SAHİH-İ MÜSLİM |
HAYIZ |
باب جواز
غسل رأس زوجها
وترجيله
وطهارة سؤرها
والاتكاء في
حجرها وقراءة
القرآن فيه
3- AY HALİ KADININ
KOCASININ BAŞINI YIKAMASININ VE TARAMASININ CAİZ OLDUĞU, ARTlĞININ TEMİZ
OLDUĞU, KUCAĞINA YASLANARAK KUR'AN OKUNABİLECEĞİ BABI
6 - (297) حدثنا
يحيى بن يحيى
قال: قرأت على
مالك عن ابن شهاب،
عن عروة، عن
عمرة، عن
عائشة؛ قالت:
كان
النبي صلى
الله عليه
وسلم، إذا
اعتكف، يدني
إلي رأسه
فأرجله. وكان
لا يدخل البيت
إلا لحاجة
الإنسان.
682- Bize Yahya b. Malik
tahdis edip dedi ki: Malik'e, İbn Şihab'dan diye okudu. O Urve'den, o Amre'den,
o Aişe'den şöyle dediğini nakletti:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) itikafa girdiği zaman başını bana
doğru yaklaştırır, ben de saçlarını tarardım. Eve de insanın bir ihtiyacı
dışında bir sebeple girmezdi.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 2467, 2468
7 - (297) وحدثنا
قتيبة بن
سعيد. حدثنا
ليث. ح وحدثنا
محمد بن رمح.
قال: أخبرنا
الليث عن ابن
شهاب، عن عروة
وعمرة بنت
عبدالرحمن؛
أن عائشة زوج
النبي صلى
الله عليه
وسلم قالت: إن
كنت لأدخل
البيت للحاجة.
والمريض فيه.
فما أسأل عنه
إلا وأنا
مارة. وإن كان
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم ليدخل
علي رأسه وهو
في المسجد
فأرجله. وكان
لا يدخل البيت
إلا لحاجة. إذا
كان معتكفا.
وقال ابن رمح:
إذا كانوا
معتكفين.
683- Bize Kuteybe b. Said
de tahdis etti. Bize Leys tahdis etti. (H) Bize Muhammed b. Rumh da tahdis edip
dedi ki: Bize Leys, İbn Şihab'dan haber verdi. O Urve ve Abdurrahman kızı Amre'
den rivayet ettiğine göre Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in zevcesi Aişe (r.anha) dedi ki: Ben (itikafta iken) ihtiyacım için
eve girerdim. Evde hasta bulunduğu halde onun halini ancak geçip giderken
sorardım. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'de mescitte bulunduğu halde
başını benim bulunduğum tarafa doğru (mescitten dışarı çıkarır odamdan içeriye)
sokar, ben de onun saçlarını tarardım. İtikafta bulunduğu zaman ancak bir
ihtiyaç için eve girerdi. İbn Rumh dedi ki: (Bu işleri) itikafta bulundukları
zaman (yaparlardı).
Diğer tahric: Buhari,
2029; Ebu Davud, 2468; Tirmizi, 804; İbn Mace, 1776
8 - (297) وحدثني
هارون بن سعيد
الأيلي. حدثنا
ابن وهب.
أخبرني عمرو
بن الحارث عن
محمد بن عبدالرحمن
بن نوفل، عن
عروة بن
الزبير، عن
عائشة زوج
النبي صلى
الله عليه
وسلم أنها
قالت: كان
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يخرج إلي
رأسه من
المسجد. وهو
مجاور. فأغسله
وأنا حائض.
684- Bana Harun b. Sa'îd
el-Eylî dahî rivayet etti. (Dediki): Bize Vehb rivayet etti. (Dedi ki): Bana
Amr b. Haris Muhammed b. Abdirrahman b. Nevfel'den o da Urve b. Zübeyr'den o da
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in zevcesi Aişe'den naklen haber verdi. Aişe şöyle demiş: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
mücavir (itikafta) iken mescitten dışarıya başını bana doğru uzatır, ben de ay
hali olduğum halde başını yıkardım.
Diğer tahric: Nesai,
275 -muhtasar olarak
9 - (297) وحدثنا
يحيى بن يحيى.
أخبرنا أبو
خيثمة عن هشام.
أخبرنا عروة
عن عائشة؛
أنها قالت:
كان
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يدني إلي
رأسه وأنا في
حجرتي. فأرجل
رأسه وأنا
حائض.
