SAHİH-İ MÜSLİM |
TAHARE |
باب
النهي عن
الاغتسال في
الماء الراكد
29 DURGUN SUDA YlKANMANIN YASAK OLUŞU BABI
حدثنا هارون
بن سعيد
الأيلي وأبو
الطاهر وأحمد
بن عيسى.
جميعا عن ابن
وهب. قال
هارون: حدثنا ابن
وهب. أخبرني
عمرو بن
الحارث عن
بكير بن الأشج؛
أن أبا
السائب، مولى
هشام بن زهرة،
حدثه؛ أنه سمع
أبا هريرة
يقول: قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "لا
يغتسل أحدكم
في الماء
الدائم وهو
جنب" فقال: كيف
يفعل يا أبا
هريرة؟ قال:
يتناولها
تناولا.
656- Bana Harun b. Said el-EylI, Ebu't-Tahir
ve Ahmed b. İsa da hep birlikte İbn
Vehb'den tahdis etti. Harun dedi ki: Bize İbn Vehb tahdis etti, bana Amr b. el-Haris, Bukeyr b. el-Eşec'den haber verdiğine göre Hişam
b. Zühre'nin azatlısı Ebu's-Saib
kendisine Ebu Hureyre'yi şöyle derken
dinlediğini tahdis etti: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Sizden bir kimse cünüp olduğu halde daimi (durgun olan) suda
gusletmesin" buyurdu. Bunun
üzerine (Bukeyr): O halde ey Ebu
Hureyre nasıl yapsın, dedi. Ebu
Hureyre: Suyu alarak dedi.
Diğer tahric: Nesai, 220; İbn Mace, 605; Tuhfetu'I-Eşraf, 14936
AÇIKLAMA: Babta, "Ebu's-Saib'in, Ebu Hureyre'yi şöyle derken
dinlediği belirtilmektedir (3/188): Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ...
buyurdu" diye rivayet ettiği hadis yer
almaktadır.
Ebu's-Saib'in adı bilinmemektedir. Bu
meselenin hükümlerine gelince:
1- Bizim mezhebin ve
başka mezheplerin alimlerinin dediklerine göre az ya
da çok olsun durgun suyun içinde gusletmek mekruhtur. Aynı şekilde akan pınar
içinde gusletmek de mekruhtur. Şafii (rahimehullah)
el-B u veytf' de şöyle diyor: Cünüp olan bir kimsenin
ister kaynak, ister durgun kuyuda olsun, ister akmayan durgun suda gusletmesini
mekruh görüyorum. Şafii dedi ki: Durgun su ister çok, ister az olsun onda
gusletmeyi de mekruh görüyorum. Onun ifadesi bu şekildedir.
Aynı şekilde mezhep
alimlerimiz ve başkaları da bu anlamı açıkça ifa-
de etmişlerdir; fakat
bütün bunların mekruh oluşu tahrimen değil, tenzihen mekruhtur.
Suda cünüplükten dolayı
gusledecek olursa müsta'mel (ibadet maksadıyla kullanılmış
su) olur mu? Bu mesele hakkında mezhep alimlerimiz arasında bilinen etraflı
hükümler sözkonusudur. Şöyle ki: Eğer su iki kulle ve daha fazla ise müsta'mel
olmaz, isterse değişik zamanlarda birçok kimse tekrar tekrar
onda gusletmiş olsun.
Şayet su iki kulleden az olup, cünüp bir kimse niyet etmeksizin ona
gömülüp sonra da suyun altına girdikten sonra niyet ederse cünüplüğü kalkar ve
su müsta'mel olur. Eğer suyun içine mesela diz
kapaklarına kadar indikten sonra vücudunun geri kalan kısmı suya gömülmeden
önce niyet ederse su başkası için derhal müsta'mel
bir su olur ve cünüplüğü vücudundan gömülen kadarının üzerinden -görüş ayrılığı
sözkonusu olmaksızın- kalkar, aynı şekilde suya
gömülmeyi tamamlayacak olursa geri kalan kısmının üzerinden de cünüplük
-mezhepteki sahih tercih edilen açıkça ifade edilmiş meşhur görüşe göre-
kalkar; çünkü su, o suda temizlenen kimseye nispetle içinden ayrılması ile müsta'mel bir su olur.
Mezhep alimlerimizden Ebu Abdullah el-Hıdrı der ki:
Vücudunun geri kalan kısmından cünüplük kalkın az ama doğrusu birincisidir. Bu
hüküm ise ondan ayrılmaksızın tamamen dalmayı gerçekleştirmesi halinde sözkonusudur. Şayet ondan ayrılıp sonra tekrar suya geri
dönecek olursa bundan sonra vücudunun geri kalan kısmını yıkamasının onun için
yeterli olmayacağında da görüş ayrılığı yoktur. İki adam -şayet
düşünülebilirse- iki kulleden az suyun altında
kalacak olup, sonra da bir defada (ikisi aynı anda) niyet edecek olurlarsa
ikisinin de cünüplüğü kalkar ve su da müsta'mel olur.
Şayet biri diğerinden önce niyet ederse, niyet edenin cünüplüğü kalkar ve diğer
arkadaşına nispetle su müsta'mel olur. Sahih ve
meşhur olan mezhep görüşüne göre cünüplüğü ortadan kalkmaz.
Bu hususta şaz bir görüş
de vardır. O da cünüplüğünün kalkacağı şeklindedir. Eğer o suya diz kapaklarına
kadar inip niyet ederlerse, o miktarın cünüplüğü kalkar ve su müsta'mel olur. Şaz olan görüş dışında vücutlarının geri
kalan kısmı için cünüpluk kalkmaz. (3/189) Allah en
iyi bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: