SAHİH-İ MÜSLİM

HAYIZ

 

باب وجوب الغسل على المرأة بخروج المني منها

7- KADINA MENİSİNİN ÇiKMASI SEBEBİYLE GUSLETMESİNİN VACİP OLDUĞU BABI

 

29 - (310) وحدثني زهير بن حرب. حدثنا عمر بن يونس الحنفي. حدثنا عكرمة بن عمار. قال: قال إسحاق بن أبي طلحة: حدثني أنس بن مالك؛ قال: جاءت أم سليم (وهي جدة إسحاق) إلى رسول الله صلى الله عليه وسلم. فقالت له، وعائشة عنده: يا رسول الله! المرأة التي ترى ما يرى الرجل في المنام. فترى من نفسها ما يرى الرجل من نفسه. فقالت عائشة: يا أم سليم! فضحت النساء. تربت يمينك. فقال لعائشة "بل أنت. فتربت يمينك. نعم. فلتغتسل. يا أم سليم! إذا رأت ذاك".

 

707- Bana Züheyr b. Harb rivayet etti. (Dediki): Bize Ömer b- Yunus el Hanefî rivayet etti. (Dediki): Bize İkrimetü'bnü Ammar rivayet etti. Dediki: İshak b. Ebî Talha: Enes b. Malik bana şunu rivayet etti dedi. Enes şöyle demiş. Ümmü Suleym -ki İshak'ın büyük annesidir- Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e gelerek -Aişe de yanında bulunuyorken- ona: Ey Allah'ın Resulü, kadın erkeğin rüyada gördüğünü görür, erkeğin kendisinden hissettiğini kadın da hisseder (ise durum ne olacak), dedi. Aişe (r.anha): Ey Ümmü Suleym sağ elin toprağa değsin kadınları rezil ettin, dedi. Allah Resulü Aişe'ye: "Hayır, asıl senin sağ elin toprağa değsin. Evet, ey Ümmü Suleym, o dediğini görecek olursa kadın gusletsin" buyurdu.

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

30 - (311) حدثنا عباس بن الوليد. حدثنا يزيد بن زريع. حدثنا سعيد عن قتادة؛ أن أنس بن مالك حدثهم؛ أن أم سليم حدثت؛  أنها سألت نبي الله صلى الله عليه وسلم عن المرأة ترى في منامها ما يرى الرجل. فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم "إذا رأت ذلك المرأة فلتغتسل" فقالت أم سليم: واستحييت من ذلك. قالت: وهل يكون هذا؟ فقال نبي الله صلى الله عليه وسلم "نعم. فمن أين يكون الشبه. إن ماء الرجل غليظ أبيض. وماء المرأة رقيق أصفر. فمن أيهما علا، أو سبق، يكون منه الشبه".

 

708- Bize Abbas b. Velid tahdis etti. Bize Yezid b. Zurey' tahdis etti. Bize Said, Katade'den tahdis ettiğine göre Enes b. Malik kendilerine şunu tahdis etti: Ümmü Suleym'in tahdis ettiğine göre o Allah'ın nebisine rüyasında erkeğin gördüğünü gören kadın hakkında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'de: "Kadın onu görecek olursa gusletsin" buyurdu. Ümmü Suleym: Ben bundan dolayı haya ettim, dedi. (Yine Ümmü Suleym) dedi ki: Peki, böyle şey olur mu, dedi. Allah'ın Nebisi: "Evet, yoksa benzerlik nereden gelecek. Çünkü erkeğin suyu kalın ve beyaz, kadının suyu ince ve sarıdır. Bunların hangisi üste çıkar, yahut daha öne geçerse, ondan dolayı benzerlik de ortaya çıkar" buyurdu.

 

Diğer tahric: Nesai, 195 -muhtasar olarak-, 200; İbn Mace, 601

 

 

31 - (312) حدثنا داود بن رشيد. حدثنا صالح بن عمر. حدثنا أبو مالك الأشجعي عن أنس بن مالك؛ قال: سألت امرأة رسول الله صلى الله عليه وسلم: عن المرأة ترى في منامها ما يرى الرجل في منامه؟ فقال" إذا كان منها ما يكون من الرجل، فلتغتسل".

 

709- Bize Davud b. Ruşeyd rivayet etti. (Dediki): Bize Salih b. Ömer rivayet etti. (Dediki): Bize Ebu Malik-i Eşcaî, Enes h, Malik'ten naklen rivayet etti. Enes şöyle demiş: Bir kadın Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e erkeğin rüyasında gördüğünü rüyasında gören kadının durumu hakkında soru sordu, O: "(Böyle bir durumda) erkekten görülen hal onda da görülürse guslediversin" buyurdu.

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

32 - (313) وحدثنا يحيى بن يحيى التميمي. أخبرنا أبو معاوية عن هشام بن عروة، عن أبيه، عن زينب بنت أبي سلمة، عن أم سلمة؛ قالت:  جاءت أم سليم إلى النبي صلى الله عليه وسلم. فقالت: يا رسول الله صلى الله عليه وسلم! إن الله لا يستحي من الحق فهل على المرأة من غسل إذا احتلمت؟ فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم "نعم. إذا رأت الماء" فقالت أم سلمة: يا رسول الله! وتحتلم المرأة؟ فقال "تربت يداك. فبم يشبهها ولدها".

 

710- Bize Yahya b. Yahya et-Temimî de rivayet etti. (Dediki): Bize Ebu Muaviye, Hişam b, Urveden, o da babasından, o da Zeyneb binti Ebî Seleme'den, o da Ümmü Seleme'den naklen haber verdi. Ümmü Seleme şöyle demiş: Ümmü Suleym, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e gelip: Ey Allah'ın Rasulü, muhakkak ki Allah haktan haya etmez. İhtilam olduğu takdirde kadının gusletme yükümlülüğü var mı, dedi. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Suyu gördüğü takdirde evet" buyurdu. Ümmü Seleme: Ey Allah'ın Resulü, kadın ihtilam olur mu, dedi. Allah Resulü: "İki elin toprağa değsin. çocuğu ona ne ile benzer ki?" buyurdu.

 

Diğer tahric: Buhari, 130,282 -muhtasar olarak-, 3328, 6091, 6121 -muhtasar olarak-; Tirmizi, 122 -buna yakın-, 600

 

 

(313) حدثنا أبو بكر بن أبي شيبة وزهير بن حرب قالا: حدثنا وكيع. ح وحدثنا ابن أبي عمر. حدثنا سفيان. جميعا عن هشام بن عروة، بهذا الإسناد، مثل معناه. وزاد: قالت قلت: فضحت النساء.

 

711- Bize Ebu Bekr b. Ebi Şeybe ve Zuheyr b. Harb da tahdis edip dediler ki: Bize Vekl' tahdis etti. (H) Bize İbn Ebu. Ömer de tahdis etti, bize Süfyan tahdis etti. Hepsi Hişam b. Urve'den aynı manada bu isnadla hadisi rivayet etti. Ayrıca: (Um Seleme) dedi ki: Ben de: Kadınları rezil ettin, dedim.

 

 

(314) وحدثنا عبدالملك بن شعيب بن الليث. حدثني أبي عن جدي. حدثني عقيل بن خالد عن ابن شهاب؛ أنه قال: أخبرني عروة بن الزبير؛ أن عائشة زوج النبي صلى الله عليه وسلم أخبرته؛ أن أم سليم (أم بني أبي طلحة) دخلت على رسول الله صلى الله عليه وسلم. بمعنى حديث هشام. غير أن فيه قال قالت عائشة: فقلت لها: أف لك! أترى المرأة ذلك؟

 

712- Bize Abdülmelik b. Şuayb b. Leys de rivayet etti. (Dediki): Bana babam dedemden rivayet etti.. (Demişki): Bana Ukayl b. Halid, ibnî Şihab'dan rivayet etti. İbnî Şihab şöyle demiş: Urve b. Zubeyr'in haber verdiğine göre Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in zevcesi Aişe ona şunu haber verdi: Ebu Talha'nın oğullarının annesi olan Ümmü Suleym, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in huzuruna girdi ve Hişam'ın hadisi ile aynı manada hadisi rivayet etti. Ancak onun rivayetinde o şöyle dedi: Aişe dedi ki: Ben de ona: Üf senden, kadın böyle bir şey görür mü, dedim.

 

Diğer tahric: Ebu Davud, 237; Nesai, 196

 

 

33 - (314) حدثنا إبراهيم بن موسى الرازي وسهل بن عثمان وأبو كريب. واللفظ لأبي كريب (قال سهل: حدثنا. وقال الآخران: أخبرنا ابن أبي زائدة) عن أبيه، عن مصعب بن شيبة، عن مسافع بن عبدالله، عن عروة بن الزبير، عن عائشة؛  أن امرأة قالت لرسول الله صلى الله عليه وسلم: هل تغتسل المرأة إذا احتلمت وأبصرت الماء؟ فقال "نعم" فقالت لها عائشة: تربت يداك. وألت. قالت فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم "دعيها. وهل يكون الشبه إلا من قبل ذلك. إذا علا ماؤها ماء الرجل أشبه الولد أخواله. وإذا علا ماء الرجل ماءها أشبه أعمامه".

 

713- Bize İbrahim b. Musa er-Razi, Se hı b. Osman ve Ebu Kureyb -ki lafız Ebu Kureyb' e attir- tahdis etti. Sehl bize İbn Ebu Zaide, babasından tahdis etti derken, diğer ikisi haber verdi, dediler. Babası Mus'ab b. Şeybe'den, oMusafi b. Abdullah'tan, o Urve b. ez-Zubeyr'den, o Aişe'den rivayet ettiğine göre bir kadın Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e kadın ihtilam olup, suyu görürse gusleder mi, dedi. Allah Rasülü: "Evet" buyurdu. Aişe ona: Ellerin toprağa değsin ve harbe sana isabet etsin, dedi. Rasülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onu bırak. Zaten {çocuğun} benzemesi bundan başka bir sebepten dolayı mı 'olur? Kadının suyu erkeğin suyundan yukarı çıkarsa çocuk dayılarına benzer, erkeğin suyu kadının suyu üzerine çıkarsa amcalarına benzer" buyurdu.

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

AÇIKLAMA: (707-713): Bu babta (707) "Um Suleym (r.a.)'ın Ai'şe (r.anha) yanında iken Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e ... " (3/219) hadisi yer almaktadır. Sözü geçen bu babta geri kalan rivayetler de yer almıştır. Yüce Allah'ın izniyle yeri geldikçe bunları göreceğiz.

 

Şunu bilmek gerekir ki, kadının menisi dışarı çıkacak olursa erkeğe dışarı çıkması sebebiyle gusletmek icab ettiği gibi, kadının da gusletmesi icab eder.

 

Esasen Müslümanlar meninin çıkması yahut erkeklik organının ferce sokulması ile kadına da, erkeğe de gusletmenin vacip olduğu üzerinde icma ettikleri gibi, ay hali ve loğusalık sebebiyle de kadının gusletmesinin icab ettiğinin üzerinde icma etmişlerdir. Fakat doğum yapmakla birlikte hiçbir şekilde kan görmeyen kadına guslün icap edip etmediği hususunda farklı görüşlere sahiptirler.

 

Ancak mezhep alimlerimize göre daha sahih olan gusletmenin vacip olduğudur. Şayet kadın bir çiğnem et yahut bir parça kan düşük yapacak olursa aynı şekilde görüş ayrılığı sözkonusudur. Daha sahih olan gusletmesinin vacip olduğudur. Bununla birlikte bu gibi kimseler hakkında guslün vacip olmadığını söyleyenler abdest almasının vacip olduğunu söylemişlerdir. Allah en iyi bilendir.

 

Diğer taraftan bizim mezhebimizde kabul edilen görüş, ister şehvetle ve hızlıca çıksın, ister bakarak, ister rüyada iken, ister uyanıkken çıksın, ister aklı başında olan birisinden çıksın, ister deliden çıksın meninin çıkması ile guslün vacip olduğudur. Ayrıca meninin çıkmasından maksat ise dışarıya çıkmasıdır. Eğer dışarıya çıkmamışsa gusletmek icap etmez. Şöyle ki, uyuyan bir kimse cima' ettiğini yahut inzal yaptığını görmekle birlikte uyandığında bir şey görmeyecek olursa Müslümanların icmaı ile gusletmek yükümlülüğü yoktur.

 

Aynı şekilde meninin çıkmasının başlangıç hali sebebiyle vücudu harekete geçmiş olmakla birlikte, meni dışarı çıkmazsa yine meni erkeklik organının dibine indikten sonra dışarı çıkmayacak olursa gusül gerekmez. Hatta meni -kendisi namazda iken- erkeklik organının ortasına gelse ve bir şey üzerinden eliyle erkeklik organını tutsa namazından selam verinceye kadar men i dışarı çıkmazsa namazı sahih olur ve meni dışarı çıkıncaya kadar abdest1i kalmaya devam eder. Bu hususta kadın da erkek gibidir. Ancak kadın dul yahut evlenmiş olup, meni fercine inip, cünüplük ve istinca sırasında yıkaması gereken yere bulaşacak olursa -bu yer ise ihtiyacını karşılamak için oturması halinde görünen kısımdır- meninin bu yere ulaşması sebebiyle gusletmesi gerekir; ünkü bu yer zahir (görünen) kısım hükmündedir. Şayet bakire ise, fercinden dışarıya çıkmadıkça gusletmesi de gerekmez; çünkü onun fercinin iç kısmı erkeğin ihlilinin (zeker deliği) iç kısmı gibidir. Allah en iyi bilendir.

 

 

Babtaki Lafızlar ve Babın İhtiva Ettiği Anlamlar

 

Um Suleym, Enes b. Malik'in annesidir. Adı hakkında ilim adamları ihtilaf etmişlerdir. Sehle, Muleyke, Rumeysa, Uneyfe olduğu (3/220) söylendiği gibi, er-Rumeyda, el-Gumeyda olduğu da söylenmiştir. Kendisi kadın sahabilerin faziletlilerinden ve meşhurlarından idi. Milhan kızı Ümmü Haram'ın kızkardeşidir. Allah her ikisinden de razı olsun. Allah en iyi bilendir.

 

Aişe (r.anha)'nın: "Kadınları rezil (rüsvay) ettin" demesi de sen onlar hakkında kendilerinin gizledikleri ve onunla nitelenmekten haya ettikleri bir hususlarını anlattın, demektir. Bu ise onlardan meninin gelmesidir ki bu da erkekleri ileri derecede arzuladıklarını gösterir.

 

"Sağ elin toprağa değsin" sözü hakkında selefin ve halefin bütün fırka ve kesimlerinin oldukça yaygın ve pek çok farklı açıklamaları vardır. Anlamı ile ilgili muhakkiklerin benimsedikleri daha güçlü ve daha sahih olan görüşe göre bunun asıl anlamı fakir olasın demek olduğudur ama Araplar asıl anlamının hakikatini kastetmemek üzere bunu kullanmayı adet edinmişlerdir. Bu sebeple Araplar elleri n toprağa değsin, Allah onu kahretsin, ne kahramandır, annesiz kalasıca, babasız kalasıca, annesi onu kaybedesice, vayanasının haline ve buna benzer lafızları bir şeye karşı tepkilerini ortaya koymak yahut o işten vazgeçilmesini ya da o iş yapıldığı için yermeyi yahut büyük gördüklerini anlatmayı ya da o işe teşvik etmeyi yahut onu beğenmeyi ifade etmek üzere kullanırlar. Allah en iyi bilendir.

 

(707) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in Aişe'ye: "Hayır, asıl senin sağ elin toprağa değsin" sözünün anlamı: Bu sözlerin sana söylenmesi daha uygundur çünkü o dini ile ilgili sorması gerekeni sordu, bu sebeple tepki gösterilmeyi hak etmedi ama sen tepki gösterilmemesi gereken bir işe tepki gösterdiğin için tepki gösterilmeyi hak ettin.

 

"Sağ elin toprağa değsin" (ve) "hayrolsun" evet çoğu asıllarda bu şekildedir ve bu (hayrolsun) bir tefsirdir. Bununla birlikte bu tefsir pek çok asıl nüshada yer almamıştır. Aynı şekilde Kadı İyaz da bu tefsirin bulunup bulunmaması hususundaki ihtilMı sözkonusu etmiştir. Diğer taraftan bu kelimenin bulunduğunu söyleyenler nasıl okunacağı hususunda ihtilM etmişlerdir. Metali' sahibi ve başkaları çoğunluk bunu şerrin zıttı "hayr" diye okumuşlardır. Bazıları ise bunu "haber" diye okumuşlardır. Kadı İyaz der ki: Bu ikinci okuyuşun kıymeti yoktUr. Derim ki: Her ikisi de doğrudur, o bu sözü ile ona ağır söz söylemek istememişti ama söylenmesi alışkanlık haline getirildiği için dilden dökülüveren bir söz olarak söylemişti. ikincisine göre bu bir beddua değildir, aksine gerçek anlamı kastedilmeyen bir haberdir, demektir.

 

(708) "Bize Abbas b. Velid tahdis etti. Bize Yezid b. Zurey' tahdis etti."

Müslim'in kitabını rivayet eden bazı kimseler "Abbas" ismini ye ve şın harfi ile "Ayyaş" olarak tashif etmişlerdir. Bu ise apaçık bir yanlıştır çünkü sözü edilen bu Ayyaş, Ayyaş b. Velid er-Rakkam el-Basri' dir. Müslim ise ondan hiçbir rivayet nakletmemiştir (3/221) ama Buhari ondan rivayet almıştır. Abbas da b. Velid el-Basri et-Tirsi'dir. Ondan hem Buhari, hem Müslim rivayet etmişlerdir. Bu hakkında görüş aynlığı bulunmayan hususlardandır. Ayyaş diyen kimsenin bu yanlışlığı ise her ikisinin babasının nesebinin ve yaşadıkları çağın ortak olmasından kaynaklanmaktadır. Allah en iyi bilendir.

 

"Um Suleym dedi ki: Ben bundan utandım." Asıl yazmalarda bu şekildedir. Hafız Ebu Ali el-Gassanıde nüshaların birçoğunda bu şekilde olduğunu ama bunun bazı nüshalarda değişikliğe uğratılarak: "Um Seleme dedi ki" şekline sokulduğunu söylemiştir. Halbuki değişik yollardan mahfuz olan "Um Seleme" dir. Kadı İyaz der ki: işte doğrusu da budur çünkü bu soruyu soran Ümmü Suleym'dir, ona bu hadiste karşılık veren de Ümmü Seleme'dir, önceki hadiste ise Aişe' dir. Hadis ehli alimler burada sahih olan Aişe değil, Ümmü Seleme'dir demekte iseler de Aişe ve Ümmü Seleme'nin birlikte ona tepki göstermiş olmaları da ihtimal dahilindedir. Allah en iyi bilendir.

 

Resulullah {Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Benzer/ik nerede?" buyruğu şu demektir: Çocuk hem erkeğin, hem kadının suyundan doğar. Hangisi daha galip gelirse ona benzer. Kadının menisi olduğuna göre onun inzali ve ondan dışarıya çıkması da mümkündür.

 

"Erkeğin suyu ka/ın ve beyazdır ... " Bu meninin niteliğinin açıklanmasında pek büyük bir esas dayanaktır. Sağlıklı iken ve çoğunlukla niteliği budur. ilim adamları der ki: Sağlıklı iken erkeğin menisi beyaz, katı ve arka arkaya hızlıca çıkan, şehvetle çıkıp, çıkması ile lezzet ve zevk alınan bir sudur. Çıkmasının akabinde ise bir rahatlama ve gevşeklik ile hurmanın yeni meyvesi gibi bir kokusu olur. Bu koku ise hamur kokusuna yakındır. Kokusunun taze hurma ağacı fidanına benzediği de söylenir. Kuruduğu takdirde ise kokusunun sidik kokusuna benzediği söylenmektedir. Bunlar meninin nitelikleridir. Bazı nitelikleri de farklı olabilir. Mesela kişi hastalanacak olursa menisi ince ve sarı olabilir, yahut meninin bulunduğu yerde gevşeklik olduğundan ötürü zevk almadan ve şehvet olmadan da akabilir, ya da çokça cima yaptığı için etsuyu gibi kırmızı bir renk alır. Hatta bazen pıhtılaşmış bir kan gibi de çıkabilir. Meni kırmızı renkte çıkacak olursa tahirdir ve tıpkı beyaz olması halinde olduğu gibi gusletmeyi gerektirir.

 

Meninin Meni Olarak Kabul Edilmesi İçin Dayanak Alınan Üç Özelliği Vardır:

 

1- Akabinde bir rahatlama ile birlikte şehvetle çıkması

 

2- Az önce geçtiği gibi kokusunun taze hurma kokusuna benzemesi 3- Kısım kısım defalarca arka arkaya dışarı çıkması

 

Bu üç özellikten her birisi o suyun meni olduğunu ispatlamaya yeterlidir.

Bütün bu üç özelliğin onda bulunması şartı yoktur. Fakat bunların hiçbirisi bulunmayacak olursa, onun meni olduğuna hükmedilmez ve zannı galible meni olmadığı kanaatine sahip olunur. Söylediğimiz bütün bu hususlar erkeğin menisi ile ilgilidir.

 

Kadının menisine gelince, o sarımtrak ve incedir. Bazı hallerde kadının gücünden ötürü beyaz da olabilir. Bunun iki özelliği vardır ki, bu ikisinden birisiyle meni olduğu anlaşılır. Birincisi kokusu erkeğin menisinin kokusu gibidir, ikincisi ise çıkması sebebiyle zevk almak ve çıkmasından sonra şehvetinin dinmesidir. ilim adamları der ki: Meni hangi nitelik ve durumda çıkarsa çıksın gusletmek icap eder. Allah en iyi bilendir.

 

"Hangilerinden üste çıkar ya da öne geçerse ... " diğer rivayette (713) "kadının suyu erkeğin suyunun üstüne çıkarsa ... " buyurulmuştur. ilim adamları der ki: Burada üste çıkmaktan kasıt öne geçmek de olabilir, şehvetin gücüne göre çokluk ve güç de kastedilmiş olabilir.

 

(709) "Eğer erkekte görülen halonda da olursa gusletsin" sözlerinin anlamı şudur: Kadının menisi dışarı çıkarsa o da gusletsin. Nitekim erkeğin de menisi dışarıya çıkacak olursa gusleder. Bu şekildeki tabir güzel ve latif hitabın bir neticesi, adeten utanılan bir lafzı kullanmak yerine güzel lafzın kullanılması türündendir. Allah en iyi bilendir.

 

(710) "MuhakkakAllah haktan haya etmez." ilim adamIarı der ki: (3/223) Yani AlI ah hakkı açıklamaktan imtina etmez. O sivrisinek ve benzerierini de örnek verir. Nitekim yüce AlIah şöyIe buyurmaktadır: "Gerçekten Allah bir sivrisineği yahut ondan daha üstün herhangi bir şeyi misal vermekten çekinmez. " (Bakara, 2/26) işte ben de aynı şekilde ihtiyacım oIan bir husus hakkında soru sormaktan çekinmiyorum.

 

AnIamının şu olduğu da söyIenmiştir: AlIah hak ile ilgili hususIarda utanmayı emretmez ve mübah da görmez.

O, bu sözIerini adeten kadınIarın hakkında soru sorup, erkeklerin önünde sözkonusu etmekten haya edip, utandıkları ama sorma ihtiyacını duyduğu sorusundan önce mazeret oImak üzere söyIemiştir. Bundan da:

 

1- Bir meseIe ile karşı karşıya gelen bir kimsenin ona dair soru sorması gerektiği

2- Haya edip utanması onu o meselesini sözkonusu etmekten alıkoymaması gerektiği anIaşılmaktadır.

3- Böyle bir soru sormaktan çekinmek gerçek bir haya değildir; çünkü hayanın tamamı hayırdır ve hayırdan başka bir şey getirmez. Ama böyIe bir duruma dair soru sormaktan uzak durmak hayır değildir, aksine şerdir. Bu nasıl haya olabilir ki?

iman kitabının baştaraflarında bu meseIenin açıkIamasl geçmiş idi. Aişe (r.anha)'da Ensar'ın kadınları ne iyi kadınIardır. Haya etmek onIarın dinde iyi bir bilgi sahibi aImaIarını engellemedi." Allah en iyi bilendir.

 

(712) "Aişe dedi ki: Ben ona üf senden dedim." Bu onu ve söyIedikIerini küçük görmesi anIamındadır. Bu söz bir şeyi küçümsemek, ondan tiksinmek ve ona tepki göstermek için kullanılır. (3/224) eI-Bad dedi ki: Burada bu söz ile kastedilen tepki göstermektir. Üf'ün asıI anIamı tırnak kiridir. On ayrı söyIeyişi vardır. Tenvinsiz olarak ufi, ufe ve ufu ayrıca tenvinli oIarak söyIeyişIeri ile aItı söyIeyiş oIur. Yedincisi ife, sekizincisi uf, dokuzuncusu ufi, onuncusu da ufe'dir. BunIar meşhur olan söyleyişIer oIup, bunIarın hepsini ibnu'I-Enbari ve birçok ilim adamı zikretmiştir. Delilleri de oldukça meşhurdur. Bu husustaki açıklamaların en kısa olanları ez-Zeccac ve İbnu'l-Enbari'nin zikrettikleridir. Ebu'l-Beka da bunu kısaltarak şöyIe demiştir: Kesreli okuyan asIına göre bina etmiş, fethalı okuyan kolay söyleyişi tercih etmiş, dammeli okuyan da hemzeye tabi olarak dammeli söylemiş, tenvinli söyleyen nekreyi kastetmiş, tenvinli söylemeyen marifeliği kastetmiş, fe'yi şeddesiz okuyan kolaylık olsun diye birbirinin misli olan iki harften birisini hazfetmiş olur. Ahfeş ve İbnu'lEnbari, dokuzuncu söyleyiş olan ya'lı söyleyiş hakkında sanki o bu sözü kendisine izafe etmiş gibi söylemiş olur, demişlerdir. Allah en iyi bilendir.

 

(713) "Elin toprağa değsin ve harbe sana isabet etsin." Harbe sana isabet etsin "ullet" şeklinde rivayet edilmiştir. Bu da "el-elle" denilen harbe ona isabet etsin anlamındadır; fakat bazı imamlar bu lafzı kabul etmeyip, bunun doğru şeklinin "elilti" olduğunu söylemişlerdir. Ancak bu doğru olmayan bir tepkidir, aksine sahih olarak rivayet edilen lafız doğrudur ve bunun aslı "elilet" şeklindedir. Ancak "iki elin" deyip, ellafzını tesniye kullanmakla birlikte "ellet"i tekil kullanması iki sebepten dolayıdır: Birincisi cinsi kastetmiş olması, ikincisi iki eli olanı kastetmiş olmasıdır; yani harbe sana isabet etsin demek olur ki, bu durumda bir arada iki (bed)dua yapmış olur. Allah en iyi bilendir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

8- ERKEĞİN VE KADININ MENİSİNİN NİTELİKLERİNİ VE ÇOCUĞUN HER İKİSİNİN SUYUNDAN YARATILDIĞININ BEYANI BABI