685- Bize Yahya b. Yahya da
rivayet etti. (Dediki): Bize Ebu Hayseme Hişam'dan naklen haber verdi.
(Demişki): Bize Urve Aişe'den naklen haber verdi. Aişe şöyle demiş: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
ben odamda iken başını bana yaklaştırır, ben de ay hali olduğum halde onun
başının saçlarını tarardım.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
10 - (297) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا حسين بن
علي عن زائدة،
عن منصور، عن
إبراهيم، عن
الأسود، عن عائشة؛
قالت: كنت
أغسل رأس رسول
الله صلى الله
عليه وسلم وأنا
حائض.
686- Bize Ebu Bekr b. Ebî
Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Hüseyin b. Ali, Zaide'den, o da Mansurdan, o
da İbrahim'den, o da Esved'den, o da Aişe'den naklen rivayet etti. Aişe (r.anha dediki): Ben hayz (ay hali) olduğum halde
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in başını yıkardım.
Diğer tahric: Buhari,
301, 299, 2031; Ebu Davud, 77; Nesai, 274 -buna yakın-, 234, 235, 411, 385
AÇIKLAMA: Bu başlıkta Aişe (r.anha)'nın rivayet
ettiği (682) "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) itikafta olduğu
zaman ... saçlarını tarardım ... " Bir diğer rivayette (684) "başını
yıkardım" denilmektedir. Yine bu babta seccadeyi eliyle uzatına hadisi
(687) ve daha başka hadisler de yer almaktadır. Bu babta sözkonusu olabilecek
fıkhi hususlar bundan önceki babta geçmiş bulunmaktadır. Hadiste saçların
taranması ile başını yıkaması birbirine yakındır.
Sözlükte itiMfın asıl
anlamı alıkoymaktır. Şer'i bir terim olarak kişinin kendisini niyet ile
birlikte özelolarak mescitte alıkoyması demektir.
"Mücavir"
itikaf yapan, itikafta bulunan demektir.
Hadisten Çıkan Hükümler
Bu hadisten itikaf ile
ilgili pek çok hüküm çıkmaktadır. Yüce Allah'ın izniyle ilgili babta bunlar
gelecektir. Burada öncelikle anlaşılan husus da şudur:
1- İtikafta bulunan
kimsenin eli, ayağı, başı gibi vücudunun bir bölümü mescidin dışına çıkacak
olursa itikafı batıl olmaz.
2- Bir eve girmeyeceğine
ya da oradan çıkmayacağına dair yemin eden bir kimse şayet vücudunun bir
kısmını o eve sokacak ya da çıkartacak olursa yeminini bozmuş olmaz. Allah en
iyi bilendir.
3- Yıkamak, yemek
pişirmek, ekmek pişirmek ve daha başka işlerde zevcenin rızası ile
çalıştırılması caizdir. Sünnetteki deliller seletin uygulaması ve ümmetin İcmaı
bu hususta birbirini desteklemektedir. (3/208) Rızası olmadan ona bu işlerin
yaptırılması ise caiz değildir. Çünkü kadının yerine getirmekle yükümlü olduğu
görevi kocasının kendisinden yararlanmasına imkan vermesi ve onun evinde
kalmasından ibarettir. Allah en iyi bilendir.
11 - (298) وحدثنا
يحيى بن يحيى
وأبو بكر بن
أبي شيبة وأبو
كريب (قال
يحيى : أخبرنا.
وقال الآخران:
حدثنا أبو
معاوية) عن
الأعمش، عن
ثابت بن عبيد،
عن القاسم بن
محمد، عن
عائشة؛ قالت: قال
لي رسول الله
صلى الله عليه
وسلم
"ناوليني
الخمرة من
المسجد" قالت
فقلت: إني
حائض. فقال "إن
حيضتك ليست في
يدك".
687- Bize Yahya b. Yahya,
Ebu Bekr b. Ebi Şeybe ve Ebu Kureyb de tahdis etti. Yahya rivayetinde bize Ebu
Muaviye, A'meş'ten haber verdi derken, diğer ikisi tahdis etti, dediler.
(A'meş) Sabit b. Ubeyd'den, o Kasım b. Muhammed'den, o Aişe'den şöyle dediğini nakletti: Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) mescitten bana: "Seccadeyi bana uzatıver" buyurdu.
