SU MiKTARl, ERKEK VE KADININ AYNI KAPTA VE AYNI
DURUMDA GUSLETMESİ iLE ONLARDAN BİRİNİN DİĞERİNİN ARTlĞI iLE GUSLETMESİ BABI
40 - (319) وحدثنا
يحيى بن يحيى.
قال: قرأت على
مالك عن ابن
شهاب، عن عروة
بن الزبير، عن
عائشة؛ أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم كان
يغتسل من
إناء. هو الفرق.
من الجنابة.
724- Bize Yahya b. Yahya da
tahdis edip dedi ki: Malik'e, İbn Şihab'dan naklen okudum. O Urve b.
ez-Zubeyr'den, o Aişe'den rivayet
ettiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) cünüplükten dolayı ferak
denilen bir kaptan guslederdi.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 238ı.»
41 - (319) حدثنا
قتيبة بن
سعيد. حدثنا
ليث. ح وحدثنا
ابن رمح.
أخبرنا الليث.
ح وحدثنا
قتيبة بن سعيد
وأبو بكر بن
أبي شيبة
وعمرو الناقد
وزهير بن حرب.
قالوا: حدثنا
سفيان. كلاهما
عن الزهري، عن
عروة، عن
عائشة؛ قالت: كان
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يغتسل في
القدح. وهو
الفرق وكنت
أغتسل أنا وهو
في الإناء الواحد.
وفي حديث
سفيان: من
إناء واحد.
قال قتيبة:
قال سفيان:
والفرق ثلاثة
آصع.
725- Bize Kuteybe b. Said
tahdis etti, bize Leys tahdis etti (H). Bize İbn Rumh da tahdis etti, bize Leys
haber verdi (H). Bize Kuteybe b. Said, Ebu Bekr b. EbuŞeybe, Amr en-Nakid ve
Zuheyr b. Harb tahdis edip dediler ki: Bize Süfyan tahdis etti. İkisi (Leys ile
Süfyan) ez-Zührı'den, o Urve'den, o Aişe'den
şöyle dediğini nakletti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ferak ile
aynı şeyolan kadeh denilen kapta guslederdi. Ben ve o aynı kapta (kaptan su
alarak) guslederdik.
Süfyan'ın hadisi
rivayetinde "aynı kaptan" şeklindedir. Kuteybe dedi ki: Süfyan, ferak
üç sa' dır, dedi.
Diğer tahric: İbn
Mace, 376
AÇIKLAMA
(724-725): Müslümanlar, abdest ve
gusülde yeterli olan su miktarının tespit edilmemiş olduğu üzerinde icma
etmişlerdir. Aksine bunun için azı da, çoğu da -yıkama şartı gerçekleştiği
takdirde- yeterlidir. Bu şart ise suyun yıkanması gereken organlar üzerinden
akmasından ibarettir.
Şafii -rahimehullah-
bazen az miktardaki su iktisatIı kullanılarak yetebilir, çok miktardaki su da
israf edilerek yeterli gelmeyebilir, demiştir.
İlim adamları der ki:
Müstehab olan gusülde kullanılacak suyun bir sa'dan,5Iz abdest için
kullanılacak suyun da bir mud'den az olmamasıdır.
Bir sa', beş tam, bir
bölü üç Bağdadi rıt1dır. Bir mud ise, bir tam bir bölü üç rıtldır. Bu da tam
bir miktar değil, takribi olarak böyle itibar edilmiştir. Doğru ve meşhur olan
budur.
Mezhep alimlerimizden
bir topluluk bazı alimlerimizin bir başka görüşünü zikretmektedir ki, bu görüşe
göre burada sözü geçen sa' sekiz rıtl, mud ise iki rıtldır.
İlim adamları suyun is
raf ile kullanılmasının yasaklığını icma ile kabul etmişlerdir, isterse deniz
kenarında bulunsun. Daha güçlü olan görüş ise bunun tenzihen mekruh olduğudur.
Kimi mezhep alimimiz is raf haramdır, demiştir. Allah en iyi bilendir.
Erkek ve kadının aynı
kaptan temizlenmelerine (abdest ve gusül almalarına) gelince, bu da bu
başlıktaki bu hadisler dolayısıyla Müslümanların icmaı ile caizdir.
Erkeğin arttırdığı su
ile kadının temizlenmesi de aynı şekilde icma ile caizdir.
Kadının arttırdığı sudan
erkeğin temizlenmesi ise mezhebimizde Malik, Ebu Hanife ve ilim adamlarının
büyük çoğunluğuna göre caizdir. Kadının yalnız başına kalarak o suyu kullanması
ile, yalnız başına kalmaksızın kullanması arasında bir fark yoktur. Bazı ilim
adamlarımız bu hususta gelmiş sahih hadisler dolayısıyla bunda mekruhluk yoktur
derken, Ahmed b. Hanbel ve Davud ez-Zahiri' nin kanaatine göre eğer kadın
yalnız başına kalıp suyu kullanacak olursa, arttırdığı suyu erkeğin kullanması
caiz değildir. Bu görüş Abdullah b. Sereis ve Hasan-ı Basri'den de rivayet
edilmiştir. Bununla birlikte Ahmed b. Hanbel'den -yüce Allah'ın rahmeti ona-
bizim mezhebimiz gibi bir görüş de rivayet edilmiştir.
Hasan ve Said b.
el-Müseyyeb' den kadının arttırdığı suyu kullanmanın kayıtsız ve şartsız mekruh
olduğu görüşü de rivayet edilmiştir ama tereih edilen büyük çoğunluğun
söyledikleridir. Buna delil ise Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
zevceleri ile birlikte gusletmesine ve onların her birinin diğerinin
arttırdığını kullanmasına dair varid olmuş bu sahih hadislerdir.
Bu hadislere göre
onların her biri diğerinin arttırdığını kullanıyordu. Kadının yalnız başına su
ile kalmasının da bir tesiri yoktur. Çünkü diğer hadiste Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in zevcelerinden birisinin arttırdığı su ile guslettiği
sabittir. Bu hadisi Ebu Davud, Tirmizi, Nesai ve Sünen sahipleri rivayet etmiş
olup, Tirmizi: Bu hasen, sahih bir hadistir demiştir.
Yasağın sözkonusu
edildiği hadise gelince, bu Hakem b. Amr'ın rivayet ettiği bir hadis olup, ilim
adamları buna dair çeşitli cevaplar vermişlerdir. Bu cevaplardan birisine göre
bu hadis zayıftır. Aralarında Buhari ve başkalarının bulunduğu hadis imamları
zayıf olduğunu söylemişlerdir, ikinci cevaba göre ise burada maksat onun
organlarından artan (müsta'mel) sudur. Üçüncü cevap ise burada yasak müstehaplık
ve daha faziletli olanı ifade eder. Allah en iyi bilendir.
Süfyan dedi ki:
"Ferak üç sa'dır." Ferak'ın üç sa' olduğunu büyük çoğunluk
söylemiştir. Ferak, fark olarak da söylenir. Bu iki söyleyişi İbn Bureyd ve
ondan başka bir topluluk nakletmiş olmakla birlikte, ferak söyleyişi daha fasih
ve daha meşhurdur. el-Bad doğrusunun bu olduğunu iddia etmiş olmakla birlikte
durum dediği gibi değildir, aksine bunlar iki ayrı söyleyiştir.
Üç sa'dır ifadesi de
doğrudur ve fasihtir. "Sa"'ın çoğulunun (Süfyan'ın söylediği gibi)
"asu'" olarak kullanılmasını kabul etmeyip, ancak "esvu"
şeklinin caiz olduğunu iddia eden kişi ise, bilgisizliğini ortaya koymuştur.
Böyle diyen bir kişi ya apaçık bir gaflet içindedir yahut apaçık bir bilgisizlik
çünkü sa' ın çoğulu asvu' da gelir, asu' da gelir. Birincisi asıl şekildir,
ikincisi ise kalb iledir. Vav, sad'a öncelenerek elif'e kalb edilir (çevrilir).
Aişe (r.anha)'nın
söylediği: "Feraktan yıkanırdı" ibaresindeki "min (dan)"
lafzından burada kasıt cinsin beyanı ve suyun kendisinden alınıp, kullanıldığı
kabı beyan etmektir. Yoksa maksat fe rak denilen kabın suyu ile yıkanıyordu
demek değildir. Buna delil de diğer hadisteki: "Ben ve Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendisine ferak denilen bir kaptan
yıkanırdık" rivayeti ile diğer hadisteki: "Bir sa' su ile
yıkanırdık" hadisi buna delildir.
"Resuluilah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir kapta yıkanırdı" ifadesi bu şekilde asıl
nüshalarda "bir kapta" şeklindedir, bu da doğru olup, kaptan (o kaptaki
sudan) yıkanırdı, demektir.
42 - (320) وحدثني
عبيدالله بن
معاذ العنبري.
قال: حدثنا أبي
قال: حدثنا
شعبة عن أبي
بكر بن حفص،
عن أبي سلمة
بن عبدالرحمن.
قال: دخلت
على عائشة،
أنا وأخوها من
الرضاعة. فسألها
عن غسل النبي
صلى الله عليه
وسلم من
الجنابة؟
فدعت بإناء
قدر الصاع.
فاغتسلت.
وبيننا
وبينها ستر.
وأفرغت على
رأسها ثلاثا.
قال: وكان
أزواج النبي
صلى الله عليه
وسلم يأخذن من
رؤوسهن حتى تكون
كالوفرة.
726- Bana Ubeydııllah b.
Muaz el-Anberî rivayet etti. Dedi ki Bize babam rivayet etti. Dedi ki: Bize
Şu'be Ebu Bekr b. Hafs'dan, o da Ebu Seleme
bin Abdirrahman'dan naklen rivayet etti. Şöyle demiş: Ben ve Aişe (r.anha)'nın
sütkardeşi onun huzuruna girdik. Sütkardeşi kendisine Nebi (Sallallahu aleyhi
ve Sellem)'den cünüplükten dolayı nasıl guslettiğini sordu. O da bir sa' kadar
bir kabın getirilmesini istedi, bizimle onun arasında bir perde bulunduğu halde
yıkandı. Başına üç defa su döktü. (Ebu Seleme) dedi ki: Nebi (Sallallahu aleyhi
ve Sellem)'in zevceleri saçlarını perçem gibi oluncaya kadar (4/19b)
kısaltırlardı.
Diğer tahric: Buhari,
251; Nesai, 227 -muhtasar olarak buna yakın-
43 - (321) حدثنا
هارون بن سعيد
الأيلي. حدثنا
ابن وهب. أخبرني
مخرمة بن بكير
عن أبيه، عن
أبي سلمة بن عبدالرحمن؛
قال: قالت
عائشة: كان
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم إذا
اغتسل بدأ
بيمينه. فصب
عليها من
الماء فغسلها.
ثم صب الماء،
على الأذى
الذي به،
بيمينه. وغسل
عنه بشماله.
حتى إذا فرغ
من ذلك صب على
رأسه. قالت
عائشة: كنت
أغتسل أنا
ورسول الله
صلى الله عليه
وسلم من إناء
واحد. ونحن
جنبان.
727- Bize Harun b. Saîd
el-Eylî rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Vehb rivayet etti. (Dediki): Bana
Mahremetü'bnü Bükeyr, babasından, o da Ebu Selemte'bni Abdirrahman'dan naklen
haber verdi. Ebu Seleme şöyle demiş: Âişe dedi
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) guslettiği zaman sağından başlar
ve onun üzerine su döküp, yıkardı sonra vücudundaki pisliğin üzerine sağ eliyle
su döker ve onu sol eliyle yıkardı. Bu işi bitirdikten sonra da başına su
dökerdi.
Aişe dedi ki: Ben ve
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) her ikimiz de cünüp olduğumuz halde
aynı kaptan guslederdik.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA (726-727):
"Ebu Seleme b. Abdurrahman dedi ki. .. Başına üç defa su döktü." Kadı
İyaz -yüce Allah'ın rahmeti ona- dedi ki: Hadisin zahirinden anlaşıldığı üzere
her ikisi de Aişe (r.anha)'nın başını ve (4/3) mahrem olan bir kimsenin yine
kendi mahremi olan bir kadının bakması helal olan kadarıyla vücudunun üst
taraflarını görmüşlerdir. Çünkü bu iki zalın birisi kendisinin de belirttiği
gibi Aişe (r.anha)'nın sütkardeşi idi. Adının Abdullah b. Yezid olduğu
söylenir. Ebu Seleme ise kızkardeşinin süt oğlu idi. Ebu Bekir'in kızı Ümmü
Kulsum ona süt emzirmişti.
Kadı İyaz der ki: Eğer
onlar buna tanık olmayıp, görmemiş olsalardı, Aişe (r.anha)'nın su
getirilmesini isteyip, onların önünde gusletmesinin bir anlamı olmazdı. Eğer o
bütün bu yaplıklarını onların görmeyecekleri şekilde perde arkasında yapmış
olsaydı, bu anlamsız bir iş olurdu ve durum Aişe'nin guslü sadece sözlü olarak
anlatması ile kalırdı. Onun perde arkasına çekilmesi sadece bedeninin alt
taraflarını ve mahrem olan bir kimsenin bakması helal olmayan kısımlarını
örtmesi içindi. Allah en iyi bilendir.
Aişe (r.anha)'nın bu
yaplığından fiili olarak öğretmenin müstehab olduğuna delil vardır. Çünkü
uygulamalı olarak öğretmek sözden daha iyi etki bırakır ve sözden daha çok
hafızada yer eder. Allah en iyi bilendir.
"Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in zevceleri perçem gibi olana kadar saçlarını
kısallırlardı."
Vefra limme' den daha
uzundur. Limme omuzlara kadar ulaşmayan saça denilir. Bu açıklama el-Esmai'ye
aittir. Başkası ise şöyle demektedir: Vefra, limme'den daha azdır. Kulakları
geçmeyen saça denilir (tercümede perçem).
Ebu Hatim dedi ki: Vefra
kulaklar üzerine kadar gelen saça denilir. (4/4) Kadı İyaz (yüce Allah'ın
rahmeti ona) dedi ki: Bilinen şu ki, Arap kadınları saçlarını kısım kısım
örederdi. Muhtemelen Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in zevceleri bu işi
Rasillullah (Sallallahu aleyhi ve Selleml'in vefalından sonra yapmışlardır; çünkü
onlar vefatından sonra süslenmeyi bırakmış ve saçlarını uzatmaya ihtiyaçları
kalmamıştı. Ayrıca saçlarının bakımıarını kolaylaşlırmak için de saçlarını
kısaltmışlardı.
Kadı İyaz'ın sözünü
ettiği müminlerin annelerinin bu işi Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
hayatta iken değil de vefalından sonra yaplıklarına dair açıklamayı aynı
şekilde başkası da yapmış olup, bunun zaten başka türlü olması sözkonusu
değildir. Onların Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in hayatta iken
böyle bir iş yapmış olmaları asla düşünülemez.
Bunda kadınların
saçlarını kısaltmalarının caiz oluşuna delil vardır. Allah en iyi bilendir.
"İkimiz cünüp
olduğumuz halde" Burada "cünubani" (ikimiz cünüp olduğumuz)
ifadesi "cünüp" lafzının ikil ve çoğul yapılacağını gösteren iki
söyleyişten birisine göredir. Diğer söyleyişte ise bütün kullanım şekillerinde
"cünüp" lafzı değişmeden tekil olarak gelir. Nitekim yüce Allah'ın:
"Eğer cünüp iseniz" (Maide, 5/6) buyruğu ile "bir de cünüp
iken" (Nisa, 43) buyruklarında böyledir. Bu söyleyiş ise daha fasih ve
daha meşhurdur.
Sözlükte cünüplüğün asıl
anlamı uzaklıktır. Cima ya da meninin çıkışı dolayısıyla gusletmesi kap eden
kişi hakkında kullanılır; çünkü o bu sebeple namazdan, Kur'an okumaktan,
mescitten uzak kalır ve bunlardan uzak durur. Allah en iyi bilendir.
44 - (321) وحدثني
محمد بن رافع.
حدثنا شبابة.
حدثنا ليث عن
يزيد، عن
عراك، عن حفصة
بنت
عبدالرحمن بن
أبي بكر
(وكانت تحت
المنذر بن
الزبير)؛ أن
عائشة
أخبرتها؛
أنها كانت
تغتسل هي
والنبي صلى
الله عليه
وسلم في إناء
واحد. يسع ثلاثة
أمداد. أو
قريبا من ذلك.
728- Bana Muhammed b. Rafi'
de rivayet etti. (Dediki): Bize Şebabe rivayet etti. (Dediki): Bize Leys,
Yezîd' den o da Irak'dan, o da Hafsa binti Abdirahman b. Ebî Bekr'den — bu
kadın Münzirü'bnü Zübeyr'in zevcesidir— naklen rivayet etti. onada
Aişe haber vermiş ki:
Kendisi Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile üç müdd yahut ona yakın (su)
alacak bir kabdan yıkanırlarmış.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
45 - (321) حدثنا
عبدالله بن
مسلمة بن
قعنب. قال:
حدثنا أفلح بن
حميد عن القاسم
بن محمد، عن
عائشة؛ قالت:
كنت
أغتسل أنا
ورسول الله
صلى الله عليه
وسلم من إناء
واحد. تختلف
أيدينا فيه.
من الجنابة.
729- Bize Abdullah b.
Mesleme b. Ka'neb rivayet etti. Dedi ki: Bize Eflah b. Humeyd, Kaasım b.
Muhammed'den, o da Âişe'den naklen rivayet etti. Aişe dedi ki: Ben Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
ile birlikte aynı kaptan cünüplükten dolayı yıkanıp, ellerimiz o kabın içine
girip çıkardı.
Diğer tahric:
Buhari,261
46 - (321) وحدثنا
يحيى بن يحيى.
أخبرنا أبو
خيثمة عن عاصم
الأحول، عن
معاذة، عن
عائشة؛ قالت: كنت
أغتسل أنا
ورسول الله
صلى الله عليه
وسلم من إناء،
بيني وبينه،
واحد.
فيبادرني حتى
أقول: دع لي،
دع لي. قالت:
وهما جنبان.
730- Bize Yahya b. Yahya da
rivayet etti. (Dediki): Bize Ebu Haysem'e, Âsım-ı Ahvelden, o da Muaze'den, o
da Âişe'den naklen haber verdi: Aişe dedi ki: Ben ve
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) benimle onun arasında bulunan aynı
kaptan guslederdik. O benden önce su alır hatta ben: Bana bırak, bana bırak,
derdim. Aişe: Her ikisinin de eünüp olduğunu söylemiştir.
Diğer tahric: Nesai,
238, 412
47 - (322) وحدثنا
قتيبة بن
سعيد، وأبو
بكر بن أبي
شيبة. جميعا
عن ابن عيينة.
قال قتيبة:
حدثنا سفيان عن
عمرو، عن أبي
الشعثاء، عن
ابن عباس؛
قال: أخبرتني
ميمونة؛ أنها
كانت تغتسل،
هي والنبي صلى
الله عليه
وسلم، في إناء
واحد.
731- Bize Kuteybe b. Said
ve Ebu Bekr b. Ebi Şeybe birlikte İbn Uyeyne'den tahdis ettiler. Kuteybe dedi
ki: Bize Süfyan, Amr'dan, o Ebu'şŞa'sa'dan tahdis etti. O İbn Abbas'tan şöyle dediğini nakletti: Meymline'nin bana
haber verdiğine göre o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte aynı
kapta guslederdi.
Diğer tahric: Tirmizi,
62; Nesai, 236; İbn Mace, 377
48 - (323) وحدثنا
إسحاق بن
إبراهيم
ومحمد بن حاتم
(قال إسحاق:
أخبرنا. وقال
ابن حاتم:
حدثنا محمد بن
بكر) أخبرنا
ابن جريج.
أخبرني عمرو
بن دينار. قال:
أكبر علمي،
والذي يخطر
على بالي؛ أن
أبا الشعثاء
أخبرني؛ أن
ابن عباس
أخبره؛ أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم كان
يغتسل بفضل
ميمونة.
732- Bize İshak b. İbrahim
ve Muhammed b. Hatim tahdis etti. İshak: Bize Muhammed b. Bekr haber verdi
derken, İbn Hatim bize tahdis etti, dedi. Bize İbn Cureyc haber verdi, bana Amr
b. Dinar haber verip dedi ki: Büyük bir ihtimalle bildiğim veya hatırladığım
kadarıyla Ebu'ş-Şa'sa'nın bana haber verdiğine göre İbn Abbas kendisine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
Meymline'nin arttırdığı su ile guslederdi, diye haber vermiştir.
Diğer tahric: Buhari,
253
49 - (324) حدثنا
محمد بن
المثنى. حدثنا
معاذ بن هشام.
قال: حدثني
أبي عن يحيى
بن أبي كثير.
حدثنا أبو سلمة
بن
عبدالرحمن؛
أن زينب بنت
أم سلمة
حدثته؛ أن أم
سلمة حدثتها
قالت: كانت
هي ورسول الله
صلى الله عليه
وسلم يغتسلان
في الإناء
الواحد من
الجنابة.
733- Bıze Muhammed b.
el-Müsenna rivayet etti. (Dediki): Bize Muaz b. Hışam rivayet etti. Dediki:
Bana babam, Yahya b. Ebî Kesir'den rivayet etti. (Demişki): Bize Ebu Selemete'bni
Abdirrahman rivayet ett, onada Zeyneb binti ümmi Seleme rivayet etmiş. onada Ümmü Seleme anlatmışki: Kendisi Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ile birlikte cünüplükten dolayı aynı kaptan guslederlerdi.
Diğer tahric: Buhari,
322 -uzunca-, 1929 -uzunca-; İbn Mace, 380
AÇIKLAMA (728-733): (728) "Aişe (r.anha) Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) ile birlikte üç mudd alan bir kapta yıkanırdı." Diğer (729)
rivayette "aynı kaptan ... ellerimiz bir iner, bir kalkardı"
denilmektedir.
Kadı İyaz birinci
rivayetin tefsirinde iki açıklama zikretmektedir: Birincisine göre onların her
biri guslü için ayrı ayrı üçer mudd su kullanırdı. İkinci açıklamaya göre
burada mud'dan kasıt sa' dır, o takdirde ferak'ın sözkonusu edildiği hadise
uygun olur. Bunun bazı hallerde böyle olduğu ve her ikisinin üç mudd alan bir
kaptan gusletmiş olmaları, suyu boşalınca da ona ayrıca su katmış olmaları da
mümkündür. Allah en iyi bilendir.
Diğer taraftan bu (728)
numaralı hadiste "üç mudd ya da ona yakın" ibaresi diğer (724)
rivayette "ferak'ın kendisi olan bir kaptan yıkanırdı" başka (726)
rivayette: "Bir sa' kadar bir kap istedi ve onunla yıkandı." Öteki
(733) rivayette "beş mekkuk ile gusleder, bir mekkuk ile abdest
alırdı." Öteki (736) rivayette "bir sa' onun guslüne yeter, bir mudd
de abdestine yeterdi." Diğer (735) rivayette "bir mudd ile abdest
alır, bir sa' ile beş mudde kadar su ile de guslederdi" denilmektedir.
İmam Şafii ve ondan
başka birtakım ilim adamları şöyle demişlerdir:
Bu rivayetleri bir arada
telif etmek şöyle olur: Burada sözü edilen gusüller en fazla suyu bulup
kullandığı ve en azını bulup kullandığı çeşitli durumlarda sözkonusu olmuştur.
İşte bu da taharette tam olarak kullanılması kap eden su miktarının bir
sınırının bulunmadığına delildir. Allah en iyi bilendir.
(731) Ebu'ş-Şa'sa'nın
adı Cabir b. Zeyd'dir.
(732) "Büyük bir
ihtimalle bildiğim ve habrladığım şu ki. .. " (4/6) Hatınmdan geçen,
içimden geçen demek istiyor. Bal ise kalp ve zihin demektir. el-Ezherı der ki:
Hatara bi bali va ala bali (hatırımdan geçti) denilir. Başkası da habr insanın
içinden geçiveren duygudur demişlerdir, çoğulu havabr gelir.
Bu hadisi Müslim -yüce
Allah'ın rahmeti ona- mutabaat olmak üzere zikretmiştir. Yoksa ona itimat etmek
maksadıyla bunu zikretmiş değildir. Allah en iyi bilendir .
50 - (325) حدثنا
عبيدالله بن
معاذ. حدثنا
أبي. ح وحدثنا محمد
بن المثنى.
حدثنا
عبدالرحمن
(يعني ابن مهدي)
قالا: حدثنا
شعبة عن
عبدالله بن
عبدالله بن
جبر؛ قال: سمعت
أنسا يقول:
كان رسول الله
صلى الله عليه
وسلم يغتسل
بخمس مكاكيك.
ويتوضأ بمكوك.
وقال ابن
المثنى: بخمس
مكاكي. وقال
ابن معاذ: عن
عبدالله بن
عبدالله. ولم
يذكر ابن جبر.
734- Bize Ubeydullah b. Muk
tahdis etti, bize babam tahdis etti. (H) Bize Muhammed b. el-Müsenna da tahdis
etti. Bize Abdurrahman -yani b. Mehdi- tahdis edip (Muk ile birlikte) dediler
ki: Bize Şu'be b. Abdullah b. Abdullah b. Cebr tahdis edip dedi ki: Enes'i şöyle derken dinledim: Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) beş mekkuk ile gusleder, bir mekkuk ile abdest alırdı.
(Abdullah b. Muk
rivayetinde beş mekkuk derken mekkuk'un çoğulunu mekakik olarak zikretmiş olup)
İbnu'l-Müsenna ise (bunu) beş mekkuk (anlamında çoğulolmak üzere) mekaki diye
(kullanmıştır). Ayrıca İbn Muaz, Abdullah b. Abdullah demiş olup, b. Cebr
dememiştir.
Diğer tahric: Buhari,
201 -bu anlamda-; Ebu Davud, 95 -bu anlamda- yine 95 -mükerrer- muallak olarak;
Tirmizi, 609 -muallak olarak-; Nesai, 73, 229, 344
51 - (325) حدثنا
قتيبة بن
سعيد. حدثنا
وكيع، عن
مسعر، عن ابن
جبر، عن أنس؛
قال: كان
النبي صلى
الله عليه
وسلم يتوضأ
بالمد ويغتسل
بالصاع. إلى
خمسة أمداد.
735- Bize Kuteybetü'bnü Saîd
rivayet etti. (Dediki): Bize Vekî', Mis'ar'dan o da İbnî Cebir'den, o da
Enes'den naklen rivayet etti. Enes şöyle demiş: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) bir müd (su) ile abdest alır. Bir sa' dan beş müdde kadar (su ile)
yıkanırdı.
52 - (326) وحدثنا
أبو كامل
الجحدري
وعمرو بن علي.
كلاهما عن بشر
بن المفضل.
قال أبو كامل:
حدثنا بشر. حدثنا
أبو ريحانة عن
سفينة؛ قال: كان
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يغسله
الصاع، من
الماء، من
الجنابة.
ويوضؤه المد.
736- Bize Ebu Kamil
el-Cahderi ve Amr b. Ali her ikisi Bişr b. el-Mufaddal'dan tahdis etti. Ebu
Kamil: Bize Bişr tahdis etti, dedi. Bize Ebu Reyhane, Sefine' den şöyle dediğini tahdis etti: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e cünüplükten gusletmek için bir sa' su, abdest
alması için de bir mudd yeterdi.
Diğer tahric: Tirmizi,
56; İbn Mace, 267
AÇIKLAMA (734-736):
(734) "Abdullah b.
Abdullah b. Cebr" diğer (735) rivayette "İbn Cebr" denilmiştir,
her ikisi de sahihtir. Ancak bazı imamlar onun böyle demesini kabul etmeyerek
doğrusu b. Cabir'dir demişlerdir. Ancak böyle denilmesi bu şekilde itiraz
yapanın bir yanlışlığıdır. Aksine onun (babasının) adının Cabir olduğu da Cebr
olduğu da söylenmiştir. Tam adı Abdullah b. Abdullah b. Cabir b. Atik'tir. Her
iki şekli sözkonusu edenler arasında İmam Ebu Abdullah el-Buhari de vardır.
Ayrıca Mis'ar, Ebu'l-Uneys, Şu'be ve Abdullah b. İsa da onun rivayetinde
"Cebr" demişlerdir. Allah en iyi bilendir.
"ResuluIlah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) beş mekkuk (mekakık) ile guslederdi ... "
Diğer rivayette ise "mekakı" denilmektedir. Mekkukun çoğulu mekakık
ve mekakı diye gelir. Burada muhtemelen mekkukten kasıt muddur. Nitekim diğer
rivayette (735) "bir mudd ile abdest alır, bir sa'dan beş mudde kadar su
ile de guslederdi" denilmektedir.
53 - (326) وحدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا ابن
علية. ح وحدثني
علي بن حجر.
حدثنا
إسماعيل عن
أبي ريحانة،
عن سفينة (قال
أبو بكر: صاحب
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم) قال: كان
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يغتسل
بالصاع
ويتطهر بالمد.
وفي حديث ابن
حجر، أو قال:
ويطهره المد.
وقال: وقد كان
كبر وما كنت
أثق بحديثه.
737- Bize Ebu Bekr b. Ebi
Şeybe de tahdis etti. Bize İbn Uleyye tahdis etti (H). Bana Ali b. Hucr de
tahdis etti. Bize İsmail, Ebu Reyhane'den tahdis etti. O Sefine'den -Ebu Bekr, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in arkadaşı (Sefine'den) dedi- dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) bir sa' ile gusleder bir mudd ile abdest alırdı.
Hadisin İbn Hucr yoluyla
gelen rivayetinde: Ya da şöyle dedi: Bir mudd onun abdestine yeterdi. (Ebu
Reyhane) ayrıca: O (Sefine) yaşlanmıştı ve ben onun hadisine pek güvenmiyordum,
dedi.
Diğer tahric: Tirmizi,
56; İbn Mace, 267
AÇIKLAMA: "Bize
Ebu Reyhane, Sefine' den tahdis etti." Ebu Reyhane' nin adı Abdullah b.
Matar'dır. Ziyad b. Matar olduğu da söylenir. Sefine ise hem Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in arkadaşı, hem onun azatlısıdır. Adının Mihran
b. Ferruh olduğu söylendiği gibi, Mahran, Ruman, Kays, Umeyr, Şenbe olduğu da
söylenir. Meşhur künyesi ise Ebu Abdurrahman'dır. Ebu'l-Bahteri olduğu da
söylenmiştir. Ona Sefine deniliş sebebine gelince, o bir gazada arkadaşlarına
ait çok miktardaki eşyayı taşımıştı. Bundan dolayı Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) ona: "Sen Sefine (bir gemi}sin" buyurmuştu.
"Bize Ebu Bekr b.
Ebi Şeybe tahdis etti ... Onun hadisine güvenmiyordum."
Bu rivayette geçen
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in arkadaşı idi" sıfatı
Sefine'ye aittir. Sözü geçen bu sözü söyleyen Ebu Bekr ise Ebu Bekr b. Ebi
Şeybe'dir. Yani onu bu şekilde nitelendiren yalnızca Ebu Bekr b. Ebi Şeybe'dir.
Ali b. Hucr ise onu bu şekilde nitelendirmeyip, sadece Sefine'den demekle
yetinmiştir demek istemektedir.
"Hadisine
güvenmiyordum" ibaresinde güvenmek anlamındaki fiil peltek "se"
harfi ile "vüsuk"tan gelmektedir. Asıl nüshaların çoğunda da
böyledir. Bununla birlikte bir topluluk da bu fiili beğenmek ve ondan hoşnut
olmak anlamında hemzeden sonra ye ve nun ve kaf harfleri ile rivayet
etmişlerdir ki bu da beğenmek, razı olmak demektir.
"Yaşlanmışb"
diyen zat Ebu Reyhane' dir. Yaşlandığı söylenen kişi de Sefine'dir. Müslim
-yüce Allah'ın rahmeti ona- ise onun bu hadisini yalnız ona güvenerek zikretmiş
değildir. Aksine o bu hadisi daha önce zikretmiş olduğu diğer hadislere
mutabaat olmak üzere sözkonusu etmiştir. Allah en iyi bilendir.
*Hayz Kitabı 3. ciltte
devam etmektedir *
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
11- BAŞ'A VE VÜCUD'UN
DİĞER KISIMLARINA SUYU ÜÇ DEFA DÖKMENİN MÜSTEHAB OLDUĞU BABI