Ben: Ay haliyim dedim. O: "Şüphesiz ay hali (kanı)n elinde yoktur "
buyurdu.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 261; Tirmizi, 134,271,382
AÇIKLAMA: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) mescitten bana: Bana seccadeyi uzat. .. buyurdu ... " Seccade
(el-humra) ile ilgili olarak Herevi ve başkaları der ki: Humra seccade denilen
bildiğimiz şeydir. Bu da bir kimsenin se cde ederken yüzünü üzerine koyduğu
hasır ya da ince hurma çubuklarından dokunmuş parçaya denilir. Herevi ve
çoğunluk böyle açıklamışlardır. Aralarından bir topluluk ise bunun ancak
denilen bu miktarda olanına bu adın verileceği ni açıkça ifade etmişlerdir.
el-Hattabi dedi ki:
Humra, namaz kılanın üzerinde secde ettiği seccadedir.
Ebu Davud'un Süneninde
İbn Abbas (r.a.)'dan şöyle dediği rivayet edilmektedir: Bir fare gelip kandil
fitilini çekmeye başladı, onu sürükleyip, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in önünde üzerinde oturmuş olduğu seccadenin üzerine bıraktı. Onun bir
dirhem kadarlık bir yerini de yaktı." İşte bu rivayet "humra (denilen
seccade)"nin yüzün miktarından daha fazla bir yer tutan böyle bir örtü
hakkında kullanıldığını açıkça ifade etmektedir. (3/209) Buna humra
denilmesinin sebebi ise yüzü tahmir etmesi yani örtmesi dolayısıyladır; çünkü
tahmirin asıl anlamı örtmektir. Kadının başörtüsüne "himar" denilmesi
de bundan dolayıdır. Aklı örttüğünden ötürü de şaraba "hamr" adı
verilmiştir.
Aişe (r.anha)'nın:
"Mescitten" sözü ile ilgili olarak Kadı İyaz (r.a.) şunları
söylemektedir: Yani Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona bu sözlerini
mescitten söylemiştir. Yani Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) mescitte
bulunuyorken seccadeyi kendisine mescidin dışından uzatmasını söylemiştir.
Yoksa Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona bu seccadeyi kendisi için
mescitten çıkartmasını emretmiş değildir. Çünkü Allah Resulü zaten mescitte itikatta
idi, Aişe (r.anha) ise kendi odasında ve ay hali idi. Bunun delili de
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Senin elinde ay hali
yoktur" demiş olmasıdır; çünkü o elini mescide sokmaktan korkmuştu. Eğer
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona mescide girmesini emretmiş
olsaydı, özelolarak eli sözkonusu etmesinin bir anlamı olmazdı. Allah en iyi
bilendir.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in: "Senin elinde ay hali yoktur" buyruğunda
"haydatuki: senin ... ay hali" lafzında ha harfi fethalıdır.
Rivayette meşhur olan ve sahih olan da budur. İmam Ebu Süleyman el-Hattabt
şöyle demektedir: Muhaddisler bu kelimeyi "hayda" şeklinde ha harfi
fethalı olarak söylerler ama bu hatadır. Doğrusu ise durum ve vaziyet bildirmek
üzere ha harfinin kesreli okunmasıdır.
Ancak Kadı lyaz,
Hattabl'nin bu açıklamasını kabul etmeyerek burada doğrusu muhaddislerin
söylediği gibi fethalı okunacağıdır; çünkü maksat kandır. Buna da ha harfi
fethalı olarak "hayz" denildiğinde şüphe yoktur. Çünkü Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Senin elinde değildir, yoktur"
demesi ise, mescitten uzak tutulması gereken necaset olan ay hali kanı senin
elinde değildir demektir. Bu ise (3/210) Ümmü Seleme'nin rivayet ettiği:
"Ay hali iken giyindiğim elbiselerini aldım" şeklindeki sözlerinden
farklıdır. Buradaki "ay hali" kelimesinde ha harfinin doğru okunuşu
kesreli okuyuştur demiştir. Kadı lyaz'ın yaptığı bu fethalı okuyuş tercihi
burada zahir olan okuyuştur. Bununla birlikte Hattabi'nin sözlerinin de açıklanabilir
bir tarafı vardır. Allah en iyi bilendir.
12 - (298) حدثنا
أبو كريب.
حدثنا ابن أبي
زائدة عن حجاج
وابن أبي
غنية، عن ثابت
بن عبيد، عن
القاسم بن
محمد، عن
عائشة؛ قالت: أمرني
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم أنا أناوله
الخمرة من
المسجد. فقلت:
إني حائض. فقال
"تناوليها.
فإن الحيضة
ليست في يدك".
688- Bize Ebu Kureyb
rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Ebî Zaide Haccac ile Ebu Ganiyye'den, onlarda
Sabit b. Ubeyt'ten o da Kaasım b. Muhammed'den o da Aişe'den naklen rivayet etti. Şöyle demiş: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) mescitten bana seccadeyi uzatmamı emretti. Ben:
Ay haliyim dedim. O: "Sen onu bana uzat. Çünkü senin elinde ay hali
yoktur" buyurdu.468
13 - (399) وحدثني
زهير بن حرب
وأبو كامل
ومحمد بن
حاتم. كلهم عن
يحيى بن سعيد.
قال زهير:
حدثنا يحيى عن
يزيد ابن
كيسان، عن أبي
حازم، عن أبي
هريرة؛ قال: بينما
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم في المسجد.
فقال "يا
عائشة!
ناوليني
الثوب" فقالت:
إني حائض.
فقال "إن
حيضتك ليست في
يدك" فناولته.
689- Bana Zuheyr b. Harb,
Ebu Kamil ve Muhammed b. Hatim hepsi Yahya b. Said'den tahdis etti. Zuheyr dedi
ki: Bana Yahya, Yezid b. Keysan'dan tahdis etti. O Ebu Hazim'den, o Ebu Hureyre'den şöyle dediğini nakletti: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) mescitte iken "Ey Aişe elbiseyi bana
uzat" buyurdu. Aişe: Ben ay haliyim, dedi. Allah Resulü: "Senin
elinde ay hali yoktur" buyurdu. Aişe de ona elbiseyi uzattı.
Diğer tahric: Nesai,
381
14 - (300) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة
وزهير بن حرب.
قالا: حدثنا
وكيع عن مسعر
وسفيان، عن
المقدام بن
شريج، عن
أبيه، عن
عائشة؛ قالت: كنت
أشرب وأنا
حائض. ثم
أناوله النبي
صلى الله عليه
وسلم. فيضع
فاه على موضع
في. فيشرب.
وأتعرق العرق
وأنا حائض. ثم
أناوله النبي
صلى الله عليه
وسلم. فيضع
فاه على موضع
في. ولم يذكر
زهير: فيشرب.
690- Bize Ebu Bekr, b. Ebî
Şeybe ile Züheyr b. Harb rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Vekî' Mis'arla
Süfyan'dan, onlarda Mikdam b. Şüreyc'den o babasından, o da Âişe'den naklen
rivayet etti. Âişe şöyle demiş: Ben ay
hali olduğum halde (kaptan) su içer sonra onu Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'e uzatırdım. O da ağzımı koyduğum yere kendi ağzını koyar ve öyle
içerdi. Ay hali iken kemiğin etini ısım sonra onu Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'e uzatırdım, o da ağzımı koyduğu m yere ağzını koyardı.
Zuheyr rivayetinde
"içerdi" ibaresini zikretmemiştir.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 259; Nesai, 70,278 -uzunca-, 279, 280, 281,340,375 -uzunca-, 376, 377,
378; İbn Mace, 643
AÇIKLAMA: "Ark" üzerinde bir miktar et
kalmış kemik demektir. Daha meşhur olan anlamı budur. Ebu Ubeyd ise: Bir miktar
et demektir derken, el-Halil: Üzerinde et olmayan kemiktir demiştir, çoğulu
"urak" olarak gelir. Kemik üzerindeki etin dişlerle sıyrılıp alınması
halini anlatmak için bu fiil kullanılır.
15 - (301) حدثنا
يحيى بن يحيى.
أخبرنا داود
بن عبدالرحمن
المكي عن منصور،
عن أمه، عن
عائشة؛ أنها
قالت: كان
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يتكئ في
حجري وأنا
حائض. فيقرأ
القرآن.
691- Bize Yahya b. Yahya
rivayet etti. (Dediki): Bize Davud b. Abdurrahman el-Mekkî, Mansur'dan, o da
annesinden, o da Aişe'den naklen haber verdi. Âişe şöyle
demiş: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ay hali olduğum halde benim
kucağıma yaslanır ve Kur'an okurdu, dedi.
Diğer tahric: Buhari,
297, 7549 -buna yakın-; Ebu Davud, 260; Nesai, 273 -buna yakın-, 379; İbn Mace,
634
AÇIKLAMA: Aişe (r.anha)'nın: "Resuluilah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ben ay hali iken kucağıma yaslanır ve Kur'an
okurdu" ifadelerinden Kur'an-ı Kerim'in yatarak, ay hali olan bir kadına
yaslanarak ve necaset bulunan bir yere yakın bir yerde okunmasının caiz olduğu
anlaşılmaktadır. Allah en iyi bilendir .
16 - (302) وحدثني
زهير بن حرب.
حدثنا
عبدالرحمن بن
مهدي. حدثنا
حماد بن سلمة.
حدثنا ثابت عن
أنس؛ أن
اليهود
كانوا، إذا
حاضت المرأة
فيهم، لم يؤاكلوها
ولم يجامعوهن
في البيوت.
فسأل أصحاب النبي
صلى الله عليه
وسلم النبي
صلى الله عليه
وسلم. فأنزل
الله
تعالى:{ويسألونك
عن المحيض قل
هو أذى
فاعتزلوا
النساء في
المحيض إلى
آخر الآية}
[2/البقرة/
الآية 222] فقال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "اصنعوا
كل شيء إلا
النكاح" فبلغ
ذلك اليهود
فقالوا: ما
يريد هذا
الرجل أن يدع
من أمرنا شيئا
إلا خالفنا
فيه. فجاء
أسيد بن حضير
وعباد بن بشر
فقالا: يا
رسول الله! إن
اليهود تقول:
كذا وكذا. فلا
[أفلا؟؟]
نجامعهن؟
فتغير وجه
رسول الله صلى الله
عليه وسلم حتى
ظننا أن قد
وجد عليهما.
فخرجا
فاستقبلهما
هدية من لبن
إلى النبي صلى
الله عليه
وسلم. فأرسل
في آثارهما.
فسقاهما.
فعرفا أن لم
يجد عليهما.
692- Bana Züheyr b. Harb
rivayet etti. (Dediki): Bize Abdurrahman b. Mehdi rivayet etti. (Dediki): Bize
Hammad b. Seleme rivayet etti (Dediki): Bize Sabit, Enes'den naklen rivayet ettiki: Yahudiler aralarından bir kadın ay hali oldu
mu onunla birlikte yemek yemez, evlerde onlarla birlikte bir arada
bulunmazlardı. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ashabı bunun üzerine Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e soru sordular, yüce Allah da: "Sana ay
hali hakkında sorarlar. Deki: O bir ezadır, onun için ay halinde iken
kadınlardan ayrı durun. " (Bakara, 222) ayetini sonuna kadar indirdi.
Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Cima dışında her
şeyi yapabilirsiniz" buyurdu. Onun böyle dediği Yahudilere ulaşınca: Bu
adam bize muhalefet etmediği hiçbir işimizi bırakmak istemiyor, dediler.
Bu sefer Useyd b. Hudayr
ve Abbad b. Bişr gelip: Ey Allah'ın Resulü Yahudiler böyle böyle diyorlar. Biz
onlarla cima etmeyelim mi, dediler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
yüzü değişiverdi. Hatta bizler bu sözlerinden dolayı içinden onlara kızdığını
dahi zannettik. Onlar çıkıp gittiklerinde Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e
hediye olarak bir miktar süt (getiren birileri) ile karşılaştılar. Allah Resulü
onların arkasından birisini gönderdi (onlar geldikten sonra) kendilerine (o
sütten) içirince kendilerine kızmamış olduğunu anladılar.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 258, 2165; Tirmizi, 2977, 2978; Nesai, 287, 367; İbn Mace, 644 -buna
yakın
AÇIKLAMA: "Kadınlarla evlerde bir arada
bulunmazlardı." Aynı evde onlarla birlikte oturup kalkmaz, durmazlardı.
"Sana ay hali
hakkında soru sorar/ar ... " Ayette ilk olarak geçen "elmahid (ay
hali)"den maksat kandır. İkincisinden ne kastedildiği hususunda ise görüş
ayrılığı vardır. Bizim mezhebimize göre o da ay hali yani kanın kendisidir.
(3/211) Bazı ilim adamları ise ondan kasıt feredir. Diğer başkaları da maksat
ay hali süresi ve zamanıdır demişlerdir. Allah en iyi bilendir.
Sonraki sayfa için aşağıdaki
link’i kullan: